Yeni Üyelik
27.
Bölüm

27.Bölüm YENİ KOMŞULAR

@mermaidmaryy

Ege, şaşkın bir ifadeyle Caner'e bakıyordu; Caner ise gülümseyerek Ege'ye yaklaştı, omzuna elini koyup sıkıca tutarak konuştu.

"Bilmediğimi sanıyordun herhalde "dedi. Ege kaşlarını çattı ve Caner'in omzundaki eline vurdu. Ne cüretle ona böyle davranabiliyordu?

"Kes sesini! Defne seni sevmiyor diye benden ayırmak için bu yollara mı başvuracaksın şimdi de... Sana yemin ederim acıyorum."

Caner, sinirle bir kahkaha attı ve dişlerini sıkarak Ege'ye baktı. Bir eliyle yumruk yaparken, diğer eliyle Ege'nin yakasını sıkıca kavradı. Gözlerinden adeta ateş fışkırıyordu ve Ege'nin küstah tavırları onu rahatsız ediyordu.

"Ne oldu, beni dövecek misin?" diye sordu Ege, alnını Caner'in alnına dayayıp güç gösterisi yaparcasına. O anda, sinirli bir biçimde yanlarına yaklaşan Cem, sert bir sesle bağırdı.

"Ne oluyor burada?!"

İkiside hızla geri çekilirken Ege oldukça tedirgin bir halde Caner'in yüzüne bakıyordu. Defne'nin babasına geçmişte yaptığı hatalardan bahsederse Defne ile birlikte olmak için hiçbir şansı kalmayacağını biliyordu. Caner'in eline düşmüştü fakat Caner onurlu bir düşmandı ve sessizliği tercih ediyordu.

"Hiçbir şey Cem amca, Ege ile karşılaştık da biraz laflıyorduk"

Cem ikisini de süzdükten sonra bıkkın bir nefes verdi ve Ege'ye doğru yaklaştı.

"Kızıma anlayış gösteriyorum diye seni kabul ettiğimi zannetme. Sadece onu kırmamaya ve iyi bir baba olmaya çalışıyorum; hepsi bu kadar, o yüzden seni buralarda görmesem daha iyi olur."dedi. Ege'nin çenesindeki kasları hareketlenirken Caner'in yüzünde istemsizce bir gülümseme olmuştu. Cem daha sonrasında Caner'e baktı ve sakin olmaya çalışarak konuştu.

"Bak Caner, seni severim bilirsin ama şu çocukla kapımın önünde böyle aptalca tartışmalara girmeni istemiyorum. " dedi.Caner mahçup bir tavırla kafa salladı ve geri çekildi.

"Anlaşıldı Cem amca bir daha olmaz, iyi geceler dilerim"dedi ve arkasına dönmeden hızlıca oradan uzaklaştı. Cem derin bir nefes verirken gözü onu izleyen Ege'ye takıldı.

"Sana seni görmek istemediğimi söylemiştim çocuk. Kızımdan uzak durmuyorsun anladık, bari evimden uzak dur! Hadi, güle güle!"

Ege de mahçup ve gergin bir tavırla motorsikletine bindi ve kaskı takmadan önce Cem'e bakıp kafasıyla selamladı. Cem de kaşlarını çatarak kafasını salladığında Ege kaskı takıp yol almıştı.

Cem evinin önünden herkesi kovaladıktan hemen sonra çalan telefonunu açtı ve şaşkın bir şekilde konuştu.

"Evet... buyrun benim?"

Hazel odasındaki camdan dışarıyı seyrederken Cem'in telaşlı bir şekilde telefonla konuştuğunu gördü. Meraklı bir şekilde seyrederken onun içeri girdiğini görünce kendi de odasından dışarı çıktı. Koridorda sakince Cem'in gelmesini bekledi ama gelmeyince bir terslik olduğunu düşünüp çekingen bir halde aşağı indi. Cem salonda iki elini başına koyarak yere bakıyordu. Bir terslik olduğu belliydi ama Hazel bunu anlayamıyordu.

