Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Bölüm

@mervemsii_2


Kalp dediğin atıyor zaten.


Marifet ritmi değiştirebilende.


Mary Ann Evans (George Eliot)

 

 


14.09.2008

     Pazar


Baba sakın bırakma diye bağırdı Ahsen, babası tamam dedi ama çoktan çekmişti elini bisikletin selesinden hemen arkasından koşuyordu. Kızı düşmesin düşerse ona tutunsun diye. Tamam kızım diye seslenmişti babasıda ardından, Ahsen buna güvenerek daha da hızlı sürmüştü arkadan babasının bisikleti döndür diyen sesiyle afallamıştı. Babası onu tutmuyordu daha demin içinde olan güven uzaklaşmış gibiydi bununla birlikte direksiyon hakimiyetini sağlayamamıştı tam yalpalayarak giderken babasının frenleri sıkması gerektiğini söylemesiyle bir anda sıkmış ve durmuştu, babasının yüzünde gururlu bir gülümseme vardı. Ahsen biraz korkmuş olsa da bisiklet sürmeyi öğrendiği için mutluydu. ​​​​​​


Annesi ve babasıyla oturdukları piknik örtüsünde sohbet ediyor annesinin leziz yemeklerinden yiyorlardı. Bugünde böyle geçip gitmişti, yarın birinci sınıfa başlayacağı için sabırsızlanıyordu yeni arkadaşlar edinip oyunlar oynayacaktı en çokta artık annesinin hayalinde ki mesleği kendisinin adım adım yaklaşmaya başladığını bildiği için çok heyecanlıydı. Annesinin küçükken okumayı çok istediğini ama dedesinin durumu olmadığı için okutamadığını söylemiş içinde ukte olarak kaldığına üzülürdü annesi. O yüzden Ahsen çok çalışacaktı o cübbeyi kazanıp annesine giydirecekti.


Ve ozaman annesi artık hiç üzülmeyecekti çünkü hayalleri gerçek olmuş kadar çok sevinecekti.

 

 

 

 


Günümüz

 


Evin önüne geldiğimde pencereden Meliha ablanın:


-Kızım baban yoksa bize gel, diyen sesiyle başımı kaldırıp cevap verdim.


-Yok Meliha abla babam biraz geç gelicek sadece, teşekkür ederim


-Tamam kızım babanın nöbeti olduğu gün çekinme, zile bas gel


-Tamam abla, hadi hayırlı akşamlar


-Sağ ol kızım sanada


Meliha ablayı gerçekten çok seviyordum cana yakın, tatlış, sıcak kanlı biri olduğu için insana enerji veriyordu.


Hemen ayakkabılarımı çıkarıp odama gittim. Üstümü değişip, çamaşır makinasını çalıştırdıktan sonra mutfağa girirp;patlıcanları ve salatalıkları yıkadım, buzluktan kıyma alıp hemen çözülsün diye ılık suya koydum, pirinci ıslayıp tencereye koyup akşam yemeğini hazırlamaya başladım.


Bir saat kadar mutfakta yemeği hazırlayıp en son pilavı demlensin diye kapağını kapattım. Kahvemi alıp odama geçtim. Babamın gelmesine daha vardı biraz ders çalışsam fena olmazdı.


Kendime sayaç başlatıp paragraf çözmeye başladım, yapamadığım soruları atladım. Sayaca baktığımda yirmi iki dakikayı geride bıraktığımı fark ettim. On sekiz soru çözmüştüm, tam diğer soruya geçiyordum ki zil çaldı. Babam gelmişti, koşarak kapıyı açtım. Babam elindeki poşetleri havaya kaldırarak bana gösterdi, poşetleri kapının yanına koyup kollarını açtı, benim için açılan kollara hemen kendimi attım sıcacık sarmalamıştı beni babamın şefkatli kolları. Kapının önünde daha fazla durmamak için babamdan ayrılıp içeriyi işaret ettim içeri girerken babam ev topuzuma hafif bir sille atıp gülerek odasına doğru gitti, bende onun ardından gülerken kapıyı kapatıp poşetleri elime aldım. Mutfak tezgahına poşetleri bırakıp yemekleri ısıttım o sırada babam da üstünü değiştirip gelmişti. Sofrayı kurmama babam da yardım etti ve birlikte masaya oturduk, televizyonu açmadık çünkü, çünküsü yok buna gerek kalmazdı bizim sesimiz bize yetiyordu, babamla olunca mutlaka konuşulacak bişiler olurdu. Mesela karakolda arkadaşlarıyla olan olayları anlatırdı ya da ben okulu anlatırdım bir kıza gıcık olduğumu söylerdim, kavga edersem anlatır birlikte gülerdik. Babam bazen ben konulurken dalıp giderdi nooldu diye sorduğumda bir gün benimde yuva kuracağımı onu bırakıp gideceğimi söylerdi bende küçükken evlenmicem seni bırakmam derdim babam böyle düşünüp hüzünlendiğinde ama her şeye rağmen tebessümle dinlerdi anlattıklarımı, üzüldüğümde de yanımdaydı mutlu olduğumda da haksızsam haksız olduğumu da açık açık söylerdi, yani anlıyacağınız bizim sohbetimizin arasına başka ses girmezdi.


