Yeni Üyelik
10.
Bölüm

8. Bölüm

@mervemsii_2

 

Cennetin hangi bahçesinde yetiştin sen kadın?

 

Hangi kutsal nehrin suyu ile yıkandı toprakların?

 

Amacı karanlıkta kalmış ruhumu aydınlatmak mı?

 

Amansız gülüşünü bahşeden Yaratanın...

 

M. Bahadır KOÇ

 

2000'lerden önce...

İkindiden beri camı büyük bir dikkatle gözlüyordu Bade.
Bir süre sonra camdan gelen tık sesi ve ıslığı duymasıyla etrafı kolaçan edip heyecanla cama koştu. Bu onların arasında işaret dili gibi bir şeydi, iş çıkışı hep gelirdi fakat üç gündür gelmemesi bir hayli canını sıkmıştı Bade'nin ve fazlasıyla özlemişti onu.
Perdeyi çekip aşağıya baktığında ona gülümseyen adamla zaten olmayan kızgınlığı bir kuş misali uçup gitmişti. Yarım saattir atacağı çöpü atma zamanı gelmişti. "anne ben çöp atmaya çıkıyorum!" Diyerek aceleyle terliklerini giyip şapidik şapidik merdivenlerden aşağıya doğru indi.
Etrafına bakınırken arkasından ona sarılan bir çift kolla yüzündeki gülümsemesi büyüdü, hemen ona dönüp kollarını boynuna doladı. Lakin geldiğine sevinsede çemkirmeden edemedi.
-Kaç gündür gelmiyorsun, gözümden kaçmadı sanma. Dedim tatlı bir sitemle
-Her gün babama arkadaşlarla buluşacağız diyince "evlenince napıcaksın eşşek sıpası" dediği için izin vermedi be Bade'm. Bu söylediğine kıkırdadım.
-E ozaman gel iste beni işte, bahanelere gerek kalmaz böylece. Bunu hep diyordum ama işe yeni başladığı ve tam birikimi olmadığı için babam izin vermez diye düşünüyordu, oysa bende çalışıyordum paramız ikimizede yeterdi fakat her ihtimale karşı eşeğini sağlam kazığa bağlıyordu maalesef (!)

-Bade'm, bir kaç eşyayı daha tamamlayayım babanın seni vermemek için bahanesi kalmasın. Demesiyle ona daha sıkı sarıldım. Elindeki yeni fark ettiğim poşetten çıkardığı çilekli çokomelleri bana uzatması ile küçük çocuklar gibi ağzım kulaklarıma varmıştı.
-Bak ben ne aldım.
-Yaa, canım çekmişti de bakkala gitmeye üşenmiştim, teşekkür ederimm. Dememle rica mahiyetiyle şakağımdan öptü.

Balkondan annemin sesini duymamla anlık paniklemiştim, yerdeki çöp poşetini görünce hemen çokomellerimi cebime atıp Yafes'in yanağına öpücük kondurdum, gidiyordum ki
-Çöpleri ben atarım, sen eve gir hadi. Dedi, ona minnet dolu bir tebessümle bakarken 'Seni seviyorum' diyip elimle öpücük gönderdim. Eliyle attığım öpücüğü havada kapıp kalbinin üzerine bastırınca kıkırdadım. Hemen merdivenleri çıkarak odama geçtim. Yatağıma oturup çokomellerimi yerken bir yandan da aklımdan hiç çıkmayan "bizi ve geleceğimizi" hayal etmeye başladım...

 

Günümüz

Belki birazcık bozuldun
Ruhun belki can çekişiyor
Belki biraz da kızardın ama
Sana kırmızı çok yakışıyor​​​​​​​

Renkli ışıklar, yüksek sesli müzik ve bolca kahkaha dolu mezuniyetimizdeydik sonunda; haftalar önce aldığımız elbiselerimizi giymiş doyasıya eğleniyorduk. Sanki beş yılın yorgunluğunu atıyormuşçasına deliler gibi dans ediyorduk. En son ayaklarımın ağrıdığını hissettiğimde bir sandalyeye oturarak soluklandım. Diğerleri de yanıma geldiğinde:

-Off ayaklarım şişti

-Benimde

-Ee kızlar sınavlar bitti

-Evet ya ferahladık, iyi oldu. Diğerlerinden de onaylayan mırıltılar çıktı

-Var mı planlarınız?

Tatile çıkacaklar, kafayı vurup 7/24 uyuyacaklar, nişanlanacak ve gezip tozacaklar cevap verdiğinde benim sessiz kalmam dikkat çekmiş olmalı ki kızlar bana döndü

-Noldu

-Sen niye bişi demedin? dedi Seren

-Öyle net planlarım yok, iki gün sonra yemin töreni var zaten sonrası zamana kalmış

-Ay evett, dedi bir diğer meslektaşım olan Zeynep

-Çok heyecanlısın belli

-Fazlasıyla

-Ne giyeceksin, ayarladın mı?

