Yeni Üyelik
83.
Bölüm

50. Bölüm

@merida_xx

"Güzelim hazır mısın?" Diye soran Tarığa son derece kötü bakışlarımı yolladım ve "Son saat haber vermene rağmen mi kocacım?" Diye tısladım. Evett. Balayından gelmemizin üzerinden bir hafta geçmişti ki yarın iş başı yapacak olan biz, kocamın asker arkadaşının düğününe gidecektik. Buraya kadar her hangi bir sorun yoktu, asıl sorun bunu bana bir saat önce söylemesiydi!!


Giyinme odamızdan içeriye girmesiyle taktığım küpemden sonra ellerimi belime koyup aynadan yansımasına baktım. Ben ona sevgi dolu bakışlarımı yollarken bana yaklaştı ve kollarını belime sarıp kafasını boynuma gömdü. "Hiç böyle davranma Tarık! Baksana doğru düzgün hazırlanamadım bile" diye konuştum.


Çenesini omzuma koyup "Bu hazırlanamamış halin yani?" Diye sordu. Omzuma batan sakalları içimi bi hoş yaparken "Evet. Ayrıca arkadaşın bizim düğüne geldi mi? Tanıştırdın mı beni?" Diye kafamı ona çevirdim. Düğünde bir kaç arkadaşıyla tanışmıştım ama sanırım bunu hatırlamıyordum.


"Hayır güzelim tanışmadın, çünkü gelemedi. Bizim düğün sırasında kendisi hastanedeydi" dedi. Aaa hasta mıydı? "Geçmiş olsun o zaman" dediğimde gülümseyip "Öyle bir şey değil karıcım. Evleneceği kadın düşük tehlikesi atlatmış, o yüzden gelemedi" dedi. Ellerimi koluna koyup "Nasıl, anlamadım? Ne düşüğü?" Diye sordum.


"Sevgilisi hamile olduğunu öğreniyor ve ufak bir kaza geçiriyor. Cevher de öğrendiği gibi evlilik işlerini başlatmış ve bugüne ayarladı" diye açıklama yaptı. Hee şimdi oldu. "Anladım, yine de geçmiş olsun" dedim ve tekrar aynaya dönüp üstümdeki elbiseye baktım. Yine güzeldim maşallah!


Ben aynada kendimi incelerken Tarığın parmakları çoktan elbisemin ipleriyle oynamaya başlamıştı. "Tarıkk!" Diye homurdandığımda "Efendim karıcım" diye enseme öpücükler bırakmaya başladı. İyisin hoşsun da düğüne gideceğiz be adam!


Bu arada balayı için Danimarkaya gitmiştik ve benim Tarığa olan aşkım kendini ona yirmiye katlamıştı. İskandinav ülkelerine olan düşkünlüğümü bildiği için böyle bir şey yapmıştı. Orada rüya gibi geçirdiğimiz bir haftadan sonra evimize dönmüştük ve burada da başka bir rüya yaşamıştık. Eve geldiğimizden beri de dışarı çıkmadığımız için bu akşam bizim için milat sayılabilirdi.


Tabi hem orada hem burada rahat durmadığımız için şu an karnımda gezinen elleri kasıklarıma gerekli mesajları yolluyordu. "Düğüne gideceğiz hayatım rahat mı dursan?" Dedim ama bunu pekte istiyor sayılmazdım. Sıcak nefesini kulağımın arkasında hissederken "Duruyorum zaten" diye fısıldadı. Hee kesin duruyorsun Tarık!


Göğsümde hissettiğim baskı gözlerimi kapatırken "Buna emin misin?" Diye güldüm. Ellerim onun ellerini bulduğunda çalan telefon gözlerimi açmamı sağladı. "Kim bu?" Diye sinirle konuşan kocama gülüp üstümdeki ellerinden kurtuldum. "Kimse kim, geç kalacaktık iyi oldu" dedim ve çalan telefonuma ilerledim.


Arayan Kerem abimle yüzümde koca gülümsemeyle görüntülü aramayı yanıtladım. "Abimm" diye konuştuğumda ekrandaki gülümseyen yüz beni daha da gülümsetti. "Abicim müsait miydin?" Diye sordu. Benim tek kibar abim. "Evet abi müsaitim. Düğüne gideceğiz ona hazırlandık. Sen neler yapıyorsun anlat hadi" diye heyecanla konuştum.