Cem'e karşı bir şefkat beslediği aşikardı. Yine kendine karşı koyamadı ve konuşmaya çekinerek yanına yaklaştı. Yanındaki koltuğa oturdu ve Cem'in onu fark etmesini bekledi. Cem hiçbir tepki vermeden olduğu gibi durmaya devam edince seslendi.

"Cem Bey iyi misiniz?"

Cem kafasını kaldırdı ve geldiğini bile fark etmediği Hazel'a baktı.

"Ne yapacağımı bilmiyorum Hazel Hanım, "

Hazel şaşkın yüz ifadesiyle Cem'e bakarken Cem yüz ifadesini değiştirdi ve ayağa kalkıp konuştu.

"Bunu burada değil, çalışma odamda konuşsak çok daha iyi olacak. Defne'nin duymasını istemiyorum."dedi.

Hazel ayağa kalktı ve kafa salladı. İkisi birlikte yavaşça merdivenden çıkıp çalışma odasına girdiler ve kapıyı kapattılar.

•••

Defne uyanır uyanmaz eline telefonu almıştı, Caner'den gece gelen bir mesaj olduğunu görüp hemen açtı.

Caner: Def, konuşabilir miyiz?

Defne mesaja uykulu gözlerle bakarken Caner'in gece gece ne acelesi olabilir ki diye söylendi. Gece yarısı konuşmak isteyecek kadar mühim bir konu ne olabilir diye düşünüyordu. Mesaja cevap verdi ve sonrasında Ege'ye mesaj yazmak için konuşmaya girdi.

D: Tamam Caner, bugün konuşuruz.

Ege'nin profil fotoğrafına baktı ve gülümsedi ardından klavyenin tuşlarına hızlıca dokunarak 'Günaydınnn' yazdı. Ne kadar çok 'n' olursa mesajın o kadar pozitif olduğunu düşünüyordu ve bugün iyi uyanmıştı. Çok geçmeden sevgilisinden mesaj gelince gülümseyerek açtı.

Sevgili: Günaydınn 🌞

Defne tebessüm etti ve öpücüklü bir sticker gönderip telefonu bir kenara bıraktı, ardından aşağı inmek için hazırlanmaya başladı.

Üzerine güzel bir şeyler giydikten sonra kapısının tıklatılmasıyla şaşırıp panik bir ses tonuyla seslendi.

"Gelin!"

İçeriye babası girince daha da şaşırdı ve babasına doğru yaklaştı.

"Bir şey mi oldu?"

Cem gülümsemeye çalışarak kızına yaklaştı.

"Günaydın canım"dedi. Kızını kucakladı ve sarıldı. Defne ,Cem'in bu tavırlarına şaşkınca karşılık verdi ve meraklı gözlerle bakarak sordu.

"İyi misin ?"

Cem gülümsedi ve geri çekilirken kafa salladı.

" Bir baba kızına sarılıyor ne kadar da ilginç bir olay ama "dedi. Defne de gülümsedi ve kafa salladı.

"Biz pek normal olmadığımız için şaşırtıcı gerçekten"

Cem bozuntuya vermeden tebessümle Defne'nin omzuna dokundu.

"Aşağıda çok mutlu olacağın biri var."dedi. Defne derin bir gülümseme ile babasının gözlerine baktı ve mırıldandı.

"Anneannem mi?"

Cem kafa salladı ve gülümsedi.

"Evet ve sevineceğin bir şey daha var; anneannen artık bizimle yaşayacak."

Defne şaşırmıştı ama duyduklarının sevinciyle çığlık atarak babasına sarıldı.

"Ciddi misin baba! Çok mutluyum şuan. Teşekkür ederim. "

Cem kafa salladı ve kızına gülümsedi. Defne'nin içten sarılmasına karşılık vererek gözlerini kapattı.

