Yeni Üyelik
55.
Bölüm

33. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Tarığın evinin önüne geldiğimizde hepsiyle vedalaşıp arabadan indim ve inmemle Ece yerime oturdu. Onlara sırıtıp apartmana doğru ilerledim. Zile basıp kapının açılmasını bekledim. Kapı açıldığında yukarıya yürüyerek çıkmak yerine asansöre bindim ve aynadan kendime baktım.


Okula gideceğimiz için rahat giyinmiştim ve bence tatlıydım yani. Kata gelince asansördem indim ve kapıda beni bekleyen sevgilime gülümsedim. Ağzını yüzünü yediğim, ne de güzel bekliyor. Hemen atılıp kollarımı boynuna doladım. Nasılda özlemişimm. "Hoşgeldin güzelim." Dedi ve boynuma uzun bir öpücük bıraktı.


"Hoşbuldum aşkım." Dedim ve ayakkabılarımı ve montumu çıkartıp kapıyı kapattım. "Sadece dört günde bile özledim ya" diye tekrar sarıldığımda, kulağımın dibinde kıkırtısını duydum. Kalçamda hissettiğim baskıyla küçük bir bebek gibi Tarığın kucağına tünedim. "Bir de bana sor nasıl özlediğimi" diye konuştu. Bacaklarım belinde koltuğa doğru giderken geri çekilip o özlediğim yüze baktım. Nasılda yakışıklı zalımın oğlu.


Koltuğa çöktüğünde bende onun kucağında hala onu izliyordum. "Yoruldun dimi bütün hafta?" Diye sordum saçlarını severken. "Ve sen beni uyutmaya çalışıyorsun" dedi ellerimi kastederken. Kucağından kalkıp, koltuğun kol kısmına yaslandım ve kollarımı açıp ona baktım. "Gel hadi, uyutayım seni, birazda seveyim" dedim. Bana sıcak bir gülümseme verip yaklaştı. Kollarımın ve bacaklarımın arasına girince, kafasını boynuma doğru koyup sarıldı. Ben de bir elimle saçlarını sevmeye başladım. "Şu an ölsem gam  yemem" diye konuştu mayışık sesiyle.


Omzuna hafifçe vurup "Salak salak konuşma aşkım. Keyfini çıkar işte" dedim. Biraz kıkırdayıp boynuma uzun bir öpücük bıraktı. "İyi tamam öyle olsun. Sen konuş ben dinlerim seni." dedi ve kafasını iyice göğsüme yerleştirdi. "Okuldaydık işte aşkım. Çocuklarla beraber karışık bir ekip oluşturdular. Akın yüzünden kaybettik ama çok eğlendik. Çocuklarda çok mutlu oldu onlarla oynadığımız için." diye konuştum. Biraz mırıldanıp "Ablamlar orada mıydı?" diye sordu. "Yok aşkım değillerdi. Oraya gidince konuştuk Hülya teyzeyle, Eylül ablanın isteme hazırlıkları yapıyorlarmış. O yüzden gelememişler." dedim.


Evet doğru duydunuz. Abimle Eylül abla bir kaç ay sonra evlenecekler, o yüzden istemeyi haftaya yapacağız. "Bitmemiş mi hala o işler? Kaç gündür geziyorlardı." diye homurdandı. Görende asker arkadaşı evleniyor sanar. "Aşkım o işler öyle kolay değil ki. Uzun sürer tabii." dedim saçlarını severken.


"Niye ki?" Diye sordu ve elini kazağımdan içeri soktu. Belimi yavaş yavaş severken sormasa iyiydi. "Ne niye aşkım, bunun isteme hazırlığı olsun, sözü, nişanı, kına ve düğün derken ohhooo" diye yakındım. Zor işler bunlar. "En az beş ayı var yani. Ki zaten şimdi Aralıkta olduğumuzu düşünürsek, Nisan gibi falan düğün olur." Dedim. Öyleydi yani. En az beş ayı vardı.


"Yuh! Ne beş ayı ya?" Diye kafasını kaldırdı. Ona şaşkınca bakıp "En az aşkım. Da sen niye böyle tepki verdin?" Diye sordum. Sakince yatıyordu az önce. Elini göğsümün altına ulaştırıp "Ee sırada biz varız güzelim. Beş ay geç, beş ay ne ya?" Diye tekrar yükseldi. "Kim demiş onu acaba?" Diye sordum saçındaki elimi yüzüne getirerek. Sanat eseri yeminle.


