Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@mervesenahikayeler

Selam aşkuşlarımız😘
Yeni bölüm geldiiiii! Bu bölüm biz çok eğlendik umarız siz de eğlenirsiniz💜

İnstagram
Ev_cini_miri
&
delisidoluu 🌟
İyi okumalar🌸🫶

 

"Vedat, oğlum olacak iş miydi bu?" Vedat'ın annesi yanı başımızda dikiliyor, ağlamaklı bir sesle yakınıyordu.

Vedat'ın durumu sandığımızdan da kötüydü. Ayak bileği kırılmıştı ve platin taktırıp küçük bir ameliyat olması gerektiğini söylemişlerdi. Ameliyat ertesi gündü ve o gece Vedat hastanede kalacaktı. Bu duruma karşılık içimizde en sakin duran kişi yine Vedat'tı. Uzamış saçlarını gözünün önünden çekmek için Efsun'un tavşanlı bandanasını kafasına geçirmiş, benim getirdiğim çilekli sütü içip Noodle yiyordu.

Tamam, tamam, kabul! Hepimiz midesisiz!

"Neyseki hastane yatağı evdekinden rahatmış," dedi annesine karşılık olarak. Hepimiz onun bu halini şaşkınlıkla izliyorduk. Bildiğimiz Vedat normalde ağlar, bağıra çağıra sınavı kaybedeceğini haykırır. Hayatından nefret ederdi ama şu an Vedat'ın olumlamalarını dinlemekle uğraşıyorduk.

"Peki ya sınav ne olacak?" Ceyhun'un saf saf sorduğu soru Efsun'la benim nefesimi tutmama yetmişti.
Ah Ceyhun, çilekli sütüm neden böyle konulara dalıyordu ki? İçimdeki Zehra bu kez Ceyhun'u sarsıp kendine getirmek istiyordu ama ona kıyamazdım.

"Bir ay evde kalmam gerekiyor ama önemli değil zaten iki hafta sonra yarı tatil var kalan iki hafta da... sınavları hallederiz bir şekilde demiş okul yönetimi. Bende bu sayede evde bol bol ders çalışırım."

"Bir ay seni göremeyecek miyiz yani?"

"Olur mu kızım?" Bu kez araya giren Vedat'ın annesi Neşe Teyze oldu.

"Siz her okul çıkışında gelin, ben size ballı kek yaparım. Ders çalışırken yersiniz. Vedat'ı yalnız bırakmayın."

"Anne öyle bir anlattın ki kendimi şu an ince hastalığa yakalanıp müştemilatta unutulan Beşir gibi çaresiz hissediyorum."

"Beşir kimdi ya?" Efsun'un yine kafası karışmıştı.

"Aşkı Memnu Efsun!"

Ceyhun'la aynı anda bağırmıştık.

"Ya hadi Edebiyattan anladığın yokta dizide mi izlemedin?"

"Sanki sınavda Aşkı Memnu gibi basit bir şeyi sorarlar ya!"

"Geçen yıl sordular Efsun,"

"Aynen öyle senin gibi saflar tuzağa direk atlayıp eleniyor."

"Ya iyi de ben sayısalcıyım yanlış hatırlamıyorsam siz de öyle!" Efsun iki kolunu birbirine bağlayıp sinirle havayı soludu.

"Efsuncuğum arkadaşınla hasta yatağında kavga mı edeceksin kızım? Hadi artık toparlan daha fazla kalabalık etmeyelim."

Efsun'un annesi konuşunca hepimiz toparlanıp Vedat'a veda ettik. Saat epey geç olmuştu. Kapıdan çıkarken Vedat seslendi:

"Çocuklar! Sakın beni unutmayın, derste önemli bir şey olursa da hemen arayın. He bir de Zehraa! Senden son bir isteğim olacak."

"O ne ya öyle ölüyormuşsun gibi?"

"Bırak şimdi bunları! O Çilek adamı son deneme sınavında yen. Hatta yenebiliyorsa Efsun'da yapsın. Son zamanlarda çok ilerleme kaydetti zaten."

Efsun derken Vedat'ın sesi yumuşamış mıydı, bana mı öyle geliyordu?

"Tamam tamam," dedim güven veren bir ses tonuyla "söz veriyorum!"

Ertesi gün okul tatildi. Normalde fizik ve kimya sınavlarımız vardı ama kar çok fazla yağdığı için Balıkesir genelinde okullar tatil edilmişti.

