Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@merida_xx

Görkem'in ağzından


Babamın aramasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım. Gözdelerin kafesinde yangın çıktıştı. En son onu kafede bırakmam ise aklımda hoş olmayan görüntüleri ve kalbimin ise deli gibi atmasını sağlıyordu.


"Görkem hayatım ne oldu? Görkem bana bak ne oluyor yüzün kireç gibi oldu? Görkem bir şey söylesene " diye beni sarsan sevgilime baktım.


"Gözdelerin kafesinde yangın çıkmış Duygu." Dedim sadece. O da duyduklarıyla beni sarsmayı bırakıp yüzüme bakmaya başladı. Gözleri şimdiden dolmuştu bile. "İyiler mi?" Dedi fısıltı gibi çıkan sesiyle. Aniden ayağa kalkıp masanın üstüne attığım arabanın anahtarını aldım ve kendimi dışarı attım. Önce sakin kalmam gerekiyor. Sakin ol Görkem kimseye bir şey olmadı sakin oll. Derin derin nefesler alıp arabaya koştum. Duyguda kendine gelmiş olmalı ki gözyaşlarını silerek arabaya doğru gelmeye başladı. Arabaya bindiğimizde ise sadece derin derin nefes alışverişlerimiz sesi duyuluyordu.


Kafenin olduğu yere geldiğimizde gördüğüm manzarayla sanki biri zamanı durdurmuş gibiydi. Kafe artık yoktu. Evet baya baya yoktu. Yeri kocaman bir boşluktu. Sadece zeminde siyah siyah demir parçaları ve kafe kalıntıları vardı. Duygunun ağlama sesleriyle hayat yeniden akmaya devam etmişti. "Görkem bu ne böyle? Ne olmuş buraya?" Kendimi arabadan attığımda etrafta bir kaç insan ve itfaiye aracını gördüm. Ne babam ne annem ne de Gözdemden iz yoktu. İtfaiye hareket etmeden hemen birinin kolunu tuttum.


"Kardeşim nerde? Annemler daha gelmedi mi?" Diye sorarken sorularımın mantığı olmadığını bile farketmemiştim. Adam yüzüme bakmaya başlayınca derince iç çekti ve gözlerime hüzünle bakmaya başladı, artık nasıl bir tablo gördüyse.


"Beyefendi kimden bahsettiğinizi bilmiyorum ama bir kadın ve adamı az önce ambulans eşliğinde hastaneye götürdüler. Merak etmeyin durumları kötü değildi sadece bayılmışlardı." Dedi kolumu hafif sıkarken. Tamam annemler olabilirdi evet. Durumları kötü değilmiş o da tamam. Peki kardeşim? Gözdem?


"Kardeşim peki o nerede? O da annemlerle mi gitti hastaneye?" Adam bu sefer cevap vermek yerine başka birine seslendi. Seslendiği kişide de itfaiye forması vardı. Kötü bir haber mi vericekti yoksa? Vermesin ne olur. Adam bana yaklaşmaya başlarken duygularım birbirine girmiş bir halde yanağımdan alıp giden sıcaklığı hissettim. "O da hastaneye kaldırıldı beyefendi." Dedi sadece. Ee o iyi değil miydi? Onun hakkında neden bir şey söylemedi?


"İ-iyi ama değil mi? Hı? Bi-bir şeyi yoktu?" Adam sadece yüzüme bakmıştı. Tam tekrar konuşacakken Duygu koluma asılıp beni arabaya bindirdi. "Hayatım hastaneye götürmüşler hepsini. İçeride sadece Batu varmış. Gözde dışarıda bulunmuş. Sakin ol tamam mı kimseye bir şey olmadı." Dedi telkin edercesine. Ona doğru dönüp baktığımda dudaklarının neredeyse kulaklarına değeceğini gördüm. Bu görüntü beni hüzünden sinire savurmuştu. "Mutlu olunacak ne var bunda Duygu? Ne diye gülüyorsun karşımda! Kardeşimin ne durumda olduğunu bile bilmiyorum farkında mısın sen bu durumun?!" Sesimi kontrol etme gereği bile göstermemiştim. Gülüyordu resmen şu an. Gülüyordu. Tepkimden sonra kendini hemen toparlanıp "Hayır ne gülmesi Görkem saçmalama. Ben-ben sadece iyi olduğunu düşündüğüm iç-" daha fazla sesini duymak istemediğim için elimi sus dercesine kaldırdım. Şu an kimseyle tartışmak istediğimi sanmıyorum.


