Yeni Üyelik
62.
Bölüm

37. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Hepsi koltuklara kurulurken bende yataktan kalktım ve kızların yanına geçip oturdum. "Yarın ne giteceksin Gözde?" Diye soran Elife giyeceğim elbiseyi gösterdim. "Gözde, benimle iş birliği yapmak ister misin? Cidden bak. Tarzına hayran kalıyorum" diye elbiseyi büyütüp büyütüp bakıyordu.


Aslında elbisede çok bi şey yoktu, sportif bir şeydi. "Sizinkilere bakayımm" dedim ve onlarınkine de baktım. Oh oh ne güzel.


Biraz takıldıktan sonra onlarda gitmişti ve Tarıkla baş başa kalmıştık. Birlikte uzanmış bilgisayardan film izliyorduk. Filmin adı Me Before You idi. Engelli bir adamın bakıcı ile yaşadığı anları anlatıyordu. "Varya şu adam tam dayaklık" diye kızın sevgilisini gösterdi. "Sporu kızdan daha çok seviyor" diye ona katıldım. Filmin sonunda ise sinirle Tarığa baktım ve "Kız boşuna mı uğraştı o kadar!" Diye yükseldim.


"Evet. Adamın niyeti belliymiş ki zaten. Bence mantıklı." Dedi umursamazca. "Bencede mantıklı" diyip tekrar yanına uzandım. "Saçmalama Gözde. Sana mantıklı gelmemeli." Diye bu sefer o yükseldi. Yok ya! "Yoo düşününce mantıklı geldi. Aynı durumda bende olsam aynı şeyi yapardım" dedim. Yapar mıydım bilmiyordum ama Tarığı kızdırmak hoşuma gitmişti.


"Ne demek yapardım?! Hayır yapamazsın!" Diye benden ayrıldı. "Sen yapıyorsun da ben niye yapamıyorum?" "Çünkü o benim. Ya bak iyice saçmaladık şu an. Alt tarafı film bu. Dislike atıcam filme şimdi" dedi ve beni kollarına çekti.


Bilgisayarı kenara aldım ve annemleri arayıp konuştum. Konuşmam bitince üzerimi değiştirdim ve tekrar Tarığın yanına uzandım. "Yarın ne giyeceksin güzelim?" Diyerek parmaklarıyla sırtımı sevmeye başladı. "Elbise giyeceğim sevgilim, sormadan söyleyeyim hayır göstermem" dedim be başımı boynuna yerleştirdim. "Tamam gösterme ama bahsetsen?" Diye tekrar sordu.


Kafamı sallayıp onu reddettim. "Yarın görürsün zaten aşkım. Yarına kadar sabret" dedim. "İyi bakalım, ona da tamam" dedi ve alnımı öptü. Biraz daha kafeden, onun işlerinden ve genel bir sohbet ettikten sonra kendimizi uykuya bıraktık.


Yanağımdaki sevilme hissi ve kulağıma mırıldanan sözlerle huysuzca yerimde kıpırdandım. "Gözde, kalk abicim hadi. O kadar da medeni değilmişim" diye sesler duyunca gözlerimi hafif kırpıştırdım. Gözlerimi açtığımda karşımda mışıl mışıl uyuyan sevgilimi gördüm.


Sırtımdan dürtülmemle "Gözde!" Diye sessizce bir tıslama duydum. Ne olduğunu anlamak için kafamı çevirdim ve bana garip bakan Kerem abimi gördüm. Oha ne. "Abi?" Diye mırıldandım. "Sonunda uyanabildin!" Diye yine kısıkça konuştu. "Kalk hadi" diye ekledikten sonra bakışlarımı yattığım yere çevirdim. Resmen Tarığın üstünde uyumuşum ya!


Rezil olma işini bir süredir bıraktığımı düşünürken tekrar yeni versiyonlarla kaldığım yerden devam etmeye başladım. Tarığı uyandırmadan yanından kalktım ve abime baktım. "Günaydın abi" diye saçmaladım. "Günaydın abicim" dedi bana dümdüz bakarken.


