Yeni Üyelik
73.
Bölüm

43. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Dide abla önüme bir katalog uzattığında sayfadaki koltuk takımına şaşkınca baktım. Birisi ona çoktan taşındığını söyleyebilir mi acaba. "Mobilyaları değiştireceğim canım ama karar veremedim. Sence bu nasıl?" diye açık sayfadakini mobilyayı gösterdi. Oldukça kötü! "Abla bu çok koyu ya açık olsa daha iyi olmaz mı? Aa ama gerçi Sinanı da düşünmek lazım" diye diğer sayfalara baktım.


"Düşünme! Yani Sinanı düşünme ablacım. Büyüdü zaten artık o. Çok kirletemez, sen beğendiğini göster bana" dedi. Kafamı olumlu anlamda sallayıp dergiye bakmaya başladım. "Zaten çocuk yaparsak değiştiririz tekrar" diyen Ferit abiye baktım. İnsan zengin olunca düşünmüyor demek ki. "Abi zaten çocuğunuz var ya!" dedi Tarıkta. Onları boş verip dergiye odaklandım. Bir tane takımı beğenince Dide ablaya gösterdim.


Bir kaç tane daha parça beğendirdikten sonra salona geçmiştik. Sinan kuşum kucağımda yatmış kolyemle oynuyordu. Birazdan uyurdu kesin. Dide ablanın üstümdeki bakışlarını hissedince ona baktım ve bakışlarındaki yoğunluk beni istemeden gülümsetti. "Çok seviyor seni" dedi hülyalı hülyalı. "Sevilmeyecek kız mıyım Dide abla, ayıp ettin" diye eğlenerek konuştum. "Restoran işini yapacaksın dimi abicim?" diye konuyu başka yere çeken Ferit abiye baktım.


"Evet abi, bir kaç aya net oturtmuş oluruz artık. Tarık zaten bugün birine baktı, diğerlerini de ancak netleştiririz." dedim. "Doğum gününle çakışacak gibi o zaman" diye mırıldanmasıyla Tarık hiç çaktırma gereği duymadan dizini tekmelemişti. "Aşkım ne yapıyorsun?" diye bacağını hafif sıktım. Bana sürpriz yaptığı yeterince belli etmişti ama Ferit abinin dizine yazıktı. "Bir şey yapmıyorum güzelim." diye sırıttı. Yerim o ağzı.


Sinan kucağımda ayağa kalkmaya çalışınca ona yardımcı oldum. "Sen sakın amcaya çekme tamam mı Sinan kuşum. Abi bazen kötü kötü davranıyor" dedim. Sinan ise "Hııı" demişti. Bu çocuk beni anlıyor he. Yanağına kocaman öpücük kondurduğumda şen sesi salonda yankılandı. "Güzelim niye diyorsun çocuğa öyle şeyler, ben iyi biriyim" diye sitemle konuştu. Ona gülüp yanağına uzandım ve ona da kocaman öpücük bıraktım.


Sinan elini şap diye sevgilimin yanağına atmıştı. Küçük bi hii leyip Sinanı geri çektim. Sevgilim ise Sinanın burnunu minikçe sıktı. "Sen biraz daha büyü o zaman görüşeceğiz seninle" dedi. Öyle havadan sudan, işlerden bahsederken saatin on olmasıyla ayrıldık. Şimdi de Tarığa gidiyorduk. Anneme zaten haber vermiştim yani tahmin etmişti ama yine de babama da haber verip grubu bilgilendirdim. Kızlarla olan grupta mesaj görünce bir bakayım dedim ki Eylül abla fotoğraf atmıştı.


Aylardan Eylülüm:


Aylardan Eylülüm:


Aylardan Eylülüm: Ay özledim ben ya 😔😔


Ece: İşte yar, işte balayı...


Elif: Canımız çekti be abla


Dide abla: Görmeyenin kocası olmuş tutmuş koparmış


Selda: Abla öyle demeseydin 😂😂


Ben: Ulann


Ben: Bende atıcam aşka geldim


Ben:


Suna: Eylül abla sayende İtalyayı gezdik varya 😂


Suna: Gözdem yicem sizin aşk pozlarınızı 😘


Aylardan Eylülüm: Kıskanmalar...


