Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12.Bölüm TUHAF DUYGULAR

@mermaidmaryy

Karanlık çöküp ay, ışığıyla dünyayı aydınlatmaya başladığında Cem her zamankinden biraz erken eve dönmüştü. Sabahki güzel kahvaltının ardından spor salonuna gidip egzersizini yapmış sonrasında sahilde güzelce turlamıştı,bu sebepten yorgunluğu yüzünden bile okunuyordu. Telefondaki saatine bakıp saatin 18.30 olduğunu doğruladığında kirli çamaşırlarının olduğu çantasını yere bırakarak etrafa göz gezdirdi. Dışarıdan Defne için yeni ve güzel bir telefon almıştı. Son çıkan ve teknoloji bağımlısı yapacak cinsten güzel olanlardan. İçinde onu mutlu edecek olmanın verdiği heyecanla etrafta Defne'yi görmeyi umarak dolaşırken Fatma Hanım yanında hayalet gibi belirmişti.

"Fatma Hanım?"dedi şaşırarak Cem. Fatma Hanım elindeki bezi sehpanın üzerine bırakıp Cem'e yaklaştı ve gülümseyerek konuştu.

"Hoş geldiniz Cem Bey.Akşam yemeği hazır hemen hazırlayayım isterseniz."

Cem elini saçlarına dayayıp karşısındaki kadına gülümsemeye çalışarak kafa salladı.

"Olur,Defne'yi de çağırırsınız ben de hemen hazırlanıp iniyorum. Bu arada çantanın içindeki çamaşırlar da yıkanacak size zahmet."

"Tabi Cem Bey yıkarız da Defne Hanım dışarıdalar daha gelmediler"dedi. Cem şaşkın bir şekilde kadına baktı ve sorgular bir ifade takınarak cevap verdi.

"Bana bir yere gideceğini söylememişti. Nerede biliyor musunuz?"

"Sanırım arkadaşına gidecekmiş,erkek mi kız mı bilemem ama isterseniz telefon edin"

"O zaman biraz daha bekleyelim gelmezse ararım ben. Bir saate falan hazır olsun yemekler."

Cem bunları söyleyip ardından merdivende ağrıyan bacaklarını umursamadan hızlı adımlarla yukarı çıktı.Elinde taşıdığı poşete bakarak Defne'nin nerede olduğunu düşündü. Son zamanlarda iyi olan aralarını bozmak istemediği için kendi kendini gazlamayı bırakmalısın diye söylenirken bulmuştu kendini. Odasına geçip hızla kıyafetleri değiştirdi ve Dilan ile olan yatak odalarına girdi.

Dilan'ın kokusu sanki o hiç gitmemiş gibi odanın içerisine hapsolmuştu,Cem derin bir nefes aldı ve odadaki havayı ciğerlerine taşıdı.Oksijen yerine sevdiği kadının kokusu lazımdı ona.Yorgun adımlarla yataklarına vardığında yatakta uzanan Dilan'ı hayal edip yanına uzandı.

"Sensiz geçen 16 sene,kolay değil sevgilim.Umarım beni anlıyorsundur,umarım kızımız da anlıyordur."

Cem gözünü yatağın başucundaki fotoğrafa dikerek bakarken bir yandan da karısını düşünmeye devam ediyordu.Onun sesini,kokusunu,gülüşünü,yaptığı cilveleri düşünüp bir gün unutmaktan korkuyordu. Cem gözünden akan bir damla yaşı silip hiç gözyaşı akmamış gibi ciddi bir ifadeyle yataktan doğruldu ve odadaki bir çekmeceden çıkarttığı video kamerayı eline aldı.Kameranın kapağını kaldırıp içindeki bir videoyu açtı.

Videoda hamile karısı Dilan ve kendisi vardı. Dilan kamerayı tutuyor ve Cem'i soru yağmuruna tutuyordu.

"Aşkım,kızımıza neler söylemek istersin?"

"Hmm...Onu çok sevdiğimi ve onun için her şeyi yapabileceğimi" Cem bu sözleri söylerken gülüyordu,Dilan'ın da gözlerinin içi gülümsüyordu.

"Başka..."

"Onu her şeyden ve herkesten koruyacağımı söylemek istiyorum.Güzel kızım seni çok istedik,sağlıkla gel."