Babam hastane nöbetinden gelip önce beni sonra da Efsun'u alıp Vedat'ın yanına götürmeye çalışıyordu. Yollar fazla kaygan, kalabalık ve trafik tıkalıydı.

"Balıkesir'den nefret ediyorum! Ankara'da olsa çoktan yollar açılmıştı."

"Kızım Ankara başkent, hem çok büyük hem de ana yollar illaki açılmak zorunda. Orada da sen bir ara yola girdiğinde bak bakalım kara saplanıyor musun saplanmıyor musun?"

"Bende onu diyorum ya küçücük şehirde altı üstü iki kar küreme makinesi olsa bu iş hallolur."

"Zehra ne demek Ankara'yı daha çok seviyorum ya!" Efsun babamı bile takmadan cırlayabiliyordu.

"Baba tarafın Balıkesir'li, anne tarafında öyle... Ankara ne alaka yani?"

"Bunun da memleket sevdası tuttu durduk yere. Efsun ben Ankara'da doğup büyüdüm ne yapayım seviyorum işte."

"Allah bilir oradaki arkadaşlarını da seviyorsundur."

"Sev- yok yok sevmiyorum. Benim en yakın, birtanecik arkadaşım sensin. Oldu mu?"

"Olmadı, daha inandırıcı ol."

"Vay be! İkiniz ne güzel arkadaş olmuşsunuz. Bana çocukluğumu hatırlattınız. Biz tabi o zamanlar köydeyiz. Babam biraz hastalanmış. İneklere kim bakacak diye kara kara düşünüyoruz..."

"Baba Allah Aşkına drama bağlama bak lütfen o ses tonuyla bana ineklere yem vermeyi unuttuğun o hikayeyi anlatma..."

"Ne?!

"Evet Efsun, dedem inekleri babama emanet etmiş. Babamında kendi gibi bir arkadaşı varmış güya çok eğlendiği. İşte bu iki arkadaş bir ahır dolusu ineği otlatmayı unutmuşlar hem de bir hafta kadar ama tabi ben unuttuklarını değil umursamaz olduklarını düşünüyorum."

"Ay! Öldüler mi yoksa?"

"Bir kaçı," diye homurdandı Babam. Efsun şoka girdiği için yolculuğun kalanı sessiz geçti. Ah Efsun Ah, bu trajikomik hikayelere ne kadar maruz kaldığımı bir bilseydin... Zehra niye deli dolu ve çılgın demezdin.

Hastane odasına girdiğimizde odada sadece Ceyhun değil sınıftan bir kaç kişinin daha olduğunu gördük. Anıl, Oğulcan, Seda ve Aykut.

Anıl beni görünce kırk yıllık dostunu görmüş gibi koşarak sarılmaya kalkıştı.

"Lan ne oluyor sevgilim var oğlum benim!"

Bu sözlerime herkes güldü. Ceyhun'da gülünce rahatlamıştım. "Senin sayende bir değil beş sevgilim oldu be Zehra daha ne olsun? Bu çiçekleri sana aldım." Vedat'ın yanı başında duran kocaman çelenki görünce kahkahalara boğuldum. Aykut dayanamayıp araya girdi "Lan gerizekalı biz bu çelenk için bütün sınıftan para topladık."

Üstünde kocaman "Geçmiş olsun Vedat!" Yazılı çelenke bakıp sırıttım.

"Anıl sen yalan falan da söyleyemiyorsun bu kızlar sana nasıl inanıyor yahu?"

"Eh, inanmak istiyorlar da diyebiliriz Zehra. Çünkü yakışıklılığım ve cazibem her şeyin üstünü kapatıyor."

Herkes yine kahkaha attı.

"Evet, gençler biraz odayı bosaltmamız gerekiyor çünkü arkadaşınızı ameliyatına hazırlayacağız."

"Vedat sakın korkma kuşum anlıyor musun korkma!" Neşe Teyze neredeyse aglayacaktı.

"Abartma anne ya! Ama sakın ben ameliyattan çıkınca odaya kimseyi alma bak sana yalvarıyorum."

"Sen merak etme yakışıklı oğlum!"
Efsun pis pis sırıtıp Vedat'a dil çıkardı.

"Ameliyathaneden çıkıp odana girene kadar seni kayda alacağım. Bu zevki sonuna kadar yaşamak istiyorum."

"Olamaz ya ahhh!"
Vedat sinirle yatağı tekmelediğinde kırık bacağını unutmuştu.

