Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9.Bölüm BU EVİN KURALLARI

@mermaidmaryy

Cansel'in evindeki parti yüksek ses,sigara dumanı ve gereğinden fazla gülüşen insanlarla doluyken Defne bir köşeye kuş gibi sinmiş ve düşüncelere dalmıştı.Ege arkadaşlarıyla sohbet ediyor, Defne'nin yalnızlığını görmüyordu bile. Defne geçen gece olanları düşünmekten ne eğlenebiliyor ne de bir partide olduğu için üzülebiliyordu. Aklı istemese de babasında kalmıştı ne de olsa onun kızıydı,merak ediyordu.Geldiğinden beri bakmadığı telefonuna baktığında halasından gelen mesajı açtı ve okumaya başladı.

Berfu Halam: Baban çok sinirli, nerede olduğunu sorup duruyor,lütfen geç gelme Defne.

D: Merak etme,çok gecikmeyeceğim. Peki ya o nasıl?

Defne hiç istemese bile Cem'e kıyamıyor ve merak ediyordu. Yazıp gönderdiği mesajın ardından beklerken Ege de yanına gelip elini uzatarak onun gözlerine bakıyordu.

"Bu güzel hanımefendi benimle dans etmek ister mi acaba?"

Defne elindeki telefonu bırakırken gülümsedi ve Ege'nin elini tuttu.İkisi birlikte herkesin onları görebileceği bir alana gittiklerinde çalan Elvis Presley -Jailhouse rock şarkısında kendi figürleriyle dans etmeye başladılar. Defne hafif tebessümlerle dans ederken Ege tüm dişlerini göstererek gülüyor ve oynuyordu.Defne onları tüm fesatlığıyla izleyen Cansel ile göz göze geldiğinde daha çok eğlenmeye başladığını hissetmişti.Çok geçmeden müzik durduğunda ikisi de durup birbirlerine baktılar.Defne,Ege'nin mükemmel dansının bitmesine üzülmüş gibi görünerek konuşurken Ege sırıtarak Defne'ye bakıyordu.

"Harika danstı"dedi Defne.Ege göz kırparak teşekkür ettikten sonra onlara doğru gelen Cansel'i görüp içten bir nefes verdi. Defne yanlarına gelen Cansel'e anlamsızca bakarken Cansel kısık gözleriyle onları süzüyordu.

"Güldük eğlendik ama Defne'nin gitme vakti çoktan geldi bence"dedi Ege'ye bakıp. Ege somurtarak Cansel'in siyah saçlarına dokundu.Ege gergin bir tavırla Cansel'in buklesiyle oynayarak

"Cansel'ciğim sen kibarca bizi mi kovuyorsun? Yoksa ben mi yanlış anlıyorum "dedi.Defne olanları köşesinden izlerken Cansel'in ne kadar aptal olduğunu düşünmeden edemiyordu.

"Seni değil ama yanındaki bu varoş kızı kovuyorum. Yeterli değil mi ?Beni sinirlendirmek için yanına aldın getirdin,şovunu da yaptın.Bence bitti,herkes izledi,gördü. Yeter!"dedi Cansel saçlarını Ege'nin yüzüne savurup. Ege tepkisiz kalmaya çalışırken sinirlendiği seyiren çene kasından belli oluyordu.Defne susmaktan vazgeçip Ege'nin koluna dokundu.

"Boşver Ege,zaten eve dönmeliyim,gideyim ben."dedi.Ege umursamadan yavaşça Defne'yi ittirip Cansel'in çenesinden tuttu. Cansel'in çenesini kuvvetli bir şekilde sıkarak konuşmaya başladı,ses tonu çok korkunç ve şiddetliydi.

"Canımı sıkma Cansel!Benimle oynamaya kalkma, kimse benim yanımdakini kovamaz! Öyle bir şeye yeltenirse de ağzının payını alır."

