Yeni Üyelik
77.
Bölüm

45. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Kısa süre sonra Tarığa ulaştığımda hızla eve adımladım. İçeriden hiç ses gelmezken kapıyı açıp içeri girdim. Salon boş, mutfakta öyle. Ayakkabımı çıkartıp eşyalarımı koltuğa koydum, yatak odasına ilerledim ve pikeye sarılmış olan sevgilimi gördüm. Onu uyandırmak istemediğim için sessizce yatağa yaklaştım ve elimi alnına koydum. Elim anında ıslanırken korkuyla ona yaklaştım. Nasıl bu kadar terlemiş olabilirdi?


Pikeyi üstünden çektiğimde büzüşmüş olan sevgilimle içim bir tuhaf oldu. "Sevgilim..Tarık..uyanır mısın aşkım çok terlemişsin üstünü değiştirelim" dedim ve dolaptan tişört alıp yatağa çıktım. Gözlerini zorla açıp yorgun yorgun bana baktı. "Gözde?" diye kısık sesiyle konuştuğunda, elimle ıslak saçlarını geriye yatırdım.


"Benim sevgilim" dedim. Yüzünde ne kadar yorgun olsada bir gülümseme oluştu ve "Hoşgeldin güzelim" dedi. Acaba duşa mı soksaydım ki? Hep öyle yapıyorlardı, vardır bir bildikleri her halde. Gözleri tekrar kapanınca tişörtü kenara bırakıp Tarığı zorla yataktan kaldırıp banyoya ilerlettim. Kabine girince duvara yaslanıp aşağıya doğru kaydı. Gözleri kapalı sadece dediklerimi yapıyordu.


"Tarık kollarını kaldırır mısın sevgilim?" dedim ama tepki vermeyince panikleyip hemen soğuk suyu açtım. Aniden gelen suyla hızla gözlerini açıp irkilmişti. Bana bakıp "Gözde?" dedi tekrar. "Güzelim kapat şunu" diye ellerini musluğa uzatıyordu ki ellerini yakaladım. "Kendinle gelmen lazım Tarık, ateşine bile bakamadım panikten!" Diye ona kızdım.


"İyiyim ben" diye tekrar musluğa yönelince "Bok iyisin! Rahat rahat dur şurda!" Diye kızdım. Tamam panikleşince gerildiğim gerçeğini bu kadar belli etmese miydim? Homurdanmaya çalışsada onu takmayıp suyun altına çekiştirdim. On dakikanın sonunda zorla da olsa onu yıkamıştım. Tabii bende yıkanmış kadar olmuştum.


Eşyalarını kenara atarken havluyla vücudunu kuruladım. "Titreyip duruyor, bir de ben iyiyim diyorsun Tarık!" Diye söylene söylene kurulama işini bitirdim. "So-soğuk suyla yıkadığın için olabilir m-mi?" Diye sormasıyla ona kötü kötü baktım. Sanki keyiften soğuk suyla yıkamıştım.


"Odaya geçelim yoksa seni burada boğarım sevgilim!" Diye onu odaya yönlendirdim. Bende üstümdeki ıslak kıyafetleri çıkartıp kenara attım. Odaya girdiğimde yine yatağa girmiş uyuyan sevgilimi gördüm. Ulan bir dakika oldu daha!!


Hızlıca yanına gidip "Tarık kalk!" Diye kolundan çekeledim. "Güzelim bırak uyuyayım azcık?" Diye mırıldandı ama asla ilgilenmedim. Kenara koyduğum kıyafetleri alıp tekrar yanına ilerledim. Onu zorla doğrultup oturtmaya çalıştım ama artık ne kadar halsizse zor duruyordu.


Hızlıca tişörtünü ve altını giydirdim. Artık ateşine baksam iyi olurdu. Salona geri dönüp ateş ölçeri aldım ve ateşini ölçtüm. 38,7 yi gösteriyordu. Yani ateşi var. Aklıma gelenle hemen Kerem abimi aradım. En son evdeydi umarım hastaneden çağırmamışlardır.


"Gözde, iyi misin abicim?" Diye endişeli sesini duyunca onu panikletmeden "Abi ben iyiyim. Tarığın ateşi var biraz da ne yapsam bilemedim. Soğuk duş aldırdım sadece. Şu an ateşi 38,7." Dedim ve bir şeyler söylemesini bekledim.