"Sen merak etme yakışıklı biz odana kimseyi koymayız." Hemşire Vedat'a göz kırptı. Sonra kulağına doğru eğilip bir şeyler fısıldadı. Vedat gözlerini ayırıp dondu ve öksürük krizine girdi.

"Hemşire ablacım sussan iyi olur!" Hemşire kıkırdadı. Efsun bana doğru eğilip "Sence ne söyledi?" Diye sordu hasetle.

"Bilmiyorum," diye cevapladım "Ama Vedat kıpkırmızı kesildi."
Çok geçmeden bizi odanın dışına almışlardı. Ceyhun ve ben koridorda bir koltuğa çökmüştük. Ayakta duracak halim kalmamıştı. Başımı Ceyhun'un omzuna dayayıp gözlerimi kapattım.
"Şu hale bak," dedi Ceyhun "Aramızda sınava en takıntılı olan kişi Vedat'tı. Planındaki ufacık bir aksama bile moralini yerle bir ediyordu ama şimdi? Bacağı kırık ve en az kırk gün yatmak zorunda. İster istemez bu onun çalışmalarını etkileyecek."

"Biz ona elimizden geldiğince yardım ederiz," dedim "Anca beraber kanca beraber demedik mi zaten?"

"Orası öyle ama Vedat daha olayın şokunu atlatamadı gibi geliyor bana... Asıl şov ameliyattan sonra başlayacak. İzle ve gör."

"Efsun'a bak nasıl da endişeli!"

"Yoo," dedi Ceyhun "Aykut ve Seda var yanında. Kahkaha mı attı o az önce?"

"Dalga geçiyorum zaten. Efsun bir bakmışsın çok duygusal bir bakmışsın umursamaz ama bence Vedat'ı çok seviyor."

"Bence bu aşkın mimarı sensin Zehra'm... Referansın da bizim aşkımız. Efsun'la Vedat bize kesin çok özeniyorlar."
"Eh bizim gibi cesurca aşkını ilan eden aşıklar bulmak zor tabi özenirler."
İkimizde kıkırdadık.

Ceyhun üşümüş ellerimi kendi avuçlarına hapsetti.

"Biliyor musun Zehra'm bence biz hiç ayrılmayacağız."

"Üniversite'de başka şehirlerde olsak bile mi?"

"Evet."

"Ya başkasına aşık olursak?"

"Ben olmam ama sen olursan da... üf olmazsın değil mi Zehra?"

"Noldu hemen Zehram bitti Zehra mı başladı?"

"Hayır ondan değil ama kahrolurum bil yani..."

"Ceyhun beni şu an manipülasyonla alt etmeye kalkıyorsun yemezler..."

"Ya Zehram sende hiç mi vicdan yok!" Ceyhun bunu söyler söylemez bir melodi tutturmaya başlamıştı "Dünyanın en güzel kızı... Hem kalpsiz hem kalp hırsızı..."

Duygusal bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu.

"Ah be Ceyhun yengeç burcu sevgilim benim..."

"Cevabın bu mu şimdi Zehra?"

Gerçekten sinir olmuştu ama sinirlenince gözleri yusyuvarlak olup parlıyordu ve bu durum çok hoşuma gidiyordu.

"Ne var yani! Yengeç burcu değil misin?"

Ceyhun bir müddet bekledi.

"Lanet olsun," diye mırıldandı "Nereden bildin?"

"Duygusalsın, aşıksın, drama yapmaya bayılırsın..."

"Sen ne burcusun?"

"Yay burcuyum ayrıca yükselenim başak ve ay burcum oğlak yani kelimenin tam anlamıyla bittin!"

Ceyhun hemen telefonuna sarılıp burçları araştırmaya başladı.

"Ay burcu ne demek ya?"

Aykut koridorun diğer ucundan atıldı "Kızların erkeklere işkence etmek için bulduğu saçma sapan bir şey fazla şey etme kanka..."

Boş kahve bardağını Aykut'a fırlattım ama hedefi tutturamadım ve bardak yuvarlanarak bir çift hastane terliğinin önünde durdu. Başımı yukarı kaldırarak bardağın kimin önünde durduğunu anlamaya çalıştım.

"Vay anam babam vay sen buralara nerden geldin?" Ben konuşmayı unutunca Efsun mırıldanmıştı. Karşımızda bir doksanlık boyuyla Yunan Tanrılarını aratmayacak kadar yakışıklı olan orta yaş bir doktor duruyordu.
Doktor eğilerek bardağı yerden aldı. Utancımdan kıpkırmızı kesilmiştim.

