1. Bölüm

Bölüm 1

Meriela Praha
merielapraha

Öncelikle kurguda: intihar, intihar düşünceleri, küfür, argo, şiddet, cinsel istismar, cinsel içerikler vardır. Hassas olanlar için tavsiye edilmez.

 

Keyifli okumalar...

 

"Adamın ölmesini beklemiyor muyduk zaten?" Bu teselli üzerine kurulan iki bininci cümlem olmalıydı, fakat annemin gözyaşları dinmek istemiyordu.

 

Derin bir nefesi ciğerlerime eşlik ettikten sonra oflayarak yerdeki halının desenlerini izlemeye başladım. Teyzem, o sırada elindeki tepsiyle altı fincan Türk kahvesinin önce ağır kokusunu bize sunduktan sonra hepimize birer fincan verdi. Annem, hıçkırıklarından dolayı fincan tabağına kahvenin çeyreğini dökmüştü. Ben ise ayılmak adına tuttuğumu hissetmediğim fincandan bir yudum aldım ve sehpaya koyup yanımdaki annemin hıçkırıklarına göz yummaya devam ettim. Midem bulanıyordu.

 

Dört saat sonunda ağlamalar iç çekişmelere döndüğünde, teyzemin konuşmasıyla annemin sırtından elimi çektim.

 

"Okulun yok muydu kızım senin? Saat dokuzu geçti." Diyen Gülseren teyzeme cevap vermek istedim, fakat dudaklarımı kıpırtadamadım. Annem hareketlendi:

 

"İlk haftalardan devamsızlık etme, hadi git. Hazırlan." Dedi. Ve önüne dönüp boynunu yere doğru büktü.

 

Anneme baktım. Dedemin ölmesi sonucu yıkılmış, dağılmıştı. Ben bile toparlayamıyordum. Kimse toparlayamıyordu. Karşı koltukta oturan, annemden altı yaş büyük teyzem bile bu kadar harap olmamıştı. Dayılarım hele, öldüğü için sevinmiş olabileceklerini bile düşündürtmüşlerdi bana. Ama Annem...

 

Babamın boğazını temizlemesiyle uyuşmuş ayak parmaklarımı aldırmadan ayağa kalktım. Günlerdir araba yolculuğu benide mahvetmişti, başım sanki sekiz büyüklüğünde deprem oluyormuş gibi sallandı. Kimseye çaktırmadığımı umarak geçmesini bekledim, sonra odama ilerledim. Üzerime pantolon ve okula ait formayı giydim. Hırkamı ve çantamı Üzerime geçirmiş evin kapısına doğru yürürken:

 

"Baban bıraksın." Diye seslendi annem arkamdan. Elimde ayakkabılarımla geri geri adımlayıp salonun kapısından başımı uzattım.

 

"Günlerdir arabadayız, midem bulandı artık." Dedim. Babam anında "varınca çaldır." Dedi. Başımı olumlu anlamda sallayıp arkamı dönmüşken annemin hıçkırığı yankılandı duvarlarda. Dikenli bir el yapıştı kalbime. Duyduğum şeylerle uğuldayan kulaklarımla karardı gözlerim. Ellerim karnıma giderken boğazımı sıkıp canımı alsalardı daha az acırdı içim. Dört bir yanımdan bıçağı sokup çıkarsalar hissetmezdim bu cümlelerin yanında. Testereyle kalbime ulaşmak için narkozsuz kesselerdi etimi. Beynimi almak için matkapla yarsalardı başımı. Kollarımı bacaklarımı kesip hayvanlara verselerdi ya da ipi boğazıma bağlayıp beni yüksekten atsalardı. Son sürat gelen arabanın önüne atlasaydım. Vapurla karşıya geçerken denize kimse görmeden düşüp köpek balıklarına yem olsaydım. Karanlık yolda yürürken arkamdan biri gelip bıçağı saplasaydı...Canım bu kadar acımazdı.

 

Peki beni bu kadar öldüren cümle kimin ağzından çıkmıştı?

 

Annem.

 

"Allah'ım, beni sevdiklerimin ölümüyle sınama."

 

 

🪡

 

 

Kalbe tam on ikiden atılmış, ucunda ruhu öldüren zehirle ne yapılırdı?

 

İntihar.

 

Peki benim adımlarım nereye gidiyordu?

 

Okul. 

 

Son zamanlarda psikolojisi bozulan Yaşıtlarımın en çok yaptığı şey, kendini Suvar denizine atmak, veya bıçak alıp kalbine saplamak. Yeşil denize giden yoldan zor ayırmıştım adımlarımı.

 

On yedi yaş burada hep sıkıntılı geçmiştir. Mesela şuan kaldığımız eve taşındığımız ilk gün kulağıma gelen ilk şey on yedi yaş döneminin buhranlı olduğuydu. Efsane demek isterdim, keşke diyebilseydim. Okulun ilk haftası önümde oturan kız atmıştı kendini o suya. Suvar lanetliydi. On yedi yaş laneti. Ve ben on yedi yaşımdaydım.

 

Kalbime kaburgalarımın battığını hissedebiliyordum. Çoğu kez yaşıyordum bu durumu. Evden çıkarken başlamıştı, ve bu akşama kadar geçecek gibi durmuyordu. Ama kendimi atsaydım şimdi, geçerdi değil mi?

 

Okulun sokağına dönmeden önce, havada asılı yeşil gazdan çektim içime. Bütün hızıyla göğüs kafesime dolan sis çok daha fazla ağırlaşmama sebep olmuştu. Cebimdeki telefondan saate baktım. Okula gitmeye hazır değildim. Dönmem gereken yerden dönmedim, dümdüz devam ettim. Öğrencilerin sigara içtikleri bir üst sokağa değil, onun üstündeki sokağa sapacakken gözlerim yuvalarından fırladı. Dudaklarım şokla açıldı. Elimdeki telefon yere düştü. boş denilecek sokakta telefonumun kırılma sesi can buldu. Artık ölüm vaktim gelmişti. Gerçekten, Suvar laneti banada vurmuştu.

 

Ad, soyad: Deniz Mil.

 

Yaş: 17

 

Ölüm sebebi: okul müdürünün canlı canlı uzuvlarının kesilmesini görmek.

 

Geri adımladım. Görüş açımın buğulanmasını aldırmamaya çalıştım. Kalbim buz gibiydi, ağzımın içinde atıyordu. Birazdan ya silahla öldürülecektim, ya da yeşil suya atacaktım kendimi. İkinci seçeneği seçtim, var gücümle telefonumu almadan geldiğim yöne doğru koşmaya başladım. Bundan sonra ihtiyaç duymayacaktım ya zaten.

 

Peşimdeki adım sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Lanet okuyordum kendi kendime. Ne diye girmemiştim o okula da bir saat sonraya ertelemiştim.

bunu istemiyor muydun deniz? Bak, ölüm sana geldi.

 

Duraksayacağını hissettiğim ayaklarıma fırsat gelmeden kollarımın iki yanındanda tutulup geriye çekildiğimi, yere fırlatıldığımı hissettim. Başım yere sürtünmüştü, yanıyordu. Gözlerim kapandı. Hayır, kapanmadı. Gözlerim karardı, sonra kapandı.

 

Adım Deniz Mil. Yaşım on yedi. Suvar lanetine kurban gitmiştim.

 

Bölüm : 11.10.2024 20:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Meriela Praha / Yeşil Fırça / Bölüm 1
Meriela Praha
Yeşil Fırça

21 Okunma

15 Oy

0 Takip
5
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...