Yeni Üyelik
69.
Bölüm

41. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Dide abla bizi içeri sokmuş kapıyıda dışarı çıkmayalım diye kitlemişti. Hepimiz bir yerde yatarken Ece durduk yere gülmeye başladı. Ona baktığımda salak gülerken yerde tepinmeye başlamıştı. Eylül ablada ona katılınca yavaş yavaş hepimiz gülmeye başladık. Ki buna içmeyenlerimizde dahildi. "Ya burası boştu hani Suna? Şevket yanda konser veriyor!" Diye güldü Deniz abla.


Cidden buradaki evler kış olduğu için boş olacaktı sözde. "Ne bileyim ben ya, bende şaşkınım. Acaba Şevket otel servisi falan mı?" Diye sordu ciddiyetle. "Masajcı gibi mi?" Diye bize dönen Eceye baktım. "Yaptıralım!" Diye emekleyen Sunayı izledim bir süre. Telefonunu alıp bir şeyler yaptı. "Aloo....Şevket masajınızı alabiliriz mi biz?...Aloo...Aaa aşkım naber....masaj...bedavaymış...bilmem sormadım ki...hatırlamıyorum ki....niye ki...aal-" kapanan telefonu indirdi.


"Şevket yokmuş Volkan varmış. O geliyormuş" dedi ve emekleyerek yanıma gelip dizime yattı. Yerimde esneyip gerinirken omzumdaki zincirler canımı yaktı. Onları sinirle çekiştirirken kapı çaldı. Deniz abla yerinden kalkıp "Şevket galiba" diye kapıya yürüdü. Gözden kaybolduğunda "Değilmişşş! Aaaa imdatt!" Diye bağırdı. Hepimiz hızla ayaklanıp kapıya koşarken birbirimize çarpıyorduk ama olsundu.


Kapıda dikilen bir sürü kişiyle onlara baktım. Omuzumdaki parmakla arkamı döndüm. Suna elini zincire geçirmiş oynuyordu "Bende bundan yapıcam" dedi. "Al senin olsun ben sevmedim!" Diye elimi arkaya atmamla "Gözdee! Sakın!" Diye yükselen sesi aradım. Çok tanıdıktı. Kapıya doğru döndüğümde Deniz abla birinin kucağında gidiyordu. Abim mi o?


Üstüme örtülülen ceketle kafamı o kişiye çevirdim ve mis gibi yeşil gözlerle karşılaştım. Elimi yüzüne koyup yanaklarını sevdim "Aynı benim evimin direğinin gözleri gibi." Diye baktım. "Uçmuş bu" diye yanımdan geçen başka yeşil gözlü biri vardı. Tövbe yarabbi ne oluyor! Kulağımda sıcak nefes hissedince hızla arkamı döndüm ve o kişiyi ittim.


"Kim bu?!" Diye bağırdım. Sonra Sunanın dediği aklıma geldi ve parmağımı çeneme koyup "Şevket?" Diye sordum. "Sevicem şimdi Şevketi ama he! Yürü Gözde gidiyoruz!" Diye beni kucaklayan kişiden gelen sandal ağacıyla kollarımı boynuna sardım. "Kimsin bilmiyorum ama aynı kocam gibi kokuyorsun" dedim ve kokunun kaynağı olan boynuna uzun bir öpücük bıraktım.


Yumuşak bir yere oturmamla etrafı inceledim. Araba mı bu? Yanımdaki boşluğun dolmasıyla bu sefer o tarafa baktım. Acaba kaçırılıyor muyum? Ağzım bantlı değil? Elimde öyle? Ama kaçıran kişi çok yakışıklı duruyor. Acaba hiç ses çıkarmasam mı? Bu adam aynı Tarığa benziyor sanki?


Adam bana dönünce çok güzel bir gülümseme sundu. Hımmm. Kaçırılmıyorum. "Şu an ne kadar tatlı olduğunu bilsen varya." Dedi ve dönerek arabayı kullanmaya başladı.


Tarıktan devam...


Gözdenin ve Sunanın bahsettiklerinden sonra hepimiz sinirle soluğu gittikleri bungalovda almıştık. Şu an da ise yanımda kaşları çatık bir şekilde kısık gözlerle bana bakan sevgilimi öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Büyük ihtimalle neler olduğunu düşünüyordu çünkü hep yaptığı gibi dudaklarını öne uzatmıştı.


