Yeni Üyelik
31.
Bölüm

31.Bölüm GÜVEN KULESİ

@mermaidmaryy

Caner yalnız kalmak için geldiği ve Defne ile birlikte sıkça gittikleri mekanda Ege'yi görünce ne yapacağını bilemeden ve ona seslenmeden öylece beklemişti. Ege'nin haykırarak ağladığına en yakından şahit olmuştu. Ege içini dökene dek,bekledi. Onun yanındaki bavulu ve çantayı görünce bir terslik olduğunu anlamıştı.

Ege üzerindeki hırkanın tersiyle gözyaşlarını silip kendine gelmeye çalışırken Caner onun yanına yaklaşıp omzuna dokundu.

"Kardeşim" kelimesi ağzından çıkıvermişti. Yıllarca sevmediği çocuğa şimdi bu kadar samimi davranıyor olmasına şaşırıyordu ama Ege'nin şeytan tüyü sonunda kendisine de değmişti.

Ege kendini toparlamaya çalışarak şaşkın bir bakışla geriye döndü,Caner'i görüp yüzünü ciddileştirdi. O da Caner kadar kardeşim kelimesine şaşırmıştı. Caner'in bu denli yakın davranışı onu hayrete düşürmeye yetiyordu.

"İyi misin,ne işin var burada ?"dedi Caner. Ege yanındaki bavula baktı ve tebessüm etti.

"Hiç sadece Defne'ye uğramıştım. Burasının ikiniz arasında özel bir anlamı olduğunu söyledi ben de buraya gelince sizin ritüeli gerçekleştireyim dedim"dedi. Caner gülümsedi ve Ege'ye kafa salladı.

"Tamam , şimdi doğrusunu anlat. Ne oldu?"

Ege , Caner 'in tabii ki inanmayacağını farkındaydı ama bir şekilde onu geçiştirmeyi denemişti. Sıkkın bir tavırla ona bakıp nefes verdi.

"Boşver "

"Senin evine geldim ama ortada bir ev olmadığını gördüm. Bir terslik olduğunu anladım zaten sabahtan beri sana ulaşmaya çalışıyorum. "dedi Caner. Ege tekrardan dolmaya başlayan gözleriyle Caner'in gözlerine bakarken Caner gözlerini kaçırdı.

"Artık bir evim de bir ailem de yok. Babam resti çekti kapının önüne koymakla kalmadı evi de yaktı. Kısacası artık hem evsiz hem de beş parasızım."

Caner düşünceli bir ifadeyle Ege'ye baktı ve tek bir soru bile sormadan konuştu.

"Peki, bu gece bizde kal. Yarın babamla konuşur bir çaresine bakarız."

Ege,beklemediği bu teklifle şaşırırken gözleri parlamıştı. Caner gerçekten ona dostça mı yaklaşıyordu yoksa taktik mi yapıyordu çözmeye çalışıyordu.

"Rahatsızlık vermek istemem hem gece de çok geç oldu."

"Sıkıntı yok,misafir odası denen bir şey var, oraya geçersin annemlere de yarın açıklarım ben"dedi.

Ege,kafa salladı ve gülümsemeye çalışarak Caner'e baktı, mahcup bir ifadeyle sarıldı. Annesinden beklediği yardım eli , yıllarca hiç sevmediği birinden gelmişti. Gerçekten hayat bu kadar garipti. Ailen seni yok sayarken düşman gibi gördüğün kişi seni kollamaya çalışıyordu.

Hızlı bir sarılmanın ardından Caner ,Ege'nin bavulunu eline aldı ve yavaş adımlarla önden ilerledi. Çok geçmeden biri önde diğeri arkada Canerlerin evine vardılar. Anahtarla sessiz sedasız kapıyı açıp Ege'nin geçmesi için çekildi Caner. Ege de utangaç ve minnettar ifadesiyle bakınarak ilerledi.

Birlikte Caner'in talimatlarıyla misafir odasına doğru çıktılar. Ege küçük ama işlevsel odaya bakınırken Caner ,Ege'nin mahcup olmaması için elinden geleni yapıyordu fazla soru bile sormuyordu. Ege çantasının içinden şarj cihazını çıkarıp telefonunu şarja takarken Caner öylece köşede bekliyordu. Aslında Ege'yi rahat bırakıp odasına geçmeyi planlıyordu bu yüzden sessizliği bozarak konuştu.

