Yeni Üyelik
72.
Bölüm

43. Bölüm

@merida_xx

Öğle arası yemeğimizi yerken elimde telefonumla sosyal medyada geziniyordum. Tarığın dün geceden paylaştığı fotoğrafı dün beğenmeme rağmen tekrar kalpledim. Çünkü niye yapmayayım. Dün akşam çok güzel bir rakı balık yapmıştık. Baş başa bir göl kenarına gitmiştik ve balıkları Tarık pişirmişti. Küçük kamp gibi bir şey yapmıştık aslında. Gittiğimiz yerde masalar vardı ama sadece masalar vardı.


Tarık planı anlattığında direk tabak bardak ayarlamaya başlamıştım. Neyse işte dün akşam rakı balık yaptık kısacası. Fotoğrafa biraz daha baktığımda sevgilime olan aşkımın arttığını hissettiğim için kapatma gereği duydum. Fazlası zarardı.


Bir de 'Güzel zaafsın 💙' diye paylaşmıştı. Zalımın oğlu yine aşık etti işte. Büyük oynuyor resmen. Tabağımı ileri iteleyip Tarığı aradım. Bugün duruşması sabahtan olacaktı yani çoktann bitmiştir. Üçüncü çalıştan sonra "Güzelim" diye açmasıyla içimden güzelin yesin seni dedim ama içimden. Dışımdan da söylerim  ki "Güzelin yesin seni" diye konuştuğumda gülme sesi beni de güldürdü.


"Ye güzelim. Ne yapıyorsun ara mı verdiniz?" dedi. Sesi uzaktan geldiği için arabada olduğunu anladım. Demek ki dönüyor. "Evet aşkım aradayız. sen dönüyorsun galiba?" diye sordum. "Evet güzelim ofise geçiyorum." dedi. "Yemek yedin mi peki? Dur tahmin edeyim hayır" diye tabağımı mutfağa götürdüm. "Henüz yemedim ne yazık ki. Uğrayayım mı sana yoksa hemen başlayacak mısın?" diye sorduğunda hemen "Hayır gel aşkım çalışmam" dedim.


Beni onayladıktan sonra kapatmıştık. On dakikaya gelecekti, ki aç olduğunu da düşünürsem bir şeyler hazırlasam iyi olurdu. Tezgahta makarna malzemelerini görünce Akına fark ettirmeden oraya gittim ve kısa sürede makarnayı suya attım. Araya çıkmadan önce yaptığım sosu da yanıma çektim. Menüye eklemeler yapacağımız için deneme yemekleri yapıyorduk.


Sadece bizimkilerin değil müşterilerinde isteği üzerine buna karar vermiştik. Bir kaç çeşit daha ekleyecektik ve kahvelerimizi azaltacaktık. Aslında restorana evriliyorduk da diyebiliriz. Makarna olduğunda sosla birlikte biraz daha pişirip tabağa aldım. Mutfak kapısı açıldığında Batu kuşuma döndüm. "Tarık geldi yavrum. Ooo yeni lezzetimiz onun denetiminden mi geçecek?" diye yanıma yaklaştı.


"Evet ama size de ayırdım bak" diye sosluklara koyduğum bir çatallık makarnayı işaret ettim. Ne yani sevgilim aç gelecekti, onun yerine onlara koyamazdım. Bana ciddi misin bakışları atarken "Öyle bakma, hiçte koymayabilirdim." dedim. Doğruya doğru. Bana güldü ve içeriye doğru "Ece, güzelim gel yeni lezzzet!" diye bağırdı.


Aaaa demedim dimi Batu ve Ece abimlerin düğününden sonra ki üstünden iki ay geçmişti, sevgili olmuşlardı. Şu an birinci aylarında falandılar galiba. Taze aşk böceklerim. Ece ve Akınlar mutfağa girdiğinde bende elimde tabakla dışarı çıktım. Tarık ince montunu çıkarmış sandalyeye asıyordu. Artık Nisan sonunda olduğumuz için havalar ısınmıştı.


Dolaptan ona içecekte aldıktan sonra yanına adımladım. Tabağı masaya koyup kollarımı sevgilime doladım. Bir günde nasıl özleyebilirim cidden ya! "Hoşgeldin sevgilim" dedim ve boynuna uzun bir öpücük bıraktım. Yine çok güzel kokuyor zalımın oğlu. Dudaklarıma kısa ama eriten bir öpücük bırakıp "Hoşbuldum güzelim" dedi.


