Yeni Üyelik
56.
Bölüm

34. Bölüm

@merida_xx

Sabah abimle sarmaş dolaş uyanınca ufak bi şaşırdım. Çünkü biz genelde deli yatardık. Onun göğsünden çekildiğimde hafifçe kıpırdandı. "Rahat dur!" Diye kızdı hatta. "Abi bıraksan da çıksam!" Diye itekledim onu. Beni bir anda bıraktığında onu itmeye çalıştığım için, kendi kıçımın üstüne yere düştüm.


"Ah! Sabır allahım sabah sabah!" Diye kıçımı ovarak yerden kalktım. "Hıhı sana da günaydın abicim" dedi ve yatakta dönüp uyumaya devam etti. Homurdanarak odadan çıktığımda karşımda Kerem abimi gördüm. Beni süzüp gülümsediğinde "Günaydın abicim. Çınarla mı uyudun akşam?" Diye sordu. "Günaydın abi. Öyle bir hata yaptım ne yazık ki" diye bende ona gülümsedim.


"Bize de bekleriz arada Gözde hanım!" Diye diğer odadan çıkan Cenk abime baktım. "Günaydın abi" dedim ona da gülümseyerek. "Günaydınn" dedi ve yanağımdan öptü. Ayy sabah sabah ne güzel uyanmışız böyle. Herkes sevgi pıtırcığı. "Kahramanım nerede benim?" Diye arkalarına bakındım. Omzuma atılan kolla birine doğru çekilmiştim. Buradaydıı.


"Günaydın" diyip saçlarımı öptü o da. "Ayy her sabah yapalım bunu, çok sevdim" diye sevinçle konuştum. Hepsi kıkırdarken yukarıdan inen Gökay bize kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. "Vayy be! Biz akşam ikizimle uyuruz diye odaya gidelim, o yerinde olmasın. Peh!" Dedi ve triple kafasını çevirdi. "Ama Gökayım, hani biz seninle dokuz ay boyunca aynı yerde uyumuştuk. Abimleri bize yaklaştırıyorum işte." Diye konuştum.


Kerem abim gülerken "Al bak. Haklı." Dedi. Diğerleri de kıkırdarken merdivenlerden çıkan anne babamı gördüm. "Oo yavrularım, bu ne güzel sabah böyle" dedi ve kendini Cenk abimin kollarına attı. Yanına da Kerem abimi çekince gülümsedi. Babamda benim yanıma gelip kolunu diğer omzuma attı. Bende kollarımı omuzlarına attım ayaklarımı kaldırdım. Tabii güçleri yerinde olduğu için etkilenmediler ama sırıtmışlardı.


Merdivenden patırtı duyunca hepimiz o tarafa döndük ve Gökayın yanından yuvarlanan çantayı gördük. "Bıktım artık ya! Sabah erken kalk, okula git! Yettii!" Diye sinirle Melihte inmişti. Bize baktığında "Çok güzel ya! Hem ailem beni dışlasın hemde erken kalkayım!" Diye söylendi. Ayaklarımı yere indirip "Gel lan küçük yavru" diye kollarımı açtım. Bezgince bakıp çantaya bir tekme daha savurdu ve bana adımladı.


Kollarını belime sarınca "Abla ben de seninle çalışsam ya? Okulu bıraksam nasıl olur?" Diye sordu. Hepimizin ağzından "Kötü olur!" Lafını duyunca derince ofladı. "Günaydın Soyhanlar" diye diğer odadan çıkan Güvene günaydın demiştik. Bana melül melül bakıp "Bir kadın sabah uyandığında bile güzelse ona nikah basılır." Dedi. Biz onun dediğine gülerken Melih benden ayrılmış ve "Ablama artık yavşamasan mı!" Diye sordu.


"Elimde değil. Bir melek adeta." Diye bana bakmaya devam etti. "Höst! Doğru konuş len kızımla!" Diye bilerek yükselen babama güldüm bu sefer. "Ah beş yıl önce doğacaktım varya, kaçırırdım kızını Murat amca!" Dedi ve Melihle beraber aşağıya indi. "Güzelliğim dillere destan!" Dedim ve saçımı savurup odama üzerimi değiştirmeye çıktım.