"Dolapta temiz havlu vardır. Eğer banyo yapmak istersen, bu katın banyosunu kullanabilirsin. Ben bir üst katta olacağım, ihtiyacın olursa sadece telefon etmen yeterli." dedi. Ege onaylayarak başını salladı ve ayrılmak üzere olan Caner'e gergin bir şekilde bakıp derin bir nefes aldı.

"Teşekkür ederim dostum"

Caner buruk bir tebessümle karşılık verip Ege'nin omzuna dokundu.

"Düşünme bunları,dinlenmene bak sabah konuşuruz "dedi. Ege kafa sallayıp tebessüm etti ve tam Caner odadan çıkacakken seslendi.

"Caner"

Caner duraksadı ve kapının kenarından Ege'ye baktı.

"Defne'ye hiçbir şey söyleme olur mu? Ben onun gözünde zavallı biri olarak görünmek istemiyorum."

Caner duraksadı ve somurtkan bir yüzle Ege'ye baktı. Bunu nasıl söyleyebiliyordu? Onun evinde kalıp nasıl Defne'ye yalan söyleyecekti?

"Bak Ege, Defne'ye yalan söyleyemem sadece o sorana kadar bir şey demem o kadar. Sen uygun zamanda yaşadığın bu talihsiz olayı onunla da paylaşmalısın eğer onunla bir hayat paylaşmayı düşünüyorsan. O eminim ki seni destekleyecektir, zavallı olduğunu da düşünmez. Böyle bir durumda zavallı olan kişi baban, sen değilsin. İyi geceler."

Ege zoraki bir tebessümle kafa salladı, Caner'e minnettardı ve haklı olduğunu farkındaydı. Yorgun bir yüzle Caner'in odadan çıkmasını izledi ve

"İyi geceler"dedi.

Caner odadan çıkıp gittiğinde kapıyı kapatıp şarj olan telefonuna baktı, tüm gün yalnızca 3 kişi aramıştı. Fazlasıyla Defne, Caner ve Cansel. Cansel'in arama sebebini bilmiyordu ama çok da üzerinde durmadı; Cansel zaten her zaman gururunu kolayca bir kenara bırakabilen biriydi. Defne'ye telefonu açtığına dair mesaj yazıp gönderdi. Ardından üzerini çıkartıp yatağa uzandı, yarın ne olursa olsun kalacak bir yer bulması gerektiğini mırıldanıp gözlerini kapadı.

•••

Defne uyandığında Ege'nin cevap verdiğini görüp gülümsedi, telefonunu yaptırmış olmalıydı. En azından o öyle zannediyordu. Ege'nin yaşadıklarından bihaberdi ve bu yüzden dünya ona pespembe görünüyordu bugün. Onun tarafında her şey yolundaydı,güzel bir ilişkisi,iyileşmeye başlayan yaraları ve onu sevdiğini hissettiği bir babası vardı artık. Hatta onun tarafında her şey o kadar yolundaydı ki tanımadığı Açelya'yı kıskanacak vakti bile bulabiliyordu.

Okula gitmek için hazırlanırken kapısı tıklatıldı ve içeriye Berfu halası girdi.

"Günaydın prenses"

Defne gülümsedi ve Berfu'ya baktı. Berfu'nun yüzünde güller açıyordu.

"Günaydın,erkencisin bugün"dedi Defne. Halasını mutlu görmek onu sevindiriyordu ve elindeki şeyleri bırakıp sıkıca sarıldı.

"Öyle buradan geçiyordum ofise geçmeden size de uğrayayım dedim"dedi. Defne kıkırdadı.

"İyi yapmışsın birlikte bir yemek yeriz sonra beni okula bırakırsın değil mi?"

"Bien sûr(Elbette), güzel yeğenim ister ben yapmaz mıyım?"

Defne tebessümle halasına karşılık verdi ardından son hazırlıklarını yapıp onunla birlikte aşağı indi. Anneannesi ve babası erken kalkmış fısır fısır konuşup çaylarını içiyorlardı.Defne gülümseyerek yanlarına indiğinde tebessümlerini yüzlerine kondurarak onu karşıladılar.

"Günaydın"dedi Defne yerine otururken, Cem ve Nilgün Hanım da aynı şekilde karşılık verdi.

"Hazel Hanım yok mu?"dedi Cem'e doğru bakınırken. Cem hayır anlamında kafa salladı ve cevapladı.

"Hastane randevusu varmış az önce çıktı."

