Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14.Bölüm BABASININ SEVMEDİĞİ KIZ

@mermaidmaryy

Defne gülümseyerek sitenin girişinden eve doğru yavaş adımlarla yürürken Ege ile bugün yaşadığı şeyleri düşünüyordu. Onun ona iyi gelişini ve diğer her şeyi.Ege onu mutlu ediyordu ve midesinde kelebeklerin uçuşmasına sebep oluyordu. Bu da kafasını daha da karıştırıyordu. Caner 'in kendisini sahiplenmesinden hoşlansa da Ege'nin ona daha iyi geldiğini düşünmeye başlamıştı. Kafa karışıklığında da olsa Ege sanki onun için daha ağır basıyordu.

Eve geldiğinde onu Hazel Hanım karşılamıştı. Yüzündeki kararsızlığı anlamış olacak ki kimse de yokken konuyu açtı.

" Kafan hala karışık mı? "

"Evet Hazel Hanım kafam karışık ama sanırım bir karar verebilirim."

Defne yorgun ve çelimsiz yüz ifadesiyle bunları söylerken Hazel Hanım içten bir şekilde gülümsemişti.

"Çok gençsin daha ve bu verdiğin ilk ve son karar olmayacak. Endişe etme. "

Defne gülümseyerek kafa sallarken zil çalmıştı. Defne kapı kenarında olduğu için hemen kapıyı açtı ve babasıyla göz göze geldi. Cem hafif sinirli bir yüz ifadesiyle bakıyordu.

"Okuldan kaçmayı da öğrenmişsin tebrik ederim"

Defne babasına haberin gittiğini görüp gülümsedi. Demekki okul idaresi öğrencileriyle bu kadar ilgiliydi.

"Sonrasında kalan derslere girmek için geri gittim ama"

Cem sesini incelterek Defne'nin taklidini yaparak konuşmaya başladı.

"Sinrisindi kilin dirsliri girmik için giri gittim imi"

"Komik değil bu" Defne surat asarak Cem'e baktı ve göz devirdi.

"Bence de değil!" Cem ciddi bir ifadeyle salona doğru ilerlerken bir yandan da söylenmeyi ihmal etmiyordu.

"Kim senin aklını karıştırdı da okuldan kaçma gafletinde bulundun? Ve nereye gittin? Ben senin akıllandığını sanarken sen yine bir sürü sorunlarla bana geliyorsun"

Defne babasına doğru yaklaşıp sinirli yüz ifadesiyle koltuğa oturdu ve Cem'e bakıp konuştu. Ellerini göğsünün altında birleştirmişti.

"Akıllanmak mı,ben salak mıyım da akıllanacağım? Sen ne dediğini biliyor musun acaba!?"

Cem kızının ona karşı saldırıya geçmesine anlam veremeden ona bakıp iç geçirdi. Bir ergenle uğraşmak sandığından daha zor bir şey gibi duruyordu.

"Salak değilsin tabiki ama gençsin,ergensin. Hatalar yapabilirsin,yapmaman için uğraşıyorum "

"Uğraşıyor musun? Tam olarak nasıl uğraşıyorsun acaba çok merak ettim! Telefon aldın,bana burda bir oda verdin ve bana iyi davrandığını düşündüğün için benle uğraşmış olmuyorsun"

Cem gergin ve sinirli bir tavırla içli bir nefes vererek Defne'ye bakarken nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilmediği için suskunluğunu koruyordu. Daha sonra sessiz kalmaya karar vererek ayaklandı ve odasına doğru yol aldı. Defne arkasından bakarken babasının resmen onu görmezden geldiğini fark edip daha da sinirlenmişti.Hazel Hanım ise olanları izlemiş ve sessizce bir köşede bakmaya devam ediyordu.

Defne öfkeli bir şekilde odasına çıktı ve kapıyı da sert bir şekilde ardından kapadı , hızlıca üzerini değiştirip yatağa uzandı. Babası her ne kadar sinirini bozmuş olsa da geçici bir sinirdi bu. Caner ve Ege'yi düşünmeye başladığında da hızlıca geçmişti zaten. Derin bir nefes alarak Ege'nin ona pamuk şekerden daha iyi hissettirdiğini söylediği anı düşündü. Orada çok utanmış olsa da bu söz onu çok mutlu etmişti. Birinin hayatında birinci kişi olmak ona iyi hissettiriyordu.

