Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19. Bölüm

@mervesenahikayeler

AŞKLARIMMM 🍓
YENİ BÖLÜMDEN HELLOOOOO 😎
Bol bol yorum yapın kitap hediyesini kaçırmayın 🤤🤤🤤🤤
Aranızdan birini yorumlardan seçip ona kitap hediye ediyoruz, biliyorsunuz ❤️
Yeni bölüm iki gün içinde geliyor ❤️
Keyifli okumalar 🌸
Sizi seviyoruz 🍓🍓🍓🍓🍓🍓


Ceyhun'dan ayrılınca pardon pardon, o benden ayrılınca kafama dank eden bazı şeyler oldu.

Madde 1; Sınav yılımda Ankara'dan taşınıp Balıkesir'e yerleşmiştik.
Madde 2; Şu anda kendimi buraya ait hissetmiyordum.
Madde 3; Ceyhun'a hala çok fena aşıktım.
Madde 4; Ceyhun'la ayrılmıştık.
Madde 5; Ceyhunla ayrılmamıştık Ceyhun beni terk etmişti.
Madde 6; Ceyhun...
Madde 7; Cey...

"Zehra iyi misin kuşum? Vedat, gel de yardımcı ol kızın kolundan tut."
Efsun koluma dokununca irkildim.
"Merak etme kanka anlayacak hatasını o şerefsiz!"

"Ne?! Şerefsiz mi? Cmon ama Efsun! Kendine gel, Ceyhun bizim dört yıllık arkadaşımız Zehra'yı sadece dört aydır tanıyoruz." Vedat konuşmaya başlayınca Efsun kolumu bırakıp Vedat'a doğru uçarcasına koşup koltuk değneklerini hedef alarak tekmeler savurdu.

"Var ya şimdi senin kolunu kanadını kırarım sürüne sürüne yol alırsın haberin olsun. Ceyhun gereksiz trip yapıp kızı üzsün, bir de senin gibi bir öküz çıkıp konuşsun! Olacak iş değil."
"Kız dursana deli! Hem haksız olan Zehra tamam mı? Madem mektup alıyorsun bize niye söylemiyorsun?"

Gözlerim dolu dolu Vedat'a bir cevap bulabilmek için çabalıyordum ama aklıma kendimi savunmak için hiç neden gelmedi. Okul bahçesinde sadece bizim grup kalmış sanıyordum ama sınıfın neredeyse tamamı hala etrafımızdaydı.

Kızlar tek tek arkama geçip Vedat'a diş bileyerek bakmaya başladılar.

"Zehra'nın ne suçu var ha?" Diye bağırdı Zeynep ağzında evirip çevirdiği sakızını patlatarak.

"Aynen öyle," dedi Selin saçlarını geriye atarken "Bir kızın her zaman birden fazla flörtü olabilir. Yani bizi tek bir erkek beğenecek diye bir şey yok. Bana da günde on tane mesaj geliyor benim suçum mu? Güzel olmak suçsa hemen şimdi vur beni Vedat!" Selin Vedat'ın kollarına aniden kendini bırakıp baygın taklidi yapınca Vedat yine değneklerini unutup kollarını Selin'i tutmak için kaldırdı. Tam tekrar dengesini kaybediyordu ki Kenan ve Anıl imdadına yetişip tuttular.

"Eziğin biri mektup gönderdi diye tabi ki Zehra'nın suçu yok," dedi Anıl bana doğru gülümseyerek "Böyle güzel kıza tabi yazılır, lan hani yengemiz olmasa bizde karalardık bir şeyler ama Ceyhun kardeşim elini çabuk tuttu..."

"Yuh lan yavaş gel," dedi Kenan "Ceyhun bunu duyarsa haftasonu halı sahada canını yakar. Herif zaten Polat Alemdar triplerinde geziyor. Saatli bombadır şimdi o!"

"Tamam tamam," dedi Vedat "Kısa kesin! Bari pizza yemeye gidelim de şu kırık bacağımla evden çıktığım bir işe yarasın."

"Gerçekten öküzsün Vedat! Az önce neler oldu ama sen hala midenin derdindesin!"
"Efsun bak adamın asabını bozma vallahi ağzıma geleni sayarım sana. Ne yapalım abi ergenler aşk kavgasına tutulduysa. Kim öldü abi kim öldü???"
Efsun tam cevap verecekti ki araya girdim çünkü çok sıkılmıştım.
"Ben yemem," dedim buz gibi bir sesle "Siz gidin!"

