Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
-Orhan Veli
***
3 gün sonra
Zeynep artık hastalığını tamamen biliyordu. Gülizarın da söylediği gibi gayet olgun bir vaziyetle karşılamıştı. Ama geceleri kafasını yastığa koyunca ağladığını duyuyordum. Korkuyordu belkide. Bende korkuyordum;
Bu acı veren illet ya Zeynep’i alırsa bizden..
***
Güneşli bir haftasonuna açmıştık gözlerimizi. Mutfaktan nefis kokular geliyordu. Hızlıca yatağımdan kalkıp, elimi yüzümü yıkadım. Kendime çekidüzen vermeyi de ihmal etmedim tabii.
Ardından bu nefis kokuların geldiği mutfağa doğru gittim. Hale ocak başında döktürüyordu. Masayı da çoktan kurmuş ve hatta çayı da demlemisti.
"Günaydın."
Hale bana dönerek "günaydın" Dedi. Ardından tekrar tencereyi ellediginde eli, ısınan kulp yüzünden yanmıştı.
"Agh!"
"İyi misin?"
Hızlıca elini soğuk suya tuttu. Bende ona sürmesi için merhem aradım.
"Pamuk Nine de olması lazım yanık merhemi."
Oda oda dolanıp nihayet aradığım merhemi bulabilmistim. Hızlıca mutfağa geri dönüp, önce yanan parmakları üfledim. Hale bu hareketime gülmüştü.
"Ufak bir yanık sadece."
"Olsun canım, canın yandı sonuçta."
Ardından yavaş hareketlerle merhemi sürdüm. Hale o esnada beni izliyordu. Ona bu kadar narin ve nazik davranmam hoşuna gidiyor olmalıydı. Tam yaklaşıp beni öpecegi esnada Zeynep’in mutfağa gelmesiyle doğrulduk.
"Günaydın."
"Günaydın uykucu."
"Günaydın Zeynepcim."
Zeynep Hale'nin eline bakarak;
"Eline ne oldu?" Diye sordu.
"Önemli bir şey değil. Ufak bir yanık sadece." Dedi Hale. Ardından da;
"Sofra hazır, soğutmadan oturun haydi." Diye ekledi.
Zeyneple ben oturmuş, Hale de bize yemek servisi yapıyordu. Oldukça fazla şey hazırlamıştı. Pişiler, krepler, patates kızartması, menemen...
"Hepsi çok güzel. Ben biraz daha istiyorum."
"Bende!"
Hale İkimize de şaşkın bir vazitte dönüp baktı.
"Ee daha yeni koydum. Ne ara bitirdiniz?"
Ardından tekrar tabagımızı doldurdu. Fakat biz yine onun oturmasına fırsat vermeden;
"Ee bitti yine bu!"
"Ben de daha doymadım ki."
Diye söyleniyorduk.
Hale yarı gülüyor yarı da sinirlenmiş bir vaziyetteydi.
"Anlaşıldı, sizi doyurmaktan kendim aç kalacağım."
Daha fazla ona eziyet etmeye kıyamayıp olduğum yerden kalktım. Hale'nin yanına gidip ona oturması için sandalye çektim.
"O halde lütfen oturun Hale hanım. Ben sizin ve Zeynep hanımın hizmetindeyim.."
Hale bu anı fırsat bilerek benim ona yaptığımı o da bana yapıyordu.
"O halde ben menemen alayım."
"Buyrun. Eminim ağzınızın tadına layıktır. Aşcımızın eli çok marifetli ve lezzetlidir de."
"Aa kimmiş o aşçı? Tanışmayı çok isterim kendisiyle."
Ardından Zeynep’e dönüp göz kırptı.
Zeynep’e baktığımda ise oldukça mutlu görünüyordu. Uzun zaman sonra onu ilk defa bu kadar içten gülerken görmüştüm.
Hastalığı yüzünden moralini bozmasına izin vermememiz gerekiyordu. Bu hastalıkta psikoloji de çok önemliydi. Ama bunu hep birlikte atlatacaktık.
***
Masayı toplaması için Haleye yardım ediyordum. Zeynepte odasında resim ciziyordu.
Hale birden modumun düştüğünü fark edince, eliyle omzuma dokundu. Sonra da;
"Ama ne konuştuk biz? Biz güçlü olmazsak Zeynep nasıl güçlü olacak? Bu süreçte bizim duygu ve düşüncelerimiz de çok önemli Yavuz."
Hale haklıydı. Güçlü olmayı beceremesem de güçlü durmak zorundaydım. Aklımdaki kötü düşüncelerden kurtulup kendimi her şeyin iyi olacağına ikna etmeliydim.
Haleye dönerek;
"Haklısın." Dedim.
