Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@merida_xx

Gözdenin ağzından


Kapının aniden açılmasıyla bakışlarım oraya döndü. Tanımadığım birisi ama yenir tipte birisini görmemle arkasında duran kalabalığa da baktım. Bakın zaten kambur şekilde duruyorum bu şekilde daha fazla bekleyemezdim. Elimden geldiğince hızlı olarak yatağa doğru gittim. Annemde kolumdan bana destek oluyordu. Babam ve abimde eşyalarımı getirmişlerdi. Ölümden dönmüşüm arkadaşlar. İtfaiyeler beni bulmasaymış ölür kalırmışım. Duman ciğerlerime küçük bir miktarda olsa zarar vermiş. O yüzden yunan tanrılarına getir götürünü yaptıracak olan doktorum iki gün yatış verdi. O verirde ben yatmazmıydım. 


Ulan Gözde allah sana cehennem fragmanı yaşattı sen hala ne diyorsun be kızım diyo olabilirsiniz ama can çıkar huy çıkmazdı. Unutmayın. Yatağıma tam rahatça uzanacakken kapıda gördüklerimi hatırladım. Aaaa beni kurtaran kahramanım değil miydi o? Yataktan hızlıca uzaklaşıp kapıyı doğru hızlıca ilerledim ama üç adımdan sonra öksürük krizlerim 'nereyeee!' Diyerek beni yakaladı. Ben iki büklüm şekilde öksürürken üçerime doğru gelen kocaman gölgeler gördüm. Yere doğru bakınca öyle görünüyordu.


Babam hemen koluma girip "Gözde ben daha az önce ne dedim sana kızım! Aniden öyle kalkmaman lazım. Sen bir de kalkmış koşmaya çalışıyorsun!" Derken ayaklarım yerden temasını kesmişti ama dik bir şekilde duruyordum. Diğer tarafıma baktığımda ise abim köpkem koluma girmişti. Ve evet ikiside beni kollarımdan kaldırdığı için havada süzülerek yatağa götürülüyordum. Onları bozmayıp bende havada yürüyormuş gibi yaptım. Keşke gerçekte de uçabilsem.


Yatağa ulaştırıldığımda abim "Yok ben dedim uyutalım bunu diye nasıl tutacağız ki bunu." diyerek bana sevgisini kusuyordu. Canım abim. Annem yabancılara bakıp "Buyurun kime bakmıştınız?" Dedi. Yabancılar boncuk gibi içeri girip hala garip bir şekilde bana bakıyorlardı. Lan acaba bi şey mi yapmıştım. Valla son 5 saattir yangınlardan kaçıp yaşamaya çabalıyordum. Yani son 5 saatim vukuatsız geçmişti. Eminim.


Karşıma dizildiklerinde iyice gerilmeye başlamıştım. 1,2,3,4,5,6,7,8. Maşallah da hayırdır? Abim maskeyi yüzüme yerleştirirken gözlerimi de kapatmaya çalışıyordu. Yavv sen bi dur bari be abi. Onun elleri yüzümden itmeye çalışırken abim yılmadan gözlerimi kapatmaya devam ediyordu. Artık küçük bir kedi köpek savaşına evrilmiştik. Çünkü ikimizde durmuyorduk. "Abbbii!!! Yav bıraksana ne kapatıyorsun gözlerimi!!" Çığlığı basmamla görebildiğim kadarıyla karşımdaki küçük olarak nitelendirebileceğim çocuk sıçramıştı. Eehh yetti ama he! Yatakta ayağa kalkmaya çalıştım ve abime tekme savurdum. "Salak insan! Çocuk korktu senin yüzünden ne yapıyorsun!" tekmelerime devam ederken sadece biri amacına ulaşmıştı. Sonrasında bacağımdan tutulup yatırılmam bir oldu. Ohaydı. Yine havada süzülmüştüm.


Beni süzdüren kişiye baktığımda onunda çok yakışıklı bir canlı olduğunu farkettim. Maşallah maşallah. Yalnız bir dakika. Harbiden bu kadar tatlış ve yakışıklı tiplerin benim odamda ne işi var idi. Allahım. Yoksa abimi tepikliyim derken ayağım boşluğa denk gelince geri geri düştüm ve kafamı yere vurup boynumu mu kırdım? Beni yanına mı aldın allahım? Ve bu yakışıklılar hurilerim mi? Huri mi deniyordu bunlara?


