Salihin söyledikleri karşısında şok içerisindeydim. Kamuran ne kadar kötülük yapmış olursa olsun, bu kadar ileriye gidebileceğini tahmin etmemiştim. Sanki geçmişte tanıdığım insanın ruhunu çıkarıp, başka bir ruh hapsetmislerdi bedenine.
Salih hâla panik halindeydi. Buna öfke de eşlik ediyordu. Daha fazla sinirlerine hakim olamayıp kendine zarar vermeye başladı. Eliyle yüzüne tokat atıp;
"Koruyamadim kardeşimi. Koruyamadım!" Diye haykiriyordu.
Tekrar yüzüne vurmak istediği esna da kolunu tuttum. Yaşlı gözlerle gözlerime doğru yalvarircasina bakındı.
"Böyle olmaz, kendine zarar vermen Gülizarı getirmeyecek. Gel benimle!"
"Nereye?"
"Kamuran'a"
***
Hastaneden ayrılıp hızlıca Kamuran'ın evinin yolunu tuttuk. Vardığımız esnada evin tüm kapıları açıktı. Bahçede duran görevliler de işini umursamıyor gibi hareket ediyorlardı.
Hızlıca ama temkinli adımlarla evin içine girdik. Ben önden yürüyor, Salihte arkamda beni takip ediyordu.
Salonun kapısının önüne geldiğimiz vakit, Kamuran girişteki koltukta öylece oturuyordu. Sırtı bize dönüktü. Bu yüzden bizi görmemişti. Fakat geldiğimizi anlamış ve;
"Hoşgeldiniz! Bende sizi bekliyordum." Dedi.
Salih onun bu tavırlarına daha fazla tahammül edemeyip Kamuran'a doğru hızlıca koştu. Ardından onu koltukta yan yatırıp, iki eliyle yakasına yapıştı.
"Kardeşim nerde?"
Fakat Kamuran bu soru karşısında sadece güldü. Niyetinin Salih'i daha çok öfkelendirmek olduğunu anlamıştım. Hızlı adımlarla Salihe doğru yaklaşarak;
"Sakin ol Salih, böyle olmaz." Dedim.
Fakat Salih beni dinlemedi ve Kamuran'ın tam yüzünün ortasına bir yumruk yapıştırdı. Bu yumruğun etkisiyle Kamuran'ın dudağı patladı.
Salih tekrar gömleğin yakasını hızlıca tutarak;
"Kardeşim nerde?" Diye sordu.
Kamuran;
"Evindedir herhalde." Dedi.
Salih tuttuğu yakayı biraz daha kendine doğru çekerek;
"En son seninleydi." Diye haykırdı.
Kamuran gülerek;
"Konuşmamız bittikten sonra evine gittiğini düşünüyorum. Ama senden kaçmak için bir başka yere gittiyse bilemem." Dedi.
Salih bu cevap karşısında daha da öfkelendi. Ve sertçe birkaç defa Kamuran'ın yüzüne vurmaya başladı.
Salih'i kolundan tutarak, hızlıca kendime doğru çektim. Bu yaptığı doğru değildi. Kamuranı kanlar içerisinde görmek beni rahatsız etmişti.
Salih'i Kamuran'ın üzerinden almamla Kamuran dogruldu. Eliyle burnundan akan kanı sildi.
Salih ona doğru sert bir bakış atarak;
"Müjgan bana her şeyi anlattı. Senin ne kadar rezil bir herif olduğunu bir kere daha anlamış olduk." Dedi.
Kamuran geçmişte öz dedesini kendi elleriyle öldürmüş ve suçu da Efenin babasına atmıştı.
Efe, ona son kez ders anlatmaya gittiğim vakit bana babası hakkında birkaç şey söylemişti. Bu durum Efenin neyden söz ettiğini daha iyi anlamamı sağladı. Efe de Müjgan da her şeyi biliyorlardı. Fakat Kamuran, Müjganı Efeyle tehdit ediyordu. Bu yüzden Efe annesiyle değil, çoğunlukla Kamuranla beraber kalıyordu.
"Kamuran, senin yüzünden içeride masum bir adam yatıyor. Senin yüzünden özgürlüğü kısıtlanmış. Üstelik bir çocuğu babasız bıraktın. Hemde babasına en ihtiyaç duyduğu zamanda. Polise gidip teslim olman gerekiyor." Diyerek Salihin söylediklerine ekleme yaptım.
Kamuran derince bir iç çekti. Salihin ona vurmasından dolayı ayakta durmaya zorlanıyor ve rahatça nefes alamıyordu. Zar zor konuşarak;
"Müjgan size her şeyi tam anlatmamis. Evet, ben kötü biriyim. Allah kahretsinki kötü, berbat bir adamın tekiyim. Ama bu hikayede tek kötü ben değilim. Ben, bana ne dendiyse onu yaptım." Dedi.
