@mermarid
|
Keyifli okumalar...
*** Genç adam evdeki kadın kalabalığından uzaklaşmak birazda kafasını dinlemek için mahallede dolanmaya karar vermişti. Tüm çocukluğu ve gençliği bu mahallede geçmişti. Birçok arkadaşıyla bu sokaklarda koşturmuştu. Babası Sakarya’ya tayin olduğunda daha on yaşındaydı. İkizlerden ayrıldığı için bir hafta ailesiyle konuşmadığı aklına geldiğinde yüzüne gülümseme oluşmuştu. “Ahmet oğlum nasılsın?” Ahmet kendisine seslenen bakkal Mustafa amcasına dönerek “Şükür Mustafa amca sen nasılsın?” diye sormuştu. “Hamd olsun be evladım, artık göremiyoruz seni. Yüzüne hasret kaldık.” Genç adam gülümseyerek yaşlı adamın yanına ulaşmıştı. Her zamanki gibi elinde çayı bakkal dükkanının kapısında oturmuş sokaktan geçenleri izliyordu. Köşede duran tabureyi alarak adamın yanına oturdu. “Çayın yok mu Mustafa amca?” “Olmaz mı evladım, geç içeriden al,” diyen adamla Ahmet gülmüştü. Yerinden kalkarak ezbere bildiği küçük mutfağa geçmişti. Kendine çay doldurarak tekrar adamın yanına döndüğünde yaşlı adam derin bir iç çekmişti. “Hayırdır Mustafa amca bir sıkıntın mı var?” adam başını iki yana sallayarak cevap vermişti. “Olmaz mı be evladım, sokaklar boş kaldı. Eski neşesi kalmadı mahallenin. Çocuk sesine hasret kaldık.” “Zaman değişti Mustafa amca, insanlar korkuyor artık çocuklarını sokağa bırakmaya.” “Haklısın. E anlat bakalım neler yapıyorsun? Yok mu biri, ne zaman düğün dernek kuracağız sana?” Ahmet adamın sorusuyla neşelenmişti. “Yakında kurarız be Mustafa amca, davetiyeni göndereceğim.” Adam heyecanla Ahmet’e dönmüştü. “Gerçekten mi? Sonunda sardın mı yaralarını?” Ahmet gelen soruyla duraksamıştı. Sahi o yaralarını sarmış mıydı? Kısa bir süre duraksadıktan sonra derin bir iç çekmişti. “Kapanmayan yara var mı Mustafa amca, benim yaram kapanalı uzun zaman oldu.” Ahmet doğru söylüyordu. Genç adam için siyah ve beyaz vardı. Grilere inanmazdı ve hataların büyüklüğüne göre insanları hayatından bir kalemde siler atardı. “Yara derindeyse izi kalır oğlum, kapanması kolay olmaz.” “Yara derindi ancak ihanet daha derindi. O derenin suyu kurudu amca. Bu saatten sonra huzuru arıyordum onu da buldum.” “Öyle mi, kimmiş kız biz tanıyor muyuz?” genç adam çayından bir yudum alarak sırtını dükkânın demir kapısına dayamıştı. “Aslında tanıyor sayılırsın. Mehmet amcamın kızı, iki gün sonra nikah kıyacağız ama düğün sonra olacak.” Adam kısa bir süre bahsettiği kişiyi gözünün önüne getirmeye çalışmıştı. Hatırladığı genç kızla gözleri parlayan adam Ahmet’e dönmüştü. “Şu akça pakça kızla mı evleneceksin. Allah mutlu etsin evladım, çok sevindim. Pek hanım kız Mehmet’in kızı.” “Öyle, bizimkiler çok seviyor onu.” “Önemli olan senin sevmen evladım, anne babanın değil.” Ahmet başını sallayarak çayından bir yudum daha almıştı. Gözleri ileride sokağın başına kayarken uzaktan gelen kişiyi tanıdığını hissetmişti. Yanlış gördüğünü düşünürken kendilerine doğru yaklaşan bedeni gördükçe kaşları çatılmaya başlamıştı. Ahmet elindeki çay bardağını kenara koyarken Mustafa Bey genç adamdaki değişimi hemen fark etmişti. “Bir şey mi oldu Ahmet?” “Ben babamlara uğrayacaktım amca, sonra konuşuruz.” Ahmet yerinden kalkarak