"Hadi anneanneni bekletme, güzel bir kahvaltı edelim"dedi. Defne hızlıca odasından çıkarken o da arkasından buruk bir yüz ifadesiyle orada öylece birkaç saniye kaldı. Ardından kendine gelip Defne'nin arkasından ilerledi.

Defne merdivenleri hızlı hızlı inerken heyecanlıydı. Anneannesini görecek olmanın ve hatta onun burada yaşayacak olmasının heyecanını yaşıyordu.

"Anneannem!"

Nilgün Hanım,torununu görür görmez yorgun yüz ifadesini değiştirip gülümsedi ve ayağa kalktı. Defne ona sarılınca tebessüm etti ve onun saçlarını öptü.

"Deli kızım"

Defne anneannesinin yanaklarını öptü ve gülümsedi.

"Artık burada yaşayacağına o kadar mutlu oldum ki... Seni çok özledim, yanına da çok gelemiyordum böyle çok daha iyi oldu."

Nilgün Hanım kafa salladı ve torununun kokusunu içine çekerek yanlarına gelen Cem'e baktı.

"Benim tek istediğim babanla birlikte mutlu bir yuvanın olmasıydı, çok şükür onu göreceğim artık"dedi. Defne gülümsedi ve kahvaltı masasındaki yerini aldı.

"Babamla aramız artık iyi gibi,endişe etmene gerek yok anneanne. Yine de sen ve dedem benim için çok başkasınız.Ruhu şad olsun!"

Nilgün Hanım ile Cem birbirlerine tebessüm ederek kafa salladılar ve aynı anda

"Amin"dediler.

Defne mutlu bir şekilde kahvaltısını ederken Hazel da kahvaltıya indi ve Nilgün Hanım'a selam verdi.

"Hoşgeldiniz"

Nilgün gülümsedi ve karşılık verdi. Hazel da gelince kahvaltıya başladılar ve tatlı sohbetler eşliğinde kahvaltı ettiler.

Kahvaltı sonrasında kapı çaldı ve Defne hemen ayaklanarak

"Ben kapıya bakarım"dedi.

Kapıyı açtığında Caner'i görünce şaşırdı ve şaşkınlığını belli etmeden gülümseyerek sarıldı.

"Hoşgeldin Caner,gelsene"

"Yok Defne, ben girmeyeyim sadece konuşmaya ihtiyacım var. Yürüyüş yapmak ister misin?"

Defne içeriye baktı ve ardından Caner'e dönüp kafa salladı.

"Tamam , sitede ufak bir tur atabiliriz istersen"

"Harika " dedi.

Defne üzerine bir hırka aldı ve babasına işaret yaparak dışarı çıktı. Caner sakin ama somurtkan bir şekilde Defne'ye bakarken Defne ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Bir derdin mi var? " dedi Defne. Kesin bir derdi olduğunu biliyordu ama sormasa söylemeyeceğini de biliyordu. Caner gülümsedi ve kafa salladı.

"Aslında dert benim değil ama bildiğim bir şeyler var."

Defne anlamadan ona bakarken Caner gülümseyerek kafasını iki yana salladı.

"Sadece seninle vakit geçirmeyi özlemiş de olabilirim."dedi. Defne kıkırdayarak onun eline vurdu ve tebessüm ile onun gözlerine baktı.

"Çok fena birisin anlat hemen ne bildiğini"dedi.

Defne meraklı gözlerle Caner'e bakarken Caner ,Ege ile ilgili bildiklerini anlatmanın doğru bir karar olup olmadığını düşünüyordu.

"Şöyle, çok sevdiğim bir arkadaşımın duysa üzüleceği bir şeyi biliyorum ama ona anlatıp anlatmamak konusunda emin olmadığım için sana danışmak istedim. "

Defne şaşırdı ve elini çenesine dayadı. Caner'in gözlerine kısık gözleriyle bakarken mırıldandı.

"Ne biliyorsun ki?"