Cansel korkarak gerilerken Ege, Cansel'in çenesini iterek bıraktı.Defne bu durum karşısında panikle Cansel'e bakarken Caner'in Ege için söylediklerini hatırladı. Ege gerçekten göründüğü gibi biri değilse diye düşündü aniden ve yutkundu. Ege'den ilk defa şüphelenmişti ve korkuyordu. Ege sinirli bir şekilde Cansel'e bakarken Cansel göz yaşlarını tutmaya çalışarak oradan ayrıldı. Kimse bir şey anlamamış gibi görünüyordu ama Defne bu olaydan çok rahatsız olmuştu ve gerilmişti.Ege'ye baktı ve korkak bir ifade ile konuşmaya başladı.

"B-ben bir taksi çağırayım... Evdekiler meraklanmışlar"dedi. Ege gülümsemeye çalışarak daha narin bir sesle konuşmaya çalışarak Defne'ye yaklaştı ama Defne geriledi. Ege bu defa gülümsemeyi bırakarak Defne'nin yüzüne baktı.

"Defne, ben böyle bir şey yapmak istemezdim ama sana nasıl davrandığını gördün Cansel gibi kızlar ancak böyle laflardan anlar. Öyle biri olmadığımı biliyorsun."dedi.

"Şimdi konuşmak istemiyorum. Ne olursa olsun, o bir kadın Ege. Ona neredeyse vuracaktın. Üstelik canını acıttığın belli oluyordu.Bunun bahanesi olmamalı değil mi?"dedi. Ege daha da ciddileşen ifadesiyle Defne'ye bir adım daha yaklaştı,onun kolundan nazikçe tuttu ve üzgün bir surat ifadesiyle ona baktı.

"Haklısın,özür dilerim bir daha olmaz asla. Ben sadece sinirlendim yoksa ben de bir kadına böyle davranmam. Sen de bana böyle davranmasan ,olmaz mı? Ayrıca seni eve ben bırakırım hem bu saatte yalnız başına gitme."dedi.Saat henüz yeni on olmuştu ama yinede İstanbul için tehlikeli bir saatti,Defne,Ege'ye güvenmeye çalışarak kafa salladı.

"Peki ama taksiye binelim. "dedi parti boyunca Ege'nin içtiği şeylere bakarak. Ege gülümseyerek kafa salladığında kimseye görünmeden evden çıkıp bir taksi çağırdılar. Ege'nin mavi gözleri Defne'yi süzerken Defne bu bakışları umursamadan yeri izliyordu. Bir an önce eve gitmek ve yatağında uzanmak istiyordu .Elini telefonuna atıp mesajlara bakmaya başladı.

Berfu Halam: Babanın elini soruyorsan,iyi işte bildiğin gibi ama siniri on bin kat daha arttı haberin olsun. Haberleştiğimizi söyleyip onu rahatlatmaya çalışıyorum ama bir an önce gelsen iyi olur.

Berfu Halam: Neredesin??? Defne?

Berfu Halam: Buraya gel de kafanı ilk ben kıracağım,halanın diğer yüzüyle tanışmaya hazırlan,baban başımın etini yiyor.

•••

Cem telaşla kızının eve gelmesini beklerken bir sağa bir sola dönüp dolaşıyor ve kız kardeşine söyleniyordu. Berfu ise kaşları çatık bir şekilde elindeki telefona mesaj yazmaya çalışıyordu.Cem sorumsuzca yaşadığı yıllardaki gibi rahat olamadığı için sinirleniyordu ve bir yandan da ona emanet edilen kızına bir şey olabileceği düşünceleriyle deliriyordu.

"Beni dinlemiyor,beni anlamıyor, bana sanki düşmanmış gibi davranıyor. Üstelik artık terbiyesizleşmeye başladı bu kız. İlk geldiğinde masum görünüyordu ama şimdi tepeme çıkmaya başladı iyice. Babasıyım ben onun, ben ne dersem onu yapmak zorunda. Madem bu evde yaşayacak ona göre de davranacak!"

Berfu abisinin böyle söylenmesine dayanamayıp oflamaya başladı. Oturduğu yerden kalkıp Cem'in önünde durdu. Abisinin Defne'ye yaptığı haksızlık hakkında konuşan birinin olması gerekiyor diye düşündü ve konuştu.

