@mervetvc_
|
Londradan sonra rotamız Paristi. Paris’te Duygu’yla Seine Nehri kenarında yürürken, şehrin büyüsü etrafımızı sarmalamıştı. Gözlerindeki parıltı, bende tarifsiz bir heyecan yaratıyordu. Ona bir sürpriz hazırlamıştım; güzel bir piknik, güneş batarken rengarenk çiçekler ve mum ışıklarıyla süslediğim bir alan... Duygu’nun gülümsemesi, o anı daha da özel kılıyordu. Yıldızların altında, tepeden şehrin ışıkları parlıyordu. Duygu, başını omzuma yaslayarak huzur bulmuş görünüyordu. "Bütün hayallerim burada, seninle," dedi. O an, ona olan sevgimin gücünü derinden hissettim. Ellerimizi kenetleyip, manzarayı izlerken geçmişteki anılarımız aklıma geldi. İlk tanıştığımız gün, birbirimize attığımız o meraklı bakışlar... Duygu, Burada sonsuza kadar kalmak isterim. Dedi. Gözlerinde beliren umutla, geleceğimiz hakkında hayaller kurmaya başladık. Paris’in romantizmi, aşkımızı daha da derinleştiriyordu; sanki her an, bizim için özel bir anı yaratıyordu. Sonunda, gecenin sessizliğinde birbirimize sımsıkı sarıldık ve o anın tadını çıkardık; ruhumuz bir hayal içinde kaybolmuştu. Duygu ve ben yıldızların altında kaybolmuşken, Hasan ve Zeynep de aramıza katıldı. Onların enerjisi, ortamı daha da canlandırıyordu. Hasan, bir şarkı mırıldanırken, Zeynep’in gülümsemesi tüm karanlığı aydınlatıyordu. Zeynep; Bu şehri seviyorum. Dedi parmaklarıyla şehrin ışıklarını işaret ederek. Her köşesinde bir hikaye var. Diye ekledi. Hasan, Zeynep’in elini tuttu ve Bize de bir hikaye yazalım. Dedi. Duyguyla ikimiz şok içerdindeydik. İkimiz de aynı anda; Yoksa sizzz? Diye sorduk. Hasanla Zeynep gülmeye başladı. Duygu kendinden emin bir şekilde böbürlenerek kulağıma fısıldadı; Söylemiştim ama ben... Sonra Zeynep heyecanla; Neden hep birlikte Seine’de bir tekne turu yapmıyoruz? Diye sordu. Hepimiz coşkuyla kabul ettik. Gece, şehrin ışıkları altında gülüşmeler ve tatlı anılarla doluydu. Tekneyle açıldığımızda, Duygu ve ben bir köşede otururken, Hasan ve Zeynep’in neşesi etrafı sarıyordu. Suya yansıyan yıldızlar, sanki aşkımızı kutluyordu. O an, hayatın en güzel anlarını birlikte geçirdiğimiz için şükrettim. Paris’in büyüsü, dört kalbi bir araya getirmişti. Hasanla Zeynep'e ne kadar şaşırsam da aslında birlikte olmalarına sevinmiştim. Zeynep benim kardeşim gibiydi. Onu küçüklüğümden beri tanıyordum. Hasan hayatıma sonradan dahil oldu. Ama yıllardır abim gibiydi. Tekne turu sona yaklaşırken, Duygu’nun elini tuttum ve derin bir nefes alarak; Madem siz bize bir sürpriz yaptınız. Bizde size bir sürpriz yapalım. Dedim. Hasanla Zeynep şaşkın bir sekilde birbirlerine sonra da bize bakıyorlardı. Duygu ne yapacağımı anlamış bir sekilde dudaklarıma bakıyordu. Sonra söze girdim. size önemli bir şey söylemek istiyoruz. Duygu, gülümseyerek söz aldı. Ozan, bana evlenme teklif etti,” dedi. O sırada gözlerinin içi parlıyordu. Zeynep hemen sevinçle zıpladı. Ve bana dönüp; Duygu yüzüğü begendi mi diye sordu? Hasan şaşkın bir şekilde Zeynebe dönüp; Sen biliyor muydun? Diye sordu. Zeynepte gülerek; Evet. Yüzüğü secmesine yardim ettim dedi. Hasan yarı üzgün bir sekilde; Aşk olsun Ozan bey. Bana söylemenizi beklerdim. Dedi. Bende Hasana karşı mahçup bir şekilde; Benim icin de ani bir karar oldu Hasan. Ayrıca bu sefer her seyi kendim planlayıp tasarlamak istedim. Dedim. Hasan anlayışla kafasını sallayıp Duyguyla bize dönerek; Siz gerçekten birbiriniz için yaratılmışsınız! dedi. O an, sevgi dolu bir atmosfer sardı etrafımızı. Hep birlikte