Yeni Üyelik
28.
Bölüm

20. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Merdivenden sesler duyunca o tarafa baktım. Kucağında Aliyle içeri giren bir adet gözleri kırmızı ama bütün kötülüklere nispet edilebilecek bir gülümsemeyle bana baktı. "Konuştu Gözde duydun dimi?" Diye sordu. Yaa yiyeceğim ama bak.


"Evettt. Hem de o kadar tatlı konuştu ki biraz daha duymak istedim." Dedim yanlarına yaklaşıp. Ali kıkırdayarak "Artık hep konuşucam ki." Dedi. Ayy senin o sesine. "Bak çocuk beni çok pis sınıyorsun." Dedim ve karnını gıdıklamaya başladım.


"Ya babaa." Diyip Umuta sarılıp benden kaçmaya çalıştı. "Baba kurtaramaz seni." Dedim gülerek. "Kurtarırr." Dedi daha çok ona sarılarak. "Kurtarırım tabi babacım." Dedi ve koşarak mutfağa gittiler. Arkalarından gülerken "Unutma minik Ali. Baban sabahları yanında olmuyor." Dedim ve mutfağa girdim.


Ali sandalyeye oturmuş Umutta dolaptan bir şeyler çıkarıyordu. Aliye öpücük attığımda utanarak babasına baktı. Bende bir sandalye çekip oturdum. Saadetime haber verdi mi acaba? "Umut, Saadet teyzeye söyledin mi?" Diye sordum. Dolaptan çıkardığı domatesle bana baktı. "Hayır aklıma gelmedi." Dedi.


"Sen ara konuş istersen. Bende sen her ne yapıyorsan ona devam edeyim?" Dedim. "Hayır sen otur ben yaparım." Dedi. "Yapabilirim be-" "Hayır Gözde. Bu benim özel tarifim hem." Dedi ve telefonuna baktı.


"Annem nasılsın?" Diye sordu. "Bir haberim var sana...Yok yok kötü bir şey değ...Anne bi dur...Annem durda söyleyeyim....Alim konuştu....Alo?..Anne orada mısın? Alo?....Müjgan teyze?...Ne bayıldı mı?...Tamam haber verin ama bana....Sağol Müjgan teyze...Yok Müjgan teyze bekarım....İstemiyorum Müjgan teyze...Anneme mi baksanız acaba?...Sonra tekrar ararım ben." Diyip telefonu kapattı. "Sabır Allahım sabır." Dedi ve tezgahtaki doğrama tahtasını aldı ve domatesi doğramaya başladı.


Telefonu tekrar çaldığında bana döndü. Mesajı aldığımda telefonuna baktım. Annem yazısını söyleyince açmamı istedi. "Alooo Saadetimm?" Diye konuşmaya başladım. Umutta duysun diye sesi dışarı aldım. "Ayyy Gözde ne olmuş biliyor musun kızım?" Diye ağlayarak sormuştu. "Biliyorum biliyorum da sen niye ağlıyorsun be Saadetim. Gülüp oynamak lazım buna." Dedim Aliye bakarken. Kalkıp yanıma geldiğinde eğilip onu kucağıma aldım ve tezgaha oturttum.


"Kızım akıl mı kaldı bende. Nasıl mutlu oldum bir bilsen Gözde. Vallahi içimi öyle bir huzur kapladı ki kızım." Dedi ağlak bir sesle. "Aaa ama Saadetim topla şu sesini. Hem bak Ali burada seni duyuyor." Dedim Aliye yarım sarılırken. "Evet anne. Ali de burada duyuyor bak." Diye ekledi Umutta.


"Orada mı benim biricik torunum. Ayy sesini duyayım bir çocuklar. Verin telefona hadi." Diye heyecanla konuştu. Aliye baktığımda telefona yaklaştı. "Merhaba babaanne." Dedi. "Ayyyy kurban olurum ben sana." Dedi ve hıçkırık sesleri duyuldu. "Anne!" Diye kızan Umutla ona döndüm.


