Yeni Üyelik
8.
Bölüm

~Gerçekler~

@mervetvc_

Uğur toprağa gömülüyordu. Kardeşimi toprağa gömüyorlardı! O artık yoktu. Evinde, odasında en önemlisi yatağında olmayacaktı. Dertleşmek istediğim de dinleyen, düştüğüm de beni kaldıran bana hem anne hemde baba olan kardeşim..

O artık yoktu..

Daha fazla dayanamayıp uzaklaştım. Sakin bir yere gidip ağladım. Hasan yanıma gelip iyi misiniz? Diye sordu. Elimle ona git işareti yaptım. Sırtımı bir ağaca yaslayıp yere uzandım. Sonra kardeşimin gömülmesini izledim..

Etrafa bakındığımda Duygu'nun da cenazede olduğunu gördüm. Yerden kalkıp doğruldum. Hasan tekrar yanıma gelip;

Duygu hanım da burda! Şimdi ne yapacaksınız? Dedi.

Bende ona;

Olması gerekeni! Ona her şeyi anlatacağım. Dedim.

Sonra da Duygu'nun beni fark etmesi için ona doğru yaklaştım. Belli bir süre sonra beni gördü. Uzunca ve şaşkın bir şekilde bana baktı. Yanıma geldiğini gördüğüm de kendimi onunla konuşmak için hazırladım.

Duygu

-Ozan senin burda ne işin var?

Sorduğu soruya güldüm. Gülüşümün içinde acı bir çığlık vardı. Ama o çığlığı benden başka kimse duymuyordu.

Sonra Duygu'nun gözlerini gördüm. Gözleri sulanmış ve biraz da kızarmıştı. Kafamda Uğurun sesi tekrar belirdi.

Onunla konuşurken daima gözlerine bak. Ben onun gözlerinde olacağım.

Duygu tekrar sordu;

-Ozan! Burda ne işin var? Uğuru tanıyor musun yoksa?

Yutkundum. Sonra da;

Uğur benim kardeşimdi dedim..

Bu cevabı beklemiyordu. Birden gözleri kocaman olmuştu ve ağzı açık kalmıştı.

Kekeleyerek ama nasıl? Diye sordu.

Ona dönüp; sana her şeyi anlatacağım. Cenaze işlemleri hallolduktan sonra mezarlığın arka tarafına gelir misin? Dedim.

Onaylar şekilde kafasını salladı. Sonra yanından uzaklaştım.

                            ***

1 saat sonra Duyguya her şeyi anlatmak için mezarlığın arkasındaki sokağa gidip Duygu'nun gelmesini bekledim. Kafamda her şeyi netleştirmiştim. Duyguya her şeyi eksiksiz anlatacaktım..

Arkamdan biri Ozan diye seslendi. Arkamı döndüğümde Duygu bana doğru geliyordu.

Birden ayağı yerdeki taşa takıldı ve yere düştü. Yanına gidip hemen onu kaldırarak iyi misin? Diye sordum. Ayağa kalktı ve bana sarıldı. Sonra yüzüme bakıp bir eliyle yanağıma dokundu. Diğer eliyle elimi tutup beni oturmamız için basamağın oraya sürükledi.

-Ben çok üzgünüm. Başın sağ olsun. Birini kaybetmenin ne demek olduğunu bilirim. Senin ne hissettiğini çok iyi anlıyorum.

Sonra başını omzuma koyarak; ama merak etme. Ben seni hiç yalnız bırakmayacağım. Mutlu olup sevindiginde de üzgün olup yıkıldığında da her zaman yanında olacağım dedi.

Yanımda olup beni teselli etmesi içimi rahatlatiyordu. Ama buna artık son vermeliydim. Çünkü içten içe Duyguya karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştım. Ve bu his beni kardeşime karşı ihanet etmişim gibi vicdanıma baskı uyguluyordu.

Oturduğum yerden kalkarak;

Duygu uzatmadan sana her şeyi anlatacağım. Bu söylediklerimden sonra bana karşı düşüncelerin aynı olmayabilir. Dedim.

Duygu

-Ne demek istiyorsun?

