Yeni Üyelik
75.
Bölüm

44. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Tarık şık olabilirsin dediği için biraz özenmiştim. Aslında bir yemekti ama doğum günü yemeği olduğu için normal karşıladım. Zil çaldığında Melih aşağıya koşturduğunda annem bana dolu gözlerle bakıyordu. Aklına doğum günümde değiştirildiğim geldi kadının işte. "Annem üzülme ama. Artık beraberiz" diye ona sarıldığımda "He? Evet kızım evet artık hep beraberiz" diye karşılık vermişti.


Aşağıya indiğimizde Tarıkta son derece şık bir şekilde beni bekliyordu. Gözleri beğeniyle beni süzerken benden de aynı karşılığı aldığına emindim. Biz kapıdan çıkarken Çınar abim arabadan iniyordu. Bizi görünce ikimizide süzüp yanımıza adımladı. "Hayırdır siz?" Diye öküz öküz konuştu. Kafamı anneme çevirdiğimde "Çınar gel annecim sen bu tarafa" diye abimi önümüzden çekmişti.


Annemlerle vedalaşıp arabaya ilerlemiştik. Kapıyı kapatmadan hala Çınar abimin homurdanmalarını duymuştum ve bu gülmemi sağlamıştı. Yola çıktığımızda Tarık biraz gergin görünüyordu. "Aşkım sen iyi misin? Gergin gibisin sanki?" Diye sordum.


Kafasını bana çevirip tekrar yola odaklandı ve "İyiyim güzelim ya. Sürprizim bozuldu ya o yüzden bi tuhafım" dedi. Yanağını sevdiğimde elimi tutup avuç içime öpücük bıraktı. Işıkları tek tek geçerken nereye gittiğimizi düşünüyordum. Buralarda restoran mı vardı ya?


Kısa süre sonra iki katlı bir evin bahçesinde durduğumuzda kafamı dışarıdan sevgilime çevirdim. Bana bakmadan arabadan indi ve benim tarafıma gelip kapımı açtı. Uzattığı elini şaşkınca tutarken burada ne yaptığımızı sorguluyordum. "Aşkım doğru mu geldik?" Diye sordum. "Evet güzelim." Diye kısaca cevap verip eve doğru ilerlememi sağladı.


Kapıya geldiğimizde cebinden anahtar çıkartıp kapıyı açtı ve şaşkınca bakınan beni eve soktu. Eve girdiğimde etrafı izlemeye başladım. Işıkların açılmasıyla karşıma Dide ablalar için seçtiğim mobilyalar çıkmıştı. Krem rengi L koltuk takımı, renkli renkli kırlentler, hatta lambader bile benim seçtiğimdi.


Arkamı dönerken "Aşkım Dide ablalar mı taşı-" diyeceğim sırada cümlemi bölen şey önümde diz çökmüş olan bir adet Tarıktı. Ona şaşkınca bakarken o cebinden kadife bir kutu çıkartıp parlayan bir yüzükle bakışmamı sağlamıştı. Tamamm. Sakin olmam lazım. Kalbim sakin ol!


"Gözde, biliyorum henüz erken buluyorsun ama dayanamadım güzelim....Tamam sakinim" diye boğazını temizleyip derin bir nefes aldı. Sanırım o nefese şu an benim ihtiyacım var!


"Gözde, sen hayatıma girdikten sonra senden öncesinin siyah beyaz bir film gibi geçip gittiğini anladım. Seninle beraber her şey bir anlam, bir renk kazandı. Aslında beni ben yapan şeyin sen olduğunu farkettim. Seni ilk gördüğüm anda sen ne kadar rezil olduğunu düşünmüş olsan da benim için hayatıma ilk adımını atmış ve bana bütün doğrularımı sorgulatmıştın. Sonrasında zaten nasıl olduğunu anlamadığım şekilde kalbime yerleştin, aklımı seninle doldurdun. Gece seni düşünerek uyuyup sabah seni düşünerek kalkmaya başladım. Gün geçtikçe beni kendine bağladın." Diye nefeslendiğinde ben derin bir nefes çekmiştim.


"Gözde, bir ömür boyu bu evi birlikte yaşanır kılamaya, ayakkabılarımızın şu kapıda sürekli yan yana durmasına, hayatının geri kalanında senin eşin olmama izin verir misin güzelim? Benimle evlenir misin?" Diye bana beklentiyle bakmaya başladı. Kalbim şu an ağzımda atıyor olabilirdi.