"Allahım en son yangından kurtarılmış idim. Hastaneye gelmiş idim. Hatta gözlerimi bile açmış idim. Sonum salak abimi tepiklerden yuvarlanıp ölmek mi idi? Bu arada bu bir isyan değil allahım lütfen yanlış anlama. Sadece küçük bir merak. Huri konusunda da anlaşmıştık sanıyordum. Hani benim vikinglerim allahım? Tamam bunların da maşallahı var ama hakkımı diğerlerinden yana kullansam olmaz mı idi? Ve bu huriler yollanırken muhtemelen doğurabilecek insanı da mı yolluyorsun allahım? Çünkü bu kadının vasfını çözemiyorum şu an. Aa allahım hurilerime kavuştuğuma göre cennetlik insan olduğum anlaşılmış. Ben demiştim zaten ben melek gibi insanım diye keşke Batu ve abimde görseydi allahım. Bana hep cehennemde insanları benim karşılayacağımı söylüyorla-Aahh!!" Ellerimi açmış havaya bakıp konuşurken bacağımın acısıyla sohbet işine ara verip acının kaynağına döndüm. Annem elinde benim yangından dolayı kararmış ayakkabımı eline almış bacağıma yapıştırmıştı. Allahtan sol bacağıma vurmuş sağ tarafımda yanık yerler vardı.


"Kızım ne saçmalıyorsun! Sus azıcık. Milletin yanında konuştuğu kelimelere bak! Mustafa bu kızı ben doğurmuş olamam ya! Öğretemedim bir türlü şu kızına laf dinlemeyi. Ha-" diye bana şakırken babam adam "Acaba kimi örnek almış be birtanem çok merak ettim şimdi bak!" Diyip anneme gözlerini devirdi. Annemse babamı baştan ayağa süzüp ayakkabımı babamın ayağına attı "Sana çekmiş!"  Dedi ve yatağın yanındaki koltuğa oturdu. Onlara gülüp ellerim hala havadayken yataktan biraz kalkıp karşımda bana ağzı beş karış açık bakan kişilere baktım. Yanımda ise onlardan biri duruyordu. Ona baktığımda ellerinde tuttuğu pikeyle bana bakıyordu. Üstümü örtecekti her halde. Bu havada. Ben ateşlerin içinden yeni çıkmışken. Nah örterdi.


"Şey huriciğim ben zaten yangından kurtuldum da şimdi sen onu bana örtüp beni başka yangınlara atma ol-öhhöö öhöhöö" diye cümlemi tamamlamıştım. Her halde öksürmeden konuşma süremi doldurmuştum. Hurim gülerek pikeyi ayak ucuma bıraktı. Ve gülerek "peki" dedi. Seside maşallahtı. Diğerlerinin yanına geçerken bir anda ayağımı tuttu. Tövbe bismillah. "Anne, baba şuna bakın!" Diyerek ayağımı kaldırıyordu. Yavrum o ayak demek istesemde. Abim çocuğun yanına uçmuş ayağımı ondan kurtarıp hurimin yakalarına yapıştı.


"Lan sen ne yapıyosun! Çıkın gidin hepiniz şuradan! Ben size gelmeyin demiştim!" Diye diye hurimi dışarı çıkarıyordu ki onları umursamadan beni kurtaran kahrama döndüm.


"Sen de her halde ölmeden önce gördüğüm son yakışıklı olduğun için gönderildin kahramanım dimi dimii" diyip ellerimi ona uzattım. Bu söylediğime gülüp yanıma yaklaştı. Ellerimi tutunca bi garip hissettim ama bu gariplik sadece hissettiğim güvendendi. Kurtarmış olduğu için zihnim onu böyle kodladı her halde. "Gözde öncelikle ölmedin abicim. Az önce kendi çapında neler yaşadın hiç birini anlamadım ama olsun. Bizim kim olduğumuz konusu ise-" lafı adamın ağzına tıkıp ben konuşmaya başladım. "Seni tanıyorum zaten yani hatırlıyorum desem daha doğru olur. Aşağıda benim yanımdaydın beni yangından kurtarmışsın. Çok teşekkür ederim. Sana kahramanım diyebilirim mi?" Diyip ellerinden kendime çektim ve boynuna sarıldım. Sarılmamla beraber vücudu sanki taşa dönüşmüştü. Ve o bana sarılmıyordu. Ama neden ki yeni de yıkanmıştım pis kokmam da imkansız. Sarılsındı. Sevdim onu. Sonra belimde hissettiğim kollarla artık sarılmaya başladığını anladım. Birden derin derin nefes almaya başlamıştı. Sormadan söylesem mi ki. Duş jelim vanilyalıydı.


Bir anda kollarımdan tutulup geri çekilmiştim. Abim az önceki huriyi bırakmış beni sarıldığım adamdan ayırmıştı. Bir şey söyleyecektim ki bana gerek kalmadan itfaiye kahramanım abimin yüzüne yumruğu indirmişti. Hoopp orada duracaksın kahraman bey. "Sana kendine hakim ol dedim dimi! Bir daha bu kadar sakin olmam dedim!" Diyip abimin yanına yürüyordu. Yumruğu ise yatağın üstünden atmıştı. Nasıl denk getirdi inanın bilmiyorum.