"Çok yüksek değil abicim sakin ol sen. Duş aldıysa iner yavaş yavaş. Yine de arada boynunu kollarını falan soğuk suyla sil abicim. Eğer düşmezse de beni ara tamam mı gelirim" dedi. "Tamam abi anladım. Çorba falan peki?" Diye sordum. Kısıkça gülüp "İştahı olur mu bilemem ama deneyebilirsin" dedi.


Vedalaşıp telefonu kapattım ve mutfağa geçtim. Tarhana yapayım bari, her derde deva dimi. Çorbayı ocakta kaynamaya bırakıp yatak odasına ilerledim. Mışıl mışıl uyuyor gibi duruyordu. Yanına gidip alnına dokunduğumda normal gibi gelmişti ama emin olmak için bu sefer dudaklarımı yasladım. Oyu mis kokulum.


Amacımdan şaşmadan normal gelen ateşiyle geri çekildim. Gözlerini biraz açıp kırpıştırdığında tekrar adımla seslendi. Acaba öncelerinde hayal mi görüyordu ki? Alnına öpücük bırakıp saçlarını geriye yatırdım. "Benim sevgilim. Kalkabilir misin biraz?" Diye sordum. Hazır gözlerini açmışken çorba içirebilirdim sanki.


Kafasını hafifçe sallayınca mutfağa geçip pişmiş olan çorbadan kaseye koydum. Tepsiyle beraber odaya girdiğimde kafasını duvara yaslamış uyukluyor gibiydi. Yatağın yanına geçip oturduğumda gözlerini hafifçe açtı ve tepsiye baktı. Yüzü hoşnutsuz bir şekilde büzüşürken yemek istemediğini anladım. O yüzden ağzına tıkacağım başka şans yok.


Kaşığı ona uzattığımda yorgun yorgun baktı ve içimi cız ettirdi. Yine de içirmekte diretirken sonunda  kaseyi içirmiş, yıkayıp kaldırmıştım. Odaya geri döndüğümde yine uyumuştu. Dudaklarımı yine alnına koyup ateşine baktım. Normaldi sanki. Garanti olsun soğuk su da uygulayayım bari.


Bir kaç saat boynuna ve koluna abimi dediği gibi soğuk suyla silip duruyordum. Saat gece üçe gelirken yeşillerini açmış etrafa garip garip bakmıştı. "Uyu aşkım, yeni yeni rahatladın" dedim. Kafasını bana çevirip yana doğru kaydı. Kolunu açıp "Gelsene" dedi. Allahım sesi bile yorgun. "Rahatça dinlen sevgilim. Hem benim işim var" diye elimdeki bezi gösterdim. "Sen daha gelirsin bana. Gel hadi" dedi ve yanına pat patladı.


Emin olamasam da ateşi daha iyi olduğu için bezi kenara bıraktım ve yanına iliştim. Bana doğru dönüp belimden kendine doğru çekti ve sıkı sıkı sarıldı. Kafam boynunda kalırken, o kafasını saçlarıma gömmüştü. Aklıma daha rahat uyuması gerektiği gelince ondan ayrılıp göğsüme hafifçe dokundum. "Gel bakalım buraya. Hep sen mi yapacaksın" dedim. Yüzündeki gülümsemeyle kafasını göğsüme yatırdı.


Bir elim yüzünü severken diğeriyle saçlarıyla oynuyordum. Solukları göğsüme vururken içimi huzur kaplamıştı. Bir süre sonra solukları derinleşip yavaşlarken uyuduğunu anladım. Ne kadar süre sonra bende gözlerimi kapatmıştım bilmiyorum. Sadece sabah telefon sesiyle uyandığımı biliyorum. Tarık hala üstümde mışıl mışıl uyurken ateşine baktığımda olmadığını fark ettim ve sevindim.


Hala titreyen telefonuma uzanıp arayan annemi yanıtladım. "Efendim anne?" diye fısıldadım. "Kızım, Tarık nasıl oldu? Merak ettim." dedi. Bu saatte mi peki anne? "Daha iyi anne. Uyuyor şu an" dedim. Biraz konuşma sesleri duymuştum ama çokta anlamamıştım. "Annecim kahvaltıya bize gelin. Baban öyle istiyor" dedi. Babam? Benim babam? "Bilmiyorum anne Tarık uyuyor hala. Siz yapın isterseniz" dedim ve göğsümden kafasını kaldıran sevgilime baktım.


Yarı kapalı yeşil gözleriyle ve dağınık saçlarıyla tam öpülesiydi. "Kim o güzelim?" diye yeni uyanmış sesi de eklenince kalbim depara kalkmıştı. Zalımın oğlu! "Annem aşkım, kahvaltıya çağırıyor" dedim. Gözleri yandaki saate bakıp "İstersen gidebiliriz güzelim" dedi. Ağzını yüzünü yicem şimdi ama he!