Bugün Tarığın yanına gideceğim için şık olmaya karar verdim ve o yüzden elbise giyecektim.


Şu kazak elbiseleri kim bulduysa alnından öpeceğim. Çok pratik ve çok şıktılar. Hafifçe makyajımı yapıp botlarımı elime aldım ve aşağıya seke seke indim. Annem herkesi masaya çağırıyordu. Beni görünce şöyle alıcı gözüyle bir süzdü. "Allahım ne de güzel doğurmuşum." Dedi ve güldü. Homurdanma seslerinin yanında "Abim sen böyle rahat çalışabilecek misin ki?" Diye soran Hakan abime döndüm. "Bugün Tarığın yanında olucam abi, kendime izin verdim." Dedim.


"Ama üşürsün ki, havalar çok soğudu dimi abi!" Diye Cenke abime bakan Çınara dil çıkardım. "Gözde abla, cennetten düşerken canın çok acıdı mı? Öpeyim geçsin mi?" Diye konuşan Güvene ilerledim ve kolumu omzuna attım. "Bizden olmaz be Güven. Çok uğraşma evlat." Dedim ve "Ama yine de teşekkürler." Diyip yanağından makas aldım.


"Hadi hadi sofraya!" Diye uyaran annemle masaya geçtik ve güzelce kahvaltı ettik. "Seldanın durumu nasıl Gözde?" Diye soran Çınar abime baktım. Botumun fermuarını çekip doğruldum ve "İyii. Baya alıştık artık birbirime." Dedim. Kafasını olumlu anlamda sallayınca "Sen niye sordun ki Seldayı?" Diye sordum. "Merak ettim, bir şeyden değil" dedi ve dışarı çıktı. Hıııııı.


Pıtı pıtı Cenk abimin arabasına ilerlerken "Güzelim bugün Canı alıcam, arabası bozulmuş onu alaymışım. O yüzden seni babamlar bıraksın" dedi ama sonra da "Aaa dur kafeye gitmiyordun gerçi, atla ben bırakırım" diye ekledi. Can abi öne geçeceği için ben arkaya geçtim. Can abiyi aldıktan sonra Tarığın ofisine doğru gitmeye başladık ve ben sıkıldım. "Eeee Can abi, var mı sende sevgililik durumları?" diye sordum. Can abi yandan yandan abime bakınca içimden kahkahalarla güldüm.


"Bundan kaçmaz Can, söyle gitsin!" diye dikiz aynadan bana baktı. Can abi kafasını çevirip bana göz kırptığında, sevinçle öne atıldım. "Allahım çok şükür yav. Kaç aydır sizinle ilgili dualar ediyordum, tuttu. Allah beni seviyor. Benimle iyi geçinin bir duama bakarsınız." diye Can abiye sarıldım ve abime de öpücük kondurdum. "Aklımda tutucam bunu" diye gülen Can abiye bende güldüm. "Eee annemlere ne zaman söyleyeceksiniz abi?" diye sordum.


Derin bir nefes bırakıp "Bilmiyorum abicim. Nasıl diyeceğimi de bilmiyorum ya gerçi" diye konuştu. Niye üzgündü o öyle? "Pişştt. Aslanım sen niye üzüldün şimdi?" diye sordum kafamı öne uzatıp. "Sence? Ne diyeceğim ben gayim mi?" dedi sıkıntıyla. Öne doğru biraz daha eğilip "Yav abi, saçmalıyorsun bazen ama he. Vuracaksın elini masaya! Ben Canla beraberim, bu böyle biline diyeceksin!" dedim elimi vurur gibi uzatıp. Can abi bana gülerken bende kıkırdadım.


"Şaka bir yana, çekinecek bir durum yok abim bunda. Aşık oldum ben diyeceksin ve hepsine saygı duymak düşecek. Bitti gitti." dedim ciddi bir sesle. O kadardı. Herkes saygı duyacak nokta. "Bakıcam bakalım abicim." dedi. Ben Can abiye dönüp "Şşş nasıl ilan etti abim enişte bey" diye dürttüm. "Gözdee!" diye kızan abimi tınlamadım. "Sen boşver onu Can eniştem. Anlatsana!" diye tekrar dürttüm.


