@mermarid
|
Keyifli okumalar arkadaşlar. Bölüm sonunda fikirlerinizi beyan ederseniz sevinirim.
****
Akasya aldığı habere o kadar şaşırmıştı ki ne söyleyeceğini bilmiyordu. Alya’nın yüzüne telefonu kapattıktan sonra karşısında ki kızı baştan aşağıya süzmeye başladı. Laboratuvarda şirketin sahibinin kızının olduğunu kendisi dahil firmada ki herkes biliyordu. Şimdi karşısında ki kız laboratuvar sorumlusu olduğunu söylüyordu. Fark ettiği şeyle gözleri iyice büyüdü. Emin olmak için; “Yani Mehmet beyin kızısınız!” diye sormuştu. Efnan anlam veremediği bir şekilde karşısında ki kızı kendine yakın hissetmişti. “Evet, Mehmet beyin kızıyım.” “Adım ne demiştiniz?” Akasya meraklı bir şekilde öne doğru eğilirken şiş göbeğiyle çok sevimli görünüyordu. “Efnan! Siz de Akasya Hanım olmalısınız?” Akasya Efnan her konuştuğunda rüyalara dalmak istiyordu. Kızın melodi gibi çıkan sesi, naif konuşması hamile olan genç kadına ninni gibi geliyordu. Gözleri dalgınlaştığında Efnan Akasya’nın dalgınlaştığını görünce “İyi misiniz?” diye sordu. “Efendim?” “Gözleriniz kapanıyordu, iyi misiniz?” Efnan genç kadın için endişelenmişti. Akasya’nın oturmasını sağlarken etrafa su alabileceği bir şey var mı diye bakınmıştı. Gözüne seranın köşesinde ki sebil takılınca oraya doğru ilerleyerek bir bardak soğuk su alıp Akasya’nın yanına döndü. Elindeki suyu genç kadına içirirken “Daha iyi misiniz?” diye sordu. “Teşekkür ederim.” Genç kadın elindeki bardağı kenara bırakırken yeniden Akasya’ya bakmıştı. “İmzalanacak belgeler varmış, Ahmet Bey burada olmadığı için imzaları ben atacağım.” “Belgeler masanın üzerindeydi, siz bakarsanız.” Akasya kıza ileride ki camla kaplı olan bölmeyi işaret etti. Küçük bir alandı, içinde orta boy bir masa ve döner sandalye ve masanın önünde iki tekli sandalye vardı. Hava çok sıcaktı ve Efnan hamile bir kadının böyle bir sıcakta çalışmasından hoşlanmamıştı. “Doğum iznine ne zaman ayrılacaksınız?” Efnan birden aklından geçen şeyi soruvermişti. “Daha var, ben iyiyim sonuna kadar çalışacağım.” Efnan onaylamasa da kadının kararlı olduğunu görebiliyordu. “Neyse kendinizi fazla yormayın. Ben belgeleri imzalayayım.” Genç kadın gösterilen yere geçerken sandalyeyi çekip oturmuştu. Babasından öğrendiği bir şey varsa o da asla okumadan hiçbir belgeye imza atmamasıydı. Dosyaları alınacak listesini dikkatle incelerken Akasya tarafından izlendiğinin farkındaydı. Akasya genç kadını dikkatle izlerken cebindeki telefonu çıkararak gizlice genç kızın fotoğraflarını çekmeye çalışıyordu. Hamile haliyle şekilden şekile girerken Efnan başını kaldırmasıyla genç kadın hızla telefonu kulağına götürmüştü. Bakışlarını kaçırarak etrafa bakınmaya başladığında bir yandan da Efnan’a kaçamak bakışlar atıyordu. Genç kadın o kadar sevimli görünüyordu ki Efnan hafif gülümsemişti. İmzaları atarak belgeleri eline alıp bölümden çıkan genç kız Akasya’nın yanına gelerek dosyayı ona uzatmıştı. “Başka imzalanacak bir şeye var mıydı?” Akasya dosyayı inceledikten sonra “Şimdilik yok, teşekkürler.” Genç kadın başını sallayarak “Ben artık gideyim, size kolay gelsin. Bir ihtiyaç olursa haber