Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@merve.sena

 

Sinirli bir şekilde eve gidiyordum. Emin'e ne olmuştu bugün? Sinirle yürürken başımda hissettiğim ağrıyla döndüm. Kafama top gelmişti sanırım. Başımı tutarak etrafa baktım. Bir tane çocuk topu eline almış karşıma geçmişti.

Çocuk kumral, koyu kahverengi gözlü, uzun boylu biriydi. "İyi misin?" dedi kalın sesiyle? Sonra hemen ardından beni süzdü ve "iyisin galiba" diyrek top sektirmeye devam etti.

İyice sinirlenmiştim "Hayırdır oğlum insan bir özür diler öküz müsün?" dedim. Gerçekten bugün herkes üstüme gelmek zorunda mıydı?

Dahası çocuk beni duymamazlıktan geldi. O anki sinirle elime bir taş alıp çocuğun kafasına attım. Eliyle başını tutuyordu.

Şimdi biraz keyiflenmiştim. Yerdeki topu aldım. Hafif alaycı bir tavırla "İyi misin? İyisin galiba" dedim. Tam gidecekken kolumu tuttu. Bileğimde ki yeşil fuları aldı ve başına tuttu. Yeşil fular biraz kan olmuştu.

Arkamı dönüp ordan uzaklaştım. Az önce ne yaşamıştım. Bir dakika resmen çocuğun başına taş atmıştım. Nasıl yaptım bunu? Kendi kendime kıkırdadım.

Eve geldiğimde annem ve babamın kavga sesleri karşıladı beni. Genelde çok fazla kavga etmezlerdi. Çok nadir ederlerdi. Konuyu merak ettiğim için odaya girdim. "Anne, baba noluyo?" dedim. Sesimi duyunca bana doğru döndüler.

Annem "Saat kaç oldu nerdesin sen?" dedi. Bir dakika ya ihale bana kalmasın. Geçiştirmek için "Bizimkilerleydim" dedim. Sesim biraz kırgın çıkmıştı.

Annem kaşlarını çattı. "Noldu sana bir şey olmuş?" dedi tek kaşını kaldırarak. Evet avukat bir anneniz olunca böyle oluyor. Hemen her şeyi anlıyorlar. Tam yok bir şey diyecekken babam lafa atladı "Ben sizi yalnız bırakayım." dedi ve çıktı.

Annem elimden tutup kanepeye oturttu beni. Anlayışlı bir sesle "Anlat birtanem beraber çözelim, kavga mı ettiniz?" dedi. Bende bugün ki olayları anlattım.

Annemle biraz konuştuktan sonra yatağa geçtim. Hafta sonu normal geçmişti. Babam hediyesini vermişti. Son model bir telefon almış canım babam. Emin'le hiç konuşmadım, Eren ve Melis buluşalım dedi reddettim. Canım bir şey yapmak istemedi. Bugün de pazartesiydi Allah aşkına şu okullar kapanabilir mi artık!

Bugün de etek giyecektim. Eteğimi ve formamı giyip çıktım evden. Sınıfa girdim ve sırama oturdum. Duvar kenarı arka 4 sırada biz oturuyorduk. Emin Eren'le, Melis de benimle oturuyordu. Bir beş dakika telefona baktım sınıfta tek tük kişi vardı. Beş dakika sonra Melis'gil geldi.

Melis yanıma oturacakken Emin Melis'i durdurdu ve yanıma oturdu. Bir şey demedim çünkü biz böyleydik. Kavga ettiğimiz zaman fazla uzatmazdık, özür de dilemezdik kendi içimizde kapatırdık konuyu. Emin'in gözleri bacaklarıma takıldı.

Sabır çektiğini duydum fakat duymamazlıktan geldim. Emin'le kesinlikle konuşmalıydım bu konuyu.

Hoca sınıfa girdi, ders edebiyattı. Off şimdiden sıkılmıştım Bizimkilere döndüm "Gencolar ben sıkılıyorum ne yapalım?" dedim. Eren gülerek "İskambilleri getirdim, oynayalım mı?" dedi. Bu çocuk harbi deliydi.

Emin "Saçmalama oğlum mal mısın?" dedi. Eren başını salladı, bende "Onu tenefüste oynarız" dedim.

