Yeni Üyelik
41.
Bölüm

26. Bölüm

@merida_xx

Şu an korkmam gerekiyordu. Yani bence korkmalıydım ama gram bir şey hissetmiyordum. Hayat sağolsun. Beni görünce yüzüne iğrenç bir gülümseme yerleştirdi ve bana doğru adımladı.


"Merhaba Gözde hanım." Dedi. Bak bak hallere bak. Ağzını kırdığımın manyağı. "Sana da merhaba Yiğit." Dedim elini tutmadan. Havada asılı kalan eline bakıp güldü ve elini indirdi. "İyi günler." Diyip emlakçıdan çıktım. Bu şerefsiz buradaysa kesin işimi öğrenmiş ve çomak sokmak için buradaydı. O yüzden vakit öldürmeme hiç gerek yok.


Emlakçının "Gözde hanım nereye?" Diye sorunca ona alayla gülüp, elimle Yiğiti gösterdim. "Burada bir işim kalmadı." Dedim. Dışarı çıktığımda etrafıma baktım. Nereden gitsem acaba? İlerlemeye başlamıştım ki kolumdan tutulmamla tutan kişinin kim olduğunu bildiğim için hızlıca dönüp yüzüne yumruğumu geçirdim.


Yumruğumla kolumdaki eli çekilirken ona gülümseyerek baktım. "Pardon Yiğit. Refleksle oldu." Dedim ve yoluma döndüm. "Duyguyu da iyi benzetmiştin." Demesiyle adımlarımı durdurdum. Bunu zaten öğrenecekti ki. O yüzden tavrımdan ödün vermeden "İşim var Yiğit. O yüzden boş yapma." Dedim.


"O günden sonra pek bir badire atlatmışsın. Geçmiş olsuna gelemedim kusura bakma." Dedi. Serkanı biliyordu. Serkanı nasıl biliyordu? Aaa aa yoksa yine ölmüş eski arkadaşım onu da mı bana yollamıştı. "Dur tahmin edeyim. Serkan bana aşık değil ve senin adamın mı?" Diye sordum ona dönüp. Burnunu tutarken gülmeye çalıştı ama yüzünü ekşitmesiyle canının acıdığı fark ettim. Ohh maşallahtı bana.


"O kadar kompleki bir şey yapmadım abartma. Sadece kulağım deliktir diyelim, haberlerin geldi." Dedi. Bak bu şaşırtıcı. Halbuki yine onların işiyle bu sefer Duyguyu gömecek yer aramam gerekiyordu.


"Yiğit bence ne yapalım biliyor musun?" Diyip ona doğru adımladım.


Elini burnundan çekip cebine yerleştirdi. "Bence güzel bir yemek yiyelim." Diyip göz kırptı. "Yok o kalsın." Dedim samimiyetten uzak gülümseyerek.


"Ne yapalım o zaman Gözde Soyhan?" Diye sordu eğlenen bir şekilde. "Sen bana görüştüğün emlakçıları söylüyorsun ve bende seninle uğraşmayıp yoluma bakıyorum. Bak ikimiz için de çok karlı bir düşün bunu." Dedim.


Bu soğuk havada bile daha soğuk bir kahkaha atıp "Yaa sen nasıl bir Soyhansın? Hiç onlarla alakan yok. Çok kafa kızsın." Dedi. Onu orada bırakıp tekrar arkamı dönmüştüm. "Tebriğimi kabul etmedin ama olmaz ki böyle." Dedi ve yanımda yürümeye başladı. Durup yavaşça ona döndüm "Yiğit sabah sabah keyfimi bozma. Hadi bak işine!" Dedim ve yanımdan uzaklaşmasını bekledim. Hareket etmeyip beni incelemeye başlayınca telefonu çıkarttım.


"Alo. Bir ihbarda bulunacaktım. Bir adam beni takip ediyor ve oldukça tehlikeli olduğunu düşünüşüyorum." Diyerek aradığım 155 memuruna durumdan bahsettim. Yiğit bana alayla bakıyordu. Aramadığımı düşünüyordu kesin. Memur adresi sorduğunda adresi de söyledim ve telefonu kapattım. Beş dakika içinde bir devriye aracının geleceğini söyledi.