ters yönde hızlı adımlarla ilerlerken oldukça öfkeliydi. “Ahmet!” genç adam kendisine seslenildiğini duysa da dönüp arkasına bakmamıştı. Adımlarını hızlandırırken genç adam kolunun çekilmesiyle hızla kolunu temastan kurtarmıştı. “Duymuyor musun?” nefes nefese kalan genç kız Ahmet’in gözlerine bakarken Ahmet rahatsız olarak bakışlarını kaçırmıştı. “Ne istiyorsun?” “Ben, seni çok özledim.” Ahmet kızın sözleriyle hızla bakışlarını ona çevirmişti. Gözlerinden ateşler çıkarken alaycı bir şekilde gülümsedi. “Beni özledin mi? Beş yıl sonra mı? Üzgünüm ama bunun benim için bir önemi kalmadı.” “Ahmet ben…” “Neden geldin Aslı? Hem nişanlın nerede nasıl izin verdi buraya gelmene?” Ahmet dişlerinin arasından tıslarken karşısında ki kızı görmeye tahammül edemiyordu. “Ben nişanı attım. Sana geldim…” Ahmet tek kaşını kaldırarak genç kıza bakmıştı. Dudakları alaycı bir şekilde kıvrılırken “Bana geldin!” dedi kızı tekrarlayarak. Aslı hevesle başını sallarken Ahmet buz gibi bir ifadeyle genç kıza bakmıştı. “Seni kabul edeceğimi düşündüren nedir Aslı? Seninle hiçbir bağım kalmadı artık. Karşıma çıkmanı istemiyorum. Benim için yoksun ve bundan sonra da olmayacaksın. Şimdi nereden geldiysen oraya dön.” Ahmet sert bir şekilde konuşurken Aslı gözlerini doldurarak ona bakmıştı. “Sen bana kıyamazsın, beni seviyorsun.” “Eskidendi onlar, artık sana dair olan tek bir şey var içimde… Tiksinti!” Ahmet son sözlerini söyledikten sonra arkasını dönerek hızla eve doğru ilerlemeye başlamıştı. Öfkesi burnunda apartmana girdiğinde Aslı’nın bunca zaman sonra geri dönmesinin nedenini düşünmeye başlamıştı. Üstelik dönüş zamanı manidardı. Asansöre binmeden hızlı adımlarla merdivenlere yönelmişti. Genç adam dairenin kapısına geldiğinde önce anahtarını çıkarmış sonra içeride yengesiyle Efnan’ın olduğunu hatırladığında zili çalmaya karar vermişti. Kapı zilini çaldığında yeniden düşüncelere dalmıştı. Birkaç saniye içinde kapı açıldığında karşısına çıkan genç kızla duraksamıştı. Efnan genç adamda ki farklılığı anlasa da sessiz kalmıştı. “Hoş geldin bizde seni arayacaktık.” “Bir şey mi oldu?” genç adam endişeyle sorarken Efnan’ın cevap vermesine fırsat kalmadan küçük bir el çantasıyla ablası görünmüştü kapıda. “Ahmet geldin mi?” “Hayırdır abla bir yere mi gidiyorsun?” Suna kardeşine başını sallayarak cevap vermişti. “Zeynel acele çıkıp gitti. Ölüm kalım meselesi dedi başka bir şey demedi. Merak ettim bende peşinden gideceğim. Anne babasına bir şey olduysa orada olmam gerek.” “Az bekle ben seni götürürüm tek başına gitme.” “İki gün sonra nikahın var Ahmet ben tek giderim.” Ahmet kaşlarını çatarak ablasına bakmıştı. “Sende dedin iki gün sonra nikah, iki saatlik yoldan ne çıkar. Gider duruma göre geliriz. Sen beni merak etme. Bekle geliyorum.” Ahmet eve girerken Efnan yana çekilip genç adama yol vermişti. Ahmet odasına doğru giderken Efnan’ın bakışları adamın ardında takılı kalmıştı. “Efnan!” genç kadın kıza birkaç kes seslendikten sonra sesini duyurabilmişti. “Bir şey mi dedin Suna abla?” “Dalgınlaştın, sesleniyorum duymuyorsun.” “Ahmet’te bir gariplik yok muydu yoksa bana mı öyle geldi abla?” Efnan’ın düşünceli ses tonu genç