gülüşerek bu yeni başlangıcı kutlamaya karar verdik. Paris’in büyüsü altında, dört kalp bir arada, geleceğin hayallerini kurmaya başladık. Kutlama neşesi içinde, bir anlığına gözlerim uzaklara daldı. Kardeşim Uğur aklıma geldi; onunla birlikte burada olmayı ne kadar isterdim. O an, kalbimde bir boşluk hissettim. Duygu, yüzümdeki ifadenin değiştiğini fark etti ve; Ne oldu? diye sordu. Gözlerinin içine bakarak; Uğur’u düşünüyorum. dedim. Sesim titreyerek; O da burada, bu anı paylaşmayı çok isterdi. Diye ekledim. Duygu, elimi sıkarak; Onun hatırası her zaman bizimle, biliyorsun. dedi. Gözlerim doldu; sevgi dolu anlarımın yanında onun eksikliği, içimde derin bir acı bırakıyordu. Hasan ve Zeynep, o anın ağırlığını hissedip sessizleştiler. Bir süre sonra Zeynep; Kardeşin için bir anı kuralım dedi. Hep birlikte, Uğur’un hatırasını onurlandırmaya karar verdik. O an, kaybımın derinliğini hissettiğim ama aynı zamanda sevdiklerimle güç bulduğum bir an oldu. Zeynep Nehir kenarında bir yere Uğur için çiçek bırakabiliriz. Dedi. Hepimiz bu fikri benimsedik. Teknenin kenarına gelince, birlikte çiçekleri suya bıraktık; suyun üzerinde dans eden çiçekler, Uğur'un hatırasını yaşatıyordu. Duygu gözleri dolarak; Uğur’u asla unutmayacağız, dedi. O an, hem hüzün hem de sevgi dolu anılarla dolu bir sohbet başladı. Geçmiş hakkında konuşmaya başladık. Zeynep'le beraber küçükken yaptığımız yaramazlıkları anlatıyorduk. Ne kadar Uğur'un abisi ben olsam da ona nazaran daha yaramaz ve çocuk gibiydim. Zeyneple biz dağıtır, o durumu toparlar ve bizim dedemden azar işitmemizi engellerdi. Kardeşimle ilgili hatıralarımız, acıyı hafifletiyordu. Kardeşimin hatırası, aramızdaki bağı güçlendirirken, geleceğe dair umutlarımızı yeniden alevlendirdi. Paris’teki anılarımızla dolu bir gece geçirdikten sonra, sabah erken saatlerde İstanbul’a döneceğimiz için hazırlanmaya başladık. Havaalanında, her birimiz heyecan ve nostalji içinde birbirimize gülümsüyorduk. Duygunun elini sıkıca tuttuğumda, onun yanında olmak bana güven veriyordu. İstanbul’a iniş yaptığımızda, sıcak bir rüzgar bizi karşıladı. Şehir, bizim için birçok anı barındırıyordu; burada yeni bir başlangıç yapmaya hazırdık. Duygu, Şimdi, bu şehri yeniden keşfetme zamanı Dedi, gözlerinde ışıltı vardı. O ışıltıyı her gördüğümde Uğurun da orda bir yerde bizi izlediğini hissediyordum. İstanbul, kalbimizin yeniden atmaya başladığı yerdi. Duygu’yla birlikte geleceğe umutla bakarak, sevgi ve dostlukla dolu yeni anılar biriktirmeye hazırlanmıştık. Bizim için artık ayrılık olmayacaktı. Mutlu sona çok yakındık. İstanbula beklediğimizden daha erken vardığımız için Duyguyla Zeynepte bizimle eve gelecekti. Öğlene doğru ikisinide evlerine bırakacaktık. Eve döndüğümüzde, kapıyı açtığım da içeriye giren bir siluetle karşılaştım. Gözlerim faltaşı gibi açıldı; tanımadığım bir kadın, içeriye girmeye hazırlanıyordu. Kalbim hızlıca çarpmaya başladı. Duygu hemen yanımda durarak O kim? diye sordu. Kadın, başını kaldırıp bize doğru bakarak; “Ben, annesiyim,” dedi. Şok içinde, kelimelerim boğazımda düğümlendi. Uzun yıllar sonra, bu kadar beklenmedik bir anda annemi ilk defa görmüştüm. Evimde, tam karşımda duruyordu. Annemin gözlerine baktığım da özlem ve pişmanlık vardı. "Seni görmek istedim, Ozan,” diye ekledi. Duygu, sessiz kalıp durumu anlamaya çalışıyordu. İçimdeki karmaşa büyüyordu; yıllar sonra hayatıma giren bu kadınla nasıl yüzleşecektim? Aniden, her şeyin değiştiği bir anın içindeydim.
|
0% |