O da bana sarıldı. O sarılmaya tekrardan umudun her zaman olduğunu ve asla yitirilmemesi gerektiğini hatırladım.
Sonra elime aldığım telefonu kurcalarken, Zeynepin çok önceden gitmek istediği filmin tekrar vizyonda olduğunu gördüm.
Haleye dönerek;
"Hazırlanın." Dedim.
Hale şaşkın bir şekilde "Neden?" Diye sordu.
"İzlememiz gereken bir film var!"
Ardından hızlıca filme yetişmek için hazırlandık. Hale üç gündür burda bizimle kalıyordu. Ve isin ilginç tarafı Kamuran Haleyi hiç aramamıştı.
Tam çıkmak için hazır olduğumuzda kapı çalmıştı. Kapının çalmasıyla hepimiz saşırmıştık; kimseyi beklemiyorduk. Hızlıca gidip kapıya baktığımdaysa Salih ve Gülizarın geldiğini gördüm. Fakat onlar da Haleyi gördüklerinde bizim gibi şaşırmışlardı.
"Misafirinizin olduğunu bilmiyorduk. Bilseydik rahatsız etmezdik." Dedi Salih.
"Ne rahatsızlığı Salih!" Dedim. Ardından Haleye dönerek onun Gülizar ve Salihi de filme davet etmemden rahatsız olmayacağını düşündüm. Ve tekrar Salih ile Gülizara dönerek;
"Bizimle filme gelmek ister misiniz?" Diye sordum.
Önce kabul etmeyip, kendi aralarında istişare etmeye başladılar. Fakat Zeynep Gülizarın elini tutarak;
"Lütfen gelin!" Demesiyle onu kırmak istemediler ve teklifimi kabul ettiler. Filme gitmek için yola koyuldugumuzda Hale;
"Efe ve annesi de gelse olur mu?" Diye sordu.
Şaşkın bir şekilde
"Efe Kamuranla kalmıyor mu?" Diye sordum.
Hale;
"Hayır, her haftasonu Efe annesiyle kalıyor." Dedi.
Ardından rotamızı Efe ve annesini almak için değiştirdik.
Efenin annesi ve babası boşanmışlardı. Babası hapisteydi. Annesiyse çoğunlukla tek başına yaşıyor, Efeyi Kamuran bakıyor ve eğitimiyle bizzat ilgileniyordu.
Salih arabadan inip onları karşılamak istediğinde tüm odağının Efenin annesi Müjgana takıldığını gördüm. Ona bir değişik bakıyordu. Bize baktığından daha değişik. Hani hiç aşık olmadım demişti ya; sanırım aşkı ilk defa şuan tadıyordu. Bende buna şahit olmuştum.
"Salih binsek mi artık?"
"Buyrun.." Dedi kekeleyerek.
"Arabayı kilitlemişsin."
Salih o an ne yaptığının farkında değildi. Mantığı ortadan tamamıyla yok olmuştu. Gülerek elindeki anahtarı alıp, onu bu vaziyetten kurtarmak istedim. Kilidi açmamla tekrar arabadaki yerlerimizi aldık.
"Biraz sıkışacağız yapacak bir şey yok."
Ardından filme vardığımızda salondaki yerlerimizi aldık. Filmin başlamasıyla salonda sessizlik hakim olmuş, herkes tüm odağını filme vermişti. Fakat ben gözümü Haleden alamıyordum. Onun şuan burda, yanımda olması bana hayal gibi geliyordu.
Ona baktığımı fark edince gülerek;
"Film burda değil, orda!." Dedi.
Ardından filmi izlemek için döndüğüm esnada Gülizarın bize baktığını fark ettim. Oldukça üzgün bakışlardı bunlar. O içten gülümsemesi kaybolmuştu. Onu gördüğüm günden bu yana ilk defa bu kadar üzgün olduğunu gördüm. Bu durum beni de üzmüştü. Çünkü üzgün olmasının sebebi bana olan hisleriydi..
Kafamı bir başka yöne çevirdiğimde ise Salihin filme değil Müjgana baktığını gördüm. Salihin filmle alakası hiç yoktu. Sanki onun için film Müjgandı. Onu aramızda en iyi anlayan kişi de bendim. Icimden;
"Geçmiş olsun kardeşim." Diye geçirdim.
Ardından bir başka yöne baktigimdaysa Zeynep ve Efenin gayet iyi anlaştığını fark ettim. Kamuranlarin evindeyken kedi köpek gibi didişiyorlardı. Ama şuan karşımda oturmuş gülüşüyorlardı. Bu durum benim oldukça hoşuma gitmişti. Efe iyi bir çocuktu. Birlikte güzel bir arkadaşlık kuracaklarına emindim. Gözümü tekrar Haleye çevirdiğimde onun da beni izlediğini fark ettim.
