9. Bölüm

{ACI TESADÜF}

Merve
mervetvc_

Geçmişten bir kesit

Yetimhanenin bahçesinde, bankta unutulan bir kitabı elime alıp okuyormuş gibi yapıyordum. Çünkü okuma yazmam yoktu. Ama kitaplara karşı ayrı bir ilgim vardı. Her sayfayı çevirisimde içimde hafif kıpırdamalar oluyordu.

Ben kitabı kurcalarken o sırada benden yaşça büyük diğer çocuklar yanıma geldi. İçlerinden biri kitabı benden hızlıca çekip aldı. Diğerleri de bu duruma gülüp benimle alay ediyorlardı. O kadar çok korkmuştum ki sesim çıkmıyordu. Çocuk kitabı bana geri fırlatıp;

"Hadi okusana." Diye bağırdı.

Sonra içlerinden bir diğeri;

"Onun okuması yokki." dedi.

Ve tekrardan gülmeye başladılar. Kaçmaya çalıştığım esnada ikisi beni yakalayıp ortalarına aldı. Grubun lideri olan çocuksa, yere düşen kitabı yerden geri alıp yüzüme doğru fırlattı. Kitabın kapağının sivri ucu sol yanağımı uzunca cizmişti. Olduğum yerde ağlamaya başladım. Bu sefer de ağladığım için benimle dalga geçmeye başlamışlardı. O esna da Kamuran gelip çocuklara bağırdı.

"Ne yapıyorsunuz lan siz?"

Çocuklar korkup kaçmaya başladılar. Bense olduğum yerde yere yığılıp kalmıştım. Kamuran kaçan çocuklardan birini yakalayıp, dövmeye başladı.

"Bir daha bu çocuğa bulaşırsanız gebertirim sizi. Duydun mu?"

"Duydum abi."

"Bağır lan."

"Söz veriyorum abi. Bir daha asla."

Kamuran çocuğa tekrar bir yumruk attıktan sonra çocuğu serbest bıraktı. Çocuk yerden kalkıp doğruca yetimhanenin içine doğru koşmaya başladı.

Kamuran yanıma gelip beni yerden kaldırdı.

"Üzülme bir daha sana bulaşamazlar."

Ardından çizilen yüzüme doğru baktı. Eliyle hafifçe bastırmadan dokundu. O dokunmayla canım yanmıştı.

"Agh!"

"Acıyor mu?"

Evet der gibi kafamı sallamıştım.

"Krem sürelim. Yoksa iz kalır."

Ardından Kamuranla beraber içeriye girdik. Beni odasına götürüp yüzüme krem sürdü. Ardından bana;

"Müdürle konuşacağım seni benim yanıma alsınlar. Burada bir yatak boş."

Yine kafamı olumlu bir şekilde salladım. Sonra da Kamurana sıkıca sarıldım.

"Teşekkür ederim abi."

Kamuran belli etmemeye çalışsa da duygulanmıştı. Gözleri hafif sulanmıştı.

Omzuma dokunup;

"Ben bundan sonra senin abinim. Sen de benim kardeşimsin. Anlaştık mı?"

"Anlaştık."

"Bir daha kimse seni incitemeyecek. Söz veriyorum kardeşim."

O günden sonra sadece Kamuranla konuştum. Onun odasına yerleştim. Hatta bazen geceleri korkunca onun yanında uyuyordum. Bana bir abi gibi sahip çıkıyordu. Çocuklar ondan tırsıp bana bulaşamıyorlardı.

Kamuran bana söz verdi; okuma yazmayı bana ögretiyordu. İlk okumayı ve yazmayı ondan öğrenmiştim. İlkokula başladığımda da derslerime hep yardım ediyordu.

Bir gün müdür bizi odasına çağırdı. Kamuranla ikimiz şaşkın bir şekilde müdürün odasına gittik. Kamuran kulağıma fısıldadı.

"Kesin azar işiteceğiz. Kim bilir ne dediler hakkımızda? Ikimizi de çağırdığına göre."

Ama öyle olmadı. Odaya girdiğimizde orta yaşlarda bir kadın ve bir adam gülen yüzlerle bize bakıyordu. Müdür oturmamızı istedi. Bizde öyle yaptık. Ardından söze girdi.

"Pamuk hanım ve Akif bey sizi evlat edinmek istiyorlar. Normalde sadece Yavuzu edineceklerdi. Fakat ben ikinizin ne kadar yakın olduğundan bahsedince sağ olsunlar ikinizi de evlat edinmeye hazır olduklarını söylediler."

Kamuranla ikimiz onlara dönüp baktık. O esnada kadınla göz göze geldim. Bana gülümsedi. İçten bir gülümsemeydi bu. Bende kadına karşılık verdim ve gülümsedim.

Müdürün odasından çıkınca, Kamuranla hazırlanmaya başladık. İkimiz de çok heyecanlıydık. Bir ailemiz olacaktı.

İki gün sonra kadın ve adam tekrar yetimhaneye gelip Kamuranla beni aldılar. O an yetimhaneden kaydımız tamamıyla silinmişti. Artık bir evimiz ve bir ailemiz olacaktı.

