Yeni Üyelik
84.
Bölüm

50. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Arabalara ulaştığımızda vedalaşıp işlerimize doğru yola koyulduk. Restorana geldiğimde kapıyı cilveşelerek açan Batu ve Eceyi gördüm. Onların tatlı anları bölmek istemediğim için biraz bekledim ama öpüşmeye başladıklarında uzunca kornaya basıp onları ayırdım. Aa aa restoranın bereketini kaçıracak cenabetler!


Arabadan inip saçlarımı savura savura onlara yaklaşırken onları ne kadar özlediğimi fark ettim. Batu kuşumun beni gördüğü gibi oluşan gülümsemesini yer yutardım. "Günaydınnn!" Diye enerjik bir başlangıç yapıp Batu kuşuma sıkı sıkı sarıldım. O da bana sıkıca sarıldıktan sonra Eceye de aynı şekilde sarıldım.


"Ooo balayı kuşu patronumuz gelmiş" diye duyduğum Akının sesiyle Eceyi bırakıp onlarla da sarıldım. Ayy ne çok özleşmişiz. Ayaküstü sohbet etmeye başladığımızda Batu kuşum "Heyy! Hadi iş başına millet, maaşları havadan kazanmıyoruz" dedi ve bizi içeriye soktu. Yemek malzemelerini hazırlarken çalışmayı ne kadar özlediğimi de farketmiştim.


Büyük bir hevesle yemek yaparken saat çoktan öğlene ulaşmıştı. Akşama misafirim olacağı için onlara haber versem iyi olurdu. Etini mühürleyen Akına dönüp "Akın benim biraz var birazdan gelirim" dedim ve arka odaya ilerledim. Annemler zaten müsait olacağından önceliği Hülya anneme verdim. Telefonu açmasını beklerken odadaki yatağa oturdum.


"Alo kızım?" Diye cevaplanan telefonla gülümseyip "Alo Hülya anne müsait misin?" Diye sordum. Evlendikten sonra artık ona da anne diye hitap ediyordum. Zaten kendisi çoktandır beni kızı gibi görüyordu. Gülen sesiyle "Müsaitim kızım. Hayırdır inşallah?" Diye sordu. "Hülya anne eğer akşama müsaitseniz sizi yemeğe çağırmak istiyorum" dedim.


"Kızım hiç zahmet etmeseydin, yeni evlisiniz daha yorulma şimdiden. Hem siz bize gelin kızım olmaz mı?" Dedi. Hayatımdaki şansımı kocamdan yana tükettiğimi düşünürken bu listeye kaynanamı da eklemiş bulunmaktayım. "Yok Hülya anne bizlik sorun yok. Hatta annemleri de çağıracağım, işleri olacağını sanmam o yüzden onlarda gelirler" dedim.


"En azından yardıma geleyim kızım, birlikte hazırlarız. Hem seninle mutfağa girmeyi de özledim" dedi. Ama sen böyle tatlı tatlı konuşursan seni yerim ben. "Tabii ki sorun olmaz. Haklısın vallahi Hülya anne bende özledim mutfak maceralarımızı" dedim. Karşılıklı gülüştükten sonra eve geçerken onu alacağımı söyledim ve vedalaşıp telefonu kapattık.


Sıra anneme geldiğimde onu aramaya başladım. "Birtanemm" diye açılan telefon beni daha da mutlu etmişti. "Annemm. Nasılsın?" Diye yatağa uzandım. Galiba mutfağa dönmem uzun sürecekti. "İyiyim kızım sen nasılsın?" Diye sorduğunda bir süre öylesine sohbet etmiştik. "Ya anne ben seni ne için aradığımı unutuyordum. Akşama bize yemeğe geliyorsunuz" dedim. "Ay yoksa hayırlı bir haber mi?" Diye heyecandan yükselen sesiyle ona güldüm. Hamile olduğumu düşünüyordu muhtemelen.


"Hayır anne öyle bir şey değil. Sadece birlikte yemek yeriz dedik. Hülya annemler de gelecek, sizde gelin" dedim. "Ay heyecandan elim ayağıma dolaştı bir an kızım. Tamam olur geliriz ama Cenk abin gececi bu akşam. O gelemeyebilir" dedi. Yaa niye kii? "Ben onu arar konuşurum anne, sen diğerlerini al gel" dedim. Onunla olan konuşmamda biterken sıradaki hedefim Şebnem annemi aradım.


Bu sefer ondan önce davranıp "Anne, akşam babamla beraber bize yemeğe geliyorsunuz itiraz kabul etmiyorum" dedim. Annemin gülüşünü duyduğumda bende güldüm. "Geliriz annecim geliriz. Zaten bizde sizi çağıracaktık sen önce davrandın" dedi. "Size sonra geliriz anne. Ya anne Yeşim annemle de konuştum da, akşam için ne yapayım? Annem dedi ki et yap çok uğraştırmaz. Sence?" Diye fikir sordum.