Masaya oturduğumuzda biraz sohbet ettikten sonra Tarık yemeğini yemeye başlamıştı. Tattığında ilk tepkisi "Bu mükemmel!" olmuştu ve bunu menüye eklememi garantilemişti. Hem kendine hem de bana yedirirken kısa sürede bitirmişti. Telefonun çalmasıyla onda olan bakışlarım 'Emre' yazısına kaymıştı. Bizim Emre abi mi? Ne alaka ki?


Telefonu açıp "Sonra konuşsak Emre, şimdi Gözdeyleyim" demiş ve kapatmıştı. Bakışlarımı görünce gülüp elini yanağıma getirip okşamıştı "Önemli bir şey değil güzelim. Bir konu da yardım ediyor sadece" demişti. "Bir şey demedim ki" diye omuz silktiğimde gülüp "Dedin aslında ama olsun" dedi.


Şu sıra bir şeyler karıştırıyordu ama hadi hayırlısı. "Akşam gidiyoruz dimi güzelim?" diye  sorduğunda kafamı olumlu anlamda salladım. Dide ablalar akşam yemeğine davet etmişti. "Gideriz sevgilim, ne alalım giderken, hatta almasak mı bizim şu tatlılardan götürürüz" dedim. "Fark etmez güzelim ama bir şey almayın niye yarım saat nutuk çekti" diye bezgince konuştu. Ona gülüp "Olsun eli boş gitmeyelim" dedim.


"Tamam güzelim. Sinana oyuncak aldım ama beğenir mi bilemiyorum" dedi. Sinanın bir hafta sonra doğum günüydü, o yüzden hediye arayışındaydık. "Beğenir her halde ya. Bebek zaten ne versen kabul ediyor" diyerek güldüm. "Sen boşuna arama bir şeyler güzelim birlikte veririz" diye gülümsemişti. "Ama ben de alacaktım ki" dedim. "Gerek yok birtanem, ikimizin hediyesi var işte" dedi.


"Hoşgeldin enişte bey" diye boş tabağı alan Eceye döndüm. "Hoşbuldum Ece, nasılsın?" diye sordu. İlgili, düşünceli sevgilim benim. Ece bana kaçamak bakışlar atıp "İyiyiz diyelim iyi olalım" dedi. Ne kadar da nankör çalışanlarım vardı benim. Sinirle Tarığa dönüp "Sence de çok çalışanımız yok mu sevgilim? Eleman eksikliği düşünüyorum şu sıra" dedim. Tarık dediğime gülerken Ece "Aşkımm" diye içeriye koşturmuştu.


Arkasından gülerken Tarık "Ne kadar bunlar birlikte olalı güzelim?" diye sordu. "Bir ay oldu sanırım aşkım" dedim. "Ne kadar hızlı geçmiş ya. Bizimde neredeyse sekiz ay olacak" diye konuştu. Doğruydu. Ne ara geçmişti o kadar ay. "Evet ya, daha sana açılmam dün gibi aklımda" dedim. Dediğime gülümseyip beni sandalyemden yanına çekmiş ve kolunun altına almıştı. Ohh nasıl rahat.


Biraz daha sohbet ettikten sonra Tarık ofise geçmiş bende mutfağa geri dönmüştüm. Yoğun bir çalışmadan sonra kafeyi ya da restorandı desem daha doğru olur, Batuya bırakıp eve geçtim. Normalde akşam ona kadar açıktık ama bugün planım olduğu için onları tek bıraktım. Eve geçince annemle beraber odamda sohbet ederek hazırlanıyordum.


Eylül ablanın işi idame ettirmesinden bahsediyordu. Balayından dönünce direk başlamıştı ve oldukça mutluydular. Hem abimler hem de herkes. Aslında şu an üzgün olan kimse yok. Hakan abim ve Deniz ablanın evlilikleri çok iyi bir şekilde ilerliyordu ki geçen ay onlarda balayına gitmişlerdi. Onlar ve bizim açımızdan tek kötü olan şey abimin döndüğünde yaralanması olabilirdi. Birini kurtarırken kolunu baya bir zedelemişti ve geçen hafta işe dönebilmişti.