"Kimdi o? Hangi abini aradın?" Dedi gülerek. Bekle sem bekle görüceksin abiyi. "Gelince görürsün. Az biraz sabret buraya yakınmış." Dedim abim olduğuna ikna etmeye çalışırken. "O gelene kadar söyleyeyim o zaman Gözde. Aradığın kriterlerde uygun bir yer elbette bulamayacaksın. Zaten beni görünce farkettin. Amacım her yeri gezip olumsuz yanıtla dönmendi ama kader ne yaparsın." Dedi hala gülümseyerek. Elim cebimde telefonumda olduğu için hafızamı kullanarak onu açmaya çalışıyordum. Açıldığını düşündüğümde whatsapın olduğu yere doğru tıkladım. İnşallah doğru şeyi yapıyorumdur. Her hangi bir yere basıp parmağımı sağ alta doğru indirip basılı tuttum.


"Bu sefer kim olduğunu az çok biliyorum Yiğit Çakır. Mesela bak, artık ahşap dekorlu bir kafe kriterlerim arasında yok. Hatta her yere on kat fazla yangın alarmı taktıracağım falan." Dedim diğer elimi havada sallarken. "Mantıklı tabii. Ama tekrar kafeni yakmak çok klişe olmaz mı sencede." Diye sordu. Aferin seni gerizekalı konuş böyle. Ses kaydı dolmuştur diye parmağımı çekip tekrar bastırdım. Umarım oluyordur.


"Bak şimdi oldu mu böyle Yiğit. Kendimi yangına alıştırmıştım ben." Dedim yalancı üzgünlükle. "Sana farklı ölümler tattırıyorum işte Gözde. Hiç kıymet bilmiyorsun bak." Demesiyle telefonum titremeye başladı. Ciddi misin her kimsen? Duyduğum siren sesleri de eklenince bu sefer keyifle bakan taraf bendim. Yiğit etrafına bakıp bana döndüğünde "Sen cidden aradın?" Dedi.


"Günaydınn. Kalk geldik artık prenses." Dedim gülerek. Arkasını dönüp ilerleyecekti ki polis arabasının yanımızda durmasıyla adımlarını durdurdu. İnen polis memuru "Gözde Soyhan?" Diye sordu. Yüzümdeki eğlenen ifadeyi hemen farkettirmeden endişeye çevirip "Evet benim memur bey. Bu beyefendi ne kadar gitmesini söylesemde peşimi bırakmadı. Kameralardan kontrol edebilirsiniz." Dedim elimle sokak kameralarını gösterirken.


Yiğit artık son derece kötü bakışlarıyla bakarken polis bey Yiğite yaklaştı. "Karakola kadar da eşlik etsin o zaman bu beyefendi." Dedi ve eliyle aracı gösterdi. Yiğit kafasını sallayıp bana baktı "Tebrik edilesi kabul etmeliyim." Dedi ve polis arabasına bindi. "Sizde gelmelisiniz Gözde hanım." Dedi ve aracı gösterdi. Gelirim tabii. Beni onunla yan yana oturtmayıp öne almışlardı.


Karakola geldiğimizde yavaşça aşağı indim ve polisi bekledim. "Gözde!" Diye ses duymamla sese doğru döndüm. Can abi koşar adım bana geliyordu. Gelirkende gözleriyle vücudumu tarıyordu. Yanıma geldiğinde "Vurulmadım Can abi sakin." Dedim gülerek. "Niye geldin ne oldu?" Dedi arabaya bakıp. Yiğitinde arabadan inmesiyle Can abi beni hızla arkasına çekti. "Gözde ne yaptın!" Diye kızgınca sormasıyla arkasından çıkıp beni getiren polislere döndüm.


"İçeri geçiyoruz dimi?" Diye sordum. Can abi bana bakıp polise döndü. "Ne oluyor anlat!" Dedi sertçe. "İçeriye geçelim komiserim. Beyefendi hanımefendi takip etmiş. İfadelerini alacağız." Dedi. Can abi bana dönüp "Sende polisi aradın?" Diye sordu. "Burada olduğuma göre Can abi?" Dedim. Bana gülümseyip "Aferin kız!" Dedi ve içeriye adımladı. Bizde içeriye girdiğimizde Cenk abi yerdeki mermeri kırarcasına bize yaklaşıyordu. Yiğite döndüm ve "Şansa bak Yiğit. Geldiğimiz karakol abiminki çıktı ya." Dedim gülerek.


"Ulan ben seni varya!" Diye Yiğite atlayacaktı ki Can abi onu tutmuştu. Şöyle bir baktım da...Neyse. "Gözde gel buraya!" Diye bağırmasıyla zaten kızgın boğaya dönüşmüş abimi daha da kızdırmamak için yanına geçtim. Yiğiti sorgulamak için bir yere götürürlerken abime olan biteni anlattım. Küçük bir sövme sonucu biraz da olsa rahatlamıştı.