Ben: Kudurdum ben


Ben: Ama bakınn


Ben:


Suna: Aşk böcekleri yine beraber


Ben: Kudurunn


Yazdım ve çıktım. Bacağımdaki elini tuttum ve ona baktım. Zalımın oğlu. Eve ulaştığımızda ikimizde rahat bir şeyler giyip televizyonun karşısına kurulduk. Tarık kanalları rastgele gezinirken diğer eli saçlarımda kendince oynuyordu.


Göğüsünde yatarken ayaklarımı ayağına koydum. Masaya uzattığı için şu an resmen üstünde yatıyorum denilebilir. Ohh mis gibi valla. Dudaklarını alnımda hissedince kafamı kaldırıp ona baktım. "Bulamadın mı bir şey sevgilim" diye sordum. Dudaklarını birbirine bastırıp "Yok güzelim maalesef. İstersen film koyalım?" Dedi.


Aslında aklımda daha güzel şeyler vardı. "Hayır boşver aşkım. Aklıma şey geldi, acaba hayal kursak?" Diye sordum. Elimle de tişörtünün üstünden göğsünü seviyordum. Kumandayı orta sehpaya fırlatıp koltuğa tamamen uzanmaya çalıştı. Adamın üstünde yattığım için yerleşememesi gayet normaldi tabi.


Tam kalkacakken Tarık beni hızlıca kucaklayıp yatak odasına doğru ilerlemişti. Odaya girdiğimizde de beni yatağa bırakıp hemen yanıma yattı. Salondaki konumuzu alırken "Kuralım güzelim. Başla sen bakalım" dedi. Ama ben o başlar diye düşünmüştüm kii.


"Tamamm, mesela bir kaç yıl sonra nerde oluruz sence sevgilim?" Diye sordum. Eli saçlarımda gezinirken "Hıımm" diye mırıldandı. "Bence evde yine böyle bu şekilde oluruz güzelim." Dedi.


"Nasıl yani?"


"Yanii, sen yine böyle benim kollarımda kedi gibi mırın mırın takılırsın. Bende senin bu hallerinle seni yememek için çabalarım. Gerçi çabalamam belki." Dedi.


"Yaa manyak mısın sen? Ne kedisi acaba? Nerem kedi benim?" Diye kafamı kaldırdım. Gülen yüzüyle bana bakıp "Neren mi kedi? Mesela böyle sokulmaların, ki asla şikayetçi değilim aksine bayılıyorum. Sonra şu küçük pençelerin olabilir" diye ellerimi öptü.


Aklıma sırtı geldiğinde dudaklarımı ısırdım. "Sırtına krem sürmedik senin aşkım kalk çabuk" diye kollarından çıkıp masada yeni aldığım kreme uzandım. "Onun için söylemedim güzelim sakin ol" diye gülmesiyle ona elimdeki kremi salladım. "Dön sırtını sevgilim hadi hadi" diye yanına yaklaştım.


Mızmızlanarak üstünü çıkardığında yüzüstü uzandı. Çokta şey yapmamışım ya. Bir iki çizikçik. Kremi biraz elime sıkıp çiziklerine sürdüm. Sırtı gerilirken kıkırdadım. "Soğukmuş" diye mırıldanınca kapanan gözlerine baktım. Masaj mı yapsam ki? Evet evet yapayım.


Bacağımı kalçasının yanına atıp tamda totosunun üstüne oturdum. Gözlerini açıp kafasını bana çeviren sevgilime bakıp gülümsedim ve iki elime de biraz krem sıktım. "Masaj yapacağım sevgilim, haftanın yorgunluğu atarsın" dedim ve ensesine öpücük bıraktım.


