@mervesenahikayeler
|
Bol bol yorum yaparak ve beğeni atarak bize destek olursanız gerçekten çok mutlu oluruz. *** Koridor karmakarışıktı. Bir elimde kalem diğerinde silgi, sağ cebimde taşıdığım çalışma kağıdının benzeri bir sınava gireceğimi umarak sınıfı arıyordum. Yanımda sınıftan pek iyi tanımadığım Anıl vardı. Yakın arkadaşlarımın hiç biriyle aynı sınıfta sınava giremiyordum. Resmen haksızlıktı bu! Anıl yanık tenli, hani şu yılın dört mevsimi de bronz gözüken şanslı insanlardan, mavi gözlü bir çocuktu. Ceyhun'un sık sık beraber takıldığı ve futbol muhabbetine dalınca işin içinden çıkamadığı biriydi. Anıl'ın futbola olan ilgisini duymayan yoktu zaten. Ne yapar eder bir anda konuyu lig maçlarına getirirdi. "Ya şu kelebek sistem tam bir saçmalık! Buna ayıracağımız vakitte iki test fazla çözerdik." "Eski okulunda yok muydu böyle bir sistem? Ben bütün okullarda var sanıyordum." "Yoktu, hayatımda ilk kez böyle bir şey görüyorum." "Değil mi?" Dedi Anıl kahkaha atarak "Sanki ahiret sınavına giriyoruz. Bir tripler bir tripler ulan hocaların zaten biz on ikinci sınıfız diye bir soruların cevabını vermedikleri kaldı! Bunlar ne halt ediyor?" "Sıra numaran kaç peki?" Anıl elinde tuttuğu listeye baktı. "Dört numara be!" "Bende on iki!" "Ya Zehra, bana biraz kopya versene he! Ben bu sorulara hiç bakamadım." "Oldu olacak bu kez okuldan atılayım, annemde beni öldürsün! Hayır yani zaten geçen seferki kavgada zor sıyırdım." "Vedat bir hafta mı uzaklaştırıldı?" "Üç gün ama müdür sağ olsun siciline işlemedi. Ayrıca sınav haftası olduğu için okula gelmek zorunda kaldı. Dava da böylece kapandı gitti!" "Neyse Zehra sen yine de arada bana bak. Ben öksürük krizine girdim mi kaç kez öksürüyorsam bil ki o soruda takılmışımdır. Sen de cevabı söylemek için burnunu çekersen ben anlarım." Kendimi yere atıp tepinerek gülmek istiyordum. Hayatımda duyduğum en saçma taktikti. "O nasıl iş be?" "Yani diyorum ki diyelim cevap A seçeneği, bir kez derince burnunu çek. Cevap C ise üç kez ard arda çekersin, bende anlarım." "Muhteşem çözümün bu mu gerçekten? Beni sümük komasına sokmak mı? Vallahi içime çeke çeke kafayı bulurum artık!" "Sen de ne asi ne laftan anlamaz bir kız çıktın! Ceyhun'a Allah sabır versin. Hatta direk rahmet diliyorum. Neyse uzaklaş yanımdan, Dokuzuncu sınıf yavrular bizi sevgili sanmasın, kısmetimi kapatma." "Bu da ayrı deli ya!" Sınıfa girdiğimizde Anıl kasıla kasıla yürümeye başladı. Bir kaç kızın ona bakıp fısıldadığını gördüğümde kusuyormuş gibi yüzümü gözümü buruşturdum. Anıl benden tarafa özellikle bakmıyordu. Etrafındaki ilginin tadını çıkarmakla meşguldü. Öğretmen daha gelmediği için biraz hınzırlık yapmamın kimseye bir zararı olmazdı. Yerimden kalkıp Anıl'ın yanına doğru yavaş yavaş yürüdüm. "Anıl, seninle iyi ki denk geldik." dedim üzgün bir ses tonuyla. Yandaki ve öndeki kızlar dikkat kesilmiş bizi dinliyorlardı. "N-ne anlamadım?" Şaşkınca bana baktığında içimden kahkaha atmak geliyordu. "Hani Sude var ya," "Sude kim?" "Ya şu geçen yıl bizim okula başlayan dokuzuncu sınıf kız. Hani kızı kendine aşık edip sonra dalga geçip psikolojisini bozduğun kız var ya! Hani sırf senin yüzünden okuldan kaydını falan aldırdı..." Kızların gülümseyen yüzleri donakalmış Anıl'a hem korku dolu bir surat ifadesiyle hemde tiksinerek bakıyorlardı. "İşte geçen