Yeni Üyelik
27.
Bölüm

20. Bölüm

@merida_xx

Sabah Melihin beni dürtükleyerek uyandırması sonucu masada kahvaltı yapıyordum. Pijamalarımı çıkarmamıştım tabiki. Çünkü yemekten sonra tekrar yatmak ve keyif  yapmak gibi düşüncelerim vardı.


"Ayılamadın mı hala sen?" Diye bana seslendiğini düşündüğüm Çınara baktım. "Sabah sabah hiç çekilmiyorsun be abi." Dedim ve kızarmış ekmeğine önce labne sonra da vişne reçeli sürdüm. Ohhh.


Keyifle ekmeğimi yerken içeri giren Kerem ve Hakan abime baktım. Yavrularım daha yeni geliyorlar. İşleri çok zor çook. "Hoşgeldiniz abi." Diye ağzımdaki ekmeği bitirince konuştum. Hakan abim yanıma gelip saçlarımı öptüğünde "Günaydın güzelim." Dedii. Bak sabah sabah seni yerim. "Bu sabah niye erkencisiniz hayırdır?" Diye soran Kerem abimle ona döndüm. Tabağına rastgele bir şeyler koyuyordu.


"Ne erkeni oğlum saat 10.26." Diyen babamla şaşkınca ona döndüm. Neee. Kaç saat uyudum ben.


"Oldu mu o kadar ya?" Diye ağzında ekmeğiyle soran Kerem abime istemsizce gülmüştüm. Adamın beynini yakmışlar beynini. "Yemeğini ye de sonra dinlen annecim sen en iyisi." Dedi annem. Abim kafasını salladı ve bir şey yemeğe devam etti.


"Gözde, Umutla konuştum sabah. Bugün müsaitmiş. Sende müsaitsindir diye düşündüm. Müsait misin abicim?" Cenk abime döndüğümde bugün bir iey yapıp yapmayacağımı düşündüm. Boştum ya. Batu da çalışıyordu zaten. Boştum. "Boşum abi bugün." Dedim. "Tamam abicim birazdan gelecek seni almaya." Dedi ve çayını yudumladı. Almaya gelecek??


Hakan abim benden önce davranıp sormuştu. "Umut niye Gözdeyi almaya geliyor?" Diye sordu cenk abime. "Abi, Gözde kendini savunmak için Umuttan ders alacak. O yüzden onun evine giderler büyük ihtimalle." Dedi o da. Hakan abim bana dönüp "İyi düşünmüşsün güzelim. Hem Umutta oldukça yetenekli o konuda. En iyi o öğretirdi." Dedi. Göreceğiz bakalım be abi.


Kahvaltımı yapınca hazırlanmak için odama çıktım. Ne zaman geleceği belli değildi o yüzden hazırda dursam iyi olurdu. Tam giyeceklerimi seçiyordum ki telefonum çalmaya başladı. Arayan bilmediğim bir numaraydı. "Alo?" Diye sorduğumda "Alo Gözde ben Umut." Diyen sesle telefonumu kendimden uzaklaştırdım. Ses tonunu düşünme ses tonunu düşünme. Boğazımı temizledim ve konuşmaya döndüm. "Günaydın Umut." Dedim. Ne salakça bir hareket bu. "Günaydın. Çıkıyorum evden şimdi. Hazır mısın?" Diye sordu. Değilim. "Hazırım." İçimden kendime şecereler sıralarken kıyafetlerimi çıkarıyordum.


"Tamam o zaman gelirim ben 20 dakikaya." Dedi. "Tamam görüşürüz." Diyip telefonu kapattım. Yüzüne de kapatmış olabilirim tabi. Hızlıca kendime kombin yaparken yanıma spor kıyafetleride aldım.


Bugün kendime bi özenesim geldi. Etek mi gitsem? Giydik gitti. Kombinimi yaptıktan sonra üşüyeceğimi


Düşündüğümden üzerimede kaşe bir palto aldım. Elimde krem rengi botlarımda aşağıya doğru inmeye başladım.


