@mermaidmaryy
|
Yağmur damlaları cama vuruyorken Defne yatağında uzanmış annesinin ona yazdığı defteri okuyordu. Göz yaşları süzülüp yanağının kenarına aktı. Derin bir nefes alıp tişörtünün koluyla göz yaşını sildi. Defterin sayfalarını çevirirken camdan gelen 'tak' sesiyle irkilip doğruldu. Kulağını cama doğru verip kıpırdamadan ikinci 'tak'gelene kadar bekledi. Tekrar ses duyulduğunda yataktan kalkıp yürümeye başladı.Endişeli bakışlarla cam kenarına doğru ilerlerken camına kimin taş attığını düşünüyordu. Perdeyi çekip pencereyi araladığında gözleri Caner'in gözleriyle buluştu. Rahatlayarak nefes verdiğinde anlamayan gözlerle Caner'e bakmaya devam ediyordu.Caner ise gülümseyerek yukarı bakıyordu. "Ne işin var burada?"dedi Defne pencereden kafasını uzatarak. Caner'in neden burada olduğunu ve odasının camını nasıl bulduğunu merak ediyordu. Garip bakışlarını Caner'in üzerine yüklerken Caner gülümsemeye devam ederek konuşuyordu. "Dışarı çıkmak istersin diye düşündüm.Hem benim sana vermek istediğim bir şey var." Defne kaşlarını çatarak bakarken Caner sevimli bir şekilde sırıtıyordu.Defne tam nasıl geleyim evdekiler izin vermez diye söylenecekken evdeki babasının çok da umurunda olmadığını düşündü.Odasında olduğunu düşündükleri için kimse yokluğunu anlamazdı bile. "Nasıl geleceğim Caner?Saat 12 olmuş"dedi.Caner kollarını iki yana açarak gülümsedi.Gözlerinde atla ben tutarım seni der gibi bir ifade vardı.Defne de ona bakarken gülerek pencereyi kapattı.İçinden onun ne kadar deli bir çocuk olduğunu geçirerek üzerine bir hırka aldı. Ayağına ise bir ayakkabı giyip sessiz adımlarla odasından dışarı çıktı. Kimseye görünmemeye çalışarak dış kapıya doğru ilerledi. Çalışanlar ortada yoktu,muhtemelen herkes kendi odasındaydı. Defne sessiz sessiz kapıdan çıktı ve dikkatlice kapıyı kapattı. Sessizce odasının penceresini gören tarafa gidecekken Caner ile çarpışıp korkarak irkildi.Eliyle ağzını kapatıp Caner' baktı.Korkmuştu. "Ödüm koptu Caner!" "Korkma,korkma gel" Caner ,Defne'nin kolunu tutarak ileriye doğru çekiştirdi.Defne ise afallayarak onun yanında ilerledi.İlk defa belkide bu saatte evde değildi.Defne tedirgin bir halde yürürken Caner onu izleyip bu haliyle eğleniyordu. Bir süre yürüyüp Caner'in ağlama mekanı olarak adlandırdığı yere vardıklarında Caner taşın üzerine oturup konuşmaya başladı. "Sana çok şaşıracağın bir şey getirdim" Defne merakla Caner'in yüzüne bakarken Caner elini cebine atıp kağıt gibi bir şey çıkardı. Defne de kendini ona doğru yaklaştırıp elindeki şeye bakmaya çalışıyordu.Caner gülümseyerek elindeki şeyi Defne'ye uzattı.Elinde tuttuğu şey yeni çıkartılmış bir fotoğraftı. Caner'in bebeklik fotoğrafı. Ama ufak bir detay daha vardı fotoğrafta Defne fotoğrafa bakarken küçük bebeğin ellerini koyduğu hamile bir kadının göbeği vardı. Defne gülümseyerek Caner'e baktı. "Yoksa bu..." daha kelimesini tamamlayamadan Caner'in kafa sallamasıyla ve sözünü kesmesiyle sustu. "Evet bu annenin karnı,içindeki de sensin.Akşam üstü evde bu fotoğrafı buldum ve gidip senin için bir tane