Yeni Üyelik
34.
Bölüm

23. Bölüm

@merida_xx

Aradan geçen üç günde biraz daha toparlanmıştım. Annem ve babam her akşam iş dönüşü uğruyorlardı. Ve bugün eve geri dönecektim. Daha fazla Batuya ve Emre abiye yük olmak istemiyordum. Bacağım da çok çok iyiydi. İlk gün ki gibi değildim. Kafa anlamında da kendimi toparlamıştım. Abimlerle konuşuyordum ama çok sık değildi. Bu süreçte sadece Çınar abimle daha çok yakınlaşmıştık. Her akşam konuşup öyle yatıyordum.


Umut ve Saadet teyzede geçmiş olsun mesajlarını iletmişlerdi. Aldığım bir karardan bahsedeyim size. Artık şu Umutla spor yapma işini yapmayacaktım. Ona da söylemiştim. Anlayışla karşılamıştı ama nedenini merak ettiğini biliyordum. Nedeni ise işi de bıraktığım için salona yazılacak olmamdı. Bunu Batuya söylediğimde bana spor salonunda çekilmiş bir reels atmıştı. Gözde sporda diye yazmıştı birde. Videoda bir kadınla hocası çok yakın temaslar içindeydi.


Yarım saat buna gülmüştük. Hala Tarıkla uyuduğum güne imalar yapıyordu. Tarıkla ise normal konuşmamıza devam ediyorduk. O da evine geçecekmiş. Yeni ev değil tabiki. Normalde ayrı yaşıyormuş ama askerden gelince Hülya teyze bırakmamış. İkna etmiş herhalde çünkü dünden beri kendi evinde kalıyordu.


Görkem abimle Eylül abla görüşmeye başlamıştı. Bunu da abim beni görmeye geldiğinde onu sıkıştırarak öğrenmiştim. Yakındır sevgili haberlerini duyardım çünkü abim flört işleri öyle uzatmayı sevmezdi. Tanıdığım kadarıyla Eylül ablada öyle değildi. Ohhh miss.


Bu sırada da ben kendim için bir karar verdim. Evet doğru tahmiin ettiniz. Umutun sadece bir çekim olduğunu kabullendim. Neden mi? Çünkü benim o kadar kısa sürede birinden hoşlanmam imkansızdı. Sadece dış görünüşüyle beni etkileyen biri olarak kalmıştı. Batu kuşumda Dileğe karşı beslediği duyguları kapatmıştı. Şu an kalbi boş bir kuşumdu.


Annemler birazdan geleceği için üzerimi değiştirdim. Bacağımda hala sargı olduğu için pantolon giymiyordum. Sargımda iki güne çıkacaktı ve ben tekrar yeni bir hayata başlayacaktım.


Babamlar gelip beni aldığında akşam olduğundan Batularda yemek yemiştik. Yemek işini ben yapmıştım. İlk günden sonra bütün uyarılara rağmen kafa dağıtmak içim mutfağa girmiştim. Dolaptaki bütün malzemeleri kullanınca Gökaya marketlik yapıp gelmesini bile söylemiştim. Gelince de yaptığım şeylerin yarısını yiyip gitmişti.


Küçük bir ayrıntı daha verecek olursam, Melihle hala konuşmuyorduk. Sebebi ise onun konuşmamasıydı. Sanırım başına gelenler için beni suçluyordu. Ki haklıda. O yüzden bende ona yazıp sıkmıyordum. Olsundu be. Buda geçer elbet.


Eve geldiğimde evde sadece Gökay ve Melih vardı. Saadet teyze çoktan çıkmıştı. Gökay gelip sarılıp öptü ama Melih sadece hoşgeldin diyip odasına uçtu. Ben de artık kendimi paralamama evresinde olduğum için akışına bıraktım. İstersen konuşurdu, istemezse konuşmazdı. Kendi bilir. Çok seviyorum ama her zaman peşinden koşan kişi ben olamazdım. Bu hepsi için geçerliydi tabi.