"Aman iyi be bir sevinçte yaşatmıyorsun annene!" Diye atağa geçen Saadet teyzeyle gülümsedim. "Hadi annecim kapatıyorum artık." Dedi Umut. "Kapatma!! Ver Gözde kızımı telefona! Sen çekil aradan!" Diye tribine devam eden Saadet teyzeye kahkaha attım. Ali de bana katılırken telefonu kendime çektim.


"Boşver sen şu oğlunu Saadetim." Dedim Umuta bakarak. Kaşlarını kaldırıp 'hadi ya' bakışlarını yolladı. "Evet evet boşver sen onu." Dedi o da. Saadet teyzeyle konuştuktan sonra mutfağa geçtim ve Umutun hazırladığı sandviçi gömdüm. "Çok lezzetli olmuş bu Umut." Dedim suyumu yudumlarken. "Afiyet olsun." Dedi o da gülümseyerek.


Beraber biraz daha vakit geçirdikten sonra saat altıya geliyordu o yüzden eve gitmek için üzerimi değiştirdim. "Ben bırakırım seni." Demesiyle hiiç engel olmayıp arabaya doğru ilerledim. Ali de bizimle geliyordu. Onu evde asla tek bırakmıyordu ve bu çok düşünceli bir davranıştı.


Eve doğru hoş sohbetle giderken çalan telefonumla çantamdan çıkardım. Şakşuka Tarık yazısını görünce bekletmeden açtım.


"Alo?"


"Alo Gözde nasılsın?"


"İyiyim Tarık sen nasılsın?" Dememle Umut kısa bir an bana dönüp sonra tekrar yola odaklanmıştı.


"Ben dünki teklifin için aramıştım."


"Geliyorsunuz?"


"Evet. Size ne zaman uygunsa bir şekilde ayarlarız."


"Pazar akşamı uygunsanız bekleriz o zaman."


"Yarın mı?" Diye sordu.


"Evet yarın. Hem bütün ailemle tanışmış olursunuz."


"Babaannenler falan sanırım?"


"Yok tam olarak öyle değil....Ben sana bunu akşam anlatırım ya." Dedim. Şimdi anlatmaya çalışsam saatler sürerdi.


"İyi peki öyle olsun." Dedi.


"O zaman yarın akşam bizdesiniz." Dedim.


"Evet sizdeyiz." Dedi.


"Tamam ben eve geçince ararım konuşuruz."


"Tamam görüşürüz."


"Görüşürüzz."


Telefonu kapattığımda Umut tekrar bana bakmıştı. "O Tarık mı?" Diye sordu. "Evet o. Yarın yemeğe gelecekler onu haber verdi." Dedim telefonumu çantama koyarken. "Anladım." Dedi ve eve gidene kadar ağzını bıçak açmadı. Eve geldiğimizde teşekkür edip arabadan indim ve eve girdim.


Salonda oturan aileme selam verip odama geçtim. Güzelce duşumu aldıktan sonra kendimi yatağa atmak yerine camın oradaki koltuğa attım. Bugünü düşünüp yine kafamı karıştırırken sonuç yine acabaydı. Acaba bir hoşlantı mı yoksa gerçekten de aşık mı oluyordum. İlk görüşte aşka inanmam. İnsan zaman geçirdiği ve eğlendiği insandan etkilenir, zamanla hoşlanıp aşık olurdu.


En azından ben böyle düşünüyorum. Umutla aramızda bir çekim olduğunu zaten ilk andan beri kabul etmiştim. Anlamak istediğim şey hislerimin ne kadar gerçek olduğunuydu. Bunu da zamanla anlardım her halde. Acaba Batuya mı sorsam? O da aşıktı, en azından eskiden. Yok ya şimdi ona sorup yarasını deşmek istemiyorum. Gökay? Evet neden olmasın. Yarın zaten bir planımız vardı ve orada konuşabilirdik.


Yemek vakti geldiğinde aşağıya indim ve bu sefer hep beraber yemiştik. Nöbeti olan yoktu. Yarında beraber yemek için izin almışlar. O yüzden yarın da tam takır olacaktık. Yemekten sonra bir klasiğimiz olan salonda çay seromonisi başlamıştı. Çayı bu sefer ben demlemiştim. Güle güle sohbet ederken Gökayın bizim için yaptığı planını da öğrenmiştim.