Öğrendiğimizde zır zır ağlayarak yanına koşmuştum. Deniz abla onunla çok iyi ilgilendiği için ki yarısında gruba ve bize sinir krizlerinden bahsediyordu çünkü abim onu delirtmişti. Asla söz dinlemiyormuş. Neyse kötü olay olarak onu söyleyebilirim. Kerem abim ise acilde heba olduğu için bölüm doktoru olmak için eğitim alıyordu. İstediğine göre Genel Cerrahide olacakmış. O yüzden arada bir yurtdışında etkinliklere katılıyordu ki şu an da yurtdışındaydı.


Cenk abim gayet normal devam ediyordu. Can abiyle birlikteliklerini bilmeyen sevdiklerimiz kalmamıştı. Aileler de biliyordu artık. Bazen çok yoğun olsa da gayet iyiydi. Çınar abim ise fırıldak gibi geziniyordu. Seldaya karşı bir şey hissediyor diyordum ya hani, o iş öyle değilmiş. Gökay abim aracılığıyla konuşuyormuş. O yüzden Seldayı sıkıştırdığımda bana Gökayla beraber olduğunu ve Çınar abimin aslında haber kanalı olduğunu söylemişti.


Çınar abimse galiba kaşındığı için ortaklarının kızıyla görüşüyordu. Akşam balkon sefası yaparken ağzından kaçırmıştı. Kızın adı Sılaymış ve benden bir yaş büyükmüş. O da babasının şirketinde çalışıyormuş ve bizimkilerle bir proje için ortak olmuşlar. Oradan da devam ediyorlarmış işte. Şu an flört denilebilir.


Gökay ise dediğim gibi Seldayla birlikteydi. Bunu Seldadan öğrenmiştim ve öğrendiğim gibi Gökayı dövmüştüm. Bunu bana ilk o söylemeliydi çünkü! Neyse ki onunla da aramız iyiydi. Melih yavrumda okul ev arasında sürünmeye devam ediyordu. Garibimin daha çok yolu vardı. Annem ve babamsa normal devam ediyordu. Ekstra olarak arada Şebnem annemler ve Hülya teyzelerle gezmeye gidiyorlardı. Dünürcülük artık kanlarına işlemişti.


Eylül ablalarda balayından gelmiş taze cicim aylarının sefasını sürüyorlardı. Bu arada Şebnem annem ufaktan torun demeye başlamıştı. Bunu bir ara Eylül ablaya desem iyi olurdu. Çünkü annemi tanıyorsam bir kaç aya topla tüfekle torunda torun diye söylenirdi. Önceden haberi olursa abim ona destek çıkar. Ben bi ara ona bunu söyliyim ya.


"Didelere gidecektiniz dimi annecim?" diye soran anneme aynadan kafa salladım. "Evet anne. Akşam geç gelebilirim yani" dedim. "Tarıkta kalmayacaksın o zaman?" diye sordu. Bilmem düşünmedim ki. "Bilmem ki. Kaladabilirim. Gerçi Tarık beni o saatte bırakmayabilir anne ya, büyük ihtimalle onda kalırım." dedim ve küpe takma işini bitirdim.


Üstüme mont almayacağım için uzun ince triko bir kazak giydim. Yeterdi bence. Dışarıdan gelen korna sesiyle Tarık geldiğini belli etmişti. Ayakkabılarımı alıp annemle beraber aşağıya indim ve salonda sevgilimi bunaltan kardeşimi gördüm. Kesin yine avukat maaşlarını soruyordu. Geleceğine para bazlı bir meslekle devam edecekmiş. Arada kafasına vurup sen zenginsin desem de olsun daha da olabilirim diyordu. Eee haklı.


"Peki savcı olsam abi, o daha mı iyi kazanıyor?" demesiyle doğru tahmin etmiştim. Salak çocuk. Tabiki fazla kazanır. "Olunca onu da söylerim aslanım ama bildiğim kadarıyla fazla alıyorlar" dedi. Aaa unutmadan benim zeki ve son derece seksi sevgilim savcı olmak istiyordu. O da bir aydır bu yönde çalışmalar yapıyordu. Yani ileride savcı eşi olabilirdim. Maşallahtı bize. Nasılda yakışırdı kim bilir.