"Piştt!" Diye kolumu dürttü. Kısa süreli bakışlarımı ona çevirdiğimde bakışları aynı şekilde bana bakıyordu. Önüme dönmeden üstünü süzmeyi de ihmal etmemiştim. Hangi akla hizmet böyle takılıyorlardı asla anlamamıştım. Hayır yani ne gerek var böyle şeylere? Biz baksırla mı kutlama yapıyoruz yani!


Allahtan üstüne ceketimi geçirmiştim de dikkatimi fazla dağıtmıyordu. "Piştt dedim!" Diye tekrar kendini hatırlattığında "Güzelim uyu sen hadi, üç saate uyandırıcam ben seni" dedim. Üç saat sonra evde olurduk her halde. "Sanane! Sen benim sevgilim misin? Kocam mısın? Çocuklarımın babası mısın?" Diye sordu zar zor konuşarak.


Sorduğu sorularla, sarhoş olduğunu bildiğime rağmen kalbimi hızlandırmıştı. He dese ne olurdu sanki! "Şimdilik sevgilinim güzelim. İleride diğerleri de olurum umarım" dedim. "Yiaaa Tarıksın senn. Ben biliyorum seni. Seviyorum çok biliyorsun mu? -Hıık- Böyle yeşil yeşil bakıyor bana güzel -hık- güzel. Gerçi sen-hık-sin o zaten bilirsin" dedi. Az kaldı seve seve bayıltıcam artık.


Elimi çenesini koyup kendime doğru çektim ve dudaklarına öpücük bıraktım. Mırın mırın koltuğa sindiğinde eve gidene kadar sabretmeyi amaçladım. İki-üç saat sonra saat artık gece üçü falan gösteriyordu. Arabayı park ettikten sonra kemerimi çözdüm ve Gözdenin tarafına geçtim. Sızmıştı bile.


Kemerini çözüp ellerimin birini bacaklarının altından geçirdim. Bunu yapmamla hafifçe kıpırdanıp kafasını bana doğru çevirdi. Gözlerini hafif açmaya çalışıyordu ki uykusu açılmasın diye "Uyu güzelim eve geldik" dedim. "Hıhı" diyip kollarını boynuma doladı ve kafasını ya boynuma koydu.


Alnına ufak bir öpücük bırakıp hızlıca eve girdim. Üşümesini istemiyorum. Yavaşça yatağa bırakırken kollarını boynumdan çözmemişti ve beni kendine doğru çekiyordu. "Gitmee" diye mırıldandı. "Gitmiyorum güzelim üstümü çıkartıcam." Dedim ve yanağına öpücük bırakıp kollarını çözdüm. Homurdanarak arkasını dönünce onun hareketine gülüp, ayrılmadan önce haberleşelim dediğimiz için Hakana mesaj attım.


Üstümü de değiştirdikten sonra yatağı işgal eden sevgilime baktım. Tek yattığında gerçekten de deli gibi yatıyordu. Yanında ben olduğumda ise kedi gibi sokulup sakince uyuyordu. Sanırım üstündeki ceketi çıkartmam lazım. Yatakta diz çöküp Gözdeyi hafifçe kaldırdım. Ceketi üstünden çıkardığımda bikinisiyle kalmıştı. Hayır bu da neyse de zincir ne alaka!


"Aşkım zincir canımı yakıyor" diye gözü kapalı mırıldanınca onu geri yatırıp dolabıma yöneldim. Bir kaç parça eşyası zaten vardı ama çamaşırı var mıydı bilmiyorum. Olmadı benim baksırlarımdan giydirecektim. Zaten uyurken sütyen giymiyordu. Bu da küçük bir sınavımda ya neyse.


Ne kadar arasam da bulamamıştım. Tam baksırlarımdan alacaktım ki beyaz geceliği ben burdayım diye kendini belli etmişti. Ahh bu olmaz ki ama. Neyse giydireyim bari.


Geceliği üstüne giydirdikten sonra bikinisi çıkartıp kenara attım. Ee altına ne giydiricem? "Hadi gell" diye kızgınca mırıldandı. Uyumuyor muydu bu? "Altına bir şey bulayım gelicem güzelim sen uyu" dedim. "Iı ıı gel" diye kolunu savurup elimi yakaladı ve beni yanına çekti. El mahkum yorganın altına girdiğimde hemen yanaşıp sokuldu. Kolumu kaldırıp onu göğsüme çektiğimde hemen konumlandı ve bacağını, kolunu üstüme atıp yanağını göğsüme sürttü.


