Yeni Üyelik
81.
Bölüm

49. Bölüm

@merida_xx

"Benim ismimi de yazın!" Diye bağıran Melihle sabır dilendim. Kına ayakkabısının altına isim yazmakta nereden çıkmıştı! Yeni yeni adetler çıkarıyorlardı. Lardı diyorum çünkü Melihle beraber Selimde aynı şekilde davranıyordu.


"Anne vallahi kafayı yiyeceğim şimdi! Melihin evde ne işi var?" Diye kaftanımın eteklerini biraz kaldırıp çıplak ayaklarımı gösterdim ama annemler beni bir tarafına takmamış ve aynada kendi üst başlarını düzeltiyorlardı.


"Şebnem olmuşum dimi bi baksana" diye etrafında dönen anneme bezgince baktım. "İyisin canım iyisin. Hülyalar geldi mi ki?" Diye o da kendini anneme gösterdi. "On dakikaya gelirlermiş, kız Şebnem bir akrabaları gelmiş bahçe doldu taşıyor. Bizde mi çağırsaydık ki?" Arkadaşlar burada gelin beni!, ben!


"Annee!" Diye bağırdığımda ikiside sıçrayıp bana döndü. "Ay kızım niye bağırıyorsun?" Diye damaklarını yukarı ittirdiler. Ayaklarımı tekrar gösterip "Ayakkabım yok!" Diye aynı sinirle konuştum. Bir de biri yetmemiş iki ayakkabımı da almışlardı.


Annem yanıma gelip "Kızım niye giymedin ayakkabını birazdan başlayacak kına. Hem kızlar nerede?" Diye sordu. "Suna ayakkabılarımı alıp kaçtı! Altına isim yazacaklarmış, en son Melihin beni de yazın seslerini duydum! O niye hala burada?" Diye sordum bende.


"Annecim Selim çerezleri bırakmaya geldiğinde Melihi alacaktı. Demek hala gelmemiş, gelir birazdan da şu ayakkabılarını alalım artık" diyerek odadan çıktı. Annem bana gülümseyip "Çok güzel oldun annecim" diye bana kısa bir sarılış verdi ve çekildi. "Ağlamak istemiyorum o yüzden bu kadar yeter. Ben şimdi aşağıya ineyim, kızlar aşağıdadır. Yollarım onları" diye o da çıktı.


Odada tek kalmamla aynadaki görüntüme baktım. Kaftanımı kırmızı değilde lacivert seçmiştim. Kırmızı da güzeldi ama laciverti daha çok sevmiştim. Saçlarım dalga dalga omuzlarıma dökülüyordu, makyajımda kendini belli ediyordu. Bu sefer makyajım hafif değil biraz iddialıydı. Gelinim ben çok normal!


Kapım açıldığında içeriye içeriye Denizim girdi. Geçen gün onun miniğinin de cinsiyetini öğrenmiştik. O da erkekti ve iki kere erkek halası oluyordum.Annemler habere o kadar sevinmişlerdi ki babam, abimin odasınında eşyaları düzenlemeye başlamıştı bile. Düğünümü beklemedi yani.


"Gözde, ışıl ışılsın ablacım" diye hemen gözleri dolan Denizime baktım. Bir de bu vardı tabi. Ama bu sefer tek değildi, Eylülümle beraber ağlıyorlardı. Ona kollarımı açtığımda hemencecik sarılmıştık. "Teşekkür ederim. Sende son derece şıksın yalnız" diyerek onu etrafında döndürdüm. Uzun balık bir elbise giymişti ve çıkmış göbüşü ben hamileyim diyordu.


Hemen elimi uzatıp yiğenimi severken "Halasının tosun paşası, sağlıkla doğda ağzını yüzünü yiyeceğim" dedim ve Denizim ağlamadan geri çekildi. Benim duygusal toplarım. Kapı tekrar açıldığında Ece elinde ayakkabılarımla önüme çöktü.


"Gözde, ayakkabının topuğuna bile harf yazan var" derken ayakkabılarımı giydim.


"Diğerleri nerede?" Diye sorduğumda ayağa kalkıp üstünü düzeltti ve "Şimdi, Dide abla misafirleri karşılıyor, Eylül abla sanırım ağlıyordu, Suna ve Elif buraya geliyordu, Selda da Melihi kovalıyordu. Başka kim kaldı?" Diye bana baktı. Omuz silktim ve "Boşver vazgeçtim. Hadi inelim" diye son bir kez aynada kendime baktım ve bahçeye doğru ilerledim.


Kınam son derece ağlak bir şekilde geçiyordu. Etrafımda dönen kızlarda annemlere eşlik ediyordu. Ulan benim ağlamam lazım değil mi! Müzik durduğunda Dide abla yanıma geldi ve "Gelin elini açmıyor Hülya hanım!" Diye bağırdı. Herkes ona kıkırdarken o bana eğildi ve "Diğer elini de açma sakın!" Diye uyardı. Bir tane yeterdi ama fazlası göz çıkarmazdı canım.


