Yeni Üyelik
80.
Bölüm

48. Bölüm

@merida_xx

Gözlerimin üstündeki ağırlık yok olduğunda gözlerimi açtım ve kısık bir küfür mırıldandım. Nedeni ise bu beyaz tavandı. Gözlerim yine kapanacakken telaşla duyduğum sesler beni engelledi. O aydınlık bir anda karardığında "Biraz açılın!" Diye yükselen abimin sesini duydum.


"Gözde? Abicim beni duyuyor musun?" Diye gözümün içine içine ışık sokuşturunca "Çek şunu abi" diye konuştum ama sesimi ben bile zor duydum.


Gözlerim açık kaldığı sürede görüntüm netleşti ve bu sefer abimi gördüm. "Gözde? Annecim nasıl hissediyorsun?"diye elimdeki baskıya baktım.


Sadece kafamı salladım ve gözlerimi kapattım. "Gözde yorgunsun biliyorum abicim ama artık uyanman gerek" diye saçlarımı seven kişiyi görmek için gözlerimi araladım. Hakan abimdi. "Uykum var" diye mırıldandım gözlerim kapanırken. Etrafta dönen mırıltılardan uykum dağılmaya başlamıştı.


Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama yanağımdaki parmaklarla gözlerimi araladım. Karşımda gördüğüm Tarıkla gözlerimi kırpıştırdım. Parmaklarını yüzümden çekip saçlarıma çıkarttığında anın verdiği mayışma yine beni uykuya çekecekti ki "Hayır hayır, uyuma güzelim" diye konuştu.


"Aşkım biraz daha sonra uyanırım. Kıyafetleri o zaman yerleştiririz" diye yatakta dönmeye çalıştım ama hissettiğim acıyla, acı iniltim yayıldı. "Gözde!" Diye beni eski halime getiren kızgın gözlere baktım. Ha doğru hastanedeydim ben. "Rahat dur güzelim, dikişlerin zarar görecek!" Diye kızmaya devam ederken susmak işime geldi.


Abim de gelip küçük azar çekip Tarığa uzunca baktı ve odadan çıktı. "Annemler nerede?" Diye sorduğumda gerginliği ve çökkünlüğü gözlerinden okunan nişanlıma baktım. "Dışarıdalar güzelim" dedi ve yatağın kenarına oturup elimi tuttu.


"Gözde konuşmamız gereken önemli bir konu var güzelim" diyerek yanağımı sevdi. Biraz doğrulmaya çalıştığımda bana yardım etti ve eski konumunu aldı. Bir kaç derin nefes aldı ve gözlerimizi birleştirdi. "Iıı güzelim" diye mırıldanınca elini kucağıma aldım ve "Sen niye kıvranıyorsun sevgilim?" Diye sordum.


"Gözde, beni kesmeden dinle tamam mı güzelim. Nasıl söylemem gerektiğini zaten bulamadım. Hani bıçaklandın ya sen?" Diye bu sefer mutluluktan parıldamayan gözlerle bana baktı. Bu beni biraz germedi desem yalan olurdu. "Evet hayatım, ama ben bir şey yapmadım bu sefer. Gerçekten bak. Bir tane küçük fil gördüm, çok hoşuma gitti onu almıştım. Kızların yanına döndüğümde ne oldu olduysa. Cidden ben bir şey yapmadım." Diye kendimi sağlama aldım. Çünkü cidden bir şey yapmamıştım.


Tarık ise gözlerini kırpıştırıp "Ne fili?" Diye sordu. "Kıyafetlerim buradaysa tabi atmadılarsa, cebine koymuştum. Getirir misin sevgilim?" Dedim. Kafasını sallayıp beni reddetti. "Önce konuşalım güzelim" dedi ve konuşmama fırsat vermeyerek "Daha kontrol ettirmedik tabiki, bunu unutma önce." Dedi.


Bakışlarını sürekli benden kaçırmaya da başlamıştı. Ne oluyordu? "Gözde, bıçak rahmine zarar vermiş ve kontrol ettirmemiz gerekiyor" dedi. "Ne kontrolü?" Diye sordum. "Kontrol çocuk sahibi olup olamayacağımızı söylecek güzelim" diye derin bir nefes verdi. Nasıl yani? Bir süre ona boş boş bakıp "Ne diyorsun sen Tarık?" Diye sordum. Ne alakaydı şimdi!