Ses kayıtları aklıma gelince hemen telefonumu çıkarttım ve kayıtları açmak istedim. Evet sadece istedim çünkü ekranımın bildirim paneli dopdoluydu. Batu 18 cevapsız çağrı. Tarık 7 cevapsız çağrı vee Gökay 5 cevapsız çağrı. Mesajlarda işin içine girince bir hayli doluydu. Ses kayıtlarını aramaya koyulunca Batuya attığımı gördüm. Ohh çok şükür uzun dakikalıydılar. Başarmışım.


Cenk abime "Abi bende itiraf var." Dedim. "Ne itirafı?" Diye sordu yerine oturup. Hala sinirle geziniyordu çünkü. "Yiğitin kafemi yaktığına dair." Dedim. "Nasıl hani bakayım." Diye Can abi yanıma geldi. Batunun attığı bir sürü mesajı geçip telefonumu ortamıza doğru tuttum. Ses kaydını başlatınca gerçektende başarmış olduğumu gördüm. Onun mutluluğu beni sevindirirken, az önce girdiğim kapıdan içeriye Gökay, Batu, Tarık ve Selimin girdiğini gördüm. Onlara anlamsızca bakarken Batu, ay tutulması gibi nadir gerçekleşen sinirli haliyle bana geliyordu. Ao.


"Sen nasıl bir rahatsın ya! Kaç kere aradım dimi niye açmıyorsun!! Saçma salak ses kaydı atıyorsun, ki bu ses kaydı seni öldürmek isteyen adamın sesinini barındırıyor!" Diye bağırdı. Ardından Gökay "Hiç mi açamazdın şu telefonu!" Diye bağırdı. Tarıkta tam ağzını açmıştı ki Selim onu kolundan tutup dışarı götürdü. Can abi Batulara bakıp "Şşş sakin olun! O ses tonlarınıza da dikkat edin!" Dedi. Gökay onu hiç kale almayıp arkasını dönüp çıktı. Batuda arkasından. Bir şeyi halledeyim derken diğer şeyleri bok eden kişi kimdir?? Ben.


Ses kayıtlarını abime verdiğimde ufak bir ifade de vermiştim. O ben halledicem gerisini demişti ve beni eve göndermişti. Yiğit işi tamamen çözülecekmiş. Yani artık öyle bir derdim kalmamıştı. Buna sevinmeyi ne kadar istesemde karakolu basan üçlü yüzünden sevinemiyordum. Tamam aramalarına dönebilirdim ama vaktim yoktu ki.


Karakoldan dışarı çıktığımda etrafa bakınıp onları aradım ama yoklardı. Sadece bankta oturup bana bakam Selimi görmüştüm. Yanına ulaştığımda ayağa kalktı "İyisin?" Diye sordu. "Yanii fiziksel anlamda iyiyim." Diye yanıtladım onu. "Sevindim." Dedi sıcak bir gülümsemeyle. "Sen niye buradasın?" Diye sordum kalktığı banka çökerken. O da yanıma oturdu ve "Merak ettim." Dedi.


"Merak edilecek bir şey yok Selim. Ama yine de teşekkür ederim." Dedim. Biraz kaba bir cevap mı olmuştu? "Tarık gitti sanırım?" Diyerek aklımdaki soruyu sordum. Kafasını ağırca salladı ve "Evet. Biraz önce gittiler. Batu ve Gökayda gitti." Dedi.


"İyi yapmışlar." Dedim. Sonuç olarak onları endişelendirmiştim. Bende olsam bende aynı tepkiyi verebilirdim.


"Bak biliyorum yeni tanıştık daha, dediklerimi ne kadar ciddiye alırsın bilemiyorum ama hepsi biraz kızgın gibiydi." Dedi. Onu sevmiştim o yüzden böyle düşünmesi hoşuma gitmemişti. "Seni ciddiye alırım Selim. Kafa çocuksun. Onlara gelirsekte..haklılar." Dedim sadece. Gelen telefon sesiyle Selim telefonunu yanıtladı. "Evet...evet...evett dedim ya...tamam kapat hadi." Diyip telefonu kapattı.