Ev halkı tabii Kerem ve Hakan abim hariç salonda oturmuş sohbet ediyorlardı. Beni görünce bakışlar bende toplanmıştı. Tabii hep pantolonla gördükleri için şaşırdı gariplerim. "Bu ne bu?" Diye ilk tepki tabiki Çınar gereksizinden gelmişti. "Abla sen etek giyiyorsun?" Diye soran şaşkın Melih yavruma yaklaştım. "Arada yapıyorum böyle çılgınlıklar." Dedim ve yanına çöktüm.


"Çok şık olmuşsun güzel kızım." Diye bana tatlı bir gülümseme yollayan anneme bende aynı şekilde karşılık verdim. "İşte rahat olmak için sürekli pantolon giyiyorum biliyorsunuz ki. Değişiklik olsun dedim. Nasıl? Olmuş mu baba?" Diye ayağa kalkıp karşında dikildim. Tam ağzını açıp bir şeyler diyecekti ki kollarını önde çapraz şekilde başlamış annemin parmaları babamın kolunu cimciklemişti. Görmediğimi sandın ama gördüm güzel kadın.


Babamsa çok samimi olmayan bir gülümseme sunup "Çok güzel kızım, mükemmel." Dedi. Onlara gülüp bu sefer Gökayın yanına oturdum. "Sen ne yapacaksın bugün diğer yarım?" Diye sordum. Onunla hiç vakit geçiremiyorduk ya. Yarın bir şeyler planlasam iyi olurdu. "Arkadaşlarımla buluşacağım yavrum." Dedi. "Yarın bir şeyler yapalım mı peki" diye sordum. Gözlerindeki parıldamaları öpesim var.


"Olur olur yapalım." Dedi hızlıca. Ona gülüp "O zaman planı sana bırakıyorum." Dedim ve yanağından bir öpücük çaldım.


Zil çalıp salona Umutun gelmesiyle ayağa kalktım. Beni şöyle bir süzerken kaşları biraz çatışmıştı. Sen hayırdır yavrum. "Günaydın Soyhanlar." Dedi gülümseyerek. Babam ayağa kalktı ve gülerek Umuta sarıldı. "Sana da günaydın. Gel otur biraz sonra çıkarsınız." Dedi babam. "Evet Umut gel bir çay iç." Dedi annemde kocasına destek çıkarken. "Yok Yeşim teyze biz çıkalım. Aliyi arabada tek bıraktım zaten." Dedi. Aaa minik Alim. Bugünü onunla da geçireceğim. Sevdim.


"Annen gitti mi Çanakkaleye?" Diye sordu annem. "Evet dün gece çıktı yola sabah oradaymış. Arkadaşlarını buldu ya zor arar artık." Dedi gülerek Umut. "Ay bende gidecektim annenle ama misafirimiz var yarın akşam o yüzden gidemedim." Diye üzgünce baktı anne kuşum. "Misafirimiz mi var?" Diye sordum. "Sana da söylemeyi unuttum bak. Evet kızım yarın akşam abinleri çağırdım yemeğe. Hiç oturup konuşamadık bir türlü. Onlarda beni kırmayıp kabul ettiler." Dedi. Eeeeee. Tarıklar??


"Anne. Bende dün gece Tarığa sordum. Bugün haber verecekti bana." Dedim. "Gece mi?" "Tarık mı?" Diye tepkiler önce Cenk abimden gelirken sonra Çınar ve Umuttan gelmişti. Onları boş verip anneme baktım.


"Keşke sana önceden söyleseydim kızım. Hay allah." Diye canının sıkıldığını belli etti. "Bir şey olmaz hayatım. Hem onlarda Gözdenin ailesi. Hepimiz tanışırız işte." Dedi babamda annemin elini tutup.