daha çıkarttırdım.Artık ikimizin birlikte göründüğü bir çocukluk fotoğrafı var"dedi. Defne duyduklarıyla şaşırırken duygulanmış bir şekilde fotoğrafa bakıyordu.Annesinin karnını tutan minik bebeğin Caner olması onu gülümsetiyordu ve o çocuğun bu kadar ince düşünmesi onu şaşırtıyor ,gözlerinin dolmasına sebep oluyordu. Caner'in elinden fotoğrafı alıp parlayan gözlerle Caner'e baktı. "Caner bu çok ince bir düşünce"dedi. Defne karanlıkta ışıldayan gözleriyle Caner'e bakarken Caner minik bir tebessümle onu izliyordu. Sonrasında Defne kollarını iki yana açıp Caner'e sarıldı ve elindeki fotoğrafa baktı. "Çok iyi bir arkadaşsın"dedi.Caner sessizliğini korurken Defne geri çekilip gülümseyerek fotoğrafa baktı. Caner'in geldiğinden beri ona iyi davranması onu burada en mutlu eden şeylerden biriydi. Elindeki fotoğrafı hırkasının cebine koyduktan sonra Caner'e bakıp gülümsedi. "Biliyor musun,bugün annemin bana yazdığı defteri buldum. Orada yazanları okurken öyle mutlu oldum ki...Sanki annem benimle konuşuyor gibiydi Caner"dedi Defne sonlara doğru titreyen sesiyle.Caner onu dinlemek istercesine bir bakış atarak ona doğru döndü ve saçlarını okşadı. "Annen çok güzel bir kadın ve sen ona çok benziyorsun." dedi.Defne saçlarındaki ellerden hoşnut bir şekilde gülümserken Caner'in elini tuttu. "Teşekkür ederim" Caner ellerini onun saçlarından çekerken gülümsedi ve mahçup bir şekilde elini ensesine koydu. "Ee anlat bakalım, okul nasıl geçti?" "Güzeldi,sadece sinir bozucu birkaç insan tanımak zorunda kaldım" dedi.Caner bunun üzerine yüzünü asarak Defne'ye baktı ve konuşmaya başladı. "Ege'den mi söz ediyorsun?"dedi. Defne gülümseyerek gökyüzüne doğru döndü ve gökyüzünü izlemeye koyuldu. "Ege'yi çok iyi tanıyorsun sanırım ama bahsettiğim o değil.Kızlar falan işte"dedi.Caner kafasını sallayarak Defne'nin baktığı yere bakmaya başladı. "Tanıyorum maalesef o yüzden uzak kalmanı söyledim."dedi. Defne gülümsedi ve önemseniyor olmanın keyfiyle konuştu. "Ama o iyi biri"dedi.Ege'nin nasıl olduğunu bilmese de Caner'in Ege'den hoşlanmayışı istemsizce Defne'nin hoşuna gidiyordu. "Sen öyle san, onun harcamayacağı insan yok Defne,senin onun yüzünden üzülmeni istemiyorum."dedi Caner.Defne iri gözlerini Caner'e çevirip tebessüm etti. "Ege sadece bir arkadaş..."dedi. Caner'de Defne'ye döndü ve gözlerine bakarak konuşmaya devam etti. "Sadece arkadaş gibi durmuyordu bugün,o aptalın kullandığı hiçbir şeye binmemeni tavsiye ederim"dedi.Defne kıkırdayarak gülerken Caner'in bakışları onu rahatlatıyordu. "Ben de seni sevgilinle gördüm. Yanına gelecektim ama rahatsız etmekten korktum."dedi birden.Caner kaşlarını çatıp düşüncelere dalarken Defne meraklı gözlerle ona bakmaya devam ediyordu. "Evet bugün okuldaydık ben de seni gördüm ama yanında Ege olduğu için gelmek istemedim. O aptal çocuğa nasıl dayanabiliyorsun anlamıyorum."dedi Caner.Defne tebessüm ederek ayağa kalktı ve birkaç adım ilerleyerek konuştu. "Benim için eğlenceli biri..."dedi.Caner de ayağa kalkarak Defne'yi süzdü. Sinirli bir ton ile gülerek cevapladı. "Üzülmek