"Siz nasıl açıldıysanız biz de öyle açıldık abim!" diye tekrar sinirle konuştu. Can abi ise sırıtıyordu. Hiihiihihi. "He yani öpüştünüz?" diye sordum. Can abi kahkaha atarken, abim hızla bana dönmüş ve "Siz öpüşüyor musunuz!" diye bağırdı. "Siz öpüşmüyor musunuz?" diye sakince sordum. "Gözdee! Beni çıldırtma!" diye tekrar yükseldi. "Ne saçma bir soru o Cenk. Ne yapacaklar pişpirik mi oynayacaklar?" diye benden yana olan Can abiye sırıttım. Onlar da oynamıyordu demek ki.


"Can susacak mısın! Öpüşmek ne lan! Daha Gözde küçük!" diye yakınmaya devam etti. "Yazık sana be Can abi. Bununla hayat sürülmez" dedim ona büzerek. "Bakıcaz artık be Gözdecim" diye bana katıldı o da. "Ulan ne konuşuyorsunuz siz? Sapık insanlar!" dedi. "Neyse abi, sana gerçekleri anlatmak isterdim ama sen pişpirikte kalsan daha iyi." dedim. Can abi yine kahkaha atarken ani frenle durmamızla öne doğru uçtum. Yerime tekrar geçtiğimde "Ne dedi bu az önce!" diye beni işaret etti.


Etrafıma baktığımda geldiğimizi farkettim ve Can abiye baktım. "Artık abim sana emanet Can kuşum. Ben kaçar" dedim ve arabadan indim. Arkamdan sinirle homurdanan abimi gülerek duymazlıktan geldim ve ofise doğru ilerledim. Kapıyı açıp sıcacık olan ofise girdim. Cam odada karşısında biriyle konuşan Selimi gördüm. Tarığın odasına baktığımda boş olduğunu gördüm. Daha gelmedi mi diye düşünecekken elinde kupasıyla küçük mutfaktan çıktı. Maşallahtı. Eridim bittim ben.


Onu incelediğimde içimden şükür demeyi de unutmadım. Yalnız istemeden uyumlu giyinmişiz ya. Yicem, kalplerimiz bir her halde. Beni görünce ufak bir şaşırsada yüzünde gülümsemesiyle bana adımladı. Tekrar diyorum bakın. Maşallahtıı.


"Güzelim?" diye koluyla beni kendine doğru çekti ve alnıma öpücük bıraktı. Eridim bittim diyorum. "Aşkım, sürpriz yapmak istedim." dedim bende yanağına öpücük bırakırken. "İyi düşünmüşsün bebeğim." Dedi ve beni odasına doğru ilerletti.


Odasına geçip koltuğuna oturdu ve bende karşısındaki sandalyeye oturdum. Montumu da odadaki koltuğa atmıştım. "Ne zaman gideceksin aşkım?" Diye ona döndüm. "Öğleden sonra birtanemde, gelsene sen yanıma niye oraya oturdun?" Diye sordu. Parmağımla cam duvarı gösterip "Odanda cam duvar var aşkım, o yüzden yakın olmak istemedim" dedim.


Çekmeden bir şey çıkartıp cam duvara kepenk gibi bir şey indirdi. Oha o ne be? "Gel şimdi yanıma" dedi. "Bundan bende mi alsam acaba?" Diye sordum ayağa kalkarken. "Nereye takacaksın ki güzelim?" Diye sorarken beni kucağına çekti. Yan bir şekilde kucağında oturuyordum ve bacak bacak üstüne attım. Kollarımı da omzuna koydumm ve tamamdııı.