"Hastasın sevgilim. Dinlenmen lazım bugün sonra gideriz" dedim ama o çoktan üstümden kalkmış beni de kaldırmıştı. "Benim bir şeyim yok güzelim. Hem ilacımı aldım ben" dedi ve boynuma kocaman bir öpücük bırakıp derin bir nefes çekti. Kulağımdaki telefon aklıma geldiğinde Tarığın koluna vurup ondan uzaklaştım. Annem duymamıştır umarım.


"Tamam anne geliriz şimdi" diye konuştuğumda annem gülerek "Tamam annecim, direk gelin ama oyalanmayın. Baban laf yapmasın" dedi. Tarığa kötü bakışlarımı çevirdiğimde içimden hay maşallah demiştim. Tişörtünü çıkarmış gömlek giyiyordu.  Bende telefonu bırakıp yanına ilerledim ve eşyalarımın kısmına baktım. Bir raftı ama yetiyordu. Şimdilik! "Bu arada teşekkür ederim güzelim. Bütün gece uğraştırmışımdır seni" dedi ama sadece kafamı salladım.


Üstümü giyinirken üstümdeki bakışlarını hissediyordum ama dönmemiştim. Tişörtümü indirirken belimden çekilmemle ufak bir çığlık attım. Beni göğsüne bastırıp "Trip mi atıyorsun sen?" diye saçlarımı öptü. Kollarından çıkmak için tepindiğimde kısık sesli kahkahasını duydum. "Bin iyiyim gizilim! Bok iyisin, sese bak!" diye çıkıştım. Beni daha da kendine çektiğinde "Güzelim cidden iyiyim. Cidden bak, sadece sesim biraz kötü" dedi. İkna olmayacağım.


Aha! "Madem iyisin öp beni." diye kollarında ona doğru döndüm. Saçlarıma öpücük bıraktığında "Dudağımdan!" dedim. Beni serbest bıraktığında zaferle sırıttım. "Bakma öyle. Acısını çıkartıcam bunun" dedi ve çorap seçmeye başladı. İşte hasta olduğunu düşünmese şap diye öperdi! İkimizde hazırlanınca dişlerimizi fırçalayıp evden çıktık.


Bu sefer benim arabamla gidiyorduk. Tarık araba için tebrik etmişti ve dj im olmuştu. Şarkılar eşliğinde yolumuz sonlanırken gelirken aldığımız simitlerle arabadan indik. Yan yana geldiğimizde eli direk elimi sarmış ve öpücük bırakmıştı. Ya salak şey. Eriyip gidiyorum burada ben!


Kapıya yaklaştığımızda daha zile basmadan Melih yavrum kapıyı açmış bana sarılmıştı. Daha dün görüştük halbuki. Ona tek kolumda sarıldım ve iteledim. Yüz buluyordu sonra. Bana homurdanıp Tarığın kolunun altına girdi. Üçümüz içeri girdiğimizde annem yanımıza gelip "Hoşgeldiniz. Nasıl oldun oğlum iyi misin?" diye sarılmıştı. Yalnız, acabası, bu evde Tarık benden çok mu seviliyordu?


"Kızım hoşgeldin" diyen babamla gülümsedim. Üzgünüm sevgilim. Hala en çok beni seviyorlar çünkü babam seni çok sevemiyor. Elimi Tarıktan çekip babama sarıldım. "İyiyim Yeşim hanım teşekkür ederim. Şunları vereyim ben size" diye elindeki poşetleri uzattı. Annem Tarığa gururla bakıp babama döndü ve 'bak görüyor musun' bakışları attı. Evet tam olarak böyle baktı.


"Ne zahmet ettin oğlum, gelmen yeterliydi bizim için." dedi ve poşetleri aldı. Tarık babamla da selamlaştığında babam ikimizi de salona yönlendirdi. Salona girmemizle koltukta oturan Saadet teyzeleri gördüm. Eee gitmemişlerdi. Abimler Tarıkla selamlaştığında, tanışmaları gerek diye düşündüm ve "Saadetim, seni sevgilimle tanıştırayım. Sevgilim, Saadetim annemin arkadaşı, eskiden bize yemek konusunda yardımcı oluyordu. Saadetim, sevgilim Tarık, dün bahsetmiştim." diye onunla tanıştırdım.