edersiniz,” dedi. “Ahmet gelmeyecek mi?” Efnan genç kadının Ahmet’i sormasıyla duraksamıştı. “Ahmet Bey şu anda şehir dışında. Yarın işinin başına olacaktır.” “Şehir dışında olduğunu biliyorum, ne zaman gelecek onu sordum.” Akasya o kadar doğal soruyordu ki karşısındaki kişinin kim olduğunun önemi olmadığını belli ediyordu. “Ahmet beyle yakınsınız sanırım.” Efnan nedense bu düşünceden hoşlanmamıştı. Efnan’ın ifadesinin değişimiyle Akasya bahsedilen gelinin karşısında ki afet olduğuna emin olmuştu. “Kardeş gibiyiz. Aynı okuldan mezun olduk. Bir de Alya var tabi... Gerçi Alya ile gerçekten kardeş çıktılar ama…” Efnan merak etse de bir şey sormamıştı. “Neyse ben gideyim, size kolay gelsin.” Efnan seradan ayrılırken Akasya heyecanla telefona sarılmıştı. Çok net olmasa da güzel çıktığını düşündüğü fotoğrafı Alya’ya gönderdi. Birkaç saniye içinde telefonu çalmaya başladığında hızla telefona cevap verdi. “Nasıl ama…” “Kim bu Akasya?” “Yanılmıyorsam yenge adayımız. Bizim yalnız kovboy turnayı gözünden vurdu.” Akasya o kadar heyecanlı konuşuyordu ki Alya ona yetişemiyordu. “Emin misin?” “Elbette, Efnan… Bizim patronun kızı.” Akasya sözleri biter bitmez sevinç çığlığı atmıştı. “Alya onu yakından görmelisin o kadar güzel ki. Konuşurken insanı etkisi altına alıyor. Biblo gibi saatlerce izlesen bıkmazsın, şiir gibi konuşsun dinlersin… Ahhh bizim oğlan çok şanslı.” “Sen beğendin kızı yani?” Akasya kahkaha atarak etrafına bakınmıştı. “Beğenmek mi bayıldım. Bizimki çektiği tüm acıların karşılığını alacak. Evlenecek kesin değil mi? İnat ederse onu zorla o masaya oturturum.” Akasya kendi kendine konuşuyor sonra da onaylıyordu. “Abartmıyor musun Akasya, seni nasıl etkiledi?” Alya’nın sesi oldukça meraklı çıkmıştı. Akasya kimseye kolay ısınmazdı. Özellikle Aslı’nın ihanetinden sonra kadınlara daha dikkatli davranıyordu. Hemen güvenemiyordu. “Bana bakması bile yetti Alya. Ne demek istediğimi onu gördüğünde anlayacaksın.” İkili bir süre daha konuştuktan sonra telefonu kapatmıştı. Genç kadın hemen siparişleri verirken sıcaktan bayılacağını hissediyordu. “Akasya Hanım?” seradan içeriye giren iki adamı gören genç kadın kaşlarını çatarak bağırmıştı. “Orada durun size içeri girmenizi kim söyledi. Burası hassas bölge herkes içeri giremez.” “Bizi Efnan Hanım gönderdi. Klima için,” dediğinde Akasya şaşırmıştı. “Klima mı?” adamlar seradaki cam alana kısa bir keşif yaptıktan sonra klimanın iki saat içinde seraya takılacağını söyleyerek seradan ayrılmışlardı. Akasya hala şaşkın bir şekilde giden adamların ardından bakmıştı. “Akasya Hanım bunları nereye bırakalım.” Akasya gelen toprakları taşıyan adamlara yer gösterirken sıcağa iki saat daha dayanabilirdi. *** Genç kız laboratuvardan içeriye girdiğinde oldukça düşünceliydi. Akasya ve Ahmet’in yakın oldukları belliydi. Bu durum rahatsız etse de samimi davranışlarının derecesini bilmediğinden şimdilik bir şey yapamazdı. “Efnan Hanım, hattın değişmesi gerekiyor mu?” Mercan genç kıza sorarken Efnan elindeki dosyaları Mercan’a uzatarak “Sen bunları masama bırak ben hat bölümüne geçiyorum. Sende yanıma gelirsin,” dediğinde Mercan