Yeni Üyelik
65.
Bölüm

39. Bölüm

@merida_xx

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Ferit abi ve Tarığın fikri olan kayak için hazırlanmaya başladık. Yakınlarda bir kayak merkezi varmış ve bir gün orada konaklayacakmışız. Biz sadece gençler olarak gidecektik o yüzden babamlar evde bir şeyler yapacaklarmış.


Ben, Gökay ve Melih Tarıkla beraber gidiyorduk. Dişerleri de arkadan geliyordu ama hiiç kim kimle diye bakmadım. Şarkılar eşliğinde sohbete devam ederken Melih arkadan uzanıp sesi kısmıştı. "Tarık abi bir şey sorucam, bu gittiğimiz yerde telesiyej var mıdır?" Diye sordu. "Vardı en son aslanım. Korkmazsan bineriz" dedi.


"Yok ben korkmam ama Çınar abim korkuyor." Diye güldü. Yüzümde sırıtmayla Melih ve Gökaya döndüm. Gökayla aynı anda "Abimi kesin bindiriyoruz" dedik ve gülmeye başladık. "Üzüldüm şu an Çınar için" diye Tarıkta bize katıldı.


Kayak merkezine gelince hepimiz anahtarları alıp odalara gittik ve eşyaları yerleştirdik. "Melih sıkı giyin ablacım, dağ havası çarpabilir." Dedim ve yatağa oturdum. Gökayda bana destek çıktığında etrafa bakınıp odayı inceledim. Odalar; Görkem abim-Eylül abla, Ferit abi-Dide abla, Hakan abim-Deniz abla, Tarık-Selim-Batu-Cenk abim, Çınar abim-ben-Gökay ve Melih olmak üzere beş odaydık.


Aşağıya inip lobide hepimiz buluştuk ve kendimizi karla buluşturduk. Tarıkla el ele kızakların olduğu kısma ilerlerken kafama bir şeyin çarpmasıyla durdum. Tarıkta bana döndüğünde ensemdeki karları gülerek silkeledi. Arkamı dönüp baktığımda Çınar abim ve Batu salak gibi sırıtıyordu. Çınar abimin arkasından savrulan karla hafif eğilip kimin attığına baktım. Melih yavrum. Bu çocuk şu sıra çok mu tatlı ne ya.


Abim ona döndüğünde koşa koşa yanıma geldi "Ablaa yardım!" Diye bağırıyordu da. Yere eğilip kartopu yapmaya başladım, aynı zamanda da etrafıma bakınıyordum. Kartopunu yaptıktan sonra koşa koşa Cenk abimin yanına gittim. "Abii, nasıl kafasından vururum göstersene!" Diye konuştum. Bana güldükten sonra beni kenara çekti "Bak güzelim, şimdi şöyle kolunu al geriye...şu salağın kafasına kısık kısık bak...heh böyle aynen...sonra da ya allah da fırlat!" Diye son cümlesini bağırarak söyledi.


Kolumu abimin söylediği gibi geriye çektim ve "Ya allahh!" Diye bağırıp fırlattım. Attığım kartopunu izlerken tam kafasına vurmasıyla olduğum yerde zıpladım. "Ulan her şeyi mi yapabilirim yav!" Diye havalı havalı Tarığın yanına ilerlemeye başladım.


Çınar abimin yanından geçerken karla kaplanmış şapkası ve ensesine kahkaha attım. "Öyle ölmem ya!" Diye karşılık verince omuz silkip yerden bir tane daha kartopu yaptım ve bu sefer de Selime attım. Bana gözlerini kısıp "Hain!" Dedi ve bir kartopu savaşını başlatmış olduk. Kahkahalarımız açık havayla buluşurken az kalsın boğuluyordum. Çünkü Eylül abla tam ağzıma kar atmıştı.