Defne başını sallayarak masadaki krep tabağından kendi tabağına servis yaptı. Anneannesi onu hayranlıkla izlerken, babası da kızının tabağına zeytin ve peynir ekliyordu. Torununu ve damadını bu şekilde bir arada görmek ona mutluluk veriyordu. Şüphesiz, babasının bu ilgisi Defne'yi de keyiflendiriyordu.

Hep beraber güzelce bir kahvaltı yaptıktan sonra halasıyla birlikte okula gitmek için yola çıktı Defne, dün gece oldukça geç yatmıştı bu yüzden yüzü solgun görünüyordu. Berfu'nun ise yüzünde güller açmaya devam ediyordu. Sanki hayatının aşkına kavuşmuş gibi görünüyordu bu yüzden Defne sormadan edemedi.

"Hayırdır, aşık olmuş gibisin?"

"Öyle de denebilir tabii"

Berfu arabayı kullanırken gülümseyerek bunu söylemişti ama aklındaki her neyse onu mutluluktan adeta uçuruyor gibi görünüyordu. Defne cevap alamayınca sormaktan vazgeçti ve yolu izledi. Kısa süre sonra okulun önünde indi ve halasına el sallayarak içeri girdi, sınıfın önündeki insan kalabalığından kurtulduktan sonra içeri girdiğinde sırasında Zeynep ile gülüşen Açelya'yı görüp somurttu. Şimdiden kaleyi fethetmiş gibi duruyordu. O öylece uzaktan ikisine bakarken Cansel,Defne'nin yanına yaklaşıp sırıttı.

"Zeynep bile bu kızın büyüsüne kapılıp seni unutmaya başladıysa Ege'yi düşünemiyorum bile ."dedi. Defne,Cansel'in gözlerine sinirle bakarken Cansel, sinir bozan kahkahasıyla gülüyordu. O esnada kapının kenarında ikisini konuşurken gören Zeynep gülümseyerek seslendi.

"Defne! Gelsene yanımıza"

"Evet Defne,gel lütfen" Açelya da gülümseyerek Defne'ye el sallamıştı. Defne gülümsemeye çalıştı ve Cansel'e baktı.

"Ben sen değilim Cansel.Ege bana asla böyle bir şey yapmaz."dedi. Cansel'in yüzündeki alaycı gülümseme solarken Defne gülümseyerek kızların yanına gitti ve sırasına oturdu. Açelya çok enerjik ve güzel bir sesle geçen gün başından geçen olayı anlatıyordu. Defne anlamadığı ve öncesini bilmediği için dinlemese de Zeynep'in Açelya'yı ilgiyle dinlemesini kıskanmıştı.

Saatler ve dersler çok çabuk geçiyordu ama bir o kadar da boştu, zaten iki ders beden eğitimiydi ve diğer ders molalarında Zeynep, Açelya ile birlikte vakit geçirmeyi tercih etmiş,Defne'yi yalnız bırakmıştı. Daha doğrusu kendini yalnızlaştıran Defne'ydi. Yine de Zeynep'in onunla ilgilenmesini ve onu merak etmesini yeğlerdi. Caner olsaydı belki Defne'ye istediği ilgi ve alakayı verebilirdi ama o da okulda yoktu. Caner'in Ege gibi okula gelmemiş olduğunu fark ettiğinde bir terslik olabileceğini düşünüp Caner'e yazdı.

D:Neden gelmedin?

Birkaç saniye cevap gelmesini bekledi ama gelmeyince telefonu kapatıp kafasını sıraya koydu. Birkaç dakika sonra telefonu titreşti.

Caner: Biraz rahatsız hissediyordum,o yüzden gelemedim.

Defne mesajı sessizce okuduktan sonra somurtarak cevap yazdı.

D: Çıkışta yanına gelebilirim istersen

Caner: Gerek yok, daha iyiyim zaten.

Defne aslında Caner'i görmek istemişti, hasta olduğundan değil de merak ettiği için ama istediği tepkiyle karşılaşamayınca bozulup yüzünü astı.

D:Peki, dinlen o zaman

Son dersin bitmesine beş dakika kalmıştı, herkes dışarıda bir tek o sınıftaydı. Hocadan izin alıp burada kendi başına oturmayı tercih etmişti. Biraz yalnız biraz da ihmal edilmiş hissediyordu. Telefonuna gelen mesajla şaşırıp hızlıca açtı. Yazan kişi tabii ki Ege'ydi.

Sevgilim: Nasılsın hayatım?