gün onunla karşılaştık. Çok değişmiş Sude, akıllanmış, artık öyle her yakışıklı bulduğuma ağzım açık bakakalmıyorum. Bol bol ders çalışıyorum, pisliklerden uzak duruyorum falan dedi." "Ya Zehra Sude kim? Sen deli misin? Nereden çıktı şimdi bu!" Kızlar çoktan Anıl'a bakmayı bırakmış önlerindeki notları okumaya dönmüştü. "İnkar etme sende aşıktın ama gururundan terk ettin kızı!" Anıl beni boğacakmış gibi baktığı için daha fazla üstüne gitmeden korkarak sırama doğru döndüm. Sanırım kız tavlama şansını yok etmiştim. Zil çalana kadar sınav kağıdımı vermedim. Amacım yüz puan almak değilse de ortalamamı ne kadar yüksek tutabilirsem diploma notumun o derece iyi etki bırakacağını bildiğimden dönem sınavlarını da es geçmiyordum. Tabi bir de sınav çıkışı Anıl'a yakalanmak istemediğim doğruydu. Çocuk durmadan yalandan öksürük krizlerine girip benden medet ummuştu. En sonunda gözetmen öğretmen bir terslik olduğunu anlayıp Anıl'ın başında dakikalarca dikilmişti. Teneffüs zili çaldığında sınavın germiş olduğu yüzler sonunda rahatlamış okul bahçesine akın etmişti. Çünkü biz sınavdayken kar yağmaya başlamıştı. Hatta o kadar hızlı birikmişti ki bahçe ince ve beyaz bir kar tabakasıyla kaplanmıştı. "Zehraaaa!" Kalabalığın içinde Ceyhun'un sesini duyunca hemen o yöne döndüm. Ceyhun iki yanında ip sarkan lacivert bir bere takmış ellerine de aynı renk eldivenleri geçirmişti. "İnanamıyorum Ceyhun aşırı tatlısın şu an! O yuvarlak gözlerininin kışla bu kadar uyumlu olacağını bilsem kar duasına çıkardım daha önce!" "Seksi olmayı tercih ederdim ama tamam, tatlı da iyi bir seçenek! Bak hem sana da aynı berenin pembesini bulup aldım. Aslında yeni yıl hediyen olacaktı ama..." "Ceyhun inanmıyorum bu çok güzel hem de çok, çok, çok!" Ren geyikleriyle süslenmiş pembe bereyi ve eldivenleri giydikten sonra Ceyhun'la eldivenli ellerimizi bir araya getirip neşeli bir şekilde merdivenlerden indik. "Daha sürprizim bitmedi," dedi Ceyhun beni kantine çekiştirerek "Bak pos bıyıklı kantincin kantine ne getirmiş?" Ceyhun'un işaret ettiği noktaya baktığımda sıcak çikolata paketlerinin yanında duran çilekli Nesguik tozlarını gördüm. "Şu an resmen şaka yapıyorsun!" "Abicim sen ne yaptın ya!" Kantinci pos bıyığın kulağının dibine girip bağırdığımda adam yerinden sıçradı. "Kız çilek delisi ne bağırıyorsun kulağımın dibinde!" "Benim için çilekli sıcak çikolata mı getirttin?" "Yok yahu kim demiş senin için diye! Toptancı ucuz fiyata saydı, elinde çokmuş bende aldım." "Aman iyi ya! Senin için aldım desen ölür müsün?" "Yok ben yalan söylemem, Allah'ın bildiğini de kuldan saklamam." "İyi söyleme neyse ver şurdan iki Nesguik neşem tekrar yerine gelsin." "Al, hadi bu sefer bu abinizden hediye size..." "Ama ben sana kızdıktan sonra iyilik yapıp bana vicdan azabı çektirmeye çalışıyorsun reva mı bu bana ya? Neyse sağol be abim! Yine de seviyorum seni." "Hadi hadi afiyet olsun, dükkanın önünü kapatma işim var." Ceyhun'la sıcak, çilekli çikolataları kapıp soğuk havaya çıkmıştık. "Bana iyice tutun Zehram, sonra kayıp düşersen beni niye tutmadın diye küsersin." "Ya delisin sen," Ceyhun'un koluna yapışarak kıkırdadım. Onun yanındayken içimden farklı bir Zehra çıkıyordu. Ceyhun'da boşluğa bakıp bakıp sırıtıyordu. "Ceyhun niye boşluğa bakıp sırıtıyorsun korkutma beni." Çocuk aşkımdan deliriyor