Yeni Üyelik
42.
Bölüm

26. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Birden aklıma geldi. Yeriz güzel oldu. "20 bin değil 10 bin al yinede alacağım!" Dedi hırsla. Telefonu bana uzattığında koltuğa geri çöktü. Tarıkta meraklı gözlerle bana bakıyordu. İzleyin beni bebeklerim.


"Alo Selim bey?" Diyen adamla telefonu hoparlöre aldım. "Merhabalar Defne hanım. Ben Gözde. Selim ve Tarık beyin ortağı." Dedim. Hayırlısıyla yalanlarıma başladım. Allah işimi rast getirsindi. "Buyrun Gözde hanım dinliyorum." Dedi kadın sevecen bir sesle. "Arkadaşlarım bugün gösterdiğiniz ofisi oldukça beğenmiş Defne hanım. Sağolsunlar fotoğraf çekmeyi akıl etmişlerde bende bakabildim. Onlara bu iş için güvenmek oldukça zor olmuştu ama ellerine yüzlerine bulaştırmamışlar." Dedim gülerek. Kadında bana eşlik ederken "İlahi Gözde hanım." Dedi.


"Neyse Defne hanım ben asıl konuya geleyim en iyisi. Sizi de işinizden alıkoymuş olmam hem. Şimdi şöyle ki Defne hanım; fotoğraflarda gördüğüm kadarıyla çok geniş bir ofismiş. Yüksek tavanlar falan aşırı hoşuma gitti. Yalnız şöyle bir sorun var Defne hanım. İstediğiniz miktar baya yüksek geldi. Şimdi diyeceksiniz ki 'Gözde hanım bu kadar beğendiğiniz bir yer için fiyat gayet uygun değil midir?' Diye. Haklısınız tabiki. Ama şöyle düşününce hiçte uygun olmuyor. Büyük ihtimalle yapılacakları düşmeyi unutmuşsunuz. Öncelikle vermek istediğini fiyat 486 binmiş. Bu fiyatı direk düz hesaba çekip 480 bin desek bile bizim bu ofis için harcayacağımız miktarın üç katı." Dedim ve derin bir nefes alıp devam ettim.


"Fotoğraflarda gördüğüm kadarıyla tavanlarda bulunan demir dekorlarınızda ufak paslanmalar mevcut. Ki bu demek oluyor ki onların değiştirilmesi gerek. Biz bunu bir dostumuza yaptırsak bile nerden baksanız kullanacağımız demir miktarı 40 kiloya yakın olur. Bunu da paraya dönüştürürsek en az 20 bin eder. Onun dışında her yeni alınacak mekan gibi duvarlara geçilecek bir boya olayı var. Allahtan ofisin yarısı camlarla kaplı da bu harcayacağımız miktarı azaltıyor. Boya için de üç kova desek ki bu sadece bir kat için yeterli olur, o da 5 bin tutar. Ee bu mekanın suyu, elektriği ve doğalgaz açtırması var. Onlara da 8 bin veririz. Ruhsat işlerini saymıyorum bile. Yani sizin bize teklif etmeniz gereken miktar 33 bin düşük olmalı. Ki bu da 440 bin eder. Bu fiyat sizin içinde uygunsa yarın direk notere geçebiliriz." Dedim ve sağa sola yürümemi durdurup cevabı bekledim.


"Gözde hanım biraz abarttınız sanırım. Söylediğiniz miktarı indirsek bile 453 bin olur ancak." Dedi ve devam edecekken onu durdurdum. "Ee Defne hanım o da bizim pazarlık payımız sonuçta. Tamam şu an el sıkışmıyor olabiliriz ama yarın sözüm olsun sıkışırız." Dedim gülerek. "Onu yaparız Gözde hanım tabide, yine de bu miktar oldukça uçuk." Dedi. Dişli çıktı. Bir şeyler daha düşün Gözde. "O zaman şöyle yapalım Defne Hanım. Biz size istediğiniz miktarı verelim ve bu saydıklarımı da siz bize yapılı olmuş bir şekilde ofisi bize teslim edin." Dedim.