istemiyorsan ondan uzak dur,sana tek diyebildiğim bu"dedi. Defne kafasını sallayarak Caner'e döndü. "İlgin için teşekkür ederim,aptal değilim iyi ve kötüyü ayırt edebilirim ben ."diyerek ilerlemeye devam etti.Caner arkasından bakarken ona yetişmeye çalışıyordu. "Peki ama sonra buraya gelip ağlamak yok."dedi.Defne de tebessüm ederek ona döndü ve birlikte eve kadar sessizce yürümeye başladılar. Defne kafasının içindeki garip sorularla ve garip hislerle boğuşurken Caner'de kararsız düşünceler içindeydi. Sonunda Defne'nin evine geldiklerinde Caner durup eliyle Defne'ye yolu gösterir gibi yapıyordu. "Buyrun efendim" Defne kıkırdayarak ilerlerken Caner gülümsüyordu. Defne birkaç adım daha gittikten sonra birden durdu,birkaç saniye sonra ise arkasını dönüp Caner'e baktı. "Caner? Ben eve nasıl gireceğim,anahtarım bile yok ki "dedi. Caner gülmesini gizlemeyerek kahkaha atarken Defne telaşla ona bakmaya devam ediyordu.Bu Defne'nin ilk evden kaçışı olabilirdi ve aptal gibi anahtar almayı unutmuştu. Bahçedeki bankı görüp oraya doğru ilerlerken Caner hala gülüyordu. "Burada oturup birlikte çalışanların uyanmasını bekleyeceğiz"dedi.Defne ,Caner'in bu fikrine anlamsız bir bakış atarken Caner banka oturup Defne'nin de oturmasını bekledi. Defne haline gülüp Caner'in yanına geçti. "Çok acemice"diyip gülüyordu Caner.Defne ise somurtarak ona bakıp sinirlenmiş gibi yapıyordu ama içten içe o da gülüyordu. Caner kolunu banka dayadı ve sırıttı. "Yarın okulunuz var hanımefendi yerinizde olsam bu sıcak kola koala gibi sarılıp uyurdum" Defne ,Caner'in tavrına gülümsedikten sonra onun koluna kafasını dayadı.Ardından Caner elini Defne'nin omzuna attı. İkisi o şekilde konuşmadan öylece dururken bir süre sonra Defne uyuyakaldı.Caner ise Defne'nin kafasının üzerine kendi başını dayayıp gözlerini kapadı. Sabah'ın ilk ışıklarıyla Fatma Hanım bankta uyuya kalmış iki genci görüp diğer çalışan kadınlardan birine söylemişti.İkisi de gençlerin yanına dikilip hayretle onları seyrediyor ve fısıldayarak konuşuyorlardı. "Genç aşıklar" "Ömer Beyin oğlu değil mi o?" Caner olduğu yerde rahatsızca duyduğu seslerle birlikte gözünü açarken şaşkın şaşkın bakan iki kadınla karşı karşıyaydı. İrkildiğinde Defne'de gözünü açtı ve karşısında evin çalışanlarını görüp tedirgin bir halde yerinden kalktı. "Şey ...Biz dün sohbet ederken anahtarı almayı unuttuğum için kapıda kaldık da"dedi Defne.Açıklama gereği hissetmişti ama bir açıklama da bulamamıştı.Korkusu,tedirginliği niyeydi bilmiyordu ama Caner'e utanarak bakıyordu. Saçma sapan bir halde de olsa ilk defa bir erkekle uyumuştu. Üstelik bankta! Caner ,Defne'nin utangaç haliyle eğlenirken banktan kalkarak kadınlara döndü. "Günaydın ve hoşça kalın"dedi Defne'ye bir bakış atıp uzaklaşmaya başladı.Defne ise utangaç bir tavırla hızla içeri geçti.Hayatında bu kadar utandığı bir an hatırlamıyordu.İçinde garip bir his ve soğuktan olduğunu düşündüğü bir titreme vardı.Odasına girip yatağına uzandığında mahçup bir şey hissediyordu ama anlam veremeyerek öylece boşluğa bakıyordu.
