Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19.Bölüm OYUNCAK BEBEK

@mermaidmaryy

Günler su gibi akıp giderken Defne yaşadığı çevreye adapte olmaya başlamış Zeynep ve Canerle olan dostluğunu pekiştirmişti. Gününü onlarla birlikte geçiriyor ve Ege'yi Cansel ile görmeye alışmaya çalışıyordu. Cem ise kızının garip hallerini uzaktan sessizce izleyip bir arkadaş gibi onunla konuşmaya çalışıyordu. İkisi arasındaki bağ hala aynı yerde sayıyor ve Cem bu durumdan rahatsızlık duyuyordu.

Akşam ailecek yeni açılacak restoranın davetine katılacaklardı ve bu yüzden Cem heyecanlı görünüyordu. Kızını çevresine tanıtmak için bir fırsat geçmişti eline ve bunu kullanmak için can atıyordu. Bunca yıl sakladığı kızını artık herkes bilsin istiyordu. Böylece Defne'nin gönlünü alabileceğini umuyordu.Defne ise Caner'e destek olmak için orada olacaktı. Onun orada şarkı söyleyeceğini bildiği için yanında olması gerektiğini düşünmüştü. Caner'in vefalı dostluğu karşısında ezilmeyi bir kez olsun bırakabilirdi belki böylece.

Defne babasının aldığı sarı renk elbiseyi üzerine giyip Hazel Hanım ile birlikte merdivenlerden aşağı indi. Babası kızının güzelliği ile büyülenirken evin çalışanları da hayranlıkla Defne'ye bakıyorlardı. Buraya geleli henüz dört ay olmamıştı ama Defne su gibi hızlı büyüyüp serpiliyordu. Hazel Hanım kötü türkçesiyle Defne ve Cem'e doğru dönüp konuşmaya başladı.

"Siz çok güzel oldunuz, iyi eğlenceler."

Cem ,Hazel Hanım'a tebessümle karşılık verip

"Siz de gelin isterseniz."dedi. Defne de parlak gözleriyle Hazel Hanım'a baktı ve gülümsedi. Hazel Hanım düşünür gibi yere bakarken kafasını iki yana sallayıp gülümsedi.

"Siz çok nazik Cem Bey ama ben gelemem teşekkür ederim."

Bunun üzerine Cem teklifi tekrarlamadı ve kızına kolunu uzatıp bekledi. Defne de babasının koluna girip kapıya doğru ilerledi. Birlikte davete gitmek için evden mutlu bir şekilde ayrıldılar. Restorona vardıklarında Caner kapı önünde başkalarıyla sohbet ederek misafirlerin gelmesini bekliyordu. Defne onu görüp heyecanla gülümserken Cem kızını arkadaşlarıyla tanıştırmak için can atıyordu.

Defne gözleri Caner'in üzerindeyken babasının arkadaşlarıyla tanışmak zorunda kalmıştı pek ilgili olmadığı anlaşılıyordu ama kimse bozuntuya vermeden kızla selamlaşıp tokalaşıyordu. Cem'in yüzünde güller açarken Defne de buruk tebessümlerini etrafa saçıyordu.

Birkaç kişinin yanına daha uğradıktan sonra babasından izin alarak Caner'in yanına kaçabilmişti. Caner'in heyecanlı bekleyişi onu da heyecanlandırmıştı.

"Sonunda sesini duyabileceğim " Defne Caner'e doğru mırıldanarak konuştu.Caner de ardından Defne'nin üzerindeki elbiseyi süzerek karşılık verdi.

"Keşke ben de senin sesini duyabilsem."

Defne ,Caner'in laflarıyla gülümseyerek gözlerini kısarken etraftaki herkes onları izliyor gibi gelmişti. Çevresine bakındığında Ege'yi görüp olduğu yerde durdu.