"Hoşgeldin oğlum" diye sevgilimi oğlu gibi gören anneme gururla baktım. Ben biraz fazla mı şanslıydım ne. "Hoşbuldum Yeşim hanım, nasılsınız?" diye küçük bir sarılma gerçekleştirdiler. "İyiyim canım teşekkür ederim. Melih yine seni sorularına maruz bıraktı anlaşılan" diye Melihe uyarıcı bakışlar atan annemle sevgilimin yanına gittim. "Bunlar gelecek planlarım için anne. Siz beni anlamıyorsunuz ki. Tarık abi, siz ablamla evlenince beni evlatlık alsanıza" diye aramıza giren kardeşime bu sefer kötü kötü bakan bendim.


Tarık ona gülüp beni diğer yanına çekip belime tek koluyla sarmıştı. "Ablacım, çocuk istesem yaparım sana gerek yok. Seni üzmek istemem ama evlatlık alsak da seni ne yapayım ben be koca insansın" dedim. Melih cık cıklayıp merdivenlere yöneldi. "Bu evde bana benden başkası bakmaz arkadaş. Oku zengin ol Melih!" diye kendi kendine konuşan Melihe hepimiz gülmüştük.


"Sen zaten zenginsin Melih!" diye arkasından bağırdım. "Sende zenginsin abla, ne diye kafeyi seviye atlatıyorsun?" diye bana döndü. Haklı sanki. "Ben açgözlüyüm ablacım" dedim. Annemle Tarık dediğime gülerken Melih "Genlerin bana da geçmiş abla, bende öyleymişim" dedi ve yukarı çıktı.


Annemle vedalaşıp arabaya doğru gittik ve Dide ablaların evine doğru yol aldık. Dide abla ve Ferit abi bizi kapıda karşılamıştı. Sinan artık yavaş yavaş ayakta durabildiği için koltuğun kenarına tutunmuş bana gülümsüyordu. Gerçi Tarığa da gülümsüyor olabilirdi ama kendi üstüme almak istiyorum.


Ayakkabılarımızı çıkartıp salona geçerken tatlı şebeği hemen kucaklamıştım. Kucağıma aldığım gibi çığlık atmıştı ama sevinç çığlığı idi. Koltuğa otururken Ferit abinin "Tarık işin zor abicim, biz senden önce Gözdeyi Sinana isteriz gibi" dediğini duydum. Gülerek kafamı onlara çevirdiğimde "Bende kabul ederim sevgilim üzgünüm" dedim ve Sinanla yanaklarımızı birleştirdim "Bakın nasılda yakışıyoruz" dedim.


Dide abla gülerek yanıma oturduğunda Sinan çoktan yanaklarıma saldırmıştı bile. Bir eliyle de sıkmaya çalışıyordu. Tarık ellerimden Sinanı çekip alırken yanıma oturdu. "Şu sıra sana bir gıcık oluyorum amcacım." Diye konuştu. Sinanın tek yaptığı ise burun kırıştırmak olmuştu. Bu davranışa gülerken bakışlarımı Dide ablaya çevirdim.


"Nasılsın Dide abla?" Diye sordum. "İyiyim ablacım nasıl olayım. Sinan ve Feritle uğraşıp duruyorum. Sen nasılsın?" Dedi yüzündeki gülümsemeyle. "Ben ne yaptım karıcım şimdi?" Diye şaşkınca soran Ferit abiye güldük. Dide abla eliyle boşver sen onu yapmış bana odaklanmıştı. "İyi abla bende. Koşturmaca devam. Pek bi değişiklik yok." Dedim.


Kısa sohbetten sonra Dide ablayla beraber masayı kurmuştuk. Gerçi her şey hazırdı ama ben yine de servise yardım etmiştim. Çorbalarımızı kaşıklarken Dide abla karşımda kaş gözle Tarığa bir şeyler anlatıyordu. Ferit abi ise gülerek onları izliyordu. Sinana baktığımda ise oyuncağını ağzına sokmaya çalışıyordu. Elimle hemen oyuncağı çektiğimde bana çatık kaşlarla baktı ama sonra gülüp kollarını kaldırdı.


Ona gülümseyip hemen kucağıma çekmiştim bile. "Gözde, ablacım bir konuda yardımına ihtiyacım varda bana yardımcı olur musun?" Diyen Dide ablaya baktım. "Tabii olurum, konu ne peki?" Diye sormamla kucağımda Sinan "Iıııhğğğ!" Diye bağırdı. Ferit abi kahkaha attığında "Ben dedim sana" diyerek Tarığa bakmıştı. Tarık Sinana düz bir şekilde bakıp "Gel sen bakayım buraya" diye onu kucağımdan almıştı.


&&


Devamı Part 2 de…


Loading...
0%