"Bu tanışma ne için?" Diye çatık kaşlarla soran Umuta döndüm. Sen hayırdır gamzeli yarim. "Annemin tanışası gelmiş." Diye abartılı bir şekilde göz deviren Çınara gözümün önünden uçan bir yastık fırlatıldı. "Ne var yani merak ettiysem. Hepiniz tanışmışsınız. Bir ben kaldım." Diye homurdandı. "Anladım. Çıkalım mı artık Gözde?" Diye bana döndü. "Çıkalım." Dedim ve kapıya ilerledik. Çizmelerimi giydikten sonra  üstüme kabanımı geçirdim ve annemlerle vedalaşıp arabaya yürümeye başladık. Ayy sizcede sanki biz evlenmişizde kahvaltıdan sonra evimize gidiyormuşuz gibi olmadı mıı? Bence oldu.


Arabaya bindiğimde direk ön tarafa geçmiştim. Çünkü canım istedi. Kemerimi bağlarken öne doğru gelen Aliyle ona kocaman gülümsedim. "Günaydın minik Alim. Nasılsınn?" Diye işaret diliyle sordum. "Günaydın maviş. İyiyim hatta çok iyiyim çünkü seninle beraber olacağım." Dedi ve yerinde zıpladı. Onun bu haline kahkaha atarken Umutta bize dönmüş ve Aliye bakıyordu. "Yanlış anlaşılmaları düzeltelim oğlum. Gözde ablana ders vereceğim ben. Sende uslu uslu oturup ne istiyorsan onu yapabilirsin." Dedi ve arabayı çalıştırdı. Alinin yüzü biraz düşerken Umuta döndüm.


"Yanii bence sonra Aliyle vakit geçirebilirim?" Diye sordum. "Evet baba lütfen." Diyip ona masum masum bakan Aliye baktım. Bende Ali gibi yüzüme masum bir ifade kondurdum ve Umuta baktım. "Nolur babası nolur." Dedim. Bize gülüp önüne döndü. "Birdiler iki oldular." Gibi bir şey söyledi. "Babacım kemerini bağla hadi evde konuşuruz bunu." Dedi. Ali yerine oturup kemerini başladığında evlerine doğru yola çıktık.


"Tam olarak ne yapacağız Umut?" Diye sordum merakla. Daha önce sadece Batuyla parkta koşmuştuk o kadar. Spora dair bilgim sıfırın bile altında olabilir. "Ne yapmamızı istersin Gözde?" Diye gülerek bana döndü. "Kendini savunman için bir kaç hareket çalışırız önce sonra da bakarız duruma göre." Dedi. "İyi diyorsun hoş diyorsunda, benim spora dair bilgim yok gibi bir şey." Dedim onu izlerken.


"Merak etme Aliye de bir kaç bir şey öğretiyorum. O yapabiliyorsa sen de yaparsın." Dedi. Kafamı Aliye çevirdiğimde bana gülerek bakarken yakalamıştım. "Alim, bak yapamazsam gülmek yok tamam mı?" Dedim dudaklarımı büzüp. Ali kıkırdayarak kafasını çevirdiğinde Umuta döndüm. "Güler dimi?" Dedim. Bana tekrar döndü ve dikiz aynasından Aliye göz kırpıp "Güleriz. Hemde çok." Dedi. "Püüü. Eğitmenlik bitmiş." Dedim ve camdan dılarıya baktım. Lütfen çok rezil olmayayım allahım. Nolurr.


Arabayı durdurduğunda iki katlı tatlış bir evin önüne gelmiştik. Camdan merakla evi izlerken kapım açılmış ve Ali elini uzatmıştı. Gülümseyerek elini tuttum ve arabadan çıktım.


Umut bahçe kapısını açıp bize yol verdiğinde "Teşekkürler efendim." Dedim ve saçlarımı savurup içeri girdim. Ali de elimden tutmuş zıplaya zıplaya yürüyordu. Kapının önüne geldiğimizde Umutu bekledik. İçeri girdiğimizde çizmelerimi çıkarttım ve eve göz gezdirdim. "İstersen önce dinlenebilirsin." Diye yanımdan geçip salona ilerledi. "Aslında önce çalışsak? Sonra dinlenmem daha mantıklı olur gibi." Dedim.