Kendime geldiğimde kartopunu boşverip direk Eylül ablanın üstüne atladım ve yerden kar alıp üstüne atmaya başladım. Belimden havalanırken "Nişanlımdan uzak dur abicim" lafını duydum ve arkamı dönüp cık cıkladım. Karı delisi olmuş bu da. Aferindi. Olsundu. Beni Eylül abladan uzağa bıraktığında karşımdaki sevgilime koştum. Arkası bana dönük olduğu için farketmeyecekti.


Ben hayaller aleminde Tarığı düşürme planları kurarken bana dönmesiyle beni havada yakalamıştı ve birlikte yere düşmüştük. O kıç üstü düştüğü için ufak canı yanmış olabilirdi ama ben oldukça güzel bir iniş yapmıştım. Bacaklarım iki yanında yerdeyken elleri belimdeydi. "Canın acıdı mı sevgilim?" Diye sordum. Tamam kıç üstü düştü ama kardı sonuçta yumuşaktı da.


"İyiyim güzelim ama senin için aynı şeyi söyleyemeyebilirim" dedi ve yer değiştirmemizi sağladı. Ben anlamaya çalışırken, Eylül ablaya yaptığım gibi üstüme kar atmaya başladı. Gülerek onu durdurmaya çalışıyordum ama hiç bir işe yaramıyordu. Aklıma gelenle bacaklarımı beline dolayıp onu kendime çektim. Dengesini koruyamazken üstüme doğru düştü. Biraz toparlandıktan sonra bana "Gözde!" Diye kötü kötü baktı.


"Ne var hep sevişirken mi yapıcam bunu?" Diye kıkırdadım. Büyüttüğü gözleriyle bana şaşkınca baktı "Senin ağzın iyice bozuldu sanki?" Diye sordu ve burnumu ısırdı. "Yaaa! Bak hep ısırıyorsun ama aşkım. Kızarıyor sonra." Diye burnumu ovuşturdum. "Biliyorum. Bu yapmama engel olmuyor tabikide." Dedi ve bu sefer burnuma öpücük kondurdu. Salak ya. Yicem.


Dudaklarımız buluşacakken sol tarafımızdan yüzümüze kartopu yedik ve atana döndük. Çınar abim kötü kötü bakıyordu. "Ayrılın lan!" Diye bağırdı. Tarık kar kaplamayan kaşını kaldırıp "Lan?" Dedi ve sonra bana dönüp dudaklarıma öpücük bıraktı. "Benim bi işim var güzelim sen takıl." Dedi ve ayaklanıp Çınara adımladı.


Tarık, abimi zorla telesiyeje bindirdi ve kendi de inmemesi için yanına oturup bariyeri kapattı. "Abiii! Ulan güleceğinize yardım etsenize!! Bak kardeşimi senden ayırı-Aağğğ tamam tamam ayırmam!! Abii!" Diye cıyaklayan abime kahkahalarla gülmeye başladık. Bizde gülüşlerimizi durdurup onların arkasından boş olan yerlere bindik. Ben Gökayla binmiş önümüzdeki Tarık ve abimin kavgasını izliyorduk.


Gökay cebinden bir şey çıkartıp içince ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bana gülüp cebinden bir tame daha çıkartıp uzattı. Şişenin ucunu açtığımda keskin bir içki kokusuyla ona baktım. "Keş mi olucan lan başımıza?" Diye sordum ve bende kafama diktim. Viskiydi galiba çünkü boğazıma sıçmıştı. "İçme o zaman ikiz!" Dedi ve elimdekine uzandı. "Bas gerii! İkizimi yalnız bırakamam." Dedim ve ikimizde küçük şişeyi içmeye başladık.


Telesiyejden indiğimizde Çınar abim köşede oturmuş süt içiyordu. Evet baya baya süt içiyordu. Güle güle yanına gidip "Abii napıyosun?" Diye sordum. "O sevgilin beni öldürüyordu! Dava edicem onu!" Diye yükselip sütünü höpürdete höpürdete içti. Cenk abim elinde başka sütle gelince açıp bana içirmeye başladı. Sütü nereden buldu acaba?