Tarık dolu gözlerini benimle buluşturduğunda "Güzelim bıçak rahmine zarar vermiş. Doktor kontrol edilmesini gerektiğini söyledi" dedi zorlanarak. "Şaka mı yapıyorsun sen? Ben karnımdan bıçaklandım Tarık! Bunun çocukla ne alakası var!" Diye bağırdım. Saçmalığın daniskası! Önümü açıp yaraya bakacağım sırada Tarık ellerimi tutmuş ve "Gözde sakin ol! Kendine zarar vereceksin" diye beni sakinleştirmeye çalışıyordu.


"Hayır Tarık kontrol edicem! Eminim karnımdan bıçaklandığıma, orası acımıştı!" Dedim dolan gözlerimle. Yavaşça ama bir o kadar sıkı şekilde beni göğsüne çektiğinde gözyaşlarım akmaya başladı. "Daha belli değil güzelim yapma böyle yalvarırım" diye titreyen sesiyle konuştu.


"Ama zarar görmüş dedin, zarar gördüyse bebeğimiz nasıl tutunacak ki" diye hıçkırdım. Bana bir şey demeyip saçlarımı okşadığında ağlamam artmıştı. "Önce kontrol edelim güzelim, sen kendini toparlamaya çalış" diyerek kafamı göğsünden kaldırdı ve alnıma uzun bir öpücük bıraktı.


"Şimdi. Şimdi baksınlar Tarık" diye ona baktım. "Olmaz. Kendine gelmen lazım birtanem. Onun acelesi yok" demesiyle ona sinirle baktım. "Tarık şimdi dedim!" Diye yükseldim. "Gü-" "Tarık!" Diye onu susturduğumda dışarıya çıktı. Ellerimle yataktan destek aldığımda "Allahım lütfen gerçek olmasın" diye akan gözyaşlarımı sildim.


Kapı açılıp içeriye annemler girdiğinde durdurduğum gözyaşlarım yine başlamıştı. Hemen yanıma geldiklerinde "Anne doğru olmasın lütfen" diye onlara baktım. Kızarık gözleri benden başka her yere bakarken "Annem sakin ol, daha bir şey belli değil" dediler ama sesleri kısılmıştı bile.


Kapı tekrar açılıp Tarık girdiğinde derin bir nefes aldık ikimizde. "Gelecekmiş birazdan" diye konuştu ve cam açtı. Annemler doktorun gelmesiyle odadan çıktığında Tarık yanıma gelmişti. "Geçmiş olsun Gözde hanım. Doktorunuz bilgi verdi izninizle kontrol edebilir miyim?" Diye sordu.


Yavaşça kafamı salladım ve üstümdeki hasta önlüğünü yukarı çıkardım. Tarıkta açıkta kalan bacaklarımı örtüp elimi tutmuştu. Doktor bize gülümseyip yarımın altına jel sıktı ve probu bedenimde gezdirmeye başladı. Gözlerim dolmaya başladığında Tarığın elini sıktım.


Tarık alnımı öpüp "Sakin ol güzelim." Dedi. Kolaysa sen ol! Doktor aleti karnımdan çektiğinden panikle ona döndüm. "Ne oldu? Çocuğum olabilecek mi?" Diye hızlıca sordum. Doktor aletini kenara iterken bir şey söylememişti. "Bir şey diyecek misiniz?" Diye çıkıştığımda "Gözde hanım, sakin olun lütfen"


"Hepiniz bir sakin ol diye tutturmuşsunuz!" Diye yükseldim ama sonra kendimi susturdum. "Bu tepkinizi anlayışla karşılıyorum. Öncelikle evet rahminiz zarar görmüş ama bu oluşabilecek bir bebek için sorun teşkil etmiyor. Sadece o dönemde ekstra dikkatli olmanız yeterli olur" demesiye derin bir nefes verdim ve kafamı arkaya yasladım.


