@mervetvc_
|
2 hafta sonra.. Uğurla konuşmamızın üzerinden tam iki hafta geçmişti. Ben iki haftadır okula Duyguyu görmeye gitmiyordum. İki haftadır yaptığım tek şey evden hastaneye, hastaneden eve gelmekti. Kafam karmakarışık bir haldeydi. Bir yandan kendimi bir yandan kardeşimi bir yandan da Duyguyu düşünüyordum. Sanki bir aşk ücgeninin içine düşmüşüz gibiydi. Duygu iyi bir kızdı. Ve bana güveniyordu. Onu nasıl incitebilirdim? Hayatına bir an da dahil oldum. Şimdi de bir anda yok oldum. Kim bilir hakkımda ne düşünüyor. Tekrar çıksam karşısına aynı samimiyeti gösterecek miydi bana? Öbür yandan kardeşim.. benimle iki haftadır konuşmayan kardeşim. Ölümle savaşan belki de yarını olmayan kardeşim.. Benden son kez bir şey istedi. Ama ben ona sırtımı döndüm. Ama bunu kötü bir abi olduğum için yapmadım. Aksine onu sevdiğim için onun sevdiğinden vazgeçtim.. Yine düşünceler içimi kemirirken Hasan yanıma geldi. Hasan -Ozan bey Uğur bey düne göre daha iyi. Toparlamış kendini. Ama size karşı hala aynı. Sizinle konuşmak istemiyor. Hasan dönüp ne olacak bizim bu halimiz? Dedim. Sonra ekledim. Bir ateşin içine düştüm ama o ateş bir başkasını yakacak! Hasan -Uğur beyi mi? Duygu hanımı mı? Bence hepimiz yanıp kurtulalım dedim. Sonra ikimizde verdiğim cevaba güldük. Hasan; -Peki ne yapacaksınız efendim? Ozan -inan bende bilmiyorum. Ne yapmalıyım sence? Hasan -Kardeşinizin sizi affetmesini sağlayın bence efendim. Ne de olsa ölümlü dünya. Kimseyle dargın ayrılmaya gelmez.. Ozan -Durumu çok kötü değil mi? Hasan -Doktor yaşıyor olması mucize demiş.. Kocaman bir iç çektim. Hasan haklıydı. Kardeşim benim dünyadaki en kıymetlimdi. Bir gün veda edeceksek birbirimize bu dargın bir sekilde olmamalı. Hasana dönüp; -saat kaç dedim. Hasan -2.30 efendim. Ozan -Güzel. Hâla vaktim var. Hasan -Niçin? Ozan -Duyguyu görmek için.. Hasan gülerek -İyi de bugün cumartesi efendim! Dedi. Telefonumu açıp tarihe baktım. Gerçekten cumartesiydi. Artık günleri saatleri hatta ayları bile karıştırıyordum. Kafamı toparlayıp mantıklı davranmam gerekiyordu. Hasan -Ne yapacaksınız peki şimdi? Ozan -Aklımda bir fikir var.. Sonra hazırlanıp evden çıktım. *** Duyguyu bıraktığım sokağa gittim. Evi buralarda bir yerlerde olmalıydı. Kendim bulmalıydım. Birine sorsam yanlış anlaşılırdı. Bu tarz yerlerde yalan söylemler çok hızlı yayılırdı. Sokağı üç kez turladım. Ama Duygu hâla yoktu. Sol tarafıma döndüğümde bir kadının bana baktığını gördüm. Ona baktığımı gördüğünde oturduğu yerden kalkıp bana doğru yürümeye başladı. Bir yandan elindeki çekirdeğini yiyip bir yandan benimle konuşuyordu. -Oğlum deminden beri seni izliyorum. İçimden diyorum ki bu çocuk ya deli yada sarhoş.. aynı yeri üç defa gidip geldin farkında mısın? Ozan -Aslında ikisi de değilim. Dalgınım bu sıralar sadece. Kadın elindeki çekirdeği uzatarak; al biraz ye! İncecik kalmışsın baksana. Annen sana iyi bakmıyor mu? Eminim bizi terk etmeseydi bakardı dedim. Kadının yüz ifadesi birden değişti. Sonra mahçup bir sekilde omzuma dokunarak; kusuruma bakma oğlum ben bilemedim dedi. Bende gülerek ne kusuru teyzeciğim? Asıl kusur anne baba olmayı beceremeyenlerde. Sıkma canını dedim. Teyze öyle öyle diyerek yanımdan uzaklaştı. Bende geri dönmek için arabaya doğru giderken ara sokakta bir manavda arkası dönük bir kız gördüm. Duyguya cok benziyordu. Ama yüzünü göremediğim için emin değildim. Yavaşça yanına yaklaşarak pardon dedim. Ve kız bana yüzünü döndü. Tahminim doğruydu. Duygu karşımda duruyordu. Duygu -Ozan? Senin burda ne işin var? Ozan -Konuşabilir miyiz biraz? Duygu -Saçmalama burda seninle konuşamam! Ozan -Daha sakin bir yere gidelim o zaman. Duygu etrafına endişeli bir şekilde bakınarak; -Olmaz. Babaannem izin vermez. Git hadi sen. Dedi. Ozan -Seninle konuşmadan hiçbir yere gitmeyeceğim. Duygu -Beni zor duruma sokuyorsun ama! Ozan -Gel beraber gidelim babaannene. Ben izin alayım senin için. İkna kabiliyetim iyidir. Duygu -Saçmalama delirdin mi Ozan sen? Babaannem seni gördüğü an kafana bir şey indirir. Sağ çıkamazsın o evden.. Ozan -Babaannen erkeklere karşı çok mu katı ya! Duygu -Hepsine değil. Hak edene! Duygu bana bozulmuştu. Bu bana karşı tavrından belliydi. Haklıydı da. Onun gözünde onu yüzüstü bırakmış bir alçağın tekiydim. Ozan -Nolur gel benimle. Söz veriyorum hemen geri getireceğim seni! Duygu bana; -Alt sokakta bekle beni on dakikaya gelmezsem bil ki gelmiyorum dedi. Tamam diyerek dediği gibi yaptım. Arabaya binip bir alt sokağa indim. Ve bekledim. Her dakika başı saatte bakıyordum. Duygunun geleceğine dair bir his vardı içimde. Yanılmamıştım. Duygu gelmişti. Hemen arabaya binip; fazla vaktim yok ona göre. Dedi. Bende tamam dedim ve oradan ayrıldık. Yolda giderken Duygu benimle konuşmuyordu. Bana karşı tavrını hâla koruyordu. Ozan -Nasıl ikna ettin babaanneni? Duygu yapmacık bir şekilde gülümseyerek; -İkna kabiliyetim iyidir dedi. Anlaşılan bu yolculuk biraz sert geçecekti.. *** Üsküdara gidip kayalıklara oturduk. Duygu benim yüzüme bakmıyordu. Kardeşimin beni affetmesi için önce Duygunun gönlünü almam gerekiyordu. Ozan -Özür dilerim.. Duygu -Niye? Ozan -Özür dilemem gereken şeyler yaptığım için.. Duygu -Benden ne istiyorsun? Sorusuna cevap veremedim. Sadece susup başımı yere doğru eğdim. Duygu -Sana göre neyim ben? Arkadaşın mı? Sevgilin mi? Yoksa öylesine biri mi? Hâla susuyordum. Ve ben sustukça Duygu konuşmaya devam ediyordu. Ozan ben ilk defa güvenmemem gereken birine güvendim. Inanmamam gereken birine inandım. Madem kıracaktın kalbimi niye çıktın karşıma? Ozan -Özür dilerim. Duygu -Dileme! Kaç gündür kendimle savaşıyorum ben. Acaba kötü bir şey mi yaptım? İstemeden kalbini mi kırdım? Diye düşünmekten kendimi suçlamaktan kafayı yedim ben. Anlıyor musun? Benden özür dileme! Sadece mantıklı bir açıklama yap bana.. Gözlerinin içine baktım. Hafif sulanmıştı. Tek suçlu bendim. Etrafımdaki insanlara zarar veriyordum. Onları incitmemeye çalışsam da kalplerini bir şekilde kırıyordum. Duygunun ellerini tuttum ve -Söylediklerinde o kadar haklısın ki. Kalbini kırdım. Güvenini boşa çıkarttım. Oysa sen bunları hak etmiyorsun. O kadar iyisin ki seninleyken zamanın nasıl geçtiğini anlamiyorum. Yanında gülebildigimi hatırlıyorum. Seninleyken kötü olan hiçbir şey yok hayatımda. Öylece bırakıp gitmemeliydim seni. Özür dilerim. Sonra Duygu bir anda sarıldı bana. Şaşırmıştım. Bende ona karşılık sarıldım. Ağlıyordu. Sırtını sıvazladım. Sonra gözlerime baktı ve; -Bir daha gitme olur mu? Çünkü okuldan erkenden çıkmam için bir nedensin.. seni çıkışta görmeye alıştım. Ve genelde alışkanlıklarımdan kolay kolay vazgeçmem. Gülerek barıştık mı dedim? Duygu -Benimle dans edersen olur! Ozan -Ne dansı? Duygu -Gel benimle.. Sahile doğru yürüdük. Gençler şarkı söylüyordu. Duygu bir elimi tutup diğer elimi beline koydu. Ritme ayak uydurmaya başladık. Etraftaki herkes bizi alkışlıyordu. Duygunun elini tutup onu döndürdüm. Sonra belinden yakalayıp yere doğru hafif yatırdım. Müzik bitene kadar dans etmeye devam ettik. Biz dans ettikçe alkışlar artıyor çocuk şarkıyı daha coşkulu söylüyordu. Ve müzik bitti. Bizde dansımıza son verdik. Duyguya dönüp; -Sahilde bir tur atalım mı ne dersin? Dedim. Duygu -Olur dedi. Sonra beraber sahil boyu yürüdük. Yanımıza Üsküdarın meşhur çiçekçi ablaları geldi. Her birinden birer gül aldım. Sanırım beni kazıklamışlardı. Ama olsun Duygu mutlu olmuştu. Duygu -Şimdi ben eve nasıl gideceğim? Şu halime bak çiçek tarlası gibi oldum! Sonra ikimizde güldük. Duyguya dönüp; bu anı ölümsüzlestirmeye ne dersin? Telefonumu çıkarıp kamerayı açtım ve Duyguya gülümse dedim. O da peyniiiir diye bağırdı. Sonra çektiğimiz fotoğraflara baktık. Her kare de bir ayrıntı yakalayıp gülüyorduk. O kadar eğlenmistik ki bugünü eğlenceli cumartesi diye hatırlayacaktık. Ama her güzel şeyin bir sonu vardı. Ve biz geri dönmek için arabaya bindik. *** Duyguyu evine bıraktıktan sonra hastaneye Uğurun yanına geldim. O da benimle konusmuyordu. Geldiğimi gördüğünde kafasını ters yöne çevirmişti. Ozan -Biliyorum bana kızgınsın. Sana kendimi affettirmeye geldim. Sonra telefonu çıkarıp Duyguyla cektirdigimiz fotoğrafları Uğura gösterdim. Ve ona; -Duygu beni affetti. Sende eder misin? Dedim. |
0% |