23. Bölüm

{GÜLİZAR}

Merve
mervetvc_

Aysel git başımdan ben sana göre değilim

Ölümüm birden olacak seziyorum.

Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Aysel git başımdan istemiyorum.

 

Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün

Dağıtır gecelerim sarışınlığını

Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,

hiçbir dakikamı yaşayamazsın.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim.

Benim için kirletme aydınlığını,

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

...

                    

-Atilla İlhan

                              ***

Ruhum oldukça yorgun, bedenim ayakta durmaya güçlük çekiyordu. Gülizardan destek alarak ayakta durabilmiştim.

Salih bana öfkeliydi. Yol boyunca hiçbir şey söylemeden sustu sadece. Haklıydı da. Ama ne kimseden af dilenecek halim, ne de kendimi savunacak mecalim vardı.

Gülizar, eline tutusturdugum anahtarla kapıyı açtıktan sonra içeriye dogru bir adım attım. Bir anda olduğum yere yabancıymışım gibi hissettim. Sanki buraya ait değildim. Odalar gözümde büyüyordu. Evin her koridoru bir labirente dönüşüyordu. Sonra sesler duydum. Bir kız sesiydi bu.. benimle alay eden bir gülüş duydum. Çokça sorular soruyordu bu kız, beni bunaltıyordu bazen. Ama ben bu kızı her şeyiyle seviyordum. Ama şimdi burda değildi. Gözlerimi bir anlık kapayıp açtığımda seslerde yok oluverdi.

Zeynep’in odasına doğru gitmek için birkaç adım attım. Ama attığım her adım da daha da ağırlaşıyordum. Koridorlar bana engel olmak için birbirlerince uzanıyordu.

Nihayet elim odanın kapısının kulpuna değdiğinde rahatça bir nefes alabildim. Tüm cesaretimle kapıyı açıp içeriye girdim. Etrafa bakındım. Her şey yerli yerindeydi. Son ses müzik açıp, kendisiyle beraber tüm mahalleye de dinlettigi bilgisayarı kapalı bir biçimde masada duruyordu. Bugün açılmamıştı. Yatağı bozulmamıştı. O koca yorganın altında yorgunum, dinlenecegim diyen biri yoktu.

Zeynep’in yatağına doğru uzandım. Yastığına sarılıp, oraya sinen tüm kokusunu içime çektim. Sanki o an Zeynep’e sarılıyormuşum gibi hissettim. Ardından duygularıma hakim olamayıp ağlamaya başladım. Kendimi sıkıyor ve ağlamamı durdurmayı deniyordum. Ama yapamiyordum. Göz yaşlarım teker teker süzülüyordu yanaklarımdan. Elimde tuttuğum yastık sırılsıklam olmuştu. Daha fazla dayanamayıp yataktan kalktım. O esna da gözüm yatağın yanıbaşında ki komodinin üzerindeki resme takıldı. Resmi elime alıp inceledigimdeyse Zeynep’in yatağa uzanıp, el ele tutuşan üç kişi cizdigini gördüm. Biri Zeynepti. Diğerleri.. diğerlerinden biri ben öteki de Haleydi. Zeynep ara sıra odasına kapandığında bu resimle uğraşıyor olmalıydı. O kadar özenerek cizmistiki, o gün üzerimizde ne varsa aynısını bizzat resme yansıtmıştı.

Resme baktıkça keske tekrardan o ana gidebilsek ve zamanı sonsuza kadar durdurabilseydik diye geçirdim içimden. Şimdi o resimden bu yana kalan sadece bendim. Ne Zeynep buradaydı ne de Hale.. ikisinede dokunamıyordum. Ikiside öylesine uzak yerlerdeydiler ki artık bana.. aynı şehirdeydik ama yollar bizi ayırmaya yemin etmişlerdi kendi aralarında. Her bir sokak, çıkmaza uğratıyordu.

Resmin arkasını çevirdiğim esnada bir not yazdığını fark ettim. Zeynep’in yatağına oturup yazan notu okumaya başladım;

Tarih- 30 Ekim, 2024

Bugün en mutlu günüm. Çünkü ben bugün annemle tanıştım. Annem de babam gibi öğretmendi. Üstelik bir edebiyat ögretmeniydi. Şanslıyım ki birçoğu kişi anne ve babasının tanışma hikayelerini ya hiç bilmiyor ya da yarımağız dinliyor. Ama ben bizzat gördüm. Babam benim için koşustururken anneme çarptı. Annem onu nasıl azarladı bir bilseniz.. sonra büyük bir aşk başladı aralarında. Ee bende buna vesile oldum tabiki.

Bugün üçümüz de bir aradaydık. Birlikte yatağıma uzandık. Bir yanımda babam diğer yanımda da annem vardı. Üçümüzü birbirimize bağlayan şeyse sevgiyidi. Ben babamın anneme olan aşkına şahit olduktan sonra nasıl birini kolayca sevebilirim diye düşünmeye başladım. Çünkü babam annem için çok savaştı. Bence olması gereken de buydu; kadınlar onlar için her şeyi göze alacak ve savaşacak birine değerli gönüllerini kaptırmalıydılar. Umarım bende bir gün babam gibi birini bulabilirim.

Bu arada babam Yavuz, annemse Hale. Şey.. isimlerini başta söylemeyi unuttum da..

Bu notun her bir satırını okuduğumda daha da kahroldum. Keşkenin ne demek olduğunu bu gece daha net anladım. Yüreğimin kızgın bir ateşin içine atılıp, cayır cayır yandığını hissettim. Bağırmak istedim; ama çığlık atacak güçte değildim.