kızın söylediğini yapmıştı. Efnan en son yaşanan aksilikten sonra işi sürekli kontrol etmeye başlamıştı. Yapılan hata onlara pahalıya patlasa da genç kız ilaçların sevkiyatı yapılmadan imha edilmesiyle teselli buluyordu. O ilaçların satışa sunulduğunu düşünmek bile istemiyordu. Genç kız hat bölümüne geldiğinde onu gören mühendisler ayağa kalkarken Efnan hattı üstten gören büyük camlardan aşağıdaki üretimi kontrol ediyordu. Arada makine ekranlarındaki girdi çıktıları kontrol eden genç kız “Bir sorun var mı?” diye sordu. “Yok Efnan Hanım, her şey yolunda.” “Peki dikkatli olun, önceki arkadaşlarınız gibi sorumsuzluk istemiyorum. Unutmayın buradan çıksanız bile başka bir ilaç firmasında iş bulamayacak bir referansınız olur. İnsan sağlığı ile uğraşıyoruz, hataya göz yumulmaz.” “Elimizden geldiğince dikkatli olmaya çalışacağız Efnan Hanım,” genç kız bir süre daha reçeteleri kontrol ederek oradan ayrılırken kalite kontrol bölümüne gitmeye karar vermişti. Onlar son testleri yapmasaydı hatanın farkına varamayacaklardı. “Efnan Hanım odanızda babanızın gönderdiğini söyleyen bir kadın var!” Efnan Mercan’ın koşturarak kendisine doğru gelmesini beklerken söylediği sözlerle duraksamıştı. “Yabancı birini odamda mı bıraktın?” Efnan kaşlarını çatarken yönünü odasına çevirmişti. “Çıkarmak istedim ama çıkmadı, şey kadın biraz…” “Biraz ne?” genç kız odasından içeriye girdiğinde karşılaştığı kişiyle şaşırmıştı. Uzun boylu, oldukça hoş görünse de güçlü bir bedeni olduğu hemen anlaşılan kadın öne çıkarak elini uzatmıştı. Kadının üzerinde siyah takım elbise vardı. Kaşlarını çatan Efnan bir kadına bir de kendisine uzatılan ele bakmıştı. “Merhaba Efnan Hanım beni babanız gönderdi. Bundan sonra güvenliğinizden ben sorumlu olacağım.” Efnan şaşkın bir şekilde koyu gözlerin sahibine bakarken Mercan’ın da ondan aşağı kalır yanı yoktu. “Güvenlik mi?” “Evet, sizin özel korumanızım.” Elini cebine atarak kartını çıkarıp genç kıza uzatmıştı. Kartı da tıpkı kıyafeti gibi siyah üzerinde gri renkte yazılmış isim ve numara vardı. “Açelya Keskin!” genç kız kartın üzerinde yazan ismi okuduğunda bakışlarını yeniden karşısında ki kadına çevirmişti. “Güvenlik sorunumuz olduğunu bilmiyordum. Babam neden bana özel koruma tutsun ki?” Efnan kendi kendine konuşsa da Açelya onu duymuştu. “Bunu babanıza sormanız gerekecek. Şirket dışında size eşlik edeceğim. Bundan sonra görevim bitene kadar her yerde birlikte olacağız.” Kadının sesi o kadar tok çıkıyordu ki Efnan arkasına geçen Mercan’a gülmemek için kendisini tutmuştu. “Anladığım kadarıyla şirket içinde bir göreviniz yok. Bu yüzden odamda bulunmanıza gerek yok. İsterseniz personel odasında ya da güvenlik bölümünde bekleyebilirsiniz. İstediğiniz gibi serbestsiniz.” Efnan babasının bir bildiği olduğunu düşünerek duruma itiraz etmemişti. Kadın kızın söylediğini yaparak kapıya yöneldiğinde duraksayıp elinde ki bilekliği genç kıza uzatmıştı. “Bunu takmanızı rica ediyorum, içinde takip çipi var.” Efnan şaşkınlıkla genç kadına bakarken “Buna gerek var mı?” diye sordu. “Elbette, babanız özellikle sizin nerede olabileceğinizi bilmek istiyor. Bu