Yanaklarımda ıslaklık hissettiğimde girdiğim şaşkınlıktan çıkıp hızlıca kafamı salladım. "Evet! Evet! Evet seni hayatımın sonuna kadar eşim olarak kabul ederim. Seninle evlenirim" diye sevinçle konuştum. Yüzünde belkide bugüne kadar daha önce hiç görmediğim bir gülümseme oluştuğunda çöktüğü yerden kalkıp bana sıkıca sarılmıştı. Gülerek kollarımı boynuna doladığımda belimden tutup beni etrafımızda döndürdü.


Ayaklarım somut olarak yere değdiğinde dudaklarımız mutlulukla buluştu. Gülümseyerek birbirimizden ayrıldığımızda yüzüğü kutudan çıkartmış ve bana bakmıştı. "Hangi ele takılıyor?" Diye heyecanla sorduğumda gülerek "Bilmiyorum ki sen bilirsin sandım" dedi. Sanki komik bir olay varmış gibi gülerken sağ elimi uzattım "Buna tak bari bende bilmiyorum" dedim.


Yüzüğün güzelliği beni benden alırken kalbim mutluluktan ağzımdan çıkacak seviyeye gelmişti. Elimdeki yüzüğe bakarken bakışlarımı sevgilime çıkardığımda bana her zamanki gibi aşık aşık bakıyordu. Kollarımı tekrar boynuna doladığımda belimi sıkıca sarmış kafasını boynuma koymuştu.


Bir süre öyle kaldıktan sonra geri çekildim ve Tarık yanaklarımdaki ıslaklığı sildi. Mutluluktan ağlamak gerçekmiş bunu da denemiş olduk. Aklıma bulunduğumuz yer gelirken kafamı etrafa çevirdim. "Burası bizim evimiz mi?" Diye sordum. Elimi sıkı sıkı tutup "Evet bizim evimiz. Gel gezelim" dedi ve beni merdivenlere yönlendirdi.


Merdivenleri çıktığımızda bizi uzun sayılabilecek bir koridor karşıladı. Dört tane kapı da vardı. İlerleyip soldaki odaya girince yandan ışığı açtı ve kocaman bir oda aydınlandı. "Gel bak" dedi ve odadaki kapıyı açıp balkona çıkmamızı sağladı. Direk bahçeye bakıyordu. "Burası yatak odası mı?" Diye sordum.


"Ben öyle düşündüm ama seninde fikrini almak istedim güzelim. Hem balkonu da var, sen seviyorsun. Şurada da banyo ve giyinme odası var" diye diğer kapıya yöneldik. Bu sefer kapıyı ben açıp içeri girdiğimde neredeyse oda kadar geniş bir alanla karşılaştım. Ortasında ada gibi bir şey vardı. Bir kısımda askılıklar bir kısımda da cam kapaklı dolaplar vardı. "Tarık burası çok güzel" diye dolapları inceledim.


Yatak odasından çıkıp karşı çaprazdaki odaya girdim. Bizim odamıza kıyasla daha küçük bir yerdi. Duvardaki kütüphaneyi görünce burasının çalışma odası olduğunu anladım. Burayı da gezip diğer odaya girdiğimde burası tamamen boştu. Merakla Tarığa döndüğümde "Boş?" Diye dudak büzdü.


Tarığı az çok tanıyorsam burası kesinlikle misafir odası değildi. Yatak odasıyla aynı yerde bulunmasını istemezdi. Hatta kimseyi bu kata çıkartmazdı da. "Çocuk odası?" Diye sorduğumda "Olabilir tabi" diye onayladı. Diğeri odayı açtığımda yine aynı boşluk karşıladığında bu sefer gülüp "Misafir odası?" Diye sordum.


Anında "Hayır" diye cevap verdiğinde tahminlerim doğruluk kazanmıştı. Gülümseyip yanına gittim ve elini tuttum. Birlikte aşağıya indiğimizde az önce bulunduğumuz salonu inceledim. Bahçeye açılan kocaman pencereler vardı. Oldukça mükemmel duruyordu. Kafamı sola doğru çevirdiğimde kocaman bir mutfak vardı. Hızlıca oraya yönelip beyazın ve kahvenin güzel bir tonunun eşlik ettiği mutfağımı gezdim.


Ortada koca bir ada gri mutfak malzemeleriyle oldukça şıktı. Yemek masamız yoktu ama. Onu bir ara almalıydım. Gerçi evin salon dışında bir yeri tam denilemezdi. Mutfağın küçük bir kısmında yine bahçeyi gören kısım vardı. Oraya yaklaştığımda Tarığa ev hediyesi olarak aldığım limon ağacımı gördüm.