Düğünden sonra kendisi yurtdışına uçmuş ve bölüm doktoru olmak için çalışmalarına devam ediyordu. "İyi oturuyorum bende. Özledim seni de arayayım dedim. Siz kimin düğününe gidiyorsunuz?" Diye sordu. Tarık elinde çantamla gelirken ona da gülümseyip "Tarığın asker arkadaşı abi." Diye yanıtladım.


Tarık kolunu tekrar belime sarıp beni kendine çekerken kadraja dahil olmuştu. "Ooo enişte bey!" Diye gülen abime "Ooo kayınço bey!" Diye yanıt verdi. Onlar beni unutup konuşmalarına devam ederken resmen beni selfi çubuğu niyetine kullanan kocama, telefonumu verdim ve "Siz konuşun ben düğüne gidiyorum!" Diye abime tribimi attım.


Tarık arkamdan aşağıya indiğinde yanağıma koca bir öpücük bırakıp beni dışarıya yöneltti. Arabaya bindiğimizde müziğimizi kısık bir tonda açtım ve hem yolu hem de kocamı izledim. "Aşkım yarın akşam annemleri yemeğe çağıralım mı?" Diye sordum. Babam adeta ben krizine girmiş ve annemi delirtmişti. İlk hafta annemlerle sadece iki kere konuşmuş ve evde geçirdiğimiz zamandada üç dört kere konuşmuştuk.


Balayında olduğumuz için biz aramadan biz asla aramıyorlardı. Sadece Selim ve Çınar abim her gün arayıp rahatsız ediyordu. Selim, kocamı bir krizden diğerine atarken abim de beni krizlere sokuyordu. Aradığında açıyordum ama açtığım gibi de "Çok gezmeyin" diyip telefonu kapatıyordu. Buluştuğumuzda kesinlikle kavgamız olacaktı.


Tarık elimi tuttuğunda ona gülümsedim ve fikrini söylemesini bekledim. "Olur tabi güzelim. Yalnız biraz gecikebilirim" dedi. "Neden aşkım?" Diye merakla sordum. Bakışları yoldan ayrılmazken "Belli değil güzelim ama Selim bir konuda danışmak istiyordu. O yüzden gecikebilirim" dedi.


"Olsun bekleriz. Tabii bizim minnaklar annelerini çıldırtmazsa" diye güldüm. Eylülüm ve Denizim şu sıra boğazına düşkün iki hamileydi. "O konuda emin olamıyorum" diye bana katıldığında birlikte gülmüştük. "Doğum ne zaman olacak acaba?" Diye sorunca hemen hesaplamaya başladım. "Şimdi dört aylık hamile olduklarına göre, Nisan ayındayız...Eylül gibi falan" dedim.


"Kız olsaydı Eylül koyardık, püü" diye dertlendim. Ne güzel de denk gelirdi halbuki. Tarık bana güldükten sonra "İsimleri çoktan belliymiş güzelim, heveslenme hemen" dedi. Kafam hızla ona dönerken "Ne demek belli? Benim haberim yok!" Dedim. Nasıl bensiz karar verebilirlerdi!


Benim sevgili kocam gayet eğlenen ifadesiyle "Baya belirlemişler güzelim. Hakanlar; Kaya, ablamlar ise Uğur koyacakmış" dedi. Duyduğum isimleri kafamda tartarken "Kaya Soyhan ve Uğur Karcan. Olmuş uyuyor sevdim" diye gülümsedim. Tarık bana şaşkın bakışlarını yollayıp "Soyisimlerle uyumlu mu diye baktın sen az önce?" Diye sordu.


Kafamı sallayıp "Tabiki de sevgilim. Bu çok önemli bir kriter" dedim. Öyleydi tabiki. İsim ve soyisim uyumu çok önemliydi. "Bizde ona göre karar vereceğiz o zaman?" Diye sordu. Şaka mı yapıyordu acaba? "Tabiki de aşkım" diye onu onayladım. "Tamam güzelim" diye onayladığında kemerimi gevşetip yanağına öpücük kondurdum.


Düğünden döndüğümüzde çok yorgun değildik çünkü olay çıktığı için erken dönüş yapmıştık. Aileler sözlü kavgaya girmişti ve biz sadece dans edebilmiştik. Neyse buna da şükürdü, zaten kendi düğünümüzde deli gibi eğlenmiştik. Kapının kenarına topuklulularımı bırakınca Tarık beni belimden kavrayıp kaldırmıştı.


Kıkırdayarak koltuğa oturduğumuzda hemen kucağına kıvrıldım. Bir eli açık belimde diğeri de bacağımda konumlandığında bende kafamı boynuna yasladım. Zalımın oğlu hiç mi kötü kokmazdı. "Güzelim?" Diye seslendiğinde kafamı kaldırıp yeşillerine baktım. "Efendim aşkım?" Diye merakla bekledim.