İçtiğim içkiyle midemde buluşan süt pekte hoş bir etki yaratmamış ve tuvalete koşmamı sağlamıştı. Midemi boşalttıktan sonra elimi yüzümü yıkayıp girdiğim tuvaletten çıktım. Bu arada abim sütü buradaki küçük barımsı yerden almış. Dışarı çıktığımda ufak endişeli bakışlarla karşılaştım. "Güzelim iyi misin ne oldu?" Diye yanıma gelen sevgilime baktım.


"İyiyim sevgilim. Yani sanırım. Ama yine de odaya gitsem iyi olacak." Dedim. Ufak bir tavsiye içkiyle süt içmeyin! "Tamam odaya gidelim biz o zaman güzelim" dedi ve belime elini atıp ilerlemeye başladık. Abimlere kısa özet sonucu hepsi tamam demişti.


Odaya geldiğimizde dişlerimi fırçaladım ve elimi yüzümü yıkadım. Oh dünya varmış. Kendime geldim resmen. Banyodan çıktığımda Tarık camdan bakıyordu. Bana döndü ve elini uzattı. Elini tuttum ve önüne geçip dışarıya baktım. Yaa kar yağmaya başlamış. "Ya şansa bak! Kar yağıyor." Diye kollarını bana dolayan sevgilime döndüm. "Evet başlamış." Dedi ve burnunu saçlarıma gömdü. "İyi misin biraz daha güzelim?" Diye sordu.


"Evet. Kendime geldim şu an daha iyiyim" dedim ve "Çıkalım mı dışarı aşkım? Çok güzel yağıyor, huzur verir" diye sordum. "Şu an zaten oldukça huzurluyum güzelim. Sen istersen çıkalım ama" dedi. "Kollarına bayılırsam tut beni" diye konuştum eğlenerek. O da güldükten sonra "Tutarım ama bayılma sen yine de" dedi.


Kollarının arasında dönüp yüz yüze kalmamızı sağladım. Ellerimi de uçları kartopu savaşından nemlenmiş saçlarına attım. Yeşilleriyle mavilerim buluştuğunda karşımdaki adama gerçekten de vurulduğumu anladım çünkü kalbim atışını bile değiştirdi.


"Sen böyle davranıyorken nasıl ayılıp bayılmam?" Diye sordum ve "Sen galiba hiç romantik değilim aşkım. Hatta galiba değil baya baya değilim. Sen de olmasan mı ki?" Diye ekledim. Bana güldükten sonra "Senin sözlere ihtiyacın yok ki güzelim. Şu bakışların bile benim içimi eritiyorken, işin içine sözleri katarsan kendime gelemeyebilirim." Dedi ve dudaklarıma sıcak bir öpücük bıraktı. "Çok mu güzel bakıyorum sana?" Diye sordum ona yaklaşırken.


"Keşke görme şansın olsa, böyle baktıkça seni kendime bağlıyasım geliyor. Hep o gözlerine bakayım, bütün herkesi soyutlamak istiyorum" dedi. Bu adam varya, çok iyi kelime kullanıyor he. "O zaman tek değilmişim" dedim ve dudaklarımızı birleştirdim. Yavaşça dudaklarının keyfini sürerken beni belimden çekip vücutlarımızı birleştirdi.


Nefeslenmek için ayrıldığımızda "Özledim" dedi. Ben zaten hep özlem içinde olduğum için "O zaman özlem giderelim sevgilim" dedim ve tekrar dudaklarımızı birleştirdim. Sonra aklıma odada dört kişi kaldığımız geldi. Geri çekildim ve "Basılmak istemiyorum" dedim. Odada göz gezdirdi ve "Basılmayız o zaman güzelim" dedi.


Ben ne yaptığına bakarken montunu alıp odadan çıktı. Bir kaç saniye sonra elinde eşyalarla gelince ona bakmayı sürdürdüm. Eşyalarını yatağıma bırakıp benim küçük valizime yöneldi. "Açıyorum güzelim" dedi ve açıp içinden, sıcak olduğunu düşündüğümden getirdiğim şortlu takımımı aldı. Onları kenara koyunca çamaşırlarımın koyulu olduğu bölümden siyah bir takım çıkardı. Yatağa koymadan bana dönüp "Bunu beğendim" dedi.