kadını da şüphelendirmişti. “Bilmem fark etmedim.” “Belki bana öyle gelmiştir. Neyse sen gidince bana haber edersin değil mi?” “Elbette buralar sana emanet. Biz zaten döneriz bir şey yoksa.” Genç kadın Efnan’a sarılırken Ahmet’in gelmesiyle birbirinden ayrılmıştı. Genç adam portmantodan ceketini alarak üzerine geçirmişti. Cüzdanı ve kimliğini kontrol ederek araba anahtarını alıp Efnan’a dönmüştü. “Biz çıkıyoruz varınca ararız sizi. Sen burada mı kalacaksın?” “Sen iyi misin?” Ahmet kızım sorusuyla duraksamıştı. “Neden sordun?” “Garip görünüyorsun, bir şey mi oldu?” Ahmet buruk bir şekilde gülümseyerek genç kıza bakmıştı. “Sorun yok, biraz yorgunum sadece. Hadi sen içeri geç.” “Emin misin? Çok yorgunsan şoför ayarlayalım.” Ahmet son kez genç kıza bakarak başını salladı. “O kadar yorgun değilim. Hadi Allah’a emanet. Biz gidiyoruz.” Ahmet ablasıyla evden ayrılırken Efnan’ın aklı iyice karışmıştı. Bir şey vardı ve Efnan bunu hissedebiliyordu. *** Genç kadın hızlı adımlarla arabasına doğru ilerlerken arkasından seslenen kişiyle duraksamıştı. Başını geriye çevirdiğinde kendisine doğru gelen adamı görünce gözlerini kıstı. Daha önce muhatap olmadığı adam şu son birkaç haftada nedense onunla konuşmaya fırsat kollar olmuştu ve bu durum genç kızın hiç hoşuna gitmiyordu. “Efnan Hanım nasılsınız?” Efnan rahatsız olsa da bir şey dememişti. Bakışlarını adamla temas ettirmeden etrafa bakınırken “Şükür halimize,” dedi. Adam ondan karşı soru beklemiş olacak ki kendi kendine konuşmuştu. “Bende çok iyiyim. Babanız fabrikaya gelmiyor bir süredir umarım iyidir.” “Çok şükür iyi sadece birkaç hafta dinlenecek.” “Anlıyorum bende kendisinden yeni bir yardımcı almak için izin isteyecektim. Müsaitseniz bu akşam ziyarette bulunacağım.” Efnan Hakan’ın sorusuyla rahatsızlığını belli etmemeye çalışıyordu. “Bu akşam müsait olacağımızı sanmıyorum. Misafirliğe gideceklerdi. Ayrıca yardımcıya ihtiyacınız varsa babamın isteğinize karşı çıkacağını sanmıyorum. Siz kendinize uygun bir yardımcı alabilirsiniz. Şimdi izninizle biraz acelem vardı.” Efnan hızla arabasına yönelirken Hakan itiraz etmek istemiş ancak genç kız ona fırsat vermeden Açelya’nın açtığı kapıdan arabanın arka koltuğuna yerleşmişti. “Ne itiyordu senden bu gereksiz?” Açelya’nın sorusuyla Efnan hafif gülümsemişti. “Kendince babamı sordu. Yeni bir yardımcı almak için izin isteyecekmiş.” “Bunun için Mehmet Bey izin mi veriyor müdürlere?” Açelya tek kaşını kaldırarak dikiz aynasından genç kıza bakmıştı. Efnan omzunu silkerken Açelya başını iki yana salladı. “Normalde her birim kendinden sorumludur. Çalışan alıp çıkarma işlerine en son babam bakar.” “Bu adamın bakışları hoşuma gitmiyor Efnan, sana bir kabahati olursa müdür demem döverim haberin olsun.” Efnan kadının ciddi sözleriyle gülmeden edememişti. “Elbette istediğini yapabilirsin ama beni eski mahalleye götürmeni istiyorum.” “Senin gitmen şart mı?” Açelya izbe mahalleye Efnan’ı götürdüğü için oldukça rahatsızdı. Böyle bir zamanda Efnan’ı tehlikeye atmak istemiyordu. İzbe yerler tehlikeliydi ve Açelya genç kızı o tehlikeli sokaklarda korumanın zor olacağının farkındaydı. “Merak etme o mahallede bana kimse