Hızla sevgilime dönerken "Bence buraya daha güzel oldu" dedi ve omuz silkti. Aldığım zamana kıyasla gerçekten büyümüş olan ağacımı sevdim. "Kiler de şurada" diye kafasıyla karşıdaki kapıyı gösterdi. Malzemeleri koymak için küçük bir yerdi, iyi güzel iş görür. "Misafir odamız yok mu sevgilim?" Diye sordum. Cidden yok demezdi dimi?


"Var güzelim şurada hemen" diye elimi yakalamış ve giriş kapısının sağındaki küçük minik koridora girmiştik. Koridorun sonunda bir kapı ve onun çaprazında bir kapı vardı. Sondaki boş odayı açınca orta genişlikte bir oda olduğunu gördüm. Hemen yandakini açınca banyoyla karşılaştım. Dediğim gibi üst katı komple bize ayırmıştı.


Salona tekrar geri geldiğimizde alt kata inen merdivenleri işaret ettiğimde "Ardiye olarak kullanabiliriz" dedi ve orayı da gezdik. Sonuç olarak mı? Ba-yıl-dım! Resmen evimiz vardı artık.


"O zaman koltuğumuzun siftahını yapalım mı?" Dememle gülümseyip beni göğsüne çekti ve koltuğa ilerledik. Koltuğa uzandığımızda "Güzel seçmişim bence" diye mırıldandım. Tarık dediğime gülüp "Bir an anlayacaksın diye ödüm koptu" dedi. Harbiden ben nasıl anlamadım ya?


"Ne bileyim çok inandırıcı geldi Dide abla. Bir de yeni taşınmışlardı ya zaten. Dedim her halde eski mobilyaları değiştirecek. Ama aslında kendi mobilyalarımızı seçiyormuşum" diye karnına hafifçe vurdum. Vurduğumda parmağımdaki yüzüğü gördüm. Elimi yaklaştırıp incelediğimde Tarıkta beni izliyordu. Bunu bakışlarından hissedebiliyordum.


"Çok güzel" diye mırıldandım ve boynuna uzun bir öpücük bıraktım. "Bunları nasıl planladın sen?" Diye merakla sordum. Ellerimi kenetleyip gözlerime  baktığında "Emre ev konusunda yardımcı oldu, abine sorsam büyük ihtimalle asla kabul etmez engel olur gibime geldi" diye güldü. Haklı. Abim asla yardım etmezdi.


"Evi hallettikten sonra Dideden mobilyalar için yardım istedim o da o iş bende falan dedi ve gerçekten de halletti" diye eliyle koltuğa vurdu. "Herkesin haberi var mıydı peki?" Diye sordum. "Bizim çocuklar zaten biliyordu. Gerçi tanıştığınız ilk an düğün ne zaman demişlerdi bile" diye güldü ve "Babamda farkındaydı, onunla arada rakı balık yaparken söyleniyordu 'Artık Gözdeyle içersin benimle değil' falan diye. Annem zaten öğrendiği gibi havalara uçtu. Az çok tahmin edersin" diye ekledi.


Hülya teyze gerçekten de havalara uçmuş olabilirdi. Eylül ablanın düğünü bitsinde bizi evlendirsin diye gün sayıyordu zaten. "Ablama söylemedim çünkü kesin çenesini tutamayıp ya abine ya da sana çıtlatırdı" dedi. "Haklı olabilirsin aşkım. Eylül abla riskli bir kişi" diye güldüm.


"Öyle yani. He bir de annen biliyor" dedi. Annem mi? "Annem derken?" Diye sordum. "Evet annen güzelim. Onunla ufak bir kahve eşliğinde konuşmuş olabilirim. İlk başta şaşırsada sonrasında çok mutlu olmuştu" dedi. "Aaaa demek o yüzden gözleri doldu bugün" diye aydınlanmamı yaşarken sorgulayan bakışlarla "Bugün aşağıya inerken annemin gözleri dolmuştu, bende kaçırıldım falan ya küçükken, aklına o geldi sanmıştım. Meğerse kadın bilipte duygulanmış" dedim.


"Olabilir güzelim bilemem" dedi. "Babam yine bayılmasa iyi" diye şüpheyle konuştum. Adam kucağımda Sinanı görünce yığılıp kalmıştı. Şimdi yüzüğü görünce ne olurdu allah bilir. Tarık kahkaha atarken karnına tekrar vurdum. "Ya gülmesene! Adam paylaşamıyor beni kimseyle" diye çıkıştım.