"Sen nasıl istersen." Dedi ve eliyle üstümü gösterdi "Üstün işin bir şeyler vermemi ister misin?" Diye sordu. Kabanımı çıkartıp kapının oradaki askılığa astım ve salona geri döndüm. "Yanıma kıyafet almıştım. Nerede giyinebilirim?" Diye sordum.


"Misafir odasında giyinebilirsin." Dedi ve tahminen o odaya doğru ilerledi. Bende çantamı alıp peşinden ilerledim.


İçinde klasik bir yatak takımı vardı. "Sen giyin. Ben aşağıda olacağım. Gelirsin sende." Dedi ve odadan çıktı. Salonda çalışacağız her halde. Bende etrafı incelemeyi bırakıp üzerimi değiştirdim.


Spor bilgim yoktu ama evde böyle takılmayı sevdiğim için bu tarz kıyafetler bulunduruyordum. Saçımı da at kuyruğu yaptıktan sonra aşağı inmeye başladım. Umut da üzerini değiştirmiş beni bekliyordu. Siyah bir eşofman ve siyah bir tişört giymişti. Aklını sabit tut kızım. Adama düşmek yok. "Burada mı çalışacağız?" diye sordum yanına ilerlerken. Beni şöyle bir süzüp kafasını salladı. "Tam olarak burada diyemem. Aşağıda küçük bir salon gibi bir şey var." dedi ve merdivenin yanındaki kapıyı açıp merdivenlerden aşağı indi.


Ben o kapıyı bir odaya ait sanıyordum. Yavaşça aşağı indiğimizde karşıma koca bir ring çıktı. Küçük bir salon? Emin miyiz? "Küçük bir spor salonu." dedim gülerek. "Yaniii, sayılır demeliydim belkide." dedi bana katılarak.


"Ee hocam nerden başlıyoruz ?" dedim ve haltere doğru gidip bankına oturdum. "Önce o hırkayı çıkar bakalım." dedi. Dediğini yaptım ve hırkamı ringin iplerine astım. "Önce esniyoruz." dedi ve o kadarını da bildiğim için yardım etmesine gerek kalmadan esnedim.


"Küçük küçük başlayacağız. Önce en basiti olan gasp örneğine bakalım." dedi ve hırkamın kollarını bağlayıp çanta gibi yaptı. "Al bakalım şunu. Şimdi ben bunu senden alacağım ve sen buna engel olmaya çalışacaksın." dedi gayet ciddi bir şekilde. Bende ciddi bir duruşa geçip hırkamı aldım ve koluma taktım. Ona baktığımda bana gülmeye başladı. "Gözde sen öylece dikilirken almayacağım her halde. Yürüyebilirsin." dedi. Gergin olduğumdan dolayı cevap vermeden yürümeye başladım.


Hırkayı o kadar sıkı tutuyordum ki sanki gerçekten çantammış gibi hissetmiştim. Ayak seslerini duymaya çalıştım ama o sırada hırkama bir asılmıştı ki hırkayı bırakmamak için bende hırkamla ona çekilmiştim. Hırkayı hala deli gibi çekiyordu ve bende ona çekiliyordum. "Kurtulmaya çalış" diye bağırmasıyla bacağına tekme savurmuştum. Bunu farkettiği için kurtulmuştu tabi. Hala daha hırkamı çektiği için ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Sonra aklıma gelen şeyle hırkayı bir anda serbest bıraktım ve Umutun yere düşüşünü izledim.


Hemen hırkamı alıp ona tekme attım ve bu sefer beklemediği ya da toparlanamadığı için tekmemin tadına bakmıştı. Ben zaferle gülümseyip ona bakarken o hızla yerinden kalkmış ve tekrar hırkama saldırmıştı. Lan! Bu seferde ben beklemediğim için hırka ellerimin arasından uçup gitmişti. Ben şaşkınca ona bakarken bu sefer gülen taraf oydu. "Tamamen etkisiz halde olduğumdan emin olmadan gevşeme." dedi ve hırkayı tekrar bana attı.


