@mervesenahikayeler
|
"Arkadaşlar artık verin şu optikleri, iyice suyunu çıkardınız yani! Kimeee diyorum kızımmmm. Efsuncuğumm gerçekten sınavının iptalini isteteceksin bana yani!" Efsun apar topar kağıdı hocaya uzattı. Öğretmen Efsun"a kötü kötü baksada cevap vermedi. Yazık, kadının bizimle uğraşacak hali kalmamıştı. Bugün günlerden pazartesiydi ve bunun anlamı deneme sınavı günü demekti. On ikinci Sınıflar için haftada bir kere ki bu her pazartesi oluyordu, deneme sınavı yapıyorlardı. "Oğlum varya çok kötü geçti!" "Nasıl geçti?" "İyiiiiii!" Dedim omuzlarımı sallayıp Ceyhun'un yüzüne sırıtırken. Yanyana yürürken omuzlarımız birbirine değiyordu neredeyse. Daha doğrusu benim omzum onun koluna değiyordu ama olsun. "Valla biz Zehra ile ders çalışacaktık ama Geometrici derse girecekmiş. O yüzden bir şeyler yiyip sınıfa geri dönücez." Efsun kolunu omzuma atıp beni kendine çekince kıkırdadım. Kesinlikle kıskanç bir arkadaşa sahiptim. Ama bence çok tatlıydı. Tabii tadı kaçmadığı sürece! "Tamam o zaman bizde sizinle gelelim." Ben olur anlamında başımı sallarken Efsun oldukça sesli bir şekilde öfleyip duruyordu. "Anladık Efsun" dedim kulağına eğilip. "Kaan'dan hoşlanmadığını bu kadar belli etme. Daha geçen hafta aşkından ölmüyor muydun?" "Ne aşkı be! Şöyle bir flört edecektim ama beyefendinin burnu çok havada çıktı!" Kıkırdadım. "Noluyoooo?" "Ay Bismillah! Ne öyle geliyorsun aklımız gitti!" Dedim elim kalbimin üzerinde dururken. "Bak Ceyhuncuğum iki kızın arasında olan şey sadece onların arasında kalır. Aksi mümkün değildir!" "Sen bizim aramızda geçenleri Efsun'anlatıyorsun ama!" Dedi Ceyhun cilveli cilveli. 'Cilvesini yesinler, ay nasılda tatlıııı! Annesini bu çocuğu bizim için doğurmuş Zehraaamm' iç sesimin yine çenesi düşmüştü. "Bizim aramızda ne geçmiş bakalım?" Söyledikleri konusunda sonsuz kere haklıydı. Şu zamana kadar herhangi bir rehberlik öğretmeninin mantıklı davrandığını görmemiştim. Hocam kolum koptu desek bile ders programı hazırlayıp veriyordu! "Görüşürüz!" Dedim mecburen ve Efsun gitti. Ben başımı çevirdiğimde Ceyhun'la ikimiz tektik. "Kaan nerede?" "Gitti." "Nereye?" "Bilmem?" Güldüm. "Çocuğu kovaladın dimi?" "Günahımı alıyorsun Zehram!" "Zehram dedim" "Neden öyle diyorsun?" "Çünkü öyle hissediyorum. Ayrıca biz şey olmadık mı?" Gözlerimi kaçırdım. "Ney olmadık mı?" "Zorlama be Zehra!" Bu sefer sesli bir şekilde güldüm. "Tamam tamam. Şey olduk! Soran olursa öyle deriz. Ayrıca yüz yıl düşünsem senin utangaç birisi olacağın aklıma gelmezdi." "Herkese böyleyiz sanma!" Güldü. Ve o gülmesine rağmen benim yüzümde güller açtı. Yok arkadaş bugün çok romantik olmuştuk. Bana fazlaydı. Fazla romantiklikten hastanelik olursam anama babama nasıl hesap verecektim? "Hadi gidip bol sucuklu tost yiyelim! Yanında da biber turşusu." Elimle karnımı ovuşturdum. "Ciddi olmazsın!" Dedi konuyu değiştirme hızıma inanamayarak. "Eeee sende böyle birine şey oldun işte!" Dedikten sonra saçlarımı savurup kantine doğru ilerledim. Arkamdan gelip koluma girdi. Kantin,deneme sınavından çıkan on ikinci sınıflarla doluydu. Herkesin elinde kitapçık deli gibi soru karşılaştırıyorlardı. "Ay hiç çekemem, yemin ederim artık şu sınav muhabbetinden