"Ben, biz, herkes. Hem ablamda evleneceğine göre sıra bana geliyor vee elbetteki sana" dedi ve dudaklarıma kısa bir öpücük bırakıp çekildi. "Aşkım ablan senden büyük olduğu için sıranın sana geçtiğini düşünüyor olabilirsin ama sana kötü bir haberim var." Dedim eğlenerek. Kaşlarını çatıp baktığında, düşünmüş olacak ki gözleri kocaman açılmıştı. "Saçmalama Gözde!" Diye yükseldi.


Kısa bir kahkaha atıp yanağını sevdim. "Bende abi var aşkım. Hadi biri evleniyor onu ele, kaldı dört" dedim ve omuz silktim. Yine yaklaşmaya başladığında elini sütyenimin üstünde hissetmiştim. Burunlarımız birbirine değerken "Sence ben o kadar bekler miyim?" Diye sordum. Yok beklemez tabii. "Bekler misin?" Diye sordum dudaklarına yaklaşırken. "Cık, beklemem" dedi ve dudaklarıma kapandı.


Dudaklarımız ahenkle dans ederken, ellerimiz de boş durmayıp bedenlerimizi turluyordu. Onun bir eli göğsümdeyken diğeriyle büyük ihtimalle koltuktan destek alıyordu. Benimkiler ise tişörtünün içine girip, pürüzsüz tende geziyordu. Alt dudağımı sertte emip ısırdığında boğukça bir inleme koyverdim.


Nefeslenmek için ayrıldığımızda "Sen yorgun değil miydin?" Diye sordum. "Sana mı? Güldürme beni" dedi ve tekrar dudaklarımızı birleştirdi. Öpüşmemiz git gide derinleşirken, üzerimdeki ağırlığı artıyordu. Elini çıplak tenimde hissettiğimde tırnaklarımı biraz geçirmiş olabilirim ki boğukça bir inleme göndermişti. Hafifçe geri çekilip kazağını çıkardığında, bende kendimi biraz kaldırıp üstümdeki kazaktan kurtuldum.


Bakışlarımız kesiştiğinde ikimizde gülümseyip kazakları bir yere fırlattık. O üstsüz kalırken benim üstümde hala siyah atletim vardı. Elleri şortuna giderken bende kalçamı kaldırıp pantolonumu onun bulunduğu yere kadar indirdim. Yarı inmiş kotumu bacaklarımdan sıyırıp tekrar bacak arama yerleşti. Atletimi de sökercesine çıkartınca ikimizde iç çamaşırlarımızla kaldık.


Ben ona alttan alttan bakarken ne kadar mükemmel olcuğunu düşünüyordum. Yoğun bakışlarıyla "Çok güzelsin güzelim" dediğinde onu ensesinden tutup yarı yolda karşıladım. Öpüşümüze dillerimizde katıldığında, elleri bacaklarımda ve göğsümde gezinmeye başladı. Dudaklarını boynuma doğru yönlendirirken derin bir nefes aldım.


Göğüslerimin gevşemesiyle gözümün önünden uçan sütyenimi gördüm. Ne ara çözdü onu ya? Dili göğüslerimi ıslatarak göğüs ucuma ulaştı. "Tarıkk!" Diye inleyip saçlarını tuttum. "En çokta adımı böyle inlemeni seviyorum güzelim" diye boğukça konuştu ama, onun ses tonuyla kasıklarımda sızlama artmıştı. Kendimi baksırına doğru ittirince hissettiğim sertlik hoşuma gitmişti.


"Sana sadece bakmam bile beni etkiliyor güzelim" dedi ve kendini bana biraz daha bastırdı. "Ahh! Tarık! Ön sevişmeyi uzatmayı düşünürsen seni döverim!" Dedim nefes nefese. Hafifçe güldükten sonra elini kasıklarıma indirip, iç çamaşırımı çıkarttı. "Şu an öyle bir niyetim yok güzelim merak etme" dedi ve parmaklarını kadınlığımda gezdirdi.


