Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3. Bölüm

@mermarid

Genç kız çift tarafı ağaçlık olan yoldan ilerleyen arabanın camını aşağıya indirerek temiz havayı içine çekmeye çalıştı. Bugün oldukça yoğun olmasını beklediği bir gündü ve şimdiden yorulduğunu hissetmesi hasta olacağına işaret olmalıydı. Araba yana doğru kayarak açılan kapıdan içeriye girdiğinde bir süre daha ilerleyip iki katlı uzun binanın önüne durmuştu. Fabrikada kimyasal işlem yapıldığı için yerleşkesi yerleşim yerinin dışında kurulmuştu. Laboratuvar ve ürün depolama aynı binanın farklı katlarındaydı. Yan yana üç bina vardı. Reçetesi hazırlanan ilaçların deneylerinin yapıldığı yer ayrı, olumlu sonuçlanan ilaç deneylerinin kapsül ya da sıvı olarak üretilmesi için hatta gönderildiği yer ayrıydı. Efnan tüm bu reçete ve deneylerin sağlıkla yapılmasını sağlayan kişiydi. Ondan onay alınmayan hiçbir reçete üretime sokulamıyordu. Diğer binalarda ise ilaçların üretildiği bitkilerin yetiştirilmesinden sorumlu birim ve onları pazarlayan birim vardı. İki bina arasında ki orta binaysa yönetim bölümüydü ve babası o binadan tüm şirketi yönetiyordu. Üç binadan birbirine geçiş sağlayan yer altı koridoru vardı. Her binada herhangi bir olumsuz olay için her türlü tedbir alınmıştı.

“Arabam dün hastanenin önünde kalmıştı. Onu şirkete getirirseniz sevinirim. İyi günler!” Efnan arabadan inerek laboratuvarın olduğu binadan içeriye girerken kendisini yönetim binasından izleyen adamdan habersizdi. Orta binada sadece babasının değil ayrıca tüm birimlerden sorumlu olan kişilerin de odası vardı. Babası, Ahmet, Hakan ve hatta kendisinin de bir odası vardı. Herkes sorumlu olduğu bölümün başında kalıyor haftada iki gün toplantılara katılıyordu. Bu toplantılara Efnan pek katılmasa da şirkette ki herkes onun kim olduğunu biliyordu.

“Efnan Hanım?” yanına koşturarak gelen stajyeriyle duraksayan genç kız, kızın nefeslenmesini bekledi.

“Bir şey mi oldu Mercan?” kız derin bir nefes alarak başını aşağı yukarı sallamıştı.

“Efnan Hanım üretim hattında sorun çıkmış. Reçeteleri karıştırmışlar.” Efnan duyduklarıyla kaşlarını çatmıştı.

“Ne demek reçeteler karıştırıldı. Hat durduruldu mu?” kız başını olumlu anlamda sallarken Efnan sakin kalmaya çalışarak “Bana tüm hat sorumlusunu çağırsınlar. Sende uygulanan reçeteyi bul bana getir.” Efnan Mercan’ı özellikle kendisine asistan olarak yetiştiriyordu. Mercan oldukça başarılı bir öğrenciydi ve mesleğini seviyordu. Normal koşullarda çok fazla stajyer almasalar da stajyer görüşmesinde kızın heyecanı Efnan’ın dikkatini çekmişti. Gözlerindeki parıltıya hayran kalmıştı. Onu kendi yanına alarak bizzat eğitiyordu. Diğer stajyerlerin tek amacıysa bir an önce stajı bitirip mezun olmaktı. Bunu anlamak yüzlerindeki bıkkınlık ifadesine bakınca zor olmuyordu.

Efnan hızlı adımlarla üretim bölümüne geçerek zararın büyüklüğünü kontrol etmeliydi. Ayrıca yanlış üretilen ilaçların hepsinin imha edildiğinden emin olması gerekiyordu.

“Efnan Hanım?”