"O da burada"

Caner' e doğru fısıldayarak konuşmuştu,Caner ise artık duymaktan bıktığı şahsın olduğu yöne doğru kaşları çatık bir şekilde dönmüştü. Ege ile göz göze geldiklerinde her zamanki gibi sert bakışlarla tartışmışlardı. Ege her defasında onu Defne'nin yanında görmekten bunalmış bir ifadeyle onları süzerken Defne Ege sanki hiç orada değilmiş gibi davranmayı tercih ediyordu.

Ege sadece tatlarını kaçırmak için yanlarına geldiğinde Defne biraz gergindi.Caner ise onun rahatlatmak adına elini onun sırtına dayamıştı ve Ege'ye meydan okur gibi görünüyordu.

"Merhaba gençler"dedi Ege,mavi gözlerini kısıp Caner'e bakarak. Caner bunun üzerine gülümsedi ve karşılık verdi.

"Merhaba genç oğlan "Ege, Caner'in karşılığına sinirlenmiş bir yüz ifadesiyle çenesini sıkarken Defne derin bir nefes vererek Ege'ye baktı.

"Sevgilin yok herhalde" dedi. Cansel ortalıkta görünmediğine göre Ege tek başına buraya davet edilmişti.

"Gelemedi. "dedi Ege, Caner 'in Defne'nin sırtındaki eline bakarak ve yutkundu. Defne'nin Caner ile hala bir ilişkisi olduğunu düşünüyordu. Sessiz olmaya çalışarak olduğu yerde dururken Caner elini Defne'nin sırtından çekip

"Ben hazırlansam iyi olur" dedi ardından çok istemese de ikisini baş başa bıraktı. Defne kafasını sahneye doğru dönerken Ege onu izliyordu. Kafasını omzuna dayamak ve beni istemediğim bu ilişkiden kurtar demek istiyordu.Resmen ona inat yaşıyordu bu ilişkiyi ve bundan da pişmanlık duyuyordu.

Birkaç saniye sessizlik olduktan sonra Ege dayanamadı ve aklından geçeni söyleyiverdi.

"Çok güzelsin."

Defne onun böyle cüretkar bir şekilde bunu söylemesine şaşırmıştı ama bozuntuya vermeden gülümsedi sayesinde profesyonel bir oyuncu olmuştu.

"Teşekkürler"

Ege'nin Defne'nin gözüne bakarken içi gidiyordu ve elinde değildi bu hisleri gizleyemiyordu. Yorgun bakışlarını esirgemeden onu izlerken Defne'nin gözü sahnedeydi. Defne bakışları yüzünde hissetse de ses çıkartmadan öylece buna izin veriyordu çünkü o da ona hala bir şeyler hissediyordu.

Caner sahneye çıktığında herkes alkışladı ve melodinin Caner'in sesiyle birleşmesini bekledi. Caner, Defne'ye doğru bakıp gülümserken Defne de onu onaylarcasına bakıp gülüyordu.Caner heyecanlı bir şekilde şarkıya giriş yaparken herkesin şaşkın ve meraklı bakışları üzerindeydi.

"Ne kadar uzaksın ,bu kadar yakınken"

Defne bu şarkı sözüyle irkilerek Ege'ye bakarken Ege de bu sözün doğruluğunu onaylarca kafasını sallıyordu.

Caner şarkıyı berrak bir sesle söylerken Ege şarkıyı Defne'ye bakarak mırıldanıyordu.

"Ya benim ilacımsın ya en büyük acımsın"

Defne, Ege'nin sıcak nefesini çok yakınında hissettiğinde tüyleri ürpermişti, gergin bir halde ona doğru döndü ve gözüyle bunu yapmamasını söylemeye çalışarak ona baktı. Uzaktan bakan biri aralarındaki gerilimi ve sırrı anlayabilirdi ama ikisi anlamamak için ısrarlı görünüyorlardı.Ege mahsun bakışıyla Defne'ye yaklaşmaya çalışırken Defne korkak tavırlarıyla onun yanından uzaklaşıp babasının yanına geldi. Cem kızının garip hallerini izlerken onun omzunu tutup kulağına eğildi. Yüksek müzik sesinden duyulmayacağını bildiği için bağırarak konuşuyordu.