Elini açık bacağıma koydu ve geriye doğru yaslandı o da. "Bilmem ki, bulurum bir yer." Dedim ve omuz silktim. "Alırız o zaman güzelim." Dedi ve bacağımı sevmeye başladı. "Ee ne yaptın aşkım anlat hadi." Dedim ve bende yüzünü sevmeye başladım. "Aynı güzelim. Ablamın heyecanı var onu sakin tutmaya çalışıyoruz" dedi gülerek.


"Dalga geçme! Dün çokta heyecanlı değil gibiydi aslında." Dedim dünü düşünürken. "Aldıklarını açınca tekrar heyecan yaptı kendileri." Dedi eğlenerek. Bu sefer bende ona katıldım. "Güzelim, şu tüylü terlik mi ne var, o ne oluyor?" Diye sordu merakla. Adı üstünde terlik desem mi ki?


"Aşkım onu erken almışlar ama olsun. Adet o da. Sözde evlenince onunla geziyormuşsun galiba." Dedim. Sadece alındığını biliyordum ama giyen hiç görmedim. "Hııı. Sana da mı alacağız tüylü terlik yani?" Diye sordu eğlenerek. Bende gülüp yanağına öpücük bıraktım. "Sen yine başladın evlilik muhabbetine" dedim.


"Başlar tabii. Şu ablamlar bi evlensinde, gerisine bakarız." Dedi ve bana yaklaştı. "Daha küçüğüz adlı konuşmamı ne zaman yapayım hatayım?" Diye sordum. "Hiç yapma güzelim çünkü pek takmıyorum." Dedi ve dudaklarıma öpücük bırakıp çekildi. "Takman lazım ama sevgilim. Çünkü gerçekten küçüğüz." Dedim ensesini ovarken.


"Sen ne zaman düşünüyorsun güzelim. Ciddi ciddi konuşalım şu konuyu" dedi ve biraz dikleşti. Aslında evliliği hiç düşünmüyordum ama şu sıra Tarık sayesinde aklıma gelip gidiyordu. Özellikle birlikte kaldığımı zamanlarda daha çok düşünür olmuştum.


"Açık konuşmak gerek o zaman. Aslında hiç düşünmüyordum." Diye konuştum.


Gözleri koca koca açıldı ve "Şaka mı yapıyorsun güzelim?" Diye sordu. "Dinle bi! Evet düşünmüyordum ama şu sıra aklıma gelmiyor da değil." Dedim saçma bir şekilde utanarak. Sen adamla o kadar şeyler yap, ama evlilikte utan. Bir değişiktim cidden.


"Bi evetine bakar güzelim." Dedi. Asıl merak ettiğim şey onun neden bu kadar istediğiydi aslında. "Sen söyle bakayım asıl, sen niye bu kadar istiyorsun asıl? Erkekler kaçmaz mıydı evlilikten?" Diye sordum. "Eee seni buldum hayatım. Bu hayattaki eşimi bulduğumu düşünüyorum. Senin yanında mutluyum ve hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyorum. Canım sıkkın olunca şu beni kendine bağlayan gözlerine bakmak bütün derdimi alıp götürüyor. Sesini duymak beni rahatlatıyor. Kokun zaten benim ilacım olmuş. Ee ben bu kadar sana bağlanmışken düşünüyorum, ben bu kadından başka biriyle olabilir miyim diye? Ama yok. Ben sen olmuşum be güzelim." Dedi. Ona aşkla bakarken "Eve gidince bile bir yerden çıkarsın diye bekliyorum, sen gelmiş niye evlenmeyi düşünüyorsun diyorsun." Diye ekledi.


Aslında o da benim gibi düşünüyormuş. Lan acaba ben adını mı bilmiyormuşum. "Ee bende böyle düşünüyorum, bu evlilik düşünmek mi oluyor?" Diye sordum. "Hayatını benimle devam edip etmemesini istemene bağlı güzelim." Dedi ciddi bir şekilde. "Evet isterim. Dedim ya duygularım basit hoşlantıyı atalı çok oldu." Dedim gülümseyerek. Yüzündeki gülümseme görülmeye değerdi. "Bu da evet demek aslında." Dedi.