"Söyleyemem,sana söylersem anlarsın kim olduğunu çünkü tanıyorsun. Ben sadece bana bir akıl vermeni istiyorum. Sen olsan üzüleceğini bile bile gidip söyler miydin? "

Defne daha fazla şaşırdı ve merakla Caner'e baktı. Kendi içerisinde ne hissedeceğini düşünüyordu. Caner ile empati yapıyordu.

"Peki öyleyse... Ben olsam eğer sevdiğim kişi üzülecek ise susardım. Bildiğim şeyi söylemezdim."dedi.

Caner kafa salladı ve kendi içinde Defne'nin söyledikleri sebebiyle Ege hakkında konuşmama kararı aldı. Bazen mutluluk gerçekten bir şeyleri bilmemekti. Defne de mutlu olmayı hak ediyordu.

O esnada Defne sitenin içerisindeki hareketliliği farkına varmış,merakla etrafta olanlara bakıyordu. Caner'in kendi içinde verdiği savaşı fark etmiyordu bile.

"Caner! Hey baksana. Buradaki eve yeni birileri taşınıyor sanırım"dedi ve Caner'i dürttü. Caner, Defne'nin eliyle işaret ettiği yere baktı ve gülümseyerek kafa salladı.

"Evet birileri taşınıyor,kamyon gelmiş."

Defne gülümsedi ve haylaz bir çocuk gibi Caner'in kolundan tutarak çekeledi.

"Gel hadi,selam verelim"

Caner bu fikre pek sıcak bakmasa da Defne'yi yalnız bırakmamak için yanında ilerledi. Birlikte yeni komşuların taşındığı konuta doğru yürüdüler.

Bahçedeki bir sandalyede oturan sarışın, orta yaşlı ve güzel bir kadın sigarasını içiyordu; o kadar güzel görünüyordu ki, belki de derece almış bir Türkiye güzeli olabilirdi. Diğer yanda, sakallı,pek de albenisi olmayan ve orta yaşlı bir adam - muhtemelen kadının eşi - eşyaları taşıyan işçilere komutlar veriyordu. Defne, Caner ile bir köşede ayakta durup olan biteni izlerken, kucağında küçük bir kutu ve omzunda genişçe bir çanta olan 16-17 yaşlarında bir kız onlara doğru yaklaşıyordu.

Defne, kız yanlarına gelince çekinerek Caner 'e döndü. Adını henüz bilmedikleri kız ikisine doğru seslenerek gülümsedi.

"Merhaba?" dedi.

Defne utangaç bir tavırla kafa salladı ve Caner ile aynı anda

"Merhaba"dedi.

" Buraya yeni taşınıyoruz da, siz de burada mı yaşıyorsunuz yoksa?" dedi kız Defne'nin gözlerine bakarak. Defne gülümsedi ve cevap verdi.

"Evet,birkaç sokak ileride yaşıyoruz. Yeni eviniz hayırlı olsun. Görünce merak edip bakmak istedik. Yardım edilecek bir şey var mı? "dedi.

Caner de kıza bakıp kafa salladı.

"Ben de birkaç sokak ilerideyim. Hoş geldiniz. "dedi.

Kız gülümsedi ve içeriden seslenen babasına bakıp sonrasında onlara doğru konuştu.

"Yardıma ihtiyaç yok ama teşekkür ederim. Kusura bakmayın, tanıştığıma memnun oldum. Gitmeliyim..."

Defne kafasını salladı ve karşılık verdi.

"Biz de memnun olduk..."

O sırada adam tekrardan kıza seslendi.

"Açelya!"

Kız uzaklaştıktan sonra, Defne ve Caner eve doğru yürümeye başladılar. Caner, Defne'ye bakarak konuştu.

"Güzel bir kızdı"

Defne, kaşlarını hafifçe çattı ve sonrasında kafa sallayıp gülümsemeye çalıştı.

"Yani,evet güzeldi ama bence o kadar da değil... " Defne kızın lanet olası müthiş bir tatlılığı olduğunu düşünüyordu ama nedense kızı kıskanmıştı. Belki güzelliğini belki de iyi bir ailesinin olmasını, bilmiyordu o yüzden fazla konuşmak da istemiyordu.