Gülümseyip kafasını tekrar yastığa koyup "Teşekkür ederim güzelim" dedi. Sırtına masaj yapmaya başlarken gerçekten de gerilen vücudu yavaş yavaş gevşemişti. Kollarının arkasına da yaptığımda ufak ufak mırıltılar çıkarıyordu. Nasıl da hoşuna gitti ama.


Sırtına masaj yapmayı bitirince "Aşkım istersen sırtüstü dön omuzlarını da halledeyim" dedim. "Bu bile yetti güzelim gerek yok o kadar" dedi ama sesi mayışık mayışık geliyordu. Yan tarafa çekilip "Hadi aşkım" dedim ve gözlerini açıp bu sefer sırt üstü yattı.


Bacağımı yine diğer tarafına attım ve bu sefer karnına doğru oturdum. Erkekliğinin üzerine oturursam işler değişebilirdi. Elime biraz krem sıkıp omuzlarına masaj yapmaya başladım. Gözleri yüzümü incelerken "Savcılık için başvuruda bulundun mu sevgilim? Bakıcam diyordun bugün" diye sordum.


Ellerini bacaklarıma koyup parmaklarıyla sevmeye başladı ve "Evet güzelim. Bir ay sonra resmi olarak savcı olacağım" dedi. Bu haber yüzümde koca bir gülümseme oluşturduğunda sevinçle alnını öpüp "Aslanım benim ya. Sen şimdi savcı mı olacaksın?" Dedim.


Kısa bir gülüşten sonra ondan uzaklaşmadan dudaklarımdan hızla bir öpücük çalmıştı. "Evet. Karşında artık bir savcı var diyebiliriz." Diye böbürlendi. Onun bu tavrına gülüp ellerimi kaslarına indirip masajıma orada devam ettim. "Pekte karşımda sayılmazsın ama neyse" dedim.


"Bak sen" deyip bacaklarımı hafifçe sıkmıştı. "Yani o zaman artık ofiste çalışmayacaksın?" Diye sordum. Genelde savcılar adliyede çalışıyorlardı diye biliyordum. Kafasını sallayıp "Evet. Artık adliyede olacağım. Zaten Selimde adliyeye geçmeye karar verdi. O yüzden ofisi satışa çıkarmayı düşünüyoruz" dedi. Hııı. Selime de bakın siz.


"Anladım sevgilim. Senin adına çok mutlu oldum, ee tabi gurulandım da" diye gülümsedim. O da güzel bir şekilde gülümsedikten sonra masaj işini bitirdim ve kendimi yanına attım. "Sıra bende o zaman?" Diye kalkıyordu ki onu durdurup göğsüne sokuldum. "Ben sevmiyorum aşkım masajı. Beni daha çok rahatsız ediyor" diye mırıldandım.


Cidden öyleydi ama bir türlü sevememiştim. Kollar beni tekrar sardığında ikimizde yüz yüze yan bir şekilde yatıyorduk. Onun yüzünü incelerken uzun kirpikleri sev beni diye bağırmaya başlamıştı. Elimi yüzüne çıkartıp sevmeye başladığımda gözlerini bir an olsun benden çekmemişti. "Sen?" Diye sordu. Neyden bahsettiğini anlamadığım için düşünürken "Bir kaç yıl sonra sence ne yapıyor oluruz?" Diye benim sorumu bana sordu.


"Bence bir kaç yıl sonra, kesin nişanlanmış oluruz" diye dürüstçe söyledim. Öyle düşünüyordum. Tarığa kalsa zaten bugün evlenmeliydik ama daha erkendi. Söylediğimle Tarığın bakışları yoğunlaşmış ve gülümsemişti. "Tabularını yıkıyoruz sanırım?" Diye sordu. Aslında benim bir tabum yoktu ama daha 21 yaşındaydım. Gerçi bir iki aya 22 olacaktım ama yine de evlilik için küçüktüm işte.


"Benim tabum yok ki, gerçi tamam kabul ilk başlarda belki olmuş olabilir. Evlilik bana hala uzak ve zor geliyor ama şöyle bir gerçekte var ki, bunu yani bu zorluğu ve bunun getirilerini biriyle yaşacaksam seninle yaşamak isterim" dedim. Gözleri gözlerimden başka bir yere bakması yasakmış gibi hiç çekilmemişti. Böylelikle gözlerinde pırıltıları çok net görebiliyordum.