Defne gülümsedi, Ege'nin yalnız kaldığını hissetmiş olabileceğini düşünüp içtenlikle sevindi. Babasının yanına geldiğinden beri merak edilmeyi, kendisiyle ilgilenmesini seviyordu. Hatta biri onunla yeteri kadar ilgilenmeyince sevgisinin azaldığını düşünüyordu.

D: Seni özlüyorum artık okula gelmelisin.

Sevgilim: Geleceğim söz, belki yarın.

D: Yalnız kaldım, sen olmayınca çok sıkıcı.

Sevgilim: Bilmez miyim ;) Endişe etme akşam sana uğrarım görüşürüz.

D:Peki, görüşürüz...

Defne, telefonu çantasına koyarken ders bitiş zili çaldı. Yorgun ve huysuz bir ifadeyle eşyalarını toplayıp hızlıca sınıftan çıktı. Kimseye görünmeden okuldan ayrıldı ve sahilde yalnız başına bir tur attıktan sonra eve gitti.

Eve girdiğinde ev oldukça sessizdi fakat anneannesinin babannesiyle birlikte salonda olduğunu fark edince şaşırarak yanlarına gitti. Babaannesi gülümseyerek Defne'ye bakarken anneannesinin yüzü solgun ve memnuniyetsizdi. Babaanne yine can sıkacak bir konu bulmuş görünüyordu.

"Hoş geldin kızım"dedi babaannesi,Defne tebessümle karşılık verdi.

"Hoş buldum,sen de hoşgeldin"

"Anneannenin de sizle yaşamaya başladığını bilmiyordum"dedi imalı bir şekilde. Defne anneannesine bakarak cevapladı.

"Artık bizimle yaşayacak. Yıllardır beni yalnız bırakmadığı gibi şimdi biz de onu yalnız bırakmıyoruz"dedi. Babaannesi bozuk bir yüz ifadesiyle kafa salladı. Defne'nin anneannesine laf söyletmemesi onu sinirlendirmişe benziyordu. Yıllarca arayıp sormadığı torununu şimdi mi paylaşamıyordu?

Defne öylece orada dururken Hazel Hanım yanına gelip ortamı yumuşatmaya çalıştı.

"Defne'ciğim tiramisu var yer misin? Sana da getirelim."

"Teşekkür ederim Hazel Hanım"

Defne ,Hazel Hanım mutfağa geçerken peşinden ilerledi ve derin bir nefes alarak ofladı.

"Of!"

"Sorun nedir?"

Defne somurtup ellerini göğsünde birleştirdi ve Hazel Hanım'ın yüzüne bakarak konuştu.

"Artık kimse benimle ilgilenmiyor, umursamıyor ve merak da etmiyor. Eskiden telefonumda iki saatte bir sürü mesaj birikirdi... Şimdi ben yazmayınca kimse yazmıyor."Defne kendi kafasında kurduklarını Hazel'a anlatırken Hazel Hanım gülümsüyordu.

"Oh,Defne. Sen her şeyi çok düşünüyorsun. Herkes seni çok seviyor. Baban işleri ile meşgul eminim, arkadaşların derslerle ya da hayatlarındaki başka şeylerle meşguller. Her zaman bütün ilgi senin üzerinde olamaz ki."

Defne başını eğdi ve mutsuz bir şekilde kafa salladı.

"Yani herkesin hala beni sevdiğini mi düşünüyorsunuz?"

Hazel gülümseyen gözlerle Defne'ye baktı ve ona sarıldı.

"Elbette öyle, ben dahil herkes seni seviyor,seni aramamaları seni sevmedikleri anlamına gelmez ki."

Defne gülümsedi ve Hazel Hanım'ın yüzüne baktı.

"Teşekkür ederim Hazel Hanım,biraz daha rahatladım. Sanırım kafamda kuruyorum."

Hazel kafa salladı ve gülümseyerek Defne 'nin önüne tiramisu koydu.

"Bu sana iyi gelecek"dedi. Defne kafa sallayıp tiramisudan bir kaşık aldı. Hazel Hanım gerçekten bu işi biliyordu.Hem sorunları çözmeyi hem de lezzetli tatlılar yapmayı. İşi bu olmasa da ara sıra böyle güzel tatlılar yapıyordu. Hayatında yediği en iyi tiramisuları Hazel Hanım yapmıştı.

"Artık daha iyi misin? "

"Daha iyi"dedi Defne son kaşığı da ağzına götürürken. Biraz sakinleşmiş, içindekileri ona anlattığı için rahatlamıştı.