Telefonu çalmaya başlayınca yatakta doğrulup bağdaş kurarak olduğu yerde oturdu. Arayan kişi Zeynep'ti bu yüzden gülümseyerek açtı telefonunu.

"Efendim"

"Okulda konuşamadık ben de arayayım dedim"

Defne gülümsedi ve konuşmaya devam etti.

"İyi yapmışsın,bugün çok eğlendim ve sana anlatmaktan asla çekinmem"

"Anlat o zaman ne yaptınız Ege ile,siz sınıftan çıkıp gidince Cansel ve Ebru'nun suratını görmeliydin. Hele Cansel zaten dut yemiş bülbül gibiydi. Kireç gibi olmuş kızın yüzü "

Defne ,Zeynep'in bulduğu tabirlere güldü ve devam etti.

"Güzeldi,birlikte sokakta koşturduk sonra sahilde bir parka gittik pamuk şeker falan yedik. Biraz romantik bir andı, resmen gözleri parlıyordu Zeynep."

"Bu çocuk kesin sana aşık Defne, ben Ege'yi hiçbir kızla böyle görmedim daha önce. O biraz çapkındı hep ama şimdi sadece seninle konuşuyor baksana Cansel'e pas bile vermiyor."

Defne gözlerini kapatıp Ege'yi hayal ederken Zeynep'in dedikleri de hislerini arttırıyordu. Cansel'in bugünkü yüzünü hatırladığında gülerek konuşmaya devam etti.

"Cansel umrumda bile değil aslında ama geldiğim ilk günden beri bana tavırları kötü olduğu için mors olması biraz hoşuma gitti. Öyle mi dersin Zeynep? Ege gerçekten bana aşık mı?"

"Bilmiyorum tabii ama bence öyle"

"Sanırım yarın onunla konuşup gerçek hislerini öğreneceğim."

"İşte bu! Senden görmek istediğim hareketler bunlar. "

"Neyse kapatayım ben birazdan yemeğe çağırırlar zaten , öptüm seni. "

"Ben de öptüm görüşürüz "

Defne telefonu kapatıp ardından defterini çıkardı ve annesine aldığı kararı anlatan bir yazı yazdı. Ege'yi seçmenin doğru karar olup olmadığını bilmese de öyle olmasını umuyordu. Bu heyecanlı yazının arasına babasının üstten tavırlarını da iliştirmeyi unutmadı tabii. Annesi yanındaymış ve sanki ona cevap verecekmiş gibi ona bir şeyler anlatmak oldukça hoşuna gidiyordu. Yazacak daha fazla bir şey bulamayıp defteri yerine bırakmaya gittiğinde çekmecenin içerisinde Caner'in ona verdiği fotoğrafı gördü. Aniden duraksadı. Eline alıp buruk bir halde tebessüm ederek Caner'in hayatında hep dost olarak kalması gerektiğini düşündü. Fotoğraftaki bebeğin yüzünü baş parmağı ile okşadı ve tebessümle fotoğrafı yerine bırakıp akşam yemeği için aşağı indi.

Yemekte herkes sessiz ve sakindi,Cem tartışma çıkmaması için ek olarak sakin davranıyordu. Yemek yiyişi bile yavaş ve nizamiydi. Defne de tartışma istemediği için ağzını açmadan hızlıca yemeğini bitirip dışarı çıkma niyetindeydi, sonuçta Caner ile konuşmaları gerekiyordu ve geç kalmamalıydı. Defne yemeğini bitirip ayaklandı.

"Nereye?"

Cem sonunda dayanamayarak ağzını açtığında Defne babasına dönüp sakince konuşmaya çalıştı.

"Caner ile buluşup dolaşacağız sadece "

"Bahçeye çağır bahçede dolanın, hava soğuk bugün" dedi. Defne tartışmamak için telefonu çıkartıp Caner'e durumu anlatan minik bir mesaj yazıp Cem'e döndü.