"Modern değilmişim. Şu an Tarığı dövesim var" diye aynı şekilde konuştu. "Hayır öylesin" diye yanına gittim. "Sen en modern, en anlayışlı-" "Yok değilmişim" diye tekrar vurguladı. Yatakta kıpırdanan Tarığa döndüğümüzde, eliyle yatakta bir şeyler aradı "Gözde" diye mırıldandı. Ao.


"Hadi çıkalım abi" diye hızla abimin kolundan tutup dışarı çıkarttım. Kerem abimi belki ilk defa bu kadar gergin görüyor olabilirdim. "Sakin Kerem, sakinn. Sen anlayışlı ve son derece iyi bir abisin" diye kendini sakinleştirdi. Bende yanında onu onaylayarak durdum.


"Uyumuş kalmışım abi" diye kendimi açıklamak isterken abim beni susturup "Şu an hafızamı siliyorum abicim" dedi. Peki olur. Bir kaç nefes alışverişten sonra gözlerini açtı ve bana gülümsedi. "Tamam. Günaydın abicim" dedi ve yanağıma öpücük kondurup odaya girdi.


Tarık gözlerini yeni açmış etrafa bakınıyorken abimi görünce ufak bi irkildi ama kendini hızlı topladı. "Günaydın" diye yerinde doğruldu ve bana baktı. "Günaydın güzelim" dedi ve gülümsedi. "Yok ben daha sakinleşmemişim" diye odadan tekrar çıkan abimin arkasından bir süre baktım.


"Ne oldu? Uyandığımda niye yanımda değildin güzelim sen?" Diye beni yanına çekti. "Abim bizi bastı" dedim sadece. "Ne?" Diye şaşkınca sordu o da. "Uyumamışız, bayılmışız resmen Tarık" diye ona döndüm. Kısa bir güldükten sonra "Bir şey olmaz güzelim. Uyuyorduk sadece" dedi ve yanağımı öpüp yataktan kalktı.


Abim Tarığın pansumanı yapıp yanımızdan ayrıldığında bizde hastaneden çıkıp Hülya teyzelere doğru yola çıktık. Tarığı eve bırakıp Hülya teyzelerle kısa bir sohbetten sonra Gökaya kendimi aldırdım ve eve geldik. İsteme için hazırlanırken annemde benim odamda hazırlanıyordu.


"Abartı olmadı dimi kızım?" Diye etrafında döndü. Şifon bir gömlekle kumaş pantolon giymişti. Bence gayet idealdi. "Gayet hoşsun annecim" dedim ve ben kendi etrafımda döndüm. "Pekii bennn?" Dedim. Bana beğeni dolu gözlerle bakıp "Mükemmelsin bebeğim" dedi. Ona gülümseyip aynaya döndüm.


Boyu biraz kısaydı ama bence rahatsız edecek kadar değildi. Babamın aşağıdan bağrınmasıyla annemle aşağıya indik. Arabalara geçip abimlere doğru gitmeye başladık. Önce abimlere gidip takılacaktık sonra hep beraber Eylül ablalara gidecektik. Abimlere geldiğimizde zile sürekli basılı tutup kapıyı tıklattım.


Hakan abim elimi zilden çekmeye çalışıyordu ki annem kapıyı açmıştı. Elimi hızla çekip "Hakan abim çaldı anne" dedim ve içeriye koştum. Görkem abim takım elbisesini giymiş aynaya bakıp duruyordu. Daha erkendi bu niye giyinmiş ki? "Kahvaltıdan sonra giyindi o kızım" diye bezmiş bir şekilde içeri gelen anneme döndüm. "Cidden mi?" Diye sordum.


"Evet kızım. Hoşgeldiniz buyrun geçin lütfen" diye babamda aşağı inmiş ve babamlarla sarılmıştı. "Bakınma öyle oğlum geç otur şöyle. O kız yok evde zaten." Diye durum bildirimi yapan anneme baktım. "Uzun süredir yok hatta" diye annemi destekledi babamda. "Neyse boşverin onu haydi oturun. Olmuş muyum ben?" Diye bize bakan abimi onayladık.