Abimde kendini toplamış olmalı ki adamın üstüne atlamıştı. İkisi yerde boğuşurken odadaki herkes onları ayırmaya çalışıyordu. O kadar gürültü oluşmuştu ki. Gördüğüm kavga dışında duyduğum şeylerin anlamı düşünmüyordum bile. "Test yapılacak dedim!" Diyordu biri. "Abi sence teste gerek var mı o izden benim ayağımda da var" diyordu bir diğeri. Abimse "Hayatta izin vermem!" Diyordu.


Onlar kavga ederken içeriye elinde sürüklediği tüple Batu girdi. Batu kuşum benden daha fenaydı. Ciğerleri bana kıyasla daha çok hasar görmüştü. O yüzden o bir hafta boyunca burada kalacaktı. Gördüğü şeyle biraz olduğu yerde kaldı, kafasını bana çevirince yanıma doğru geldi ve yatağa oturdu. Ağzındaki maskeden dolayı maskenin kenarlarından beyaz beyaz dumanlar çıkıyordu. Ejderhaya döndürmüşler kuşumu. Acaba ona farklı bir şey mi veriyorlardı. Maskesini kendime doğru çektim ve fokurdayan havayı soludum. Yüzlerimiz çok yakın olduğundan bana bakışlarını göremiyordum.


"Aynı havayı vermişler ama senin ki niye beyaz beyaz yükseliyor Batu?" Dedim bakışlarımı ona çevirip. Bana 'sen salaksın' bakışlarını atıp "Veriliş hızına bağlı Gözde. Benimki daha yoğun geliyor." Cevabını vermişti.


Sesler anda kesilince bizde kafamızı sessizliğe doğru döndük. Döndükten sonra ise Batunun yanağı yanağımda önümde koca bir beyazlık vardı. He maske dumanından. Maskeyi biraz indirip karşımdaki sanat eserine baktım. Abim ve kahramanın yerde annem abimin koluna yapılmış onu kaldırmaya çalışıyor. Kahramanımın kolunu da aynı şekilde o kadın tutmuş aynı işlemi yapmaya çalışıyordu. Babam ve diğer yaşlı adam elleri belinde evet elleri belinde bana bakıyordu. Ama yaşlı olanın bir artısı kaşlarının çatık olmasıydı. Beni yatağa yatırmaya çalışan kişi de diğer adamı tutuyordu. Tuttuğu kişide abime doğru tekme savuruyordu. Asıl saçma ayrıntı ise muhtemelen benimle yaşıt olan çocuk ayakkabısı çıkarmış hatta çorabınıda parmaklarına kadar indirmiş ayağını abime gösteriyordu. Ne?


Ve yerde de iki kişi vardı. Sanırım düşmüşler.


Kapı gıcırtısıyla odadaki bütün kafalar pozisyonlarını bozmadan o tarafa dönmüştü. Kapıda ise elinde muhtemelen benim bilgilerimin yazılı olduğu mavi dosyam olan doktorum ağzı beş karış ekibine son hızla giril yapmıştı. Ama o bize kıyasla çabuk kendine gelmiş ve kapıyı tekrar kapatmıştı. E güzel. Sonra kapıyı çalınca herkes bu komutu bekliyormuş gibi ilk haline yani insan formuna geçmişti. Bende maskeyi elimden bırakınca Batu kuşumun burnuna çarpmıştı. "Gözdee!!" "Pardon Batu aşkım düşünemedim." Dedim ve yanağını öpüp yatağa yattım doktorumu bekledim. Son derece masumdum.


Doktor odaya girdiğinde az önce gördüklerini unutmuş gibiydi. Bu iyiydi. Tanımadığım insanlarla rezil olmak istemiştim. Gerçi olacağı kadar olmuştuda neyse.


"Evet Gözde hanım kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" Şu an oldukça garip hissediyordum ama sorduğu bu değildi muhtemelen.


"Uyandığım zamana göre daha iyiyim ama arada öksürük nöbetlerim geliyor." Dedim. Dosyasına bakıp kafasını sallamaya başladı. "Anladım Gözde hanım. Bunlar şu an için gayet normal ama siz bu maskeyi çenenize takmaya devam ettiğiniz sürece bu süreci uzatırsınız." Dedi ve gülerek çenemdeki maskeyi yüzüme yerleştirdi. Bu da tatlıydı.


Doktor etrafa baktığında "Bu kalabalığın umarım mantıklı bir açıklaması vardır." Dedi. Aslanım sen yanlış kişilere atarlandın şimdi. Az önceki durumu da görmüştü halbuki. Abime tekme savurmaya çalışan kişi doktorun yanına gelip elindeki dosyayı almıştı. Bu her halde 'sanane' demek gibi bir şeydi. Doktor kaşlarını çatıp dosyayı adamın elinden aldı.