"Yarın geç gelmeyecek misin sen? Yormasan mı kendini yemekle falan" dedi. Ağzını yüzünü yediğim nasıl da düşünceli bir koca. "Yok aşkım o kadar gecikmem. Dört gibi gelirim eve, annemlerde altıya doğru gelirler tahminen" dedim. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp "Yorma kendini" dedi ve ben yine eridim.


Elimi yanağına çıkartıp yavaşça okşadım ve minik minik öpücükler bıraktım. "Sen ne tatlı bir şey oldun böyle...sabah akşam seni öpesim geliyor" dedim. "Hıı" diye mırıldanıp o da beni öpmeye başladığında gülmeye başladım çünkü sakalları çok gıdıklıyordu. Yüzümü ondan kaçırmaya çalışırken o istifini bozmadan boynuma yönelmişti.


"O sakallardan kurtulman lazım sevgilim" diye yüzünü elimle kendimden uzaklaştırdım. Bana son derece imalı bir bakış yollayıp "Öyle mi diyorsun?" Dedi. Bende aynı imalı bakışı atıp "Sanırım" dediğimde sırtım koltukla buluşmuştu. "Demek sanırım?" Diye bana yukarıdan heykel heykel bakmaya başlamıştı.


Sol bacağımı yanına atıp, onu kendime doğru çektim. Gülümseyerek üstüme kapaklanınca dudaklarını öpmeye başladım. Elim düğmelerini açmaya başladığında kısa süreli uzaklaşıp "Fermuarı nerede bunun?" Diye sordu. İki hafta içinde yırtılan kıyafetlerim aklıma gelince onu kendimden biraz uzaklaştırdım. "Bu gidişle sağlam kıyafetim kalmayacak" diye güldüm ve üstümden kurtuldum.


Kıyafetim diğer koltuğun arkasına uçarken, Tarık elini eteğimin beline getirip çoktan altımdan sıyırmıştı. Ben sadece çamaşırlarımla kaldığımda o hala takımıyla duruyordu ve bu çok sinir bozucuydu. Elleri bedenime yaklaşırken onu geriye ittirdim ve uzanmasını sağladım. Ayağa kalktığımda koltukta uzanan bedeni oldukça iştah kabartıcı görünüyordu.


Gözleri beni arsızca izlerken yüzümdeki gülümsemeyle gömleğinde açamadığım düğmeleri açtım. Gömleğinin önü tamamen çözüldüğünde açılan teninde elimi gezdirdim. Eli anında bacağımı bulmuş ve oradan kalçama ilerlerken ondan uzaklaştım. Kaşları hemen çatıldığında kıkırdadım. Elim kemerine gittiğinde benim çıkarmamı beklemeden pantolonundan kurtuldu.


Oturur pozisyona gelince tekrar bana uzanmaya çalıştı ama ellerine yavaşça vurdum. "Beni mi sınıyorsun karıcım!" Diye çıkıştığında "İlgilenmiyorum. Kocamın sefasını süreceğim!" Diye karşılık verdim. Derin bir nefes verdiğinde "Tamam, sıç ağzıma demiyorum bir şey" diye homurdandı. Bananeydi. Kocamı sevmek istiyordum.


Omuz silktikten sonra önünde diz çöktüm ve baksırını altından sıyırdım. Karşımda şu sıra fazla iletişimde olduğum erkekliğiyle dudağımı ısırdım. Elim büyük bir istekle ona yöneldiğinde kocamın yutkunmasını buradan duymuştum. Bakışlarımı ona çıkardığımda "İlk defa yapmıyoruz kocacım?" Diye gülümsedim.


"Her seferinde ilkmiş gibi hissettiriyorsun karıcım" diye konuştu ki parmaklarım onu sardığında hızlı bir iç çekip kafasını arkaya yasladı "Hay ben böyle işin!". Onun bu hali son derece hoşuma giderken elimin altında sertleşmeye başlayan organa yüzümü yaklaştırdım. Önce ucuna minik bir öpücük bıraktım ve onu ağzıma almaya başladım.


Göğsünde birleştirdiği kolları çözüldüğünde eli saçlarımı buldu ve beni kendisine doğru bastırmaya başladı. Dilim belirginleşmiş damarlarla oynarken bakışlarımı ona çıkarttım. Bakışları beni yakarken "Ah siktir! Devam et!" Diye inledi. Bir süre devam eden bu durum Tarığın evde yayılan inlemesiyle son bulmuştu. Erkekliğini ağzımdan çıkartınca kendimi koltukta yatıyor şekilde buldum.