Güzelce saatleri öldürürken babam fotoğraf albümünü çıkartmış ve benim bütün rezilliklerimi ortaya sermişti. Abimler, Görkem abimle olan fotoğraflarımı görünce biraz durgunlaşınca albümü kaldırmak istemiştim ama görmek istediklerini söyleyip bakmışlardı. Hatta bir kaçının fotoğraflarını bile çekmişlerdi.


Ortam durgunlaştığında Çınar abimle tartışıp biraz da olsa neşelenmelerini sağladım. Keşke hiç bakmasaydık. Saat altıya doğru annem hazırlanmış ve çıkmıştık. Ben Çınar abimlerle gidiyordum. "Çocukluğun çok güzel geçmiş güzelim" diye konuşan Kerem abime baktım. "Evet. Öyleydi." Diye mırıldandım.


"Sizinle de çok güzel geçerdi abi" dedim öne doğru eğilip. "Tabiki güzel geçerdi. Seni kesin bir yerlere atardım" diye burukça gülen Çınar abime döndüm. "Yapardın. O potansiyel var sende" dedim bende gülerek.


Eylül ablalara geldiğimizde kapının önüne dizildik. Kapıya vuran kimse olmayınca elimi zile attım. İçeriden Eylül ablanın çığlığı gelince hepimiz kıkırdamıştık. Kapıyı yüzünde gülümsemeyle açınca aynı karşılığı verip sırayla içeri girdik. Koltuklara yerleştik ve gergince birbirimizle bakışmaya başladık.


Emre abi hafifçe öksürüp konu açmak için hareketlendi. O ve Batu kuşumla burada buluşmuştuk. Bir konu açıldığında içimden oh çekip rahatladım ve sessizce bekledim. Gözlerim arada Tarığa kayıyordu ve onu bana bakarken yakalıyordum. Salak ya yicem.


Sonunda kahve faslına geçilmişti ve mutfakta Eylül ablaya kızlar olarak yardım ediyorduk. "Tuz da koy Eylül abla" diye tuzluğu indiren Elife kötü kötü baktım. Abime kıyamazdım ki. "Bakma öyle Gözde. Adet bu. Hem abine bir şey olmaz" diyen Dide ablaya da aynı şekilde baktım. "Kıyamam ben abime" dedim.


"Bende kıyamam kızlar kusura bakmayın" diye bol bol şeker koydu abimin fincanına. Ona gülümseyip "Doğru kızı yengem yaptım. Aferindi bana" dedim. Gülüşürken kahve işini de bitirip içeriye doğru tepsilerle ilerledik. Bir tepsiyi Eylül abla diğerini de bana kitlemişlerdi.


Eylül ablanın arkasından bende kahveleri dağıtıp babamın yanına oturdum. Bir kaç yudumdan sonra Mustafa babam fincanı sehpaya bırakıp "Efendim sebebi ziyaretimiz belli" diye söze girdi. Yerimde heyecanla kıpırdanırken abim gergince bekliyordu.


"Allahın emri peygamberin kabriyle kızınız Eylüllü, kendi kızımız bilip, oğlumla hayatlarını birleştirmelerini istiyoruz." dedi. Mehmet amcanın gözlerinin içine içine bakarken benim heyecanıma gülümsedi. Babamın yanımdan mırın mırın "Hayır" dediğini duydum ve ona döndüm. "Ne diyosun baba?" Diye ona yaklaşıp fısıldadım.


"Pratik yapıyorum kızım. Aynı soru bana sorulduğunda nasıl afilli hayır derim diye." Dedi. Ne? Annemle beraber babama şokla bakarken babam hala mırın mırın hayır diyip duruyordu. Çınar abimde kafasını aramıza uzatıp "Bizde arkandan koro şeklinde seni destekleriz baba" dedi. Babam gururla Çınar abime bakıp "Çok iyi fikir" dedi. Allahım çok sabırrr!


