Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20.Bölüm GERÇEKLER

@mermaidmaryy

Defne ve Zeynep, okul kantininde oturmuş yılbaşı hakkında konuşurken, Ege, Cansel'in anlattıklarını dinlemeksizin uzaktan Defne'yi izliyordu. Defne'nin bundan haberi yoktu; Zeynep'e babasıyla yaşadığı tartışmaları anlatıyor ve onu anlamak istediğini fakat bunun mümkün olmadığını dile getiriyordu. Zeynep, arkadaşının mutsuzluğunun tek nedeninin bu olmadığını anlıyordu ve Ege'nin de mutsuz olduğunu fark ediyordu. Her ikisi için de bir şeyler yapmak istiyordu ve bunu yoğun bir şekilde düşünüyordu. Acaba Ege'ye gerçekleri söylese durum değişir miydi? Ege'ye her şeyi açıkladığında Defne ona kızar mıydı? Bu soruları merakla zihninde canlandırıyordu.

Defne, elindeki karton kahve bardağını buruşturduğu sırada, Ege ve Cansel'in kantinde oturduklarını gördü. Yüzünü iğrenerek buruştururken, Ege'ye olan özlemini kendinden bile saklamaya çalışıyordu. O, onunla vakit geçirmeyi, en azından dostane bir biçimde konuşmayı çok özlemişti; sorunlarını paylaşmayı ve ilgi görmeyi arzuluyordu. Derin bir nefes alarak ayağa kalktığında Zeynep de izin alarak yanından ayrıldı.

"Hocaya bir şeyler danışmam lazım, kusura bakma derste görüşürüz "

Defne, yalnız kaldığında Ege'yle göz göze geldi, ancak ne konuşacak bir şeyleri vardı ne de öylece bakışacak bir durumları. O yüzden sakin bir şekilde gözlerini Ege'den kaçırdı ve yanına doğru yaklaşan Caner'e baktı. Caner'i gördüğü anda yüzündeki mutsuz ifade, bir gülümsemeye dönüştü.

"Caner, selam."

"Selam prenses"

Caner, Defne'nin yanağına bir öpücük kondurduğunda, Defne utangaç bir tebessümle karşılık verdi. Caner'in yakın davranışları, Ege'ye olan ilgisine rağmen, ona iyi hissettiriyordu. Caner, anlamlı bir gülümsemeyle Defne'ye bakarken, Ege'yi görünce göğsünü dikleştirdi.

"Bugün sinemaya gitmek ister misin?"

Defne, biraz düşündükten sonra gülümseyerek 'hayır' anlamında kafa salladı.

"Üzgünüm, şu sıralar vizyonda ilgimi çeken bir film yok," dedi. Caner, kolunu Defne'nin omzuna atarak yakından gülümsedi ve konuştu.

"O zaman sinema bize gelsin "

"Nasıl yani?"

"Mesela Türkan Şoray - Al Yazmalım ve bizim ev?"

Defne kıkırdayarak gülerken, Caner ciddiyetini koruyup ona bakıyordu. Sonra Defne, sorunun ciddi olduğunu fark edip cevap verdi.

"Ha, ciddi misin? Tamam, izleriz. Yeşilçam'ı severim ama ödevlerimde de bana yardım edeceksin!"

"Ödev mi? O iki dakikalık iş." Caner, kolunu Defne'nin omzundan yavaşça çekip gülümserken elini çenesine götürdü. Defne de gülümseyerek ona bakarken, Caner'in eski sevgilisi ortama girince gülüşmeleri yarım kaldı. Caner gergin bir ifadeyle bakarken, Defne oldukça sakin görünüyordu. Buse yanlarına yaklaşırken sinsi bir gülümsemeyle konuşmaya başladı.

"Okulun yılbaşı partisi düzenlenecek, belki katılmak istersin. Organizatörü benim, bu yüzden sana bizzat haber vermek istedim Caner."

Caner umursamaz bir tavırla bakarken Defne yapmacık bir şekilde gülümseyerek Buse'ye baktı.

"Kesinlikle geleceğiz, Buse'ciğim, hiç endişen olmasın," dedi ve Caner'in kolundan tutarak uzaklaşmaları için çekiştirdi.

"Partide görüşmek üzere" dedi ve Caner ile birlikte kantinden ayrıldı. Caner, anlamsız gözlerle Defne'ye bakıyordu; partiye neden gitmek istediğini anlayamıyordu.

"Ne alaka?" diye sordu birdenbire. Defne gülümseyerek Caner'in kulağına eğildi ve fısıldadı.