Daha ne olduğunu dudaklarımız birleşmişti. Dudaklarımız savaşını sürerken elini en son karnımda hissettim. Sonrasında da bacaklarımın arasındaydı. Dudakları boynuma indiğinde kadınlığımda hüküm süren elini düşünmemeye çalıştım ama bu çok imkansızdı. "Tarıık" diye kıvrandığımda başını göğüslerimden çekip bana baktı.


"Efendim karıcım?" Diye sordu ama içimden sırıtan suratına vurma istediğim taştığında tek yapabileceğim şey olarak onu bacaklarımla kendime çekmeye çalıştım. Diğer eli beni çıldırtırken göğsümdeki eliyle bileklerimi yakalamıştı. Karnımda topladığı ellerimi çekmeye çalışınca enerjimi boşa harcamış oldum.


"Bunu sev-miyorum!" Diye yükselmeye çalıştım ama bu da boşuna olmuştu. Çeneme öpücük bırakıp "Neyi sevmiyorsun?" Dedi ve bir parmağını içime yolladı. Kafam geriye doğru gittiğinde "Bunun acısını ö-öyle bir çıkarıcam ki!" Dedim. Yavaşlık onu çileden çıkartıyordu ve bunu kesinlikle yapacaktım! "Hıhı" diye ikinci parmağını da içime gönderdiğinde "Tarık!" Diye bağırdım. Zaten ellerimi kurtaramıyordum!


Dudakları boynumdan aşağıya doğru gidiyordu ve benim nefeslerim birbirine karışmıştı bile. Kasıklarımdaki sıcak dudaklarını hissetmemle içimde bir boşluk oluşmuştu. Kafamı kaldırıp ne yaptığına bakacaktım ki o boşluğu dili doldurduğunda attığım çığlık sanırım dışarıdan duyulabilecek kadar yüksek çıkmıştı.


Ben altında kıvranmaktan bir hal olmuşken o beni mahvetmekle meşguldü. Sona geldiğimde kendimi inlemeyle serbest bıraktım. Ellerimdeki baskısı yok olduğunda kasıklarıma öpücükler bırakarak dudaklarıma gelmişti. İntikam işini başka bir güne ertelemeye karar verip onu ensesinden kendime çektim. Dudaklarını sertçe öpmeye başladım.


Havalanmamla beraber odamıza çıktığımızı anladım. Bacaklarım belini sıkıca sardı ve bacaklarıma çarpan erkekliği ikimizi inletti. Ondan ayrılıp "Çıkmamıza gerek yoktu sanki" diye nefes nefese konuştum. Çeneme küçük bir ısırık bıraktı ve "Yatağımız daha rahat güzelim" dedi. Kalçamı sıkan elleri beni yükselttiğinde dudakları tekrar göğsümle buluşmuştu.


Sırtım soğuk yatakla buluştu ve Tarık ağırlığını bana hissettirmiş oldu. Dudaklarımız birbirine tekrar yapıştığında Tarığı yanıma atıp üstüne çıktım. Öpüşmemiz devam ederken elimi aramızdan geçirip erkekliğini kendime hizaladım. Zaten bunu beklediği için bedenlerimizi birleştirdi. Dudaklarımızın arasından kaçan inlememizle beni belimden destekleyerek yardım etti.


Hareketlerimiz ritim kazanıp uyumla devam etmeye başladı. Elimle göğüsünden destek alıp doğruldum ve kafamı arkaya attım. "Ahh Tarık!" Diye inlediğimde göğüslerimdeki elleri sıkılaşmıştı. Gözlerimiz buluştuğunda o yoğunluk sanki hiç etkisi altında değilmişim gibi beni daha da etkilemişti.


Belimden beni biraz kaldırdığında sert vuruşları yüzünden az kalsın öne doğru savruluyordum. Hızlıca yer değiştirdiğimizde kendimi bırakmam bir olmuştu. Tarıkta bana eşlik ettikten sonra tekrar hareketlenmeye başladı. İnlemelerimiz odayı ve evi doldururken bir gecemizi daha geçirmiş olduk.


Sabah güneş ışıkları odaya girmeye başladığında gözlerimi araladım. Daha yeni doğuyordu galiba çünkü minik minik sızıyordu. Kafamı arkaya çevirdiğimde mışıl mışıl uyuyan kocamı gördüm. Kolunu belime sarmış kafasını da saçlarımın arasına koymuştu. Onu uyandırmamaya çalışarak kolunu üstümden kaldırıp yataktan çıktım.