Onu bende seviyorum. Dantel ince bir takımdı. Eşyalarımı kendikileriyle alıp elimi tuttu ve kapıya adımladı. "Aşkım nereye gidiyoruz?" Diye sordum. Odadan çıkıp koridorda ilerlerken bir odanın önünde durdu ve eşyalarımızı uzatıp cebinden oda anahtarını çıkarttı. "Sen ciddi misin?" Diye sordum. Cidden oda mı tutmuştu?


Odanın kapısını açıp eliyle içeriyi gösterdi ve geçmemi bekledi. Odaya girince "Senden ayrı uyuyacağımı düşünmüyordun her halde sevgilim?" Dedi. Ona gülümseyip eşyalarımızı koltuğa koyup yatağa oturdum. "Pekii acabasıı, abimler ne olacak sevgilim?" Diye sordum. Yalnız bu çarşaf ne kadar kaliteli böyle. Elim kayıyor sanki.


Elindeki telefonu sallayıp "Göstermem gereken çok güzel bir yer varmış, o yüzden sabah dönecekmişiz." Dedi. Tehlikeli bir adama dönüşüyordu artık. Severim olur olur. Bana yaklaşırken yatakta geriye doğru çekildim ve "Bu plan hoşuma gitti" diye gülümsedim. "Emin ol benimde." Dedi ve dudaklarıma uzandı. Onu yarı yolda karşılayıp dudaklarımızı birleştirdim.


Dudaklarımız dans ederken ellerim kazağının uçlarına gitmiş çıkartmaya çalışıyordum. Çıkartırken ayrılan dudaklarımız sayesinde bakışlarımı vücuduna indirdim. Gitgide daha mı seksi oluyordu bu adam ya. Hazır uzakken bende üstümdeki kazağı çıkarttım ve kenara attım. Sonra da altımızdaki pantolonlardan kurtulup sadece çamaşırlarımızla kaldık.


Dudaklarımız birleşirken onu kendime doğru çekip bacaklarımın arasına aldım. Onu hissetmek bana ayrı bir zevk veriyordu. Karınlarımızda birleştiğinde ellerimi boynuna ve saçlarına çıkartıp öpüşmemizi derinleştirdim. Vücudumda gezen eller kasıklarımı sızlatmaya başlamıştı. Dudakları çenemden boynuma ıslak bir yol izledi.


Göğüslerime doğru ilerlediği zaman sırtımı hafifçe kaldırdım. Sütyenim odanın bir köşesine yol alırken Tarığın burnu da boynumdan göğüslerime inmiş derin bir nefes çekmişti. "Şu kokun varya, her şeyi unutturuyor" dedi ve dudaklarını göğüslerimle buluşturdu. Nefesim kısa süreli kesilince kısa bir inleme koyverdim.


Eli yavaşça kasıklarıma ulaştı ve kilodumda uçuşa geçti. Umarım sonra bulabilirdim. Dudaklarını göğsümden aşağıya doğru indirmeye başladı, dudaklarının eksikliğini ise elleri devralmıştı. Elleri göğüsleri sıkarken, parmağı göğüs ucumla oynuyordu. "Tarıkk!" Diye yüksek sesle inledim. Aşağıya doğru çekildiğinden ellerim sırtından saçlarına doğru kaydı.


Dudakları bu sefer kadınlığımla buluştuğunda sesim bütün odada yankılanmış olabilir. Duvarlar kalındır dimi? Diliyle beni mahvetmeye başladığında ellerim yana düşmüş çarşafı sıkarken, başım arkaya kayıyordu. Kendini kaybetmeme sayılı dakikalarım kalmıştı ki kasıklarımdan hızla çekilip dudaklarıma kapandı. Masumca öpüşmek şöyle dursun sanki savaşıyor gibi öpüşüyorduk.