"Yılbaşı gecesini evde yalnız geçirmek istemiyorum. Partiye benimle gelsen olmaz mı?"

Caner elbette buna hayır demezdi ama Defne'nin bu denli hevesli olmasına şaşırmıştı. Buse'ye inat yapıyor olabileceğini düşünerek çok üzerinde durmadı ve kibarca başını salladı. İkili oradan ayrılırken, Ege ve Cansel de kantinden çıkmak üzereydiler.

Cansel, yeni aldığı kıyafetleri ve yaptıracağı tırnakları anlatırken, Ege bezgin bir tavırla etrafa bakınıyordu. Mutsuzluğu gözlerinden okunuyordu. Dayanamayıp, iç çekerek Cansel'e dönüp,

"Yeter, artık anlatma!" dedi.

"Anlamadım, sevgilim yanlış bir şey mi söyled-"

"Sadece sus Cansel! Başım çok ağrıyor. Biraz yalnız kalmak istiyorum."

Cansel'in gözleri dolmuştu, fakat belli etmemeye çalışıyordu. Kafasını sallayarak onayladı, sesi titrediğinden üzgün olduğu belli oluyordu ama Ege umursamaz tavırları yüzünden bunu fark etmemişti.

"P-peki, ben sınıfa gidiyorum, görüşürüz aşkım."

Ege, sonunda yalnız kaldığında derin bir nefes alıp, yaptıklarının kendisine daha fazla zarar verdiğini düşünüyordu. İnatla devam ettiği bu davranış, başkalarını üzmekten çok kendisine zarar veriyordu ve bir an önce sonlandırmalıydı. Bahçeye çıkarak banklardan birine oturdu ve telefonuna bakmaya başladı. Defne'nin paylaştığı Instagram hikayesine tıklayıp Caner'le birlikte olduğunu gördüğünde, içine bir fil oturmuş gibi hissetti.

Bankta yalnız başına otururken, Zeynep yanına gelip oturdu. Ege başını kaldırarak gülümsedi, ona selam verdi ve sonra tekrar başını eğdi.

"Ege, seninle konuşmam gereken bir konu var."

Ege, anlam veremeden Zeynep'e baktı ve kaşlarını çattı. Konuşacakları konunun Defne ile ilgili olabileceğini düşünerek meraklandı. Kafasını sallayarak cevap verdi.

"Dinliyorum seni," dedi Ege. Meraklı bakışlarını Zeynep'e çevirirken, onun anlatacağı şeylerin iyi olmasını umut ediyordu.

Zeynep derin bir nefes aldı ve nasıl anlatacağını bilmese de bir yerlerden başladığında devamının da geleceğini düşünüyordu. Kafasındaki tek soru işareti Defne'nin nasıl tepki vereceğiydi.

" Sen neden Cansel ile birliktesin?"

Ege başını eğdi ve buna verilebilecek hiçbir cevap olmadığını fark etti. Sahi o neden sevmediği bir kızla birlikteydi? İnat uğruna mıydı tüm bu işkence?

"Senin Defne'den hoşlandığını sanmıştım"

Ege Defne'nin ismini duyduğunda kalbinde acıyla karışık bir şeyler hissetmişti. Yorgun gözlerini Zeynep'e doğrulttu ve kafa salladı.

"Öyle zaten."

"Öyleyse neden? Defne seni sevdiği halde neden birlikte değilsiniz?"

Zeynep'in sözlerini duyar duymaz Ege'nin hüzünlü ifadesi şaşkınlığa dönüştü. Gözleri hayretle genişlerken içinde yeni bir umut filizlenmeye başlamıştı. Gerçekten Defne de onu seviyor olabilir miydi?

"Defne'nin beni sevdiğini nereden çıkardın?" dedi Zeynep'in gözlerine umutla bakarken.

"Ege affedersin ama sen aptal mısın?"

Ege anlamsız bakışlarla Zeynep'e bakarken gerçeği duymayı bekliyordu.

"Defne, sana hoşlandığını söylemek için gelmişti ancak kapıyı açtığında Cansel'i görünce geri dönmüş. Hatta okula bir süre gelememesinin sebebi de bunu kabullenememesiydi."

Ege'nin ağzı şaşkınlıkla açılırken başına gelenleri nasıl anlamadığını düşünmeye başladı. "Gerçekten aptal mıyım?" diye içinden kendine sordu ve elini alnına götürdü. Defne de onu seviyordu ve bu dünyadaki en güzel şeyden bile güzeldi. Şaşkın ifadesinin yerini aptal bir gülümseme alırken ayaklandı.