"Benim için evlilik, hep çocuk olacağı zaman yapılan bir şeydi." Dedim aklımdakiyle. "O da bir seçenek tabi" dedi kafasını sallayarak. Annem sağolsun aklıma deli deli sorular koydurmuştu. "Neyse daha abimler var, onlar bi evlensin de." Dedim ve kucağından kalktım. Kalkmamla da kapı açılmış ve Selim bize sırıtmıştı.


"Bastım mı lan sizi?" Diye içeri girdi. Sence bassan Tarık bu kadar sakin olur muydu be Selim. "Hemde ne basmak!" Diye konuştum. "Tüh be! Yiğenlerim üzgünüm" dedi ve tavana baktı. Ona gülerken sandalyeye geçip oturdum. Selim de karşıma oturduğunda birbirimize kısık kısık baktık. "Eee istemede seni de aradan çıkaralım mı yengelerin balı?" Diye konuştu.


"Ne meraklı çıktınız siz ikiniz ya!" Diye çıkıştım. "Ee yaşlandım ben artık be Gözde. Yiğen sevmeyeyim mi?" Diye konuştu. "Saçma saçma konuşma lan." Diye kalem fırtalan Tarığa döndüm. Hangi konu için saçma konuşmasındı? Çocuk mu?


Bakışları bana değdiğinde ufak bir şaşkınlıkla baktı. "Zamanını bekle Selimcim!" Diyerek Selime döndüm. Telefonuma gelen bildirimle ona baktım.


Wpden gelen bildirimdi. Eylül abla beni Evlilik Kudurmuşluğu adlı gruba eklemiş. Elimde olmadan kahkaha attım.


Aylardan Eylülüm: Gözde kafedeki kızları eklesene, bende numaraları yok!!


Elif: Eylül abla küçük bir kahkaham yüzünden bütün müşteriler bana deliymişim gibi baktı 😂😂


Ben: Eylülüm bu ne😂


Aylardan Eylülüm: Kızlar bu yardım grubu!


Aylardan Eylülüm: Hepinizi kız tarafı ilan ettim!


Ben: Bende mi???


Aylardan Eylülüm: Evet öylesin!


Suna: Ayy bu ne?


Elif: Kız tarafıyız ve bu süreçte Eylül ablanın nedimeleriyiz!


Elif: İşini gücünü bırak buraya bak!


Elif: Ciddi bir konu bu.


Ben: Ne lazım Eylülüm


Ben: Emrine amadeyiz.


Ben: Dur kızları da alayım.


Bizim kızları da ekleyince tekrar mesajlara baktım.


Suna: Ablam zaten gelinliğin bende


Elif: Bekarlığa vedayı ne zaman yapalım?


Ece: Patron evleniyor musun yoksa 😳😳


Selda: Abla bu ne?


Aylardan Eylülüm: Bir kere söyleyeceğim ona göre!


Aylardan Eylülüm: Düğünüm ve öncesi için yardım ekibimsiniz kızlar.


Aylardan Eylülüm: Annem kafayı yedirtmek üzere çünkü!


Ben: Hülya teyzeme laf yok!


Ece: Kaynanacı 😂


Ben: Kovarım😇😇


Selda: Susturdum.


Suna: Kabulümüzdür 🙇🏻‍♂️


Ben: Ne yapacağımızı söyle yeter ki 😘


Aylardan Eylülüm: Bildiğiniz gibi pazar isteme var.


Aylardan Eylülüm: Hepiniz geleceksiniz!


Aylardan Eylülüm: Onun dışında nişanı da o gün yapıcaz o yüzden ona göre hazırlık lazım.


Ece: Abla sen yaz. Bizim işe dönmemiz gerek okuruz sonra 😘


Aylardan Eylülüm: Tamam canım😘


Aylardan Eylülüm: Yanii nasıl bir organizasyon yapalım?


Elif: Bahçe??


Suna: Hava soğuk!


Ben: Havayı ne yapıcaz?


Elif: Doğru


Aylardan Eylülüm: İşte o yüzden kafam çorba oldu.


Aylardan Eylülüm: Annemde evde yapalım diyor🥲


Ben: Sıkışırız kii


Ben: Ee bizim kafede yapalım Eylülüm.