"Getirileri derken ne demek istedin?" Diye sordu.


"Çok şey olabilir. Mesela yaşayacağımız her hangi kötü bir durum ya da ne bileyim çocuk olabilir. Bunları seninle beraber yaşamak isterim" dedim.


Eliyle yanağımı sevip "Artık kötü şeyler olmayacak. Sadece mutlu olacağız. Tabii ileride ne olur bilemem ama olmaması için çabalayacağım." Dedi. Ona gülümseyip "Sen zaten kötü bir şey yapmazsın. Kendin ol o bize yeter." Dedim ve yanağından öptüm.


"Çocuk?" Diye parıltılı parıltılı sordu. "Ne olmuş çocuğa?" Diye sordum anlamamazlıktan gelirken. Belimden beni kendine daha çok çekerken kıkırdadım. Burnumu hafifçe ısırıp "Hemen anlat" dedi.


"Yanii çocuk işte aşkım ne olacak, böyle kız erkek falan" diye saçmaladım. Nasıl diyeyim ben üç çocuk istiyorum, en büyüğü erkek olsun saçı gözü böyle olsun diye. "O ne demek Gözde ya? İki kolu iki bacağı da olsun istersen" diye güldü. Ona gülüp "Sen öyle o zaman!" Diye yükseldim.


"Söylerim tabi. Mesela en az üç çocuğumuz olabilir. Sağlıklı olduktan sonra cinsiyetleri farketmez ama kızımız olsun isterim. Böyle senin küçük versiyonun, aşık olacağım başka biri daha olur bana." Dedi. Ne de güzel dedi ama dimi. "Yaa kızımız mı olsun istersin? Bende sana benzeyen bir erkek isterim. Böyle babası gibi yeşil yeşil baksın, gülünce gözleri yok olsun, bende ağzını yüzünü yiyeyim" dedim heyecanla.


Boynuma koca bir öpücük bırakıp derin bir nefes aldı ve kafasını tekrar yastığa koydu. Yine öyle bakıyordu işte. Sanki bir sanat eseri inceliyormuş gibi. İlgiyle ve istekle. Aklıma bir kaç ay önce yaşadığımız hastane olayı gelince içim yine bir tuhaf olmuştu. Sahi eğer hamile olsaydım ne olurdu ki?


"Üzülmüştüm" diye durgunca mırıldandı. Gözlerimi kırpıştırarak ona baktığımda "O gün. Hastanede test yaptırdığın zaman. Hamile olmadığın için üzülmüştüm" diye konuştu. Bunu zaten düşünmüştüm. Beni üzmemek için kendini tuttuğunu da biliyordum. Elimle yanağını severken "Biliyorum. Bende üzülmüştüm. Çocuk istemiyorduk biliyorum ama o gece olsa ne olurdu diye düşünmeden edememiştim" diye itiraf ettim.


"Bir an 'evet hamilesin' demesini istedim. Eğer hamile olmuş olsaydın şu an büyük ihtimalle evli ve dört aylık falan hamile olmuş olurduk" dedi ve elini karnıma indirip hafifçe okşadı "Burada da bizden bir parça olurdu" diye gülümseyerek ekledi. Elini sıkıca tutup "Zamanı geldiğinde olacak zaten. Hem bende üç çocuk istiyorum. En büyükleri de erkek olsun, abileri olsun" dedim. Aslında kolayca da söylenebiliyormuş.


Biz biraz daha hayaller aleminde yüzdükten sonra gözlerimi o hayallerle kapadım. Zihnim kendini kapatmadan önce duyduğum son şey sevgilim "Seni seviyorum" cümlesi olmuştu.


&&


Diğer bölümde görüşmek üzere arkadaşlar..


Okumak istediğiniz bir olay varsa paylaşmaktan çekinmeyin lütfen...🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%