Soğuk elini kadınlığımda hissetmemle ufak bir çığlık attım. Hani ön sevişmeyi atlamıştık. Parmakları girişimi ovarken "Tarıkk! Beni delirtmek mi ah istiyorsun!" Diye bağırdım. Hayır yani bir eli de göğsümde olduğu için kalkmama da müsade etmiyordu. Altında kıvranıyordum sadece.


"Hazır mısın diye baktım bebeğim, ben seni hiç delirtir miyim?" Diye konuştu ve ellerini çekip baksırından kurtuldu. Karşımda karnına doğru uzanan penisiyle daha ne kadar baştan çıkarıcı görünebilirdi acaba. İstemsizce yutkunurken bacaklarım hafiften kapanmıştı. Elleriyle bacaklarımı açıp kasıklarıma hızlıca bir öpücük bıraktı.


"Tarık!" Diye yüksek sesle inledim. Bacaklarımın arasına yerleşip bir eliyle penisini girişime hizaladı. Kadınlığıma boydan boya sürtmesiyle artık çıldırma noktasına geldim. "Gir artık!" Diye inledim. Kendini hızlıca içime ittiğinde ikimizde yüksek bir inleme kaçırmıştık. İçimdeki doluluk bütün vücudumu sarsarken, yavaşça hareketlenmeye başladı.


"Ah sikeyim!" Diye inleyip bir elini göğsüme diğer elini belime yerleştirmişti. İçimdeki vuruşları sertleşip hızlanırken inlemelerimiz ve tenlerimizin sesi salonu dolduruyordu. Elini belimden yukarıya doğru çıkartıp yüzüme götürdü. Başparmağı dudağımın üzerinde gezinirken, aralamamla dilimle buluşmuştu. "Gözde, sikeyim!" Diye kafasını geriye attı ve bana bir şölen sundu.


Parmağını emip ısırmamla göğsümdeki eli sıkılaştı. İçimdeki his artık doruklara ulaşmıştı ki inleyerek kendimi buraktım ve hissettiğim ılıklıkla Tarığında boşaldığını anladım. Nefeslerimizi düzenlemeye çalışırken içimden çıkan Tarığa kötü kötü baktım. Hafifçe sırıtıp beni belimden tutup yüz üstü çevirdi. Öyle desene be adam.


Ellerimle koltuğun kol kısmından destek aldım. Kalçama çarpan erkeklik az önce yaşadığım hisleri yine hissettirirken, sırtımda ıslak öpücükler mest ediyordu. Belime hafifçe bastırıp kalçamı geriye çekti ve onu tekrar girişimde hissettim. Kafamı çevirip ona bakmaya çalıştım ama tek gördüğüm parlak gözlerle beni izlemesi oldu. Tam girmesini söyleyecektim ki, kendini içime itmişti.


Koltuğa sıkıca tutunurken az öncekine kıyasla daha yüksek sesli inlemiştim. Tamam işte bu baya iyiydi. İçime girip çıkarken kalçamda kasıklarını hissediyordum. "Tarık! Bu ç-çok ahh!" Hissettiklerim ve sert vuruşları konuşmamı zorlaştırdığını için sadece inliyordum. "Çok iyi di-ah diyecektin sanırım güzelim" diye boğuklaşmış sert sesiyle konuştu. "E-evet ah" diye inledim.


Elleri belimden göğüslerime ulaştı ve uzunca sıkıp beni doğrulttu. Sırtımla göğsü birleşirken kafamı omzuna bıraktım. Elleri göğüslerimle ilgilenirken içimdeki hızı hala kendini koruyordu ve bu benim aklımı kaçırmamı sağlıyordu. Ellerimi kalçasına atıp belimi biraz büktüğümde onu daha da derinlerimde hissettim. Bu ikimizinde yüksek sesle inlememizi sağlamıştı.


Beni tekrar öne doğru uzattığında artık patlama noktasına gelmiştim. "Ah! Tarık, gel-geliyorum!" Diye bağıdım ve vücudum sarsılarak kendini bırakmıştı. Ensemdeki sıcak nefes ve üstümdeki tatlı ağrılıkla beraber o ılıklık tekrar içimde yayılmıştı. Bu sefer içimden çıkmadan beni sırtüstü çevirdiğinde dudaklarımız özlemle birbirini karşıladı.