dokunmaz.” “Yine de dikkatli olmakta fayda var. Ahmet beyden haber yok mu?” Efnan Açelya’nın sorusuyla yüzünü asmıştı. Dün acele evden ayrıldıklarından beri ikisi de aramamıştı. Ahmet’in kendisini aramıyor oluşunu anlayabilirdi ancak ailesini de aramamıştı. “Henüz bir haber yok, yarın elbet gelecektir.” Yarın ikisinin nikahı kıyılacaktı ve Efnan oldukça endişeliydi. “Elbette gelecektir ancak haber vermemeleri hoşuma gitmedi. Suna’yı sevdim. Umarım iyidirler.” “İnşallah.” Efnan iki kadının iyi anlaştığının farkındaydı. Araba yol ayrımından dönerek mahalleye doğru ilerlerken Açelya sürekli ardını kontrol ediyordu. Takip edilip edilmediklerini anlamaya çalışırken Efnan’ın telefonunun çalmasıyla dikkat kesilmişti. “Efendim!” genç kız arayanı görünce heyecanla telefonu açtı. Arayan bahsini ettikleri Ahmet’ten başkası değildi. “Selamünaleyküm Efnan, nasılsın?” “Aleykümselam, şükür siz nasılsınız? Haber vermediniz bir sorun yok değil mi?” “İyiyiz biz döndük, fabrikaya gelmiştim sen çıkmışsın. Neredesin?” Efnan adamın sözleriyle meraklanmıştı. Bu kadar erken dönmelerini beklemiyordu. “Bir sorun yok değil mi neden bu kadar erken döndünüz?” karşı tarafta kısa bir sessizlik olduktan sonra genç adam “Seninle bu konuyu konuşacaktım. Eğer eve geçiyorsan yanına geleyim.” “Şey benim birkaç saatlik işim var onu halledip eve geçecektim.” Ahmet kızın cevabıyla duraksamıştı. “Peki senden haber bekliyor olacağım.” Genç adam telefonu kapatacağı sırada Efnan dayanamayarak “Ahmet, istersen bize git ben gelince konuşuruz,” dediğinde Ahmet onu onaylamıştı. Efnan oldukça gergindi. Evden ayrılırken de Ahmet’te bir gariplik olduğunu anlamıştı. Şimdide kendisiyle konuşmak istemesi genç kızı germeye yetmişti. “Bir sorun mu var Efnan?” “Bilmiyorum ama Ahmet’in canı sıkkın gibiydi. İşimizi erken halledip eve geçelim.” Araba sokağa girdiğinde her zamanki yerine park eden genç kadın arabadan inerek Efnan’ın kapısını açmıştı. Etrafı kontrol ederken genç kız önce bakkala gidip veresiye defterini satın almış, sonra ihtiyaç sahibi aileler için alışveriş yapmıştı. En sonra geldiğinde uğradığı ailenin evine uğrayarak taşınmak için hazırlıklarını kontrol etmişti. Üç saatlik bir zaman diliminden sonra eve doğru yola çıktıklarında Efnan aklına gelen kişiyle yeniden gerilmişti. “Açelya abla bu akşam bizde kalır mısın?” Açelya sağını kontrol ederek arabayı döndürürken kızın sorusuyla ona bakmıştı. “Normalde çalıştığım kişilerle fazla samimi olmamaya özen gösteririm Efnan ancak sen tüm kurallarımı yıkıyorsun.” “Bu evet demek mi?” Açelya kızın bakışlarına dayanamayarak derin bir soluk vermişti. “Elbette bu akşam sizinle kalırım. Ancak alışmayın lütfen,” dediğinde Efnan gülümsemişti. “Teşekkür ederim bu gece biriyle sohbet etmeye ihtiyacım var.” Açelya otobana çıktığında hava kararmak üzereydi. Oldukça dikkatli bir şekilde yolda ilerlerken yanlarından geçen hızlı araba ileride yolun ortasında durarak onlarında durmasına neden olmuştu. Açelya şüpheyle arabaya bakarken eli hemen belinde ki silahına gitmişti. “Ne oluyor abla?” “Bir şey yok Efnan sen arabada kal. Kapıla kilitli zaten endişelenme.” Efnan yutkunarak eğilip ön camdan dışarıda