Sıra Umuta geldiğinde  bana gerek kalmadan elini uzatmış ve "Umut. Eskiden Cenkle beraber çalışıyordum" dedi. Tarık elini sıkarken "Tarık bende." dedi. El sıkışma faslı uzamaya başlayınca koltukta kafasını dikmiş bize bakan Alime eğildim "Bu minikte Ali sevgilim. Umutun oğlu" dedim. Tarık elini Umuttan çekip Aliye uzattı ve el sıkıştılar. "Memur oldum" diye utanarak konuşan Aliyle kahkaha attım. Diğerleri de bana katılırken Alinin yanağına öpücük bıraktım.


"Demek memur oldun" dedim. "Evet" diye masumca konuşunca Tarık, Alinin saçlarını sevip "Bende memur oldum Ali" dedi. Boyuna eğilip "Ama sen diğerleriyle tanışınca memnum oldum de tamam mı?" diye ekledi. "Yanlış mı konuştum?" diye sorunca "Hayır kötü bir şey söylemedin. Dilin sürtmüş oldu sadece." dedi ve doğruldu. Ali kafasını olumlu anlamda sallayıp "Memnun oldum" diye tekrar etti.


Herkes koltuğa çöktüğünde bende anneme yardıma gittim. Arkamdan gelen Saadetim "Kız maşallah! Çok yakışıyorsunuz." diye kolumu dürttü. Ona gülüp "Biliyorum" diye saçlarımı savurdum. Hep beraber masaya oturduğumuzda hoş bir sohbet içindeydik. Babam bardağını bırakıp "Ne yapacaksınız şimdi?" diye çatık kaşlarla sordu. Neyi ne yapacağız?


Tarık "Daha konuşmadık." dedi ve bana baktı. Neyi konuşmadık? "Evlilik annecim" diye yardımıma yetişen annemle "Hee. Bilmem ki, konuşmadık daha" diye sevgilime baktım. Sonrada yüzüğüme bakıp gülümsedim. Daha alışamadım ne yapayım. İki gün oldu daha!


"İşinize karışmak gibi olmasın çocuklar ama bu işler uzatmaya gelmez" diye fikrini sunan Saadetime baktım. Şebnem annem de böyle düşünüyordu. Biraz saçmaydı ama ha erken ha geç fark etmezdi. "Tarığa kalsa bugün evleniriz zaten" diye konuştum. "O kadar da değil" diyen babama baktım. Az önce o sormamış mıydı?


Tarık gülüp çayını babam gibi höpürdetti ve "O kadar Murat bey" dedi. Gülmemek için dudaklarımı kemirirken "Nah evlenirsin! Vermiyorum kız falan" diye yükseldi. Onun bu kızgın haline hepimiz gülmüştük. Omuz silkip "Kaçırırım" diyen sevgilimi dürttüm. Şansını zorlamasan mı sevgilim acaba?!


"Tarık abi sen rahat ol. Ablam sana kaçar zaten" diyen eski kardeşime Tarığın tabağından salam fırlattım. Ben çoktan yemiştim ne yapayım! Herkes yine gülerken babam göğsünü gere gere "Benim kızım yapmaz öyle şeyler" dedi. Annem kahkaha atarken bu sefer ona kötü kötü baktım. "Ay bakmayın öyle. O benim kızım, kaçar tabi" dedi. "Sizde kaçmıştınız dimi sultanım" diye gülen Cenk abime bende katıldım.


"Tabi kaçtım. Bak şu adama, kaçılmayacak gibi mi" dedi ve babamı gösterdi. "Bende kaçardım anne, helal olsun" diye ona arka çıktım. Sonra sevgilime dönüp "Bende sana kaçarım aşkım korkma" dedim. Gülüşlerimizin arasında odaya giren Kerem abime baktım. Yeni uyanmıştı kuşum.


"Günaydın millet" diye sandalyeye çöktü. Onu cevapladığımızda kafasını Tarığa kaldırdı. Şöyle bir inceledikten sonra gülümseyerek "İyisin iyi. Soğuk duş iyi gelmiş" dedi ve tabağına simit aldı. Abi ne yaptın! Masaya kısa bir sessizlik çöktüğünde ne desem diye düşünüyordum.  Kafamı anneme çevirdiğimde şaşkınca abime bakıyordu. Aslında şaşkın da değildi. Sadece 'bunu benim oğlum mu dedi' bakışlarına sahipti.