Defne'nin kızı kıskanıp böyle söylediği çok belli oluyordu. Bu yüzden Caner, Defne'nin tepkilerine gülümsüyordu. Evlerine yaklaştıklarında Caner etrafa bakınıp Defne'nin kolundan nazikçe tuttu.

"Burada ayrılsak iyi olur, arkadaşlara söz vermiştim." dedi.

Defne kafasıyla onayladı ve Caner'e sarıldı.

"Tamam dikkat et, görüşürüz."

"Görüşürüz"

•••

Defne, anneannesiyle güzel bir gün geçirdikten ve akşam yemeği için birkaç şey hazırladıktan sonra, anneannesinin dizlerinde uykuya dalmıştı. Bu süre zarfında ne telefonunu kontrol etmiş ne de sevgilisi Ege'yi hatırlayıp onu aramıştı. Bugünü, eski zamanlardaki gibi, anneannesiyle geçirmeyi seçmişti.

Anneannesi onu kucağında izlerken Cem yanlarına gelip gülümsedi. Nilgün Hanım'ın elinin üzerine elini dayayıp konuştu.

"Onun hala sana ihtiyacı var Nilgün anne."dedi. Nilgün Hanım gözleri dolu bir şekilde Cem'e baktı.

"Hayır,onun babasına ve babasıyla bir yuvasının olmasına ihtiyacı var. Ben elbet bir gün gidecektim zaten..."

Cem ,Defne'nin uyanıp duymasından endişe ederek kaşlarını kaldırdı ve Nilgün Hanım'ın daha fazla bu konuyu konuşmaması için bakış attı. Nilgün Hanım gözlerini yumdu ve göz yaşına engel olamadan akıttı. Cem de kızının saçlarını sevip ayaklandı. Nilgün Hanım ise elinin tersiyle akan gözyaşını sildi.

"Defne"

Cem,Defne'yi uyandırmak için seslenip omzuna dokundu.Defne uykulu bir şekilde babasına bakıp doğruldu.

"Ne oldu?"

"Akşam yemeğine otururuz birazdan kalk elini yüzünü yıka, bize katıl sonra da "dedi.

Defne,anneannesine bakıp gülümsedi ve ardından ayağa kalkıp yukarıya doğru ilerledi.Yukarı çıkınca bugün hiç Ege ile konuşmadığını fark edip panikle odasına girdi. Telefonunu eline aldı ve gelen mesajlara baktı. İçindeki endişeyle gelen mesajları tek tek okudu.

Sevgili:

Seni özledim.

Defne?Neredesin?

Bugün seninle dışarı çıkarız diye düşünmüştüm ama sana ulaşamıyorum bile.

O adam yine telefonunu mu aldı elinden?

Korkutma beni

Of Defne!

Aferin sana beni merakta bırakmayı başarıyorsun.

Defne mesajları görür görmez panikle karşılık verdi ve ardından telefonla aradı. Ege aramayı anında meşgule atmıştı.Defne ofladı ve tekrar aradı. Yine Ege meşgule attı. Defne de bunun üzerine pes edip mesaj atmaya başladı.

D: Özür dilerim aşkım, anneannemleydim. Artık bizimle yaşayacağını öğrendim o yüzden heyecandan telefona bile bakmayı unutmuşum,affedersin. "


Mesajları Ege'ye ulaşmadığından, telefonunu cebine koyup odasının penceresinden dışarıya baktı. Belki Ege burada olabilir diye içinden geçirdi, fakat kimseyi göremeyince somurtarak pencereden uzaklaştı.

Akşam yemeği için onu beklediklerinden daha fazla odada oyalanamadı ve aşağı indi. Masada Nilgün Hanım,Hazel ile konuşmaya çalışıyor ve ona gülümseyerek anlayamayacağı köy ağzıyla konuşup kendini eğlendiriyordu.