ki arabaya bakmıştı. Arabadan henüz kimse inmezken Açelya gözlerini kısarak geriye bakmıştı. Hemen arkalarında duran başka bir arabayla tek kaşını kaldırarak gülümsemişti. “Anlaşılan misafirlerimiz var.” Efnan arabanın içinde yansıyan araba farıyla geriye bakmıştı. Arkalarında duran arabadan inen iki adamla gerilen genç kız Açelya’ya bakmıştı. “Abla ne yapacağız?” “Endişelenme bir şey olmayacak. Arabada güvendeyiz.” “Nasıl?” Açelya ilk kez Efnan’ın değil de kendi arabasını aldığı için memnundu. Özel yapım arabası oldukça güvenli bir arabaydı. Eski asker olmanın verdiği tecrübeyle iki gündür Efnan’ı kendi arabasıyla getirip götürüyordu. İkili konuşurken Efnan’ın bulunduğu taraftaki kapı zorlanmaya başlamıştı. Efnan endişeyle kapıyı açmaya çalışan adama bakarken Açelya bileğindeki saatin tuşuna basarak geriye yaslanmıştı. “Kapıyı açın, Efnan Hanım sizi uyarıyoruz. Kapıyı açmazsanız zor kullanacağız.” “Açelya abla?” Efnan kendi için değil Açelya için korkmaya başlamıştı. Öndeki arabadan inen adamı gördüğünde genç kızın kaşları çatılmıştı. İki adamdan biri kardeşi olduğunu söyleyen adamdı diğeri ise daha önce görmese de kardeşi olacak adama benziyordu. “Neden hala bekliyorsunuz, alsanıza kızı!” tanımadığı adam konuşurken Açelya kaşlarını çatarak ikiliye bakmıştı. Tereddütsüz bir şekilde silahını çıkararak elini direksiyona koymuştu. Açelya’nın rahatlığı Efnan’ı gererken genç kadın “Merak etme birazdan yol açılır,” dedi. “Abla nasıl bu kadar rahat davranıyorsun? Adamların şakası yok gibi,” dediğinde Açelya gülerek başını iki yana salladı. “Sen olmasaydın dördünü de hallederdim ama seni tehlikeye atamam.” “Peki ne yapacağız? Ben polisi arayacağım.” “Gerek yok,” diyen kız arkadan gelen polis arabalarını göstererek “Geldiler zaten,” dedi. Siren sesi olmadan arabalar yanlarına geldiğinde diğerleri ne olduğunu bile anlamadan kelepçelenmişlerdi. “Komiserim biz bir şey yapmadık ablamla konuşmak istiyordum.” Polis Efnan’ın üvey kardeşine kelepçeyi takarken Efnan arabadan inmeden dışarı çıkan Açelya’ya bakmıştı. “Sen arabada kal ben polislerle görüşüp hemen geliyorum.” “Dikkat et lütfen.” Genç kız sıkıntılı bir şekilde geriye yaslanırken Açelya’nın polislerin yanına gidişini izlemişti. Telefonu çaldığında geç kaldığını anlayarak arayan kişiye hemen cevap vermişti. “Efnan, nasılsın? Neler oluyor orada?” Ahmet’in endişeli sesi kulağına yankılanırken genç kız dilini ısırarak “Siz nereden haber aldınız? Ben iyiyim…” “Neredesiniz, hemen geliyorum.” Ahmet’in evden çıktığını kapının çarpan sesiyle anlamıştı. “Gerek yok Ahmet, boş yere yorulma birazdan evde oluruz.” “Efnan! Nerede olduğunu söyle lütfen.” Genç adamın arabayı çalıştırdığını duyunca Efnan etrafına bakınmıştı. Evden çok uzakta değillerdi aslında. Bulundukları yeri söylediğinde Ahmet telefonu kapatarak hızla yola çıkmıştı. Efnan kapanan telefonla gözlerini kapatırken sıkıntıyla nefesini dışarıya vermişti. Arabanın camından dışarıda ki kargaşayı izliyordu. Polis memurlarından biri ona doğru gelirken Açelya da hemen arkasından geliyordu. Efnan arabanın camını tıklatan polis memurunun isteğiyle camı aralamıştı. Genç kızı gören memur başta