"Tamam çağırdım."dedi. Sakin tavırları Cem 'i şaşırtsa da Defne pek umursamadı,Hazel ile Cem'i masada yalnız bırakıp bahçeye çıktı.

Bahçenin salıncağında sallanarak Caner'i bekliyordu ve çok geçmeden Caner bahçe kapısından içeri girip Defne'nin yanına oturdu.

"Hoş geldin"

"Hoş buldum kupa kızı"

Defne anlamayarak Caner 'e baktı ve sorgulayıcı tavırla konuştu.

"Kupa kızı ne ya ikidir söyleyip duruyorsun"

"Araştır da biraz kültürlen canım "deyip gülümsedi Caner ardından esen rüzgarın tenini ürpertmesiyle ellerini ovuşturup Defne'ye döndü.Defne nahif gülümsemesiyle Caner 'e karşılık verdikten sonra konuşmaya başladı.

(*Kupa kızı, paylaşılamayan,herkes tarafından istenilen anlamında kullanılmıştır.Aşık olunan kadın anlamı da vardır.)

"Neyin var? Okulda çok konuşamadık. Üzgün görünüyorsun, babanla ilgili bir sorun mu var"

"Babam değil de... Buseyle ayrıldık "

Defne duyduğu ile kaşlarını kaldırdı ve şaşkınlığını gizlemeyerek Caner'e baktı.

"Nasıl yani ayrıldınız,neden?"

Caner ayaklandı ve bahçede yürümeye başladı,Defne de ayaklanıp onunla birlikte yürüdü. Arka bahçeye geldiklerinde ve yalnız olduklarından emin olduğunda konuşmaya devam etti Caner.

"Ayrıldık işte daha fazla yapamıyorum. Seviyor muyum bilemiyorum,hislerim artık eskisi gibi değildi zaten. Onun tavırlarından bunaldım sürekli değiştiğimi söyleyip duruyordu ve ben de bitti dedim"dedi ve rahatlamış gibi bir nefes verdi. Defne şaşkın bakışlarını sakınmadan öylece bir süre durdu daha sonrasında ise Buse'yi tanımasa da üzülmüş olacağını düşünerek konuşmaya başladı.

"Caner,bu böyle olmaz. Eğer bir ilişkin varsa ve emek vermişsen böylece kestirip atamazsın. O kız ne kadar üzüldü kimbilir... Bence iyice düşünmeden böyle bir karar vermemelisin, önce konuşarak birbirinizi anlamaya çalışın "dedi. Caner gülümsedi ve Defne 'nin yanaklarına ellerini koydu.

"Defne'ciğim söylediklerin lafta çok kolay ama ben artık ona karşı bir şey hissettiğimi sanmıyorum. Kafamı karıştıran başka konular var."

Defne yutkundu ve Caner 'in gözlerine baktı, Caner'in onun yüzünden sevgilisinden ayrılmış olma ihtimalinden korkuyordu. Tedirginliğini ve kalbinin hızlı atışını Caner hissetmiş olacak ki gülümsedi ve anlatmaya başladı.

"Ben artık başka birinden etkileniyorum,onun gözlerinden... " bunları söylerken gözleri Defne'nin dudaklarına kaymıştı. Defne tedirgin bir halde öyle beklerken Caner ona doğru eğildiğinde elini Caner'in omzuna koydu ve yavaşça itip geri çekildi.Az önce Caner onu öpmeye mi yeltenmişti? Bunun cevabını hiçbir zaman bilemeyeceği için sorgulamadı ve Caner'e bakıp gülümsemeye çalıştı.

"Etkilenmiyorsun ve etkilenmemelisin de. Buseyle çok güzel bir ilişkiniz var ve bu şekilde bitmemeli. Hatta bence gidip Buse'den özür dilemelisin."dedi. Defne geriye doğru bir adım atarken Caner utanarak kafa salladı. Dudağını dişleyerek yere bakıyordu.

"Haklısın galiba, yanlış bir karardan dönmek için henüz çok geç değil "dedi. Defne bozuntuya vermeden kafa salladıktan sonra buruk bir şekilde gülümsedi.

