28. Bölüm

{ÖZGÜRLÜĞE UÇMAK}

Merve
mervetvc_

Zeynep’in tedavisi hastanede devam ediyordu. İyi bir başlangıç yapmıştık. Artık ateşi çıkmıyordu. Fakat ilaçlardan olmalı ki sürekli iştahsız ve sürekli istifrağ yapma durumunda kalıyordu. Ona yeni ve temiz kıyafetler almak için eve uğradığım vakit Gülizar'ın da evde olduğunu fark ettim. Ayakkabıları girişte duruyordu. Beni fark etmesi için bir iki kere seslendim;

"Gülizar?"

"İçeride misin? Geliyorum bak, aniden korkma!"

Ardından Gülizar benim odamdan elinde tuttuğu krem rengi torbayla beraber çıktı. Sonra;

"Burdayım, kalan eşyalarımı almak için gelmiştim." Dedi.

"Ben de Zeynep’e temiz birkaç kıyafet almak için gelmiştim." Dedim.

Ardından Gülizar elinde tuttuğu torbayı yavaş bir şekilde yere bırakarak;

"Zeynep nasıl?" Diye sordu.

"Daha iyi. Sadece mide bulantısı bir türlü geçmek bilmedi." Dedim.

Ardından gevşemiş bir vaziyette yere bıraktığı torbayı tekrardan eline alarak;

"Daha iyi olmasına sevindim." Dedi. Ve gitmek için birkaç adım attığı esna da ona durması için seslendim;

"Gülizar, biraz konuşabilir miyiz?"

Karşı çıkmadan onaylar bir vaziyette kafasını salladı. Ardından torbayı kapının eşiğine bırakarak, salona gitmek üzere bana eşlik etti. İkimizde yan yana oturur bir vaziyet aldık. Gülizar şaşkın bir vaziyette benim ağzımdan çıkacak lafı bekliyordu.

Derince bir nefes aldıktan sonra söze girdim;

"Sen nasılsın Gülizar? Hep bir başkası hakkında konuşuyoruz, biraz da kendimizden bahsedelim."

Gülizar hafif bir tebessümle;

"İyim." Dedi.

Bu cevaptan tatmin olmayarak;

"Çok güzel yalan söylüyorsun. Bu yalanın modası geçti artık, herkesin dilinde bir iyiyim lafı dolanıyor. Hayır, ben kendimden biliyorum. Çoğu kez bende söylüyorum bu yalanı." Dedim.

Ardından ikimizde güldük. Sonra ben ciddiyetimi toparlayarak Gülizarın elini tuttum. O esna da gözlerimin içine doğru bakındı. Ardından söze girdim;

"Bana dargın veya kızgın değilsin değil mi? Ya da istediğin kadar kız ama dargın ayrılmayalım olur mu? Bunu kendim için değil aksine senin için istiyorum. Seni üzmeyi hiç istemedim Gülizar. İnan bana, eğer seni üzdüysem kendimi bunun için asla affetmem."

Gülizar tuttuğum elini benden çekip, kendisi benim elimi kavradı. Ardından da;

"Sana ne dargınım ne de kızgın. Ben sadece kendime kızıyorum; bu evliliğe bir anlam yüklememem gerekirdi. Sonucta senin Haleye olan aşkını biliyordum. Ama merak etme, seni kalbimden atmaya çalışacağım. Zaten eskisi gibi değilim. Sanki içimde birkaç şey değişti. Artık fazla üzülmüyorum bu ayrılığa." Dedi.

"O halde hâla arkadaşız değil mi?" Diye sordum.

Gülizar gülerek;

"Arkadaşız tabiiki. Fakat bana verdiğin bir sözü henüz tutmadın." Dedi.

Şaşırmıştım, hemen doģrularak;

"Ne sözü?" Diye sordum.

Gülizar yanımdan kalkarak;

"Bir dakika bekle." Dedi.

Kafamı onaylar bir vaziyette salladım. O esnada Gülizar yanımdan ayrılarak kapının girişine bıraktığı torbanın içinden bir şey almaya yeltendi. Bense yarını düşünüyordum; yarın hem benim hem de Hale'nin duruşması vardı. Benim Gülizarla olan evliligim tek celsede bitecekti fakat Kamuran Haleden boşanmamak için kararlıydı. Yine boşanmamak için türlü bahaneler öne sürecek olmalıydı.

Ardından Gülizar elinde tuttuğu bir kutuyla geri geldi.

"Nedir bu?" Diye sordum.

Gülizar kutuyu açarak içerisinden, uzun zaman önce kullanılmış bu yüzden de rengi solmaya başlamış kağıt parçaları çıkardı.

"Bunlar benim yazdığım şiirler. Abim beğenmiyor. Fakat sen bakacağına dair söz vermiştin." Dedi Gülizar.

Hemen elime rastgele bir tane kağıdı alarak içinde yazan şiiri okuyama başladım.

Bir sevda türküsü gibi

Bıktırmıyor dinleyeni

Atıyor, sevenin hızlıca kalbi

Bizim aşkımız ezelden ebedi.