"İyide ben hallettim diye bıraktım ki" dedim. "Yalan yok. Pratik düşünüyorsun. Hırkayı bırakıp benim düşmemi sağlamak zekiceydi. Ama ayağa kalkıp tekrar saldırma ihtimalimi unuttun." dedi. "O zaman önce sen göster." dedim ve hırkayı ona attım. "Emin misin?" diye sordu. "Hadi!" dedim ve onu beklemeye başladım. Hırkayı koluna taktığında bana arkasını dönüp yürümeye başladı. Ne yapsam ki? Aha buldum.


Hızlıca yanına geçtim ve omzuna pat pat yapıp bana dönmesini sağladım. Gülerek bana döndüğünde bende gülerek ona elimi uzattım. "Beyefendi şu adrese nasıl gidebilirim acaba?" diye sordum. "Ben buranın yabansıyım." dedi gözlerime bakarak. "Hiç mi bilmiyorsunuz?" diye sordum bende ona bakarken. "Hiç" dedi ve bakışlarını benden çekip gitmesine engel olarak hemen omuz kısmından hırkamı çektim ama bana dönüp yüzüme yumruğunu hızla yaklaştırıp az mesafe kala durdu.


"Yumruk atmaya çalışman lazım." dedi. "Bu yüzden seni kum torbasına alalım." dedi ve hırkamı uzatıp o kısma yöneldi. Hırkamı kenara atıp yanına gittim. "Ellerini yumruk yap bakalım" dedi. Bende ellerimi yumruk yapıp ona uzattım. Arkama geçip ellerimi ve kolumu konumlandırdığında geri çekildi. Benimde ruhum çekilmiş gibi hissetmiştim. Nasıl yapmam gerektiğini gösterdikten sonra torbayı bana bıraktı.


Kaç saattir torbayı yumrukladığımı bilmiyorum ama hoşuma gitmişti. Kollarımda hafif sızlama vardı ama çok yaptığım için olmalıydı. Ben torbayı yumruklarken Umut bir ara yere oturup beni izlemişti ve daha dik ve hızlı olmam konusunda bağırmıştı. Arada gaza gelip tekme attığım bile olmuştu. Garip bir şekilde çok zorlanmamıştım. Esnek olmak hayat kurtarır. "İki saat oldu. Boksa çok yatkın bir vücudun var. Yorulmuyorsun." diyen Umutla durup eldivenle torbayı tutup nefeslendim.


"Doğru mu yaptım peki?" diye sordum nefes nefese. "İlk başta kötüydün ama sonra beni bile şaşırtacak kadar iyiydin. Daha önce uğraşmadığına emin misin?" dedi ve elindeki su şişesini bana fırlattı. Şişeyi yakalamayı başarınca yere oturdum ve nefeslendikten sonra sudan yudumladım. "Emin ol bende şaşkınım. Bu kadar seveceğimi ve yapabileceğimi bilmiyordum" dedim ve terden yüzüme yapışan saçlarımı arkaya savurdum.


"Bugünlük yeter istersen. Baya bir gelişme sağladın. Çok zorlarsak yarına pertin çıkar." dedi. Hazır bu kadar sıcakken bir iki hareket öğretse iyi olurdu aslında. "Bence bir iki tane tüyo gösterebilirsin. Sonra kapanışı yaparız." dedim ayağa kalkarken. "Hevesli olman çok güzel ama ağrın olur." dedi. Ona gülümsedim ve "Hadi komiserim kalkın bana bir şey olmaz." dedim ve elimi uzattım. Gülüp elimi tuttu ama kendine doğru çekince yere ona doğru kapaklandım. Al işte iki havalı olayım dedim. Sonu yine hüsranla bitti.


Bir elim elinde diğer elim bacağında yere kapaklanmış durumdayken yine o yoğun bakışları yüzümdeydi. Gözleri yakından ne güzeldi. "Daha beni kaldıramıyorsun Gözde hareketleri haftaya gösteririm" dedi. Kokusu artık iyice burnuma dolarken "Kaldırırsam gösterecek misin?" diye sordum. Hoşuna gitmiş olmalı ki gülümseyip "Dene istersen" dedi. "Deneyeyim o zaman." dedim yüzümü ona yaklaştırırken. Ne var yani biraz dişiliğimi kullansam.