Onlara cık cıklayıp Mehmet amcalara odaklandım. Abim artık ecel terleri döküyordu. Niye bu kadar uzadı bu iş ya? "Çocuklar birbirini sevmiş, hayatlarını birleştirmek istemişler. Bizden de bu süreçte yanlarında olmamızı istemişler madem uzatmaya mahal yok. Öncelikle çocuklarımız, sonra da bizim için hayırlısı olsun." Dedi. "Oh!" Diye nefes verdiğimde bakışlar bana dönmüştü. "Şey pardon, ben gerildim de" diye geriye sindim.


Abimler babamların elini öpüp rahatça sandalyelerine kurulmuşlardı. Emre abi ayaklanıp "Yüzükleri kesmiyor muyuz?" Diye sordu. Abim rahatça oturduğu yerden hızla kalktı ve cebinden yüzük kutusunu çıkardı. Ona gülüp hepimiz ayaklandık.


Yüzük tepsisini tutmak bana kaldığı için hemen tepsiyi alıp yanlarında dikildim. Yüzükleri kimin takacağını konuşurlarken babamda karar kılmışlardı. Babam ilk şaşırsada itiraz etmeyip kabul etmişti. Tepsideki makası alacakken tepsiyi çektim ve yanımdaki Melihe tutuşturdum. Hepsi bana şaşkınca bakarken Dide ablanın kucağındaki Sinanı kaptığım gibi tek elimle tepsiyi tekrar tuttum.


Tepsiyi babama uzatıp bakışlarımla cebini gösterince herkes kahkaha atmıştı. Ne var canım. Adet yerini bulsundu. "Evde kız tarafı tek küçük Sinan. Dökül bakalım babacım" dedim gülerek. Babam cebinden bir miktar para çıkarttı ve tepsiye koydu. Sinan küçük bir çığlık attığında "Yetmemiş baba" diye onun çığlığını çevirdim.


Yine gülüşmeler oluşurken babam biraz daha para bıraktığında Sinan bu sefer kıkırdamıştı. Bu kez bende herkesle gülerken babam makası almış kurdeleye hizalamıştı. "Hayatınızın geri kalanı da aranızdaki bağ gibi kusursuz olsun çocuklar." Dedi ve kurdeleyi kesti.


Alkış sesleri salonda yankılanırken herkesin yüzü gülüyordu. Tepsiyi ve Sinanı Dide ablaya uzattığımda ikiside aldı ve bende sarılanların arasına karışıp sarılmaya başladım. Tarıkla sarılma kısmına gelince kulağıma "Çok güzel olmuşsun" dedi ve yanağıma uzun bir öpücük bıraktı. "Öhhö öhhö evet." Diye babam beni yavaşça çektiğinde kolunun altına almıştı. Bu adam bir dert!


Fotoğraflar çekilmiş ve rahatça sohbetler edilmeye başlanmıştı. Dide abla ayaklanıp "Hazır böyle sohbet ediyorken bir çay demliyim de içelim" dedi ve mutfağa geçti. Bende ona yardım etmek için arkasından ilerledim. Tam mutfağa girecektim ki biri tarafından kolumdan çekildim ve bir yere sokuldum. Evin içinde bunu yapabilecek tek kişi Tarıktı, o yüzden sadece nereye girdiğimize baktım. Kilerdi galiba.


"Sen aranıyorsun galiba aşkım bu akşam?" Diye sordum. İçerisi babam ve abilerim kaynıyordu ama Tarık beni sıkıştırma peşindeydi. Niyeyse bi hoşuma da gitmedi değil hani. "Ben uslu uslu oturuyordum içeride güzelim. Sonra bi geldin, uslu çocuk bohçasını sırtına vurup uzaklaştı" dedi ve burnumu öptü. "Güzel olmuşum o zaman?" Diye sordum ellerimi yakasına koyarken. Zalım adam, giymiş jilet gibi takımı uslu çocuk toplandı gitti diyor. Benim uslu durmaya çalışan küçük kız artık çalışmayı da bırakmıştı haberi yok.


