Yeni Üyelik
66.
Bölüm

40. Bölüm

@merida_xx

Düğün işi bittikten sonra hep birlikte eve dönmüştük ve dönüşümüzün üstünden bir hafta geçmişti. Şu an ise kafeden çıkıp eve dönüyorduk. Duk derken annemin uzun ısrarları sonucu ekiple beraber bize yemeğe gidiyorduk.


"Ya cidden artık zenginiz farkında mısınız?" Diye neşeyle telefonuna bakan Eceyi izledim. Mobil bankasına girmiş maaşını seyrediyordu. "Benim param niye eksik lan?" Diye duran Berke baktım. Nasıl eksik lan? Bakışlarımız Batuyla buluştuğunda ikimizde Berke baktık.


"Yok onu ben kendime attım Berk." Diye sigarasını yakan Akının sesini duyduk. "Kırdığın tabakların yerine tabikide" dedi ve göz kırptı. Heee özel şeyler. Onları arkamızda bırakırken önümde yan yana atışarak yürüyen Batu ve Eceye baktım. Batu kuşum gülüyordu. Gerçekten gülüyordu. Onun gülüşü bende de aynı etkiyi yarattığında yanımdaki Seldaya döndüm.


Sakince yolunda yürüyordu ve yine sessizdi. Kolumla onu dürtüp "Hayırdır kız, ne bu surat? Yoksa maaş mı az geldi?" Diye takıldım. "Yok abla olur mu hiç. Aklıma size ilk geldiğim zamanlar geldi de o yüzden böyle bi şey oldum." Dedi ve tekrar yola odaklandı.


"Hatırlıyorum o günü. Etrafa saçtığın o korku dolu bakışlar zihnimde yerini hala koruyor. Ama şöyle düşün, o halde girdiğin eve şimdi ayakları yere sağlam basan bir kız olarak dönüyorsun. Açık konuşmak gerekirse gurur duyulacak bir tablo gibisin." Dedim. Bana ışıl ışıl gözlerle bakıp "Sayenizde abla. Teşekkür ederim" dedi ve bakışlarını benden kaçırdı.


Onu kolumun altına alıp kısa bir sarıldım. "Her şeyi sen yaptın. Biz sadece yanında olduk. Şimdi kapat şu dramatik konuları da, söyle bakayım Çınar abimle aranız nasıl?" Diye sordum. "Çınar abi mi?" Diye sordu şaşkınca. "Hıı. Abim olur kendileri ya." Diye tekrar sordum. "Yani şeyy, iyi biri, arada arayıp soruyor nasıl olduğumu, o kadar." Dedi ve hızlı hızlı yürümeye başladı. Ben onun arkasından kıkırdarken bir süre daha tek yürüdüm.


Kendi çapımda düşüncelere dalmışken arkamdan "Gözde!!" Diye kükreyen Akınlara döndüm ve üstüme gelen koca ışıkla kalakaldım. Sokakta ani fren sesi duyulurken bir kaç bağırışta duymuştum. Gözlerimi açıp etrafa baktığımda yanı başımda durmuş araba ile koşuşturan insanlar vardı.


Araba yanımdan hızla basıp giderken Akın yüzüme vurmaya başlamıştı. Bir şeyler de söylüyordu ama anlayamayacak kadar kendimde değildim. Seslerin arasına Batunun da sesi karıştığında derin bir nefes alma ihtiyacı hissettim. "Allahım çok şükür" diye ağlayarak bana bakan Selda ilk gördüğüm şey olmuştu. 


"Gözde bana bak! İyi misin! Derin derin nefes al!" Diye yanaklarımı okşayan Batu görüş alanıma girdi. Dediğini yapıp bir kaç derin nefes aldığımda "Hastaneye gidelim Batu! Taksiyi arıyorum." Diye telaşla konuşan Akına baktım ve onu elimi kaldırarak durdurdum. "Arama" diye konuştum. Boğazım ne ara kurudu benim ya.


"Su" diye mırıldandığımda Ece telaşla çantasını karıştırmaya başladı. "Vardı ama bulamıyorum!" Diye bağırdı. Bir süre sonra Berk şişeyi dudaklarıma uzattığında bir iki yudum içtim. Su kuruyan boğazımı ıslatarak mideme indiğinde sanki içmemen gereken bir şeymiş gibi midem bulanmaya başlamıştı. Hızla arkamı dönüp direğin dibine midemdekileri boşalttım.


Batu yanımda suyla yüzümü yıkarken bacaklarımın bağı çözüldü ve kendimi yerde buldum. Ambulans sesi falan duyuyordum sanırım. "Ben aradım oğlum, kızın hali hal değil, kaç dakikadır yüreğim ağzımda vallahi" diyen kadın sesine kafamı çevirdim.