O on dakikalık yol bana neredeyse 10 yıl gibi gelmişti. Arabadan hemen inip acile doğru koşmaya başladım. "Gözdee! Abim nerdesin Gözdee!" Benim içeriye dalmam belkide hoş olmamış olmalı ki güvenlik bana bakmaya başlamıştı ama bu da hiç umurumda değildi. İlerlerken karşımda bana bakan bir polis ve itfaiye eri gördüm. Kötü bir şey yok Görkem sakin ol. Sadece olaydan dolayı buradalar.


İçimde kendimi dizginlemeye çalışırken Duygu da arkamdan bana eşlik ediyordu.


Tam acildeki perdeleri açıp kardeşimi arayacakken babamların buraya doğru koştuklarını gördüm. İkiside bitik bir halde bana doğru baktılar.


"Baba iyi misiniz? Gözde nerde? Nerdeydiniz siz? Gözde iyi mi?" Artık biri bir şey söylesin yoksa kafayı yiyeceğim. Annem ağlayarak " Bilmiyorum oğlum. Bizde onu arıyoruz." Dedi. Biz kendi çapımızda ordan oraya koştururken itfaiye eri bize doğru geldi.


" Kusura bakmayın. Kardeşiniz yangında ki kız mı acaba?" Diye sorunca ona vakit kaybetmeden 'evet' cevabını verdim. O ise Gözdemin nerede olduğu gösterip yanımdan uzaklaştı. Adamın gösterdiği yere doğru ilerlerken açacağımız tülün arkasından doktor çıkmıştı. Arkasında gördüğüm beden ise canımdan başkası değildi. Saçı ve yüzü simsiyah olmuş, kıyafetleri yırtılmış ve yanmış. Bu görüntüyü görmemiş olmak için ne yapmam gerekirdi ki?


"Hastanın yakını siz misiniz?" diyen doktora sadece başımı sallayarak cevap verdim. Annem ve babamsa Gözdeyi görür görmez hemen yanına geçtiler. Annemin ağlamaları hızlanmış ve artmıştı bile. Doktor beni kolumdan dürtüp " Korkulacak bir şey yok beyefendi. Sadece ufak yanıkları var ve oksijen ihtiyacı var. Bu gece müşahade altında tutup gerekli oksijeni vereceğiz. Yanıklar için de krem vereceğim ama onu yarın çıkarken yanıma uğrayıp almanız gerekiyor.Bu arada kan tahlili de yaptık beyefendi. Ne olur ne olmaz bir de kanını kontrol edelim. Bir şey olduğunu sanmıyorum ama yine de kontrol etmiş oluruz. Eğer sizde orada bulunduysanız tahlil verin lütfen." Dedi. Doktorun dedikleri zihnimi turlarken ona yine sadece kafa salladım.


"Beyefendi iyi misiniz siz?" Tekrar kolumun dürtülmesiyle gözlerimi kardeşimin üzerinden çektim. "Ben iyiyim. Şey ııı ben orda değildim ama annem ve babam oradaydı. Onlar mı yaptırmalı?"


"Evet, ben bir hemşire yollarım şimdi o halleder beyefendi. Geçmiş olsun." Diyip uzaklaştı. Tülü kenara çekip kardeşimin yanına yaklaştım hemen. Sanki evde uyuyormuş gibi yatmış bir de. Gözleri huzurla kapalı gibiydi. Yüzünün yarısında zaten maske vardı geri kalanı ise duman izleriydi. Gözlerim dolmaya başlamıştı yine. Kollarının bazı bölgeleri temizlenmişti. Her halde damar yolu için temizlemişlerdi. Bir çok iğne izi gördüm. Damarları öyle kolay bulunmazdı ki onun o yüzden çok mu denediler acaba? Umarım hissetmemiştir.