"Doğrusunu sen bilirsin"

"Öyleyse ben artık gideyim,biraz da evde düşünürüm."dedi Caner,utanıyordu ve ne demesi gerektiğini de bilemiyordu, daha açılmadan reddedilmişti ve kötü hissediyordu. Defne yoksa o uyuz çocuktan mı hoşlanıyordu?Onun için mi onu itmişti yoksa gerçekten Buse ile ayrılmalarını yanlış mı buluyordu?

"Yarın okulda görüşürüz"Defne, Caner'in gözlerine bakmaktan çekinerek konuştu ve utanarak arkasını Caner'e dönüp evine doğru yürümeye başladı. Kendisi ve herkes için en doğru kararı verdiğini düşünse bile Caner'e karşılık veremediği için üzülmüş görünüyordu.

•••

Ertesi sabah Defne okula daha bir özenli hazırlanırken Hazel Hanım da bir yandan onunla Fransızca konuşmaya çalışıyordu. Yarım yamalak bildiği Fransızcasıyla da Defne ona karşılık vermeyi deniyordu.

Aynanın karşısında dudak parlatıcısını sürerken içindeki hisleri Hazel Hanım'a anlatıyordu.

"Je pense que j'aime Ege. J'ai rejeté l'autre gars qui m'a dérouté hier.(Sanırım Ege'den hoşlanıyorum. Dün kafamı karıştıran kişiyi reddettim.) "

Defne'nin konuşması yanlış da olsa Hazel onu anlıyor ve yanlış yerleri düzelterek cevap veriyordu. Bu lafa şaşırarak karşılık vermişti.

"Vraiment?!"

" Oui. Aujourd'hui, je dirai à Ege que je l'aime bien.(Evet,bugün Ege'ye ondan hoşlandığımı söyleyeceğim)"

"Güzel bir haber"

Defne,Hazel'ın türkçe karşılık vermesine gülümseyerek o da rahat bir şekilde Türkçe konuşmaya başladı.

"Türkçe konuşmak benim için daha kolay,Hazel Hanım çok heyecanlıyım,sizce tepkisi ne olur?Normalde bana çok ilgili ve güzel davranıyor ama ya tersi olursa?"

"Defne'ciğim eğer o erkek sana çok ilgiliyse ve sen de bunu anladıysan seni üzeceğini sanmıyorum.Hatta bence senin hislerin için çok sevinecek"

Defne otuz iki diş gülümserken Hazel Hanım onun gözlerinin içindeki parlaklığı izliyordu. Defne birden bire Hazel'a sarıldı ve güldü.

"Çok heyecanlıyım Hazel Hanım,bana şans dile!"

"Bol şans Defne! Good luck!"

Defne geri çekilip Hazel Hanım'a bakarak kafa salladı ve gülümseyerek odasından çıkıp merdivenlerden hızlıca inmeye başladı.Karnındaki kelebekler uçuşurlarken Cem' i görüp gülümseyerek

"Günaydıın" dedi. Cem , kızının bu kadar sevinçli görünmesine anlam veremeyerek bakarken

"Günaydın"dedi. Cem kahvaltı sofrasına ilerlerken Defne'nin de sofraya geçmesini bekliyordu.

"Ben bugün kahvaltı yapmayacağım,kendim gideceğim okula. Hadi görüşürüz,afiyet olsun"

"Peki,dikkat et. Okulda bir şeyler ye lütfen"

Defne evden çıkarken babasının onu sorgulamayışına şaşırmıştı ama böyle olması işine de geliyordu. Babasının artık onu sahiplendiğini ve önemsediğini düşünüyordu ama aslında hiç umursamıyor da olabilirdi. Keyfini bozmadan neşeyle okula doğru ilerlemeye başladı.

Okula vardığında Ege'yi göremedi,her gün okula gelen çocuk bugün okula gelmemişti. Defne heyecanını yenmeye çalışarak beklerken neden gelmemek için bu günü seçmiş olduğunu sorup duruyordu kendi kendine. Zeynep ile birlikte onu konuşup ne yapacağını anlatıyordu en sevdiği arkadaşına. Zeynep de yapmaktan en çok hoşlandığı şeyi yapıyordu; yorum yapmak.