Baksırından kurtulduğunu bacağıma çarpan erkekliğinden hissettim. Doğrulup, zaten sertleşmiş olan erkekliğini kadınlığım boyunca sürttü. Bak işte bu hareket son kalan akıl hücrelerimi yok ediyor. Gözlerimiz Tarık bu hareketi bir kaç kez tekrar ettiğinde buluşmuştu ve kendini içime itmesiyle kapanmıştı. Her seferinde bu kadar zevk vermesi benim libidom için pek hayırlı değildi ama şikayetçi olanda yoktu.


İçimde hareketlenmesiyle inlemelerimiz odanın duvarlarından kulaklarımıza dönmeye başladı. Her darbesiyle yukarıya doğru savrulan vücudumu tutan şey yine gövdelerimizi de birleştiren Tarıktı. Kulağımın dibindeki hırıltılı inleme göğüslerimdeki elle birleşince ortaya çok büyük bir zevk çıkıyordu.


Girişleri sertliği sürdürürken dudaklarımız ahenkle tekrar birleşti. Tarığa sırtı için bir şeyler almam gerekiyor çünkü galiba yine çizmiş olabilirim. Bir kaç girişten sonra bacaklarımdaki titreme ile kendimi bıraktım. Sonrasında hissettiğim ılıklıkla Tarığında geldiğini anladım.


Kendimi nefes nefese Tarığın üstünden yanına attım. Anında beni göğsüne çekerken hızla inip kalkan göğsü onunda nefesini dizenlediğinin kanıtıydı. Bir kaç soluklanmadan sonra başımın üstünde hissettiğim öpücükle kafamı kaldırıp sevgilime baktım. Nasılda güzel bakıyordu köpke. Eli belimde gezinirken kafasını hafifçe kaldırıp bu sefer alnımdan öpmüştü.


"Sanırım sonunda rahatça dinlenebileceğiz." Dedim ve kafamı göğsüne yasladım. Kolu beni sararken diğer eli yanağımı sevmeye başlamıştı. Resmen bebek gibi hissediyorum şu an. "Evet. Rahatça dinlenebiliriz ama önce bir duş alalım" dedi ve yataktan kalkarken beni de kucağına aldı. Banyoya girdiğimizde küveti görmemle hemen Tarığın kucağından atladım ve küveti doldurmaya başladım.


"Küvet diyorsunn" diye yanağımdan makas alıp kabindeki şampuanı alıp bana uzattı. Alıp onu kenara koydum ve dolan suyu köpürtmeye başladım. Su hazır olduğunda sıcak suyu girdim ve Tarığında yerleşmesini bekledim. O da yerleşince sırtımı göğsüne yaslayıp ileri doğru kaydım.


Gözlerimi kapatmış anın tadını çıkarıyordum. Boynumu saran kolu omzunu seviyordu, benim parmaklarımda kolunu. "Biz böyle olduğumuz sürece, ne olursa olsun umurumda olmaz gibi sevgilim" dedim. Diğer kolu da beni sardı ve "Olmasın zaten güzelim. Mümkünse artık hiç bir şey olmasın hatta." Dedi. Dediğine kıkırdayıp "Niye öyle dedin ki şimdi, sanki çok ekşınlı bir hayatımız var" dedim.


"Dalga mı geçiyorsun sen benimle?" Diye o da güldüğünde bende ona eşlik etim. Yanağımı öpüp tekrar geriye yaslandı. "Her ay soluğu hastanede alıyoruz güzelim. İnan bana sorunsuz bir ay geçirmemişizdir" dedi. Şey sanırım haklı olabilir. "Galiba öyle. Bu ay özellikle sen beni mahvettin!" Diye kızıp koluna yavaşça vurdum. O haber hala zihnimi kurcalıyordu ne yazık ki.


"Benim elimde olan bir şey değildi ki o. Ayrıca beni kendinle kıyaslama istersen güzelim. Yok kaçırılma, yok vurulma, yok kalp krizi, daha sayayım mı!" Diye konuştu. Bahsederken bile sırtımdan gerildiğini hissetmiştim. Kolundan kurtulup ona doğru dönüp dizlerimin üstüne oturdum. "Onlarda benim elimde olan şeyler değildi ki aşkım" dedim. Küçük çocuk gibi omuz silktiğinde gülüp kucağına oturdum.