Gözleriyle telefonu işaret edip "Seninki." Dedi. "Benimki?" Diye sordum. Zaten kimden bahsettiğini biliyordum ama olsundu. O da söylesin. "Hadi ama!" Dedi kaşlarını kaldırıp. Ona gülüp bakışlarımı yere indirdim. "Bak Gözde. Sana kısa bir özet geçeyim. Seni bıraktıktan sonra görüşeceğimiz ofise gittik tamam mı. İşte biz görüşürken arkadaşın Batu, Tarığı aradı. Ne dedi bilmiyorum tabi ama arabaya koşturmasıyla bir şeyler olduğunu anladım. Hızla seni bıraktığımız yere döndük, emlakçıyı bulduk, adam demesin mi polisler geldi aldı gittiler kızı diye. Batu tekrar aradığında ben açtım telefonu bu sefer ki Tarık hiçte konuşabilecek durumda değildi. Ona anlattım polisi ve buraya geldik" dedi sakince.


"Gözde, ben yıllardır tanıdığım adamı ilk defa böyle gördüm. Çok soğukkanlı biridir normalde ama telefonu aldıktan sonra eli kolu birbirine dolandı resmen. Ki düşün bana arabasını kullandırttı. Vursalar böyle bir şey yapmaz. Arabasına aşık biridir. Dedi ki 'sen geç kullan ben kullanamam'. Ne kadar inanırsın bilemem ama ben Tarığı ilk defa bu halde gördüm Gözde." Dedi.


"Çok mu kızgın bana?" Diye sordum bakışlarımı ona çıkarırken. "Kızgınlığı ile ilgili bir şey diyemem. Anında sakinleşebilir bile. Ama konu sen olunca farklı bir adama dönüştüğü için yorum yapamıyorum. Ama Tarığın gözlerinde ben saf korku gördüm bunu söyleyebilirim. Sana bir şey oldu diye deli gibi korktu." Dedi.


"Nereye gitti peki sana söyledi mi?" Diye sordum. "Hayır söylemedi." Dedi burukça. "Eve gitmiştir belki?" Dedim bu sefer. "Olabilir. Bırakayım seni gel hadi." Dedi ve ayaklandı. "Tarık arabayla mı gitti?" Diye sordum. "Evet" dedi. Ayağa kalktım ve ona gülümseyip "Neyle bırakacaksın peki?" Diye sordum. "Taksi?" Dedi. "Saçmalama Selim. Ben kendim giderim, boşuna para harcamaya gerek yok." Dedim ve onu beklemeden oradan ayrıldım. "Görüşürüz o zaman! Haber ver bizimkini bulunca!" Diye arkamdan bağırmıştı. "Tamam!" Diye karşılık verip bir taksiye atladım ve Tarığın evine yola koyuldum.


Taksideyken Batu aramıştı ve karakolda olanlar için özür dilemişti. Böyle sinirli bir yapısı olmadığını bildiğim için ona kırılmamıştım. O da böyle birisiydi işte. Kırk yılda bir sinirlenir ve sonrasında pişman olurdu. Eve geçene kadar ona kısa özetle anlattığımda akşam bize geleceğini söylemişti. Bende tamam diyip kapatmıştım. Gökayla da akşam konuşacaktım ve şu an ki önceliğim Tarıktı.


Eve ulaştığımda taksiye parayı verip zile bastım. Kapı açılmayınca tekrar zile bastım. Evde mi değildi acaba? Başka nereye giderdi ki? Kapı sonunda açıldığında rahat bir nefes verip ikinci kata çıktım. Kapıyı tıklatmamla açılması bir oldu. "Şu an pek müsait değilim Gözde." Dedi düz bir sesle. Tamam bu biraz kalbimi acıttı. "O zaman gideyim mi?" diye sordum. Gözlerini gözlerime diktiğinde sadece baktı. Cevabı almıştım. Ona burukça gülüp bir adım geri attım "Lanet olsun, gel" dedi ve kapıyı açık bırakıp içeri geçti.


İçeri geçip ayakkabılarımı çıkardım, o da koltuğa geçip oturmuştu. Biraz üzgün bakıyordu. İçim burkulmuştu bu bakışlara. Yanına geçip oturduğumda kafasını bile çevirmemişti. "Ses kaydına alıyordum." dedim sessizce. "O yüzden açamadım." diye ekledim. "Anlıyorum." dedi o da sessizce. "Bak Tarık be-" diyordum ki "Gözde." demesiyle durdum. "Efendim?" dedim ona doğru dönerken. Başını yavaşça bana doğru çevirdi. Gözlerimiz yine buluştuğunda derin bir aldık. "Gözde ben senden çok hoşlanıyorum." dedi pat diye.