takip çipi hem babanız tarafından hem güvenlik şirketi tarafından gözlenecek.” Efnan ne olduğunu anlayamıyordu. Babası tehdit mi alıyordu da böyle şeylere gerek duyuyordu. Akşama babası ile konuşmayı düşünerek işinin başına dönmüştü. Açelya da güvenlik odasına gönderilmişti. “Efnan Hanım kötü bir şey mi oldu? Neden Mehmet Bey size koruma gönderdi ki?” Mercan’ın endişeli sesi genç kızı gülümsetmişti. “Bilmiyorum Mercan, babam gönderdiyse vardır bir bildiği. Hadi biz işimize bakalım. Ben kalite kontrol bölümüne geçiyorum sende sana verdiğim dosyaların içeriğini bilgisayara gir.” Mercan verilen emri yerine getirmek için işinin başına dönerken Efnan da gün boyu bölüm bölüm dolaşarak eksikleri kontrol etmişti. Haftanın üç günü laboratuvarda deneylerle geçirirken iki günü de üretim hattını kontrol ediyordu. Akşama kadar yoğun bir gün geçiren genç kız mesai bitiminde çantasını alıp odasından çıktığında kapı önünde Açelya’yı görünce duraksamıştı. Gün boyu yoğunluktan genç kadının varlığını unuttuğuna inanamıyordu. “Çıkıyor musunuz?” “Evet, kusura bakmayın ben sizi unuttum.” Efnan mahcup bir şekilde bakışlarını kaçırırken Açelya öne çıkarak genç kıza yol göstermişti. “Önemli değil Efnan Hanım, buyurun lütfen.” Efnan sıkıntıyla nefesini dışarı bırakırken içinden sürekli dua ediyordu. Binadan çıkıp arabanın önüne geldiklerinde genç kız yönetim binasına başını kaldırıp baktığında gözüne takılan adamla hızla bakışlarını çekmişti. Babasının o binada olmadığını bilmek Efnan’ın canını yakmıştı. “Allah’ım sen babama da tüm hastalara da şifa ver.” Efnan sessizce duasını ederken Açelya’nın açtığı arka kapıya yöneleceği sırada duraksamıştı. “Açelya Hanım, sizden bir ricam var. Biliyorum babam sizi güvenliğim için tuttu ancak ben kendi işimi yapmayı severim. Benim için kapı açmanıza ya da başka bir şey yapmanızı istemiyorum. Normalde koruma kabul etmezdim ancak babam bu aralar rahatsız olduğu için kabul ediyorum. Birde beni düşünüp hastalanmasın diye…” genç kadın kızın kapısını kapatarak direksiyona geçtiğinde arabayı çalıştırmadan önce geriye dönerek Efnan’a bakmıştı. “Bu benim görevim Efnan Hanım, sizin bir adım arkanızda olacağım.” “Anlıyorum ancak ben böyle şeylerden hoşlanmam. Elim kolum tutuyor çok şükür,” diyen kız hafif tebessüm ederek Açelya’ya bakmıştı. Yüzü aydınlanan genç kız Açelya’nın yutkunmasına neden olurken kendine gelerek hızla önüne dönmüştü. “Eve mi geçiyorsunuz?” “Evet lütfen.” Açelya arabayı çalıştırıp yola çıktığında meslek icabı sürekli etrafı kontrol ediyordu. Takip edilip edilmediğini anlamak için arada dikiz aynasından arkaya bakarken gözüne Efnan’ın sürekli kıpırdayan dudakları takılmıştı. “Bir şey mi söylediniz?” Açelya kıza sorarken Efnan bakışlarını genç kadına çevirerek “Efendim,” dedi. “Dudaklarınız kımıldıyordu bir şey söylediniz sandım.” Efnan kadının sözlerine gülümseyerek başını iki yana salladı. Elini kaldırarak parmağındaki zikir matiği gösterirken “Sizinle konuşmuyordum,” dedi. Açelya başta kızın kiminle konuştuğunu düşünse de sonradan aklına babaannesinin sürekli çektiği tespih gelince duraksamıştı. Başını iki yana