Seslerin yarısı duyup yarısını duymuyordum mu ben? Bu arada kalbim niye it gibi atıyor? Elim kalbime giderken sesler tekrar kesilmeye başlamıştı ve yerini çınlamaya bırakmıştı. "Gökay şu an olmaz!...Gökay kapatıyorum!" Diye de sesler duyuyordum. Kollarımdan tutulmamla bir yere yatırıldım ve son hissettiğim şey bu olmuştu. 


Batudan devam...


Ambulansta Gözdeyle beraber hastaneye giderken, panikle paramediklere bakıyordum. Vücuduna bir şeyler bağlıyorlardı ama kalbim korkudan kafamda atıyor gibi hissediyordum. Telefonumun tekrar çalmasıyla arayana baktım. Yine Gökaydı. Onu meşgule atıp Gözdeye odaklandım.


"Kiviye alerjisi var." Diye söyledim. İşe yarar mıydı bilmiyorum ama aklıma gelmişti işte. Adam bana kısa bir bakıp tekrar Gözdeye odaklandı. "Kalp atışı çok hızlı, hastaneye ne kadar vaktimiz var? Müdahale edeyim mi?" Diye kendi aralarında konuşan personelle "Soyhan Hastanesine gidiyoruz dimi?" Diye sordum. Kadın kafasını sallayıp ekip arkadaşına bir şeyler söylemeye başladı ama onları dinlemeyip telefonuma sarıldım.


Kerem abinin numarasını bulunca hemen aramaya başladım. "Batu? Naber napıyosunuz?" Diye sesini duyunca sorularını es geçip "Abi hastanede misin sen?" Diye sordum. Az önceki sesinin yerine endişeli sesi kulaklarımı doldurduğunda "Ne oldu?" Diye sordu. "Hastanedeysen geliyoruz, değilsende orada ol abi!" Dedim ve telefonu kapattım.


Paramedikler Gözdeye bir şey enjekte ederken tek yaptığım panikle olanları izlemekti. Bir şey olmazdı dimi? Telefonum yine çaldığında sinirle açtım ve "Ne var!" Diye bağırdım. "Hastanın başka bir şeye alerjisi var mıydı beyefendi?" Diye soran adama döndüm. "Hayır, sadece kivi. Niye ki ne oldu?" Diye sordum. Beni cevapsız bırakıp şöförle bağlanan kısımdaki cama vurup "Daha hızlı ol, durum pek iyi değil!" Diye bağırdı.


"Nasıl iyi değil niye!" Diye Gözdeye baktım. "Hasta ventriküler fibrinasyona girdi! Çabuk bana 1 mg adrenalin ver!" Diye bağırdı kadın. "O ne demek? Neye girmiş?" Diye sordum. Kulağımdaki sesi bir kenara attım ve telefonu kapattım.


Ambulans sertçe durduğunda kapı hemen açılmış ve bize endişeyle bakan Kerem abiyle karşılaştım. Arkasında da bizimkiler vardı. Sarsakça ambulanstan indiğimde çoktan sedyeyi indirmiştiler. "Verntli bir şeye girmiş Gözde" diye söyledim Kerem abiye.


Korkuyla açılan gözlerini paramedikleri bulurken hep beraber sedyeyi ilerletmeye başladılar. "Batu, sen iyi misin? Çok kötü duruyorsun" diye koluma giren Akını hafifçe itekledim. "Ben iyiyim. Şu telefona baksana lütfen Akın." Diye çalan telefonumu ona uzattım. Kimseyle konuşmak istemiyordum şu an. "Yeşim hanım arıyor" dedi. "Aç, söyle burada olduğumuzu" dedim ve giden sedyenin yolundan adımladım.


Gözdeyi hastanede ilk defa görmüyor olabilirdim ama benim yanımda hiç olmamıştı. Ben hep onu ziyaret etmek için görmüştü. Böyle yanımda fenalaşması beni tepetaklak etmişti. Daha önce hiç böyle hissetmediğime emindim.


Adımlarımı Ecelerin yanına gelmemle durdurdum. "Ne olmuş, ne dediler" diye sordum. Selda gözyaşlarını akıtırken bana cevap vermemişti. Bende başımı Eceye doğru çevirdim. O da ağlıyordu ama burnunu çekip "Kalp krizi geçirmiş" diye mırıldandı. Yine mi? Olamaz ki. "Durumu peki?" Diye sordum. Omuz silkip "Söylemediler" dedi.