Verilen kararla bu gece babamla uyuyacaktım. Bu karar için annemle baya derin bir tartışmaya girmiştiler ki çözümü ikisiyle de yatmakla bulmuştum. Ama babam için onunla yatıyordum. Yargılamayın hemen. Adam böyle biri. Yerim.


Sabah uyandığımızda babam annemle aramızda yatıyordu. Annem ise nasıl uyuduysa öylece duruyordu. Kesinlikle babama çekmişim. Üstümüzü değiştirdikten sonra kahvaltı için aşağıya inmiştim. Saadetim ekmek sepetiyle ilerliyordu ki beni gördü ve sepeti sehpanın üstüne bırakıp bana sarıldı. "Duyunca nasıl üzüldüm anlatamam kızım. Şimdi nasılsın?" diye sordu. Ondan uzaklaşıp işaret diliyle "Daha iyiyim Saadet teyze." dedim. Gözleri dolarken ekmek sepetini alıp hızla mutfağa kaçtı.


O mutfağa girdiğinde minik Alim çıkmıştı. Beni görünce "Mavişş" diyerek üzerime doğru koşmuştu. Daha diz çökemediğim için sadece kollarımı açıp eğilebilmiştim. Bana sarıldığında bende onu sarmaladım. "Geçmiş olsun maviş. Ben seni çok merak ettim ama aramamı istemedi babam. Harfleri bilmediğim için yazı da yazamadım." dedi işaret diliyle. Onun o minik kalbiyle yine etkilenirken yanaklarından öptüm.


"Olsun birtanem önemli değil. Teşekkür ederim" dedim. "Maviş biliyor musun bana anne gelebilirmiş." dedi heyecanla. Tamam. Ne ara lan? Alt tarafı dört gün yoktum. "Aaa öyle mi?" dedim bende. Saadet teyze mutfaktan yine ekmek sepetiyle çıktığında bizi gördü. "Bizim orada bir arkadaşın kızı buradaymış. Dedim bi görüşsünler bari falan diye. Umutta ilk baş yok mok dedi ama görüşmüşler dün." dedi. Gözlerinde anlamlandıramadığım bir ifade vardı.


"Senin neyin var Saadetim?" diye sordum. Yanıma yaklaştı ve sepeti yine sehpaya bırakacaktı ki Ali elinden aldı ve masaya doğru gitti. "Kızım dilim varmıyor pek ama. Ben aslında Umutla seni yakıştırıyordum." dedi utana sıkıla. Buna şaşırmam gerekirdi ama şaşırmamıştım. Çünkü bende yakıştırdığımdan etkilenmiştim. "Aaa." diye şaşkın bir tepki vermiştim yine de. "Çok utanıyorum valla kızım. Yanlış anlama sakın." dedi. "Olur mu hiç Saadetim. Kısmet bu işler. İnşallah görüştüğü kişiyle iyi anlaşırlar. Baksana Ali de mutlu olmuş." dedim.


"Öyle kızım. Sordum ettim ne hissediyorsun diye o da babam mutlu olacaksa olsun dedi." dedi. Onlar adına sevinmiştim. Umarım güzel bir hayatları olurdu. "Hayırlısı olsun Saadetim." dedim ve gülümseyerek yanağından makas aldım.


Umut içeri girdiğinde bir an kaldım. Birine bir şey mi oldu? Beni görünce yine klasik bakışmamızın olacağını düşündüyseniz yanıldınız. Hiçte öyle olmamıştı. Gayet mesafeli bir şekilde bakışıp baş selamı verdik. Ama niye burada olduğunu anlamadım. "Hazır mı eşyaların anne?" diye sormasıyla salonun kenarındaki bavulu görmüştüm. "Hazır oğlum şurada köşede al da gel." dedi. Umut valizi alıp dışarı çıktı.


"Saadetim hayırdır?" diye sordum. "Gidiyoruz kızım. Bugün seni göreyimde öyle gidelim dedim. Şu kısa zamanda kızım gibi gördüm seni." dedi elimi tutup. Ha? Ellimi yavaşça ondan çektim "Ne gitmesi Saadetim." dedim. "Kızım artık köye gidip yerleşeceğim. Arkadaşlarımla görüştüğümde orayı çok özlediğimi fark ettim." dedi. Tamam. Peki. "Ali?" diye sordum. "Umutumda oraya tayin istedi. Olacak gibi görünüyor. Görüştüğü kızda zaten tatile gelmiş buraya o da benimle dönecek bugün." dedi.