şaşırsa da hemen kendini toparlamıştı. Filmli camlar ardındaki kişinin Efnan gibi birinin olabileceğini düşünmediği ifadesinden belli oluyordu. “Hanım efendi arabadan iner misiniz?” Efnan Açelya’ya kısa bir bakış atarken Açelya başını sallayınca kapıyı açıp arabadan aşağıya inmişti. Genç kızın arabadan inmesiyle Açelya hemen yanında yerini almıştı. “Sizi de karakola kadar almalıyız. Şikayetçi olacaksanız bizzat gelmelisiniz.” “Elbette, ancak bir telefon etmem gerekiyor.” Efnan telefonunu arabadan almak için eğildiğinde ani frenle yanlarında duran arabayla hızla doğrulmuştu. Kalbi deli gibi atıyordu. Yine etraflarını adamlarının sardığını düşünmüştü. Tamamen boş bulunan genç kız arabadan inen genç adamı görünce derin bir rahatlama yaşamıştı. Ahmet olay yerine geldiğinde arabayı ani frenle durdurarak hızla aşağıya inmişti. Aceleci adımlarla Efnan’ın yanına ulaşarak kız daha ne olduğunu anlamadan onu kendine çekerek sıkıca sarılmıştı. “İyi misin, bir şey olmadı sana değil mi?” Efnan gözleri büyüyerek kendisine gülümseyen Açelya’ya bakarken Ahmet geri çekilerek Efnan’ın yüzünü ellerinin arasına almıştı. “İyi misin?” “Ben… Şey herkes bize bakıyor.” Efnan utançla kızaran yanaklarını saklamak istiyordu ancak yapamıyordu. Ahmet bulundukları durumun farkına varınca mahcup bir şekilde genç kızdan uzaklaşmıştı. Açelya arayıp olanları amcasına anlattığında kendisi de yanındaydı ve oldukça endişelenmişti. “Gidelim mi?” polis memuru araya girdiğinde Efnan bakışlarını kaçırmıştı. Ahmet araya girerek “Merhaba memur bey ben Efnan Hanımın eşiyim, kendisi benimle karakola gelecek.” Ahmet’in araya girip konuşmasıyla polis anlayışla başını sallamıştı. “Şikayetçi olmak için merkeze bekliyoruz.” Polis arabaları oradan ayrılırken genç adam Efnan’ı kendi arabasına bindirerek yola koyulmuştu. Açelya kendi arabasıyla onları takip ederken Efnan arada geriye bakarak onu kontrol ediyordu. “Merak etme Açelya arkamızdan geliyor.” “Çok soğukkanlıydı…” “Ne oldu orada?” “Eve geliyorduk birden önümüzü kestiler. Açelya arabanın kapılarını kilitleyip beklemeye başladı. Sonrada polisler geldi.” “Bundan sonra düğün olana kadar yalnız eve gitmeni istemiyorum Efnan. Baban da annen de çok endişelendi.” Ahmet telefonunu alarak amcasını aramıştı. Mehmet bey ilk çalışta telefonu açınca genç adam Efnan’a bakarak konuşmuştu. “Amca Efnan yanımda merak etme. Biz karakola uğrayıp eve geleceğiz.” Yaşlı adam karşıdan bir süre konuştuktan sonra Ahmet adamı onaylayarak telefonu kapatmıştı. “Bende konuşsaydım.” “Merak etme ikisi de iyi. Zaten babam da yanlarında.” “Keşke Gülay annemi yalnız bırakmasaydı baban.” Efnan kadının yalnız olduğunu düşünerek üzülmüştü. “Annem yalnız değil, ablam yanında.” Ahmet’in cevabıyla genç adama bakmıştı. “Sahi siz neden erken döndünüz?” Ahmet genç kızın sorusuyla sessiz kalırken “Eve geçince konuşuruz,” dedi. Efnan adamın sıkıntılı olduğunu fark edince sessiz kalmıştı. Birlikte karakola giderek adamlardan şikayetçi olmuşlardı. Ayrıca Efnan’ın baba tarafı için uzaklaştırma kararı aldırmışlardı. İkili eve doğru yola çıktıklarında Açelya diğer işlemler için geride kalmıştı. Bu akşam Efnan’la kalacağını söylemişti