“Toplandı mı herkes?” yanındaki çalışan kız üzgün bir şekilde ona bakarken Efnan bakışlarını ilerdeki kalabalığa çevirmişti. Bütün hat soruluları ve reçeteleri sisteme yükleyen mühendisler dahil hepsi toplanmıştı.

“Biri bana bu sorumsuzluğun sebebini açıklasın!” Efnan’ın sert ama yüksek çıkmayan sesi bazıları tarafından dikkate alınmasa da onu ilk zamanlardan tanıyan kişiler hemen bakışlarını eğmişti.

“Efnan Hanım nasıl oldu anlamadık!”

“Ne demek anlamadık, burada basit bir iş yapmıyoruz. İnsanların sağlıklarını ilgilendiren ilaçlar üretiyoruz. Böyle bir hata nasıl olur? Size verilen reçete nasıl sisteme yanlış girilir. Siz üçünüz birbirinizi kontrol etmiyor musunuz?” genç kız özellikle sisteme yükleme yapan üç mühendise bakmıştı. Biri hata yapsa diğeri, o da hata yapsa öteki onu uyarsın diye özellikle üç mühendisi yükleme bölümüne yerleştirmişti. Üçünün de reçetenin doğruluğundan emin olma görevi vardı. Bunun için haddinden fazla maaş alıyorlardı.

“Efnan Hanım nasıl oldu anlamadık…”

“Hala anlamadık diyorsunuz. Bir kişinin yapacağı işi hata olmasın diye üç kişiye veriyoruz ve yine hata oluyor. Demek ki size güvenmemek gerekiyormuş. Yarın muhasebeye uğrayın ilişiğiniz kesilecek. Tazminatınız size ödenecek. Burada işini önemsemeyen kimseye yer yok.” Efnan’ın sözleri herkesi şoka uğratırken genç kız oldukça ciddi duruyordu. Efnan’ın her zaman naif olması, çalışanlara iyi davranması, sesini dahi yükseltmeyip güzelce hata yapanları uyarmasına alışık olan çalışanlar hiç tereddüt etmeden üç mühendisin işine son vermiş olmasına şok olmuştu.

“Ama Efnan Hanım?”

“Siz beni yanlış anladınız sanırım. Sizlere iyi davranıyor olmam işini yapmayanları burada barındıracağım anlamına gelmesin. Bizler burada hasta iyileştirmeye çalışıyoruz onları öldürmeye değil. Şimdi herkes sorumlu olduğu birimi yeniden kontrol edecek. Siz ikiliniz işten çıkarılan arkadaşınızın boşalttığı yere geçin. Yarım saat içinde hattan çıkan bütün ilaçlar imha bölümüne götürülsün. Sistemden ne kadar hatalı ilaç üretildiğini kontrol edip hepsinin yok olduğundan emin olacağız. Hadi herkes işinin başına!” genç kız hızlı bir şekilde yeni üretilen ilaçların alındığı bekleme alanına gitmişti. Bitmiş ürünler kontrol için belirli bir alana bekletiliyordu. Zaten formül hatası da bu kontroller sırasında anlaşılmıştı. Çıkan sonuçlar farklı olunca hemen hat üretimi kesilmişti. Bu kesintiler şirket için zarar olsa da bu zarar insan sağlığı düşünüldüğünde hiç önemli değildi. Sistem temizlenene kadar bugün üretim yapılamayacaktı. Hassas bir üretim sistemleri vardı ve en küçük bir formül değişikliği tüm hattı etkiliyordu. Kalite kontrol laboratuvarlarında kimyasal, fiziksel kontrollerin yanı sıra mikrobiyolojik ve biyolojik kısmı olarak günlük kontroller yapılıyordu.

Efnan karşısında ki paletler üzerindeki ürünlere kısa bir bakış atıp elini alnına koymuştu. Babası bu durumdan hiç hoşlanmayacaktı. Başını iki yana sallarken Mercan yanına gelerek üzgün bir şekilde konuşmuştu

“Şimdi ne olacak Efnan Hanım?”