Adama teşekkür bile etmemiştim ama şu anki derdim başkaydı. Tarığa baktığımda o da oldukça rahatlamış görünüyordu. Kenardan peçete aldığında karnıma yöneldi. Bedenimdeki jeli temizlerken "Duş alamam dimi?" Diye sordum. Tarık peçeteyi kenara bıraktı ve bana sıkıca sarıldı.


"Daha sonra olur güzelim" diye mırıldandı. Onun göğsüne sığınmışken az önceki durumu hayatım boyunca unutamayacağımı biliyordum. "Eğer çocuğumuz olamayacağını öğrenseydim senden ayrılırdım" dememle sarıldığım bedeni kaskatı kesilmişti.


"Ne saçmalıyorsun Gözde!" Diye sertçe çıkıştı. Yalan söyleyemezdim ki ona. O bu kadar çocuk sahibi olmak istiyorken ona bunu yapamazdım. "Duydun işte" deyip ondan ayrıldım ve öfkeli gözleriyle bakıştım. "İlaçlar kafanı bulandırdı her halde. Yat dinlen güzelim hadi" diyerek beni geri yatırdı.


"Hayır ben ciddiyim" diye yatarken ona baktım. Kaşlarını çatılırken "Sebep?" Diye sertçe sordu ve "Çocuğumuz olamayacağı için mi!" Diye çıkıştı. Kafamı olumlu anlamda salladığında burnundan sinirli bir nefes verdi.


"Sensiz bir hayat sürebileceğimi düşündüren ne oldu?" Diye yükseldi. "Gerçekten bunu mu düşündün? Yani baya baya bitirecektin?" Diye ekledi. Tekrar kafa salladığımda "Şaka gibisin gerçekten" diye hayal kırıklığı ile bana baktı. Bakışları beni ezerken "Sana bunu yapamazdım" dedim.


"Bana onu yapamazdın ama beni sensiz bırakırdın!" Diye konuştu ve "Sence sensiz olduktan sonra diğer şeyler benim umurumda olur mu Gözde? Varsın olmasın çocuğumuz ne olacak! Benim için önemli olan sensin, ben burada ölüp ölüp dirilirken aklımın ucundan bile geçmedi böyle bir şey!" Diye bağırdı. Cama doğru adımlayıp tekrar bana döndü ve "Hazır buradayken bende bir kontrole gireyim bari! Belki benim çocuğum olmayacaktır, ayrılırsın benden!" Diye bağırmaya devam etti.


Kapı hızla açıldığında babamı gördüm. Öfkeli bakışları Tarıkla buluşurken "Ne oluyor burada? Niye bağırıyorsun!" Diye çıkıştı. Annem de babamın arkasından girip "Murat dışarı gel lütfen!" Diye babamı çekiştirdi ama babamın çıkmaya niyeti yoktu. Tarık babama bakıp "Bizi yalnız bırakır mısınız Murat bey!" Diye konuştu.


Babam Tarığa sertçe bakıp "Kızıma bir daha bağırdığını duymayayım!" Dedi ve bana baktı. "Bizim özelimiz sizi ilgilendirmez! Dışarı çıkın lütfen!" Diye atağa kalkan nişanlımın elini tuttum. "Murat! Dışarı hadi çabuk!" Diye sonunda babamı odadan çıkartan anneme minnettardım.


Kapının kapanmasıyla Tarık elini benden kurtardı. "Tarık, özür dilerim. Ben sadece öyle doğru gelir diye düşündüm." Dedim üzgünce. Diğer taraftan hiç düşünmemiştim ki ben. "Yanlış düşündün ama" diye aynı öfkeyle konuştu. Yerimde doğrulmaya çalıştığımda dikişlerim canımı yaktığı için acıyla inlemiştim.


Hızlıca yanıma gelip "Rahat dur biraz" diye azarını çekti. "Özür dilerim. Az önceki olayı unutamaz mıyız?" Diye sordum. Evet demesine ihtiyacım vardı. "Unutamayız Gözde. Dediklerinin ne kadar saçma olduğunun farkına varman lazım. Ayrıca sorduğum soruya cevap vermedin. Eğer benim çocuğum olamazsa benden ayrılır mısın?" Diye tekrar sordu.