Suna: İsteme de orada mı olacak?


Suna: Olmaz sanki orası ya


Elif: Bencede


Aylardan Eylülüm: Yok Gözde kafe olmaz


Aylardan Eylülüm: İşte tıkandım bende


Ben: O zaman şöyle yapalım


Ben: Sizin evin küçük bir kış bahçesi var ya hani


Ben: Orada yapsak?


Aylardan Eylülüm: Olur mu ki orası?


Aylardan Eylülüm: İşiniz yoksa gelsenize bakalım bi


Suna: Bir kaç işim var Eylül abla ama sonra gelirim


Elif: Ben gelemem abla ya


Elif: Dükkan çok kalabalık


Ben: Gelirim bende birazdan. Müsaitim bugün.


Aylardan Eylülüm: Tamam bekliyorum o zaman gelenleri😘😘


Mesajı görüp gruptan çıktım ve beni izleyen ikiliye baktım. "Ne baktınız beyler?" Dedim ve koltuktaki montumu alıp üstüme geçirdim. "Kim o seni güldüren öyle?" Diye merakla ayaklanan sevgilime baktım. "Eylül abla hayatım. Hatta şimdi de ona gidiyorum, yani size." Dedim ve üstümü düzelttim.


"Gidiyor musun yani?" Diye hoşnutsuz sesi beni güldürmüştü. "Evet hayatım, gidiyorum." Dedim ve yanağından öptüm. "Ben çıkayım da siz vedalaşın bari" diye yanımızdan geçen Selime gülümsedim. Düşünceli çocuktu. "Ne yapacakmışsınız birlikte?" Diye sordu belimden beni kendine doğru çekerken.


Ellerim omuzlarına yerleştiğinde "Nişan için eve bakacağız sevgilim. Ortam ayarlamak için buluşucağız yani" dedim. "Hımm, o zaman akşama kaçırayım seni?" Diye yüzüme yaklaştı. Alsan mı ki?


"Kaçır demeyi çok isterdim ama işimiz ne kadar sürer bilmiyorum aşkım" dedim ve dudaklarına öpücük bıraktım. Parmakları saçlarımı yavaşça geriye iterken gülümsedi. "Öyle olsun bakalım güzelim." Dedi.


Ofisten çıkıp Eylül ablalara doğru yürümeye başladım. Allahtan yakındı da kısa sürede varmıştım. Zile basıp kapının açılmasını bekledim. Açıldığında giriş katta bulunan eve doğru ilerledim. Eylül abla güler yüzle beni karşıladı ve içeri davet etti. Montumu askıya açınca evdeki kargaşayla ufak bi şaşırdım. Koltuklar kaydırılmış yer açılmaya çalışılan bir dağınıklık vardı.


"Bahçenin kapısını tamamen açtırsam ve koltukları böyle kenarlara koysam nasıl?" Diye sordu. Üstünde eşofman takımı vardı. Anlaşılan sabahtan beri bununla uğraşıyordu. "Dur şimdi önce bir sakin ol, gel otur şöyle." Dedim ve kolundan tutup koltuğa oturttum. "Nasıl sakin olayım Gözde, çok heyecanlıyım" diye stresle konuştu.


"Aylardan Eylülüm, abim seni böyle görse hiç uğraştırmadan basar nikahı." Dedim gülerek. "O zaman arıyım da görsün, bu işlerle uğraşmamış olurum hem." Dedi ve telefonunu aldı. "Yaağ saçmalama. Halledicez şimdi sakin ol" dedim ve telefonunu aldım.


Kendimizi düzenlemeye o kadar kaptırmıştık ki, Tarık arayıp işinin bittiği ve geldiğini söylemişti. Ki anlayacağınız üzere öğleden sonraki işinden bahsediyoruz. Suna bir saat önce falan gelmiş, yardımcı olup, kendi işinden arandığını zaman çıkmıştı. Sonuç olarak saatlerdir salonu düzenliyorduk.


&&


Devamı Part 2 de…


Loading...
0%