"Ters bir şey mi var?"

"Hayır"

Cem Defne'nin tepkilerini izleyerek kaşlarını çattı.

"O şerefsiz mi burada?" Cem kimin Defne'yi üzdüğünü bilmese de ona acı verdiği için dünyanın en şerefsiz insanı olduğunu düşünüyordu.

"Hayır baba kimse burada değil. Sadece midem bulanıyor."

"Emin misin? Buradaysa hemen söyle gidip hesap sorayım seni üzdüğü için"

"Evet eminim. Kimden bahsettiğini bilmiyorum ama beni rahatsız eden biri yok"

Cem kafasını sallarken Caner'e bakıp ona gülümsemeye çalıştı. Caner şarkının nakaratını okurken Defne'yi izleyip kendi hislerini de işine dahil ediyordu.

"...Bana her yer cennet gibidir sanma sakın, cehennemin dibidir senin olmadığın yer!"

Defne,Caner'e bakarken yüzüne zoraki bir gülümseme kondurmuştu. Onu her koşulda destekleyen kişiyi böyle bir sebepten dolayı kötü hissettirmeye hakkı yoktu. Bunu bildiği içinde hislerini yaşamaya korkuyordu.

Çok geçmeden Caner sahneden indi ve Defne'nin yanına geldi. Defne hiçbir şey olmamış gibi gülümseyerek ona sarıldı.

"Harikaydın."

"Senin gibi yani"

Defne duyduğu lafla kıkırdayarak gülerken Ege kıskanç bakışlarıyla ikisini izliyordu. Caner, Defne'nin sarılışıyla yeniden doğmuş gibi ferah hissederken Defne solgun yüzüne bir bahane arıyordu.

"İyi misin ?"Caner çok geçmeden farkedip o soruyu sormuştu. Defne ise kafasını sallayarak onayladı.

"İyiyim sadece biraz rahatsızlandım, eve gitsem iyi olur."

Caner endişeli yüz ifadesiyle bakarken Defne, Cem'e seslendi.

"Gidebilir miyiz?"

Cem kızının alnına elini dayayıp ateş ölçer gibi bakarken Defne gözlerini devirmemek için kendini zor tutmuştu ama yine de sakin tavırlarıyla dikkat çekmemeye çalışıyordu.

"Gidelim. Hastalanacaksın herhalde."

Sanki çok anlıyormuş gibi eliyle kontrol ettikten sonra Caner'i sahnedeki performansından dolayı tebrik etti. Sonra ise Defne'nin koluna girip oradan çıkarttı. Defne dışarıdaki havayla kavuşur kavuşmaz derin bir nefes alırken soluk yüzüne biraz renk gelmişti. Ege'ye kalbinde bir boşluk yarattığı için kızgındı zaten ama bu sefer haddini aşmıştı. Defne'nin küçük kalbini umutlandırmıştı.

Eve vardıklarında Cem kızının bu garip hallerinden çıkardığı anlamları yüzüne vururcasına söylemeye başladı. Onun aptal bir çocuk yüzünden bu kadar perişan olmasına sinirleniyordu.Kendince haklıydı ama Defne'nin henüz bir çocuk olduğunu unutuyordu. O ergenlikten geçen bir çocuktu böyle şeyler yaşıyor olması olağan şeylerdi.

"Bu hallerini hiç iyi görmüyorum. Eğer bu sağlıksız şeyi aşk sanıyorsan..." Cem işaret parmağını Defne'ye doğrultarak bağrınırken Defne ona bakıyordu, babasının bu tepkisine sinirli bir şekilde karşılık vermeyi ihmal etmemiş ve tüm yılın öfkesiyle sesini yükseltmişti.