Düşün Defne hanım düşün. Dediklerimin o kadar aklına yatkın gelmiş olması lazımdı ki, anlattıklarımı kendisi yapmak istese ne kadara patlayacağını hesaplamalıydı. "Demirlerde her hangi bir pas yoktu Gözde hanım. Yeni yapılmış olması gerekiyor." Dedi. Hihihihi. Evet Defne devam et. "Defne hanım bu yaptığınız şu an çok yanlış ama. Ben, yapacağımı ve fiyatı söylediğim zaman bunu hiç söylememiştiniz. Şimdi siz halledin dediğimde birden aklınıza gelmiş olması çok manidar oldu. Birazdan boyaya gerek yok, suyuda evden getirirsiniz gibi söylemlerde bulunacaksınız gibi. Böyle devam etmeyeceksinizdir umarım." Dedim sesimi biraz sertleştirip.


"Yanlış anladınız Gözde hanım ben o açıdan söylememiştim." Vee son koz. "Neyse Defne hanım. Siz bana direk teklifimi kabul edip etmediğinizi söyleyin en iyisi. Daha fazla vakit kaybetmemize gerek yok iki taraf olarak. Siz mi gerçekleştireceksiniz isteklerimizi yoksa bizim yapmamız mı daha uygun olur?....Dur Selimcim daha bu emlakçıyla konuşmam bitmedi, o ofise yarın bakarız....Evet evet sabah gideriz....Selim bölme beni ya hadi....Evet Defne hanım sizdeyim kararınız nedir?" Dedim ve sol meleğimin yazdığı günah defterini kafama fırlatmasını hissettim.


"Kabul Gözde Hanım. Dediğiniz miktar benim için uygundur. Yalnız daha fazla bir iniş yapamam bilginiz olsun." Dedi hızlıca. Yüzümdeki zafer sırıtışıyla ağzı beş karış açık olan Selime ve sevgilime döndüm. "Yani 440 binde anlaştık Defne hanım, doğru mudur?" Diye sordum. "Evet Gözde hanım doğrudur. Yarın işlemleri halledebiliriz." Dedi. "Tamamdır Defne hanım. Yarın tekrar görüşmek üzere. İyi günler diliyorum." Dedim. "İyi günler Gözde hanım. Şimdiden hayırlı olsun." Dedi. "Teşekkürler Defne hanım." Dedim ve yüzümdeki gülümsemeyle telefonu kapatıp Selimin oturduğu koltuğa attım. Kendimi de bana hayran gözlerle bakan sevgilimin kollarına bıraktım.


"Sen, sen oha!" Diyen Selime döndüm. Evet evet öv beni hadi. "Güzelim sen ne yaptın az önce?" Diye soran sevgilime kafamı çevirdim. "İndirim yaptım sevgilim." Dedim sevimlice ve Selime döndüm. "Ben iki tane yerim Selimcim. Sevgilim sen kaç tane yersin?" Diyerek Tarığa döndüm. "Dört gömerim bende." Dedi. "Bize oradan 6 lahmacun." Dedim gülerek. "Lahmacun sana feda olsun." Dedi ve telefonu aldı.


Nede güzel olacak acılı acılı. "Sen nasıl yaptın o indirimi öyle?" Diye soran sevgilime yaklaştım. "Sevgilim, biliyorsun ki önceden bir kafem vardı. Pazarlıktan iyi anlıyorum." Dedim gülümseyerek. "Yeterince farkettirdin onu zaten." Dedi o da gülümseyerek.


Selim siparişi verdikten sonra hala bana şaşkınca bakıyordu. "Ee iyi de Gözde, senin bu saydıklarını biz yapmak zorunda değil miyiz şimdi?" Diye sordu. Derin bir nefes verip ona döndüm. "Hayır tabiki Selim. Bir kere çektiğin fotoğraflarda demirlerin paslı olduğunu görmem imkansızdı. Tamamen salladım. Ki paslı olsalar bile bir temizlik malzemeleriyle halledilir. Boyayı da kendiniz alıp kendiniz boyarsanız daha karlı olur. Ama faturaları açtırmak içim mecbur harcama yapacaksınız." Dedim. Selim gülerek "Yalan sıktın yani?" Diye sordu.


"Eee bu işler için biraz kurnaz olmak gerekiyor be Selim. Kanmayabilirdi sonuçta." Dedim ve omuz silktim. "Helal olsun kız." Dedi. Siparişlerimiz geldiğinde direk salonda güzelce sohbet ederek yemiştik. Akşam Batu geleceği için çok oturmak istemedim. "Ben çıkayım artık." Dedim ve oturduğum koltuktan ayaklandım. "Otursaydın güzelim erken daha." Diyen sevgilime baktım. Gözleri adeta gitme diye bağırıyordu.