Aklıma Duygunun gelmesiyle etrafıma bakındım. Onu itfaiye ile konuşurken görüce şaşırdım. Bir hayli hararetli bir konuşma gibi duruyordu buradan. Annemlere bakıp Duygunun yanına ilerledim. Yanlarına yaklaştığımda ise Duygu itfaiyeye susmasını söylediğini duydum. Tamam. Ne oluyor?


"Senin halt yemen bu da değil mi?! Yoksa niye susturmak isteyesin ki!!" Diyerek Duygunun üstüne yürümeye başlayan adamın karşısına geçtim. Duyguyu arkama çekmiştim. "Ne oluyor burda? Bir sorun mu var Duygu?" Kafamı arkaya çevirip Duyguya baktım. Gözlerinde gördüğüm şey tam olarak neydi? Korku? Ne alaka. Kafasını hızla sağa sola sallayıp "Yok bir şey hadi Gözde'nin yanına gidelim. Nasılmış iyi mi?" Diyerek kolumdan sürüklemeye başladı. Burda bi b*klar dönüyor yalnız.


"Sana ne oluyor diye sordum Duygu!" Diyerek kolumu ondan kurtardım. Duygu ise ağlamaya başlamıştı. Ne oldu şimdi? İtfaiyeye baktığımda sinirli bir şekilde Duyguya baktığını farkettim. Ona yaklaşıp daha dikkatli bakmaya başladım. Gözlerindeki saf öfkeyi beye borçluyum şu an?


"Bir problem mi var? Bu bakışlarınızı neye borçluyuz acaba?" Dedim adama bakarak. Adam öfkeli bakışlarını bana sabitleyip "Siz de mi bu işin içindesiniz yoksa? Kardeşinize bunu bilerek mi yaptınız?" Adamın söyledikleriyle anlamam daha da zorlandı. Neyi bilerek yaptım a*ına koyayım. Duygu tekrardan kolumu tutup beni bu sefer çıkışa doğru götürmeye çalıştı. Yetti ama. Kolumu daha sert çekip bu sefer Duyguyu kolundan ben tuttum. "Ne oluyor burada dedim Duygu! Ne çekiştirip duruyorsun sürekli! Düzgünce anlat ne oluyor?!" Bendeki sakinlikte bir yere kadardı yani.


Duygu ise yüzüme bakıp gülmeye başladı. Bak tekrar ediyorum. Delirmek istemiyorum. "Tamam artık yeter. Buraya kadar daha fazla devam edemeyeceğim." Deyip kolunu benden kurtardı. Sonra karşıma geçti ve kafasını dikleştirdi.


"Görkem öncelikle senden çok özür dilerim hayatım. Bunu sana yapmam istemezdim ama mecburdum. Ben aslında, ben aslında" eee sen aslında ne? Yanımda Duyguya öfkeyle bakmayı sürdüren adama baktım. Yoksa eski sevgilisi falan mıydı? O yüzden mi bu haller tavırlar? Duyguya baktığımda karşımda çırpınıyordu resmen. Bir sağa bir sola bakıp diyeceklerini toparlıyordu. "Sen aslında ne Duygu! Doğru düzgün anlat şunu ne demek istiyorsun?" Dedim daha fazla dayanamayarak. Duygu tekrar ağlamaya başlayıp konuşmaya devam etti.


"Görkem bak ben istemedim tamam mı? Seni çok seviyordum. Gerçi hala çok seviyorum. Ama beni buna mecbur bıraktı. Patronum Yiğit. Beni buna mecbur bıraktı. Sadece Gözde'yi almak istediğini söyledi. Ailesiyle husumetliyim dedi onu kullanmam lazım dedi." Ellerini rastgele havada sallamaya da başlamıştı. Bizim düşmanımız mı vardı ki? Benim düşmanım mı vardı? Yiğit kim? Allahım çıldırmama son bir iki olay kalmış olabilir. Beynim artık durmuşta olabilir. Ben ne ile uğraşıyorum şu an ya.


"Ne saçmalıyorsun sen Duygu? Dediğin adamı tanımıyorum bile ben. Yiğit kim? Niye bizimle husumeti olsun?"