sallayan genç kadın kendi kendine gülümsedi. Açelya patronu onu yanına çağrıldığında yeni bir görev olduğunu anlamıştı ancak böyle bir görev olduğunu hiç tahmin etmemişti. Onun gibi eski bir askerin basit bir iş yüzünden özel koruma olarak görevlendirilmesi başta canını sıksa da ses çıkarmamıştı. En son çıktığı operasyonda ağır yaralandığı için ordudan gazi olarak emekli olmuştu. Operasyonda yaralanmak ona bir böbreğe ve karaciğerinin yarısını kaybetmesine sebep olmuştu. “Efendim annecim!” Açelya düşüncelerinden genç kızın naif sesini duymasıyla çıkmıştı. “Sakin ol anne neden bu kadar telaşlısın. Dediğini anlayamıyorum.” Efnan telefonda konuşurken sözlerinin aksine oldukça soğukkanlı durmaya çalışıyordu. Annesi ne zaman telefonda panikle konuşsa onu sakinleştirmek her zaman genç kıza kalıyordu. “Evet yoldayım eve geliyorum.” Kısa bir dinlemenin ardından Efnan derin bir nefes alarak “Peki anne sen saki ol. Ben hemen geçiyorum oraya!” genç kız telefonu kapattığında Açelya geriye kısa bir bakış atarak “Bir sorun mu var Efnan Hanım?” diye sordu. “İlerideki sapaktan dönelim Açelya Hanım, eve gitmeyeceğiz. Hastaneye gidelim lütfen.” Açelya kızın sözleriyle ilerideki sapağa gitmeden yandaki sokağa saparak yoluna devam etmişti. “Nereye gidiyorsunuz? Sapaktan geri dönmeniz gerekiyordu.” Efnan hafif öne doğru eğilirken Açelya “Geriye yaslanın lütfen, ilerdeki köprüden geçeceğim daha kısa sürer yol.” Efnan kadının sözleriyle hangi köprüden bahsettiğini anlamaya çalışıyordu. Geriye yaslanarak derin bir soluk almıştı. Sakin kalması gerekiyordu. Annesi panik atak hastasıydı ve yengesinin de ondan aşağı kalır yanı yoktu. Araba kısa sürede hastanenin önüne durduğunda Efnan şaşkınlıkla etrafına bakınmıştı. Gerçekten de oldukça hızlı olmuştu hastaneye gelmeleri. Efnan arabadan inerken Açelya hızlı bir manevrayla arabayı park ederek kızın peşine takılmıştı. “Senin gelmene gerek yoktu aslında, bundan sonrasını ben halledebilirim.” “Bu mümkün değil Efnan Hanım, evinize gidene kadar yanınızda kalmakla yükümlüyüm.” Efnan anladığını belirtircesine başını sallarken sessiz kalmıştı. Birkaç koridor geçtikten sonra sarı alan dedikleri acil bölümünden içeriye girdiğinde bir köşede tedirgin bir şekilde oturan annesini görünce hızla yanına gitti. “Selamünaleyküm anne, neler oluyor? Neden buradasınız?” “Ah geldin mi kızım?” Zeynep hanım yerinden kalkarak kızına sarılmıştı. “Çok korktum Efnan, yengen biranda öylece önüme yığılı verdi. Amcan da yoktu, ulaşamadım da…” “Anne yengeme ne oldu şunu sakince anlat lütfen.” Yaşlı kadın gözyaşları eşiğinde konuşmaya başlamıştı. “Biz akşama hazırlık yapıyorduk. Tezgâha çıkma dedim ama çıktı. Dolabın üzerindeki tabak takımını indirecekti. Dengesini kaybedip düştü. Efnan çok korkunçtu kimseye sesimi duyuramadım.” Genç kız üzgün bir şekilde annesine bakarken “Babamlar neredeydi?” diye sordu. “Onlar namaz için camiye gittiler ama gelmediler. Telefonları da kapalı.” Kızının ellerini sıkıca tutan yaşlı kadın hemen arkada duran Açelya’yı görünce duraksamıştı. “Bu Hanım kız kim Efnan, kendine arkadaş mı edindin?” Zeynep hanım hevesle sorarken