"Evet anneciğim, baban seni çok seviyor biz birlikte senin için çok çaba sarfettik ve biz birlikte çok güzel bir aile olacağız. Seni bekliyoruz,çabuk gel ." Dilan bunları söyleyip Cem' e uzanarak gülüşürken video kapanıyordu. Cem görüntüleri tekrar tekrar sararak izledi,bu gündeki gibi hissetmeyi çok istiyordu.Keşke gerçek bir baba olmayı başarabilseydi ama olmuyordu.Yine de kızının yanında olmaya ve on altı senenin telafisini etmeye çabalıyordu.

Yutkundu,kamerayı kapattı ve çekmeceye geri koydu.Ellerindeki titreklik nedendi bilmiyordu belkide Dilan'ı özlemesindendi,bilmiyordu.Onu her sabah her gün özlüyordu.Yanında göremediği her gün kendini suçluyordu.

Gözlerini yumdu ve ayaklanıp Defne'nin odasına gitti. Oda derli topluydu ama bir genç odasından çok otel odasına benziyordu.Cem gülümsedi ve odanın değişmesi gerektiğini düşünüp aklının bir köşesine yazdı.Sonrasında kızının yatağına yaklaşıp Defne'nin yastığına uzandı. Yastığı burnuna dayayıp kokladı,sanki çok özlediği bebek kokusunu koklamış gibiydi.Temiz ve saf o kokuyu.

"Sana daha yakın olmak istemiyor muyum sanıyorsun?Sana kızım diyebilmeyi ben de çok istiyorum.Ben kendimi affedemiyorum kızım ama sen affet."dedi. Kalbi minik bir ağrıyla sızlarken gözünün önüne yıllar önce yaşanan bir an belirmişti.

Dilan ,Defne'ye uzun uğraşlar sonucu hamile kalmıştı ve ilk bebeğini doğurmanın heyecanı,hevesiyle her doktora gidişlerinde alışveriş yapıp bebeğe kıyafet ve oyuncaklar alıyorlardı.Yine doktor öncesi alışverişinden birkaç poşet kıyafet almış,ellerindeki poşetleri bagaja kaldırıp el ele doktora gitmişlerdi. Çok neşeli ve bir bebekleri olacağı için heyecanlılardı ta ki bir sorun olduğunu öğrenene kadar.

Dilan gözyaşları içinde doktorun dediklerini dinlerken Cem tepkisizce duruyordu,sanki zaman da durmuştu.Dilan Cem'in tepkisizliğine anlam veremeyerek doktorun dediklerini tekrarlayarak Cem'i dürtüyordu.

"Cem, doktor doğum riskli olabilir diyor. Ya bebeği ya da anneyi kaybedebiliriz diyor.Bir şey yap lütfen!"

Cem duyduklarını duymazdan gelmeyi bir koruma zannetse de olan her türlü oluyordu zaten ama o susmayı ve düşünmemeyi tercih ediyordu.Doktora bağırıp ardından Dilan'ı kolundan tutup oradan çıkardı,başka bir doktor bulup bu durumun olmaması için uğraşacaktı.Bir başka doktora gittiler,o da aynısını diyordu.Bebeği ameliyatla almanın annenin sağlığı için en doğrusu olacağından bahsedip zırvalıyorlardı ama o bebek onlara aitti.Cem ve Dilan'ın vazgeçemeyecekleri bir parçaydı. Üstelik bebek gittiğinde yeni bir bebek için de şans çok düşüktü.

Evde otururlarken Cem,Dilan'a bakarak konuştu.

"Başaracaksın Dilan,kim ne derse desin.Sen bebeğimizi sağlıkla doğuracaksın ve sonra biz birlikte güzel bir aile olacağız. Ne canımdan ne de cananımdan vazgeçebilirim ben. "

"Cem,ben bu bebeği ne pahasına olursa olsun dünyaya getireceğim. Ben de vazgeçmem senden ,ondan ,kendimden ... "

Cem anımsadığı anıya garip bir şekilde yüzünü buruşturarak konuştu,gözleri dolmuştu ve hatta yanaklarına taşmak üzereydi.

"Ben karısını göz göre göre ölüme terkeden bir katil değil miyim? Yaşaması için bir yol vardı ama ben bunu bile bile seni doğurmasını istedim ondan" diyerek Defne ile konuşur gibi yaparak yastığa bakıyordu. Gözündeki yaş daha fazla dayanamayarak yastığın üzerine düştü ve Cem de onunla birlikte toparlanmaya çalışarak gözlerini sildi,yastığı yerine koydu. Kızı için aldığı hediyeyi odasından getirip masasının üzerine koydu.Masada gördüğü kağıt kalemlerle kısa bir not yazarak orada bıraktı.