Hülya teyze son derece kaynana havasına girmiş ve gerile gerile yanıma gelip çantasından tam altın çıkardı! Maşallah maşallah! Elimi hemen açıp uzattığımda gülüşmeler duydum ama banane yav! Tam altın bu! Dide abla diğer avucumu da Hülya teyzeye uzattığında ona ta tam altın koymuştu. Maşallahtı o zaman!


Kınamı Dide abla yaktıktan sonra elime tül geçirdiler ve gül koydular. Evett artık sıra kuduz gibi oynamakta! Saat yedide başlayan kınamın şu an dördüncü saatine girmiştik ve hala oynuyorduk. Dide ablayla birbirimizin omzundan kalktık ve etrafımızda döndük. Allah herkese böyle elti nasip etsin arkadaşlar.


"Ay ayaklarım koptu! Ama bir tur daha oynarım" diye zaten topuklularını çoktan bir köşeye fırlatmış olan Ece aramıza girdi. "Millet dağılmaya başladı zaten. Tarıklar nerede kaldı ya?" Diye karşımdan hızla kaybolan Dide ablaya aldırmadım. Yiğenlerimden dolayı çok fazla oynayamayan Eylülüm ve Denizime oynayarak ilerlediğimde düşük suratları hemen gülümsemişti.


"Düğünde de oynayamayacağım ama ben" diye yine kendi kendini üzen Eylülüme yaklaşıp "Doğumdan sonra kudururuz yengelerin ilki, seninlede öyle Denizim" diye ikisinin yanağını da öptüm. Hande teyzenin "Gözdee! Tarık geldi!" Diye bahçeyi donatan sesiyle bahçe kapısına döndüm. Tarık en önde olmak üzere abimler ve Selimler gelmişti. Bana doğru yürüyen nişanlıma baktım. Spor bir takım elbise giymişti ama her türlü yenirdi.


Selim koşarak bir yere gitti ve "Melih! Aç aslanım benimkini!" Diye bağırdı. Müzik hemen değiştiğinde Selim elinde davulla bize yaklaşmaya başladı. Ben ona gülerken Batu oynayarak yanıma geldi ve kıçıyla kıçıma vurdu. Hemen moda girip oynamaya başladım tabikide. Selim davul çalmaya devam edip bağıra bağıra şarkı söylerken bizde ona katılmıştık. Hakan ve Görkem abim eşlerini kaldırıp yanımıza gelmişti ve usul usul oynuyorlardı. Bizde Tarıkla karşılıklı oynuyorduk tabi.


Kafamı Tarığın omzuna doğru yatırdım ve "Sevgilim" diye gülümsedim. "Sevgililiğimizin son günü" diye yanağıma uzun bir öpücük bıraktı. Yarın basıyorduk nikahı gerçektende. "Evet" diye daha çok güldüm. Tarıklarla ve abimlerle de, özellikle Gökayla kudurduktan sonra geceyi sonlandırmıştık. Tarık, Hülya teyzeleri alıp giderken abimlerde evlerine gitmişti. Annem de "Sabah şirket toplayacak kızım elleme" dediği için direk odaya geçtim.


Neredeyse boş bile sayılabilecek odama bakıp banyoya geçtim ve suyla beraber bütün yorgunluğumu attım. Yarın öğlen ikide nikahımız olacaktı ve sonrasında düğün salonuna geçecektik. O yüzden hemencecik yatışa geçiş uyku moduna girdim.


Sabah erkenden kalktım ve üzerimi giyindim. Saçımı yaparken de Tarığı aramakla meşguldüm. "Alo güzelim?" diye telefonu açınca saçıma bir tel toka daha yerleştirdim. "Günaydın aşkım, ne yaptın hazır mısın?" dedim. "Yok güzelim, daha giyinmedim bile. Sabahtan beri annemle uğraşıyorum ki!" diye minik parça siniriyle konuştu. Melek gibi kadını kim bilir nasıl çıldırtmıştı? "Ne yaptın acaba sevgilim" diye güldüğümde az önce sabitlediğim toka pıt diye yere düşüverdi.


"Ne yapacağım güzelim ben, sabahın beşinde kaldırdı beni. Neymiş ayılmam gerekiyormuş! Nikah öğlen ikide düğün akşam sekizde ama ben beşte ayılmak için kaldırıldım!" diye artık kesinlikle sinirle konuştu. "Bir şey olmaz aşkım ya, kadın seni düşünüyor sonuçta" dedim ama bende beşte kalkmış olsam sakin olmazdım.