Zeynep de Ege'nin Defne'den hoşlandığına hatta hoşlanmaktan da fazlasına sahip olduğuna emindi. Yalnızca yine de içinde garip bir his vardı çünkü Cansel'in okulda Ege ve kendisiyle ilgili birkaç özel şey söylediğini duymuştu fakat bunu Defne'ye söyleyip moral bozmayacaktı. Ne de olsa o Cansel'di,moral bozmak için yalan da söyleyebilirdi.

Defne heyecanlı ve neşeli bir şekilde okulun bir an önce bitmesini ve Ege'nin evine gidip konuşmayı bekliyordu. Hayal dünyasında kendi ve Ege konuşma yapıyor ve bu hayallerde tatlı bir sarılma sanki bir kavuşmayla bitiyor gibi görünüyordu. Defne saf düşüncelerine gülümserken Caner okulda yalnız başına takılıp uzaktan Defne'nin heyecanlı hareketlerini görüyordu. Hatta birkaç kez göz göze geldiklerinde Defne aldığı karardan emin olamayarak gözlerini kaçırmıştı ve içini kötü bir his kaplamıştı. Caner'e karşı hisleri yok değildi aslında ama yine de onun bir sevgilisi varken ona bir şey hissediyor olmayı hoş bulamıyordu. Doğru da değildi ona göre. Bu yüzden onu düşünmek yerine yeni bir hikayeye başlangıç yapmayı seçmek istiyordu. Kendisine benzediğini düşündüğü Ege ile birlikte.

Okul sonunda bittiğinde büyük bir hevesle çantasını alıp okuldan çıktı. Biraz yürüdükten sonra bir taksiye binip Ege'nin adresini uzattı ve beklemeye başladı. Heyecandan tırnaklarını yerken gözü hep telefondaydı. Meraklı bir şekilde Instagram uygulamasına bakmıştı. Ege 'nin niye gelmediğini merak ettiği için onun profilinde gezinirken buluvermişti kendini. Yeni bir fotoğraf ya da bildiri yoktu. Eski fotoğraflarına göz gezdirip gülümserken Caner'in sevgilisiyle olan fotoğraflarına bakmak için onların hesaplarına da girmişti. Biliyordu bir karar verecekti ve artık tek bir kişiyi düşünmeliydi ama yine de merakından uzaklaşamıyordu. Hem zaten Caner ile arkadaşlardı fotoğraflarını görmesinde de bir sorun olamazdı. Hesaplara göz gezdirirken her ikisinin de birlikte çekilen fotoğraflarını kaldırdığını gördü,istemsizce yüzünde bir tebessüm oluşuverdi. Ardından yüzündeki tebessümü bir utançla silerken telefonu kapatıp çantasına koydu.

Uzun bir yolculuğun ardından fazlaca bir miktar parayı taksiciye uzattı ve kalbi hızla atarken araçtan indi. Adımları sanki ağır çekimde gibi yavaş ve titrek bir şekildeydi. Elleri üşümüş ve kalp atış sesi kafasının içinde yankılanıyordu. İlk defa bir erkeğe hislerini açıklayacak olmanın verdiği tuhaf heyecan onu rahat bırakmıyordu.

Kapıya geldiğinde derin bir nefes alıp zile bastı. Kapı birkaç dakika sonra açıldı. Gözleri Ege ile buluşurken yüzündeki gülümseme yumuşayarak hafif bir tebessüm halini alıyordu.

"Selam,sen gelmeyince okula ben sana geleyim dedim"

Ege halsiz ve yorgun bir tavırla Defne'ye bakarken kafa salladı. Defne'yi süzdü ve uykusuz olduğu belli olan bir ifadeyle bakmaya devam etti.Bunun üzerine Defne gülümsedi ve içeriye doğru girebilmek için bir adım attı,Ege geri çekilmeyince de mecburen duraksamak zorunda kaldı.

"Seninle konuşmak istediğim bir konu var aslında müsaitsen bunu konuşmak istemiştim"dedi gülümsemeye devam ederken Defne. Ege'nin hevessiz ve yorgun bakışlarına anlam veremeden Defne sadece onu bekliyordu. Sonunda Ege de konuşmaya başladı.

"Olur tabi konuşalım,konu nedir?"