Derin bir nefes alarak söze girdim; Her şey Uğurun planıydı. Uğur ölmeden önce benden son kez bir şey diledi. Ve benim tek amacım bu dileği gerçekleştirmekti. Ama artık yapamıyorum. Sürekli kendimle karşı karşıya kalıyorum. Sana, kendime hatta Uğura haksızlık ediyormuşum gibi hissediyorum. Üzgünüm ama seninle karşılaşmamız tesadüf değildi. Uğur seni çok seviyordu. Hatta belki de sırılsıklam aşıktı. Kendi seninle yapmak istediği şeyleri liste yapmış ama hastalığı yüzünden gerceklestiremeyecegini bildiği için bütün bu istediklerini benim yapmamı istedi. Bende ona söz verdim. Seninle bu yüzden yakınlaştım. Özür dilerim. Ama her şey planlıydı.

Duygu ağlamaya başladı. Oturduğu yerden ayağa kalkıp gözlerimin içine doğru baktı. Kafamı ters yöne doğru çevirdim. Elimi yumruk yapıp sıktım. Sonra Duygu eliyle yüzümü kendisine doğru çevirerek;

Beni hiç mi sevmedin? Diye sordu.

Bu soru karşısında dayanamayıp gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Yutkunarak; hayır sevmedim dedim.

Duygunun ağlaması daha da şiddetlendi. Derin bir iç çekip yutkundu. Bana nefret dolu bir bakış atarak;

Bir daha sakın karşıma çıkma! Dedi. Sonra yanımdan uzaklaştı. Dengesini kontrol edemiyordu. Ayağı tekrar taşa takıldı. Düşmemesi için onu tuttum. Ama o kollarımı geri iterek; Bırak! Dokunma bana. Dedi. Dediğini yaptım. Bıraktım. Sonra da onun gidişini izledim.

                             ***

Eve gittiğim de eşyalarımı toplamaya başladım. Artık İstanbul da kalamazdım. Hele evimizde asla! Her yerde Uğur'un anıları vardı. Nereye baksam gözümde Uğur canlanıyordu. Ona karşı verdiğim sözü tutamadığım içinde kendimi ona mahçup hissediyordum. Bu yüzden kaçıp uzaklaşmak istedim.

Hasan

-Her şey hazır. Sabah altı da ilk uçakla Almanyaya gideceksiniz efendim.

Hasanın omzunu tutup;

Sağ ol Hasan. Dedemin dediği kadar varmışsın gerçekten. Sana ihtiyacım olduğunu bilmiyordum. Dedim.

Hasan

-Gitmekle doğru mu yapıyorsunuz sizce?

Ozan

-Başka seçeneğim yok, üzgünüm.

                              ***

Duygu babaannesinin dizinde ağlıyordu. Babaannesi ona

Neden bu kadar çok ağlıyorsun kızım? Diye sordu.

Duygu babaannesine; sen haklıydın babannene. Üzdü beni. Kalbimi kırdı. Dedi.

Babaannesi Duygunun saçını okşadı. Ve ona

Bir daha kimse canını yakamayacak! Buna asla izin vermeyeceğim kızım dedi.

Duygu babaannesinin dizinden kalkıp ona sıkıca sarıldı.

                            ***

Gece boyunca sadece düşündüm. Gözüme bir damla uyku girmedi. Duyguya onu sevmediğimi söyledim. Ama gerçek bu değildi. Onu deliler gibi seviyordum. Elini tutmak, saçını okşamak istiyordum. Heleki gülüşü için her şeyden vazgecerdim. Ama yapamazdım. Uğurun Duyguyu sevdigini bile bile kendimi Duyguya kaptıramazdım. Bu ihanet olurdu.

Hava aydınlanmaya başladığında daha fazla dayanamayıp evden çıktım. Eşyalarımı arabaya yerleştirip havaalanına doğru gittim. Havaalanına vardığım da Hasana veda mesajı yazdım:

Özür dilerim. Evden çok erken ayrıldım. Uykunu bölmek istemedim. Mesajımı gördüğünde ben çoktan uçakta olacağım. Buralar sana emanet. He bu arada arabayı havaalanından almayı unutma..

Loading...
0%