Aldığım nefes ciğerlerime yetmezken bir kere daha nefes almak istedim. O da başını tekrar önüne çevirmişti. "Tepkim sana çok sa-" diyordu ki kalbimin sesini dinleyip iki elimle yanaklarına uzandım. Bana şaşkın gözlerle bakarken artık kendimi tutmadım ve gözlerimi kapatıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Dudaklarını dudaklarımda hissetmemle kalbimin atışları kendiyle savaşıyordu. Yavaşça kendimi geri çektiğimde alnımı alnına yasladım ve gözlerimi aralayıp "Bende senden hoşlanıyorum Tarık." dedim.


Karşımda gördüğüm yeşilin koyu o şaşkın bakıyordu ki aşk itirafı yapmıyor olsam kesinlikle dakikalarca gülebilirdim. Hala tepkisizce bana bakarken kendimi geri çekiyordum ki bu sefer o elini boynuma atıp beni kendine çekti ve dudaklarımı dudaklarına bastırdı. Galiba artık beraberdik. Yani bence beraberiz. Dudakları hareketlenmeye başlayınca bende aynı şekilde karşılık verdim. Oldukça yavaş ve tadını çıkartarak öpüyorduk. Kalbim buna dayanabilirsin umarım.


Yavaşça ayrıldığımızda derin bir nefes alıp gözlerimizi araladık. "Bu gerçekti." diye söyledi kısık bir sesle. "Gerçekti." dedim bende. "Seviyorsun?" diye sordu gözlerini gözlerimden çekmezken. "Seviyorum." dedim en derinlerine bakarken. "Beraberiz?" diye soran taraf bu sefer bendim. Yüzüne yayılan gülümsemeyi izlerken istemeden benimde dudaklarım kenarlara doğru uzadı. "Beraberiz." dedi ve dudağımın kenarına bir öpücük bırakıp beni kolları arasına hapsetti.


Kolları arasında kedi gibi sırnaştığımda güzel bir gülüş sunup saçlarımdan öptü ve derin bir nefes çekti. "Sonunda." diye mırıldandığında bu sefer ben gülmüştüm. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama mayışmaya başlamıştım. Sıcacıktı ve çok güzel kokuyordu. Uyumak için oldukça müsait bir yer bence. Telefonumun çalmasıyla kafamı Tarığın o sıcak göğsünden kaldırdım. Tarıkta yarı baygın gözlerini bana dikti. O da mayışmış, yerim.


Bakışlarımızı çalan telefonuma çevirdiğimizde Selim yazısını gördüm. Aaaa ben onu aramayı unuttum. "Niye arıyor bu gereksiz seni?" diye sordu ve yayıldığımız koltukta dikleşti. "Onu aramayı unuttum ben ya. Sana ulaşınca haber vermemi istemişti." dedim ve telefonu açtım.


"Alo Gözde, buldun mu bizimkini?" diye sordu. Bakışlarımı Tarığa çevirdim ve gülümseyerek "Evet buldum, evdeymiş." dedim. Tarık gülümseyip yanağıma kocaman bir öpücük bıraktı ve mutfağa doğru geçti. "Hıııı. Geliyorum o zaman?" diye sorduğunda "Gell." dedim. Tarık elinde bardakla hızlı hızlı yanıma geldi ve telefonu alıp "Gelme lan." dedi.


Ayağa kalkıp gülümseyerek karşısına geçtim. Ben çocuk seni merak etmişti diyorum bu hala gelme diyor. "Gelsin Tarık! Seni merak etmişti." Dedim ona bakarak. Telefonu kulağından omzuna indirdi ve "Gelmese olmaz mı?" Diye sordu masumca. Yanağına uzanıp uzunca bir ölücük kondurup "Olmaz." Dedim. Gözlerinin içi gülerek yüzüme yaklaştı ve burnunu yanağımda gezdirdi. Yok hocam bu böyle olursa ben duramam ama.


Telefondan Selimin "Geliyim mii?" Diye bağırmasıyla "Gel tamam." Dedi ve telefonu yüzüne kapattı. "Bence gelmesede olurdu." Dedi yanağımı öpüp geri çekilirken. "Olmazdı." Dedim ve su içmek için mutfağa ilerledim. Raftan bardak alıp su doldururken Tarıkta mutfağa gelmiş ve adaya yaslanmıştı. "Anlat bakayım sen şu karakol mevzusunu." Dedi. Bende karşısındaki tezgaha yaslanıp suyumu yudumlarken olanları anlattım.