"Batu gelecek akşam, şu kafe işini falan konuşacağız sevgilim. Hem anneme de yardımcı olurum." Dedim. Dediklerimini onaylayıp "Ben bırakıyorum o zaman." Dedi ve o da ayaklandı. "Sen kal Selim." Diye ekledi. "Yarın geliyorsun dimi Gözde?" Diye sordu. Aslında yarın kafe bakacaktım ama onları kırasım da yoktu. "Bilmem ki. Bir teklif almadım." Dedim Tarığa bakıp. "Teklif beklemiyorsun her halde güzelim." Dedi ve yanağımdan makas aldı.


"Görüşürüz Selim." Diyip kendimi evden dışarı attım. "Görüşürüüzz." Demesiyle Tarık yanıma ilerledi ve elimi tuttu. Ben ellerimize bakarken o parmaklarını parmaklarıma kenetlemişti bile. Ellerim biraz küçük kalmıştı ama hoş görünüyordu. Hatta baya hoştu. El ele apartmandan çıkıp arabaya bindik. Eve doğru giderken Tarık yola odaklanmıştı ben de ona. Nasılda karizmatik duruyordu öyle.


"İzlemeye devam mı edeceksin Gözde." Diye keyifle sordu. "Tabikide izleyeceğim. Sen hiç kendine bu taraftan baktın mı sevgilim? Baktıkça bakılası." Dedim sırıtarak. "Gözde! Deme kızım şöyle şeyler." Dedi gülerek. Görende hoşuna gitmiyor sanır. "Niye demeyecekmişim?" Dedim sitemle. "Zaten çok pis öpesim var, sen böyle davrandıkça daha da istiyorum." Dedi. Eee öp desem? "Çek sağa sevgilim o zaman. Seni engelleyen yok." Dedim. Öyle olmaz Gözde ya. Sen direk ben sapığım de çocuğa.


Bakışlarını kısa süre bana çevirip tekrar yola çevirdi. "Gözdee." Diye söylendiğinde ona gülüp bende yola döndüm. "Eee Eylül abla nasıl oldu? Daha iyidir umarım." Diye sordum. "İyi güzelim. Dün akşam eve dönmüştük." Dedi. Çok iyi ya. Kıyamam Eylülüme. Kendileri müstakbel yengemdi sonuçta. "Çok sevindim." Dedim. Abimden bahsetsen mi acaba? Yok ya hiç açmayayım o konuyu. Zaten istemese söylerdi. Hem abimden iyisini mi bulacaktı.


Eve geldiğimizde arabadan çıkmak için kemerimi çözdüm. Bana bakan sevgilime döndüğümde bir an benim de hiç inesim gelmemişti. Kafası arkaya yaslıyken sol elini yanağıma uzattı ve tatlı tatlı sevdi. "Çok güzelsin be kızım. Baktıkça daha çok bakasım geliyor." Dedi. Kolumu aramızdaki kolluğa uzatıp ona yaklaştım. "Sen bir de bana sor. Şu an hiç inesim gelmiyor" Dedim. "Ee inme. Gel eve gidelim ve yine huzurlu bir uyku çekeyim." Dedi. Tarık yapma be oğlum. İnmem lazım benim. Sen böyle şeyler söylersen kendimi sana zincirlerim ki ben.


"Yaa öyle mi?" Diye sordum şımarıkça. "Öyle tabi." Dedi ve yanağıma öpücük bırakıp geri çekildi. "Artık insem iyi olacak. Yoksa evdekiler kim bu diyip arabayı dikizlemeye başlarlar." Dedim gülerek. Yapar mı yaparlardı. Ve bizde bahçede arabanın içinde oturuyorduk. "Hiç gönderesim yok ki." Dedi. Anlaşıldı. Kaldıkça kalacaktım ben. "Gitmem lazım." Dedim ve ona uzanıp yanaklarından içli içli öptüm. Yumuş yumuştu ya ısıracağım.


İnmek için kapıyı açacaktım ki yanaklarımda ellerini hissettim. Ona doğru çekilmemle dudaklarımda hissettiğim baskı beni ufak şaşırtmıştı. Öpüşünü uzun tutmazken "Görüşürüz güzelim." Dedi ve son bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Görüşürüz." Diyip arabadan kalbimin atışları kadar hızlı bir şekilde indim. Eve doğru ilerleyip kapının girişinde durdum ve arkamı döndüm. Camını açmış yüzündeki güzel gülümsemeyle beni izliyordu. Ona el salladığımda tek elini kaldırıp bahçeden çıktı.