İyi ki geldin hediyesi,güle güle kullan.

•••

Defne,Ege'nin yaralı yüzüne pansuman yaparken kaşlarını çatmış büyük bir endişeyle durumu anlamaya çalışıyor ve Ege'ye soru soruyordu.

"Hala söylemedin, bunu sana kim yaptı?"

"Kim yaptıysa yaptı,bunu yapan kişinin yüzü benimkinden beter, buna emin ol."

Defne sıkkın bir şekilde oflarken elindeki tentürdiyotlu pamuğu kaşına bastırdı.Ege acıyla inlerken,Defne kaşını kaldırıp Ege'ye baktı.

"Çok tatlı canın var. Bu kadar tatlı canın varsa dövüşmeseydin keşke"

"Defne bir iyilik yapacaksın on kere söylendin."

Defne bu lafla daha da sinirlendi bu defa dudak kenarına pamuğu değdirdi.Ege bu defa da inledi ve kaşlarını çatarak Defne'ye baktı. Defne minik yara bantlarını yaralara yapıştırdı ve endişeli meraklı gözlerle Ege'ye baktı.

"Hadi anlat,ne oldu kim ne yaptı sana?"

"Seni görmeye geldiğimde bir dağ ayısıyla tartıştık hepsi bu.Daha fazla sorgulama bu kadarı yeterli."dedi. Ege'nin yüzünde bir bıkkınlık ve hafif bir kırgınlık vardı.Defne,Ege böyle söyleyince yapboz parçalarını birleştirip olayı çözmeyi başarmıştı.

"Caner ile kavga mı ettiniz?!Size inanmıyorum gerçekten."

"Kaşınan oydu. "

Defne,Ege'ye şaşkın ve sinirli bir şekilde bakarken bir yandan da söyleniyordu.

"Sizin alıp veremediğiniz ne böyle kavga edecek kadar?" Ege Defne'nin söylenmesine gülümseyip sessiz bir şekilde ona bakmaya devam etti. Ege'nin gözleri tek sebep sensin diye bağırırken dili susup öylece konuyu kapatmasını bekliyordu. Defne en sonunda bu konuyu kapattığında Ege derince bir oh çekebilmişti.

"Bana hiç cevap vermeyince ben de bana kırıldın sandım."dedi Defne ,Ege'ye mahçup bir şekilde bakarak.Ege kafa sallayıp gülümsedi.

"Küpelerini takıp kapıma gelene kadar öyleydi açıkçası"dedi. Defne,Ege'nin koluna sert bir tokat attıktan sonra munzur bir gülümsemeyle ona baktı.

"Benden de bir dayak yiyeceksin şimdi."

"Az önce yediğim zaten dayak değil miydi?"Ege acıyan kolunu tutarak Defne'ye bakıyor ve kendini acındırarak konuşuyordu. Defne zarif bir gülümseme ile ayağa kalkıp telefonuna baktı.

"Gitsem iyi olur.Babam sorun çıkartmasın yine."dedi. Ege suratını asmaya başlayarak Defne'nin gözlerine baktı.

"Bu adam seni çok üzüyor galiba "

"Şu anlık iyi anlaşmaya çalışıyoruz işte."dedi Defne ve güldü.Ege ayağa kalkıp Defne'ye sıkıca sarılırken Defne gözlerini kapatıp onu kokladı.Geri çekildiğinde Defne kocaman bir gülümsemeyle Ege'ye bakıp kıkırdadı.

"Yarın görüşürüz."

"Görüşelim,ara sıra da gel evime yolu da öğrendin zaten"

"Çok şakacı çocuksun"

Defne ve Ege gülümseyerek kapıya yönelirken kapıda tekrar gözleri birbirlerini buldu.Ege elini Defne'ye uzattı ve tokalaştılar.

"Gidince mesaj atarsın" Ege merak ettiğini belli eder bir ifadeyle bunu demişti.Defne gülümsedi ve kafa sallayarak cevap verdi.

"Dikkat et kendine sen de"dedi.Ege de buna kafa sallayarak

"Sen dikkat et"dedi. İkisi de birbirine gülümserken Defne oradan ayrılıp bir taksiyle eve doğru yol aldı.