"Böyle kapıda konuşmak istemem aslında istersen bir yere oturalım ya da ..."

"Anlatmak istediğini sanıyordum,burada da anlatabilirsin Defne. Seni dinliyorum."

Defne yutkundu ve biraz bozulmuş bir ifadeyle kafa salladı. Tam Ege'ye olan hislerinden söz edecekti ki içeriden bir ses duyulunca susmaya karar verip içerdeki sesi dinledi.

"Kim gelmiş Sevgilim? Pizza söylemiştim yoksa o mu?"

Defne olduğu yerde çakılıp kalırken Cansel yavaş adımlarla sanki ağır çekimdeymiş gibi onlara doğru yürüyordu. Ege kafasını arkaya çevirip Cansel'e doğru bakıp rahatsız bir biçimde gözlerini kapattı.

Defne hayal kırıklığı ve yaşadığı şeyi anlamayarak ikisine baktı. Cansel elini Ege'nin omuzuna atarken Defne'nin dizlerinin bağı çözülmüş gibi titriyordu. Ne konuşacağını bilemeden bir şeyler saçmalamaya başlamıştı bile.

"Ben en iyisi gideyim, Cansel'in burada olduğunu bilseydim zaten gelmezdim. Daha fazla ben.."

"Defne..."

Ege ağzını açıp bir şeyler söylemek istese de ne diyeceğini bilmediği için susup sadece izlemeyi tercih etti. Cansel olduğu yerde mutlu ve keyifliydi,Defne'nin onları birlikte görmesi içini rahatlatmıştı. Defne de yaşadığı olayın şokuyla ağlamamak için zor durarak geri çekildi.

"İyi eğlenceler size"dedi.
Yavaşça giderken arkasını döndü ve ağladığını gizleyerek yürümeye devam etti. Gözleri dolu ve kalbi kırık bir halde oradan uzaklaşırken hıçkırıklarına hakim olmaya çalışıyordu. Gözü dolduğu için her şeyi bulanık ve karmaşık görüyor ve ne hissettiğini anlayamayarak ilerliyordu. Ege de babası gibi onu hiç sevmemiş miydi? Önemsememiş miydi,yalan mıydı ?Sevmediyse neden öyle yakın davranmıştı? Aklında binbir soru yolda ilerledi ve hüngür hüngür ağladı. Yeni yeni aşkı, sevmeyi öğrenen kalbi daha yolun başında kırılmış hatta sanki parçalanmıştı. İçindeki kelebeklerin yerini koca koca filler almıştı.

Eve döndüğünde saat oldukça geçti ve o süreçte nereye gittiğini ne yaptığını kendisi bile bilmiyordu. Tüm süre içinde gözleri şişmiş ve ağlamaktan harap olmuştu. Gözlerinin altı şişmiş ve gözünün içine kan oturmuştu.

Cem kızının telefonlarına ulaşamayınca merak etmişti ve salonda meraklı bir halde gezinip duruyordu. Kız babası olmak da ne zormuş diye düşünüp evin içinde volta atıyordu.

Defne eve anahtarla girince herkes şaşırdı, özellikle Cem kapıya doğru hızlıca yaklaşıp kızının şiş gözlerini ve kızarmış yüzünü görüp korkuyla bağırdı.

"Defne?! Kızım bu ne hal?"

Defne umursamaz ve duygusuz bir ifade ile babasına bakarken sessizliğini koruyordu. Cem ise korkuyla tekrar Defne'ye baktı ve bağırdı.

"Konuşsana biri bir şey mi yaptı sana?!"

Defne çelimsiz zayıf vücudunu hızlıca savurarak sırtındaki çantayı yere fırlattı ardından orada bulunan portmantonun üzerindeki her şeyi sinirli bir şekilde yere fırlattı. Cem şaşkın bir halde ve korkuyla kızını seyrederken Defne çığlık atıp ağlamaya devam etti. Eline geçen her şeyi yere fırlatıp duruyordu, kırılmadık ne vazo ne de tablo kalmıştı.

"Beni sevmiyor! Herkes gibi! Senin gibi!"

Sinir krizi geçirircesine çığlıklar atıp bir şeyleri devirirken yukarıdan aşağı Hazel Hanım 'da inmişti ama Defne hiç kimseyi görmüyordu.