"Çok güzel olmuşsun hemde" dedi kısık sesle. Te şuraya düşsem ne olurdu ki? "Sizde oldukça seksi olmuşsunuz yalnız. Aklımız fikrimiz farklı yerlere kayıyor böyle" dedim ona yaklaşırken. Bende aranıyorum aslında sanırım. Elleri üst bacağımda gezinmeye başlarken "Kaysın" demişti. Demeseydi iyiydi işte. Dudaklarımız sakince birleşip birbirlerini tadarken, Tarık elleriyle bacaklarımı tutup beni kaldırdı. Bacaklarım direk belini sararken elleri çoktan bacaklarımdan yukarıya doğru tırmanmaya başlamıştı.


Öpüşmemiz yoğunluk kazanırken sırtım bir şeye yaslanmıştı. Bir elimi yüzünden arkama koyup kontrol ettim ve raf olduğunu hissettim. Sonra tekrar yüzüne koyup saçlarına çıkardım. Durmamız gerekiyordu yoksa fena şeyler olabilirdi. "Sütyen takmadın mı sen?" Diye sormasıyla zihnimi yokladım. Kolların uzantısı olarak kenarlardada tül vardı, görünüyor diye sadece silikon yapıştırmıştım. "Hayır." Dediğimde gözlerindeki değişim karnımı karıncalatmıştı. Kesinlikle durmamız gerekiyor.


Dışarıdan duyduğum bir kaç tıkırtıyla kapıya doğru döndüm. Tarık beni yere indirirken sesler uzaklaşmıştı. Tarığın saçlarını düzeltirken o da taşırdığı rujumu temizliyordu. Saçlarıyla işim bitince rujlanmış dudaklarına kıkırdadım ve temizledim. Kapıyı yavaşça açıp dışarıya baktığımda etraf sakindi. Dışarı çıktım ve Tarıkta arkamdan çıktı. Mutfağa doğru adımlarken Tarık beni tek koluyla tutmuş yine kendine çekmişti. Boynuma bir öpücük bırakıp "En yakın zamanda baş başa kalmalıyız güzelim" dedi ve kalçamı sıkıp gitti.


Arkasından bakarken "Gözde götürmemde yardımcı olur musun?" Diye soran Dide ablaya döndüm. Bu adam zarardı. Kendime gelip bir tepsi kaptım ve içeriye geçtim. Çaylar içilirken Eylül ablalar düğünü çok uzatmak istemedikleri için iki ay sonra yapmaya karar verdiler. Mart ortaları gibi falan olacaktı. "Kır düğünü istemiyorum zaten, salon tutarız hallederiz" dedi. Abime her şey okeydi zaten.


Dide ablayla bakışıp öne doğru kavislendik "Oynayacağız ama dimi?" Diye sorduk aynı anda. Eylül abla bize gülerken parmağını kaldırıp bize doğru salladı "O düğünde hele bi oturun, yakarım sizi" diye tehdit etti. Bizzz, oturmakk, PEH!


"Oturanı düğüne almayalım" diye Dide ablaya döndüm. Batu gülerek "Düğünlerin aranan kişisi Gözde Eylül abla. Hiç ihtimali var mı oturmasının" dedi. Az kudurmuyorduk onunla da. "Tabii, karşılıklı bi romanımız olur" diye onu destekledi Emre abide. Olurdu yavrum olurdu.


"O zaman yarın nikah tarihi alalım hayatım." Diye Eylül ablaya soran abime gururla baktım. Aferindi. Hanımcı olacaktı. Severdim. "Olur hayatım öyle yapalım. Sonra da şu ev işini halledelim." Dedi. Onlar kendi planlarını kurarken Hande teyze bana göz kırptı. Ona gülümseyerek baktım ve ne olduğunu anlamaya çalıştım.