Sabahtan bir sahil kenarına gidecektik ve beraber kahvaltı yapıp öğlen üçe kadar oturacaktık. Öğlen dönmemizim sebebi ise anneme yemek işinde yardım etmek. Yoksa Gökay kamp yapalım falan demişti ama onu başka bir zamana hatta ailecek yapmaya ertelemiştik.


Gece herkes odaların çekildiğinde aklıma Tarığı arayıp haber vereceğim gelince onu aradım. Hayatımı kısa bir özet şeklinde anlatınca Tarığın şaşkınlık nidaları kulaklarımı delmişti. Saat ikiye kadar konuşup sohbet ettikten sonra kapatmıştık. Tarıkta iyi bir adamdı. Kafa dengiydi ve gerçekten anlayışlı biriydi. O yüzden hayatımda uzun süreli olacağına emindim. Zaten ablasını kendime yenge yapmak gibi düşüncelerim vardı. Yarın da bunun için çok iyi bir fırsat. Hihihihi. Teorilerimi sonlandırıp kendimi uykunun kollarına bırakacaktım ki aklıma babama verdiğim birlikte uyuma sözü geldi.


Yataktan yavaşça kalktım ve bir alt kata indim. Tam ilerliyordum ki Cenk abimin kapısı hızla açıldı. Elindeki silahı bana tutarken gözlerini kırpıştırıyordu. "Gözde?" Dedi şaşkınca. Bende "Abi?" Dedim fısıltıyla. "Ne oldu bir şey mi oldu abicim?" Diyip silahını indirdi. "Yok abi babamın yanına gidiyordum. Uyumak için sözüm vardı." Dedim. Rahatça bir nefes verdi ve beni odasına çekti. "Boşver sen babamı gel benimle uyu bu akşam ya da gece" dedi ve yatağa geçip kollarını açtı. Babam yine yalan olmuştu. Kollarının arasına girdim ve kendimi uykuya teslim ettim.


Sabah evde bağırış çağırışla gözlerimi açtım. Hala Cenk abimin kollarındaydım ve yine üzerimizde bir şey yoktu. Sanırım bizde genetik bu durum. Bağırışlar artarken Cenk abimi dürttüm. "Abi bir şey oluyor." Dedim. Yavaşça gözlerini aralayıp bana baktığında hafifçe gülümsedi. "Günaydın abicim. Saat kaç?" Diye sordu uykulu sesiyle. "Günaydın abi de. Bir şey oluyor baksana seslere." Dedim ve yataktan kalktım. O da hızla yataktan kalktı ve kapıyı açıp dışarı çıktı. Bende peşinden tabii.


"Yok işte Murat! Nerde benim kızım!" Diye bir oraya bir oraya gidiyordu. "Yok baba her yere baktım." Diyen Melihle beni aradıklarını anladım. "Günaydın" dedim sakince. Bakışlar bana dönerken Hakan abim merdivenlerden iniyordu. Beni görünce "Çok şükür." Dedi ve merdivene çöküp oturdu. "Nerdesin sen ya!" Diye bağıran Çınarla bu sefer ona döndüm. Saçı başı dağılmış altında sadece eşofmanla duruyordu.


"O sesinin tonunu kıs!" Diye tıslayan Cenk abimle "Uyuyordum." Dedim. "Seni odanda göremeyince.." diyen babamla "Cenk abimle uyudum." Dedim. "Dün gece senin yanına gelecekti ama yarı yolda kendim için aldım." Diye ekledi Cenk abim. "Tamam neyse. Bir şey yok. Hadi herkes üstünü değiştirsin kahvaltıda buluşuruz" diyen Kerem abiyle herkes bunu bekliyormuş gibi hızla odalarına dağıldı.


Cenk abimle merdivenlerde öylece kalınca ona baktım. "Korkmuş olmalılar." Dedi ve beni kolunun altına aldı. "Tekrar uyumak ister misin?" Diye sormasıyla istesemde bunu yapamayacağım aklıma geldi. "Yok abi. Zaten Gökayla dışarı çıkacağız anca hazırlanırım." Dedim. "Tamam abicim ben uyumaya gidiyorum o zaman." Dedi ve başımdan öpüp yukarıya adımladı.