Efnan sıkıntıyla cevap vermişti. “Açelya Hanım benim güvenliğimden sorumlu anne, babam kendisini görevlendirmiş. Ben gerek yok dedim ama babamı biliyorsun.” “Öyle mi Allah senden razı olsun kızım, sayende gözüm arkada kalmayacak.” Açelya birden kendisine sarılmaya çalışan minyon tipli kadınla şaşırmıştı. Mimiklerini sabit tutmaya çalışsa da uzun boyu yüzünden iki büklüm olan beli ağrımaya başladığında yüzü gerildi. “Anne kadını rahat bırak lütfen. Sayende iki büklüm oldu,” dediğinde ortamı yumuşatmaya çalışmıştı genç kız. Doktor yanlarına geldiğinde Zeynep Hanım hemen doktora dönerek “Gülay nasıl oldu doktor bey evladım? İyi mi?” kadın endişeyle sorarken iki genç kız doktorun ağzından çıkanları dikkatle dinlemeye başladı. “Böyle bir düşmeden sadece ayağı kırılarak kurtulması büyük şans. Dediğiniz gibi düştüyse beli kesilebilirdi. Bu yaştaki hastaların kemikleri daha zayıf olur. Daha dikkatli davranmalısınız.” “Haklısın evladım ama laf dinletemedim ki! Görebilir miyiz?” “Elbette, ancak önlem amaçlı bu gece hastanede kalacak. Ayrıca sağ bileğini de incitmiş. Birkaç hafta kullanmaması iyi olur. Ayağa zaten kalkamaz, alçıda olacak.” Efnan duyduklarından hoşlanmayarak yüzünü asmıştı. Yengesini biraz olsun tanıyorsa o kadın yerinde duramaz ayaklanırdı. Üstelik evde iki adam varken hizmetlerini kim yapacaktı. “Teşekkür ederiz doktor bey, biz onunla ilgileniriz.” Efnan annesiyle içeri girerken yatakta uzanan kadına içi giderek bakmıştı. Acı çektiği yüzünün ifadesinden belli oluyordu. “Yenge geçmiş olsun, nasıl hissediyorsun?” Efnan kadının elini öperken üzgün bir şekilde sargıdaki eline bakmıştı. “Görünmez kaza kızım, şükür halimize.” “Görünmez kaza mı? Aklımı aldın Gülay, sana çıkma dedim oraya. Kendini hala genç sanıyorsun.” Zeynep hanım eltisini paylarken Efnan annesinin ellerini beline koyarak yaşlı kadını azarlarcasına konuşması karşısında tebessüm etmişti. “Anne üzerine gitme lütfen, hem yengem bir daha böyle bir şey yapmayacaktır değil mi?” “Tövbe, bir daha çıkmam yediğim kötek bana yetti. Şimdi ne yapacağım ben bu halde. Hilmi’lerin haberi yok mu?” “Yok ulaşamadım. Camiden çıktıktan sonra telefonları açmayı unuttular herhalde.” Zeynep hanım üzgündü, yediği korkudan uzun süre kurtulamayacaktı. “Anne sen yengemde miydin? Bana evde olduğunu söylemiştin.” Efnan ikiliye bakarken Zeynep Hanım bakışlarını kaçırmıştı. “Evdeydim, kaza bizim mutfakta oldu!” Efnan annesine gözlerini kısarak bakarken “Benim indirmek istediğim tabakları almaya çalışmadı değil mi anne?” diye soran kız annesinin suçlu gibi bakışlarını kaçırmasına dayanamayarak yaşlı kadına sarılarak “Tamam anne korkma artık. Çok şükür daha kötü bir şey olmadı. Ama senin de şu üstlere tabak koyma huyundan vazgeçmen gerek.” Zeynep hanım ağlayarak kızına sarılırken “Ben nereden bileyim böyle olacak Efnan, çok korktum. Yengen ayaklarımın dibine düştü aklım çıktı sandım.” “Tamam geçti bak yengem iyi çok şükür,” diyen genç kız yengesinin de ağlamaya başladığını görünce ne yapacağını şaşırmıştı. “Bir yerin mi ağrıyor yenge, doktoru çağırayım.” “Yok kızım iyiyim. Annenin suçu yok o çıkma