Onu kollarımla sarıp bağımlısı olduğum vanilya kokusunun ciğerlerime işlemesine izin verdim. Gözdeyi tanımadan önce huzuru pazar günleri yan gelip yatmak olarak tanımlardım. Şimdi ise Gözdeyle olduğum her an diyebilirim. Özelliklede kollarımda uyuduğu zamanlar. Kafamı çevirip yüzünü izlemeye başladım.


Biçimli kaşların altında uzun ve kıvrık kirpiklerine baktım. Parmağımla yavaşça sevdiğimde daha çok sokulmuştu. Ayaklarıma değen soğuk ayakla kafamı hafif kaldırıp yorganı kontrol ettim. Açık bir yeri de yoktu ama ayakları üşümüştü. Soğuk havada yarı çıplak gezerse normal tabii. Boynundan derin bir nefes çekip uyandırmadan öptüm ve bende gözlerimi huzurla kapattım.


Duyduğum ufak tıkırtıyla yatakta biraz dönüp elimle yatağı turladım. Niye boş? Kafamı yastıktan hafifçe kaldırdım ve olması gereken yerde olmayan sevgilimle yataktan doğruldum. Artık onunla uyumaya alışmam gibi sabah yanımda görmeye ve sesiyle güne başlamaya da alışmıştım. Tabi Gözde burada mıydı? Hayır!


Elimde olmadan çatılı kaşlarla sese doğru ilerledim. Salondan gördüğüm kadarıyla Gözde mutfakta bir şeyler yapıyordu. Saat kaçtı ki? Duvardaki saate baktığımda on buçuk olduğunu gördüm. Çokta uyumamışız aslında. Mutfağa doğru ilerlememle şarkı mırıldanlığını duydum.


"Düşünmeden uğra bana


Kapım açık hâlâ sana


Ayrılığın vurdu aya


Yansıdı odamın duvarına


Uyan uyan uyan


Gönlüm uyan


Dayan dayan dayan


Ruhum dayan


Seni de bir gün severler


Sevda yüklü trenler


Boş raylarda ilerler


Sevenleri üzenler


Hep o yolda giderler, dırım dırım dırırırım!" Diye ufak dans hareketleriyle ki bu kesinlikle kıvırması oluyordu, tavada yaptığı şeyi tabağa koydu ve arkasını döndü. Beni görmesiyle yerinde sıçrayıp tabağı masaya bıraktı.


"Aşkım ödüm koptu, niye sessiz geldin?" Dedi ayılmamı sağlayıp bana küçük kollarıyla sarıldı. "Günaydın sevgilim" diye yanağıma öpücüğü bırakıp geri çekilecekti ki bunu kollarımla engelledim. "Günaydın güzelim. Sessiz gelmedim aslında ama sen mırın mırın şarkı söylediğin için duymamış olabilirsin" dedim ve saçlarını omzundan geri atıp açılan boynunu öptüm.


Kıkırdayıp "Desene yine yakalandım" dedi. Bahsettiği tanışma anımız aklıma gelirken bende ona katıldım ve "Nerden nereye" dedim. "Mutfak önlüğüyle lokanta da gezinen kız, şimdi mutfağımızda salına salına kahvaltı hazırlıyor." Dedim.


Gözlerime bir bakışı var ki, anlatabileceğim hiç bir kelime yok. Belki aşk denilebilir ama bu bakışı onunla sınırlandırmak istemiyorum. "Güzel uyanmışız o zaman" dedi. "Güne seninle başladım bir zahmet güzelim" dedim. "Yaa romantik şey seni" diye ellerini boynuma koydu ve usul usul sevmeye başladı.


Onu belinden biraz daha kendime çektim ve alnına uzun bir öpücük bıraktım. Gerçekten onu öpmelere doyamıyordum. Gerçi onunla ilgili hiç bir şeye doyamıyordum. "Hiii Tarık yumurtalar!" Diye kollarımdan hızla çıkan sevgilime ufak şaşkınlıkla baktım. Niye biz mutfaktayken yemekler bize düşman oluyordu?


Gözde ocakta tahminen yumurtaları kurtarırken bende masada göz gezdirdim. Kaçta kalkmıştı acaba? "Ne zaman uyandın sen güzelim?" Diye sordum. Dolaba yönelip meyve suyunu çıkartırken "Yarım saat falan oldu aşkım. Niye sordun?" Dedi. Bardakları meyve suyu doldurdum ve yapacak bir iş olmadığı için yumurtaları soyan sevgilimin arkasından beline sarıldım.