Defne kısa bir taksi yolculuğunun ardından oturdukları siteye giriş yaptı ve arabadan inip yürümeye başladı.Kısa süre sonra evin önüne vardığında arkasından ona seslenen biri olduğunu farkedip durdu. Arkasına dönüp baktığında Caner'i görmüştü.

Caner,Defne'ye yaklaşıp buruk bir şekilde gülümsedi.

"Gezmeden mi?"

"Evet Canercim gezmeden."Defne alaylı bir şekilde bunu söyleyip gülerken Caner de onun yüzüne bakıp meraklı meraklı bakınıyordu.

"Nasılsın peki?" dedi Caner meraklı bakışlarının ardından.Defne hafif sinirli bir şekilde Caner'e bakıp kaşlarını çatarken Caner de kaşlarını kaldırmıştı.

"Ege'yle tartışmazsan daha iyi olacağım. Onunla kavga ettiğini neden söylemedin bana?"

"Defne ben..."

"Senin ne düşündüğün umrumda bile değil demiştim sana o senin kötülediğin gibi biri değil.O beni anlıyor Caner. Ben de onu anlıyorum. Senin o çocukla alıp veremediğin nedir?"

"Sen"

Defne olduğu yerde kalıp konuşamazken Caner bu defa kaşlarını çatmıştı. Defne'nin utangaç ve ürkek bakışları Caner'e kükreme cesareti veriyordu.

"Onu senin yanında görmek istemiyorum. O tehlikeli biri,sen onu tanıdığını sanıyorsun ama o bir bukelamun, renk değiştiriyor. Senin yanında başka görünse de bir gün gerçek rengini belli edip senin canını yakacak.İşte o zaman ben onu-" Defne Caner'in anlattıklarını şaşkınlıkla dinliyorken daha fazla dayanamayıp eliyle Caner"in ağzını kapattı. Caner de şaşkınca ağzındaki ele bakarken Defne sert yüz ifadesiyle Caner'in gözlerine bakıyordu.

"Dediklerine anlam veremiyorum Caner. Ege'nin kötü biri olduğunu da hiç sanmıyorum" diyip elini çekti.Caner tekrar bir şey söyleyecekti ki Defne'nin lafıyla susmak zorunda kaldı.

"İyi akşamlar Caner"

Defne arkasını dönüp evine doğru giderken Caner de içerlenerek kafa salladı ve arkasından seslendi.

"İyi akşamlar kupa kızı"

Defne ardına bakmadan eve giderken Caner onun gidişini izleyip Ege'den nefret ederek bekliyordu. Defne'nin eve girdiğinden emin olduktan sonra o da kendi evine doğru ilerlemişti. Defne'nin bu tavrı onu delice bir şekilde sinirlendiriyordu.Bu çocukta ne buluyordu da peşinden gidiyordu? Bunları düşünüp sinirlenirken telefonu çaldı,arayan sevgilisiydi. Telefona bakıp açıp açmamak arasında düşünürken açmamaya karar verip telefonu sessize aldı.


Defne eve vardığında saat sekiz buçuktu akşam yemeğinin yendiğini düşünüp yukarı çıkacaktı ki yemek masasında bekleyen babasının seslenişini duyup duraksadı.

"Akşam yemeğine gel"

Akşam yemeğini yemeyip onu beklediği için şaşırarak babasına doğru dönüp bakarken Cem ona eliyle gel işareti yapıyordu. Defne gerçekten şaşkındı ama bu harekete içten içe de sevinmişti. Koşar adımlarla masaya doğru yöneldi ama dışardan geldiğini hatırlayıp ellerini gösterdi.

"Yıkayıp geleyim"

Cem kafa sallayıp elini yıkamaya giden kızının arkasından bakarken sabırla yemek için onu beklemeye devam ediyordu. Hazel Hanım da masada değildi ve bu akşam iki kişi birlikte yemek yiyeceklerdi. Defne de geldiğinde birlikte yemeğe başladılar ve Cem sakin ama meraklı bir şekilde merak ettiklerini sordu.

"Nerelerdeydin?"

"Bir arkadaşımın bana ihtiyacı vardı onunla birlikteydim."

"Hangi arkadaşın?"

"Adını soruyorsan, adı Ege"

"Senin hiç kız arkadaşın yok mu?"