"Yeşim hanımcım, bi kaç hafta sonra bizim köyde bir tanıdığın düğünü var. Eğer sizin içinde uygunsa sizi orada misafir etmek isteriz." Dedi ve Hülya teyze 'aaaa' diyerek ablasına döndü. "Abla ben söyleyecektim onu yolcu ederken" diye kötü kötü baktı. "Ha sen ha ben Hülya ne olacak" dedi ve anneme döndü.


"Bir işimiz olmazsa seve seve Hande hanım" dedi gülümseyerek. Ispartaya mı gidiyoruz? Babamlar bir yere geçmiş spordan bahsederken bizde kızlar toplaşmış dedikodumuzu yapıyorduk. Çok şükür bugün de günahlara gömülmüştük.


Sohbetleri bitirip arabalara geçmiş eve doğru gidiyorduk. Annem arabaya bindiğinden beri telefonuna bakınıyordu. Babam ön taraftan kafasını çevirip "Karıcım neye bakıyorsun öyle dakikalardır?" Diye sordu. Bende meraklandım şimdi. Annem kafasını kaldırıp babama baktı "Hayatım Hülya hanımlarla whaatsap grubu kurdukta sohbet ediyoruz öyle" dedi. Ona kıkırdayıp kafamı cama doğru çevirdim.


Eve geldiğimizde hepimiz odalara çekildik. Elbiseyi çıkartıp bir kenara attım ve yatağıma zıpladım. Öten telefonumu aldım ve Tarığın mesaj attığını gördüm.


Eve gidip gitmediğimi soruyordu. Aklıma gelen hinlikle yerimde doğruldum ve giyinme odama geçtim. Çamaşırlarımın arkasında olan geceliklerimden birini aldım ve üstüme geçirdim. Bu akşam orada kalacaktı ve kilerde beni baya zorlamıştı. Zaman intikam vaktidir dostlar.


Aynadan fotoğrafımı çekip Tarığa "Geldim aşkım yatıcam şimdi 😘" diye yolladım. Bu arada yeni gecelikler alsam iyi olurdu. Bi yenilemem lazım takımlarımı. Artık zenginimde zaten, en kısa sürede yenilerdim. Çok kullanmasamda arada esiyorlardı ve öyle yatıyordum. Ki çoğunlukla yazın oluyordu. Kışın son derece pijamalı takılıyordum.


Üstümü değiştirmeden yatağa tekrar girdim ve Tarığın görüp görmediğine baktım. Daha görmemişti. Mesajım mavi tik olunca merakla cevabını bekledim. Koca bir hüsrann! Çıktı bu! İnsan bir şey yazardı dimi! Hemen arama tuşuna bastım ve yanıtlamasını bekledim.


Bir kaç çalış sonrasında açtı ve hiç beklemeden "İnsan güzel bir şeyler söylerdi Tarık!" Diye çıkıştım. "Söyleyeceğim zaten güzelim" dedi. "Söyleseydin o zaman niye görüp çıktın!" Dedim ve balkona çıktım. Çıktığım gibi de içeri girdim, bu ne soğuk böyle! "Yanında söylemek istedim güzelim" dedi. "Kıvır- Nasıl yanımda?" Diye sordum şaşkınca.


"On dakikaya ordayım güzelim" dedi. Ne? "Nasıl?" Diye tekrar sordum. "Geliyorum işte güzelim. Fotoğraf kesmedi beni" dedi. Yüzümde gülümseme oluşurken bir elimi saçıma attım ve oynamaya başladım. "Gelmeseydin keşke. Ben atardım sana fotoğraf" dedim yatağa uzanıp. "Canlı görmek varken mi? Almıyım güzelim kalsın. İkimiz içinde iyi olan canlı görmek" dedi. Haklı adam.


Gülümsemem aniden silindiğinde yataktan fırladım. "Sakın gelme Tarık!" Dedim. "O niyeymiş?" Diye sordu. "Tarık, gecenin bir vakti olduğu için olabilir mi? Ayrıca evde en ufak bir tıkırtıda elinde silahla gezen bir abim var! Gelme o yüzden aşkım" dedim. Zaten yeni vurulmuştu, bir de abim yaralamasındı.