"Bu akşam dinlenirsin ayrıca" dedim ve saçıma bir toka daha sıkıştırdım. Bu arada saçımı dağınık topuz yapmaya çalışıyordum, kuaför salona gelecekti ve orada yapacaktı. Nikah için ben hallederim demiştim ama galiba yardıma ihtiyacım vardı. "Akşam? Uyurum?" diye güldüğünde bende güldüm. "Yani eninde sonunda uyuyacaksın aşkım" dedim. "Hıhı evet güzelim aynen." diye beni gülerek geçiştirdi.


"Sen hazır mısın güzelim?" diye sorunca da dudağımdaki tokayı puflayıp aynaya attım. "Ay yok aşkım. Giyindim ama saçımı yapamıyorum, abimleri çağırırım her halde" diye yatağa çöktüm. Yapamıyorum arkadaş ya olmuyor! "Kuaför gelseydi güzelim" dedi ama "O düğün için aşkım. Selim götürdü dimi gelinlik ve damatlığı aşkım?" diye korka korka sordum. Umarım başlarına bir şey gelmezdi.


Gülüşünü duyduktan sonra "Götürmüşler güzelim. Çınarda yardım etmiş hatta" dediğinde ufak bir şaşırdım. Hakan ve Kerem abim dışında evdeki erkekler bana karşı geri çekilmiş gibiydi. Özellikle de babam. Adamı bu son bir haftadır neredeyse iki kere falan görmüştüm. Annemin dediğine göre bensizliğe alıştırma yapıyormuş.


"Tamam o zaman sevgilim. Hadi ben kapatayım da saçımı falan yapayım aşkım, kaç gibi gelirsin sen?" diye sordum. Ona göre işimi hallederdim. "Bir gibi orada olurum güzelim" dediğinde vedalaşıp telefonu kapattık. yataktan ayaklandım ve kapımı açıp "Müsait olan biri bana saçımda yardım edebilir mi?" diye bağırdım. İlk cevap annemden gelmişti "Kızım ben masayı topluyorum, yolluyorum şimdi hepsini!" diye bağırdı. Sonrasında ise Melih "Ablaaa! Bekle geliyorum hemen!" dedi. Eyvahtı!


"Melihim yavrum sen izlemeye gel" dedim ama merdivenlerinden koşarak odama daldı. "Biraz araştırdım abla baya kolaymış yapımı" diye tokalarımı avucuna alıp bana bakmaya başladı. Korkuyorum ama ben! "Abla bakma öyle, ressam olacağım ben sanattan anlarım" diye böbürlendi. Hadi ya? Yanına yaklaştım ve "Ablasının yavrusu, sen acaba sonra mı denesen ki?" dedim ama düşen yüzü yüreğimi burktu. Şu vicdanım beni mahvedecekti.


"Amann yap gitsin be yavrum! Sankim ne, alt tarafı nikahım!" diye önüne oturdum ve saçlarımı ona savurdum. Aynada gülen yüzünü görünce bende gülümsedim. Tokaları elime tutuşturdu ve "Ben istediğimde ver abla" diye uyardı. Nasılda ciddileşti ama. Aynadan gördüğüm kadarıyla abimlerde gelmiş Melihi izliyordu.


Saat on iki buçuğa gelirken "Hadi Melih!" diye bacağına vurdum. Son yarım saatte abimler giyinmek için odalarına geçmişti, zaten burada da bir şey yapmıyor sadece konuşmuşlardı. Cenk abim "Şimdi harbi harbi evleniyorsun" diye elli kere sorduktan sonra onu odadan kovmuştuk. Ardından onun görevini de Çınar abim devralmıştı ki o da "Evet demesen daha iyi olur bence" demeye başlayınca yine Kerem abimin yardımıyla onu da kovmuştuk.


"Tamamm" diye saçıma gülerek bakan Melihle ayağa kalktım ve "Çek bakayım" diye telefon uzatım. Çekip gösterdiğinde gerçekten de çok güzel yaptığı için ufak çaplı bir şoktan sonra yavruma sarıldım. "Eline sağlık tospiğim" diye yanaklarına uzun uzun öpücük bıraktım. Şaşırtıcı bir şekilde geri çekilmediğinde ona baktım. Omuz silkti ve "Bir daha ne zaman öpersin bilmiyorum" dedi. Yiaa benim duygusal yavrum. Bir kaç kere daha öptükten sonra "Hep öpeceğim tabiki. Evlensen bile öpeceğim" diye sıkıca sarıldım.


Melih odadan çıkınca makyajımı tamamladım ve aynada kendime şöyle bir baktım. Tü tü tü tü. Maşallah! Elbise yerine takım giymek istemiştim. Daha rahattı hem. Düğünde yeterince şov yapacaktım o yüzden bu daha sade olabilirdi.


&&


Devamı Part 2 de….


Loading...
0%