Annem bir süre düşünüp "Güzel bir şeyler yapman lazım annecim. İlk yemek davetin sonuçta, akılda kalıcı olsun. Eylül bizi çağırdığında et yapmıştı ama biraz yorulmuştu annecim. Biz daha kalabalık olacağımız için o olmaz. Fırında tavuk falan mı yapsan ki?" Dedi. Basit olmaz mıydı o? "Anne o basit kaçmasın? Zaten Hülya anne yardıma gelecek, eti yaparız bence" dedim.


"Yardıma mı gelecek? Gözde, kızım aman her şey derli toplu olsun, pis çalışma sakın." Diye panikle konuştu. Bu dediği beni güldürürken "Anne, Hülya anne öyle biri değil" dedim. "Annecim ben öyle biri demedim ki zaten. İster istemez göz kayıyor kendimden biliyorum. Abinlere gittiğimde Eylül kızımı ne kadar sevsemde evi ufak bi taradım yani" dedi. Sen çok fena bir kadınsın anne!


"Seni gidi seni! Kıza belli etmeseydin bari" dedim. "Yok kız! Belli eder miyim hiç. Zaten allah var her yer bal dök yalaydı. Eli de pek marifetli yemekleri de mis gibiydi. Kimin gelini tabiii" dediğinde, övünmekten çatlayacak kıvama gelmişti. "Neyse annecim dediğin gibi olsun ama evim zaten toplu" dedim. "Tabi de toplu olacak, kimin kızısın!" Diye yine kendine pay biçmişti. Gülüşerek devam eden sohbetimiz tamamlandığında abimleri de arayıp çağırdım.


Konuşmalarımız arasında annem Hande teyzeleri de çağırmamı söylediğinde onları da davet etmiştim ve misafir sayım artmıştı. Tarıkla da konuştuğumda o gecikeceğini söylemişti. Bu işime gelmedi desem yalan olur. Yemek saati böylelikle ertenmiş olmuştu. Görüşmelerim tamamlanınca tekrar mutfağa döndüm ve çalışmaya devam ettim.


İşten saat üç gibi çıktığımda marketten bir kaç eksiğimizi aldım ve Hülya annelere doğru sürmeye başladım. Eve yaklaştığımda aramamı söylediği için onu arayıp inmesini söyledim. Ben arabada onu beklerken arabanın ekranında Aşkım 💚 yazısını görünce açtım. "Aşkımm?" Diye yanıtladığımda "Güzelim ne yapıyorsun geçtin mi eve?" Diye sordu.


"Yok aşkım Hülya annemi almaya geldim. Birlikte geçeceğiz, sen ne yapıyorsun?" Diye sordum. "Çalışıyorum güzelim, seni merak ettim ondan aradım" dedi. Bunu da ayrı yiyeceğim. Üst aynadan saçlarımı düzeltirken "Yaa merak ettin demek, bana özlemişsin gibi geldi" diye şımardım. Kapının açılmasıyla arabanın içinde "Ben seni her an özlüyorum karıcım" sesi yayılmıştı. Allah cezanı vermesin Tarık!


Hülya anne yüzündeki sırıtmasını hiç bozmadan kemerini bağladı. Ben ise son derece utanmış bir şekilde "Oldu o zaman Tarık, evde görüşürüz aşkım" diye kapatıyordum ki "Annem mi geldi?" Diye gülen kocamın yemeğine müsil mi katsam diye düşünmeye başladım. "Evet annecim hadi kapat artık! İşimiz gücümüz var bizim!" Diye tatlı tatlı kızdı. Utanan halimi gördüğünden yaptığını tabikide biliyordum.


"Tamam tamam. Size iyi eğlenceler hanımlar" dedi ve kapattık. Hülya anneyle sohbet ede ede eve geldiğimizde bagajdan poşetleri alıp kapıya ilerledik. İçeriye girdiğimizde ayakkabılarımı çıkardım ve mutfağa elerledim. Evet ev gayet derli topluydu. Hülya anneye döndüğümde gerçekten de evi ufak bir süzgecinden geçirdiğini gördüm. Annem haklıymış desenize.


Hülya anneyle beraber yemekleri hazırladıktan sonra onu salona göndermiştim. Masayı da kendim hazırlardım yani. Masayı da hazırlayıp Hülya anneyle kendime birer kahve yaptım ve salona geçtim. Saat daha beş buçuğa geldiği için neredeyse bir saate gelirlerdi. "Eline sağlık kızım" diye kahvesini yudumlayan Hülya anneye "Afiyet olsun" dedim.