Duygu bana mahçup bir ifade ile bakıp "Bunu benden öğrenmeni istemezdim. Gözde. Gözde senin kardeşin değil Görkem. Bak biliyorum şu an inanmak istemeyebilirsin ama gerçek bu." Ne dedi o? Gözde benim kardeşim değil miymiş? Artık kendimi tutamayıp kahkahamı koyvermiştim. Evet geçmiş olsun balatalarım yok oldu. Kahkaha atarken çoğu göz bana çevrilmişti. "S-sen ahaahah ne dediğinin farkında mısın?" Diyip gülmeye devam ettim. Yanımdaki itfaiye ise bana şaşkınca bakıyordu. Sonra gözleri bir anda büyüyüp Duyguya döndü. Duygu ise kaldığı yerden devam etti. Tabi bende kendimi sakinleştirmeyi bir nebze başarmıştım. En azından kahkaha atmıyorum.


"En başından anlatıcam ama benim sözümü kesme. Ben seninle tanışmadan önce de biliyorsun ki zaten çalışıyordum. Yani sana yaklaşımımda onun hiç bir etkisi yok bunu bil önce. Sonra o şirketten ayrılıp şu anki şirketime geçmiştim. Seninle de tanışmıştık çoktan. Sen bir akşam beni almaya geldiğin zaman seni görmüş Yiğit. Ertesi gün beni odasına çağırdı. Bana senin aslında aradığı ailenin çocuğu olduğunu ve kim olduğunu sordu. İlk başta bir şey anlamadım bende seni neden aradığını da anlamadım. Sorduğumda ise bana aslında Gözde'nin senin kardeşin olmadığını husumeti olduğu ailenin kızı olduğunu söyledi. İnanmadım tabiki. Çok saçmaydı. Ama bana kanıtlarını gösterdi. Bebekken Gözdeyi hastaneden tahlil yapacağız kontroller için demişler ve o sırada Irmak'la üstlerini değiştirmişler. Irmak kim dersen de eğer o senin gerçek kardeşin Görkem." Ne diyo lan bu? Artık kulaklarımda uğuldamaya başlamıştı. Gözdem nasıl kardeşim değil? Irmak kim? Niye sürekli birileri dahil oluyor bu olaya? Tam konuşacaktım ki Duygu bana fırsat vermeyip devam etti.


"Daha bitirmedim Görkem. Bu dediğine de inanmadım ilk başta. Benden Gözde'nin ve Mustafa beyin saç telini getirmemi istedi. Bende kesinleşmesi için dediğini yaptım. Gözde'ninki kolaydı Dilek'ten istemiştim. O da hemen dediğimi yapmıştı. Mustafa beyin ise size geldiğimde tarağından almıştım. Bakma bana öyle Görkem yalan olduğunu kanıtlamak için yapmıştım. Sonra saçları ona götürdüğümde birlikle hastanede test yaptırdık. Oradaydım Görkem en başından sonuna kadar. Hiç bir oynama olmadı. Gözde Mustafa beyin kızı değil Görkem. Senin kardeşin Gözde değil. Bugüne gelirsek hiç bir şeyden haberim yoktu yemin ederim. Belki Dilek biliyor olabilir ama ben gerçekten bir şey bilmiyorum hayatım yemin ederim." Bana sarılmaya çalışınca onu bir yerlerde hala kalmış gücümle itmeye çalıştım. Bu duyduklarım gerçek miydi cidden. Ağzımı açıp bir şeyler söylemek istedim ama sadece istedim. Sanırım sesim de benimle beraber tükenmişti.


"Ne demek Irmak'la yer değiştirilmiş? Hangi Irmak? Irmak Soyhan mı?" Kafamı yana çevirdiğimde itfaiye erinin konuştuğunu gördüm. Sen ne alaka şimdi?


"Evet o Hakan. Kardeşin olan ama aslında olmayan kardeşin Irmak. Yani sende bu durumda gerçek kardeşine ulaşmış oldun. Tebrikler." Dedi Duyguda adama. Mükemmel. Artık bütün devrelerim yandı ve bedenim kendini yere bıraktı. Sonrası ise karanlıktı.


&&&


Merhaba arkadaşlarrr bu bölüm biraz kısa oldu ama tam yerinde bitirmek istedim.


Kendinize iyi bakınn.


Bölümü yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfennn🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%