“Hepsi imha edilecek!”

“Burada en az iki tır ilaç var,” diyen kız oldukça üzgündü. Bu kadar ilaç boşa gidecekti.

“Bu herkese ders olsun, zarar çok olsa da insan sağlığı daha önemli. İmha yetkilileri birazdan gelir. Sen başlarında dur Mercan, tek bir kutu bile geri kalmayacak. Hepsinin imha edildiğinden emin ol.”

“Elbette,” diyen kızın yanından ayrılan Efnan babasını düşününce içi sıkılmıştı. Hastaneden yeni çıkan babası bu olayı duyduğunda çok üzülecekti. Zamanı geldiğinde tüm sorumluluğun kendisine kalacağını biliyordu. Bu yüzden olayı en az zararla atlatmak için elinden geleni yapması gerekiyordu.

Gün boyu hattı yeniden işler hale getirmek için oldukça yoğun çalışmışlardı. Gece yarısı hattın tekrar sisteme sokulması gerekiyordu. Genç kızın telefonu çalınca saatin farkına varmıştı.

“Efendim!” diyerek ekrana bakmadan cevap veren genç kız karşıdan annesinin endişeli sesini duyunca gözlerini kapatmıştı.

“Efnan, kızım nerede kaldın, iki saat önce evde olman gerekiyordu.” Efnan annesinin endişesi karşısında derin bir nefes vererek “Özür dilerim anne haber veremedim. Laboratuvarda işler biraz yoğundu.”

“Bırak işi kızım hadi seni bekliyoruz. Amcan ve yengen de burada unuttun mu?” Efnan aklından çıkan şeyle kendine kızmıştı.

“Tamam anne birazdan çıkarım.” Genç kız son kontrolleri de yaparak yeni atadığı mühendislere gerekli emirleri verip odasına gitmişti. Planlar yapılmış, gerekli birimlere gönderilmiş sadece uygulaması kalmıştı. Bu da Efnan’ın şimdilik rahat etmesini sağlıyordu. Çantasını alarak odasını kilitleyip binadan çıktığında etrafa bakınmaya başlamıştı. Şoför yoktu. Anlaşılan taksi çağırması gerekiyordu. Güvenlik kapısına kadar ağrı bir şekilde yürüyerek güvenliğe taksi çağırmasını söyleyeceği sırada önüne dikilen adamla gerilmişti. Özellikle göz teması kurmaktan imtina eden genç kız “Bir şey mi oldu?” diye sormuştu.

“Bakıyorum Efnan Hanım bizleri unuttu!” diyen adamla Efnan gerilmişti. Adama kısa bir bakış atıp hemen bakışlarını çeken genç kız aralarına yeterinde mesafe koyarak “Sizi tanıdığımı sanmıyorum, lütfen önümden çekilir misiniz?” diye sorduğunda adam oldukça samimi bir şekilde konuşmuştu.

“Aşk olsun Efnan Hanım beni nasıl unutursunuz? Ne de olsa kardeşiz!” dediğinde genç kız irkilerek geriye adımlamıştı.

“Benim kardeşim yok, yanlış yere geldiniz!” Efnan adamın iğrenç gülmesine dayanamıyordu. Naif görünümü adamı daha da cesaretlendirirken Efnan yerinde olmayan güvenliğe bakınmıştı. Bu adam içeri nasıl girmişti?

“Şimdi böyle mi olduk, hani ağlayıp sızlayan kıza ne oldu? Babam ve babaannem seni görmek istiyor!”

“Benim babam evde, babaannem de yıllar önce öldü!” Efnan’ın ani itirazı adamı daha da güldürmüştü. Kızın kolunu tutup onu götürmek istediğinde Efnan kurtulmaya çalışmış ancak adamın tutuşundan kurtulamamıştı. Genç kız neredeyse ağlayacak durumdaydı. Tanımadığı arabaya doğru götürülürken birden kolu boşluğa düşmüştü. Başını kaldırdığında gözünün önüne karanlıktan belli olmayan genişçe bir sırt vardı.