Ağlamalarımı Gülizardan saklamaya çalıştım. Fakat beceremedim. Gülizar ağladığımı duymuş olmaliki hızlıca Zeynep’in odasına geldi. Ardından yavaşça elimde tuttuğum resmi benden alarak komodinin üzerine geri bıraktı. Ardından yanıma oturup, sol eliyle yanağımı okşadı. Onun yüzüne bakamiyordum. Onu incitmekten korkuyordum. Bir süre sonra da başını omzuma yasladı. Uzunca bir süre ikimizde öylece durup sessiz kaldık. Ardından Gülizar başını yavaşça omzumdan kaldırıp, eliyle yüzümü kendisine doğru çevirdi. Bir süre gözleriyle yüzümün her ayrıntısını inceledi. Ardından gözlerini kaçırarak söze girdi;

"Beni şimdi, şuracıkta bıraksan bile seni sevmekten vazgeçmeyeceğim Yavuz. Merak etme bir karşılık beklemiyorum senden. Seni sen olduğun için seviyorum sadece."

Yutkundum. Gülizarın aşkı öyle küçümsenecek türden değildi. Bir karşılık beklemeden seviyordu beni. Hani kavuşulamayan şiirler olur ya Gülizar o şiirlerin şairlerinden biriydi.

Elimle yüzünü tekrardan bana doğru çevirdim. Gözlerime bakmaya korkuyordu. Ürkek bir ceylan gibiydi. Aynı zamanda narin bir kuş. Her hareketimde onu incitmekten kaçınıyordum.

Konuşma cesaretini bulduğumda söze girdim;

"Sevme beni Gülizar! Beni bu kadar çok sevme ne olur. Kimi sevsem gidiyor benden. Alıyorlar sevdiklerimi. Sende gidersin Gülizar, seni de alırlar benden.."

Gülizar lafımı keserek;

"Sen kovmadığın müddetçe gitmem." Dedi.

Acı bir gülümsemeyle;

"Ben.. Ben üzerim seni. Sen benim çölümün ortasında su bulamazsın. Yanıp kavrulursun. Kendine bu eziyeti yapma Gülizar. Sen daha iyilerini hak ediyorsun. Ben sana layık değilim. Sen beyazsın bense siyah. Kirletirim seni, rengini soldururum. Küle dönersin. Sevme beni Gülizar. İkimize de yazık edersin." Dedim.

Gülizar yarı ağlamaklı bir hal aldı. Önce gözlerini kapayıp, sert bir şekilde yutkundu. Ardından gözlerini açıp hızlıca bana döndü. Gözlerinden süzülen yaşları silerek;

"Ben senin çölünde kavrulmaya razıyım. Yeterki beni yersiz yurtsuz bırakma!" Dedi.

Ardından bana doğru yaklaştı. Ve biraz daha..

sonra o narin dudakları, dudaklarıma değdi. Fakat sonrasında hızlıca geri çekildi. Bu yaptığı şeyden dolayı utanmıştı. Yanımdan hızlıca kalkıp, benden uzaklaşmak istedi. Fakat ben onu kolundan tutarak, tekrar geri yanıma oturttum. Ardından dizine doğru uzandım. Yüzümü Gülizara doğru çevirerek;

"Bence aşk, kavuşamamaktır. Çünkü okuduğum onca roman, şiir hepsinde kavuşulmaz bir aşk anlatılıyor. Zaten sevgiliye hemen ulaşılırsa geriye aşk diye bir şey kalır mıydı? Dedim.

Gülizar şaşkın bir şekilde;

"Ne demek istiyorsun?" Diye sordu.

Uzandıgım yerden doğrularak kalktım. Ardindan Gülizar'ın elini tutarak;

"En çokta bu kadar sevipte sevilmeyenlere üzülüyorum. Seni sevmeyi gerçekten cok isterdim. Fakat seviyormuş gibi yapmamı bekleme benden lütfen. Bu yalanların en büyüğü olur. Seni seviyorum, ama iyi bir arkadaş olarak. Mesela zora düştüm diyelim, sığınacağım ilk limanım olursun sen. Seni anlayabiliyorum. Çünkü hissettiğimiz acı ortaktı. Aynı yerden yaralanmıştık ikimizde. Sen istediğin sürece bu evlilik devam edecek. Çünkü bir söz verdim ve bu sözü tutacağım. Ama benden arkadaşlıktan öte bir şey bekleme lütfen." Dedim.

Belki Haleyle hiç tanışmamış olsaydım, o zaman Gülizarın bu aşkına karşılık verebilirdim. Fakat Hale bir kere dokunmuştu kalbime. Kimseyi onun yerine koyamıyordum.

Gülizar acı bir şekilde gülümseyerek;

"Hissettigimiz acı ortak değil. Sen seni seven bir kadına aşıksın. Bense beni hicbir zaman sevmeyecek bir adama." Dedi. Ardindan yanimdan hizlica kalkarak;

"Seni öptüğüm icin özür dilerim. Bunu unutalim olur mu?" Diye ekledi ve odadan hızlıca çıktı.

Gülizara gerçekten üzülmüştüm. Onun mutlu olmasını isterdim. Beni gercekten icten seviyor olmalıydı. Fakat ona umut veremezdim. Çünkü artık yorulmuştum. Çabaladıkça daha da çok batıyordum. Her şeyi kendi ellerimle mahvediyordum. Daha fazla kimsenin canını acıtmak ve kimseyle karşı karşıya kalmak istemiyordum. Üzülmek veya üzmek istemiyordum. Ben.. Ben sadece mutlu olmak istiyordum.

 

 

 

Bölüm : 27.12.2024 00:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...