"Gidip Defne'ye benim de ondan hoşlandığımı söylemem lazım "

"Hayır Ege, dur! Farkında olmayabilirsin ama şu anda Cansel'le birliktesin. İlk önce bu ilişkiyi sonlandırmalısın. Defne bu durumu asla kabul etmez."

Ege afallayarak olduğu yerde durdu ve kafa salladı.Kafası sanki çalışmayı durdurmuştu ve sadece Defne'yi düşünüyordu. Gülümsedi ve Zeynep'e sarıldı.

"Bunu bana anlatmak için neden bu kadar bekledin?"

"Çok düşündüm Ege. Sana söylesem Defne kızacaktı ama ben onun mutluluğunu bana kızmasından daha çok önemsiyorum. Mutlu et artık onu."

"Caner peki? Onunla aralarında bir şey olmadı mı? Ben onları gördüm."

Zeynep kaşlarını çatıp bakarken Ege konuşmaya devam etti.

"Ben onları öpüşürken görünce sinirlendim. Hırslandım ve çok canım acıdı. Ben de gittim hayatımın hatası olacak o şeyi yaptım. Cansel ile bir ilişkiye başladım."

"Onlar hiçbir zaman öpüşmedi Ege,buna emin misin? Gözünle gördün mü?"

Ege o anı hatırlayıp kafasını hayır anlamında salladı.

"Bakamadım. Caner ona uzanmıştı ve ben bakmaktan korktum. Onun başkasıyla olduğunu düşünmek bile canımı yaktı. O yüzden gittim ve Cansel'le sevgili oldum."

"İyi halt ettin!"

Ege, haksız olduğunu bildiği için başını öne eğdi. Zeynep ise ona sarılarak, anlayışla gülümsedi.

"Her şey düzelir, emin ol. Yeter ki sen düzeltmek için çaba göster."

"Ne olursa olsun, onunla birlikte olmak istiyorum,Zeynep."

"Yapman gerekeni biliyorsun arkadaşım" dedi ve okulu gösterdi.

"Önce Cansel ile ayrıl, sonra Yılbaşı gecesi Defne'ye gerçekleri anlatırsın." dedi Zeynep tebessümle . Ege, planı mantıklı bulduğu için başıyla onaylayarak kabul etti. Bu mutsuz ilişkinin bir an önce sona ermesini istiyordu. Okula doğru yürürken her ikisi de gülümsüyordu ; Ege, Defne'yle birlikte olabilme ihtimalinden Zeynep ise arkadaşlarının arasındaki bu sırrı çözmüş olmanın verdiği huzurdan gülümsüyordu.

•••

Defne ve Caner okuldan birlikte çıkmışlardı. Caner'in evinin arka bahçesine kurduğu minderli film izleme alanında oturup gülüşüyorlardı. Defne film başlamadan önce Caner'in yaptığı hazırlıkları izleyip gülümsüyordu. Caner, mutfaktan yiyecek bir şeyler getirdi ve Defne'ye uzattı.

"Hemen geliyorum"

"Bekliyorum"

Caner içeri koşturarak gidip elinde kırmızı renkli bir TV battaniyesiyle Defne'nin yanına geldi. Havalar güzel olsa da kıştı ve hava her an soğuyabilirdi.

"Üşütmeni istemem "dedi ve Defne'nin montunun üzerine battaniyeyi serdi ve sonrasında filmi başlatıp o da battaniyenin altına girdi. Gülümseyerek Defne'ye baktı ve fısıldadı.

"Çok güzel görünüyorsun,filmden önce fotoğrafını çekebilir miyim?"

Defne gülümsedi ve başını salladı. Caner telefonunu eline alarak Defne'nin şirin görüntüsünü fotoğrafladı.

"İşte şimdi rahatça izleyebilirim "dedi. Defne kıkırdayarak cipsten yemeye başlayarak filme baktı.

Birlikte film izlerken aynı battaniye altında oldukça yakın oturuyorlardı. Caner, kalp atışlarının duyulmasından endişe ederek Defne'ye bakıyordu ve evin içinden Ceyda da onları gözlemliyordu. Küçük oğlunun en iyi arkadaşının kızına aşık olduğunu gördükçe gülümsemekten kendini alamıyordu.

Film bittiğinde Caner, Defne'nin kulağına eğilip konuştu. " Sen olsan kimi seçerdin? İlyas'ı mı? Cemşid'i mi?"