"Kusura bakmasın güzelim ama bende paylaşamam. Yani babanla çekişmelerimiz tam gaz devam edecek" dedi eğlenerek. Ona kötü kötü bakıp "Seni de görücez sevgilim!" Diye homurdandım. Gülen yüzü anbean solarken kaşları da çatılmaya başlamıştı. Onun bu haline kahkaha atan taraf bu sefer ben olmuştum.


"Niye böyle şeyler söylüyorsun ki şimdi? Ne gerek var yani?" Diye homurdanmaya başlamasıyla evde yankılanan bir kahkaha atmıştım. "Ne oldu sevgilim, babamla dalga geçiyordun ama?" Diye bozulmuş yüzüne baktım. "Tamam kapatalım bu konuyu hadi!" Diye sinirle soludu. Elimi yanağına koyup sevdiğimde "Kesinlikle çok kıskançsın sevgilim" dedim. "Gel hadi dolapta pasta vardı" diye konuyu kapatıp elimden mutfağa götürdü.


Küçük bir pastayı çıkartıp adaya bıraktığında çekmeceden iki çatal çıkardı. "Eşya mı aldın sen?" Diye sordum. "Hayır, sen daha iyi anlarsın diye düşündüm. Bunları soruyorsan eğer bugün için aldım" diye çatalları gösterdi. Kafa sallayıp onu onayladığımda birlikte pastayı yemiştik ve biraz daha evimizde vakit geçirip evden çıkmıştık.


Saat gece ikiye gelirken beni eve bırakmıştı ve vedalaşıp eve gitmişti. Bende sessizce merdivenlerden çıkıp odama girdiğimde yatakta oturan annemi gördüm. İlk ürksemde sonrasında sakince yanına yaklaştım. Beni yeni farkettiğimde yüzüme dolu gözleriyle baktı.


"Annem iyi misin?" Diye yanına çömeldim. "Bugündü." Diye kısıkça mırıldandı. "Seni bugün benden, bizden koparmışlardı." Diye konuştu ve gözyaşlarını tutamadı. Ne diyeceğimi bilemeyince kollarımı boynuna dolayıp ona sıkıca sarıldım. Beni sıkıca sardığında içli içli ağlamaya başladı. Onun ağlamasına dayanamayıp bende ağlamaya başladım.


Bir süre öylece ağlayınca geri çekilip yüzünü elinin tersiyle sildi. "Özür dilerim annecim. Doğum gününde saçmaladım. Mutlu olman gereken bir gün bugün." Dedi ve gülümsemeye çalıştı. Bende yüzümü silerken hızla elimi yakalamış ve yüzüğe bakmıştı. Sonra kızarık gözleri tekrar dolduğunda "Kızım?" Diye sordu. Gülümseyerek kafamı salladığımda tekrar sıkıca sarıldı. "Çok mutlu oldum güzel kızım benim. Tarığın seni üzmeyeceğine eminim." Dedi. "Bende çok mutluyum anne. Hem şaşkın hem mutlu böyle çok farklı hissediyorum." Dedim.


"Bu ayrıntıları sabah konuşuruz o zaman. Şimdi güzelce dinlen sen" dedi ve ayaklandı. Aklıma gelenle kapıdan çıkmak üzere olan annemi durdurdum. "Babam da uyumadı dimi anne?" Diye sordum. Kafasını olumsuz anlamda sallayınca "Hemen geliyorum" diyip üstümü çıkarttım ve pijamalarımı üstüme geçirdim.


Tam kapıdan çıkacakken aklıma yüzük gelince babamın akşamdan bayılmaması için çıkartıp yastığımın altına koydum. Annemle beraber odalarına gittiğimizde babamda yatakta uzanmıştı ama uyumadığı kıpırtılarından belliydi. Annem yatağa geçtiğinde babam gözleri açıp "Gözde uyudu mu hayatım?" Diye sormasıyla ortalarına zıpladım.


Bana şaşkınca baktığında kızarık gözleri içimi cız etmişti. Gözlerine çok bakamayıp yorganın altına girdim ve "Bugün doğmuş olan kızına hiçte ilgili değilsin baba! Trip mi atayım istiyorsun?" Diye homurdandım. Annem gülerek bana döndüğünde babamda bana doğru dönüp alnıma uzun bir öpücük bıraktı ve "İyiki doğdun benim küçük bebeğim" dedi. Sesi ufaktan titrediğinde dolan gözlerimi farketmesin diye hızlıca kapattım.


Bu gece uykuya babamın saçlarımı okşamasıyla dalmıştım ve bunu sıklıkla yapsam iyi olurdu çünkü sanki yeni doğmuş bir bebeğin parmağını kavradığındaki gibi huzurlu hissettirmişti.


&&


Diğer bölümde görüşmek üzere arkadaşlar...🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%