“Bir daha ona elini sürersen kullanacak bir elin kalmaz!” adamın sert sözleri genç kızın yutkunmasına neden olurken içinden şükretmeden edememişti. Yüzünü görmese de kendisini korumaya çalışan adamın kim olduğunu sesinden hemen tanımıştı.

“Sen kim oluyorsun, o benim ablam biz eve gidiyoruz.”

“Benim bildiğim Efnan’ın kardeşi yok, şimdi buradan defol!” genç adam arkasındaki kızın tedirgin nefes alışverişini duyumsayabiliyordu. Kıza bakmadan elindeki anahtarı arkasına uzatarak “Arabaya geç Efnan!” dediğinde kız adama temas etmeden anahtarı alarak ne zaman getirildiğini görmediği kendi arabasına doğru ilerlemişti.

“Efnan bu burada bitmedi, yine görüşeceğiz.” Kardeşi olduğunu söyleyen adam kızın ardından bağırırken Efnan arabanın arka koltuğuna oturarak kapısını kapatmıştı. Emindi ki Ahmet birazdan gelerek arabaya binecekti.

“Bana bak, o ağzına bir daha Efnan’ın adını almayacaksın. Ona yaklaşmayacaksınız!” genç adam eğilerek sesini alçaltıp oldukça tehditkâr bir şekilde karşısındaki laftan anlamayan adama konuşmuştu. Ahmet’i göğsünden iteleyen adam “Eeh sana mı soracağım ablama ne zaman yaklaşacağımı?” diye çıkışırken Ahmet tehditkâr bir şekilde gülümsemişti.

“Benden uyarması,” diyen genç adam arabaya doğru ilerlerken içinden saydırıyordu. Amcası Efnan’ın arabasını hastanenin önünden alarak şirkete getirmesini istemişti. Anahtarı kıza vererek geri dönmeyi planlıyordu ancak karşılaştığı manzara hiç hoşuna gitmemişti. Özellikle amcasının hastane odasında anlattıklarından sonra bu durum genç adamı da tedirgin etmişti. Arabanın kapısını açarak şoför koltuğuna oturduğunda Efnan arabanın anahtarını genç adama uzatarak koltuğun en köşesine çekilerek oturmuştu.

“Sen iyi misin?” Efnan gelen soruyla yutkunarak başını sallamıştı.

“Teşekkür ederim,” sözleri kızın arabadaki ilk ve son konuşması olmuştu. Ahmet seri bir şekilde arabayı amcasının evine doğru sürerken oldukça gergindi. Arabada varlığı bile belli olmayan kızın nefes alıp almadığından şüphe etmeye başladığında genç adam derin bir nefes almıştı. Araba yarım saatlik bir yolculuktan sonra büyük evin güvenlik kapısından içeriye girerken Efnan rahat bir nefes almıştı. Mahremi olmayan bir adamla aynı arabada yalnız olmak genç kızı germişti. İçinden sürekli tövbe çeken genç kız arabanın durmasıyla aşağıya inerek evin merdivenlerine doğru ilerlemeye başladı. Ahmet’in peşinden geldiğine emindi. Ne de olsa anne babası onlardaydı.

“Hoş geldin kızım nerede kaldın?” Efnan annesine gülümsemeye çalışırken onun bakışlarını kaçırması Zeynep hanımın dikkatinden kaçmamıştı.

“Hoş buldum annem ben üzerimi değiştireyim.” Genç kız hızlı bir şekilde merdivenlerden yukarıya kendi odasına giderken Zeynep Hanım üzgün bir şekilde arkasından bakmıştı.

“Selamünaleyküm yenge nasılsın?”

“Aleykümselam oğlum, şükür bir şey mi oldu? Efnan neden tedirgindi?” Ahmet kadının sorusuyla gerilmişti.