ancak işi uzun sürecek gibi görünüyordu. “Neler oluyor Ahmet bir sıkıntın mı var?” Efnan yönünü genç adama çevirerek ona bakarken Ahmet arabayı kenara çekerek genç kıza dönmüştü. “Bir yerlere gidelim derdim ama amcamlar seni çok merak etti. Yarın konuşuruz.” Efnan bir şey söylememişti. Ahmet arabayı çalıştırarak yola koyulmuştu. Kısa sürede eve vardıklarında Mehmet Bey onu kapıda bekliyordu. “Kızım,” diyen adam kollarını açarken Efnan hızla babasına sarılmıştı. Mehmet bey rahat bir nefes alırken Zeynep Hanım buruk bir gülümsemeyle ikiliye bakıyordu. “Mehmet bırak da kızıma biraz ben sarılayım.” Yaşlı adam geri çekilirken Zeynep Hanım kızını kendine çekerek sıkıca sarılmıştı. “İyi misin kızım?” “Merak etmeyin anne ben iyiyim. Hadi içeri geçelim.” “Ahmet oğlum sende gelsene,” diyen adam kapıda bekleyen genç adama seslenmişti. “Yok amca ben eve geçeyim, durumları biliyorsun.” “Baban az önce çıktı. Bekle dedim ama acele eve gitti.” Ahmet endişeyle amcasına bakmıştı. “Evden mi aradılar ki?” Ahmet kendi kendine söylenirken izin isteyerek hızla arabasına binmişti. Çekirdek aile evlerine girerken Efnan merakla annesine bakmıştı. “Hayırdır anne bir sorun mu var?” “Ahmet sana anlatır kızım. Ama ailesi nikahtan sonra Trabzon’a gidecek. Ahmet yeni bir ev almış onu bakmaya gideceklermiş.” Efnan daha önceden bildiği ev mevzusu konusunda yorum yapmamıştı. Ama yengesinin bu halde o kadar yolu gidecek olması hoşuna gitmemişti. “Yengem daha iyileşmedi ki.” “Bende söyledim ama ısrar ediyorlar. Neyse hadi git üzerini değiştir kızım, bende sana yiyecek bir şeyler ayarlayayım. Yarın nikahın var erken yatmalısın.” Genç kız odasına giderken Zeynep Hanım arkasından iç çekmişti. *** Sabah erkenden kalktığında annesini başında bulan Efnan gözlerini ovalayarak “Anne hayırdır?” dedi. Kadın kızının atakta oturur pozisyona geçişini izlerken Efnan yan taraftaki masa üstü saatine bakmıştı. Saat henüz sabahın yedisiydi. Nikah birde kıyılacaktı ve annesi erkenden başında bitmişti. “Hadi kızım kahvaltı yapacağız. Sonra da kuaföre gideceksin.” “Kuaföre gerek var mı anne, basit bir nikah olacak.” “Bu senin nikahın kızım, birçok resim çekileceksin. Ahmet’i biraz olsun tanıyorsam iki dirhem bir çekirdek olacaktır. Sende hazırlık yapmalısın yoksa yanlış anlar.” Efnan gülümseyerek annesinin eline uzanmıştı. “Süslenmek bana göre değil anne biliyorsun. Hem bir kadın kocasına süslenmeli sadece.” “Sende kocana süsleneceksin kızım.” “Ama orada başka kişilerde olacak.” Zeynep hanım kızının yanağını okşarken Efnan gözlerini kapatmıştı. “Hadi kızım baban masada bekliyor.” “Onu da mı kaldırdın. Daha çok erken.” Efnan yataktan kalkıp odasında ki banyoya geçerken Zeynep Hanım odadan çıkmıştı. Birkaç dakika sonra ailecek kahvaltı masasına oturmuştu. “Hayırlı sabahlar baba.” “Hayırlı sabahlar kızım nasılsın?” “Elhamdülillah.” Genç kız yerine otururken sessizce kahvaltıya başlamışlardı. Bir süre sonra evin kapısı çaldığında üçü de birbirine bakmıştı. Genç kız yerinden kalkarken ailesi hemen ardında onu takip ediyordu. Efnan kapıyı açtığında karşısında beklemediği birini bulmuştu. *** Sizce kim gelmiştir? Tahminleri bekliyorum. |
0% |