İnsanlar çok şey saklar özellikle ailelerinden ama benim babam bana hem anne hem abi hem kardeş hemde arkadaş olmuştu, kısaca babam benim her şeyim: canım, o altınlara, paralara, mücevherlere değişmeyeceğim servetim. Çünkü o benim kocaman ama içine birçok şey sığdırdığım ailem...


Baya koyu bir sohbete dalmışken yemeğimizi bitirdik birlikte sofrayı topladık ben bulaşıkları yıkarken babam çamaşırları astı, bir yorgunluk kahvesi içip odalarımıza ayrıldık babam yatacağını söylemişti bende biraz ders çalışıp yatarım demiştim. Şu paragraf sorularını bitirsem iyi olacaktı.


Tam odaklanmış otuz sekisinzci sorumu çözüyordum ki telefonumdan gelen bildirim sesiyle zor topladığım dikkatim çil yavruları gibi dağılmıştı. Mesaj Eren'dendi, tamamen aklımdan çıkmıştı tabi ya bugün gelmedi okula, insan bir yazar nasılsın, iyi misin, rahatsızlandın mı, niye gelmedin? Diye ne kadar odun olduğumu bir kere daha anlamış oldum. Harika.


-Uyudun mu gece kuşu (genelde geç yattığım için böyle diyordu)


-Yok daha uyumadım DEVE kuşu (al sana gece kuşu)


-Deve kuşu ha, nasılım diye sorulmayacak sanırım.


-Ya şey, kusura bakma bugün biraz dalgındım yazıcaktım hatta bide sınav haftası olunca aklımdan çıkmış, hastamısın bugün okula gelmedin? (yalnız benim U dönüşü)


-Sorma Ahsen çok hastayım biliyorsun annem yurt dışında babamda bugün nöbette evde bana bakacak bir tabak çorba yapacak kimse yok (hemen acındırsın zaten kendini bide babası babamla aynı yerde çalıştıkları için yemek arasında Mehmet amcanın nöbette olduğunu söylemişti.)


-Bak seen, İnternet diye bir şey var Erencim hani böyle artık her evde bulunan, sipariş verilebilen, kapının önüne kadar getiren.


-Hazır çorbalar güzel olmuyor hem böyle el yapımı olmalı sıcak sıcak içirilmeli böyle.


-Hımm ozaman yapacak bir şey yok be Erencim tüh.


-Öyle mi diyorsun?


-Öyle diyorum.


-Eminsin yani (yok emineyim tövbee)

-Evet


-Son kararın mı?


-Hı hı


-Öliyim yani


-Abart biraz daha


-İyi tamam tamam. İyi uykular -Gece kuşu-


-İyi uykular -Deve kuşu-


Yüzümdeki salak sırıtmayla telefonu kenara bıraktım. Eren ile okulda böyle değildik herkes bilmiyordu yani böyle samimi olduğumuzu, okula başlamadan öncede babalarımız sayesinde bayadır konuşuyorduk.


Kafamdaki süşünceleri rafa kaldırıp sorularımı kırka tamamladım. Yatağıma geçip bilgisayarımdan bir film açıp uyuyakalmayı umuyordum, bir türlü uyku tutmayınca odamdan çıkıp mutfağa ilerledim. Bir bardak su içip tekrar odama gidiyordum ki babamın odasından ses geldiğini duyunca istemsizce o tarafa doğru yöneldim. Telefonda biriyle konuşuyordu galiba ama gecenin ikisinde kimle ne koşuşabilirdi ki, babamın polis babamın polis olduğunu unutmuştum sanırım, onların gecesi gündüzü olmazdı, adım sesi duyunca babam hala yatmadın mı yarın okul yok mu derste uyuyakalırsın serenatlarını duymamak için hızlıca odama gidip kapıyı kapattım, yatağıma geçerek yüzüstü yattım, yarını düşünerek uyuyakaldım.

 

 


Yazım hatam varsa affola


4 yada 5 günde bir bölüm gelecek inşallah


Zaman ayırıp okuyan herkese teşekkürler


💙✨

Loading...
0%