“Yok bir şey yenge yorulmuş olmalı.” Kadın inanmasa da başını aşağı yukarı sallamıştı.

“Sen öyle diyorsan, hadi geç içeri bizde masaya oturacaktık.” Ahmet önüne bırakılan terliği giyerek salona geçerken babası ve amcasını selamlayarak kendisine gösterilen yere oturmuştu.

“Nasılsın Ahmet, bugün işler nasıldı?”

“Şükür amca, bizde bir sıkıntı yoktu ama üretimde bir aksaklık olmuş sanırım. Bugün şirkette konuşuyorlardı!” Ahmet’in sözleriyle Mehmet Bey başını sallamıştı.

“Efnan gelince ne olduğunu öğreniriz.” Hep birlikte masaya geçtiklerinde Efnan salona girerek selam vermişti. Genç kız üzerinde ki bol hâkî renk elbisenin üzerine siyah eşarbını göğüs üstünü kapatacak şekilde örterek kendini muhafaza etmişti.

“Gel kızım, bugün geç kaldın. Sen gelmeyince endişelendik.”

“Özür dilerim baba ben işler yoğun olunca haber vermeyi unuttum.”

“Sen böyle şeyler yapmazdın sorun mu oldu?” Efnan babasının sorusuyla başını kaldırıp yaşlı adama bakmıştı. Adamın bakışlarından bir şeyler duyduğu belli oluyordu.

“Yemekten sonra konuşuruz babacım,” diyen kızın naif sesi salondakileri etkisi altına almayı başarmıştı. Masaya kısa bir göz atan genç kız servis yapmak için mutfağa geçmişti. Sırayla çorbaları servis eden genç kız oldukça seri ve bir o kadar dikkatli hareket ediyordu. Bakışları Ahmet’in de Hilmi beyinde olduğu tarafa kaymıyordu. Bu durum Ahmet’in dikkatini çekse de bir şey söylememişti. Aksine kızın davranışına saygı duyarak kızdan en uzak sandalyeye oturdu. Yakınına oturursa Efnan’ın rahat edemeyeceğini hissediyordu.

“Afiyet olsun!” genç kız servisi bitirdikten sonra kendi tabağında ki az çorbasını hemen bitirmişti. Tabağına yemek almak için yerinden kalktığında masada başka çorbasını bitiren olup olmadığını kontrol etmişti. Ahmet’in bitirmek üzere olduğunu görünce kendi kasesiyle mutfağa giderek iki tane servis hazırlayıp salona girmişti. Her zamanki gibi kendi tabağına az koyarken daha çok yemek olan tabağı sessizce genç adamın önüne bırakmıştı. Boşalan kasesini aldığında Ahmet başını kaldırmadan “Teşekkür ederim,” dedi. Efnan ona cevap vermezken diğerlerinin kendisini izlediğini görünce utanmadan edememişti. Amcasının tabağı bittiğinde ona da yemek servisi yapmak isterken amcasının “Çorba çok güzel olmuş ben bir kase daha alabilir miyim?” diye sorduğunda Efnan Ahmet’in tabağına bakarak mahcup olmuştu. Belki o da bir kase çorba daha yiyecekti. Sormadan yemek getirmişti. Kızın mahcup olduğunu anlayan Gülay Hanım gülümseyerek kocasına bakmıştı.

“Sen zaten patlıcan olmasında ne olursa olsun yersin,” dedi. Ana yemekte patlıcan musakka vardı ve Hilmi Bey patlıcan olan hiçbir yemeği sevmiyordu. Yaşlı adam karısına cevap vermezken Efnan adama çorba getirmek için yeniden mutfağa geçmişti. Herkesin servisini yaptıktan sonra yerine oturan genç kız ağır bir şekilde yemeğini yemişti. Yemek faslı bittiğinde Efnan hızla masayı toplamıştı. Ocağa çay koyarak tatlı servislerini hazırladı. Annesinin salondan seslenmesiyle salona geçen genç kız Zeynep hanıma bakmıştı.