İçimde hareketlenme hissettiğimde bu sefer onu itip içimden çıkmasını sağlayan bendim. Bana merakla bakarken onu arkaya doğru ittirip uzanmasını sağladım. Hep o yorulacak değildi ya. Koltuğa uzandığında kucağına çıktım ve erkekliğini tutup girişime hizaladım. "Sen ah!" Konuşmasını kesmek adına oturduğumda, bugünün en büyük inlemesini atmış olduk.


Kucağında yavaşça hareket etmemle çok daha farklı duygular kendini hissetmişti. Ne bu böyle her pozisyonda farklı hisler mi olacaktı! İyice kudurup çıkacaktık! Elleri kalçamı sıkıp bana yardımcı olurken iyice kendimizi kaybetmiştik. O da bende bir şeyler söylüyorduk ama asla anlamıyordum. Bir eli göğsümü yoğururken hareketlerimi hızlandırdım ve ellerimi kaslarına bastırdım. Zevkten kapanan gözlerimi araladığımda, sanırım hayatımda unutamayacağım bakışlarla karşılaştım.


Öyle yoğun öyle parlak bakıyorlardı ki, bu bakışlarla bile boşalabilirdim. "Ah sikeyim şu haline bak!" Diye nefes nefese konuşunca, kendimi bir anda altında bulmuştum. Daha da hızlı içime girerken sanırım aldığım zevkten çığlık atmaya başlamıştım. Alınlarımız birleştiğinde dudaklarımızda birleşmişti. Hissettiğim ılıklıkla bende vücudumu bıraktım. Dudaklarımız ayrıldığında derin derin nefeslenirken gözlerimiz birbirine kitlenmiş bakıyorduk.


İkimiz de aynı anda "Seni seviyorum" dedik ve az önceki yaşananlara zıt bir şekilde sakin bir öpüşme başlattık. Salonda yankılanan telefon sesiyle birbirimizden ayrıldık ve Tarık elini orta sehpaya uzatıp telefonu aldı. İçimden çıkıp doğrulduğunda, uzattığı elini tuttum ve bende doğruldum.


Nefesini düzenleyip telefonu açtığında bende açtığı koluna girmiş ve nefesimi düzenlemeye başlamıştım.


"Evet, evdeyim anne" dedi ve Hülya teyzeyle konuştuğunu anladım. "Evett yanımda." Dedi ve nemli saçlarıma öpücük kondurdu. Beni sormuş olmalı. "Ne demek yirmi dakikaya geliyorsunuz?!" Diye yerinde dikleştiğinde hızla ondan uzaklaştım.


"Ee eve gidin anne burada nereye koyacaksınız?" Diye söylenen sevgilimle, poşetleri buraya bırakacaklarını anladım. Yerimden kalkıp yerdeki baksırı ona uzattım ve elimle banyoyu işaret ettim. Kafasını olumlu anlamda salladığında hızla banyoya adımladım ve kendimi duşa attım.


Tam çıkacağım sırada duşakabinin kapısı açılmış ve Tarık içeri girmişti. "Annemler gelecekmiş güzelim birazdan" dedi ve kendini suyun altına soktu. Ben sudan ve duşakabinin içinden çıkıp havluya sarındım. "Tamam aşkım ben hemen hazırlarınıcam." Dedim. Kafasını uzatıp beni kendine çekti ve dudaklarıma uzun bir öpücük bıraktı. "Acele etmene gerek yok güzelim yarım saati bulurmuş" dedi. "Olsunn aşkım. Hadi sende duşunu al." Dedim ve beni çeken ellerini gülerek itip duşakabinin kapısı kapattım.


"Görüşeceğiz Gözde hanım!" Diye eğlenerek konuşunca bende "Görüşürüz Tarık bey!" Diye aynı şekilde karşılık verdim ve banyodan çıktım. Toplanmış salonu görmemle yüzümde bir gülümseme oluştu ve kenarda toplanmış kıyafetlerimi alıp yatak odasına geçtim. Hızlıca giyinip saçımı da kuruttuktan sonra tamamdım. Normalde saçlarımı kurutmayı hiç sevmezdim ama Hülya teyzelere biz bir şeyler yaptık sinyali vermek istemediğim için kurutmuştum.