Çenemi omzuna koyup "Çok şey hazırlamışsın güzelim o yüzden merak ettim. Hem niye kalktın yanımdan sen?" Diye omzunu acıtmadan ısırdım. Gülüp yanağımdan öptü ve "Uyandımm, seni izledim ve düşündüm ki, benim sevgilim beni almak için tee nerelere gelmiş, o kadar saat araba kullanmış, ona güzel bir kahvaltı hazırlayayım da beraber güne güzel başlayalım." Dedi.


"Güne başka güzel şekillerde de başlayabilirdik aslında ama bunu da sevdim." Dedim karnını ovarken. "Tarıkk! Yapma şöyle" diye elimden kurtulmaya çalışıyordu ki bana doğru sürtünmesiyle yerimde kaldım. Tamam sakin ol Tarık. Alt tarafı sevgilin yanlışlıkla sana çarptı, yok bunda bir şey oğlum.


Ben bir şey olmamış gibi devam edecekken Gözde kalçasını bana daha çok yaslamasıyla sakinlik kavramını biraz sorguladım. "Ama sen kaşınıyorsun güzelim" diye fısıldadım. Elindeki yumurtları bırakıp ellerini yıkayıp kuruladı. Tabi bunu yaparken beni sınamaya devam da ediyordu.


Bana doğru dönüp kollarını boynuma doladı ve yüzüme yaklaştı. "Ben öyle şeyler yapmam bir kere, yalan konuşma" diye tatlı tatlı konuştu. Yaa tabi hiç yapar mıı! "Tabi canım, benim sevgilim o kadar uslu biri ki sevgilisine hiç bikinili fotoğraflarını atmadı zaten" dedim. Burnunu kırıştırıp "Öyle şeyler yapmış olabilirim" dedi ve "Ama niyetim kötü değildi" diye ekledi.


"Niyetin neymiş peki?" Diye sordum açıkta kalan sırtını okşarken. "Niyetim şeydiii, heh şey özlem gidermek. Ayrıca fikrini sordum ne var sanki?" Diye homurdandı. "Hıhı özlem gidermektir kesin. Abinler yanımdaydı ve sen beni bir güzel sınayıp durdun" diye burnumu yumuşak yanağında gezdirdim.


Kafasını hafifçe çevirip boynunu bana sunduğunda bu fırsatı değerlendirdim. "Sınamadım" diye mırıldandı. "Sınadın" diye kulağına fısıldadım ve belindeki elimi bacaklarına indirdim. "Ben sınamadım ama sen sınıyorsun sevgilim" demesiyle gülümsedim. Ne münasebet!


Elim geceliğin bitimine geldiğinde altından çıplak tenine ulaştım. "Tarıkk" diye boynumdaki ellerini sıkılaştırdı. Kendimi fazla kaptırmadan dursam iyi olurdu çünkü altına hala bir şey giymemişti! Geri çekilmemle gözlerini kırpıştırıp bana baktı. Bu tatlı haline gülümseyip dudaklarından öptüm ve masaya döndüm.


"Madem hazırlamışsın güzelim yiyelim bakalım." Dedim ve sandalyeye oturdum. Bardaktaki meyve suyunu yudumlarken hala olduğu yerde bana kötü kötü bakan sevgilime baktım. "Sen!" Diye mırıldandı. "Ne olmuş bana güzelim?" Diye sordum. Ne kadar da güzel bir sabahtı bu böyle. "Daha olmadı ama birazdan olacak sevgilim" dedi ve bana adımlayıp tişörtümün yakasından tutup beni kaldırdı.


Ona şaşkınca bakarken beni arkasında sürükleyerek odaya ilerlemeye başladı. "Güzelim kahvaltı?" Diye sordum. Odaya girmeden bana doğru dönüp kucağıma zıpladı. Düşürmemek için ellerimi kalçasına koydum ve tülün kapattığı göğüslerine kayan bakışlarımı gözlerine çıkarttım. "Güne güzel başlamanın diğer seçeneklerine de bir bakalım bence sevgilim" dedi ve ellerini omzumdan yüzüme çıkartıp dudaklarımızı buluşturdu.


Zaten iki haftadır onun özlemiyle kavrulan bedenim çoktan bu fikri kabul etmişti. Dudaklarımız savaşırken odaya ilerledim ve kapıyı ayağımla kapattım. Yatağa ilerleyip Gözdeyi sakince bıraktım ve vakit kaybetmeden üstümdeki tişörtten kurtuldum. Bundan sonrası zaten bedenlerimizin özlemini dindirmekten başka bir şey olamazdı.


&&


Diğer bölümde görüşmek üzere arkadaşlar, yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayınn...🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%