“Kızım gel otur sen mutfakta olmayınca da kaynıyor su. Bugün yüzünü göremedik.” Genç kız annesinin isteğiyle iki kadının arasına otururken babasıyla göz göze gelmişti. Salonları oldukça geniş olduğu için oturma alanı oldukça büyük tutulmuştu.

“Kızım üretimde bir sorun olmuş diye duydum, doğru mu?” Efnan başını sallayarak sıkıntılı bir nefes bırakmıştı.

“Hattı durdurmak zorunda kaldık!” dediğinde Mehmet Bey yerinde dikelmişti.

“Neden?”

“Reçetede hata yapıldı. Fark edince hattı durdurmak ve yeniden devreye sokmadan önce temizlenmesi için beklemek zorunda kaldık. Gece üretim yeniden başlayacak.” Kızının sözleriyle adam sadece başını sallamıştı.

“Sen öyle uygun gördüysen sorun yok. İmha bölümüne alındı mı ilaçlar? Çok zarar var mı?” genç kız babasının sakin bir şekilde konuşmasına hafif gülümsemişti. Elbette Mehmet beyin bağırıp çağırmasını beklemiyordu ancak bu kadar sakin kalması da beklediği bir şey değildi.

“Sorumlu üç mühendisin işine son verdim baba,” dediğinde adam şaşkınlıkla kızına bakmıştı. Efnan asla işçi çıkarmadan yana olmamıştı.

“Kızım sen işten adam mı çıkardın?” Mehmet beyin şaşkınlığını karısı da yaşıyordu.

“Bu iş ciddiyetsizliği kaldırmaz baba, böyle olmasını istemezdim. Özellikle hata olmaması için bir kişinin yapacağı iş için üç mühendis çalıştırıyordum. Hadi bir tanesi hatayı fark etmedi, diğeri de etmedi diyelim üçüncü nasıl fark etmez. Onca emek boşa gitti. Zarar etmekten çok bu hata fark edilmeseydi olabilecekleri düşünebiliyor musun baba? Bizim ürettiğimiz ilaç yüzünden insanlar ölebilirdi.” Mehmet bey kızına hak verirken genç kız yerinden kalkarak kaynayan suyla çayı demlemişti. Kısa bir süre odasına geçerek banyosunda işlerini hallettikten sonra demini alan çayı servis etmeye başlamıştı. Ahmet alışkanlıkla orta sehpaları yaşlıların önüne bırakırken genç kız dalgınlıktan bunun farkında bile değildi. Yaşlı anne babalar ikilinin uyumunu sevgiyle izlerken Efnan bu kez çayın yanına tatlı servis etmişti. Bundan sonraki sohbetlerde Efnan köşesinde sessizce dinlerken iki yaşlı adamın hararetli sohbetini dinlemeye başlamıştı. Ahmet arada konuşmaya dahil olsa da elindeki telefondan sürekli mesaj yazıp duruyordu.

“Hayırdır evladım bir şey mi oldu?” Ahmet kendisine soru soran amcasına bakarken “Efendim amca?” diye sorunda yaşlı adam başını iki yana sallamıştı.

“Telefonun elinden düşmedi, hayırdır kötü bir durum yok değil mi?” Ahmet adamın sorusuyla gülmüştü.

“Yok amca hafta sonu memlekete gideceğim de siparişleri alıyordum.” Mehmet bey tek kaşını kaldırırken Hilmi Bey başını iki yana sallamıştı.

“Trabzon’a çok sık gidiyorsun değil mi?” Ahmet başını sallayarak adama cevap vermişti.

“Ayda iki kez gidiyorum. Hafta sonu için…” Efnan duyduğu şeyle adamın neden Trabzon’a gittiğini merak etse de sormamıştı.

“Alya kızım ne zaman gelecek Ahmet, sor bakalım yakınlarda gelecekler mi? Özledim kızlarımı!” diyen Gülay hanımla Ahmet gülmüştü.