Vedat seke seke iki hamlede yanıma geldi "Tamam sana birazcık kızgınım ama sanırım deneme sınavında birinci olduğun ve yüzümü o çilek kafaya karşı eğmediğin için affedildin."

"Asıl affetmesi gereken Zehra," dedi Efsun sinirle "Kızı iki dakikada sattın."

"Oğlum bak bizim en yakın arkadaşımız Ceyhunumuz derbeder halde burayı terk etmiş ben yine de Zehra'nın yanında kalmışım yetmez mi?"

"Abi bacağın kırık diye gitmedin şimdi artistlik yapma!" Dedi Oğulcan kıkırdayarak. Sonra bütün gurup aynı anda kahkaha atmaya başladı. Her eve gitmeye çalıştığımda yakamdan tutup çekiştirmeye çalışan arkadaşlarım yüzünden eve gidemeyip pizzacının yolunu tuttum ama aklımda sadece tek bir isim ve tek bir soru vardı.

"Ceyhun şu anda nerede ve ne yapıyor?"
Bunu öğrenmenin artık bir yolu yoktu.

Pizzacıya geldiğimizde öğleni birazcık geçiyordu. Okula pek uzak olmayan, kocaman bir restorandı burası. Upuzun bir masaya neredeyse on beş kişi oturmuştuk. Restoranın boydan boya olan camlarından dallarında tek bir yaprak olmayan ağaçların oluşturduğu manzarayı izleyebiliyordum. Biz Pizzacıya adım attığımız an dışarıda da yağmur çiselemeye başlamıştı. Garson yanımıza gelip ne istediğimizi sorduğunda bir curcuna başlamıştı.

"Abi bize bir büyük sucuklu!" Dedi Anıl. Mert ve kendini göstererek sordu " Doyarız değil mi kanka?"

"Ben Alaturka klasik alayım abi!"
"Ayyy Selin! Çikolatalı pizza varmış baksana!" Beyza çığlık çığlığa bağırınca garson dayanamadı ve güldü.

"O ne be?" Dedi Evren kaba bir şekilde "Nutellayı sıcak ekmeğe sür de ye! Aynı şey."

"Sen sus bence."

Beyza ve Selin çikolatalıda karar kıldılar. Efsun menüyü önüme doğru tutsa da bakmayıp burnumu kıvırınca " O halde bizde Vejeteryan pizza alalım. Brokoli,ıspanak,mantar,mozarella... hmm güzelmiş değilmiş Zehroş!" Yine omzumu silkip dalgın dalgın yağmuru seyretmeye devam ettim.

Gerçekten beynim bulanmıştı. İçimde ki hevesi arıyordum ama bulamıyordum. Sanki gidip bir yerlere saklanmıştı. Ayrıca küçük şeytan Zehrada yoktu. Nerelere kaybolmuştu?

Ulan cidden içimde ölen biri vardı be...

"Yemin ederim çok ilginçsin Efsun. Sen Vejeteryan değilsin ki? Sırf artistlik olsun diye gittin otlu pizza aldın. Onu yiyeceğine direkt git çimenlere dal daha iyi!"

"Vedat bıktım senden artık. Saygısız! Sanane benim seçimlerimden. Yada insanlığın seçimlerinden! Madem bu kadar duygusuzsun git ineği çiğ çiğ ye o zaman! Ben sana vejeteryanım dedim mi? Demedim. Canım istedi yiyorum. Sırf pislik olsun diye bana saldırıyorsun. Normalde böyle değilsin ama konu ben olunca nedense daha da acımasızsın. Sevmiyorsan, hoşlanmıyorsan konuşma benimle!"
"Maşallah dil papuç kadar!"
"Aynen öyle. Ayrıca sanki sen benden farksızsın!"
"Öyle mi Efsun Hanım! Bir daha beraber bir yere gelmezsiniz olur biter."
"Aynen öyle." Diye tekrarladı Efsun herkes yine onlara kitlenmişti.

"Hem sen Ceyhun'a şerefsiz dedin!"
"Sen de Ceyhun'u savundun!"
"Hayır savunmadım!"
"Savundun!"
"Hayır savunmadım!"
"Savundun diyorsam savundun!"