Aradan on dakika geçmişti ki koridorda "Gözde!", "Kızım nerde?!", Abla!" Diye sesleri duymuştum. Önümüzdeki kapı açıldığında Gözdeyi tekrar sedyeyle dışarı çıkarmışlardı. Kerem abi gözleri dolu dolu sedyeyi ilerletirken birisi onu durdurdu ve Gözdeyi yanımızdan götürdü. Bakışlarımız Kerem abiye döndüğünde yanakları ıslanmaya başlamıştı.


"Ameliyata götürdüler. Kalbine sent takacaklar. Başkada bir şey sormayın bana" dedi ve yanımızdan ayrıldı. Yanımdan Yeşim hanımın ve Melihin ağlama seslerini duyuyordum ama dönüp bakasım gelmiyordu. Boynumda hissettiğim kollarla sorgulamadan ihtiyaç duyduğum sarılmayı gerçekleştirdim. Gözyaşlarım firar ederken Ecenin sesi kulaklarımda beni sakinleştirmeye çalışıyordu.


"Anlatsın lan biriniz! Ne oldu!" Diye bütün katı inleten Cenk abinin sesiyle Eceden ayrıldım. Cidden ne olmuştu ki? Kafamı kaldırıp onlara baktım ve tim aile burada olduklarını gördüm. "Dedim size! Bir şey oluyor hissettim dedim!" Diye kırmızı gözleriyle bağıran Gökaya baktım. Doğru söylüyordu galiba, elli kere aramıştı çünkü.


"Batu bir şey de artık!" Diye bana bakan Halan abiye olumsuz anlamda kafa salladım. "Bilmiyorum. Ben bir şey görmedim" dedim. Gördüğüm tek şey kitlenmiş duran Gözdeydi. "Yeşim hanım sakin olun lütfen, Gözdeye bir şey olmayacak" diye sakin sesiyle Yeşim hanımı sakinleştiren Deniz ablaya baktım.


Koridorda yankılanan bir diğer sese döndüğümde Tarığı ve Selimi gördüm. Selim, Tarığı tutmaya çalışıyordu. "Bir şey oldu dedi diyorum dimi! Bıraksana lan beni!" Diye bağıran kişi Tarıktı. Selim ise "Lan bi dur! Buluruz Keremi şim-" diye konuşacaktı ki göz göze geldik. Tarıkta kafasını hızla bize çevirdiğinde galiba anlamıştı.


Kerem abi yanımıza geri geldiğinde boş sandalyeye yorgun bir şekilde çöktü. Tarıklarda hızlı bir şekilde yanımıza adımladı. Tarık "Gözde nerede!" Diye sordu hepimize bakarken. Kerem abi tek bir mimiğini bile oynatmadan "Ameliyatta. Stent takalacaklar." Dedi. "O niye?" Diye çatallı sesiyle tekrar sordu. "Kalp krizi geçirdi yine." Diye aynı şekilde yanıtta aldı.


Akın söze girip "Bir araba. Evet evet bir araba az kalsın Gözdeye çarpacaktı." Dedi. "Ne arabası ne çarpması? Düzgün anlatın şunu!" Akına yaklaştı Cenk abi. "Biz size yemeğe geliyorduk işte, kaldırımda yürüyorduk falan sonra biz Berkle arkada olduğumuz için arabanın hızla Gözdeye sürdüğünü gördük. Arkasından bağırdık, durdu sonra arabayı gördü. Sonra da zaten olanlar oldu." Dedi hızlıca. "Araba mı çarptı kızıma?" Diye soran Murat beyi reddettiler.


"Hayır hayır. Araba tam önünde durdu ama Gözde sanırım şoka girdi. Bir kaç dakika nefes bile alamadı zaten o yüzden çok panikledik bizde. Sonra su istedi su verdik" diye biraz daha olanları anlattı. Bende geri kalanını anlatmaya başladım. "Sonra kustu ve yere yığıldı. Anlamdım hiç bir şey" dedim.


"Şoka girmiştir. Şokta kalp krizi geçirmesine yol açmıştır." Dedi Kerem abi. "İyi olacak mı oğlum?" Diye gözyaşları içinde sordu Yeşim hanım. Kerem abi derin bir nefes aldı "Çok erken anne. Kalbine bu yaşta bu kadar yüklenmesi hiç iyi değil. İleride büyük sıkıntılar doğabilir." Dedi. "Ne gibi?" Diye soran kişi bu sefer Tarıktı. "Yetmezliğe kadar yolu var." Dedi ve sustu Kerem abi.


Duyulan cevapla Tarık arkasını dönmüş koridorun diğer ucuna gitmişti. Murat bey dolu dolu etrafa bakıyordu. Cenk abi hızla Tarığın yanına gitti ve bir şeyler konuşmaya başladılar ama duyamıyordum. En son Tarık "İlk önce Gözdeyi görücem" diye bağırdı.


&&


Devamı Part 2 de…


Loading...
0%