"Çözüldü yani artık o mesele?" Diye sordu son olarak. "Evet. Cenk abim halledicem dedi." Dedim. "Tamam ama sen yine de dikkatli ol güzelim." Dedi beni kendine çekip sarılırken. Gülüp ellerimi omzuna yerleştirdim. "Temas bağımlısı olabilir misin acaba?" Diye sordum gülerek. "Şu ana kadar öyle bir bağımlılığım yoktu. Bundan sonrası için de yorum yapmıyorum." Dedi ye yanağımı okşayarak saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.


Ben kolları arasında erirken o da gülümseyerek bana bakıyordu. "Eriyorum bak sıkı tut." Dedim. Güzel kahkahası evi doldururken bende gülüp ellerimi yüzüne çıkarttım. Sakalları uzun değil ama kirli sakalda denmezdi. Parmağımı yanağına bastırıp "Bak burada gamzen olsa onu ısırırdım." Dedim. "Sen olursun benim gamzemde. Isırma işini ben hallederim tabi." Dedi. "Düştüm Tarık tamam yeter!" Dedim tatlı bir sinirle.


"Bak bak şu kızaran yanaklara bak!" Dedi ve dişlerini sıkıp yanaklarımı sıktı. Çocuk seviyor sanki köpek. Ellerinden kurtulup yüzümde gülümsemeyle salona geçtim. Kuş kadar hafiftim. Camdan atlasam peçete gibi süzüldüm resmen. Koltuğa yayıldığımda Tarık yanıma gelmiş ve beni kolunun altına almıştı. Ben bu işi baya sevdim yalnız. Telefonu açıp abimlerin yazdığı mesajları yanıtladım. Gökay olan biteni gruba yazmıştı. Abimlerse fantastik küfür ve sevinçlerle mutluluk saçıyorlardı.


Çınar abimin yazdığı küfürlere kahkaha atarken Tarıkta bana eşlik etmişti. "Çok yaratıcı." Demişti bir de. Kapı çaldığında Tarık gidip kapıyı açmıştı ve şu an Selim karşımıza oturmuş yanyana oturan Tarıkla bana bakıyordu. "Siz şimdi oldunuz yani?" Diye sordu. Tarık beni kolunun altına çekip saçlarımı öptü ve "Evet dedik ya." Dedi. "Ulan çok sevindim!" Diyip Tarığın üzerine atladı.


"Çekilsene Selim!" Diyip onu üstünden yan tarafa ittirdi. "Siz ne yaptınız anlatın hadi. Hallettiniz mi ofis işini?" Diye sordum ve koltukta yan dönüp onlara baktım. "Bulduk tabi bulmaz mıyız. Fiyatta anlaşırsak her şey tamam olacak." Dedi Selim.


"Çok güzell. İndirimsiz sakın el sıkışmayın ama. En az bir 20 bin indirin." Dedim. Tarık gülüp "O kadar indirimi kim görmüş be güzelim." Dedi. Hıh. Onlar daha beni tanımıyorlar.


Sesimi kalınlaştırıp "Yavrum sen daha sevgilini tanımıyorsun." Dedim ve elimi omzuna attım. Selim bana kahkaha atarken Tarık güzel güzel bakıyordu. Isırıcam şimdi o olacak. "Ee gel sen indirimi al Gözde." Diyerek meydan okuyam Selime döndüm.


Elimi Selime uzattım ve "Ver bakayım sen şu çektiğin fotoğrafları." Dedim. Baktığım fotoğrafı iyice incelerken söyleyeceklerime karar verdim. "Şimdi de arayıp verin bakalım emlakçıyı." Diyip ayağa kalktım. Çantamdan tokamı çıkartıp hemen hızlı bir topuz yaptım. İkiside şaşkınca bana bakarken elimi uzattım ve kapatıp açtım "Hadi ama!" Dedim. Tarık "Ciddisin?" Diye sordu.


"Sus ve beni izle yakışıklım." Dedim havalı bir edayla. "Var mısın iddiaya Gözde?" Diyip ayağa kalkan Selime döndüm. "Varım. Nesine?" Dedim. "Yemeğine." Dedi hemen. Tamam olur. "Eğer birazdan adamdan 20 binlik indirim alırsam lahmacun ısmarlıyorsun!" Dedim.


&&


Devamı Part 2 de...


Loading...
0%