Şaşkın bir sekilde;
"Ne demek istiyorsun?" Diye sordum.
Kamuran;
"Bana Haleyi getir Yavuz." Dedi.
Kamuran'ın hâla Hale'nin adını ağzına alıyor olması sinirimi bozuyordu. Sesimi öfkeli bir şekilde yükselterek;
"Haleyle ne ilgisi var? Daha fazla onu üzmene izin vermeyeceğim. Uzak dur artık ondan, bana ne yaparsan yap. Ama ona bulaşma.' Dedim.
Kamuran'ın yüzünde acı bir tebessüm belirdi. Ardından söze girdi;
"Siz ikiniz umarım çok mutlu olursunuz. Ama Hale'nin bilmesi gerekiyor. Onu buraya getir Yavuz. Söz veriyorum kötü bir şey yapmayacağım, sadece gerçekleri bilmesi gerekiyor. O çok sevdiği babası sandığı kadar masum değil. Hale benimle neden evlendi sanıyorsunuz, param için mi?
Ardından kahkaha atarak;
Ben o zaman fakirin önde gideniydim be. Haleler benden zengindi. Ben onlara muhtaçken ailesi niye benimle evlendirsinki biricik kızlarını?" Dedi.
Kamuran söylediklerinde ciddiydi. Ilk önce önceden yaptığı gibi bir oyunun peşinde olduğunu düşünmüştüm. Fakat bu sefer farklıydı. Geçmişte sakladığı bu kirli oyunun Haleyle de bir ilgisi vardı.
Salihle beraber hızlıca arabaya binerek Hale'nin evine doğru yol aldık. Yol boyunca kafamda geçmişle ilgili senaryolar kuruyordum. Bu kirli oyunu tekrardan kafamda canlandırıyor ve Hale'nin ailesiyle ne ilgisi olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Salihse elinde tuttuğu telefondan Gülizara ulaşmayı deniyordu. Fakat Gülizar bir türlü telefona cevap vermiyordu.
Salih birden arabayı durdurdu ve bana bakarak;
"İlk önce bizim eve gidip bir bakalım. Gülizar ya evde değilse, ya o herif bir şey yaptıysa kardeşime?" Dedi.
Salihin omzuna dokunarak;
"Bir şeyler var Salih, mantığını kavrayamadigim bir şeyler var. Ilk önce bu olayı halledelim. Hale'nin evine gidelim. Sana söz veriyorum Gülizara hiçbir şey olmayacak." Dedim.
Salih önce ikilemde kaldı. Fakat arabayı tekrardan çalıştırarak yola devam etti.
***
Haleyi evden aldığımız vakit, anne ve babası da oradaydı. Şüphelenmesinler diye yaşanılan bu durumu çaktirmamaya çalıştık. Haleye gerçeği arabaya bindiğimiz vakit söyledim.
"Hale, aslında Zeynep gayet iyi. Ben bizimle gelmen için böyle bir yalan uydurdum."
"Neden yalana ihtiyaç duydunki? Söylesen ben seninle her türlü gelirdim zaten."
"Kamuran'a gidiyoruz."
Hale bu söylediğim karşısında oldukça sasirmisti. Yüzündeki pembelik yerini loş bir beyaza bırakmıştı. Yol boyunca bir sürü soru sordu. Fakat Salihle ben sessiz kalma hakkımızı kullandık.
"Neden?"
"Niye oraya gidiyoruz?"
"Ben onunla karşı karşıya gelmek istemiyorum!"
"Kime diyorum?"
***
Vardığımızda Hale arabadan inmeden önce kolumdan tutarak;
"Yavuz, lütfen gidelim." Diye yalvardı.
Yanağına bir öpücük kondurdum. Ardından elinden tutarak;
"Ben yanındayım. Ben varken sana bir şey yapamaz!" Dedim.
Ardından biz evin içine doğru ilerlerken, Salih dışarıda arabasının önünde diyelerek Gülizara ulaşmaya çalışıyordu.
Haleyle beraber evin içine girdiğimiz esnada Kamuran aynı yerde bizi bekliyordu. Haleyi gördüğü vakit ona uzun uzun baktı. Hale bu bakışlardan rahatsız olmuş olmali ki benim arkama doğru geçerek saklandı.
"Ne söyleyeceksen söyle. Daha fazla burada kalmak istemiyoruz." Diyerek Kamurana çıkıştım.