"İyi misin?"dedi Defne'nin suratına bakarak.Defne kafa sallayarak cevap verdi. "İyiyim?" "Hastaysan okula gitmeyebilirsin "dedi Cem onu süzüyorken.Defne kafasını iki yana sallarken evin iki çalışanı da birbirlerine bakarak onları izliyordu. Cem anlam veremeyerek yemeğini yemeye devam etti.Defne sessiz ve solgun bir şekilde yemek yiyordu.Babasıyla sanki iyi anlaşan ev arkadaşları gibiydiler.Ona baba diyemediği için garip hissediyor ve ne diyeceğini bilemiyordu bile. Cem Bey demeye devam edip duruyordu. Yemek bitip birlikte evden çıktıklarında yine sessizce okula varmayı bekliyorlardı.Cem ,Defne'nin suskun haline katlanamayıp okul yoluna girdiklerinde konuştu. "İstersen akşam seninle birlikte sinemaya gidebiliriz"dedi.Defne gözleri parlak bir şekilde bakıp gülümsedi. "Gerçekten mi?"dedi Cem önüne bakarken gülümseyerek kafa salladı,Defne'de okula geldikleri için inmeye hazırlanarak güldü.Cem'in ona bir adım attığını düşünüp seviniyordu.Arabadan indiğinde gülümsemesi yüzünde yayılarak okula doğru ilerledi. Sınıfa gitmeye çalışırken Caner ile gözgöze gelip sevinçle ona doğru yaklaşırken bir kolun onu tutmasıyla irkildi.Tutan kişi Ege'ydi. "Günaydın" Ege ona bakarak gülümserken Defne'nin gözleri Caner'in çatık kaşlarına yönelmişti. Daha sonra Caner olduğu yerden ayrılırken Defne Ege'ye karşılık verdi. "Sana da" Ege elindeki simiti göstererek Defne'ye uzattı, Defne kırmamak için simitten bir parça alıp ağzına attı,gülümsedi. Ege Defne'yi süzüp gülerken yanlarına Cansel gelmişti.Cansel kıskanç bakışlarla bakarken Ege'nin koluna uzandı. "Ege'ciğim,yeni kızla çok yakınsın bakıyorum"dedi.Ege de kafa sallayarak Cansel'e inat Defne'nin omzuna kolunu atıp güldü. "Öyle"dedi.Defne bu ortamdan rahatsız olurken Cansel onlara bakıp gülümsemeye çalışarak konuşuyordu. "Yarın bizde mini bir parti yapıyoruz siz de gelsenize " Defne rahatsızca kıpırdayarak Ege'nin kolunu ittirdi. "Ben parti falan istemiyorum"dedi Defne.Ege ise ona bakarak kafa salladı. "Geliyoruz, içecekler benden olsun"dedi.Defne anlamsız bakışlarla Ege'ye bakarken Cansel kıskançlığında ikiye bölünerek oradan uzaklaşmıştı. "Defne,geliriz dedim çünkü burada yenisin biraz çevre yapmanı sağlar bu parti "dedi.Defne onu daha fazla dinlemek istemiyordu ve bu yüzden sinirli bir şekilde cevap vermeyerek sınıfa girip Zeynep'in yanına oturdu. Ege masum bir yüz ifadesiyle arkasından girip onu izlerken hiç umursamıyor gibi görünüyordu.Zeynep'in sorularına bile cevapsız kalarak tahtaya bakıyordu. Birkaç dersin ardından gelen molalarda Zeynep'i tanıyarak geçirmişti Defne.Burada anlaşabildiği bir kız arkadaşının olması hoşuna gitmişti.Zeynep ona koyu bir HarryPotter hayranı olduğunu ve okulda burslu okuduğunu,en sevdiği rengi ve milyon tane daha özel bilgiler verdikten sonra Defne'yi soru yağmuruna tutarak tanımaya çalışmıştı.Defne,çok soru sorsa bile Zeynep'in iyi biri olduğu kanaatine varmıştı ve onunla yakın arkadaş olabileceğini düşünüyordu.Gün sonu geldiğinde bir sıkıntı olmadan okuldan çıktığına sevinmişti ve kapıda onu bekleyen babasını görünce sevinci ikiye katlanmıştı.Sevincinden ona yaklaşan Caner'i bile görmeyip babasının arabasına doğru koşuyordu. Bir an önce onunla film izleyip güzel bir gece geçirmeyi umuyordu.