"Iııı onu ben alayım!" Diyerek yerden fırladım. Bir yandan da açıklama yapmaya çalışıyordum "Aslında onu koridora değil Aykut'a fırlatıyordum çünkü sinirlendim ama fırlattıktan sonra hemen çöpe atacaktım."

Doktor kısa alaylı bit kahkaha attı.

"Sakin ol, sadece doktorum ahlak polisi değil ve evet doktorlarda hata yapar."

"Efendim?"

"Yani diyorum ki insanlar bizi gözlerinde çok büyütüyor. Bizde insanız bu kadar çekinmeyin ayrıca lise çağında eğlenmenin tadı nasıldır bilirim."

"Kızmadınız mı yani?"

Ela gözleri neşeyle parladığında bütün kızların iç çektiğini duymuştum.

"Tabiki hayır yahu! Siz Tıp okumak isteyen çocuğun arkadaşlarısınız değil mi?"

"Evet," hepimiz bir ağızdan bağırmıştık. Hepimiz derken sadece kızlar. Çünkü oğlanlar bir köşeye toplanmış karizmatik doktordan nefret eder gibi bakıyorlardı.

"Arkadaşınıza söylemeyin ama bence tıp yerine başka bir şey tercih etmeli..."

"Neden?"

Efsun çok ciddi bir ifadeyle kulak kabartmış doktoru dinliyordu.

"Fark ettiniz mi bilmiyorum ama arkadaşınız kan görmeye pek dayanıklı değil. Ameliyathanede de panik atak geçirdi. Narkozu kuvvetli vermemize rağmen üç kez ayıldı."

"Ben hiç fark etmemiştim." Efsun ağzı açık bir şekilde kalakalmıştı.

"Peki durumu nasıl? Narkozun etkisi hemen geçer mi?"

"Ameliyat basit zaten çocuklar korkmayın... birazdan çıkar arkadaşınız!"

"Ne çocuk mu? İyi de biz çocuk değiliz abi..."

Yine konuşkan Zehra modum açılmıştı ki Efsun karnıma dirsek atınca susmak zorunda kaldım.

"Neyse geçmiş olsun bakalım."

Doktor yanımızdan uzaklaşırken Ceyhun dibime girmişti.

"Ne oldu Zehra, doktor çocuk deyince bir afralar bi tafralar..."

"Buna ne oldu be? Hop Ceyhun iyi misin kanka?"

"Hiç bu kadar iyi olmamıştım. Yükselen burcum akrepmiş. Akrepler kıskanç olurmuş."

"Kanka sen burcuna göre karakter mi yarattın?"

"Hayır içimde var olan güç yeni ortaya çıktı."

"Ceyhun çilekli sütüm saçmalamaya başladın şu an!"

"Hayır Zehra o doktorla bir daha konuşma. Bak kıskanıyorum diyorum."

"Ya Allah cezamı verseydi de şu burç mevzusunu açmasaydım. Sen konuyu tamamen yanlış anla-"

"Aaaaaa Vedat geliyor!" Anıl bağırıyordu. Vedat bir sedyenin üstünde yarı baygın bir şekilde yatarak geliyordu. Onu korumaya söz veren Hemşire de başındaydı.

"Beni kimse görmesin, görmesin lütfen...."

"Burada bizden başkası yok tatlım." Hemşire tatlı ve sakin bir ses tonuyla Vedat'ı teskin etmeye çalışıyordu.

"Lütfen ağzımı kapatın... konuşmak istemedim..."

"Vedatçığım konuşmaya halin yok zaten, sakin ol annem..." Neşe Teyze de sedyenin diğer tarafından tutmuş kosturuyordu.

"Oğlumun abisi de geldi Hemşire ablası o da az sonra burada olur. Amerika'lardan uçtu yavrum. Görsen pek bir yakışıklı!"

Vedat, abisinin adını duyunca ağza alınmayacak küfürler etmeye başladı. O saatten sonrası tam bir karmaşaydı. Neşe Teyze bir yandan Vedat'ı sakinleştirmeye çalışıp diğer yandan Hemşireye rezil olmamak için açıklamalar yapıyordu.

"Aslında abisinin çok sever. İkisi de başarılı, yakışıklı evlatlarım benim ama kedi köpek gibiler. Eh kardeş işte naparsın. Sen birde Tansel'le tanış. Amerika'da bir seviliyor bir seviliyor sorma. NATO zirvesinde cumhurbaşkanının özel tercümanlığını yaptı hatta Merkel kıskanmış çocuğumu... Sen Amerika'yı bırak bize gel demişler de o da..."