Yüzüne rahatlama gelirken kasıklarımızın birbirine değmesiyle rahatlayan yüzü anında kasılmıştı. Eli belimi sararken "Ama sen bilerek yapıyorsun" dedi. Yoo kim demiş. "Hayır benim elimde olan bir şey değil" dedim ve omuz silktim. Göğüslerimdeki köpük  aşağı doğru kayarken Tarığın gözleride köpükleri takip etmişti. "Sen kesinlikle bilerek yapıyorsun" dedi ve parmaklarının tersiyle akan köpüğün yerini temizledi.


Göğüs ucum parmaklarına takılırken bakışlarımı göğüslerime indirdim. Göğüs uçlarım dikleşmişti ki Tarığın göğsümü sıkmasıyla "Ahh!" Diye bağırdım. Eli göğsümü yoğururken diğer eliyle beni kendine çekip dudaklarıma sertçe kapanmıştı. Bir ne ara buraya geldik ki. En son konuşuyorduk ne güzel(!).


Bende ellerimi kaslarına indirip tırnaklarımı yavaşça bastırdım. Bir elimi daha da indirip erkekliğiyle buluşturdum. Dokunmamla sertleşmeye başlaması gülümsememi sağlamıştı. Dudaklarımdan çekilip "Eserinle gurur duyabilirsin" diye gülümsedi. "Duyayım o zaman" dedim ve dudaklarımızı tekrar birleştirip penisini yavaşça sıvazlamaya başladım.


Belimdeki eliyle beni kendine doğru çekmeye çalıştı. İkimizide bu eziyetten kurtarmak için hafifçe yükselip penisini girişime yerleştirdim ve yavaşça onu içime aldım. "Bu beni mahvedecek!" Diye inleyip kendini hızla içime yerleştirdi. Küçük çığlığım bayıya yayıldığında "Şunu yavaş yapmasan ne olur!" Diye o da inlemiştim. Yavaşlığın onu delirttiğini biliyordum ama görmek daha çok zevk vermişti.


Üstünde yavaşça hareketlenmemle boğuk inlemelerimiz çoğalmıştı ki bir anda ayaklanmasıyla kollarımı boynuna sardım. Elleri kalçamda beni tutarken yoğun bakışlarıyla "Bunun intikamı alırım" dedi ve küvetten kucağında benimle çıkıp duşakabine gitti. Sırtım soğuk duvarla buluştuğunda kıkırdamam sönmüştü. İçimden çıktığında ona kötü kötü bakmıştımki kendini tekrar hızla içime itmişti.


"Eğer yavaş olursan, içinden hiç çıkmak istemem güzelim" diyip hareketlenmeye başladı. Tenlerimizin ve inlemelerimizin sesi banyoda yayılırken bir süre sonra içimdeki hareketlilik durmuş, yerini ılıklığa bıraktığında bende kendimi bıraktım. İçimden çıktıktan sonra beni yere indirdi. Ayaklarım yerle buluştuğunda kendimi yeni yürümeye çalışan bir bebek gibi hissettim. Ağrım yoktu ama bir uyuşmuşluk vardı.


Tarığın gülüşleri kulağıma geldiğinde elimin tersiyle karnına vurdum. "Gülme!" Diye bağırdım ama bende gülüyordum. Belimi eliyle destekleyip "Tamam gülmüyorum. İyi misin güzelim?" Diye sordu. Bacaklarımı biraz salladığımda uyuşukluk artık geçmişti. Gülerek dizine hafifçe tekme attım "Gayet iyiyim" dedim.


Duşumuzu aldıktan sonra odaya geçtik ve yatakta uzandık. Saat akşam ona gelirken bir kaç film izledik ve sonrasında kendimi onun kollarında huzurlu bir uykuya bıraktım.


&&


Diğer bölümde görüşmek üzere...🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%