bıktım." "Daha dur be kızım n'aptın?" Dedi Ceyhun havalı bir ses tonuyla. Ama o kadar doğal konuşmuştu ki başkasında olsa yapmacık duracak en ufak bir hareket Ceyhun'un havalı görünmesine sebep oluyordu. "Sen otur istersen," dedi ben boş boş suratına bakınca. O sırada hayaller kuran Zehra aniden kendine geldi. "Yok ya," dedim "Sıra çok zaten beklerken baygınlık geçiririm." Cebimden bir yirmilik çıkardım sonra fiyat listesini görünce vazgeçtim elli lirayla değiştirdim. "Dur Zehra," dedi Ceyhun sırıtarak "Bundan sonra erkek arkadaşın var yanında." "Hayır," dedim hiddetlenerek "Ben feminist bir insanım oğlum. Ayy," sinirim buraya kadardı. "Bu aşkın katili sensin Zehram," dedi Ceyhun hülyalı hülyalı "İnsan hiç sevgilisine oğlum der mi?" "Sen kızım deyince oluyor ama," dil çıkardım. Ceyhun burnuma hafifçe fiske attı. "Peki bayan feminist seninle dil yarısına giremem şu an." "Sende dünden razıymışsın ödeyememeye insan bi ısrar eder!" "Allah Allah, Ya sabır!" Sıra bize gelince parayı uzattım "Abicim sen bana surdan çift kaşarlı, çift sucuklu, bol mayonezli mümkünse turşulu ve domatesli bir tost hazırla... Ondan sonracığıma sıcacık bir çay... içine iki şeker..." Ceyhun gerçekten şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. "Doğru söyle!" Diye bağırdı "Sen kimsin ve sevgilime ne yaptın?" "Azıcık iştahlıyız be kardeşim sende ne yaptın?" "Efsun nerede kaldı ya?" "O niyeymiş?" "Seninle oturabilmek için tabii ki!" "Koyun can derdinde kasap et derdinde yani Ceyhun. Ben ne diyorum sen nerelerdesin!" "Yanıma taşınsana! Hemen kovarım Kaan'ı" "Hooop yavaş gel Ceyhun efendi! Biz adam satmıyoruz. Efsun'u bırakıp gelemem ben!" "Biz adam mı satıyoruz yani?" "Öyle demek istemediğimi biliyorsun Ceyhun" "Bari iki günde bir olsun!" Ceyhun sırnaşmaya çalışırken ben sertçe baktım. Tabii bu güzel yüze ne kadar sert bakılabilirdi orası meçhuldu ama! "Hadi canım şöyle sağdan sağdan seni dışarı alalım!" "Ceyhunnnn!" Dedim utanarak ama Allahtan kimse duymamıştı. Ceyhun sırıtarak yanımdan kalktı ve yerine geçti. Geometrici çoktan derse gelmişti hatta ders bitmek üzereydi ama Efsun gelmemişti. İçimden bir ses kötü şeyler olduğunu söylüyordu. Zaten bugün genel anlamda canı sıkkındı. Aklım Efsunda olduğu için derse de pek odaklanamamıştım, zaten şu son birkaç haftadır çok iyi durumda değildim. Yine de kendime güveniyordum. Zil çalar çalmaz oturduğum yerden fırladım ama daha değil sınıftan çıkmak sıradan çıkamadan Efsun içeri girdi. Yüzü gözü kıpkırmızıydı. Efsun beni görür görmez dudakları aşağı doğru kıvrıldı. "İyi misin?" "Hadi gidelim" dedim nazik olmaya çalışarak. Hiç itiraz etmedi. Hemen çantalarımızı aldım ve omzuma attım. "Nereye?" Dedi ağladığı için utandığı belliydi. Aslında ağlamak utanılacak bir şey değildi fakat herkes bön bön bize bakarken gerçekten de insan utanıyordu. "Bizim mekana gidelim hadi. Boşver dersi falan. Gidip sohbet edelim." Usulca başını salladı. Ceyhun'a şöyle bir baktım o da üzgün gözüküyordu Ahhh ahhhh,bu kulaklar bunu duymuştu sonunda!Kalkın kız göbek atacağız. Özel alanım ilan ettiğim ama artık pekte özel olmayan yerimize geldiğimizde Efsun başını önüne eğmiş üzgün üzgün duruyordu. "Geç otur şöyle," dedim