Kapıdan çıktığında bende evin kapısına dönmüştüm ki annemin bana sırıtan suratıyla yerimde hopladım "Aaay tövbe! Anne ne yapıyorsun burada!" Dedim be başparmağımla damağımı yukarı ittirdim. Aklım kıçıma karıştı be kadın. "Bir şey yapmıyorum annecim size bakıyordum sadece. Daha doğrusu Tarık çıkana kadar arkasından melül melül bakmana da diyebilirim." Dedi. Haklı olabilirdi. Ona gülümseyip içeri adımladım. Bir anda söyleyeceğim ya. "Annem, biz Tarıkla beraberiz." Dedim.


Annemin gözleri kocaman olduğunda "Neee! Ayy çok sevindim annecim." Diye bağırıp bana sarıldı. Anneme yardım edip yemek faslını bitirdiğimde babam ve abimler eve gelmişti. Batu da çok geçmeden geldiğinde önce hep beraber yemeğimizi yemiştik. Tabikii Cenk abimin bugün olanları anlatması ortamı biraz gersede o konuda kapandığı için herkes rahat bir nefes vermişti.


Gökay da öğlene kıyasla daha sakin olduğu için, onunla aramızdaki o soğukluğu da halletmiştik. Herkes salona geçtiğinde Batuyu ve Gökayı kolundan çekip kış bahçesine götürdüm. Gökayın teklifinden bahsedince Batuya da mantıklı gelmişti ve artık kafe için üç ortaktık. Batu, Gökay ve ben. Bu işi de hallettikten sonra bizimkilerin yanına dönmüş biraz sohbet ettikten sonra Batuyu yolculamıştım.


Şimdi ise yatağıma uzanmış bugünün kritiğini yapıyordum. Tarıkla artık beraberdik ve bunu düşünmem bile gülümsemem için yeterliydi. Kendime bile itiraf edemediğim duygularım sanki bir işaret bekliyormuş gibi ağzımdan dökülüvermişti. Aklıma Tarığın şaşkın ifadesi gelince istemsizce kıkırdadım. Nasılda tatlıydı.


Ben düşüncelerimle mutlu mesut yatarken kapım tıklatılmıştı. Yataktan kalkmadan gel diye seslendim. Kapı yavaşça açılınca Hakan abim göründü. "Girebilir miyim güzelim?" Diye sordu. Oturur bir konuma gelip yatağa pat pat yaptım. "Gel tabi abicim." Dedim. İçeri girip kapıyı kapattı ve yanıma oturdu.


"İyi misin diye merak ettim. Bugün hoş olmayan bir olay yaşandı sonuçta." Dedi ve bana baktı. Çene kemiklerinin belirginliğinden dişlerini sıktığını anladım. Bunu düşünmek bile onu sinirlendiriyordu. "İyiyim abi merak etme. Onu ilk gördüğümde hiç bir şey hissetmedim zaten." Dedim. "Çok zekice düşünmüşsün zaten. Ses kaydı baya iyi bir olaydı." Dedi birazda olsa rahat bir ifadeyle. Ona elimi uzattım ve "Abi." Dedim. Yine ona her abi dediğimde gözünde oluşan pırıltılar bana el sallamıştı.


Elimi tutup "Söyle abicim." Dedi yumuşacık sesiyle. "Abi, o hastane olayından sonra çok farklı birine dönüştün. Asıl sen kendini nasıl hissediyorsun?" Diye sordum. Hastane olayından sonra Hakan abim çok daha farklı bir kişi olmuştu. Mesela artık daha çabuk sinirleniyordu ve bana biraz mesafeli davranıyordu. Derin bir nefes alıp bakışlarını yere çevirdi. "Farkındayım bu durumun bende. Bilerek yaptığım bir durum ama." Dedi. Korkuyor muydu o? Korktuğu için mi bu kadar değişmişti?


Yorganımı kaldırıp içine girdim ve sol tarafını kaldırıp abime baktım. O hala yere baktığı için farketmemişti ama ayağımda onu dürttüm. Bakışları bana ve yorgana kaydığında yüzünde huzurlu bir gülümsemeyle o da yanıma gelip uzandı. "Hiç beraber uyumadık seninle abi." Dedim ve açık duran koluna girdim. Koluyla hemen beni sararken saçlarıma bir öpücük bırakmıştı.