“O bu aralar gelemez anne, okulda çok yoğun. Okulların araya girmesine de var daha!” dediğinde yaşlı kadının yüzü asılmıştı. Alya ve Arya ikizleri onların eski komşusunun kızı ayrıca Ahmet’in süt kardeşleriydi. Alya yüksek lisansını Ahmet ile birlikte yapmış çok zeki bir öğrendiydi. Üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışıyordu. Yakında doçentlik alacağı için yoğun çalışıyordu. Birçok araştırmada bulunmuş, önemli dergilerde makaleleri yayınlanmıştı. Hatta Ahmet’in nadir bitti yetiştirmesine danışman mühendis olarak görev yapıyordu. Üç ayda bir gelerek yetiştirilen bitkileri inceliyordu.

“Gelecek ay mecbur gelecek anne sende biliyorsun. Akasya doğum iznine ayrılacak.”

“Akasya dediğiniz kız seralardan sorumlu olan kişi değil mi?” Ahmet amcasını onaylarken ailecek görüştüklerini söylemişti. Kızın serada başarılı olduğunu bilmeyen yoktu. Tabi kimseyi seraya yaklaştırmadığını da…

“Biz kalkalım Mehmet, geç oldu.”

“Kalsaydınız abi, sabah birlikte kahvaltı yapardık.” Mehmet beyin sözleriyle Hilmi Bey yerinde doğrulmuştu.

“Başka sefere artık, yine geliriz.”

“Hep böyle diyorsun sonra aylar geçiyor seni görmüyorum. Bizim bizden başka kimimiz var abi,” diyen adam Hilmi beyi güldürmüştü. Mehmet bey haklıydı, üveyde olsa kardeş olarak sadece ikisi kalmıştı. Bu yüzdendi ki çocukları evlendirmek istemeleri.

Ahmet amcasının elini öperek evden çıkarken arabasının kapısını açarak ailesi gelene kadar arabanın kaloriferini açmıştı. Annesi kansızlık çektiği için sürekli üşüyordu. Arabada ailesinin gelmesini beklerken aklına şirkete gelen adam gelmişti. Amcasına söylemeyi unuttuğu için yeniden arabadan çıkarken anne babasıyla yarı yolda karşılaşarak “Anne siz arabaya geçin ben amcama bir şey söyleyip geliyorum,” dedi. Karı koca arabaya binerken Ahmet hala kapıda onların gitmesini bekleyen amcasına doğru ilerledi.

“Bir şey mi oldu oğlum, neden geri döndün?” Ahmet içeri kısa bir bakış attıktan sonra yaşlı adama eğilerek “Amca söylemem gereken bir şey var, şirkete Efnan’ın kardeşi olduğunu söyleyen bir adam geldi. Pek tekin birine benzemiyordu. Haberin olsun, Efnan belki sana söylemez diye ben söylüyorum.” Mehmet bey genç adamın sözleriyle dişlerini sıkmıştı. Bir süredir Efnan’ın ailesi onun üzerine hak iddia etmeye başlamıştı. Bebekken kapısına bırakılan yeğeni ne hikmetse birden değerlenmişti. Efnan’ı onlara yem etmeyecekti.

“Senden istediğimi düşündün mü Ahmet, benim için çok önemli. Senden başka kimseye güvenemem evladım. Eğer gönlünde biri yoksa…” yaşlı adam oldukça mahcup bir şekilde yeğenine bakmıştı. Ahmet ne cevap vereceğini bilmediği için sessiz kalırken Mehmet Bey üzgün bir şekilde “Anladım,” diyerek haber verdiği için teşekkür etmişti. Ahmet kapıdan ayrılarak arabasına doğru ilerlerken oldukça düşünceliydi. Bu hali ailesinin de dikkatini çekmişti.

***

Bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum. Okuduğunuz için teşekkürler.

Loading...
0%