Sadece kafamı salladım. Annemler aşağı indiğinde Saadetimle görüşmüşlerdi. Gökay ve Melihte aynı şekilde görüştükten sonra abimlerle dün sabah görüştüklerini öğrendim. Onları arabaya kadar geçirmek istedim ve arabaya doğru yaklaştım. Arabaya yaklaşmamla Umut camı indirdi ve yanında oturan kadını gördüm. Ovv. Bak bunu beklemiyordum işte. Adımlarımı durdurmadan ilerlerken Umut arabadan inmişti.


Saadetim ve Aliyle vedalaştıktan sonra onlar arabaya binmişlerdi. Umut karşımda adeta kıvranıyordu. Kıvran demeyi çok isterdim ama boşverdim. Elini uzatıp Görüşürüz Gözde. Kendine iyi bak." dedi. Elini tutmadan önce "Bakacağıma emin olabilirsin. Sen de Aliye iyi bak." dedim ve elini tuttum. Gözlerindeki üzüntüyü de boşverdim. "Özür dilerim." dedi. Ona hafifçe güldüm ve elimi elinden kurtarıp "Her şey özürle halledilebilseydi siz polislere ne gerek olurdu." dedim ve "Merak etme buraya gelmeden önce seninle aramızdaki o tuhaf şeyi yok etmiştim." diye ekledim.


Elimle arabayı işaret ettim ve salladım. Başını eğip arabaya bindiğinde Ali camdan el sallıyordu. Ona da el sallayıp arkamı dönüp eve adımladım. Kapıda Gökay duruyordu. Yanına yaklaştığımda "Siktir et" dedi. Bende yanından geçerken "Her şey gibi." dedim ve aç karnımı doyurmaya masaya ilerledim.


Kahvaltımızı yaparken babamla bugün ses tellerim için hastaneye geçeceğimizden bahsettik. Annemde bize eşlik edecekti. Sonrasında da annemle alışverişe çıkacaktık. Kahvaltımı yaptıktan sonra tabağımı kaldırdım ve mutfağa götürdüm. Artık annem mutfak işini yapacağı için herkes yardımcı olacaktı. Gelen mesaj sesiyle telefonuma baktım. Tarıktı.


"Günaydınn. İyi haberlerim var." yazmıştı. Allah allah. Bakın bu ilginç işte.


Ben: Alışkın değilim alıştıra alıştıra söyle.


Şakşuka Tarık: Ayılmışsın tamam😂


Ben: Hadi söylesene be adam!


Şakşuka Tarık: Sigorta parasını alabileceksin.


Ha? Nasıl yani?


Ben: Bak şaka falan mı yapıyorsun Tarık?


Ben: Şakaysa da şaka deme hoşuma gitti.


Şakşuka Tarık: Hayır şaka falan değil.


Şakşuka Tarık: Senin Batuda kaldığın zamanda bir arkadaşıma sormuştum. Tekrar incelenmesi için dilekçe yollayınca kontrol etmişler ve hata yapıldığını farketmişler.


Ben: Eee ama ben dilekçe yollamadım.


Şakşuka Tarık: Avukatın olarak ben hallettim o işi.


Ben: Sen ciddisinn


Ben: Tarık gerçekten mi?


Şakşuka Tarık: Evet Gözde gerçek. Mutlu olur musun artık!


Mesajı görüldü de bırakıp koşarak dışarı çıktım. Cüneyt abi arabayı temizliyordu. Hemen arabaya koşup bindim "Hayırdır kızım?" diye soran Cüneyt abiye Tarığın adresini gösterdim. O da elindeki bezi bırakıp arabayı bindi. Tarığa doğru gazlarken annemlere mesajla haber verdim. Bir anda ortadan kaybolunca paniklemesinler.


&&


Devamı Part 2 de...


Loading...
0%