Yeni Üyelik
48.
Bölüm

30. Bölüm

@merida_xx

Annemle odada bir oraya bir buraya gidiyorduk. "Anne Tarık geliyorum dedi diyorum! Ne yapacağım ben?" Diye sordum. Evet, adamın beni kendisine istemesinden sonra Tarık, Melihi aramış ve zorla adresi almıştı. Son üç saattir ise aramalarıma asla yanıt vermiyordu. "Hiç bilmiyorum Gözde. Babanlar zaten kudurmuş gibi adamları öldürmek için yol arıyor zaten. Tarıkta onlara katılır mis gibi ohh!" Diye sinirle koltuğa oturdu.


Kapı açıldı ve içeri Kerem abim girdi. "Nasılsınız siz?" Diye sordu. Kendi yüzünden haber yoktu her halde. Dudağını patlatmışlardı. Kavga baya büyük bir kavgaya dönüşmüştü ve karşı tarafta iyi iş çıkartmışlardı.


"Abi biz iyiyiz ama bir şey söylemem lazım." Dedim yanına yaklaşırken. "Söyle abim." Dedi ve bana odaklandı. "Az önce kavga esnasında Tarıkta olanları duydu, sanırım buraya geliyor." Dedim. Derince bir nefes verip "Gelir tabi." Diye mırıldandı ve bana baktı ve "Haklı güzelim, buyursun gelsin." Dedi. Beni anlamıyor muydu acaba? "Abicim, şu an en az sizin kadar delirmiş bir şekilde geliyor diyorum, sen bana buyursun gelsin diyorsun!" Diye yükseldim.


"Ne diyeyim abicim? Rezil olduk zaten ona. Yanımızda kardeşimizi kaçırmaya çalışıyorlar, ben onun yerinde olsam bende gelirdim!" Dedi. Abimin söyledikleriyle anneme döndüm. Omuz silkti ve dudaklarını büzdü. "Ben en iyisi babamın yanına gideyim." Dedim ve odadan çıktım. Sözde kış ayındayız ama burası hamam gibiydi. Ya da yaşananlardan dolayı bana sıcak geliyordu.


Konağı kavgadan sonra boşaltmışlardı, sadece dedemler ve babamlar vardı. Bahçeye indiğimde babam dedemle tartışıyordu. Uzaktan öyle görünüyordu en azından. Yanlarına ilerlediğimde, beni farkedip susmuşlardı. "Baba konuşabilir miyiz biraz?" diye sordum. "Burada konuşun kızım" diyen dedeme baygın baygın baktım. Onu çok sevememiştim. "Gel kızım odaya geçelim istersen" diyen babama gülümsedim ve onu takip ettim.


Odaya girdiğimizde bana beklentiyle baktı. "Baba, bir şey söyleyeceğim ama sakin olacaksın." diye başladım. Cümlemle kaşları çatılırken merakla bakmaya devam etti. Uzatmanın bir anlamı olmayacağı için "Tarık buraya geliyor." dedim. Odadaki koltuğa otururken ufaktan sinirlendiğini hissetmiştim. "Sebep?" diye sordu bana bakıp. "Olaylar olurken telefondaydı ve her şeyi duydu. Sonrada Melihten adresi almış. Geliyor büyük ihtimalle." dedim ona bakarken.


"Bu gelmesi için bir sebep değil!" diye yükselmesiyle şaşırmıştım. Bana karşı ilk defa böyle bir tepki veriyordu. Ona şaşkınca bakarken ayağa kalktı ve yanıma adımladı. "Gözde sencede bu biraz fazla değil mi?" diye sordu. Fazla olan neydi tam olarak? "Ne demek istiyorsun baba?" diye sordum. "Tamam sevgilin olmasına bir şey demedim ama bu kadarı da fazla kızım. Buraya gelemez." dedi sertçe. Şu an gerçekten babamla mı konuşuyordum ben?


"Öncelikle, ne demek sevgilin olmasına bir şey demedim? Diyebileceğini düşündüren şey neydi? İkinci olarakta, Tarık buraya niye gelemiyormuş?" diye yükseldim bende. "Baban olarak bunu düşünmem gayet normal! Ve onu burada istemiyorum." dedi. Karşımdaki kişinin babam olduğuna beni inandırmanız gerekiyor. Kapı açıldığında Melih kafasını uzattı ve "Abla, Tarık abi arıyor" diyerek telefonunu bana uzattı. Babam sinirle telefonu alıp açtı ve "Gözdeyle görüşmeni istemiyorum Tarık." dedi ve telefonu kapattı.