"Ben de doktorum doktor bey. O yüzden bakmak istiyorum verirseniz!" Dedi ve dosyayı almaya çalıştı ama doktor buna müsaade etmedi. Direk abime dönüp "Anne, babanızın tahlilleri de çıktı beyefendi. Yalnız bir tuhaflık vardı. Bu da kan uyuşmazlığı. Sonuçlarda bir hata olmuş olabilir o yüzden tekrar bir tahlil alabilirsek iyi olur." Dedi. O ne demek idi?


Abimin yüzü kaskatı kalırken odadaki yabancıların yüzlerinde bir gülümseme peyda olmuştu. "O ne demek acaba doktor bey?" Diye atıldım. Dosyayı almaya çalışan kişi bana gülümseyerek dönüp "O, annen ve babanın kanlarıyla senin kanının uyuşmadığı anlamına gelmek demek." Dedi. "Yanii?" Dedim ona hitaben "Yanisi şu ki, bir an önce buradan çıkışını yapıp bizim hastanede test yaptırmaya gidiyoruz. Tedavini de ben üstleniyorum ve konu kapanıyor." Dedi. Daha ne oluyoruz diyemeden biri beni kucaklamıştı bile. Bu ne ara ayakkabısını giydi. Abime döndüğümde gözyaşları içinde bana bakıyordu. Ulan ne oluyor? Beni tutan çocuğun kucağından atlayıp abime doğru gittim.


"Abi niye ağlıyorsun ne oldu?" Dememle bana sıkı sıkı sarılıp daha çok ağlaması bir oldu. O kadar içli ağlıyordu ki dayanamayıp bende ağlamaya başladım.


"Sen benim kardeşimsin bebeğim tamam mı? Kimse seni benden bizden alamaz." Yangında kafamı da vurmuştum bir yere çünkü şu an neler döndüğünü anlamam gerekirdi.


Abim benden uzaklaşıp beni yatağa oturttu ve odadaki yabancılara döndü. "Bize biraz zaman verir misiniz? Hiç bir şeyden haberi yok şu an. Ona açıklamam gerek." Dedi. Tamam. Artık gerçekten de gerilmeye başlamıştım. Neyin açıklamasını yapıcaktı abim? Ve bunlar gerçekte kimdi?


Yabancılar kafa sallayıp odadan dışarı çıktılar. Abim annemleri de elinden tutup yatağa yanıma oturttu.


"Şimdi size bir şeyler anlatıcam ama sakin olun tamam mı? Anne? Baba? Sakin kalın lütfen." Hepimiz kafamız olumlu anlamda salladığımızda derin bir nefes almasıyla hayatımın tepetakla olması gerçekleşti.


Artık abimin anlattıklarını duymak istemiyordum. Neydi bu böyle şaka falan mı? Ne demek bebekken beni hastanede değiştirmişler. Ne demek 20 yıl boyunca koca bir yanlışla yaşamak? Ve işin komik tarafı bütün bunların Duygu tarafından çözülmesi, Dileğin aslında bu yangını bilerek yapması. Beynimden milyon tane soru geçiyordu. Abimleri ittirip kendimi odadan dışarı attım. Dışarı da ise beni bekleyen gerçek ailemle karşılaştım. Kadının gözleri yaşlı sandalyede oturuyordu. Onları iyice incelemeye başladım. Bütün bunlar kabus olmalıydı cidden onlarla çok benziyorduk. Hatta şu ayakkabısını çıkaranla tek farkımız göz rengimiz ve cinsiyetimiz olmalıydı.


Bütün bu anlatılan gerçekler yüzüme bir kez daha vurmuştu. Yavaşça yere çöküp ağlamaya başladım. Gerçekten olumsuz bir şey olacaksa çığ gibi gerçekleşiyordu. Ardı arkası kesilmiyordu. Kafemizi Dilek yakmıştı. O kadar emek vererek uğraştığımız kafeden eser kalmamıştı. Hiç bir şey kalmamış biliyor musunuz? Ben sadece mutfak yandı sanmıştım. Meğerse yanmayan tek şey Batuyla benmişim. Bizide yakmıştı ya orası ayrı.


Duygu abla bize ihanet edip arkamızdan dolaplar çevirmişti. Ve ailemin ailem olmadığını öğrendim. Hayatımda değişmeyen tek şey Batu olmuştu. Ya da o da mı koca bir yalandı? İnanırdım artık. Bugünden sonra başıma ne gelse şaşırmazdım.


&&


Merhaba arkadaşlarrr yeni bir bölümle karşınızdayım.


Fikirlerinizi belirtmeyi unutmayınnn. Yıldızları da tabiii.


Diğer bölümde görüşmek üzere 🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%