Bahçede bana bulaşan çocukların üzgün bir sekilde bizi izlediklerini fark ettim. Ne kadar kötü olurlarsa olsunlar, onlar da kimsesizdi. Onlar da bir aileleri ve bir evleri olsun istiyorlardı. Bana ne kadar kötü davranmış olsalarda o an orda onlar için içimden dua ettim.

"Umarım onlarında bir aileleri ve evleri olur. Amin."

Ardından arabaya binip yetimhaneden tamamıyla uzaklaştık. Yolculuk boyunca Kamuran elimi hiç bırakmadı. Onlar ne kadar bizim ailemiz olmak isteseler de benim zaten bir ailem vardı; Kamuran benim abimdi ve benim ilk ailemdi.

                             *** 

Uykumdan rüya görüp panikle uyanmıştım. Rüyamda geçmişteydim. Oldukça gerçekciydi. Bana sataşan çocuklar vardı. Yine üzerime doğru yürüyüp benimle alay ediyorlardı. Fakat bu sefer Kamuran engel olmadı. Onların bana öylece davranmalarına sessiz kalıp öylece izledi.

Ama bunun sadece kötü bir rüya olduğunun farkına varıp yataktan kalktım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra Zeynep’in odasına gittim. Zeynep hala uyuyordu. Yatağının yanıbaşına çömelip Zeynep’i izledim. O kadar masum duruyordu ki karşımda. Ona gerçekten çok fazla değer veriyordum.

Benim çoğu kez ailem olmuştu. İlk ailem ölmüştü. İkinci ailem Kamuran olmuştu. O benim abimdi. Üçüncü ailem Pamuk Nine olmuştu. Zeynep dördüncü ailemdi. Bütün ailem eninde sonunda dağılıp hayatımdan çıkmıştı fakat Zeynep kalıcıydı. O benim son ailem olacaktı. Bundan oldukça emindim. Çünkü ben onu asla bırakmayacaktım. Onu bir babanın evladını sahiplendiği gibi sahiplenmiştim. O da ayrılırsa hayatımdan bir daha bir ailem olacağına inanmazdım. Çünkü o benim Ankara da kalma sebebimdi. O benim ilk evladımdı. Bana babalık duygusunu tattıran ilk kişiydi ve ben baba olmayı oldukça sevmiştim. Onun için her şeyi yapmaya razıydım. Onun iyi bir geleceği olması için, mutlu olması için ve benden memnun kalması için her şeyi yapardım. Öyle de yaptım. Masanın üzerinde duran, Kamuranın verdigi kartı elime alıp; orada yazılı olan numarayı aradım. Telefonu Kamuran açtı.

"Buyurun?"

"Benim Yavuz! Teklifini kabul ettiğimi söylemek için aradım."

                               ***

Zeyneple valizlerimizi hazırlamıştık. Bir süre Kamuranın evinde kalacaktık. Zeynep bu durumdan pek memnun değildi.

"Hadi ama, asma suratını."

"Ben evimden gayet memnundum. Burda kalsak olmaz mı?"

"Birkaç gün sadece. Sık dişini."

"Söz verdin bak, eğer orayı sevmezsem evimize geri geleceğiz."

"Tamam söz. Hem nerden biliyorsun? Belki çok seveceksin. Kocaman havuzu varmış. Kocaman bahçesi varmış. Sinema izlemek için oda bile varmış yahu."

"Olsun. Ben evimi seviyorum. Burda kalmaktan da memnunum."

Kapının çalmasıyla doğrulduk. Zeynepe dönüp

"Mızmızlanma artık." Dedim. Sonra da kapıyı açtım. Kamuran bizi alması için birini göndermişti. Zeyneple valizleri arabaya yerleştirdikten sonra yola koyulduk. Yolculuk boyunca Zeynep’in elini hiç bırakmadım.

"Ne olursa olsun seni ne kadar çok sevdiğimi sakın unutma."

"Sende unutma."

Ardından Zeynep boynunu omzuma yasladı. Yol boyunca ikimizde sessizce dışarıyı seyrettik.

                              ***

Nihayet vardığımızda bizi kocaman, saray gibi bir ev karşıladı.

"Böyle evler yalnızca filmlerde oluyor sanıyordum."

Zeynep kulağıma

"Bizim evimiz daha güzel." Diye fısıldadı.

Ardından içeriye girdik. Kocaman bahçesi vardı. Kapıda bekleyen birkaç güvenlik.. bahçenin tam ortasında kocaman bir havuz. Yemyeşil ağaçlar ve çimenler. Özenle dekore edilmiş çiçekler. Kocaman bir salıncak ve bahçe takımı.. Tam bir zengin eviydi.

Eve girdiğimizde ise kaybolmaya müsait uzunca koridorlar vardı. Neyseki adam bize önderlik ediyordu. Büyükçe bir kapıdan içeriye girdiğimiz esnada bizi Kamuran ve yanında duran bir çocuk karşıladı.

"Hoşgeldiniz."

"Hoşbulduk."

"Zeynepcim, Efeyle tanış lütfen. Aynı yaşta olmalısınız."