"Ben pesto soslu bir makarna alabilirim "dedi. Cem gülümseyerek garsona seslendi ve siparişleri verdiler. Biraz okul hakkında sohbet ettikten sonra Cem ,Dilan'dan bahsetmeye başladı. Onun nasıl biri olduğundan söz edip duruyordu. Defne ise mutluluğundan dört köşe bir şekilde onu dinliyordu. Birden bire babasına bakarak iç geçirdi. "Keşke annem de hayatta olsaydı" dedi. Cem gözleri dolarak kafa salladı. Yemekler geldiğinde yavaş yavaş yerken Dilan'dan ve yaptığı iyiliklerden söz etmeye devam etti . Kızıyla yakınlaşmanın yolunun Dilan'dan geçtiğini anlamıştı. Bu yüzden elinden geleni yapıyordu. En azından şimdilik. Defne babasının gözlerine bakarken aslında onun ne kadar iyi biri olduğunu ,karısına hala bağlı bir adam olduğunu anlıyordu. "Gerçek bir baba-kız olamaz mıyız artık? "dedi birdenbire. Cem bu lafla geri çekilirken Defne bunu demiş olmanın verdiği cesaretle babasının ellerine uzandı. "Baba , ben artık bir babam olduğunu hissetmek istiyorum. Lütfen artık benden nefret etme... Ben anneme zarar vereceğimi bilsem hiç doğmak istemezdim bile,artık beni suçlama."dedi.Cem masanın üzerindeki elini hızla çekerek ağzını peçete ile temizledi. Ne demesinin doğru olduğunu bilmiyordu ama bu konuşmanın onu rahatsız ettiğini biliyordu. "Yemeğin bittiyse hadi gidelim "dedi. Defne hayal kırıklığıyla oturduğu yerde kalakalırken Cem hesabı ödemeye başlamıştı bile. Her şey güzel giderken yine mahveden ben miyim diye düşünüyordu Defne. Cem yeniden soğuk ve uzaklaşmış tavırlarla ayağa kalkıp Defne'ye baktı. Bu anlamsız soğukluğun sebebi neydi? Cem kızına doğru donuklaşmış bir bakışla bakarak "Gidebiliriz"dedi. Defne sessizce babasının arkasından ilerledi.Yine babasının onu istemediğini hissetmişti.Belki de annesinin katili olmaktan hiç kurtulamayacaktı.Herkes ne derse desin babası öyle düşündüğünde kimsenin düşüncesinin önemi yoktu. Cem onu mu yoksa kendisini mi affedemiyordu bilemiyordu. Arabaya bindiler ve giderken ikisi de çıt bile çıkarmadılar. Yol boyunca sessizlik hakimiyet sürdü.Cem yola bakıyor ve susuyordu,Defne ise telefonuna gömülmüştü. Sessiz yolculuğu eve yaklaştıklarında telefondan gelen bir mesaj durdurmuştu. Defne yutkunarak elini cebine attı. Gelen mesajı okumaya başladı. Bilinmeyen numara: Ufak bir gezintiye var mısın? |
0% |