"Yalnız film orda!" Dedim onun bana söylediği gibi.
"Ama bu her filmden daha güzel ve etkileyici." Dedi Hale.
O an ona sıkıca sarılıp, onu öpmek istedim. Ama bunun için pekte uygun bir yerde değildik.
Heyecandan hızlıca atan kalbime, sanki beni duyacakmış gibi;
"Sakin ol kalbim." Diye söylendim.
Kalbimin atışını kulaklarımda duyabiliyordum. O derece hızla çarpıyordu.
Nihayet film bittiğinde eve sağ salim varabilmistik. Bir ara kalp krizi geçireceğim diye korkmadım değil..
Zeynep üzerini değiştirirken Haleyle bende akşam yemeği için hazırlık yapıyorduk. Bir yandan da bugün için konuşuyorduk.
"Çok güzel bir gündü." Dedi Hale.
"Öyleydi. Ama günü güzelleştiren sendin." Dedim. O an utanmış ve yanakları kızarmış bir vaziyette güldü Hale.
Ardından ekledim;
"Biliyor musun? Seninle ilk karşılaşmamızda sana çarpamamın nedeni bu filme yetişmekti. O yüzden yaramaz bir çocuk misali koşuyordum. Ama sana çarptıktan sonra çok utandım; kocaman adamsın, düştüğün şu vaziyete bak. Diye kendime çoğu zaman kızdım."
Hale önce şaşırmış ve sonrasında da gülünç bir kahkaha atmıştı. Ardından;
"O halin gercekten cok komikti, simdi yine aklıma gelince gülmeden edemedim. Kusura bakma! O zaman sana çok sinirlenmistim. Üstümün başımın çamur icinde olmasına neden olmuştun. Ama şimdi iyi ki diyorum, iyiki çarpmışsın bana. Ben o çarpmayla yeniden hayata döndüm. Yeniden birini sevebileceğimi hatırladım."
Yaptığın küçük bir hatanın, ileride en büyük ve en güzel doğrun olacağını nerden bilebirdik ki..
"Sanki bir rüyanın ortasındayım. Uyanmaktan korkuyorum." Dedim.
Hale elimden tutarak;
"Bende korkuyorum. Her şeyin bu kadar iyi gitmesi normal mi?" Diye sordu. Tam o esnada tekrar kapı çaldı.
"Bizim bu kapıda bu aralar ne çok çalıyor!"
Kapıyı açtığım esna da Kamuran belirdi. Onu görmeyi beklemiyordum. Oldukça şaşırmıştım. Hale mutfaktan gelerek;
"Kim geldi?" Diye sordu.
O da Kamuranı görünce benim gibi şaşırmış ve panik olmuştu.
Kamuran önce İkimize de acı ve sert bakışlarıyla baktı. Sonrasında da söze girdi.
"Her şeyi en başından beri biliyordum! Bana bunu nasıl yaparsınız?"
Hale öne atlayarak;
"Kamuran git burdan!" Dedi.
Fakat Kamuran onu umursamayarak bana döndü;
"Sen benim kardesimdin! İnsan kardeşine bunu yapar mı?" Dedi.
O an gerçekten çok utanmıştım. Kamuranın her bir söylediği kalbime hançer gibi saplanıyordu. Haksız mıydı yoksa haklımıydı bilmiyorum. Ben suçlu muydum yoksa suçsuz mu onu da bilmiyordum. Ama oldukça suçlu bir vaziyette hissediyordum.
Kamuran ekledi;
"Seni evime çağırmam, buraya gelemem tesadüf değildi. Her şeyi biliyordum. Kendi gözlerimle bu rezilliginizi görmek istedim sadece."
O an Hale yarı ağlar vaziyette;
"Seni hiçbir zaman sevmedim Kamuran. Seninle evli olmak istemiyorum! Hepsi aileme boyun eğmek zorunda olduğum içindi. Ama artık özgür olmak istiyorum.
Ardından elimi tutarak;
Ben Yavuzu seviyorum." Dedi.
Kamuran önce acı acı güldü. Ardından geriye doğru iki adım atarak;
"Ben nefes aldığım sürece sizin mutlu olmanıza izin vermeyeceğim. Benim mutsuzluğum üzerine mutluluk kuramayacaksınız! Diye haykırdı.
Hale daha fazla dayanamayıp kapıyı Kamuranın yüzüne kapattı. Sonra da sulanmış gözleriyle bana baktı.
Bu bakış bir yandan üzüntü diğer yandanda çaresizlik doluydu..
Kamuranla yüzleşmek bir hayli zor ve çekişmeli geçecekti.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
4.83k Okunma |
561 Oy |
0 Takip |
39 Bölümlü Kitap |