"Sen neyden bahsediyorsun ya?! Sen bana ne anlatıyorsun baba? Bunca yıl yanımda değildin zaten sen şimdi yanımda olacağına bana hesap sorar gibi akıl mı veriyorsun! Ben ne yaşadığımı ne hissettiğimi bilmiyorum tamam mı? Aşk mı sevgi mi bilmiyorum bir ad koyamıyorum. Bildiğim tek bir şey var benim o da bu hislerle başa çıkamadığım."

Cem kızının gözlerinin dolduğunu farkedip kaşlarını çatarken dediklerini anlamaya çalışıyordu. Defne daha fazla sinirlenerek Cem'e bakıp bağırmaya devam etti.

"Sen ne işe yarıyorsun ya? Sen baba mısın şimdi? Hadi sarsana yaralarımı alsana bu içimdeki aşk sandığım saçma sapan hisleri. Ben de biliyorum sağlıksız olduğunu ama engel olamıyorum yapamıyorum işte. Bunları yaşamamın tek sorumlusu sensin zaten. Sevmeyi bilmiyorum sevilmeyi bilmiyorum senin yüzünden gördüğüm iki gram sevgiyi unutamıyorum.Çünkü hiç sevilmedim ben"

Cem,Defne'nin söyledikleriyle olduğu yerde yaşlanırken onun özünde sevgiyle büyümüş bir çocuk olduğunu biliyordu. En azından anneannesi ve dedesi onu gerçek bir sevgiyle öz evlatları gibi büyütmüşlerdi ama yine de Defne'nin baba sevgisine ihtiyaç duyduğunu anlıyordu ve sesini çıkartmıyordu. Defne daha fazla orada olmaya dayanamayıp yukarı çıkmıştı. Cem yorgun bir yüzle arkasından bakarken kızı için çabaladıkça onun kendisinden uzaklaştığını düşünmeye başladı ve nerede yanlış yaptığını sordu kendine. Belki de ona kendini yanlış anlatıyordu.

Defne aşağıda fazla tepki gösterdiğini biliyordu, Ege'ye olan sinirini babasından çıkartmıştı ama babasına ne yapsa az geliyordu ona. On altı yılın hesabını soruyordu adeta. Üzerini değiştirip yatakta annesine seslendiği günlüğüne bir şeyler karalıyordu. Kararsızlığını, hislerini ve yalnızlığını yazıyordu.

Çok geçmeden kapısı tıklatıldı. Defne hemen elindeki defteri saklayıp 'girin' diye seslendi ama içeri giren olmadı. Kapı tekrar tıklatılınca Defne yeniden aynı şeyi söyleyip birinin gelmesini bekledi fakat yine içeri giren olmadı. En sonunda Defne söylenerek ayağa kalktı ve sinirli bir şekilde kapıyı açtı.

Kapıda kimse yoktu ama yerde bırakılmış bir şeyler vardı.Defne şaşkın bir şekilde yere çöktü ve kapı eşiğindeki şeylere baktı. Orta boy bir kutu ve birkaç kağıt. Defne bu bulduklarını hızlıca topladı ve kapısını kapattı. Yatağın üzerine oturup kutuyu açmaya başladı. İçinde bir oyuncak bebek vardı. Şaşkınca bebeğe bakarken aklına kutunun yanındaki kağıtlar gelince hemen odağını değiştirip kağıtları açıp okumaya başladı.Önce küçük ve sararmış eski püskü bir kağıdı okudu.

'Defne'nin 5.yaş hediyesi.' yazıyordu kağıt üzerinde. Defne'nin kaşları çatılırken bir sonraki kağıda geçmişti.