O sırada hoca "Evet gençler bana dönüyoruz! Yoklama alıyorum." Hoca yoklamayı aldı ve "Arkadaşlar sınıfa yeni biri mi geldi Mert Kırılmaz kim?" dedi.

O sırada kapı çaldı ve sınıfa geçen kafasını yardığım çocuk girdi. Doktora gitmiş herhalde anlı sarılıydı.

Çocuk hocadan önce söze girdi "Hocam merhaba Mert Kırılmaz ben yeni öğrenciyim" dedi. Ne? İnşallah Şakadır. Allah'ım lütfen şaka olsun yüce Rabbim.

​​​​​​Öğretmenler masasının sondan 3. sırası boştu oraya oturdu.

Ders o kadar sıkıcıydı ki sıkıntıdan kendimi her an öldürebilirdim şimdi. Bizimkilere "Çocuklar ben çok sıkıldım gidiyorum." dedim. Onlar ne yapacağımı anlamış olmalılar ki başlarını salladılar. Oyunculuğunu konuşturma vakti hadi kızım.

Karnımı tutarak hocanın yanına gittim. Sesimin titremesine önem göstererek "Hocam karnım çok ağrıyor. Özel durumdan dolayı. Revire gidebilir miyim?" dedim. Artık ne kadar güzel oynandıysam hoca "Tamam kızım çıkabilirsin" dedi.

Şimdi revire gidip bir güzel uyku çekebilirim. Revire girdim ve Melike ablaya selam verdim. Sesimi şirin tutmaya çalışarak "Melike ablacım beni idare eder misin?" dedim.

Genelde dersten kaçmak için ya rehberlikçi Rıza hocaya ya da hemşire Melike ablaya gelirdim. Melike abla gülerek "Tamam deli kız gel! Ama bak bu son" dedi

Her zaman böyle diyor sonra bana kıyamıyordu. Revirde ki yataklardan birine yattım. Tam gözlerimi kapattım ki bir ses duydum, geçen ki çocuğun sesiydi Mert "Oo yalancı kızımızda buradaymış." dedi hafif sırıtarak.

Sinirle gözlerimi açtım ve sabır çekerek ona döndüm "Yalnız buralara öküzleri almıyorlar bilgin olsun. Senin ne işin var burda?" dedim.

Eliyle başını gösterdi "Hatırlatırım başımı yardın yalancı kız." dedi. Anlı kanıyordu. Ohh iyi ki yapmışım yine olsa yine yaparım.

Bir dakika o bana yalancı mı diyordu kaşlarımı çatarak "Sensin yalancı öküz! Bana yalancı kız deyip durma!" dedim. O da hafif gülerek, alaycı bir tonla "İsmini bilmiyorum ki söylersen isminle hitap edebilirim yalancı kız." dedi.

Hala yalancı diyor ya gıcık. Omuz silktim "deniyorum lan demicem" dedim. Omuz silkti ve "O zaman bende sana yalancı kız derim yalancı kız." dedi

Tam cevap verecektim ki karnım guruldamaya başladı. Lanet olsun şu an baya utanmıştım. Eminim kıpkırmızı olmuşumdur bile. Ona baktığımda gülerek çıktı revirden.

Hıh Allah'ın salağı sanki sen acıkınca karnın guruldamıyo. O değil de fena rezil olmuştum. Hayır bir insan sabah neden kahvaltı etmez ki?

Canım sıkıldığı için Mert öküzüne söylenmeye başladım "Öküz ya vallahi bu kadar öküzlük öküz de yok. Bir de çekip gidiyo. Hayır yani gayet insani bir özellik. Senin karnın hiç mı gurul..."

Lafımı bölen şey Mert'in sesi oldu "Eh be kızım sakin, ne saydın?" dedi. Elinde tost ve ayran vardı. Tamam şu an yerin dibine girmek istiyorum. Peki hiç bir şey olmamış gibi devam edicem. Bu taktik her zaman işe yarar hadi Bismillah.

Tostu ve ayranı bana uzattı bende aldım. Bir tane de kendine almış. Ayranımı açtım ve tostumu yemeye başladım. Mert "Ee ismin ne?" dedi. Söylesem mi acaba? Yok ya ne söylicem. O benim ismimi hak etmiyor. Ama zaten illa öğrenecek mantığıyla söylemeye karar verdim.