"Neşe Teyze!" Hep bir ağızdan yine bağırmıştık çünkü Tansel Abi kapıda dikilmiş alaylı bir şekilde annesini izliyordu. Üstüne Balıkesir'in soğuğuna pekte uymayan siyah bir şort ve kot bir ceket vardı.

"Oğlum! Bu ne hal böyle çıplak çıplak geziyorsun yavrum!"

"Sana da selam anne!"

Efsun kulağıma eğilip "Vedat'a ne kadar da benziyor," diye mırıldandı. Benziyordu benzemesine hatta fazlasıyla benziyorlardı. Tansel Abi'de tıpkı Vedat gibi siyah saçlı beyaz tenliydi. Gözleri hafif çekikti. Çok hoş bir gülüşü ve upuzun boyuyla yeni big boy belliydi benim açımdan. Tansel Abi'nin rahat ve havalı tavırları Hemşireyi bile kızartmıştı.

"Hanginiz kardeşimin sevgilisisiniz?" Kimseden ses çıkmadı ama Efsun kısa çaplı bir öksürük krizine girince Tansel Abi zafer kazanmış bir gülümsemeyle Efsun'a dönüp elini uzattı.

"A-ha! Kendini ele verdin."

Vedat hala bir an susup bir an sonra Tansel'e sayıp sövmeye devam ediyordu.

"Hayır ya ne alaka!" Efsun yine çırlamıştı.

"Diyorsun? Peki o halde soralım Vedat'a!"

"Vedat, kardeşim..."

Vedat gözlerini hafifçe araladı önce bir kaç küfür savurdu ama daha sonra yine başı yana düştü ve kusmaya başladı. Ceyhun yanıma gelip elleriyle gözlerimi kapattı. Bu hareketi ona minnettar olmam için yeterde artadı bile.
Benim kurtarıcı meleğim!

"Evet kustuysan devam edebiliriz." Tansel Abi Vedat'ı baştan çıkarır gibi kısık sesle konuşuyordu. Ayrıca tıpkı Vedat gibi cilveliydi. Arada öyle çapkın bakışlar atıyordu ki tüm kızların ve tabii ki hemşirenin aklını alıyordu.

"Kime aşıksın kardeşim? Geçen gün görüntülü aradığımda hani bir şeyler dedin ya neydi o cümle hadi yine söyle canım,"

Vedat'ın gözleri boş boş bakıyordu. Sanki bulutların üzerinde gibiydi!

"Kim lan o babam mı geldi? Babağğğğğ!" Vedat deli gibi bağırırken herkes gülmeye başladı.
"Ne babası lan hıyar herif! Abin ben abin! Hadi söyle abisinin canı, kime aşıksın? Söyle ki geçen bana yaptığın alçaklığın intikamını almış olayım!"

Tansel Abi ne derse desin söylenenler Vedatın bir kulağından girip ötesinden çıkıyor gibiydi. Üstelik onu korumaya söz veren Hemşire hiç birimizi odadan çıkarmamıştı. Tansel Abi hastanede gözüktüğü andan itibaren herkesin gözü ondaydı.

Vedat ağzını açıp konuşmaya başlayınca telaşlanmıştım. Kimse sınıf arkadaşlarının önünde böylesine rezil olmak istemezdi. Özellikle de Vedat!

"Abi ben onu sev-" Vedat romantik romantik sırıtıp konuşurken bir şey yaşandı. Ben Zehra! Süperwoman olup Vedat'ın üstüne uçup elimle ağzını kapatıp olabildiğince bağırmıştım. Sonuçta herkes şok olmuş, Hemşire bir rüyadan uyanır gibi kendine gelmiş ve bizi odadan kışkışlamıştı. Odadan çıktığımızda belli etmemeye çalışsalar da hem Efsun hem de Tansel Abi hayal kırıklığına uğramıştı. Tansel Abi Vedat'ı rezil edemediği için heyecanını kaybetmişti ama Efsun... sanırım birileri gerçekten aşıktı. Ve bundan sonraki ilk planım onların bunu itiraf etmesini sağlamak olacaktı. Tabi ikisi de ayıkken...

İçimdeki küçük Zehra ayaklandı ve ellerini heyecanla birbirine vurarak yerinde zıplamaya başladı.
"O halde planlar yapılsın bakalım! Ordular ilk hedefimiz AŞK!"

Loading...
0%