Odadan çıktığımda Tarık hala banyoda olmalı ki su sesi geliyordu. Bende mutfağa geçtim ve Hülya teyzelerin aç olabileceklerini düşündüğüm için dolabı kurcaladım. Yapacaklarıma karar verince malzemeleri çıkarttım ve kırmızı biberleri fırına atıp közlenmeye bıraktım. Kolaylık olsun diye kabak yemeği ve pilav yapmaya karar vermiştim. Biberleride salata yapacaktım.


Biberlerimi temizlerken olan pilavımı demlenmeye bıraktım ve yemeğimin altını kıstım. Belimi saran kollarla gülümseyip kafamı arkaya çevirdim. Küçük bir öpücük sonrası başını boynuma koymuş ve ne yaptığıma bakmıştı. "Ne yapıyorsun güzelim?" Diye sordu. "Hülya teyzeler yorulmuştur şimdi aşkım. Yemeği de unutmuşlardır tabi o koşuşturmada. Gelince yemek yerler bence" dedim ve ellerimi yıkadım.


"Zahmet etmeseydin birtanem, dışarıdan alırdık bir şeyler" dedi ve tencere kapağını açıp yemeğe baktı. "Elime yapışmaz sevgilim." Dedim ve onun önünden çıkıp salata için tabak aldım. Biberleri doğramaya başlarken Tarığın "Ne güzel koktu yalnız" dedi ve yanağıma öpücük bırakıp raftan tabak indirmeye başladı. Ben yemek işini hallederken, Tarıkta masayı kurmuştu. Pilavımı kontrol ederken çalan zille Tarık kapıyı açmak için çıktı.


Bende onun peşinden giderken Hülya teyzeleri karşılamıştık. Üçü de elleri dolu dolu gelmişti ki Eylül abla poşetleri Tarığa tutuşturmuştu. "Ay öldüm bittim" diye kendini koltuğa attı. Bende Hülya teyzenin elindekileri alırken, Mehmet amca kenara koyup koltuğa ilerlemişti. "Anne ne yaptınız böyle?" Diye elindeki poşetlere şaşkınca bakan sevgilime döndüm. Ben dedim sana aslanım. Bu işler zor işler.


"Sorma oğlum, söz için gerekli şeyleri alalım diye çıktık bir sürü şey alıp döndük." Dedi. Poşetleri kenara koyup bizde koltuklara geçtiğimizde Eylül abla başını kaldırıp "Naber ablacım?" Diye sordu. "Ben iyiyim Eylülüm de sen pek iyi değil gibisin." Dedim onu incelerken. Yorgunluğu on metre öteden belli olur cinstendi.


"Ben dedim size direk nikah yapalım diye ama yokk illa hepsini istiyor bu kadın." Diye Hülya teyzeyi mıncıklamıştı. "Sonra pişman olma diye diyorum ben! Yapın işte ne güzel hepsini!" Diye o da onu mıncıkladı. Onlara gülerken Mehmet amcaya baktım. "Bana hiç bakma kızım. Bu ikisi bana yetiyor zaten, seninkide gelmedi yardıma, bıraktı beni bunlarla." Diye Tarığa laf attı. "Yorgunum dedim ya baba. Hem zaten daha geçen aldık ya bir sürü şey. Kim bilir hangi gereksiz şeyleri aldınız?" Dedi. Hıhı evet yorgundun aşkım. İnandım ben.


"Aman neyse ne! Sen boşver bunları kızım, bunlar ne anlar!" Diye konuşan Hülya teyzeye gülümsedim. "Öyle cidden Hülya teyze. Bunlar işin güzel kısımları, daha şimdiden böyleyse bu ohooo" diye Eylül ablaya elimle hava yaptım. "Vallahi erkek tarafı olmasan seni alıp çıkacağım kızım da, olmadı ne yazık ki" dedi üzgünce. "Bizde hafta içi çıkacağız annemlerle Hülya teyze. Abimde aynı Eylül abla gibi, ona yok buna yok. Tam dayaklıkta kıyamıyoruz işte." Dedim gülerek. O da bana katılırken Eylül abla "Seninde sıran gelecek küçük yenge!" Diye sırıttı.


Konu yönünden şaşarken ayağa kalktım ve "Açsınızdır siz şimdi, hadi masaya geçelim bir şeyler hazırlamıştık" dedim. Hülya teyze bana gururla bakıp "Ay kızım zahmet etmeseydin hiç." Dedi. "Ne zahmeti Hülya teyze, hadi buyrun" dedim ve mutfağa adımladım. Arkamdan Eylül ablanın "Bu kızı kendime alasım var" dediğini duydum.


