@merveeylmazz
|
İnceden kulaklara sızan bir ses duyuldu, bir çan çaldı, tüm tüyler havalandı. Geceye düşen yıldırımın uğultusu yankı bıraktı. Sert rüzgarla eski pencere yavaş yavaş açılırken gıcırdadı kalp atışlarını daha da hızlandırmak için. Arkana bak. Dikkatli bak! Arkanı kolla, artık sana bir nefes kadar yakın. Açık pencere aralığından usulca sızan rüzgar yıldırımlara eşlik ederek bir ıslık gibi doldu odaya. Odanın hemen dışında bir kadın çığlığı duyuldu tüm hiçliğin ortasında. Odanın ortasındaki ahşap masadan damlayan kan yerdeki çürümüş zemini kaplıyordu. Penceren sızan rüzgar masada duran kalın kitabın sayfalarını çevirmeye başladı. Ağır kapak usulca açıldığında sararmış sayfalar hızlıca dönmeye başladı. Arkana bak ve kork. Korkusuzlar ölmeye mahkum. Korkusuzlar savaşı kaybetti. Kaybetmeye ve yeniden başlamaya cesaretin var mı? Bu hikaye doğuştan başlar. Hayır hayır insanların doğuşundan değil ilklerin doğuşundan. Yalnızca tanrının var olduğu zamanlardan. Efsaneye göre Tanrı cennete iki tohum bıraktı; Lilith ve Adem. Adem Lilith’e karşı konulamaz bir bağ ile bağlıydı, aşıktı. Lilith bu bağı kabul etmedi, kendisinin üstün olduğunu savundu ve bir başkaldırıyla cennetten kaçtı ve karanlığa karıştı. Karanlık olmayı seçti. Tanrı Lilith’e geri dönmesini söyledi ancak bu çağrısı hep cevapsız kaldı. Bu sırada Adem özlemden eşsiz ızdıraplar çekiyordu. Tanrı Lilith’in asla geri dönmeyeceğini söyleyemedi ve bir gece Havva’yı yarattı. Havva bir parçası sayesinde yaratıldığı Adem’e tutkulu bir bağlılık gösterdi ve dünyada insan ırkı başladı. Bu sırada İblisler Kralı ile birlikte olan Lilith’in her çocuğu Tanrı tarafın ceza olarak öldürülüyordu. Karanlığın ta kendisi olmayı seçen Lilith öldürülen çocuklarının acısına dayanamazken yerine gelen Havva’dan olan tüm insanlara kötülüğü bulaştırmaya karar verdi. Karanlığı dünyaya saldı. Karanlık örttü tüm kötülüklerin üstünü. Tanrı kendini insanları öldürmeye adamış Lilith’i ortadan kaldırmak için onunla savaşanlara 3 taş yolladı. Her biri ayrı bir dilek olan ancak bir araya getirildiğinde Tanrı’nın tüm gücüne sahip olacak 3 taş. Lilith savaşın kaybedeniydi. Hiçbir taşın kullanılmasına gerek kalmamıştı. Tanrı bazı insanlara güçler vererek bu taşları korumaya almak istedi. Dünyada insan suretiyle dolaşacak, güçlerini yalnızca taşları korumaya adayacaklardı. Savaşı kaybeden Lilith bir daha hiç ortaya çıkmadı. Koruyucular da insanlarla birleşerek nessilerini devam ettirerek taşları korumaya devam etmek istediler. Taşlar nesilden nesile aktarılırken saklandı ve yerini bulabilecek tek kişiler Koruyucuların nesilleri olarak kaldı. Sararmış kitabın sayfaları hızla dönmeye devam etti. Farklı bir bölümdü açılan. Başlangıçtan yüzyıllar sonraydı. Bir kişi kendi ırkı olan Koruyucuları öldürmeye başladı, taşların yerini öğrenmekti isteği. İnsanları ve Koruyucuları toplu halde öldürüyordu. Yüzyıllardır kendisini taşları korumaya adamış nesil bir anda ortadan yok olmaya başlamıştı. Güçleri olmayan çocuklar ailelerinden alınarak toplanmaya, koruyucu olmak için yetiştirilmeye başladı. Savaş için. Güçleri olanlar dünyayı korumakla görevlendirilirken, yeni yetiştirilenler saklanan taşların bulunması için acımasız şartlarda toplu eğitimler gördü. Karanlıkta başlayan yeni bir savaştı aydınlığa çıkmak için. Sayfalar hızla dönmeye devam etti. Savaşı kötülük kazandı, karanlık dünyayı esareti altına aldı. Esen bir rüzgarla daha sayfalar döndüğünde evin tam üstüne düşen yıldırımla oda alev almaya başladı. Yüzyıllardır kullanılmayan taşlardan birisi kullanıldı. Dileğini kaybeden taşın parçaları dört bir yana dağıldı. Alevler yavaş yavaş kitaba yaklaşmaya başladı. İnsanlar gerçek Tanrı’yı unutarak Koruyucularını Tanrı sanmaya başladılar. Harlanan alevler gök yüzünü aydınlatırken is kokusu ve yere yayılan kan kokusu birbirine karıştı. Koruyucular kendilerini insanlardan saklamaya başladı. Bir arada ama farklı dünyalarda yaşamaya devam ettiler. Sayfalar hızlı hızlı dönemeye devam etti. Koruyucu Zeus ‘un soyu, Alevler masaya ulaştı. Koruyucu Freya’nın soyu, Masanın bacakları alev aldı. Koruyucu Helen ‘in soyu, Alevler masayı sarmaya başladı. Eğitilmek için toplanan çocukların soyu, Alevler kitaba ulaştı. Yeni savaşın başlangıcı olan kötülüğün soyu, Nyx’in soyu, Kitabın sertçe kapanan kapağının sesi alevlerin sesine inat tok bir şekilde yankılandı. Odanın tavanı alevlerle birlikte yıkıldığında yıldırımların habercisi olan yağmur başlayana kadar ev usul usul yanmaya devam etti. Küle dönene kadar yanmaya devam ettiğinde toprakla bütünleşmiş evden geriye kalan tek bir şey vardı. Yağmur damlaları usul usul yeryüzünden düşerek toprağa karıştığında evin küllerini sanki hiç var olmamış gibi taşımaya başladı. Şimdi yerinde yeller esen evden geriye kalan tek şey kitaptı. Altındaki alev almış kanlı masa ve üstüne düşen alev almış ahşap evin tüm parçaları küle dönüşüp yok olurken toprağın üstünde hasar almadan varlığını koruyan tek eşya kitaptı. Kadın çığlığı karanlık gecede yankılandı. Ağlayan bir bebeğin tiz sesi kulakları tırmaladı. Çan tekrar çaldı, zamanı geldi. Arkana bak. Arkanı kolla. Korkusuzlar da savaşı kaybetti. Ciddi olmadığımı mı sandın! Ölüm bir nefes kadar yakın artık sana. En başında da dediğimiz gibi bu hikaye doğuştan başlar. Yeniden doğuştan...
|
0% |