"Hayır tabiki Tarık. Düşüncesizce konuştum sevgilim, özür dilerim" diye tekrar konuştum. Elimi ona uzatıp "Lütfen" diye mırıldandım. Bir kaç derin nefesten sonra elimi tuttu ve "Bir daha böyle saçmalarsan cidden bozuşuruz" dedi. Yanıma oturduğunda biraz kenara kaydım ve uzanmasını istedim.


Yanıma uzandığında dikişlerime dikkat ederek ona döndüm ve kafamı göğsüne yasladım. Boynumun altından uzanan kolu sırtımı sarmaladı ve alnıma uzun bir öpücük bıraktı. Diğer elimi karnına koyduğumda tişörtünün üstünden sevdim.


Sırtımı ve kolumu seven eller beni uykuya çekerken "Seni seviyorum" diye mırıldandım. Göğsü derince kalkıp inerken "Bende seni seviyorum" diye fısıldadı. Gözlerim huzurla kapandı ve kendimi rüyalar alemine bıraktım.


———————————————————————————


"Aşkım o kısmı da ben alayım mı?" Diye elimdeki elbiselerle Tarığa baktım. Bana elindeki kravatlarla dönüp "Güzelim zaten bana küçük bir yer bıraktın" diyerek aldığı kısmı gösterdi.


Hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu ve dikişlerimden kurtulmamdan sabah gerçekleşti. Şimdi ise Tarıkla giyinme odamızı yerleştiriyorduk. "Ama senin çok kıyafetin yok ki sevgilim. Bak takım elbiselerin zaten askıda, kravatlarını da saatlerinin yanına koyuyorsun" dedim.


Bir umut kendi kısmından yer verebilirdi. "Hayır olmaz. Eğer izin verirsem bir rafa kadar gerilerim seni biliyorum güzelim" dedi ve kravatını çekmeceye koydu. Dudaklarımı büzüp elimdeki elbiseye baktım. Evsiz kaldı güzelim elbise. Onu diğerlerinin yanına sıkıştırdığımda kulağıma dolan güzel gülme sesiyle arkamı döndüm.


"Ne gülüyorsun sen?" Diye ellerimi belime koyup karşımda sırıtan nişanlıma baktım. Tam dayaklıktı ama dayağı sevdiğimden atasım vardı. Hani böyle döve döve severler ya aynı öyle. "Yok bir şey güzelim" dedi ve çoraplarının bulunduğu sepeti aldı. Onu izlediğimi farketmiş olmalı ki bana dönüp gülümsedi. Gerçi nasıl fark etmesin hayran hayran bakıyorum adama.


"Sakın bana çoraplarımız beraber dursun deme" dedi. Aslında fena fikir değildi. "Karışır onlar sevgilim. Bu hakkımı başka bir üründe kullansam?" Diye hevesle sordum. Ayağa kalkıp bana yaklaştı ve belime sarılıp yanağıma öpücük bıraktı.


Hemencecik kollarında mayışırken ellerimi koluna koydum. "İstediğin gibi kullanabilsin güzelim" dedi. Ay o yeşil gözlerine kurban. "Hakkımı senden yana kullanıyorum o zaman" diye burnuna burnumla vurdum ve dudaklarına yöneldim. Dudaklarımız aşkla birbirini karşılarken bedenlerimiz birbirine yapışmıştı.


Alt dudağım onun dudakları arasında yok olurken derin bir nefes aldım. Elimi saçlarıyla buluşturduğumda onun elleride kalçama inip oyalanmaya başladı. Uzun süredir birlikte olamıyorduk ve onu deli gibi özlemiştim.


Dudaklarımızı ayırdığında alınlarımız birleşmişti. "Seni özledim" diye fısıldadım. Dudakları yanağımda dolaşıp boynuma ulaştışında derin bir nefes aldı ve "Çok özledim hemde" diye fısıldadı. Bir haftamız kalmıştı zaten, sonrası hayır olsundu.


Kafasını boynumdan çekip "Balayı valizini de hazırlayalım" dedi ve alnıma öpücük bırakıp geri çekildi. "Ah işte regl olmayacaktım" diye sızlanınca odada kahkahası yankılandı. Bende gülüp "Gülme Tarık, bir ay oldu neredeyse" diye sitemle konuştum.