"Sen in o zaman güzelim, geldim çünkü" dedi. Ben mi ineyim? Ben nasıl ineyim be manyak! "İnemem ki! Hem insemde sabah evde olmadığımda ne olacak?" Diye sordum. Bunları derken çantamın içine rastgele kıyafet koyuyordum. Ne kadar da kararlı bir kızım. "Erkenden kafede işim çıktı dersin güzelim" dedi düşüncelerini söylerken. "İyi tamam bekle. Sakın bahçeye girme ama" dedim ve üstüme bir şeyler aradım. "Tamam köşedeyim güzelim" dedi ve telefonu kapattı.


Üzerime uzun kabanımı geçirip çantamı elime aldım. Hayır üstümü falan değiştirmedim. Parmak uçlarımda merdivenlerden indim ve kapıya ulaştım. Herkes derin uykusundaydı sanırım. Kapıyı açıp soğuk havayı içeri alırken arkamdan "Gözde?" Diye seslenilmesiyle yerimde buz kestim. Yavaşça arkamı döndüm ve Gökayla karşılaştım. Çok şükürdü.


"İyi misin bir şey mi oldu?" Diye telaşla yanıma geldi. "İyiyim bir şeyim yok Gökay merak etme. Şey ben, şey yapıyordum" dedim ve nasıl söylesem diye düşünmeye başladım. "Kaçıyordun?" Diye sordu. Kafamı evet anlamında salladım. "Modern olma zamanın" diye konuştum. "Sabah?" Diye sorduğunda "Kafeyi erken açtım?" Dedim. Kafasını olumlu sallayıp "Nerde Tarık? Görünmüyor." Diye bahçeye baktı açtığım kapının arasından.


"Köşede bekliyor bahçeye girme dedim" dedim. Yanağımdan öptü ve "Tamam dikkatli ol" dedi. Bende onu öpüp ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve dışarı çıktım. Arkama baktığımda bana el sallayıp gitmemi işaret etmişti. Ona gülümseyip hızlı hızlı bahçeden çıktım. İçimden ona sevgi sözcükleri söyleyip beni bekleyen arabaya doğru gittim.


Çantamı arkaya atıp öne geçtim ve sevgilime döndüm. "Sen delirmişsin!" Diye konuştum. "Bana uyduğuna göre sende pek akıllı değilsin güzelim" dedi ve yanağıma öpücük bırakıp arabayı çalıştırdı. Ona gülüp kemerimi bağladım. "Sen Hülya teyzelere ne dedin? Çıkarken bir şey demediler mi?" Diye sordum.


"Bana yer kalmadı ki. Ferit abiler benim odada, teyzemlerde misafir odasında yatacaktı. Ben de koltukta yatmayayım diye çıkacaktım zaten. Seni almak sürpriz oldu sadece" dedi ve elime öpücük bıraktı. Bende arabanın içi sıcacık oldu diye kabanımın önünü açtım. Kesinlikle o yüzdendi!


Bakışları kısa bir süre bana kayıp tekrar yola baktı ve sonra hızla bana döndü. "Siktir! Sen böyle mi çıktın?" Diye sordu. Bir bana bir yola bakıp duruyordu. Ona gülüp "Evet aşkım. Geldim çık dedin, bende çıktım" dedim. "Bende çıkıcam şimdi ama yoldan çıkıcam!" Diye mırıldandı.


Camdan dışarıya bakarken yerimde biraz kaydım. Bacaklarım tamamen açıktayken yanımda homurdanan Tarığa güldüm. "Gözde, kafenin anahtarı yanında mı güzelim?" Diye sordu. "Evet. Hep yanımda" dedim. "Güzel!" Dedi ve direksiyonu sola kırıp evin yolundan saptı. Ona şaşkınca bakıp "Aşkım napıyorsun?" Diye sordum. "Kafe evden daha yakın güzelim" dedi ve derinde yutkundu. Bende şaşkın bakışlarımı yola çevirdim.


&&&


Diğer bölümde görüşmek üzere...🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%