Sohbet eşliğinde yemeğimizi yemeğe başladık. "Bitti mi şimdi Eylül abla alışveriş faslı?" Diye sordum. "Yok be Gözde. Daha çok eksik var." Dedi. Kafamı salladım ve "Ev işini hallettiniz mi peki?" Diye sordum. "Görkemle yarın bakıcaz ona da. Bulmuş bir kaç yer ama bakalım" dedi. "İyi o zaman sevindim." Dedim ve içeceğimi yudumladım.


Tabağı boşalan Mehmet amcaya "Tazeleme mi ister misin Mehmet amca?" Diye sordum. "Olur kızım, eline sağlık çok lezzetli olmuş." Dedi ve tabağını uzattı. "Afiyet olsunn" diye tabağı tazelerken arkamdaki gölgeye döndüm. Tarığın bana gülümsemesiyle çekildim ve ona yol verdim.


Yemekler yenmiş ve salonda oturuyorduk ki artık kalksam iyi olur. "Ben kalkayım artık." Dedim ve ayaklandım. "Aa nereye kızım otursana" diye çıkışan Hülya teyzeye gülümsedim. "Kalkayım artık Hülya teyze. Melihin arkadaşları gelecekti bu akşam anneme yardım edeyim." Dedim. Güven bu gece bizde kalacaktı. Garibim bana platonik olarak aşıkmış.


"Güven mi?" Diye soran Tarığa döndüm. O nereden biliyordu? "Sen nerden biliyorsun?" Diye sordum. "Melihin arkadaşı deyince aklıma o geldi." Dedi ve ayaklandı. "Ben bırakırım seni güzelim bekle biraz." Dedi ve odaya adımladı. "Ben giderim aşk-" "Bekle güzelim geliyorumm!" Diye seslendi. "Bıraksın kızım, hava soğuk üşüme hiç." Diye Mehmet amcada oğlunu destekledi.


"Aa kızım aklıma gelmişken, Cuma günü bize gelir misin? Ablam gelecekte, senden bahsetmiştim merak etmişler. Önceden tanışın isterseniz." Diye sordu. Geri çevirmek olmazdı dimi? "Sinan da gelecek mi anne?" Diye odadan çıkan sevgilime döndüm. "Tabi oğlum. Ne yapacaklar küçücük bebeği." Dedi. "Teyzemin torunu güzelim." Diye ekledi. Bakışlarımı Hülya teyzeye çevirip "Gelirim tabi Hülya teyze. O gün araşırız yine." Dedim.


Bizi yolcu ettikten sonra eve doğru yola çıkmıştık. Yine sohbet ede ede eve ulaşmıştık. Arabadan inmeden önce onu öptüm ve indim. Eve geldiğimde anneme yardım edip yemek yapma kısmını bitirmiştik. "Ablaaa!" Diye evi inleten Melihle kapıya doğru ilerledim. Kapıda sırıtarak bana bakmasıyla ona kötü kötü baktım. "Salak çocuk! Bir şey oldu sandım!" Diye bağırdım. Beni hiç tınlamayıp gelip sarıldı.


Sabır çekip bende ona sarıldım. "Ee hani Güven nerde?" Diye sordum. "Gelecek birazdan." Dedi ve benden ayrıldı. Çınar abimin içeriden "Heyyy! Ne oluyor orada?" Diye bağırmasıyla bu sefer oraya yöneldim. Üstünde yine gafur pijamalarıyla beraber uzanıyordu. Yanına gidip dizinin üzerine oturdum ve "Ne bağırıyorsun serseri!" Diye çıkıştım.


"Buradan seni bir savururum, soluğu yemek yaptığın tencerenin içinde alırsın" diye karşılık verdi. Cık cıklayıp "Salak!" Dedim. "Aptal!" "Mankafa!" "Kafasız!" Diye birbirimize saydırırken, Hakan abim gelmiş ve beni çekip sarılmıştı. "Biz sanki özleştik he abim?" Diye sordu. Kollarımı ona sarıp "Özleştik tabiii" dedim. Koltukta sarmaş dolaş sarılırken "Cık cık" layan Cenk abime döndüm.