"Harika, istersen biraz yürüyüş yap belki daha iyi gelir sana"

Defne,Hazel'a kafa salladı ve ayaklandı.

"Çok haklısınız biraz yürüyüş iyi gelebilir. Üzerime bir şeyler giyip biraz dolaşırım"

"Sois prudent! Au revoir.(Dikkatli ol! Güle güle)"

"À bientôt(Görüşürüz)"

Defne hızlıca odasına çıkıp üzerine bir şeyler giydi ardından saçını sıkıca toplayıp aşağı indi. Babaannesi ve anneannesi aşağıda konuşmaya devam ediyorlardı,Defne konuşmaya dahil olmamak için onlara belli etmemeye çalışarak evden çıktı.

Sitenin içerisinde yürümeye başlarken Ege'yle hiç konusmadıklarını düşünüp telefonla onu aradı. Birkaç çalıştan sonra telefon açıldığında gülümseyerek konuştu.

"Sevgilim"

"Efendim canım,"

"Seni özledim,sesini duymak istedim ama müsait misin?"

"Ben de seni özledim, aslında bakarsan çok müsait sayılmam ama yine de konuşabiliriz."

"Sorun değil sadece iyi misin merak ettim. O pislikler bir daha seni rahatsız etmek için gelmediler değil mi?"

"Benim için endişe etme ben iyiyim,kimsenin rahatsız ettiği yok,bir kerelik bir şeydi geldi geçti. Korkma artık, sen nasılsın?"

Defne duraksadı ve gülümseyerek konuştu.

"İyiyim,sadece kendimi biraz yalnız hissediyorum.Nerdesin? Ne zaman gelirsin?"

"Yalnız değilsin öyle hissetmek yok. Evdeyim,işlerim var onları halletmeye çalışıyorum ancak gece gelebilirim canım. Biraz daha bekleyebilir misin?"

"Beklerim, tamamdır. İşlerini çabuk hallet o zaman ben kapatayım şimdi, görüşürüz sonra..."

"Görüşürüz aşkım seni seviyorum "

"Ben de ,bye!"

Defne telefonu kapatıp cebine koydu ve Ege'nin sesini duymanın kendisine iyi geldiğini düşündü. Eline kalbine koydu ve gülümseyerek sitenin içerisinde yürümeye devam etti.

Sitenin girişine doğru yürüdükten sonra biraz bankta oturdu ve şarkı dinledi. Bu sahne ona Caner'i anımsatmıştı. Sahi o da ortalıkta yoktu. Acaba iyi mi diye düşündü ve bir de onu aradı.

Telefon çaldı çaldı ama açmadı,herhalde müsait değil diye düşünüp fazla üzerinde
durmadı Defne. Sonrasında ise oturduğu banktan kalkıp yavaş adımlarla yürümeye başladı. Siteye yeni taşınan kızın evine doğru yaklaşmıştı. Şaşkın ve meraklı bakışlarla oraya bakınırken sokak girişinde hiç beklemediği birini gördü. Açelya denen kız kocaman gülümsemesiyle gülümserken Ege'ye doğru bakıyordu.

"Ege..."diye kısık bir sesle mırıldandı ve şaşkın bir şekilde bakmaya devam ederken kulağında Cansel'in dedikleri yankılanıyordu.
"Zeynep bile bu kızın büyüsüne kapılıp seni unutmaya başladıysa Ege'yi düşünemiyorum bile ."

Ege,az önce evinde olduğunu söylememiş miydi? Burada, o kızın evinin önünde ne işi vardı? Üstelik bu kadar samimi,bu kadar mutlu nasıl görünebiliyordu? Okula bile gelmemesine rağmen onu nereden tanıyordu?

Defne yaşadığı şokla kendine gelmeye çalışırken Ege de gülümseyerek o kızla konuşmaya devam ediyordu. Birlikte eğleniyor gibi görünüyorlardı ve bu Defne'nin kalbine bıçaklar saplıyordu.

Açelya,Ege'ye sıkıca sarıldığında Defne'nin içerisinde bulunan güven kulesi yıkılmıştı. Gözünde büyüttüğü sevginin yıkılışını izliyordu sanki. Ege'nin onu göz göre göre aldattığını ve sevgisinin bittiğini düşünüyordu.Hayal kırıklığı yaşayarak ve tiksinerek onlara bakarken daha fazla dayanamadı, ağlamaya başlayarak evine doğru, koşar adımlarla oradan kaçarak uzaklaştı.

Loading...
0%