Üstümde dün gece geçirdiğim gecelikle mutfağa indiğimde ışığı açtım. Dolabı açıp kahvaltılık için bir şeyler çıkardım ve hazırlamaya başladım. Omlet seviyordu o yüzden güzel bir omlet yapabilirdim sanki. Masayı hazırladıktan sonra son olarak meyve sularımızı koyuyordum ki yukarıdan "Gözde!" Diyen kocamı duydum.


"Aşağıdayım aşkım!" Diye bağırdım ve merdivenlerden son derece tatlı ve karizmatik gelişini izledim. Altında sadece şortla, yarı uykulu gözlerle geliyordu. Dağılmış saçları beni de dağıtırken "Nereye kayboldun sabah sabah?" Diye sordu. Yanıma ulaştığında ona uzanıp yanaklarını öptüm ve "Kahvaltı hazırladım sevgilim, bugün işe başlıyoruz unuttun mu?" Dedim.


Yüzünü buruşturduktan sonra "O var dimi?" Dedi. Kafamı sallayıp onu onayladım ve dağılmış saçlarını geriye yatırdım. Sanırım onun şampuanını kullanmam lazım. "Hıhı. Hadi geç kalmayalım" diye masaya döndüm. Belimden beni kendine çekti ve "Ne o Gözde hanım, işe başladık diye rutinlerimi mi atlıyoruz?" Dedi. Omzumu öptükten sonra beni çevirip yanağımı sevdi.


"Asla! Günaydın kocacım" diye sakallarını sevip dudaklarını öptüm. Sabah yataktan kalkmadan günaydınlaşmamız artık rutine bağlanmıştı. "Günaydın karıcım" diye o da beni öptükten sonra masaya geçmiştik. Sohbetimiz eşliğinde biten kahvaltımızdan sonra üzerimizi giyinip işe gitmek için hazırlandık.


"Annemleri ne zaman arayacaksın güzelim?" Diye sorduğunda "Mola da ararım büyük ihtimalle aşkım. Sen haber ver ama bana, gecikeceksen haberim olsun" dedim ve çorap giyme işini hallettim. "Öğlen haber veririm güzelim de hangi renk takayım?" Diye bana iki kravatını gösterince ayağa kalktım ve diğer kravatlarına baktım.


Biraz açık ton siyah kravatı alıp bağlamaya başladım. "Aa aşkım bugün fotoğraflarımız geliyor" diye gülümsedim. Tarık gülümseyen yüzüyle beni izlerken "Sonunda. Şansa bizimkilerde görebilecek" dedi. "Evett. Bence yemek faslımız bu yüzden uzun sürebilir" diye güldüm. Annemler kesinlikle her fotoğraf hakkında fikirlerini belirteceklerdi.


"Annemler tamam da Murat babam ne yapacak onu merak ediyorum" diye o da güldü. Bağladığım kravatı düzelttikten sonra üstüme ince bir ceket aramaya başladım. "Demesene öyle babama. Adam annemi krizlere sokmuş, nasıl özlediyse beni" dedim. "Bence seni götürmeye çalışacak" dedi ve saatini taktı. Artık tamamen hazır olduğumda kocama döndüm "Yok artık. Bence yapmaz" diye düşünmeye başladım. Aslında gayette yapabilecek potansiyeli vardı.


Kendi kendine güldükten sonra "Ne kaldı şurada on saatçik" dedi. Ben hala babamın yapabileceklerini düşünürken tekrar "Yok yok yapmaz aşkım" dedim. Kafasıyla beni onayladı ama dediğime asla inanmıyordu. Evden çıkarken "Aşkım akşam için canının istediği bir şey var mı?" Diye sordum. Bence fikir verebilirdi. Bana imalı imalı gülümseyip "Var güzelim ama onu paylaşmak istemem" dedi.


Koluna vurduktan sonra bende gülmüştüm "Sen iyice sapıttın ama. Çok doyumsuz bir adam oldun kocacım" dedim ve saçlarımı savurup arabama doğru ilerledim. Yanımdan geçerken kalçama hafifçe vurup "Tencere kapağız bence karıcım" dedi ve yanağımdan öpüp "İstediğini yapabilirsin güzelim, ben her şeyi yerim" dedi. Bende seni yiyebilirim mesela kocacım.


&&


Devamı Part 2 de….


Loading...
0%