...

Gülerek Gülizara döndüm ve dedim ki;

"Salihin anlamaması normal."

Gülizar yüzü düşmüş bir vaziyette;

"O kadar mı kötü?" Dedi.

Gülerek;

"Hayır, aksine çok güzel. Kafiyesi kulağa hoş geliyor. Fakat aşk temalı olduğu için Salihin anlamamasina şaşmamalı." Dedim.

Gülizar;

"Neden ki?"

"Çünkü o hiç aşık olmamış. Aşkın nasıl bir duygu olduğunu bilmiyor olmalı." Dedim.

"Son zamanlar da bir garip." Diye ekledi Gülizar.

Ardından bana dönerek;

"Abim o kadını seviyor değil mi?" Diye sordu.

Şaşkın bir sekilde;

"Hangi kadını?" Dedim.

Aslında Gülizarın, Efenin annesi Müjganı kastettiğini anlamıştım. Fakat çaktırmamaya çalışıyordum.

"Efenin annesini diyorum."

Oturduğum yerden kalkarak;

"Bence bunu abinle konuşmalısın. Dedim ve ardından; ben artık gideyim, Zeynep hastanede yalnız." Diye ekledim.

Ardından Gülizar da benimle birlikte evden çıktı. Ikimiz zıt yönlere doğru giderek ayrıldık.

Hastaneye vardığım vakit Zeynep’in odasının kapısını açık bir vaziyette gördüm. Ona bir şey olduğunu düşünerek hızlıca odaya girdim. Fakat gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum. Kamuran oda da Zeyneple konuşuyordu. Zeynep'in hemen yanıbaşında duran komodinin üzerinde de çiçek buketi duruyordu. Kamuran almış olmalıydı.

"Kamuran senin burada ne işin var?" Diye sordum panikle.

Kamuran gülerek bana döndü ve

"Bizde seni bekliyorduk, sen gelene kadar da Zeyneple sohbet edelim dedik."

Öfkemi ve panigimi Zeynep’e çaktırmamaya çalışarak Kamuranın kolundan tutup onu odadan çıkardım.

"Neden geldin Kamuran? Bana ne yapacaksan yap! Ama Zeynepi karıştırma." Dedim öfkeli bir ses tonuyla.

Kamuran omzuma dokunarak;

"Buraya kötülük yapmaya gelmedim. Kardeşim.." Dedi.

Uzun zaman sonra Kamuran bana ilk defa kardeşim demişti. Normalde yetimhanede kaldığımız zamanlarda bana kardeşim diye sesleniyordu.

O an öfkem dinmişti, yumuşamıştım.

Kamuran bunu fark ederek tekrardan güldü ve sonra ciddiyetini toparlayıp söze girdi;

"Ben buraya barış imzalamak için geldim. İkimizinde birbirine karşı hatalari oldu ama büyük ama küçük.. fakat ben seni kardeşim Yavuz olarak hatırlayacağım. Artık size daha fazla engel olup aranıza duvar örmeyeceğim. Haleden yarın boşanıyor olacağım."

Duyduklarım karşısında oldukça şaşırmıştım. Kamurandan böyle bir hamle beklemiyordum. Söyledikleri bittiği vakit gitmek için birkaç adım attığında

"Neden?" Diye sordum.

Durdu ve tekrar bana dönerek;

"Sıkıldım artık. Haleye karşı olan aşkım beni kötü biri olmaya zorladı. Özüme dönmek istiyorum. Onu daha fazla kendime esir etmeyeceğim." Dedi.

Ardından hızlı adımlarla oradan uzaklaştı. Bense duyduklarım karşısında hâla şaşkınlığımı koruyarak Zeynepin yanına geri döndüm. Zeynep yanibasinda duran çiçeklerle ilgileniyordu.

"Nerden çıktı bu çiçekler?" Diye sordum.

Zeynep;

"Kamuran abi getirmiş. Çikolata da almış. Artık iyi biri olacakmış. Benden de özür diledi."

"Neden?"

"Zorla beni senden aldığı için."

Zeynep’in yatağına oturup ona sıkıca sarıldım. Alnına da bir öpücük kondurduktan sonra;

"Uyuyalım hadi, yarın erken kalkacağız." Dedim.

Zeynep gülerek;

"Yarın büyük gün! İkinizde bir kuş gibi özgürlüğe uçacaksınız." Dedi.

Gülerek;

"Sen böyle sözleri nerden biliyorsun bakayım?" Dedim.

Zeynep’te;

"Ee babası ve annesi edebiyatçı olunca insan ister istemez bir şeyler kapıyor." Dedi.

İkimizde güldük. Ardından ben odanın ışıklarını kapatıp Zeynep’in yanına kıvrıldım. O birkaç dakika içinde hemen uykuya daldı. Bense yarının heyecanını içimde bastırmayı deniyordum. Zeynep’in de dediği gibi bir aksilik çıkmazsa Hale ile birlikte özgürlüğe doğru kanat çırpıp, uçmuş olacaktık.

 

Bölüm : 27.12.2024 00:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...