"Sen Abdülhamit'i savundun!" Diye araya girip bağırdı Mert. Grup bir kez daha kahkahalara boğuldu.
Bizimkiler ve ben haricinde herkes gülüyordu ama bizim yüzümüz asıktı.

Küçük arkadaş grubumuz mahvolmuştu.

Sonra pizzalar geldi ve herkes kendi pizzasının tadını çıkarmaya başladı. Ben önümdeki dilimi yüz parçaya böldüm ama bir türlü yiyemedim. Pizzamın peyniri donduğunda bile hala Ceyhun'un hayal kırıklığıyla dolu yüzü aklımdan çıkmamıştı.

Zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım ne konuştuğumu, kime ne cevap verdiğimi bile hatırlamıyordum ama garson önüme, üzerinde mum yanan çikolatalı ve bol çilekli bir pizza bıraktığında afallayarak arkadaşlarıma baktım. Fırınlanmış çileğin kokusu buram buram etrafımı sardığında sabahtan beri akmayan göz yaşlarımı serbest bıraktım. Oysa sabah ne kadar mutluydum. Çileki bluzum, tokam, ve Ceyhun vardı hayatımda...

"Hadi ama gül biraz," dedi Efsun yanağımı şefkatle okşarken "Merak etme Ceyhun seninle ayrı kalmaya dayanamaz. Bak göreceksin akşamına mesaj atacak."
"Aynen,"dedi Vedat "Ağlama sakın, akşam abimi de alıp Ceyhun'u Fener'in maçını izlemeye götüreceğiz. Abim onu yumuşatır. Bir de Fener gol atarsa değme keyfine..."

"Tansel Abi'ye de rezil olacağız!" Dedim ve daha fazla ağlamaya başladım.

"Offf be Zehra! Ne rezilliği? Abim zamanında bir kız için çello kursuna bile gitti."

"Balıkesir'de Çello kursu mu var? Hemde beş altı yıl önce?"

"Burada da insan yaşıyor yani sen Ankara'da büyüdün diye neden bizi ezikliyorsun anlamadım?"

"Tamam tamam," dedim burnumu çekerek "Bir şey demedim."

Çilekli pizzayı arkadaşlarımla paylaşıp ayrılırken hepsine tek tek teşekkür ettim. Pizzadan bir ısırık alabilmiştim. Çileğin tadı yok gibiydi. Çikolatanın vardı. Ama çileğin yoktu. Resmen çileğin tadı yok olmuştu!

Kafenin kapısında bizi arabayla bekleyen Tansel Abiyi görünce şaşırdım. Arabanın camları kapalı olsa da içeride son ses dinlediği metal müzik her yerden duyuluyordu. Tansel Abi deri bir ceketin içine giydiği siyah Linkin Park tişörtü ve doksanlardan kalma gibi duran mavi kotuyla çok yakışıklı görünüyordu. Bir şeyden emindim. Vedat bir kaç yıl sonra çok dikkat çeken bir tip olacaktı.


Arabaya bindiğimizde "Eriyorum," dedi Efsun kıkırdayıp bana yan yan bakarak "Adam yakıyor resmen."
"Abime asılmayı kesin!" Dedi Vedat çığlık atar gibi. Sesi James Hetfield'ın gırtlağından gelen kuvvetli sesi bile bastırmıştı.
"Vedat akıllı ol ve müzik zevkimin içine etme."
"Zaten içine edilmiş bir zevk..." dedi Vedat başını cama yaslayarak "Metal müzik eşittir baş ağrısı..."

Tüm yol boyunca Vedat, Efsun ve Tansel abinin atışmaları ile geçmişti. Ara sıra bana da laf atıyorlardı ama sahte bir gülümseme ile geçiştirmeye çalışıyordum.

Canım gülmek, konuşmak, şakalaşmak, yemek yemek istemiyordu.
Telefonumun saatine baktım, Ceyhunla olan kavgamızdan sonra neredeyse beş saat geçmişti. Patlamak üzereydim. Artık yatağıma gömülerek doya doya ağlamalıydım. İyi bile dayanmıştım.

Nihayet bizim evin önüne deldiğimizde kısa bir veda edip hemen indim. Kimsenin acıma dolu bakışlarına katlanacak halim yoktu.