"Sen ne yapıyorsun baba!" diye bağırdım bu sefer. Elindeki telefona uzanmaya çalıştığımda telefonu duvara fırlatmıştı. "Sana istemiyorum dedim dimi! Neden sözümü dinlemiyorsun sen! Küçükken ayrı olduğumuz baban olduğum gerçeğini değiştirmiyor! Görüşmeyeceksin dediysem görüşmeyeceksin!" diye bağırmıştı. Bana bağırmıştı. Ona şaşkınca bakarken Melihinde benden farksız olmadığını biliyordum.


"Baba ne oluyor!" diyen Hakan abim içeri girmişti. "Ona bir şey olmuş abi, şu an babamla konuştuğumu sanmıyorum!" dedim abime dönüp. "Gözde! Sabrımı sınıyorsun artık!" diye tekrar bağırmıştı. Hakan abim hızla babamla aramıza girdi ve beni arkasına aldı "Baba bağırıp durma!" diye tısladı. "Kızımla arama girme Hakan! Çekil önümden!" diye tıslayarak yanıt verdi o da.


"Ne oluyor burada? İkiz?" diye odaya giren Gökayla, arkasından ailenin geri kalanları da gelmişti. "Murat ne oluyor?" diye diğer yanıma annem geldi. "Gözde bir daha o çocukla görüşmeyecek Yeşim!" diye anneme yükseldi. "Ben çıkıyorum anne!" anneme söylediğimle kapıya doğru gittim ki kolumdan çekilmem bir oldu. "Sana hayır dedim Gözde!" diye bağırdı. Onun bağırışıyla annemin "Murat!", abimlerim "Baba!" diye bağırışı karışmıştı.


Kolumu babamdan kurtarıp ona hayretle baktım. Gözleri sinirden parlıyordu adeta. İyi de ben ne yaptım ki? "Gitmeyecek dedim!" diye tekrar kükremişti. "Murat kendine gel ne yaptığını sanıyorsun sen!" diye annemde atağa geçmişti. "Murat beyim, misafirimiz var. Tarık diye bir adam geldi." diyen kadına dönmüştüm. Tam kapıya doğru hareket edecektim ki önümden hızla geçip giden babamla biraz kalakaldım.


Abimlerle beraber koşturarak aşağıya iniyorduk. Babam kapıda Tarıkla hararetli bir şekilde konuşuyordu. "Bak elimden bir kaza çıkacak, çık git lan buradan!" diye Tarığın üstüne yürüdü. "Gözdeyi görüp gideceğim dedim zaten Murat bey!" diye karşılık veren Tarığa baktım. Abimler babamı Tarıktan uzaklaştırıyordu. "Sanane lan benim kızımdan!" diye babam tekrar bağırmıştı.


Tarık bir şey söyleyeceği sırada babam kolunu abimden kurtarmış, Tarığa doğru kaldırmıştı ki ne ara koşup Tarığın önüne gaçtim anlamamıştım. Bahçede duyulan annemin "Murat!" diye çığlığı yanağımdaki yanma hissini başlatmıştı. Galiba ilk defa baba tokadı yiyordum. Ama söyledikleri gibi vurduğu yeri acıtmaktan ziyade kalbimi acıtmıştı.


Yana düşen kafamı kaldırdığımda herkesin şokla babama ve bana baktığını gördüm. Konuşmak için ağzımı açtığımda gözümden firar eden gözyaşım bunu engellemişti. "Kızım" diye fısıltı gibi çıkan sese döndüm. Gözlerinde binbir duygu görüyordum. Çoğunluğu pişmanlıktı. Bana isteyerek vurmadığını biliyordum ama sonuç değişmiyordu.


Başımı Tarığa çevirdiğimde onunda şaşkınca kalakaldığını gördüm. "Gidelim mi?" diye sordum ona doğru. Bakışlarını bana indirdiğinde gözleri dolmuştu. "Gözd-" kalmamı söyleyecekti. "Tamam o zaman ben giderim." dedim ve onun yanından geçip kendimi dışarı attım. Arkamdan sesler duymuştum ama duymayı es geçip ilerlemeye devam etti. 20 yıldır ailemden hiç bir tokat bile yememiştim. Tamam Şebnem annem arada terlik savururdu ama o terlikti. Bir tokatın ağırlığının yanında sinek vızıltısı gibi kalmıştı.


Yanımda birinin yürüdüğünü hissettiğimde o tarafa doğru döndüm ve Kerem abimle beraber Tarığı gördüm. Tekrar önüme dönüp yürümeye devam ediyordum ki buraları bilmediğim aklıma geldi. Öylece durduğumda gözyaşlarım hızlandı. Duygu birikimimi ve içine atma durumu birbirine girmişti.