Cem de sofrada oturmuş kızının gelmesini bekliyordu ve onu görünce gülümseyerek konuştu.

"Kızımız da geldiğine göre yemeğe başlayabiliriz. Bu lezzetli yemekleri yiyeceğim için çok mutluyum" dedi. Defne babasının kibar tavrıyla mutlu olurken ona minnetle gülümsedi. Fatma Hanım ise kendi yemeklerine bu kadar övgü almadığı için bozulmuştu. Nilgün Hanım, Defne ile birlikte yaptığı yemekleri kendisi dağıtmak istediği için ayağa kalkıp eski damadının tabağına koymakla başladı.

"Nilgün Anne siz zahmet etmeseydiniz "

"Olmaz öyle"dedi Nilgün Hanım ve tabağı Cem'e uzatıp,sonra Hazel'in tabağına yemekleri koydu.

"Teşekkür ederim."dedi Hazel gülümseyen gözlerle.

"Bakalım beğenecek misin?"deyip güldü Nilgün Hanım ardından kendine ve Defne'ye de yemekleri pay etti. Fatma Hanım'a dönerek

"Sizin için de mutfakta bir tencere yaptım. Siz de yersiniz diye"dedi. Fatma gülümseyip teşekkür ettikten sonra Defne yemeği yerken dünyadaki en mutlu insan olduğunu düşünerek konuştu.

"Anneannem iyi ki bizimle yaşamayı kabul etmiş, onu ve yemeklerini çok özlemişim "dedi.

Herkes huzurlu ve mutlu bir şekilde yemek yerken Defne'nin cebindeki telefon çalmaya başladı. Defne utanıp sıkılarak telefona bakıp reddedince Cem kızına dönüp tebessüm ve merakla karışık konuştu.

"Açsaydın kızım telefonunu"

"Sonra açarım ,yemek bölünmesin." dedi Defne,bir yandan anneannesine bakıp gülümsedi.

"Sen bilirsin" dedi Cem ve eski kayınvalidesinin lezzetli yemeklerini yemeye devam etti. Defne ise telefon aramasını reddettiği için telaşlı hissederek hızlıca yemeği bitirip yukarı çıkmanın planını yapıyordu.

Defne yemeği bitirir bitirmez koşar adımlarla yukarı çıkarken Fatma Hanım da tatlıları masaya getirmeye başlamıştı. Cem kızının arkasından hafif kuşkulu ve sinirli bir ifadeyle bakarken Hazel, gelen tatlıları ikram ederek gülümsedi.

"Tatlılar da benden"

Nilgün Hanım alıcı gözle Hazel'ı süzerek gülümsedi ve Cem'e baktı.

"Ne kadar güzel ne kadar hamarat bir kadınsınız Hazel kızım"

Hazel utanarak yerine otururken Cem tatlıdan bir kaşık alarak yemeye başladı.

"Gerçekten güzel elinize sağlık Hazel Hanım"dedi.

Nilgün Hanım ikisini de süzerek gülümsedi ve düşüncelerini dışarıya vurarak konuştu.

"Ne kadar da yakışırsınız"

Bunu demesiyle Cem'in ağzındaki tatlı boğazına kaçtı ve öksürmeye başladı. Hazel da utançla ve panikle ayağa kalkıp Cem'in sırtına vurdu.

"İyi misiniz?"

Cem doğruldu ve Nilgün Hanım'a baktı.

"Nilgün Anne,o nasıl laf!"diye sitem ederek öksürmeye devam etti. Hazel Hanım da utangaç bir şekilde bir bahane ile mutfağa gitti. Cem'in öksürükleri azalırken Nilgün de her şeye karışan teyzeler gibi eski damadına bir aşk arayışı içindeydi.

"Ne olurdu sen de hayatına baksan Cem, eminim ki Dilan da kızının mutlu ve gerçek bir ailede yaşam sürmesini isterdi."

Cem sinirli bir şekilde önündeki tabağı ittirdi ve sesini biraz yükselterek Nilgün Hanım'a çıkıştı.