"Abi kız biraz haklı değil mi?Kıza senelerce babalık yapmayı reddettin,sensiz başka bir hayat yaşamasına göz yumdun.Şimdi birden bire tanımadığı bir insan ona ne derse yapsın istiyorsun. Bu kız ne hissediyor,ne yaşadı,içinde ne yaşıyor diye düşünmüyorsun bile.Bu bir insan ya,robot değil! Anla artık, böyle baba olmaz. Bu şekilde onu kazanamazsın aksine kaybedersin."

Cem içten içe bu laflara hak verse de yine de onunla bu kadar cesurca konuştuğu için Berfu'ya kızıyordu.Sesini yükseltmemek için kendini tutarak Berfu'ya baktı.

"Bu ev benim ve bu evde yaşayanların da benim kurallarıma uyması gerekiyor. Babalık yapamadığımı yüzüme vurmayan bir sen kalmıştın Berfu,aferin."

"İlk defa yüzüne vurmuyorum ki... Bu bir gerçek abi, sen o kızı yıllarca arayıp sormadın bile şimdi ondan evlatlık beklemen çok acımasızca."dedi. Cem suratını asarak Berfu'nun yüzüne bakarken ellerini açtı ve savurdu.

"Ne yapabilirim Berfu,deniyorum baba olmayı ama ben yapamıyorum, affedemiyorum ken-"sözleri zilin çalmasıyla kesilirken heyecan ve korkuyla kapıya doğru hızlıca yürüyüp kapıyı açtı. Defne'yi karşısında görünce içi rahatlarken bunu belli etmemeye çalışarak konuşmaya başladı.

"Haber bile vermeden partilere katılmak da ne oluyor küçük hanım? Umarım iyi bir savunman vardır."

Defne babasının laflarıyla gözlerini devirdikten sonra içeri geçip ardından kapıyı kapattı. Montunu çıkartıp portmantoya astı,sakin bir tavırla babasına bakarken Cem daha da sinirleniyordu.Bu kızla daha çok uğraşacağım ben diye içinden geçiriyordu.

"Bu evin kuralları var."dedi sakin olmaya çalışarak. Defne gülümseyerek Cem'e baktı.

"Neymiş bu kurallar? Sevgisizlik mi yoksa? "dedi. Cem kızının bilmiş ve küstah tavırlarıyla daha da sinirlenirken Berfu'ya dönerek sinirini yatıştırmaya çalışırcasına bir bakış attı. Berfu arabulucu olmaya çalışarak Defne'ye sarıldı.Yumuşak bir ses tonuyla Defne'nin sırtını sıvazlarken

"Baban sadece seni merak ediyor tatlım. Biraz daha anlayışlı mı olsanız acaba? Sen babanı anlasan o da seni anlasa"dedi.Defne,Berfu'nun sarılmasına karşılık verdikten sonra buruk bir yüz ifadesiyle Cem' e baktı. Babasının yüzüne doğru bakarak halasına cevap vermeye başladı.

"Ben zaten anlamaya çalışıyordum ama kendisi beni anlamayınca onun taktiğini deneme kararı aldım. Bir şey yapmasam da sevmiyor beni yapsam da sevmiyor. Ben de dedimki bari yapiyim; kötü ,hayırsız bir evlat olayım da öyle sevmesin en azından bir sebebi olur."

Cem bu laflar karşısında kalbinde bir ağrı hissederek olduğu yerde kalırken Defne ağlamaklı ifadesiyle arkasına bile bakmadan merdivenlerden çıkmaya başladı.

"Ben çok yoruldum,biraz yatsam iyi olacak. Görüşürüz yarın."dedi ve gitti. Berfu sessizleşen abisinin yanına yaklaşıp kolundan tuttu.Cem kendini biraz salınca tedirgin olarak abisinin yüzüne hafifçe vurmaya başladı.Cem cevap vermiyor ve tek bir noktaya bakıyordu. Berfu panikle çalışanlara seslenmeye başladı.

"Kolonya getirin!"