muydu acaba? "Ya iki dakika romantik bırakmıyorsun be Zehram! Almışım çilek kızı koluma, bir de çilekli sıcak çikolatam var daha ne olsun yani neden gülümsemeyeyim?" "Yok ya ne kızıyorsun gülümse tabi," Sonra ikimizde kendimizi tutamayıp yine gülme krizine girdik. Bu kez Ceyhun'un aptal aşık hallerini taklit ediyordum. Ceyhun'sa benim sinirli hallerimi sürekli kullandığım cümleleri taklit ediyordu. Daha önce böyle bir ilişkim olmasını hayal etmiş miydim bilmiyorum ama böylesi bana çok iyi gelmişti. "Vedat ve Efsun nerede sence?" "Onlar kesin yine ders çalışıyorlardır." "Bu ara sence de biraz fazla sık birlikte takılır olmadılar mı?" "Sende mi fark ettin?" "Tabi kızım bende kör değilim yani... Aşktan anlarız." "Vedat ve Efsun aşık mı sence?" Bu kez gözlerimi iri iri açan bendim. "Zehra gözlerini öyle bir açtın ki anime kızlarına benzedin." Ceyhun yanağımı bebek sever gibi sevdi. "Çok tatlısın," "Yaaa," "Ciddiyim," "Sende tatlısın." "Biliyorum," Sırıtmaktan ağzım ayrılmışken bir sesle kendime geldim. "Şu uyuz aşıklardan nefret ediyorum ya!" Yine edebiyat öğretmeniyle karşı karşıyaydım. "Ya evladım Zil çaldı duymadınız mı Allah aşkına?" "Kusurabakmayın hocam hemen giriyoruz." "E hadi çabuk olun bakalım!" Edebiyatçı bizi kış kışladığında biraz olsun rahatlamıştım. Eğer bu kadının diline düşseydik kurtulamazdık kolay kolay... Okul çıkışına kadar Anıl'ın eski ilişkisi Sude'nin hikayesi dokuzuncu sınıflar arasında çok hızlı bir şekilde yayılmış ve Anıl birden umursamaz, ürkütücü ama bir o kadar da yakışıklı bir playboy muamelesi görmeye başlamıştı. Eskiden bir kız dönüp bakıyorsa şimdi onu birden Anıl'a bakmadan geçmiyordu. Hatta on ikinci sınıflarla dolu olan koridor bir anda bizden yaşça küçük kızlarla dolup tasmaya başlamıştı. "Ulan Zehra ulan Zehra! Hayatım değişti ve bunu sen başardın!" Anıl çantasını sırtına takmış çılgın çılgın kahkahalar atıyordu. Buna inanamıyordum! Bu kızlar manyaktı! Kesin hepsi Wattpad erkeğine takıntılıydı! "Sana ilk başta çok kızmıştım ama meğer beni düşündüğün için yapmışsın. Kızlar umursamaz erkeklere bayılıyor abi..." "Durduk yere başımıza ünlü oldu kafayı yiyeceğim şimdi ya..." Anıl yanımdan uzaklaşırken ben daha ne olduğunu anlamadan Efsunun cırtlak sesi kulaklarımda yankılandı. "Kanka bırak şimdi Anıl'ı falan... Okul çıkışında büyük kar topu savaşı yapılacak. Çantaları bir banka bırakalım da bizde katılalım." Ceyhun ne ara yanımdan gitmişti ve Efsun ne ara gelmişti anlamamıştım! "Ceyhun nereye kayboldu peki?" "Vedat'a eldiven bulmaya çalışıyorlar birazdan gelirler." Efsun'la beraber bahçeye indiğimizde kar topu savaşı çoktan başlamıştı. "Dikkat et," dedi Efsun çantasını bir köşeye fırlatırken bazı pislikler içine taş koyup atıyor." "Tamam!" Yerden eğilip bir parça kar aldım ve sıkı bir kar topu haline getirip daha Efsun beresini saçlarına geçiremeden fırlattım. Sırtına değen kar topunun etkisiyle çığlık atıp bana döndü. "Beni sırtımdan vurdun hainsin kızım sen!" Efsun gülerek üstüme atıldı ve ikimizi birden kara gömdü. "Sende ne güç varmış Efsun!" "Tabi var kızım tekvando kursuna gittim yıllarca..." "Hadi canım!" Efsun üstümden kalkıp kendini yanıma bıraktı. "Hadi biz de hücum edelim." Tekrar ayaklanıp üstümüzdeki karları silkeleyip biraz daha kar topu almak için yere edildiğim sırada kulağıma hızla