" Nilgün Hanım, benim hayatım bu. Benim hayatımda zaten bir kadın var başka bir kadına ihtiyacım yok. Benim kalbimde de hayatımda da hala Dilan var. Böyle saçma düşüncelerle başkalarının da aklını karıştırmayın lütfen. Siz ne dediğinizi bilmiyorsunuz bence. Defne de ben de iki kişilik ailemizden çok memnunuz. Üstelik Hazel Hanım onun öğretmeni benim de çalışanım. Böyle yakıştırmalar hiç doğru değil."

Hazel saklandığı mutfakta içerideki konuşmaları duyuyordu ve içinde garip bir hisle öylece bir köşede oturmuştu. Cem Bey' e karşı bir şeyler mi hissediyorum diye kendini sorgularken bulmuştu. Hatta Cem böylesine sert bir şekilde neredeyse ölmek üzere olan bu kadına karşı çıktığında fazlasıyla içerlemişti ve beğenilmeyecek bir tarafının olup olmadığını kendine sormuştu. Nedenini bilmediği bir şekilde Cem'e karşı bir şeyler mi hissetmişti? Hazel korkmuş ifadesini gizleyemeyerek mutfaktan çıktı ve masada birlikte oturan Nilgün Hanım ve Cem Bey'e bakıp ardından koşar adımlarla merdivene yöneldi.

Nilgün Hanım, Hazel'e doğru bakıp Cem'e kızdı.

"Belli ki çalışanın da sana karşı boş değildi. Ben gittikten sonra Defne'ye annelik edecek birisi gerekecek."

Cem, sinirli ama kısık bir sesle söylendi. Defne'nin duymaması için oldukça kısık konuşuyordu.

"Söylediklerin çok ayıp Nilgün anne, onun bir annesi var zaten, aramızda olamasa da kalbimizde. Defne iki yıl sonra bir yetişkin olacak,o bakıma muhtaç bir çocuk değil ki bir anne figürüne ihtiyaç duysun. Son günlerinde yanımızda olmanı istiyorum ama Dilan'a ve hayatımıza bu denli saygısızlık yapmanı kabul edemem. Lütfen!" dedi.

•••

Defne odasına uzanmış aşağıda olanlardan habersiz yatağında yatarken telefonuna Ege'den herhangi bir mesaj gelmesini bekliyordu. Ona gerçekten kızıp kızmadığını bilmiyordu ve merak ediyordu. Ya başına bir şey geldiyse diye düşünmeye başlamıştı ki penceresine çarpan taş sesiyle irkildi.

"O neydi?" diye kendi kendine mırıldandı ve ayağa kalkıp pencereye yöneldi. Pencereyi açtığında aşağıda kendisine gülümseyen Ege'yi görüp rahatladı.

"Delisin!"dedi ve kalbini tutarak tebessüm etti. Ege'nin yüz ifadesine bakılırsa pek de sinirli görünmüyordu aksine gülümsüyordu. Defne aşağı doğru eğildi ve ona seslendi.

"Neden mesaj yazmak yerine buraya geldin."

"Sevgilimi özledim ve sevgilim telefonlarına vaktinde bakmıyor, herneyse onu boşver bu akşam benimle kaçmak ister misin?"dedi. Defne etrafa hızlıca bakındı ve gülerek Ege'ye baktı.

"Olmaz, kaçamam."

"Öyleyse aşağı in"

Defne aşağıda babasının bir sürü soru soracağını düşünerek başını iki yana salladı.

"Gelemem."

Ege aldığı yanıtları beğenmediğini belli ederek somurtmaya başladı ve Defne'ye doğru bakarken birden aklına gelen şeyle gülümsedi.

"Ben gelirim öyleyse"

Defne şaşkınca sevgilisine bakarken ,sevgilisi pencereye tırmanmaya başlamıştı. Defne birinin görebileceğini düşünerek etrafı izlerken Ege pencereden içeriye hızlıca süzülüp odanın içine adım attı.