Gözleri dudaklarıma indiğinde doğru yolda olduğumu anladım. Güzell. Ona doğru yaklaşırken ayaklarımın üzerine geçmeye çalıştım. İstemsizce ona daha da yaklaştığımda gözleri artık kehribardan normal kahveye dönmüştü. Burnum burnuna değdiğinde "Bunu yapmanı tavsiye etmem" dedi boğuk çıkan sesiyle. "Çok söz dinleyen biri değilim Umut." dedim bende.


"Baba" diye bir ses duymamızla ışık hızında birbirimizden uzaklaştık. Sonra da aniden sese döndük. Ali? Merdivenlerin orada bize bakıyordu. Umuta döndüğümde donmuş bir şekilde Aliye bakıyordu. Gözünü bile kırpmıyordu. Kendi üzerimdeki şoku attıktan sonra koşar adım Alinin yanına gittim. "Ali?" diyerek dizlerimin üstüne çöktüm ve elini tuttum. "Efendim maviş" diye konuşunca gözlerimin yerinden çıkacağına emindim.


Sevinçle Aliyi kucaklayıp zıplamaya başladım. "Konuştun Ali. Bir daha de." dedim sevinçle zıplarken. O da kahkahalarla gülüp "Artık konuşacağım" dedi. "Konuş tabii hiç susma artık." dedim ve yanaklarından kocaman öptüm. O da bana sıkıca sarıldı. Ayy bir hoş oldum ya. Aklıma gelen Umutla ona döndüm. Hala yerde aynı şekilde oturuyordu ama tek artısı gözlerinden süzülen yaşlardı. Aliyi kucağımdan indirdim ve "Hadi koş babaya" dedim.


Koşarak Umuta koşup sarılmasıyla benimde gözlerim dolmuştu. Umut hemen Aliyi sarmalarken gerçekten ağlamaya başlamıştı. Onları yalnız bırakmam gerektiğini düşünüp yukarı çıkmaya karar verdim. Salona gittiğimde koltuğa oturup telefonuma baktım. Gruptan yine bir sürü mesaj olduğunu görünce gülerek sohbete girdim.


İmdat🚨: Hele şuna bir bakın hele


İmdat🚨: Nasılda ben 🥹🥹


Çekinik Tospik🐒: Oha bu ablam mı 😱


Ayak izi🐾: Boşuna ikizim değil 😏


Hero🧯: Yalnız baya iyi vuruyor gibi


İmdat🚨: Tabi abi. Bir saattir durmuyormuş.


Ağaç bey🌳: Harbiden Gözde mi lan o?


Maviş doktorum🩺: Hey yavrum hey.


Maviş doktorum🩺: Nasılda belli ben olduğu.


Ayak izi🐾: Abi seninle ne alakası var?


Ağaç bey🌳: Harbiden o mu?


Hero🧯: Lan o o!!


Ben: AAAAAAAAĞĞĞĞĞ


Ben: SİZE BİR ŞEY DİYECEĞİM


Ben: ALİİİİ


Ben: KONUŞTUUUĞĞĞ


Ayak izi🐾: Oha nee


İmdat🚨: Cidden mi?


Ağaç Bey🌳: Lan bu nasıl bir gün?


Ağaç Bey🌳: Yemin et lan.


Ben: Evet lan. Yeminle.


Ben: Umuta baba dedi 😍


Hero🧯: Çok sevindim abicim.


Çekinik Tospik🐒: Umut abi çok sevinmiştir.


Ben: Küçük çaplı bir şok yaşadı ama sevindi tabikiii.


Ben: Şimdi ben gideyim de bir bakayım.


Ben: Sevinçten bayılmışta olabilir.


Ben: Oha harbiden bayılmış olabilir!!


İmdat🚨: Ayılır o merak etme 😂


Ben: Hadi ben kaçarr. 😘😘


Yazdım ve gruptan çıktım.


&&


Devamı Part 2 de....


Loading...
0%