"Sen adamı delirtirsin güzelim" diye kafasını iki yana salladı ve ortadaki adaya valizi koydu. "Nereye gideceğimizi hala söylemedin ama aşkım. Ne koyacağımı ne bileyim ki ben" dedim. Balayını tamamen Tarık ayarlamıştı ve hala plandan bahsetmemişti. Sadece iki hafta süreceğini biliyordum.


"Ben hazırlarım sevgilim. Sen verdiklerimi katlayıp valize yerleştirebilirsin" dedi. Beni valizin yanına oturttu ve benim kıyafetlerime yöneldi. "Aşkım iki hafta için bu valiz küçük değil mi?" Diye sordum. Tamam büyük boydu ama ikimizde bir valizi ortak kullanacaktık. Ne kadar sığardı ki?


Bana elindeki elbisemle yaklaştı ve burnuma tatlı bir öpücük bıraktı. "Sadece bir hafta kalacağız çünkü güzelim" dedi. Ee ama ikiydi. "İki demedik ki sevgilim?" Diye sordum. Bunu yanlış biliyor olamam her halde. "Evet iki hafta güzelim. Biz bir hafta başka yerde olacağız. Bir haftamızı da evimizde geçireceğiz." Dedi. Hııı öyleyiii.


""Yani bir hafta evimizde olacağız?" Diye gülümsedim. O da gülümseyip tekrar kıyafetlerime yöneldi. Bende bıraktığı elbisemi valize yerleştirdim. Kalın şeylere de bakıyordu, allah aşkına nereye gideceğiz biz? Bir kaç parça kalın üst ve kalın çorap bile uzatmıştı.


"Bakma öyle söylemeyeceğim" diye yanağıma sert bir öpücük bıraktı. "Ama sevgilim insan hiç müstakbel eşinden gizli gizli işler çevirir mi?" Diye valizin içine baktım. Hala anlamıyorum!! "Ne ne? Neyinden dedin?" Diye sorunca bakışlarımı onun gözlerine çıkardım ve "Eşinden" diye omuz silktim.


"Ama kötü bir şey saklamıyorum ki güzelim, sürpriz sonuçta" dedi söylemeyeceğini yeterince belli ederken. Bu böyle olmayacak, benim bunu öğrenmem lazım! Elbiselerime gözüm kayınca ona farkettirmeden sırıttım ve "Aşkım o zaman şu çekmeceden tanga verebilir misin?" Dedim çekmeceyi işaret ederken.


Valize koyduğu kendi kıyafetiyle bir süre bakıştı ve "Ne vereyim?" Diye sordu. "Tanga. Şuradalar zaten. Rengi fark etmez sevgilim" dedim ve onun eşyasını düzgünce valize koydum. "Tangayı ne yapacaksın?" Diye saçma bir cümle kurunca gülmemeye çalışarak şaşkın yüzüne baktım. "Ee sevgilim elbiselerin altına giyiyorum ya?" Dedim.


Bir süre bana baktığında "Evet sevmiyorum ama elbiselerin altına bazen giyiyorum. Ayrıca nasıl farketmezsin aşkım, daha güzel görünüyor" diye konuştum ve çekmeceme ben ilerledim. Çamaşırlarım bana el sallarken bende onların arasından seçim yapmaya başladım. İki tane tangamı valize koyarken Tarığın bakışları da valizdeydi.


"Kaç gün kalacağız peki aşkım yol yapacak mıyız? Ona göre diğer çamaşırlarımı da koyayım?" Dedim. Ama bu sefer amacım gerçekten oydu. Çamaşır önemli yani. "Güzelim bilerek mi yapıyorsun?" Diye dönen bakışlarına olumsuz anlamda kafa salladım.


"Hayır aşkım. Ciddi bir konu bu" dedim ve bir kaç takım çamaşırımı da valize koydum. Tarık çamaşırları biraz kaldırıp baktığında bir şeyler mırıldandı ama duyamadım. Geri yerine bırakıp kendi dolabına gitti. "Evleniyorsun zaten oğlum sorun yok" diye fısıltısını duymuştum ve bu beni neredeyse güldürecekti.