minderlerle kapladığım sırayı göstererek. Ceyhun şöyle bir boğazını temizledikten sonra "Ben en iyisi size çilekli süt alayım," dedi. "Yok, reis ya!" Diye mırıldandı Efsun mutsuz mutsuz "Sen bana muzlu al daha iyi." "Tamamdır." Ceyhun görev bilinciyle koşa koşa gitti. "Eee, anlat bakalım ne oldu?" "Of, Zehra nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Günlerdir uyuyamıyorum çok yorgunum!" Tam Efsun'un abarttığını, en kötü ne olabileceğini söyleyecektim ki o benden önce davranıp anlatmaya devam etti. " Çok utanıyorum aslında bunları anlatırken ama söylemeden de duramıyorum. Zaten Rehberlikçi de hiç bir işe yaramıyor!" "Çatladım ama Efsun hadi anlat artık!" "Annemle babam boşanacakmış Zehra! Şu yaptıklarına bak ya resmen bencillik... Hem de benim sınav senemde..." "Nasıl ya?" Dedim şaşırarak "Annem biliyor muydu acaba?" "Sanmıyorum," dedi Efsun "Annem dışarıya mükemmel bir aileymişiz gibi davranır ama aslında kocaman bir öfke bulutuyuz biz!" "Hiç sakin bir günümüz geçmezdi zaten... alışmıştım artık öyle yaşamaya ama birden boşanıyoruz dediklerinde ben... Ben inanamadım kanka!" "Dur hemen böyle karamsar olma," dedim sarılmaya çalışarak "Belki ani verilen bir karar ya da öylesine söylenen bir laftır!" "Yok yok," dedi Efsun "Şaka mı ciddi mi insan anlamaz mı? Annem dedemin avukat arkadaşıyla dün gece saatlerce konuştu. Babam da boşansakta siz hala benim çocuklarımsınız nutkunu çekti. Ki daha önce onu hiç böyle ciddi görmemiştim." "Durum o kadar ciddi yani?" Sesim git gide kısılıyordu. Ay, böyle ciddi konularda da teselli vermeyi hiç beceremezdim ki ben! Ne diyecektim "Üzülme ya nasılsa geçer falan mı?" Üzül desem ayrı üzülme desem apayrı bir sorundu. Efsun ıslanan gözlerini şöyle bir sildi. "Amannn! Daha iyi oldu zaten kanka, çok bunalmıştım bunların kavgasından," dedi. Enerjik konuşmaya çalışıyordu fakat dudakları ağlamamak için tir tir titriyordu. "Gel buraya," dedim onu kendime çekerek! Ben ne ara bu kadar duygusallaşıp Efsun'a bağlanmıştım? Hiç bir fikrim yoktu. "Hem bu sayede bu yıl üniversite kazanamazsam suçu onlara yıkarım!" Dedi sinirli sinirli "Zaten netlerim çok kötü!" "Bir daha böyle dediğini duyarsam bozuşuruz ama Efsun! O sınavı beraber kazanacağız o kadar! Hem daha önümüzde aylar var..." Şıp diye geçecek aylar... kimi kandırıyorduysam zaten. Efsun omzuma yaslanmış sessiz sessiz iç çekerken içeri Ceyhun girdi. "Geometrici derse girmiş," dedi dudak bükerek "Ama neyseki hallettim." "Nasıl oldu o iş?" "Efsun'un kustuğunu söyledim." "O ne dedi?" "Hadi o kusuyor siz napıyorsunuz?" Diye sordu. Gözlerimi devirdim. "Peki sen ne dedin?" "Efsun hamile bu yüzden biraz morali bozuk hocam dedim" "Ne!" Efsun'la aynı anda bağırdık. "Sakin!" Ceyhun gözlerini devirmiş ağır adımlarla bir sandalyeye tersten oturmuştu. "Öğlen beraber yemek yedik hepimiz kötüyüz dedim." "Aklım çıktı be kanka!" Efsun anlık "Şu muzlu sütü ver de içeyim, yaralarıma derman olsun." Ne olduğunu anlatacak mısınız?" Efsun'a dönüp anlatayım mı der gibi baktım. Onay verince bir bir anlatmaya başladım. Efsun'u üzmemek için arada anne babalar üzerinden espriler de yapıyordum. "Üzülme Efsun," Ceyhun çok samimi konuşuyordu "Seni geçiştirmek