Bende odama geçtim ve rutin işlerimi halledip üzerimi değiştirdim. Zaten sahilde olacağımız için biraz kalın bir şeyler giyebilirim. Botlarımı da kısa topuk seçimce tamamdım.


Şimdi Gökayı uyandırmam gerekiyordu. Yan taraftaki odaya pat diye girince elinde swetiyle kalakalmıştı. "Fuhuş operasyonu mu düzenliyorsun?" Dedi gülerek. Uyanmış ayılmış. Bu iyi. "Elim boş kaldı." Dedim bende yatağına oturarak. O da elindeki sweti kafasından geçirdi ama indirmesine izin vermedim.


"Az dur öyle ikiz. Gözüm gönlüm açılsın. Benim yaptığım baklavadan daha cezbedici." Dedim elimle baklavalarına dokunurken. Bu dediğime kahkaha attı ve "Üzgünüm ikizim. O sahibini bekliyor." Dedi. Lan? Ne sahibi? "Ne sahibi be?!" Diye bağırarak yerimde dikleştim. Parmaklarıyla çenemi tuttu ve "Müstakbel yengen güzelim." Dedi. Elini çenemden ittim ve ayağa kalktım. "Bana bak, var mı öyleli biri?" Diye sordum.


Bana güldükten sonra "Hayır yok." Dedi ve giyinme odasından siyah montunu aldı. İkimizde siyah siyahtık. Sevdim. "Bir an korktum be ikiz." Dedim ve kalktığım yere çöktüm. "Bugün konuşuruz zaten ya." Dedi ve kapıya doğru ilerledi. Onun sırtına atlamamla bacaklarımı tuttu ve beni konumlandırdı. "Konuşacağız beyefendi." Dedim ve odamdaki botları almasını rica ettim. Beni düşürmeden almayı başarınca hanesine artı bir yazmıştım.


Biz güle oynaya merdivenlerden inerken Hakan abim odasından çıkmış ve bize bakıyordu. Gayet klas bir tarzı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Mis gibi yav. Bize bakan bakışları sarı çoraplarımda durumca ayaklarımı kaldırdım. "Tamam da neden sarı?" Diye sordu gülümserken. "Sarı severim." Dedim bende. O da yanımıza geldiğinde beraber aşağıya inmiştik.


Ev halkına görüşürüz dedikten sonra annemin bizim için hazırladığı çantayı da alıp çıktık. Arabayla 15 dakika süren yolculuktan sonra çok güzel bir sahil kenarına gelmiştik. Bagajdan iki sandalyeyi Gökay almış bende çantayı almıştım. Biz oturup yerleştikten sonra annemin hazırladığı bir sandviçi ona uzattım. Termostanda  çaylarımızı doldurup bana uzattı. Takım şeysi. Bayılırım.


Biraz sakince oturup denizi izlerken ilk başlangıcı ben yapmak istedim. "Evvett. Sözüm vardı biliyorsun ki." Dedim ve bana dönmesini sağladım. "Çözdüm yani o davayı?" Dedi sandviçin son parçasını yerken. "Hayır çözemedim ama yardım edebilirsin diye düşündüm." Dedim çayımı yudumlayıp. "Yolla gelsin." Dedi bana bakıp.


"Gökay, biliyorsundur ki Umutla aramızda çok tuhaf bir çekim var." Dedim ona bakarak. Kafasını aşağı yukarı sağladı. "Az çok gördüm diyebilirim." Dedi.


"İşte bende bunun öyle geçici bir çekim mi yoksa gerçek bir his mi olduğunu anlamaya çalıştım ama bulamadım." Dedim. "Hımm" dedi ve "Davetteki dansınızı gördüm ikizim. Seni aramak için gelmiştim ama sizi gördüm. Neyse. Benim gördüğüm kadarıyla aranızda bariz bir çekim var. İstemsizce yakınlaşıyorsunuz. Aynı ortamda bulunduğumuzda bile hep bir arayış içindesiniz. Bu ne kadar ikizin olarak hoşuma gitmese de sanırım aranızda bir şeyler olacak gibi." Dedi ve kafasını arkaya attı.