"VAR"

Cem hafif kıskanır bir yüz ifadesiyle bakarken Defne içten içe sırıtarak ama bunu dışarıya belli etmeyerek babasına bakıyordu. Cem kafa salladı ve yemeğe devam etti. Bir babanın kızını merak etmesini ve sahiplenici tavırlarını görmek gerçekten Defne'ye çok sevimli gelmişti ama bir yandan da babasının bu tavırları onu endişelendiriyordu. Bir hastalığı mı var acaba diye düşünüp duruyordu.Bu sevginin kendi kendine oluşamayacağını ancak kafasına bir saksı düşerse mümkün olacağını düşünüyordu. Trajikomik bir şey olsa da yaşadığı şeyler bu teoriyi destekler cinstendi sonuçta.

Yemek biter bitmez fazla konuşmadan iyi geceler dileyerek odasına çıktı Defne,yorgunlukla kendini yatağa attı ve kollarını açarak esnedi. Sanki maraton koşmuş gibiydi,kolu bacağı her yeri tutulmuştu. Zar zor üstünü değiştirmek için kalkarken masasının üzerindeki kutuyu farketti. Hediye paketine sarılı bir kutu vardı masasının üzerinde.Şaşkınlık ve heyecanla ayağa kalktı ve kutuyu açmaya başladı. Son model çok bilinen telefonu görünce eliyle ağzını kapatıp minik bir çığlık attı.

"İnanmıyorum ama bu..."derken masanın üzerindeki notla gülümsedi. Babasının ona aldığı bir hediyeden daha güzel ne olabilirdi ki üstelik beklemiyorken... Yüzüne birden bahar geldi,yorgunluğu dindi ve ağrıları kesildi.Büyük bir hevesle telefonu açmaya çalıştı ve şuan kullandığı telefonuyla Zeynep'i arayıp yeni telefon hediyesini anlattı. Zeynep sahip olmadığı şeyler hakkında bile Defne'den fazla bilgiye sahipti ve bir çok şey anlatıp yardımcı olmuştu ve bir Instagram hesabı açmasını söylemişti. Konuşma bittiğinde Defne yeni telefonunu ayarlayıp bütün numaraları aktardı ardından da Zeynep'i kırmamak için bir instagram hesabı açtı. Yeni telefonuyla anlık bir selfie çekip profil fotoğrafına koydu.Daha önce hiç bu kadar net bir fotoğrafı olduğunu hatırlamıyordu bile. İçindeki mutluluk ve heves o kadar fazlaydı ki üzerini değiştirmeyi hatta uykusunu bile unutmuştu.

Telefonu kurcalarken hatta instagramda okuldakileri aratırken Caner'i ve Ege'yi de buldu. İkisini de ekleyip gizli olmayan profillerini inceledi. Ege'nin profilinde bir sürü takipçi vardı ve fotoğraflarının altında da bir sürü kızın samimi yorumları... Defne göz devirerek neden bu kadar cüretkar bir halde tanımadığı erkeklere böyle şeyler yazarlar ki diye düşündü. Daha sonra da Caner'e baktı,az öncekine göre daha minimal ve sakin bir profildi.Fotoğrafların altında çok fazla kız yoktu ama Caner'in de fotoğraflarının altında sürekli bir kız kalp emojisi koymuştu ve bazen de aşk içerikli şeyler yazmıştı.Kızın profiline girip baktı.Her beş fotoğraftan biri Caner ile birlikteydi. Defne'nin yüzü istemsizce düşerken kafasının içinde kendini fotoğraftaki kızla kıyaslamaya başlamıştı bile. İçinde istemsizce oluşan kıskançlık hissine anlam veremese de engel olmaya çalışıyordu. Daha fazla telefona bakmak istemedi ve nazikçe komodine bıraktı.

Neden bilmiyordu ama kırgın hissediyordu.Çabucak düşen modunu düzeltecek tek şey annesine yazacağı birkaç satır olabilirdi.Bu yüzden üzerini değiştirip defterini eline aldı.Uzunca ve karmakarışık hislerine derman olmasını istercesine annesine yazdı. Bu karmaşık ve tuhaf hislerin ne zaman ve nasıl geçeceğini bilmiyordu. Annesinden yardım istedi ve yorgun gözlerini güzel bir sabaha açma ümidiyle kapattı.

Loading...
0%