-Ceketsiz beyaz blazer takımımı giymeyi düşünüyorum, güzel olur mu?

-Cübbenin altına çok yakışır

-Geçen hafta aldığın mı?

-Evet evet

-Çok güzel, eminim üzerinde de harika durur

-Teşekkür ederimm. Dediğimde tebessümle karşılık verdiler.

Masalara içecek ve kuru pasta servis edildi; tekrardan dans ettik, arada yavaş müzik bazen hareketli müzik çaldı. En sonunda konuşma yapıldı, bu geceyi hatıralarda güzel bir anı olarak bitirmiş olduk.

⋇⋆✦⋆⋇​

Resmen ellerim titriyordu, sıranın bana gelmesine bir kaç kişi kalmıştı. Nerdemiydim, dört gözle beklediğim yemin törenimde. Üstümü başımı düzeltmekten, habire saçımı sormaktan arkadaşlarıma gına gelmişti ama ona rağmen sabırla düzeltiyorlardı, heyecanımı görüyor ellerinden geldikçe destek oluyorlardı. Sağ tarafımda: babam, babamın yanında Eren; sol tarafımda ise Leyla, Bilge ve Nisa vardı.

-Sakinim, çok sakinim, aşırı sakinim

-Hı hı ne demessin, bıraksak dalağını düşüreceksin şuraya

-Evet ya bi sakin

-Çıkamadan fenalaşıcaksın

-Tamam sustum ama son bir saçıma bakın iyi dimi?

-Evet Ahsen'cim

-Çok iyi

-Harikulade

Üzerimde bahsi geçen ceketsiz beyaz blazerım vardı saçımıda sımsıkı at kuyruğu yapmıştım. Ve sıra bendeydi.

-Ahsen DERİN

Yerimden kalkıp kürsiye doğru yürüdüm, gittiğimde ilk etrafıma bakındım babamın gurur dolu ifadesi aynı şekilde arkadaşlarım ve Eren. Gözlerim başkasını aradı o an, bir kişi eksikti...bu yola başlamama vesile olan kişi, kalbimin diğer yarısı...

Kendimi toparlamaya çalışarak önümdeki yazıya odaklandım.

"Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; insan haklarına ve adalete dayanan bir hukuk düzeni içinde, dürüstlük ve onurla, avukatlık unvanının saygınlığını koruyacağıma; görevimi yaparken ahlaka, mesleğin etik kurallarına, kurallara uygun davranacağıma; hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygılı olacağıma ant içerim."

Diyerek kürsiden ayrıldım, başka bir avukat bana cübbemi giydirmişti ardından babamın verdiği çiçek buketi ve Eren'inkiyle gülümsedim, babamın ters bakışları altında uzatmıştı. Devamında ise fotoğraf çekimi, güzel dilekler ve yapmam gereken tek bir şey kalmıştı.

Anneme gitmek...

Etraf sessizdi, kabulleniş sessizliği. Anneme gelmiştim biraz mutlu olmalıydım değil mi? Soğuk mezar taşlarının arasından ezbere bildiğim yolları adımladım, rüzgarın fısıltısıyla geçmişten gelen anılar zihnimde canlanıyor kulaklarımda yankılanıyordu:
Annee yine düştüm​, tamam kızım ben öperim hemencecik geçer. Anne bana masal okur musun, tabi benim güzel kızım. Anne şimşekler çok ses çıkarıyor benimle uyurmusun, uyurum kızım sarıl bakıyım bi anneye...

-Annem... Nasılsın

Sessizlik

-Biliyormusun bugün ne oldu
-Hayalimizi gerçekleştirdim annem

Yine sessizlik

-Bak üstüme, cübbemi gösterdim
-Yakışmış mı?
-Eminim sana daha çok yakışırdı
-Yemin ederken gözümün önünde canlandın biliyor musun
-Beni koskoca kalabalığın içinde yalnız bırakamdın ya annem... Teşekkür ederim.

Çiçeklerimi mezarın üstüne bırakıp cübbemi çıkardım annemin mezar taşına yaklaşarak büyük bir özenle giydirdim. Hemen yanına oturup uzun uzun bakarak gülümsedim.

-Demiştim, sana daha çok yakışır diye

-Merak etme annem; mesleğimi layığıyla yerine getiricem, gözün arkada kalmasın.

Yine kocaman bir sessizlik...

Kendimi çok sıkmıştım ama bu sefer benden bağımsız dökülmüştü gözyaşlarım, etraf sanki annem kokuyordu ve bu beni daha da tetikliyordu. Makyajım aktı demeden, üstüm beyaz demeden aynı küçük Ahsen'in yaptığı gibi kıvrıldım annemin mezarına hem dua ettim hem toprağını okşadım.

Arkadan beni izleyen Eren'den bihaberken.

 

 

Umarım bekleyenler için değmiştir

Yazım hatam varsa affola

Zaman ayırıp okuyan herkese teşekkürler

💙✨

Loading...
0%