Cebimdeki anahtarla eve girdim ve sessizce odama kaçmaya çalışırken dedeme yakalandım.

"Vay benim aslan torunum gelmiş. Eee göster bakalım karneni." Elimde tuttuğum kağıdı olabildiğince normal gözükmeye çalışarak dedeme uzattım.

"Oooo belge de alınmış her zaman ki gibi. İşte benim akıllı kızım. Gel bakalım buraya şöyle güzel bir harçlığı hak ettin. Ama sakın annenlere söyleme sonra kızıyorlar."

Dedem cebinden bir tomar para çıkarıp avucuma sıkıştırdı. Nereden baksan beş yüz lira vardı. Sabah ki Zehra olsa göbek atardı ama içim bile kıpırdamamıştı.

"Teşekkürler dede" diyebildim sadece ve dönüp odama girdim.

Özellikle ağır davranıyordum çünkü dedem yüzümden bir terslik olduğunu anlayıp annemlerle dedikodumu yapacaktı. Çok geçmeden odama damlayarak beni yoklayacaklardı. Sahte gülümsememi yüzüme yerleştirdim. Kimseye dert anlatacak durumda değildim.

"Bebeğimmmmm!" Annem çığlık çığlığa yersiz bir enerji ile odama girdi.
"Kuzummmm iyi misin?" Bu da anneannemdi.

"Noldu kız?" Dedim iyi görünmeye çalışarak "ne bu baskın yapar gibi. İnsan girerken kapıyı çalar. Ya çıplak olsaydım! Hoş mu yani..."
"Ay şuna bak anne! Sanki yıllarca bezini biz değiştirmedik hanfendinin. Kız sen biz olmadan çişini yapamıyordun şimdi adam mı oldun?"
"Kıçımı yıkamaya bu kadar meraklıysan çağırayım istersen tuvalete girdiğimde küçük çocuklar gibi seni!"
"Bak nasıl cevaplar! Hem de anneye! Vallahi Allah çarpar adamı çarpar!"

Sessizce 'çarptı zaten' demekten kendimi alıkoyamadım.

"Hadi yemek yemeye"
"Ay yok anne siz yiyin. Ben iki tane pizza yedim. Biraz daha yersem sonu hastane olacak!"
"Ay kızım niye yiyorsun öyle pis yemekleri Allah aşkına! Ne güzel sana kuru fasulye yaptık. Sonra köfte patates de vardı!"
"Söz yarın yerim anneanne!" Dedim ve pijamalarımı dolaptan çıkardım.

Annem ve anneanneme iyi rol çekmiştim. Sonunda ikna olmuş gözüküyorlardı.

"Tamam o zaman tatlıya gelirsin yanımıza. Deden baklava almış."
"Tamamdır sultanım. Hadi siz şimdi gidin de ben ders çalışayım."
"Oyyyy!" Diye yanıma gelip yanaklarımı sıktılar "akıllı kızım benim. Hadi Allah zihin açıklığı versin yavrum"
Ve kapı kapandı.

Üzerimdekileri anında çıkardım ve yüzümdeki sahte gülümsemeyi silip gerçek ifadem olan acıyı yerleştirdim.

"Ulan iyice Bihter Ziyangile döndüm iyi mi!"

Pijamalarımı giydim ve kendimi yatağa adeta fırlattım.

"Ulan T seni bir elime geçirirsem varya ben sana yapacağımı biliyorum. Hayatımı mahvettin lan. Senin yüzünden zeytin gözlü yarimden oldum. Sanki bilirmiş gibi kıskandırdın da kıskandırdın. Ayarları bozuldu çocuğun!"

Telefonumu elime alıp ekranını aydınlattım. Hiç mesaj yoktu. Wattsap'a girip grubumuza tıkladım ve birkaç saniye boş boş gezdim.

Oradan da çıkıp müzik açmaya karar verdim. Aklıma gelen en acı şarkılar arabeskti. O yüzden Türklüğümün bana verdiği yetkiye dayanarak Müslüm babayı açtım ve o andan itibaren depresyona girmiş bulundum.

Vatana millete hayırlı olsun.
Bu sefer gerçekten başım beladadı hissediyordum.
Bu aşk acısı başıma bela olacaktı!

Loading...
0%