Yanımdaki bedene sarıldığımda "Ben size müsade edeyim." Diyen sevgilimi duydum. Kerem abim bana sıkıca sarılırken ağlamama hıçkırıklarda eşlik etmeye başlamıştı. Hiçbir şey demeden sadece sarılıyordu ama bu bile bana çok iyi geliyordu.


"Bile-" diyordu ki "Bilerek yapmadığını biliyorum." Dedim ağlarken. "Şu an burada, konuşmak ister misin?" Diye sordu. Babam burada mıydı? Kafamı çevirip arkama doğru baktığımda Tarıkla yanyana duran babamı gördüm. Gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Tokat atmak istediği adamın yanında durması komiğime gitmişti.


"Yanyana duruyorlar birde!" Diye gülmeye başladım. "Abi gidebileceğim bir yer var mı burada? Hatta ben direk eve dönsem olmaz mı?" Diye sordum. "Şu an onunla konuşmak istemiyorum." Diye de ekledim. "Sen nasıl istersen öyle olsun güzelim ama konuşmazsanız bu mesele uzar birtanem." Dedi yanaklarımı avuçlarıyla sararken. Gözleri yanağıma kaydığında gözlerini kaçırdı ve ellerini indirdi.


"Çiftlik evi var istersen, oraya bırakayım mı seni?" Diye sordu. Orası da babamın değil miydi zaten, oraya da gitmek istemiyordum. En iyisi eve geri dönmekti. "Hayır abi eve döneceğim." Dedim. Çok şey söylemek istiyor gibiydi ama onları yutuyordu.


"Kızım konuşalım lütfen." Diye çaresizce çıkan sese dönmek istemedim. Abime baktığımda bunu anlamış olmalı ki "Baba şimdi sırası değil" demişti. "Bana bakmasan da olur kızım ama beni dinle. Biliyorum bunun bir açıklaması olamaz. Yemin ederim amacım sana vurmak istemedim kızım. Allah bela-" ona dönmemle dolu olan gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Beni sevdiğine emindim. Bende onu seviyordum ama canımı acıtmıştı. Bana tokat atmak istemese bile sevdiğim kişiye atmak istemişti, yersiz yere ona bağırmıştı. Şimdi de ben onun canını yakmak istiyordum.


"Dediğin gibi küçükken beraber değildik. Bütün çocukluğumu senden sizden ayrı yaşadım. Evet düştüğümde yanına koştuğum ilk kişi Mustafa babamdı. Dizlerim soyulduğunda üfleyerek yarabandı yapıştıran kişi de o olmuştu. Seninle olsaydım aynı şeyleri sende yapardın biliyorum. O yüzden şimdi sen söyle baba, senin açtığın bu yarayı, canımın acısı geçsin diye üfleyen babama mı gitmeliyim yoksa sen kendi açtığın yarayı iyileştirebilir misin?" Diye sordum ağlarken. "Bu sefer yarabandı işe yarar mı bilemiyorum tabi." Diye ekledim omuz silkip.


Art arda yutkunduğunda titrek bir nefes bıraktı. Canını yaktığımı biliyorum baba ama sende benim canımı yaktın. "Be-ben" diye konuşmaya çalışıyordu ama ona da gözyaşları engel oluyordu. Bu görüntü yine benim canımı yakarken daha fazla orada kalmak istemedim. "Ben eve geri dönüyorum. Dedemlere falan söylersin, onları da çok sevemedim gerçi. Neyse size iyi akşamlar." Dedim ve bilmediğim yolda yürümeye başladım.


Uçak bulabilir miyim ki bu saatte? Bu yol nereye çıkıyor acaba? "Gözde" duyduğum sesle sesin sahibine baktım. "Arabayla gidelim güzelim gel." Dedi ve elimi tuttu. Onunda yüzündeki gerginlik üzüntü okunuyordu. "Senin bir suçun yok Tarık." Dedim sakince. Adımlarını durdurup bana döndü ve yüzümü avuçladı. "Hayır suçluyum." Dedi üzgünce. "Belki de gerçekten gelmemeliydim. Yani sonuçta çok normal, baban zaten bana karşı-"


"Tarık seninle alakalı değildi. Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama bir şey olmuş ona bugün. Karşımdaki kişi babam değildi de başka biriydi sanki. Babamı tanıyorum ben, seni istemiyor olsa en başında türlü türlü oyunlarla ya da direkt olarak söylerdi. Bugün çok farklıydı. Belki birileri doldurdu, belki babası saçma şeyler söyledi bilmiyorum ama kesin bir şey oldu. Babam bana asla böyle davranmazdı. Hele sana el kaldırması, şaka gibi." Diye isyan ettim. "Evet onu bende beklemiyordum, önüme geçmen büyük bir aptallık zaten onu sonra konuşacağız." Diye kızgınca söylendi.