çarpan kar topunun etkisiyle dik duramayıp tekrar kara gömüldüm. "Allah cezanı versin Vedat o nasıl bir atış!" "Hırslıyım derken tek derslerden bahsettiğimi düşünmediniz herhalde!" Vedat pis pis gülüyordu. "Zehra gel kar meleği yapalım," Hülyalı bir ses tonuyla Ceyhun'a doğru atıldım. Henüz ayak basılmayan yerlere gidip kar topu savaşından uzaklaştık. Göz ucuyla Vedat ve Efsun'un insanlara ardı ardına kar topu fırlattığını izleyebiliyorduk. Ceyhun arka arkaya fotoğraflarımızı çekip durmuştu. Yaptığımız kar meleğinin, saçlarımızda karlar varken ve yüzümüz soğuktan kıpkırmızı olmuşken oluşan o tatlı görüntünün, hatta benim için biraz utanç verici olan ama ileride baktığımda kesinlikle güleceğim kafamın karlara saplantığı o görüntünün fotoğrafını bile çekmişti. Birazda Vedat ve Efsunun yanına gidip fotoğraf çektirmek istediğimiz için yürümeye başladık. Yürürken ben trip atıyordum çünkü kız olmak bunu gerektiriyordu. "Kankaaaa gel şu kardan adama bakkk!" "Oha sende benim gördüğümü gördün mü?" "Hadi savaşa katılacak olanlar karşı tarafa geçsinler. En fazla elli kişi olun. Bizim takım tamam." Kimileri anında bahçeden uzaklaşırken ben çılgınlar gibi karşı taraf olmak için koşuyordum. Böyle bir eğlenceyi asla kaçıramazdım. Sonunda sayılar kabaca eşitlendiğinde beden hocasının çaldığı düdükle birlikte savaş başladı. Çılgınlar gibi bağırarak yaptığım kar toplarını fırlatıyordum. Bizim takım oldukça iyiydi. O kadar seri saldırıyorduk ki karşı takımdan bazıları kaçmaya başlamıştı. "Ulan şimdi yedim seni çilek adam!" Vedat koca kollarını ve ayaklarını hızlıca hareket ettirip çilek adamı hedef alarak kar topunu fırlattı. Tam isabetti! Derken karşı takıma çok yaklaştığımız için korkunç bir karmaşanın ortasında kalmıştık. Hem bizim takımdan gelen kar topları hemde karşı takımın attığı kar topları, hepsi ister istemez bize geliyordu. "Lan siz niye geldiniz?" "Kaçmamız lazımmm!" Diye bağırdım ama sanki birden bire her iki takımında hedefi biz olmuştuk. Artık herkes bizi yıkmaya çalışıyordu. "Asla pes edemem!" Herkes kaçtığımızı sanıyordu ama aslında biz saldırıyorduk. Her iki takımda okulun iki ucundaydı ve tepelerinde ağaçlar vardı. Ben Ceyhunu korurken o ağaca çıkacak ve ağacı sallayıp biriken bütün karı kalabalığın üzerine dökecekti. Efsunla Vedatta aynı şeyi yapıyorlardı. Efsun Vedatı korurken onun ağaca tırmandığını görebiliyordum ama bu çocuğun hırsı ağaçtan bile büyüktü. Bu kadar soğuk havada ağacın en tepesine kadar tırmanmıştı. Olduğu yerde bir kaç kere zıpladı ve bütün karları kalabalığın üzerine akıttı! Gerçekten herkes kaçmıştı. "Vedat insene aşağı!" Vedat gururla gülümsüyordu. "Hadi dikkat et in aşağı!" Önce derin bir sessizlik oldu daha sonra da büyük bir bağırış koptu. "Kim lan o? Düşene tekme atılmaz!" Ceyhun ayağa kalkmış etrafına bakıyordu ama kimin attığını anlamak imkansızdı. Kimisi bizi izlerken kimileri kendi işine bakıyordu. Bana denk gelen kartopunu üzerimden silkelerken ayaklarımın dibine düşmüş bir kutu olduğunu gördüm. Elime alıp içini açtım ve içinde ışıldayan kolyeyi görünce gözlerim iri iri açıldı. "Bunu sana almıştım ama nasıl vereceğimi bilemiyordum. Kar topu savaşı işime yaradı. Ayrıca senden yediğim her bir darbe aşkıma eklendi! Güle güle kullan -T" Kutuyu cebime tıkıştırırken kalbimin sıkıştığını hissettim! |
0% |