için demiyorum. Cidden söylüyorum. Ne yazık ki bizim anne babalarımızın zamanında aşktan çok zorunluluk ve mantık evlilikleri varmış. Kabul, genelde böyle evlilikler çok köklü oluyor. Hepimiz otuz kırk yıl sürmesine hatta ölene kadar birlikte yaşamalarına alışmışız. Öte yandan sen kendini annenle babanın yerine koy, sevmediğin, artık anlaşamadığını düşündüğün biriyle ne kadar vakit geçirebilirsin ki!" "Ay sevmediğim arkadaşımla bile bir dakika aynı ortamda kalamıyorum ben be!" Efsun sütünün kalanını höpürdeterek konuşuyordu. Ceyhunum ya, benim çilekli kekim nasıl da mantıklı konuşuyordu öyle! Bir kez daha aşık olmuştum sanki. "Mesela Vedat," dedi Efsun "Şansıma da hep aynı sınıfta denk gelmez miyiz? Çıldırıyorum." Tam o sırada kapının ardından Vedat çıktı. Üçümüz birden çığlık attık. Vedat'ın saçları bugün epey dağınıktı. Gözlerinde test çözerken taktığı gözlüğü yoktu ve oldukça sinirli görünüyordu. "Vedat biz şey..." Hemen açıklamaya başlıyordum ki beni eliyle susturup konuşmaya başladı. "Deneme sınavı sonuçları geldi!" Resmen burnundan soluduğuna bakılırsa yine birinciliği kaptırmıştı. "Kahretsin!" Dedi "Bu işte bir yanlışlık var şikayet edeceğim bu yayinevi her kiminse! Netleri yanlış hesaplıyor abi!" "Ver bakayım şu sonuçları!" Ceyhun isim listesini çekip almıştı. Vedat kıpkırmızı gözlerle vereceğimiz tepkiyi bekliyordu. "Zehramm yine sınıfta birinci olmuş." "Ben kaçıncıyım?" Efsun cılız bir sesle sormuştu. "Sekizinci, ben deeee..." Ceyhun listede ismini arıyordu "Lan adımı yine yanlış kodlamışım. Listede yokum be! O kadar da çözdük salak gibi!" Vedat Ceyhun'un bu rahatlığına belli ki inanamıyordu. "Bırakın şu sınıfa bakmayı!" Diye bağırdı saçlarını sinirle çekiştirerek. Tıpkı şeker isteyip sinir krizi geçiren küçük çocuklara benziyordu. "Okul birincisinin adını oku sen!" "12/A Selim..." "O kim ki?" dedim hiç bir şey anlamayarak. "Ben tanıtayım canım, yeni rakibimiz, Allah'ım niye tükenmiyorlar? Ne günah işledim de sürekli ikincilik bana geliyor? Rakip elemekten bıktım ya bıktım!" Vedat adeta çığlık çığlığa bağırıp zıplıyor kendinden geçiyordu. "Sakin ol!" Diye bağırdım "Eyvallah, kendi içimizde rakibiz falan ama işin içine başka sınıf girerse o zaman rakip falan kalmaz. O çocuğu çiğ çiğ yerim bak! Nasıl seninle benim arama girip rekabetimizi mahveder be?" "Sahi mi?" Dedi Vedat medet umarak yanıma gelirken "Lütfen Zehra Lütfen haftaya öyle bir çalışalım ki o bizi geçmesin nolur? Yoksa gece uyku uyuyamam ben... Bak iyi değilim." Tansiyonu fırlamış gibi bileklerini tuttu. "Tamam dedik ya ulan!" "Aynen!" Dedi Vedat gözlerinden ateş çıkarken. "Vay be! Amma da atak yapmış! İlk ona bile giremezdi normalde!" Vedat sinirden köpürürken gözleri Efsun'u buldu. "Sen iyi misin?" "Niye soruyorsun? İyiysem laf söyleyip moralimi mi bozacaksın?" "Saçma sapan konuşma Efsun. İnsanlık ediyoruz şurada!" Efsun saçını savururken ayağa kalktı. Muzlu sütü bitmişti, kutusunu çöpe attı! "Ne bileyim ben senden insanlık görmeye pek alışık değilim!" "Sinirimi o kızılötesinden çıkaracağım! Enerjimi sana harcamayacağım! Eee Zehra var mı bir planın?" Başımı usulca sallarken yumruklarımı tokuşturdum. Kimdi bu Selim? Hadi yavrum Zehra! |
0% |