"Tarık!! Ben yaptığım şeyin arkasındayım! Babamda olsa sana saygı duymak zorunda! El kaldırmak nedir ya!" Diye yükseldim. "Dediğin gibi kendinde değildi güzelim." Dedi. Artık bu konuyu kapatmak için elini tutup "Arabayla mı geldin sen?" Diye sordum. "Evet. Duyduklarımdan sonra basıp geldim işte." Dedi.


"O konu kapandı gitti hayatım. Açmayalım olur mu?" Diye ona döndüm. "Tamam bakalım, öyle olsun güzelim." Dedi ama meraktan çatladığı da belliydi. "Gözde?" Diye beni durdurdu. Ona döndüğümde "Kısa bir tatile gitmek ister misin güzelim? Hem kafamız dağılır, hemde çalışmaya başlamadan önce dinlenmiş oluruz?" Diye sordu.


Ona gülüp "Aşkım dün senin açılışını yaptık biliyorsun dimi?" Diye sordum. Onunda yüzünde gülümseme oluşunca "Kendi işinin patronu olmanın avantajları güzelim. İstediğin kadar izin yapabiliyorsun." Dedi. Evde boş boş oturacağım için teklif aklıma yatmıştı. "Olur hayatım ama yanımda hiç eşya yok. Eve uğrayıp gitsek olur mu?" Diye sordum. Tekrar o eve dönmek istemiyordum ama bir kaç parça eşya alsam iyi olurdu.


"Yoldan alabiliriz istersen güzelim, ya da benimkilerden giyersin?" Diye sordu. Çok iyi olurdu. "Olur o zaman, tekrar oraya dönmek istemiyorum." Dedim. "Nereye gideceğiz peki?" Diye sordum arabaya ilerlerken. "Ufak bir kulübemiz var güzelim şehir dışında, oraya gideriz diye düşündüm." Dedi. Yiaa olur. "Şöminesi var mıı?" Diye sordum gülümseyerek. "Var güzelim." Dedi o da gülerek.


Arabaya geçtiğimizde telefonu bana doğru uzattı. Ona baktığımda "Annenlere haber ver güzelim." Dedi. He evett telefonum duvarda kırılmıştı dimi. "Aslın-" "Güzelim ara lütfen merak ederler." Dedi. Derince nefes alıp telefonunu aldım. O da arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. En son arayanlarda Melihi görünce onu aradım bende.


"Alo Tarık abi?" Diyen yavrumla "Benim Melih." Dedim ve "Abla nerdesin çok merak ettik?" Diye merakla sordu. "Tarıklayım ablacım. Ben eve dönüyorum haberiniz olsun. Gerçi eve de değil Tarıkla ufak bir tatil yapacağız." Dedim. "Gelmeyecek misin yani buraya?" Diye sordu üzgün çıkan sesiyle.


"Gözde mi o Melih?" Diye seslenen Cenk abimi duydum. "Gözde abicim nerdesin söyle geleyim yanına güzelim." Diye konuştu. "Abi ben dönüyorum ve Tarıklayım. Sizinle sonra görüşürüz. Kapatıyorum şimdi tamam mı?" Diye konuştum. "Peki abicim. Haber verirsin sen o zaman dimi?" Diye sordu. "Arada ararım abi malum telefonum yok!" Dedim.


Bir kaç küfür duyduktan sonra Tarık beni dürttü ve kötü kötü baktı. Nee? Telefonu kulağımdan çekip elimle kapattım. "Ne oldu?" Diye sordum. "Güzelim istediğin zaman arayabilirsin niye arada ararım diyorsun?" Diye kızdı. "Ya biliyorum her halde aşkım. Biraz trip atmak istiyorum." Dedim. Bana olumsuzca kafa sallayıp tekrar yola odaklandı.


"Tamam abi ararım ben sizi, kapatıyorum şimdi." Dedim ve bir şey demesine izin vermeden telefonu kapattım. Yolculuğumuz ne kadar kötü olaylardan sonra başlamış olsada güzel bir şekilde bitmişti. Yaklaşık dört buçuk saat süren yolculuğumuzdan sonra küçük bir kulübeye ulaşmıştık. Dışarıdan çok şirin gözüküyordu. Arabadan indiğimizde Mardinin sıcağına kıyasla burası inanılmaz soğuktu. Hızlı hızlı kulübeye adımlarken Tarıkta arabadan poşetleri alıp gelmişti. Buraya gelmeden bir kaç günlük yemeklik almıştık.


&&


Devamı Part 2 de….


Loading...
0%