"Abiciğim, bana bak"diyerek yumuşak hareketlerle Cem'in yanaklarına vuruyordu.Cem tek bir noktaya bakarak kısık sesle mırıldanırken çalışanlar kolonya ile birlikte Berfu'nun yanına doluşup telaşlı bir şekilde bakmaya başladılar.Berfu eline kolonyayı alıp abisinin bileklerine ve boynuna sürmeye başladı.Gömleğinin düğmelerini açarken korkarak ona bakıyordu. Cem sessiz bir tonda mırıldanırken ağzından dökülen sözcük can yakıcıydı.

"Dilan..."

Öleli yıllar olsa da karısına ilk günkü kadar aşık bir adamdı Cem.Nasıl olmuştu da Defne'ye bu kadar kalpsiz bir baba olabilmişti. Kendisi de bu soruyu kendine soruyor ve cevabını içinde yaşıyordu. Berfu kolonya ile bileklerini ovarken yeni gelen öğretmen de telaşla yanlarına gelmişti.

"Ne oldu?"diye korkak gözlerle Berfu'ya bakıyordu. Berfu kadına telaşla bakarken elinin körü oldu dememek için zor tutmuştu kendini.Sinirlenerek ve sesini yükselterek konuştu.

"Görmüyor musunuz Hazel Hanım? Baygın ve sesimi duymuyor."

Kadın utanarak diğer çalışanlara bakarken Berfu abisine seslenmeye devam ediyordu. Hazel koşar adımlarla mutfağa gidip bir bardak su doldurdu ve diğer çalışana sakinleştirici bir hap getirmesini söyleyerek içeriye geri döndü. Ardından Cem'e doğru uzanarak elindeki suyu içermeye çalıştı.

"Cem Bey? Sakin olun lütfen"dedi. Cem tepkisizce öyle duruyordu ama ağzına değen suyla birlikte yutkundu. Bir yudum su içip baygın gözlerle Berfu'ya baktı.

"Ne oldu bana?"

Berfu derin bir nefes verdikten sonra geri çekilirken Hazel diğer çalışanın elindeki sakinleştiriciyi adamın ağzına koyup suyu tekrar içmesini sağladı.

"Daha iyi olacaksın Cem Bey"dedi Hazel öğretmen. Berfu kenarda durarak onları izlerken Cem'in daha iyi olduğunu görüp tebessüm etti.

"İyisin abiciğim "dedi ve Cem'in yanına geçip ona sarıldı.

Cem yavaşça sakinlerken herkesin neden etrafında olduğunu anlayamayarak baktı.

"Herkes işine dönebilir "dedi ve Berfu'ya baktı.Berfu korkmuş gibi görünüyordu ve hala tedirgindi. Abisine sarıldı ve kafasını göğsüne dayadı.Babaları öldüğünden beri Cem ona babalık yapmıştı ama kızına aynı şekilde davranmadığını görmesi kötü hissettiriyordu. Cem de babasız kalmışken neden kızına bu acıyı çektiriyordu?

Hazel da Cem'in iyi olduğunu görüp yukarı çıktığında Cem ve Berfu salonda yalnız kalmışlardı.Birlikte sarılarak düşünceler içinde kanepede otururlarken Defne de odasında annesine ne yaptığını anlatan bir günlük yazmaya başlamıştı. Aşağıda olan bitenden habersiz babasının evine geldiğinden beri yaşadıklarını ve yaşamaktan korktuklarını yazmıştı. Göz yaşlarını özgürce akıtırken kafasından geçen her şeyi annesiyle konuşur gibi deftere yazarken kafasının karıştığından da bahsetmeyi ihmal etmemişti. Babası ve evdekiler dışında iki kişiden daha bahsetmişti.Onlara karşı ne hissettiğini bilmediğinden ve korktuğundan.

...Ben ne yapmam gerektiğini kime güvenmem gerektiğini bilmiyorum anne, anneannemi ve evimi özlüyorum. Babamı zaten anlattım,beni hiçbir zaman sevmeyecek biliyorum. Herkesi seven kalbi konu ben olunca taşa bürünüyor sanki. Öyle kırıcı,öyle yıkıcı ki... Seni öyle çok sevmiş ki kendi kızını bile affedemiyor kalbi.Babasının sevmediği bir kızı başka bir erkek sever mi ?

Loading...
0%