Gözü kararıp gücü kalmayıncaya kadar orada bulduğu her şeyi yere fırlatıyor ve hıçkırarak ağlıyordu. İlk kez kızını bu halde gören Cem ne olduğunu anlamaya çalışarak kızına sorular soruyor hiçbir cevap alamıyordu. Hazel Hanım korkarak Cem'e yaklaştı ve elini omzuna koydu

"Cem Bey,sakin olun ona şimdi yaklaşmayın siniri geçsin "

Defne kendini yere atarak ağlarken çelimsiz vücudu kasılıp duruyordu. Ne olduğunu anlamayan Cem kızının yanına yaklaşıp elini tuttuğunda Defne hıçkırarak ağlamaya devam etti.

"Kızım ne oluyor? Kim üzdü seni?"

Defne kendisine daha da sinirlenerek çığlık çığlığa ağlarken babasına bakıp kendine vuruyordu. Cem kızının ellerimi tutmaya çalışıp korkuyla bakarken Hazel Hanım bu özel anda olmaması gerektiğini düşünüp yukarı çıktı.

Defne ağzını açmaya ve konuşmaya çalışırken hıçkırıkları yüzünden ve çenesi kilitlendiğinden bir süre konuşamadı sadece kendine ve Cem 'in göğsüne vuruyordu. Cem korkarak Defne'ye sarılmaya ve ellerini tutmaya çalışırken orada bir arbede yaşanıyordu.

"Defne, anlat hadi kim üzdü seni?"

Defne büyük bir çığlık atarak rahatlamaya çalışırken babasına bakıp bağırdı.

"Sen baba! Sen üzdün beni"

"Ne yaptım ben Defne?"

"Sevmedin beni,hiçbir zaman sevmedin! Babasının sevmediği kızı başka bir erkek sever mi?!"

Cem olduğu yerde donup kalırken sakin kalmaya çalışarak kollarını Defne'nin omuzlarına doladı. Sakinleşmesi için ona sarılmaya çalışıyordu.

"Sen sevseydin böyle olmazdı baba, sen bir kere sevseydin bu olmazdı! Babasının sevmediğini kim niye sevsin? Sen bile sevmemişsin beni"

Defne yorgun olan bedenini rahat bırakırken ağlamaya devam ediyordu.Yorgun sesi ile hıçkırarak bu cümleleri kuruyordu.

"Ben sevgi görmemişim ki görseydim iki ilgiyi sevgi sanmazdım. Bunun suçlusu sensin baba,sensin! Senden nefret ediyorum."

"Seni seviyorum kızım" Cem'in ağzından zar zor bu kelimeler dökülürken Defne daha çok ağlayarak kafasını babasının omzuna dayamıştı. Defne'nin öfkesi aslında Ege'ye değil babasınaydı. Baba sevgisini başka erkeklerde araması Cem yüzündendi. Yoksa bu kadar sinirlenecek değildi.

Cem şimdi ne olacağını bilmiyordu ama kızını bu hale getiren çocuğu bulup geberene kadar dövmek istiyordu. Sinirli bir şekilde kaşlarını çatarken Defne'ye yanında olduğunu hissettirmek için onun omuzlarını okşuyordu. Defne sakinleşip bayılırken Cem onu kucağına aldı ve odasına çıkarttı. Defne 'nin lafları bir ok gibi kalbine saplanmış, kızının acı çekişi onun da kalbini yakmıştı. Belki de ilk defa bu kadar içten bir his hissetmişti ona karşı ama kızı haklıydı tek hata Cem'indi. Cem ne olursa olsun kızına sahip çıkabilseydi bunların hiçbiri yaşanmazdı belki de çok iyi bir baba kız olabilirlerdi.

Cem,Defne'yi yatağına yatırıp alnını öptü ve gözünden akan bir damla yaşı elinin tersiyle sildi. Kaşlarını çatarak odadan çıktı ve hızlı bir şekilde Ömer 'in oğlu Caner'i aradı.

"Caner, konuşmamız lazım oğlum seninle.Defne'yi kimin üzdüğünü öğrenmem lazım "

Loading...
0%