Biz öyle sessizce yatarken alnımda bir ıslaklık hissettim. Kafamı kaldırıp abime baktığımda yanaklarında şerit şerit ıslak yollar vardı. Benimde gözlerim hemen dolduğunda ona daha sıkı sarıldım. Doğruydu işte korkuyordu. "Abi" diye birazdan ağlayacağımı bağıran sesimle ona seslendim. "Efendim abicim." Diye kısık sesiyle sormasıyla gözyaşlarım usul usul yerini terketti. "Niye ağlıyorsun?" Diye sordum. "Sen niye ağlıyorsun?" Diye sormuştu o da. "Senin yüzünden ağlıyorum ben." Dedim. Yalan değildi. O ağlayınca kendimi çok kötü hissetmiştim.


"Ben ağlamıyorum ki." Demesiyle elimi yüzüne çıkarttım ve yanaklarını yokladım. "Islak işte ağlıyorsun!" Diye kızdım ve burnumu çektim. Hafif kıkırdama sesini duyunca kafamı kaldırıp dolu kahvelerine baktım. "Bak işte!" Dedim parmağımla gözlerini işaret ederken. Elimi yakalayıp hızlıcı öpmüştü. "Ben huzurlu olduğum için ağlıyorum güzelim. Üzgün olduğum için değil." Dedi. Omuzlarımı silkip tekrar geri göğsüne yattım.


"Korkuyordum Gözde. O günden sonra sanki tekrar bir şey olacakmış gibi geliyordu. Bugün bu saçma olayların bittiğini öğrenmek ve sen böyle kollarımda abi diye yatınca, bütün kötü düşüncelerim uçup gitti. Onun yerine huzurla doldum. Gözyaşları ise, ne deniyordu ona, heh duygu boşalması sanırım." Dedi.


"Tamam öyle olsun o zaman." Dedim. Bir kaç dakika sonra gözyaşlarım dinmiş mutlu bir şekilde gülümsüyordum.


"Bugün karakoldan sonra ne yaptın güzelim?" Diye sormasıyla zihnimin arka fonunda dırıdırıdırırın çalıyordu. İki seçenek var; bir gerçeği söyle, iki yalan sık. Cevap veriyorum bir. "Abi, ben Gökayla bu konuyu konuşmuştum ama sana da bir sorayım. Sana karşı dürüst olmamı ister misin?" Diye sordum kafamı kaldırıp yüzüne bakarken. Gözleri önce bir etrafta gezindi, sonra bi kısıldı ve derin bir nefes alıp gözlerini yumdu. "Sus Gözde, vazgeçtim abicim." Dedi ve eliyle ağzımı kapattı. Zeki adamın hali bir başka.


Elini ağzımdan çekince gerim gerim gerilen vücudu kıkırdamama sebep oldu. Yiaa ama seni yerim ben kıskanç kahraman. "Abi biz Tarıkla beraberiz." Dedim ve bu sefer ben elimle ağzını kapattım. "İyi geceler abilerin en kahramanı." Dedim ve gözlerimi kapattım. Elime hiç nefes vurmazken nefesinizi kestiğimi düşünüp kafamı kaldırdım. "Abi?" Dedim panikle.


Titrek bir nefes alıp "Bir dakika abicim geliyorum." Dedi ve yataktan kalkıp camı açtı. Atlamayacaksın dimi? Bir kaç dakika sonra camı o kadar sert kapattı ki bütün evde küçük çaplı bir deprem etkisi yarattı. Bana dönüp sakince gülümsedi "Uyuyalım hadi güzelim." Dedi ve tekrar yanıma yerleşti. Delirdi mi acaba? Kapım aniden açılıp Cenk abim "Ne oldu?" Diye bağırmasıyla abim kafasının altındaki yastığı öyle bir fırlattı ki, kalkıp yumruk atsa daha yumuşak vurmuş olurdu.


Cenk abim gelen yastık darbesiyle dengesini koruyamamış ve yere düşmüştü. Ağzım açık ona bakarken "Lan düşmana mı atıyorsun hayvan!" Diye yükseldi. "Bak yürü git şurdan, zaten sinirim tepemde!" Diye tısladı. Gökay haklıymış. Kesinlikle onlarla paylaşmamam gerekiyordu. Abim kendini sıkmaktan patlamasa iyiydi. "Deli allahın delisi!" Dedi ve yerden kalkıp kapımı kapattı. Ee haklı. Acaba sen öğrenince ne yapacaksın abi?


&&


Sonunda çiftimiz itiraf merasimini gerçekleştirdi😂😂


Düşüncelerinizi bekliyorum😘😘


Diğer bölümde görüşmek üzere... 🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%