Defne hayretler içinde Ege'ye bakıp hızlıca penceresinin perdelerini çekti.

"Sen gerçekten delinin tekisin!"

Panik bir şekilde odanın kapısını kilitlemek için kapıya koştu ve kilitleyip Ege'ye döndü. Ege haylaz bir şekilde gülüyordu ve çocuk gibi sırnaşıktı. Defne'ye sıkıca sarıldı ve onun kulağına yaklaşıp mırıldandı.

"Seni seviyorum ve bir daha bir sevgilin olduğunu unutma olur mu? Sana ulaşamayınca korktum, ne yapacağımı bilemedim."

Defne gözlerini kapatıp onun kokusunu kokladığında rahatladı ve gülümsedi. Yavaşça kafa salladı.

"Ben de seni seviyorum. Bir dahakine daha dikkatli olacağım,söz."dedi. Ege gülümsedi ve çocuk sesi çıkartmaya çalışarak

"Söz mü?"diye tekrarladı. Defne,Ege'nin bu hareketine içten içe utanç duysa da gülümsemeye çalışıp kafa salladı.

"Söz canım"

Ege,Defne'nin yatağına baktı ve elini tutup öptü.

"Bu gece burada kalabilirim değil mi?"

Defne endişeli ve utangaç bir ifadeyle Ege'yi dürttü.

"Hayır olmaz tabii ki!"

" Hadi ama pamuk şekeri, sevgiline kıyamazsın"

Defne,Ege'nin pişkin suratını avuçladı ve burnuna küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi.

"Babam evde,anlarsa senin burada olduğunu ikimizi de yok edebilir Ege,biliyorsun."

Ege gülümsedi ve kafa salladı.

"Biliyorum, hoşuma giden de bu. Heyecanlı değil mi? Hem sen benim sevgilimsin ve neredeyse yalnızca okulda görüşebiliyoruz. Herkes sevgilisiyle sarılıp uyumak ister. "dedi. Defne yatağa oturdu kafası karışmış bir şekilde kafa salladı.

"Pekâlâ, sadece bu gece burada kalabilirsin sabah kimse uyanmadan gidersin. Olur mu?"

Ege,Defne'nin çekingen tavrına gülümsedi ve kafa sallayıp yanına geldi. Defne'nin belini tutup kendine doğru çekerek sarıldı.

"Anlaştık,sen uyandığında burada olmayacağım. Sadece sana sarılıp huzurlu bir uyku çekmek istiyorum. İzin verdiğin için teşekkür ederim. "dedi. Defne gülümsemeyi denedi ve elini Ege'nin ensesine koyup onun dudağına minik bir öpücük kondurdu.

Ege tebessümle geri çekilen Defne'nin yüzüne bir köpek yavrusu gibi bakarken Defne utangaç bir tavırla yatağına uzandı. Ege de gülümseyerek onun yanına uzanıp arkasından sarılarak omzundan öptü.

"Seni çok seviyorum. Sana asla zarar vermeyeceğimi biliyorsun değil mi?" dedi. Defne,Ege'nin ne kastettiğini anlamadığı için kafasını ona döndürdü ve anlamayan gözlerle baktı.

"Tabii ki bana zarar vermeyeceğini biliyorum aşkım,o da nereden çıktı"dedi.

"Boşver güzelim, hadi uyuyalım"dedi.

Ege gülümsedi ve Defne'nin yanağına hafif bir öpücük kondurdu. Defne'nin, onun kirli çamaşırlarını öğrenince ondan soğumasından ve uzaklaşmasından korkuyordu; Caner'i ise pimi çoktan çekilmiş bir bomba olarak görüyordu. Düşüncelere dalmış bir halde duvara bakarken duraksadı, Defne'ye döndü ve saçlarının kokusunu içine çekti. Sonra, Defne'nin kalp atışlarının verdiği huzurla gözlerini yumdu.

"İyi geceler"

"İyi geceler sevgilim"

Loading...
0%