"Bilmem, sanırım Cemşid'i seçerdim. Çünkü İlyas, Asya'nın aşkını hiç hak etmiyor."

Caner gülümsedi ve elini Defne'nin yanağına koydu. Onun gözlerine anlamlı bir şekilde bakıyordu. Defne bunu biliyordu ama bilmezlikten geliyordu. Defne gözlerini kaçırıp uzaklara bakarken Caner elini yavaşça çekti ve tebessüm etti. Kimsenin duymayacağı bir tonda mırıldandı.

"Umarım ben de Cemşid kadar şanslı olurum."

Defne anlamadığı için Caner'e döndü ve "Efendim?" dedi. Caner mimikleriyle bir şey olmadığını söylemeye çalıştı,sessiz bir şekilde gülümsedi , ayağa kalktı,elini Defne'ye uzattı ve onu da kaldırdı.

"Çok güzel vakit geçirdim.Teşekkür ederim." dedi Defne. Caner kafa salladı ve güldü.

"Ben de öyle. İyi ki varsın ve günlerimi güzelleştiriyorsun."

Defne Caner'in bu lafıyla duygulanıp mutlu olmuştu. Gözleri dolarken gülümsedi ve Caner'e sıkıca sarıldı.

"İyi ki hayatımda sen varsın Caner. "

Caner gülümsedi ve annesi yanlarına geldiğinde Defne'den biraz uzaklaşarak geri çekildi. Ceyda, oğluna tebessüm ettikten sonra Defne'nin saçlarını okşadı.

"Çok güzelsin Defne'ciğim. Annen gibi."

Defne tebessüm edip Ceyda'ya baktı.

"Teşekkür ederim Ceyda teyze."

Defne rahatsız bir şekilde kıpırdanıp bahçe kapısına baktı.

"Ben gideyim artık çok geç oldu."

"Sen bilirsin canım ama yine gel" Ceyda ,Defne'nin omzunu okşarken Caner de Defne'nin gözlerine bakıyordu.

"Seni bırakabilirim."dedi. Defne kafasını iki yana sallayıp cevap verdi.

"Hayır kendim gitmek istiyorum"

Herkes Defne ile vedalaştıktan sonra Defne eve gitmek için yürümeye başladı.

Yolda yürürken babasının evine taşındığından beri tanıdığı insanları ve yaşadığı şeyleri düşünüyordu. Caner onun her zaman hayatında olması gereken biriydi ama Ege'ye karşı olan hislerini onda bulamıyordu. Ona karşı dostça bir sevgi besliyordu, ancak izlediği filmde gördüğü gibi, bazen sevgi emek isterdi. Zamanla Ege'den vazgeçip onu da severdi belki. Belkilerle çok oyalanmadan eve geldiğinde bahçede Cem'in bir şeyler yaptığını gördü. Ne yaptığını anlamak için yanına yaklaştığında ağaca bağlamaya çalıştığı şeyin bir salıncak olduğunu fark etti.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu Defne. Cem, soruyu duyunca önce irkildi, sonra Defne'yi görünce rahat bir nefes aldı.

"Korkuttun beni, senin için salıncak yapıyordum"

"Benim için mi?"

Defne, kaşlarını hafifçe çatarak babasına baktı ve ona haksızlık ettiğini düşündü. Yüzünde hafif bir tebessüm belirdi ve yaptığı salıncağı inceledi.

"Neden bana salıncak yapıyorsun?"

"Seninle kaçırdığımız anıları hızlandırılmış bir şekilde de olsa yaşayabilmek için."

Defne yutkundu ve babasına onaylayarak baktı. Gözleri zaten dolmuştu. Her şeyde olduğu gibi, bu konuda da çok duygusaldı. Babasının bitirdiği salıncağı gördü ve heyecanla yaklaştı.

"Düşmem, değil mi?" dedi. Cem gülümseyerek başını hayır anlamında salladı.

"Düşersen seni tutarım," dedi. Defne salıncağa oturup derin bir nefes aldı. Kollarını iki yana açtı ve babasının onu sallamasını bekledi. Cem, kızının bu huzurlu ve bağışlayıcı tavrından hoşlanmıştı. Defne'yi sırtından iterek salıncakta sallamaya başladı; Defne, salıncakta yükseklere çıkarken heyecanla içindeki kıpırdanma hissine karşılık gülümsüyordu. Babasının çabalarını her gördüğünde nedensiz bir mutluluk duyuyor ve onu affetmek için gerekçeler bulduğuna seviniyordu.

Loading...
0%