Havadan sudan sohbetimizle geçen dakikalar zilin çalmasıyla bölünmüştü. Ben kapıyı açmaya gittiğimde karşımda beliren Melih yavrum bana atıldı. "Abla!" Diye sardığı kollarıyla içim mutlulukla dolmuştu. Ay ben yavrumu özlemişim ya. "Tospiğim!" Diye bende ona sıkıca sarıldım. Klasik öpüşümü yaptığımda yine benden kaçmamıştı ve bu beni biraz hüzünlendirmişti.


"Hadi ama yeter!" Diye triplenen babama döndüm. Bana kollarını açıp "Gel bakayım buraya" dedi. Pıtı pıtı kollarının arasına girdiğimde güvenli kollar beni sıkıca sarmıştı. "Nasıl da özlemişim" diye saçlarımı seven babamla, annemin "Sıra bize gelmeyecek gibi, biz içeri geçelim bari" diye sitemli sesiyle gülerek babamdan ayrıldım. Hepsiyle sarılma merasimimizi tamamlayınca kapıyı kapatmadan gelen diğer misafirlerimi de karşıladım.


Salonda oturmuş Tarığı beklerken Eylülüm ve Denizim elinde kuruyemişle mutfaktan çıktı. "Bence öyle sen doğrucaksın Deniz." Dedi Eylülüm. Denizim abimin yanına oturup elindeki fındıktan uzatırken "Önce ben mi doğuracağım Hakan?" Diye sordu. Gülümsememi tutamazken abim gayet ciddi bir sesle "Bilmem hayatım. Bizim daha dört ay yirmi üç günümüz var" dedi. Görkem abim söze girip "O zaman önce bizim doğumumuz olacak. Dört ay on yedi günümüz var çünkü" dedi.


Ben onlara şaşkınca bakarken tek olmadığımı diğerlerininde şaşkın bakışlarından anladım. Şebnem annem söze girip "Oğlum siz gün mü sayıyorsunuz?" Diye sordu. Abilerim kafa salladıklarında çalan kapıya doğru ilerledim. "Deliler ya. Gün sayıyorlar bir de." Diye kapıyı açıp kocama baktım. "Hoşgeldin aşkım" dedikten sonra Tarık bana gülümseyerek bakıp "Hoşbuldum güzelim" diyerek içeriye girdi ve yanağıma öpücük bıraktı.


"Çok mu geciktim güzelim?" Diye sordu. Ona gülümseyip "Yok aşkım çok gecikmedin. Sohbet ediyorduk bizde" dedim. Kafasını sallayıp "Var mı bir durum?" Diye sordu. "Abimlerin doğuma gün saymaları dışında her şey normal" dedim. Ceketini çıkartırken biraz tekledikten sonra gülüp "Olabilir böyle şeyler." Dedi. Hıı çok olabilir kocacım.


"Gün sayıyorlar diyorum Tarık, nasıl olabilir" diye güldüm. Alnımdan öpücük çalıp "Sen bir de beni gör" dedi ve içeriye adımladı. Manyak ya. Baba yapacağım da görecek gününü! Bende arkasından içeri girdiğimde herkesle selamlaşıyordu. "Evet aile tamam olduğuna göre hadi masaya!" Diye hepsini masaya çağırdım.


Keyifli geçen yemeğimiz son sürat devam ettikten sonra sıra çay sohbetimize gelmişti. "Ee abla ben ne zaman dayı olacağım?" Diye soran Melihle, yanımdaki babam homur homur homurdanmıştı. "Oğlum saçmalamasana! Vakti gelince oluruz." Diyen Çınar abim tatlısını çatalladı. Melihe tam destek annemlerden gelmişti.


"Ay evet kızım. Hem babaanne hem anneanne olalım hepimiz!" Dedi Şebnem annem. Mustafa babam "Şebnem" diye annemi uyardığında Cenk abim "Hayırlısıı!" Diye çayını içip "Ben gideyim artık abicim" dedi ve vedalaşıp onu uğurladım. Zaten kendisinin yerine Can abi bakıyordu, her halde kıyamamıştı.


Annemler biraz daha takılıp gittiklerinde Tarıkla beraber evi toplayıp odaya geçmiştik. İkimizde kısa bir duş alıp yatağa geçtiğimizde derin bir nefes verdik. Yorulmuştuk he. "Tatilden dönmek hoş olmadı" diye düşüncelerimi dile getiren kocama baktım. "Çalışmayı bıraksak hayatımızı kaç yıl idare ettiririz aşkım?" Diye sordum. Bir kaç yıl derse idare edebilirdik.


Beni göğsüne çekip "Belki bir kaç ay" dediğinde kafamı kaldırıp ona baktım. Yok devenin nalı! "Yok daha neler! Bir kaç yıldır o aşkım" dedim. Bana gülüp "Gerçekler güzelim" dedi. Neyse o zaman biraz daha çalışırdık ne yapalım. Dakikalar ilerlerken bizde uykunun derinliklerine ilerledik.


&&&


Diğer bölümde görüşmek üzere...🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%