"Sadece çekimse eğer bunu anlamam için ona yakınlaşmam lazım." Dedim düşünceli bir şekilde. "Belki de onu öpmeliyim." Diye ona dönmemle içtiği çayı püskürttü ve öksürük tufanına yakalandı. Hemen sırtına vururken kendine gelmişti. "Yavrum tamam bunları konuşmak paylaşmak çok güzel ama acaba o kadar paylaşmasan mı?" Dedi ve su şişesine yöneldi. "Sanki sevişeceğim dedim." Dedim ve bu sefer suyu püskürtmesini sağladım. "Gözde!" Diye bana kızdı. "Ne var yani yalan mı? Ben bu tarz aşk meşk işlerinde utanmadan söylerim. Sonuçta isteyerek söylüyorum utanacak değilim." Dedim ve denize bakıp çayımı yudumlardım.


Bir nefes alma sesi duyunca tekrar ona döndüm. "Benimle bu düşüncelerini paylaşmak beni çok mutlu ediyor ama, yavrum ben kıskanç biriyim. O kadar medeni bir şekilde karşılamakta zorlanabilirim." Dedi. En azından dürüst. "Anladım ikiz. Ama merak etme bende o kadar ayarsız değilim. Sana kalkıp cinsel hayatımı anlatacak biri değilim." Dedim ve "Bak hala" diye homurdanmasına güldüm. "Gözde, ikizim, senin yani şey, senin, Off neyse boşver." Dedi ve ayağa kalktı. Montunu çıkarıp sandalyenin üzerine koydu. "Yok." Dedim bende gülerek.


"Daha önce o tarz bir ilişki yaşamadım ikiz sakin ol." Dedim. "Allahım çok şükür." Diyip sandalyeye tekrar çöktü ve yarım bıraktığı şişeyi fondipledi. "Umarım bu tepkin yobazlıktan değildir?" Diye sordum. Hiç sevmem öyle insanları. Öyleyse aramızdaki bu çiçek bahçesine kara bulutlar çökerdi. "Saçmalama Gçzde. Öyle bir insan değilim ben. Sadece dediğim gibi kıskançlıktan yersiz tepkiler verebilirim. Sen bana söyleme tamam mı böyle şeyler. Git Kerem abime söyle. O çok medeni." Dedi. Dediğine kahkaha attığımda o da gülmüştü.


"Tamam olur ona söylerim." Dedim. "Harbiden mi?" Diye kocaman açılmış gözleriyle bana baktı. "Yaa takılıyorum burada Gökay. Aileme ilişkilerimi anlatmam ben. Sadece hayatımda biri var falan filan derim." Dedim. Yalan değildi. Sadece yakın arkadaşlarıma bahsederdim. İlk öpücüğümü çoktan vermiştim mesela ve bunu bilen kişi Batuydu. Çünkü onun sınıf arkadaşıydı.


"Kapatalım mı şu ilişki konusunu artık ya?" Diye sordu. "Ama az önce Umutla olan olaydan bahsediyordun." Dedim. "O senin içindi. İçimde neler oldu o sırada biliyor musun? Benlik değilmiş bu kız kardeşinin ilişkilerine olaylı yaklaşmama işi" dedi ve kafasını iki yana salladı. "Tamam tavsiye konularında sana gelmeyeceğim." Dedim.


"Gel ama gelme." "Off kapat şu konuyu yavrum ya!" Diye atarlandı. "Eee sen anlat bakalım Gökay bey" dedim ve ayağımla bacağını dürttüm. "Ne anlatayım?" "Yok mu senin karşı cinsle bir alakan?" Diye sordum. "Alakam varda hayatımda biri yok." Dedi. Tövbee. "Bana bak, kapıya kucağında çocukla bir kız gelirse seni gebertirim." Dedim ve yanımdaki su şişesini ona fırlattım. Kahkaha attıktan sonra "Abart hadi biraz daha." Dedi. Omuz silkip çayımı yudumlamaya devam ettim.


&&&


Devamı Part 3 de...


Loading...
0%