"Deniz" dedim. Kaşlarını kaldırarak "güzel isim" dedi. Bende bir şey demeden tostumu yemeye devam ettim.

Melike abla gelip Mert'e pansuman yaptı ve çıktı. Biz de Mert'le sohbet ettik. Aslında iyi çocuktu sevmiştim.

Bizim evin bir alt sokağında oturuyormuş, futbol oynamayı çok severmiş. Derslerle pek arası yokmuş.. bunun gibi bir çok şey konuştuk. Bu arada tenefüs zili çaldı. Bizimkileri bekledim ama gelmediler.

Sonra ders zili çaldı biz Mert'le gülerek sohbet etmeye devam ettik ona "Baban ve annen ne iş yapıyor." diye sormamla beraber yüzü düştü. Hemen telaşla "Özür dilerim yalnış bir şey mi sordum?" dedim.

Gülümsedi "Hayır, sadece annem ve babam ayrı. Babamla pek konuşmam, annem mimar. Seninkiler ne iş yapıyor?" dedi.

Bende "Babam asker, annem avukat" dedim. Öyle öyle sohbet ettik. Mert "ikinci dersin ortasındayız istersen kaçalım girmeyelim derslere." dedi aslında güzel olurdu fakat bizimkiler vardı.

Mert'e gülümseyerek "Başka zaman yapalım olur mu?" dedim. O da anlayışla başını salladı ve "olur" dedi

Birlikte derse girdik. Ben arkaya bizimkilerin yanına geçtim. Ders matematikti. Off bugün de tüm kötü dersler toplanmış.

Sohbet açmak için "ee naptınız gençler?" dedim. Eren'le Melis öndeydi, arkaya döndüler. Eren "Seni sormak lazım Bacikom sen yoktun. Valla iyi ki kaçtın ders matematikten kötüydü." dedi.

Gerçekten öyleydi, edebiyat hocası çekilmiyordu hiç. Matematik hocasını seviyordum sessizce konuşmamıza karışmıyordu. Biraz sohbet ettik ama Emin hiç katılmadı. Emin'e dönerek "Emin sana noldu. Ailen'le ilgili mi?" dedim. Emin ailesiyle biraz sıkıntılıydı. Başını evet anlamında salladı.

Bende sıkıştırmamak adına soru sormadım. Zaten o gerektiğinde bize anlatırdı. Emin başını sıraya koyup uyudu. Bende saçıyla oynadım biraz. Küçüklükten beri, o üzgün olduğunda uyur bende saçıyla oynardım, o da biraz olsun rahatlardı...

Nihayet zil çalmıştı ve eve gidiyorduk. Çantamı toplarken Mert yanıma geldi "Deniz istersen beraber gidelim?" dedi. Ben tam olur diyecekken Emin "Deniz bende kafeye gidelim diyecektim." dedi.

Mert'e gülümseyerek "Başka zaman gidelim Mert" dedim. O sırada telefonum çaldı annem arıyordu açıp kulağıma tuttum "Efendim anne" dedim, annem "Deniz eve gelir misin?" dedi, hemen itiraz ettim "Anne bizimkilerle oturacaktık" dedim, annem "kızım baban yarın sabah tekrar göreve gidecek. Bizde bugün gezmeyi ve beraber vakit geçirmeyi düşündük" dedi. Tamam deyip kapadım telefonu.

Bizimkilere dönerek üzüntüyle "Gencolar babam yarın sabah göreve gidecekmiş yine. Ailecek vakit geçirecekmişiz. Başka zaman yaparız, olur mu?" dedim.

Onlarda bir şey demedi zaten. Elimi sallayıp Mert'le çıktım sınıftan. Birlikte eve doğru yürüdük. Onun evinin oraya gelince o eve girdi. Bende eve gittim.

Bugün dışarıda yemek yiyecekmişiz. Bende üstüme beyaz bir crop altıma siyah bir pantolon giydim. Saçımı da at kuyruğu yaptım.

Birlikte ailecek güzelce yemek yedik ve eğlendik. Tabi içimizde bir burukluk vardı. Babam yarın gidecekti...

 

Evett uzun bir bölüm.

Umarım beğenirsiniz.

 

 

Loading...
0%