"Kardeşlik bitmiş bu evde!" Diye bana baktı. Ona sırıtıp Hakan abime daha sıkı sarıldım. Çınar abim ayaklanıp Cenk abimin yanına gitti ve ona sarılmaya çalıştı. "Ulan çekil ne sırnaşıyorsun!" Diye onu itmeye çalılıyordu ama nafileydi. "Bende kardeşim ya abilerin en polisi!" Diyip öpmeye çalıştı ama onu yere savurmasıyla son buldu. Hızla ayağa kalkıp Cenk abimin üstüne atladım. "Sen kimki benim abimi savurursun?!" Diye kolunu ısırmaya çalıştım.


"Abisinin küçük kaplanı be!" Diye bana destek çıkan Çınar abimle ikimizde Cenk abime abandık. "Hey küçük kızım, çık bakayım oradan!" Diye kolumdan tutan Hakan abime Çınar abim atlamıştı. Biz dördümüz yerde boğuşurken cık cıklayan bir ses duyduğumuzda durup sese baktık. Kerem abim kollarını göğsünde bağlamış bize kınayıcı bakışlar atıyordu. Yanında da Melih yavrum aynı şekilde duruyordu.


"Kaç yaşındasınız siz?" Diye sordu gülerek. "Altta kalanın canı mı çıkıyorr!!" Diye bağırarak bize koşan Gökayı gördüğümde "Hayır!" Diye bağırdık ama o çoktan Kerem abimin üstüne atlamış ve üzerime düşmüşlerdi. "Hay ben sizin yapacağınız işe!" Diye bağıran Hakan abime gülüp, altlarından sıyrılıp üste atladım. "Vuhuu!" Diye bağıran Melihte benim üstüme atlamıştı.


Kısa bir boğuşma seansı daha yaşarken annemin "Aaa ne oluyor burada!" Diye bağırışını duyduk. Onun yanında bize kahkaha atan babam duruyordu. Hepimiz kalkıp dizildiğimizde bütün hepsi beni işaret etmişti. "Hep kızın başlattı sultanım." Diye beni satan Çınar abime döndüm. Yalanlarlar diye abimlere baktığımda hepsi onaylamıştı. Püüüü.


"İşte gerçek kardeşlik!" Diye hepsini kınadım. Madem öyleydi, o zaman böyle. Gülen babama doğru koştum ve sarıldım. "Baba oğulların beni ittirip üstümde tepindiler. Bütün kemiklerim sızım sızım sızlıyor. Bu genç yaşta beni sömürdüler!" Diye kendimi acındırdım. Alt dudağımı da hafifçe titretince babamın bakışları da titremişti. "İyi misin bebeğim benim?" Diye yanaklarımı tuttu.


Cevap vermeyip bakmayı sürdürünce babam abimlere ve gökaylara dönüp "Yavaş olsanıza lan! Kızımın canını yaktınız!" Diye bağırdı ve beni sarmalayıp koltuğa ilerletti. Koltuğa oturduğumuzda hemen kolunun altına girip göğsüne yattım ve abimlere baktım. Orta parmağımı babamın görmeyeceği şekilde kaldırıp onlara gösterdim.


Abilerim şokla bana bakarken annem gururla bana bakıyordu. "Uf oldum de de tam olsun ikiz!" Diye çıkışan Gökaya ithafen "Uf yaptılar bana baba" dedim. Kollarını bana sarıp "Kıyamam ben bebeğime." Diye saçlarımı öpmüştü. Onlara alayla sırıtırken babamın "Şampuanını mı değiştirdin bebeğim sen?" Diye sormasıyla içimden ufak bir küfür seromonisi yaptım.


"Yok babacım. Yemekten falan kokmuş olabilir ama, ben en iyisi yıkanayım. Güvene de ayıp olmasın." Dedim ve göğsünden kalktım. Onları orada bırakıp odama gittim ve duş alıp üstümü değiştirdim.


Güvenin gelmesiyle hep beraber masaya oturmuş ve yemek yemiştik. Sonrasında sohbet muhabbet edip odalara çekilmiştik. Tarıkla konuştuktan sonra pijamalarımı giyip Çınar abimin odasına adımladım. Odasına baskın yapar gibi girdiğimde beni görüp güldü ve kollarını açtı. Bende ona gülümseyip kollarına atladım ve kendimi uykuya teslim ettim.


&&


Diğer bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakınn🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%