dedi ben zorladım.” İki kadın birbirini savunurken Efnan gülümseyerek ikiliye bakmıştı. Yılların eskitemediği bir arkadaşlıkları vardı bu ikilinin. Milletin eltiler anlaşamaz sözlerine inat kardeşten öte anlaşıyorlardı. “Tamam bundan sonra ne yapacağımıza bakalım. Sen iyi olana kadar bizde kalırsınız. Seni bu şekilde eve gönderemem yenge.” Efnan çözüm sunarken Zeynep Hanım hemen öne atılmıştı. “Ay çok güzel bir fikir. İyi olana kadar birlikte kalırız.” “Hiç gerek yok Zeynep, ben evime geçerim. Olmadı bizim kızı çağırırım.” “Aşk olsun Gülay, biz burada dururken neden şehir dışından kızını çağırıyorsun? Darılırım bak…” yaşlı kadın cevap vereceği sırada telefonu çalınca Efnan sesin geldiği çantadan telefonu çıkararak Gülay hanıma uzatmıştı. “Efendim oğlum!” Efnan kadının konuşmasıyla duraksamıştı. Ekrana kimin aradığına bakmamıştı. “Evde değilim oğlum, hastanedeyim.” Karşıdan kısa bir ses geldikten sonra Gülay Hanım sıkıntıyla telefonu Zeynep’e uzatmıştı. “Zeynep sen anlat ben çok yoruldum,” diyerek geriye yaslanmıştı. Zeynep hanım genç adama olanları anlatırken Efnan köşede annesini dinliyordu. Aklına kapıda ki kadın geldiğinde işaret ederek dışarı çıktığını belli etmişti. “Efnan Hanım bir isteğiniz mi vardı?” Efnan alandan dışarı çıkar çıkmaz önüne dikilen kadınla duraksadı. “Yok her şey yolunda. Bu akşam burada kalacağım sen evine dönebilirsin beklemene gerek yok.” “Ben sizi bekleyeyim belki ihtiyaç olur.” Efnan kadının gitmemek için direteceğini duruşundan anlayabiliyordu. Dikkat ettiği başka bir şeyse Açelya’nın oldukça sağlam bir vücuda sahip olmasıydı. Erkek olsaydı onu sporcu sanabilirdi. “Gerek yok aslında, az sonra kuzenim gelecek. Yalnız kalmayacağız.” Açelya genç kıza kısa bir bakış attıktan sonra patronuyla yaptığı konuşmayı hatırlamıştı. Basit bir ilaç üreticisini neden korumaya aldıklarını bilmiyordu. Ancak patronu Efnan’ın ilaç sanayinde iyi bir laborant olduğunu ve ilaç dışında kimyasal maddeleri de üretebilecek zekaya sahip olduğunu söylediğinde duraksamıştı. Ayrıca kızın başı kuzeni ve üvey kardeşiyle dertteydi. “Kuzeniniz mi? Babanız kuzeninizin size yaklaşmaması konusunda talimat vermişti.” Efnan kısa bir duraksamanın ardından derin bir nefes bıraktı. “Size bahsettiği kuzenim değil, amcamın oğlu gelecek. Sizin beklemenize gerek yok gidebilirsiniz.” “Ben yine de kuzeniniz gelene kadar bekleyeyim.” “Efnan…” genç kız duyduğu sesle gerilirken bakışlarını kısa bir an koridorun karşısından hızlı adımlarla kendisine doğru gelen adama çevirmişti. “Kendisi de geldi, siz dinlenebilirsiniz.” Efnan Ahmet’in telaşla kendisine doğru geldiğini görünce yutkunmadan edememişti. Babasıyla konuşmasından sonra normalde de bakmadığı adamın yüzüne artık utançtan bakamıyordu. “Anneniz içeride…” Efnan adamın soru sormasına müsaade etmeden konuşurken Ahmet başını sallayarak hızla gösterilen alana doğru ilerledi. Açelya iki gencin davranışına şaşırırken Efnan köşedeki ikili sandalyeye oturarak başını Açelya’ya çevirmişti. “Siz gidebilirsiniz…” Açelya izin isteyerek oradan ayrılırken aklı karışmış görünüyordu. Tıpkı Efnan gibi… *** Bölüm sonu |
0% |