"O zaman gecelik almıyorum?" Diye sorunca "Hayır!" Diye yükseldi. "Tamam niye kızıyorsun aşkım, allah allah" diye sevgili çamaşırlarımı sevdim. Tarık size çekmecelerinden sinirle bir şey arıyordu. Aslında sinirli de değildi sadece bahsettiğimiz konu onu biraz etkilemiş olabilirdi.


"Sevgilim, düğünden sonra direk mi geçeceğiz yoksa eve gelecek miyiz?" Diye sordum. Bu da önemli tabikisi. Bana bakıp "Niye sordun?" Dedi. Sinirli nişanlım benim. Ağzını yüzünü yiyeceğim o olacak. Yanına ilerledim ve kollarımı boynuna sardım. "Ee sevgilim gelinliğin altına ona göre bir şeyler giyeceğim" dedim. Aslında alakası bile yoktu, giyeceğim jartiyer çoktan hazırdı ama bunu Tarığın bilmesine gerek yoktu.


Gözlerini kısıp "Bilerek yapıyorsun" diye söylendi ve "Ama hoşuma da gidiyor" diye de ekledi. Ben ona gülerken beni yine belimden kendine doğru çekmişti. "Seçeneklerimiz neler güzelim?" Diye sordu dudaklarıma doğru. Neyin seçeneği? "Ne için?" Diye sordum bakışlarım dudaklarındayken. Dudakları kıvrılınca "Direk balayına geçersek ne giyeceksin? Eve gelirsek ne giyeceksin?" Diye sordu.


Onun eğlenen tavrı beni de eğlendirirken "Balayına geçersekte, eve gelirsekte jartiyer giyeceğim" diye sırıttım.  Yutkunma sesini duyduğumda "Tabi üzerimde kalma süresi yolumuza bağlı" dedim. Gözlerini kapatıp "Hay sikeyim" diye mırıltısını bu sefer duymuştum. Beni kendinden uzaklaştırıp "Babana katılacağımı hiç düşünmezdim ama düğüne kadar bana yaklaşma güzelim" dedi.


"Ne?" Diye şaşkın bakışlarıma şaşkın sesim de eşlik ediyordu. "Öyle Gözde, bütün ayarlarımla oynuyorsun." Diye sitemle konuştu. "Sen ciddisin?" Diye sordum. Kafasını hızla salladı ve "Evet güzelim" diyerek valize bir kaç tane de çorap tıkıştırdı. Bu dediğine oldukça pişman olacaksın sevgilim.


Biz sessizce valizimizi hazırlarken sonunda bitirmiştik. Aşağıdaki tıkırtılarla "Annemler mi?" Diye sordu. Onu onayladım ve "Evet sevgilim, mutfak için kiler kısmına yardım ediyorlardı." Dedim ve aşağıya inmeye başladım.


"Dolap da dolu mu olsaydı ki Yeşim?" Diye soran Hülya teyzenin sesiyle farkettirmeden onları dinlemeye başladım. "Yok be Hülya, zaten çocuklar balayına gidecekler bozulurlar falan. Gelince yaparlar alışverişlerini." Diye mantıklı konuşan annemle sırıttım. Evet ilk alışverişimizi beraber yapacaktık.


"Doğru dedin. Neyse o zaman burası da bitti" dedi Hülya teyze. "Bunlar bahçeye ne yapmış böyle ya? Güzelim çiçekler ölmüş" diye Şebnem annemin sesini duydum. Melih yavrum. Eski kardeşim. "Melih yapmış onu Şebnem. Geçenlerde söyledi ablamın bahçesiyle ben ilgilendim diye. Demek ilgilenmekten kastı batırmakmış" diyen annemle kıkırdadım.


Belimi saran kollarla ensemde de öpücük hissettim. Kim olduğu zaten kokudan belli olurken "Hani uzak durmak istiyordun?" Diye sordum. "O uzak durmak böyle bir uzak durmak değil" diye söyleyince ona doğru dönüp omuz silktim. "Aynı şey" demeyi de ihmal etmedim tabi.