Zeynep yalancıktan gülümsedi. Durumu toparlamak için Zeynep’in omuzuna dokunup;

"Merhaba desene Efeye." Dedim.

Zeynep yüzünü burusturarak;

"Merhaba." dedi.

Kamuran gülerek söze girdi.

"Efecim, Zeynep’e odasını gösterir misin?"

Zeynep şaşkın bir sekilde yüzüme doğru baktı. Onaylar şekilde kafamı salladım. Zeyneple Efe de yanımızdan ayrıldı.

Kamuran eliyle koltuğu işaret ederek;

"Otursana Yavuz." Dedi.

Dediği gibi yaptım. Koltuğa oturdum. Koltuk oldukça rahattı. Sanki seni içine çekiyor gibiydi. Bir o kadar da yumuşacıktı.

"Beni kırmayıp teklifimi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim."

"Rica ederim. Ama dediğim gibi Zeynep ne zaman gitmek isterse geri dönerim."

"Tamamdır."

Ardından odaya bir sürü ikram geliyordu. Meyve sularından tutun kanepeye, tuzlu kurabiyelere kadar uzanıyordu. Büyük meyve tabağını da unutmamışlardı.

"Lütfen çekinmeden istediğin her şeyden ye."

"Teşekkür ederim. Ama ben bunların hepsini yersem yarına çıkamam."

Kamuran güldü. Ardından bir anda ciddilesip doğruldu. Yakasını düzeltip söze girdi.

"Efe çok değer verdiğim biri. Onunla özel olarak ilgilenecek biri gerekiyordu. Yalnızca ders alanında değil. Zeyneple aranızdaki ilişki çok güzel. Bu yüzden Efeye de aynı samimiyetle yaklaşacağına eminim."

"Elimden geleni yapacağım. Benden yana bir şüphen olmasın."

"Biliyorum. Şüphem de yok zaten. Sana inanıyorum Yavuz."

Ardından Zeynep bağırarak odaya girdi.

"Ya bu çocuk beni deli edecek."

Şaşkın bir şekilde "Ne oldu?" Diye sordum.

"Seninle beraber kalmak istediğimi söylediğim halde ısrarla bir başka odada kalacağımı söylüyor. Baba ben seninle aynı odada kalacağım. Öyle olmazsa hemen şimdi gidelim."

Kamuran bana fırsat vermeden söze girdi.

"Efecim misafirimiz nasıl istiyorsa öyle olsun. Sen neden istemediği halde ısrar edip misafirimizin kalbini kırıyorsun?"

"Ama dayı sen demiştin ya burda kalacak diye."

"İstediği yerde kalabilir."

Zeynep’e yanıma gel dercesine işaret yaptım. O da yanıma gelip koltuğa oturdu. Sonra da kulağıma fısıldadı.

"Ben bu çocuğu da sevmedim ya. Çok gıcık!"

"Sen kimi seviyorsun ki kızım?"

Ardından Kamuran bize doğru dönüp;

"Kusura bakmayın. Hemen şimdi çalışanlara söylüyorum. Zeyneple ikinize aynı odayı hazırlasınlar."

"Sağ ol Kamuran."

Ardından Kamuranla Efe yanımızdan ayrıldı. Zeyneple ben odada yalnız kalmıştık. Zeynep halinden oldukça mutsuz görünüyordu.

"Havalar güzel olunca havuza gireriz senle ne dersin?"

"Ben yüzme bilmiyorum."

"Ben sana öğretirim o zaman."

Zeynep yüzünü tekrar astı. Onu öyle görmek beni de mutsuz ediyordu.

"Hadi ama! Daha geleli bir saat bile olmadı. Alışınca seveceksin eminim."

"Hiç sevmedim babacım."

"Benim için birazcık katlanamaz mısın?"

"Peki tamam."

Ardından Kamuran tekrar yanımıza geldi. Ve söze girdi;

"Sizi eşimle tanıştırayım. Yavuz özellikle senin tanışmanı çok istiyorum."

Ardından içeriye bir kadın geldi. Beyaz tenli, dalgalı saçları, kahverengi çekik gözleri ve kırmızı al dudakları vardı. Bu kadın çok tanıdık birine benziyordu. Bu kadın Haleye benziyordu. Bu kadın Haleydi. Bu kadın Halenin ta kendisiydi. Kamuranla evliydi. Benim çocukluk arkadaşım, abim dediğim Kamuranla evliydi. Kamuran ona deliler gibi aşıktı. Ve ben.. Ben bu acı tesadüfün yalnızca bir yanılma veya halüsinasyon olmasını diledim. Ama gerçek acı gibi yüzüme üflüyordu. İkimizde şaşkın bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Ve hikayemiz daha yeni başlıyordu. Bir tarafta geçmiş ve diğer tarafta gelecek hayaller duruyordu. Haleye olan duygularım ve onunla hayal ettiğim gelecek planları.. ama aynı zamanda geçmişimi beraber geçirdiğim, abim sandığım Kamuran benim sevdiğim kadını seviyor ve üstelik onunla evliydi. Peki şimdi ne olacaktı? Şimdi ne yapacaksın Yavuz?

 

Bölüm : 26.12.2024 23:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...