Kamuran bize doğru birkaç adım attı. Ardından söze girdi;
"Ben sizinle İstanbul'a gelmek istemedim Yavuz, çünkü ailemin izini bulmuştum. Onlara gittim, ayaklarına kapanıp beni kabul etmeleri için yalvardım. Öz annem ve öz babam düşünebiliyor musun? Beni kabul etmediler. Bir leşe bakar gibi baktılar bana. Ardından dedem olduğunu öğrendim. O beni sever sayar diye düşündüm. Fakat o da alay eder gibi eğlendi benimle. Bir tek suratıma tükürmedigi kalmıştı. O gün evlerinin önünde onlara lanet okudum. Beni kabul etmedikleri için acı çekerek can versinler istedim. Çünkü elimden beddua etmekten başka bir şey gelmiyordu. Ardından birkaç gün sonra bir adamla tanıştım. Bu adam biraz varlikliydi. Ama bir yeraltı mafyasına hizmet ediyordu. Sonra bir gün benden öz dedemi öldürmemi istedi. Dedem olacak o adamla bu adamın hizmet ettiği adam düşmanmış meğer. Kabul etmedim. Fakat adam beni her gün ikna etmek için evine çağırdı. Bende o sıra evde güzel bir kadın gördüm. Dalgalı kumral saçları vardı. O kadar güzeldi ki bu kadın, tek bakışıyla seni kendine esir ediyordu. Ben zamanla bu kadına aşık olmuştum. Bu kadın ebediyat öğretmeniydi. Bu kadının ismi Haleydi."
Hale daha fazla bu sözlere dayanamayıp Kamuranın üzerine yürüyerek;
"SUS! Yalan söylüyorsun. Yine kötü oyunlarının bir parçası bu da değil mi? Şimdi de sıra aileme mi geldi?" Diye haykırıyordu.
Haleyi belinden doğru tutarak, Kamurandan uzaklaştırmak için geri çektim.
Kamuran söylediklerine devam etti;
"Bu adam, bu işi yapmam için bana kızını teklif etti. Eğer bu işi layığıyla yaparsan kızımla evlenirsin dedi. Kabul etmek istemedim, direndim. Fakat bu kızın yüzü aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Onunla evli olma hayalleri kurarken buluyordum kendimi. Körkütük aşık olmuştum ben bu kadına. Bu kadın için elimi kana bulamaya razıydım. Kabul ettim ve dedeme, kendi öz dedeme kıydım. Suçu da Müjganın kocası, Efenin de babası Kayhan'a attık. Tüm işlerle Hale'nin babası ilgilendi. Müjganı yani üvey ablamı da Efeyle tehtid ettik. Bu yüzden bildiği halde sustu ve asla kocasıyla görüşmeye gitmedi; Ne kendi ne de Efeyle.
Yani demem o ki bizim evlilik hikayemiz senin sandığın kadar tozpembe değil Hale. Ben bu sayede zengin oldum. Dedemin tüm malını mülkünü yasal olmayan yollarla kendi üstüme geçirdim. Böylece senin baban bir taşta iki kuş vurmuş oldu. Hem çalıştığı adamın emrini yerine getirdi hemde kanun gibi zengin bir damat buldu kendine. Seni, bu kirli oyun icin bana kurban etti. Bense her şeyi sadece senin için yaptım."
Haleyi bu kez tutamadım. Kamuran'a doğru vurarak öfkeli bir şekilde söyleniyordu.
"Rezil birisin sen!"
"Berbat bir herifsin!"
"İnanmıyorum sana!"
Ardından duraksayıp acı bir ses tonuyla;
"Seni tanıdığım güne lanet olsun!" Dedi. Ve yere yığıldı. Hızlıca gidip belinden tutarak ona sarıldım. Duyduklarım karşısında bende şaşkındım. O sıra mantığım ortadan yok olmuştu. Ne yapacağımı kestiremiyordum. Güçlükle Haleyi yerden kaldırdım.
"Hadi gidelim burdan!" Dedim.
Fakat Kamuran pantolonunun cebinden çıkardığı tabancayı Haleye doğru uzatarak;
"Haklısın, benim gibi rezil ve berbat bir herifin nefes almaması gerekiyor. Vur hadi, al canımı! Ölümümün senin elinden olmasından ancak memnuniyet duyarım." Dedi.
Hızlıca olduğum yerden doğrularak Kamurana bir adım attım ve;
"Saçmalama Kamuran, bu yaptığın iş mi şimdi?" Dedim.
Hale Kamuran'ın ona uzattığı tabancayı temkinli bir şekilde eline aldı. Ardından Kamurana doğru doğrulttu.
"Yapma Hale! Sakın yapma, bak bu bir çözüm değil. Bu sadece büyük bir aptallık olur. Kamuran mezara sende hapse girersin. Değer mi?" Diye Haleye yanlış bir şey yapmaması icin yalvardım.
Fakat Hale söylediklerimi duymazdan gelerek tetiği çekti. Ve Kamuran'a doğru birkaç adım daha atarak;
"Ölümün benim elimden olacak! Senin gibi birini bu dünyadan temizledigim icin herkes bana şükredecek!" Dedi.
Ve ardından Kamuran'ın tam kalbine doğru hedef aldı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
4.83k Okunma |
561 Oy |
0 Takip |
39 Bölümlü Kitap |