"Değill. Yukarıdaki gibi beni öyle sınarsan hoş olmaz" dedi. "Ne yani seni böyle sıkıştıramaz mıyım? Kim demiş!" Diye çıkıştım. Tarık kısık sesle gülüp "Hayır tabiki güzelim onu mu diyorum. Sadece dediğin gibi bir ay olmuş, ki bizim için oldukça uzun bir zaman, sen böyle tatlı tatlı bana sırnaşırsan tükenen iradem bize hiçte yardımcı olmaz" dedi.


Banane. "O kısımla ilgilenmiyorum sevgilim. Ki zaten bende iradenin bize yardım etmesini istediğimi sanmıyorum" diyerek ensesinde parmaklarımı gezdirdim. Alnını alnıma dayayıp "Sına sen sına" diye atarlandı. Mutfaktaki kahkaha sesleri bizi ayırırken mutfağa girdim.


"Oo altın kızlar, neler yapıyorsunuz?" Diye sordum sanki az önce dinlememiş gibi. "Bitirdik işte annecim siz ne yaptınız tamam mıdır giyinme odanız?" Diye sordu annem. Kafamı sallayıp "Bitti anne bitti. Valizi de hazırladık o da tamam. Hadi siz bahçeye geçin de ilk kahvenizi yapayım" diyerek onları verandaya yolladım. Yiyecek bir şeyimiz yoktu ama kahvemiz vardı tabikii.


Ben yeni takım fincanlarımı özenle tepsiye dizdiğimde yine ensemde bir sıcak nefes hissetmiştim. Yok bizim bir an önce evlenmemiz lazım! "Ben çıkıyorum güzelim, bizim çocuklarla buluşacağız. Siz hala buradasınız sanırım?" Diye sordu.


"Evet aşkım, bizimkilere kahve yapıyorum şimdi sende ister misin?" Diye sordum. "Yok sağol güzelim" dedi ve boynuma öpücük bıraktı. "Siz ne yapacaksınız?" Diye ona doğru döndüm. "Şu bekarlığa veda için mekan bakarız büyük ihtimalle. Selim ben buldum bir kaç yer dedi, onları ayarlarız" dedi. "Tamam o zaman, haber verirsin sevgilim" dedim ve dudaklarına öpücük bıraktım.


"Ayy tövbe bismillah! Çocuklar çok pardon ben şey, aman neyse gittim ben" diyerek koşar adım bahçeye çıkan Hande teyzeye koca gözlerle baktım. Bahçe kapısını açık olduğundan Hande teyzenin "Ayy çocukları bastım ben hanımlar. Vallahi çok utandım" demesiyle Tarığı kendimden itekledim. "Rezil olduk Tarık! Niye yakın yakın davranıyorsun ki? Git az öteye!" Diye utançla yerimde tepindim.


"Ulan teyze! Bahçede değil miydi onlar güzelim?" Diye sordu. Hande teyzeyi görmemiştim ki ben mutfakta. "Annemler orada da Hande teyze dikkatimden kaçmış." Dedim. "Off ya. Nasıl gideceğim şimdi yanlarına?" Diye düşünürken kahveleri cezvelere boşalttım.


Tarık "Bir şey olmaz güzelim, hem teyzem abarttı. Ben bir görüşürüz diyeyim sonra da çıkarım" dedi ve bahçeye ilerledi. "Senin için hava hoş tabi! Yanlarında oturacak olan benim" diye söylene söylene bahçeye çıktım ve yanlarına ilerledim. Tarık konuşmasını bitirmiş olmalı ki bana doğru adımladı ve "Görüşürüz güzelim" diyerek öpüp çıkışa ilerledi. Dudağımdan öptü!


Elimdeki tepsiyle kalakalırken bakışlarımı annemlere çevirdim. Hepsi başka yere bakarken yanaklarım ısınmaya başlamıştı. Hızlıca yanlarına gittim ve tepsiyi masaya bıraktım. "Siz alın lütfen, ben Tarığa bir geçireyim, ay aman yolcu edeyim" diye hızlı hızlı konuşup çıkışa doğru adımladım.


"Aşkım, bekle beni! Bekle beni müstakbel eşim!" Diye bağırarak peşinden koşturdum. O da koşar adımlarla arabaya biniyordu.


Diğer bölümde görüşmek üzere...🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%