"Evet iyi geldi. Gözde bütün gece başımda soğuk beziyle bekledi" diyen sevgilime içimden serenatlar yaptım. O ağzını öpeceğim çocuk! Hemen "Hıhı. Çorba da içti zaten. Dediğin şeyleri yaptım abicim" dedim. Abim dediklerini düşünmüş olmalı ki dudaklarını mühürledi ve sadece "Geçmiş olsun" dedi. Tarığa baktığımda görmemen gereken bir şey gördüm.


Umutla bakışıyorlardı! Tabağına baktığımda bittiğini gördüm ve "Sevgilim yediysen bir gelir misin?" diye ayaklandım. Tarıktan önce Umutun bakışlarını üstümde hissedince biraz gerilmiştim. Gökay "Umut abi, sizin düğün ne zaman?" diye sormasıyla Tarık da ayaklanmıştı. "Kısmet bu işler Gökay. Bakıcaz bakalım" diye konuşup arkasına yaslandı.


Onları geride bırakırken odama çıkmıştık. Acaba yanlış anlat mıydı ki? Söylesem mi ki eskiden Umuttan etkilendiğimi? Odada gezinirken "Güzelim niye odana geldik?" Diye sordu. "Tarık ben sana bir şey söyleyeceğim" diye karşısına geçtim.


"Söyle güzelim" diye normal bakınca biraz da olsa rahatladım. "Şey, yanlış anlamanı istemiyorum ama az önce ufak bir gerildim ve söylemek istedim" dedim. Arkasında ki masaya yaslanıp ellerini bana uzattı. Vakit kaybetmeden elini tutunca beni yavaşça kendine çekti ve ellerini belimde birleştirdi.


"Umut hakkında bir şey söylemek zorunda değilsin güzelim." Dedi. Nasıl yani? Nerden biliyordu ki? Bir elini yanağıma çıkartıp sevince "Aranızda ne geçti bilmiyorum evet. Sürekli gözünün sana kaymasından da rahatsız oluyorum buna da evet. İlgilenmemeye çalışıyorum ama bazen elimde olmuyor ve kendim sahip çıkamıyorum. Sana bakan herkesi dövmek istesemde, senin tavırlarının ve bakışlarının farkındayım. Bunun seninle bir ilgisi yok yani güzelim" dedi.


"Kızmadın ya da kıskanmadın mı yani?" Diye sordum. Gülümseyip alnımı öptü ve "Tabikide kıskanıyorum. Sadece her kıskandığımda seni germek istemiyorum. Bir Mert vakası daha yaşanmasın dimi?" Dedi. "Hissediyor musun?" Diye sordum ve ona yaslandım.


Biraz düşünüp "Neyi?" Diye sordu. "Böylee kollarına doğru eridiğimi" dedim ve odayı dolduran kahkahasıyla bende güldüm. "Sen adamı delirtirsin" dedi ve sıkıca sarıldı. Bende kollarımı boynuna sardım ve "Yine de bil sevgilim. Sadece ufak bir etkileşim olmuştu. Sonra zaten hislerimi farkedip bıraktım" dedim.


Elimin altında gerilen sırtıyla "Söylemesen de olurdu tabi." Dedi. Geri çekilip parmaklarımla sakallarını sevdim. "Bil istedim. Aramızda yanlış anlaşılmaya yol açacak bir şey olsun istemiyorum" dedim. "Olmaz güzelim" dedi ve boynumdan bir nefes çekti.


"Biz niye buraya geldik?" Diye öpücük bırakınca geri çekildim. "İlaç için tabiki. Çekil hemen" dedim ve onu iteleyip çekmeceme yöneldim. İlacı alıp eline tutuşturduğumda sürahimden de su doldurup uzattım. O ilacını içinde aşağıya indik ve salonda sohbet eden ailemin yanına oturup bizde onlara katıldık.


Saatleri sohbetle yok ederken Saadet teyzeleri yolcu etmiştik ve bizde restoranıma gitmiştik. Biraz orada vakit geçirince Tarık adliyeye geçmişti. Restoranın yoğunluğuna artık adapte olmuştuk ama yine de yoruluyorduk. Bir ara bir eleman alsak iyi olurdu. Batu kuşum bu fikri sunduğunda hemen kabul etmiştim ve ondan haber bekliyordum.


Kendisi yönetici ortağım olarak bu işlerden sorumluydu. Yakışıyordu da he! Restoranda da işimizi bitirince evlere dağılmıştık. Dün gece geç yattığımdan ötürü kendimi direk duşa atıp sonrasında yatağa girmiştim. Tarıkla biraz konuştuktan sonra kendimi uykuya teslim ettim.


&&


Diğer bölümde görüşmek üzere...🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%