Bu yazdıklarımı bir gün okur musun bilmiyorum ama ben bugün tüm cesaretimle sana geliyorum. Annen bunu yapmamı isterdi,seninle olmamı bunu farkındayım,çok da düşündüm ve sana baba olmak için bir adım atmak istiyorum. Doğum günün için bir hediye aldım fakat gelemedim.Onun ölüm yıldönümünde gelemezdim umarım beni anlarsın, bu yüzden doğum gününü biraz geçti üzgünüm. Sen henüz beş yaşındasın okuma bile bilmiyorsun ama kendimi rahatlatmak için yazmaya ihtiyacım var. Bana nasıl tepki vereceğini bilmiyorum,belki beni tanımadığın için kaçacaksın belki de sevineceksin. Bunu birlikte göreceğiz

Defne dolu gözleriyle beklemeden sonuncu kağıda geçerken babasının, o 5 yaşındayken geldiğini hatırlamadığını düşünüyordu. Hatırlayamamıştı çünkü Cem o gün gelmemişti.

Özür dilerim Defne, yapamadım.Sana kıyamadım,baban olarak karşına çıkamadım.Küçük bir çocuk da olsan o yükün altında ezilmekten korktum. Sana mutlu bir yuva veremem,aile veremem. Benimle birlikte bu boş evde annenin yokluğunda boğulursun. Seni mutlu edecek büyüdüğünde hatırlayınca gülümsetecek anılar yaşatamam sana. Annen hayatımızdan gittiğinde dünyadaki renkler de gitti ben onsuz gıpgri bir adamım,perişan ve bitkinim. Senin renkli dünyanda benim yerim yok, en azından bu güzel günlerini elinden almamalıyım. Cesaretimi toplayıp kapınıza kadar geldim ama sen, deden ve anneannen gerçek bir aile olmuştunuz. Dilan'ın yokluğunu seninle kapatmışlardı. Onlara sinirlendim ama bunu başardıkları ve seni mutlu bir çocuk yaptıkları için de minnettar hissediyorum.Senin için en doğru karar onlarla birlikte gerçek bir çocukluk yaşaman.Mutlu,umutlu ve gülümseyerek. Benim yokluğumu sana hissettirmeyeceklerine eminim o yüzden içim rahat dönüyorum buradan. Bebeği sana vermeyi çok istedim belki bir gün verebilirim. Şimdi değil ama bir gün senin karşına çıkma cesaretini göstereceğim umarım o gün benden nefret etmezsin.

Defne gözlerinden akan gözyaşlarını elinin tersiyle silerken babasının beş yaşındaki halini uzaktan mutsuzlukla nasıl izlediğini düşünüyordu. İçinden bağırmak ona kızmak geliyordu ama bu yazdıkları Defne'yi durduruyordu. Onu anlamaya çalışıyordu. Cem haklıydı. Defne burada onunla bir çocukluk geçirseydi, ancak gri duvarlar arasında yalnız geçirdiği zamanları hatırlayacaktı. Şimdi ise mutlu çocukluk anılarına sahipti. Dedesiyle ve anneannesiyle yaptığı yaşadığı her şey onun hatırında güzel bir yer kaplıyordu. Çocukluk anılarındaki her yer bahar renkleriyle bezenmiş gibiydi.

Defne göz yaşlarını sildi ve kutunun içerisindeki oldukça sade görünen neredeyse hiç renk bulunmayan bebeği kucağına alıp göğsüne sıkıca bastırdı. Beş yaşında bu hediyeyi alsa elbet sevinir, mutlu olurdu ama bu kadar anlamlı ve duygusal olamazdı. Bebeğe bakıp gülümsedi ardından ayağa kalktı ve yatakta yer açtı. Kızarmış burnu ve dolu gözleriyle etrafına bakınırken yorganı kaldırıp yatağa uzandı,bebeği de yanına yatırdı. Babasını affetmeyi istese de yapamıyordu ama bu okudukları biraz olsun gönlüne su serpmişti, babasının onu düşündüğünü farkına varmıştı.

 

Loading...
0%